Ynt: İHH YARDIM GEMİLERİNE SİYONİSTLERİN SALDIRISI
SİYONİSTLERİ CESARETLENDİREN NEDİR?
03/06/2010 - 16:15
SABAHATTİN TÜRKYILMAZ
Bismillahirrahmanirrahim
“Bir musibet bin nasihattan iyidir” sözü ne kadar da doğru söylenmiş bir sözdür.
Tarih boyunca varlıklarını hep zulüm, katliam ve işgal üzerine kuran emperyal güçler sultalarını asla uzun süre devam ettirememişlerdir. Ama bu gerçek de gözardı edilmemelidir ki, varlığını katliama, zulme, işgale sömürmeye borçlu olan hep devamını getirmek zorundadır, aksi takdirde varlığını sürdüremez. Herhalükarda valığının temellerini adalet ve barış, kardeşlik ve güven, başkasının hukukuna riayet ve saygı göstermek oluşturmayan imparatorluklar, krallıklar ve devletlerin zevali kaçınılmaz olacaktır.
İsrailoğullarına gelen Peygamberlerin tarihine bakıldığında net bir şekilde görülmektedir ki, zulme maruz kalmış İsrailoğulları, ilahi önderler eliyle kudret ve gücü ele geçirdikten kısa bir süre sonra diğer kavim, kabile ve milletlere kat kat fazlasıyla zulüm ettikleri yetmiyormuş gibi kendilerini izzet ve kuderete ulaştıran peygamberlerini dahi şehid etmişlerdir. İlahi nimetlere nankörlük eden, Allah’ın kendilerine lütuf ve inayetini nefsani ve şeytani hedeflerde kullanan bu kavim, yüce yaradan tarafından şiddetle kınanmış ve lanetlenmiştir. Allah’ın semavi kitaplarda lanetlediği bu kavim, hz.Musa, hz.Davut, hz.Süleyman ve Hz.İsa’nın gerçek takipcileri olan İsrailoğulları değil, ilahi öğretileri ve nimetleri şeytani yollarda kullanan, onların içlerinden çıkan siyonistler olmuştur.
Aynı siyonist zihniyet, ismini değiştirse, farklı çehrelere bürünse de yaptıkları onları ele vermektedir. Bunlar bazen yahudi siyonizmi, bazen hıristiyan siyonizmi, bazen de müslüman siyonizmi kisvesinde zahir olmaktadır. Üç başlı bu siyonizm, farklı isimler kullansa da aynı hedefe hizmet etmektedir. Kendisine bir daire oluşturan bu zihniyet, içinde barındırdıklarıyla zaman zaman sürtüşse de ulaşmak istedikleri hedef yolunda yarış yapmaktadırlar. Bunların asıl düşmanı kendi dairelerinin dışında bulunan kesimdir ve onları terörist, radikal, köktenci, irticacı olarak tanıtılırlar.
Yapılan son katliamlara bakıldığında bu cesareti nerden aldıklarına insan şaşırıyor. Nereden alıyorlar bu cesareti? Onları bu kadar küstahlaştıran gücü nerden alıyorlar?
Onlar bu gücü kendi dairelerinin içindekilerden almaktadırlar. Yıllarca güçlenmelerini sağlayanlardan almaktadırlar. Yaptıkları anlaşmalarla kendilerine destek çıkanlardan almaktadırlar. İttifak kurduklarından almaktadırlar.
Yıllarca bu siyonist gücün tehlikesini anlatan ve dünya barışını tehdit eden bu güce destek verilmemesi gerektiğini haykıran İslami İran’ın haklılığını görmek için can mı vermemiz gerekiyordu? İğnenin bize de mi batması gerekiyordu? Kan vermemiz mi gerekiyordu?
Peygamberlerini şehid eden bir zihniyeti, Allah’ın lanetine mazhar olmuş bir siyonist zihniyeti, Allah’ın tanıtmasına rağmen hala tanımamakta israr edenler onlara hizmet ettiklerinin farkında değiller mi?
Bu zihniyet sadece Filistin’de işgali sürdüren siyonist çeteler değildir. Destek veren, işbirliğine giren, onların yanında yer alan herkes bu zihniyetin takipcisidir.
Binlerce yıldır tevhid ehli, altmış yıldır Filistin halkı, üç yıldır da Filistin‘in Gazze halkı bu zulüm, işkence, baskı ve katliamın acısını tatmaktadır. Peyagamberin hadisi şerifi gereği, kendilerini bir bedenin azaları gibi gören gerçek müslümanlar, bu acıyı bedenlerinde değil ama ruhlarında hissediyor ve yaşıyorlar ama siyonistin gerçek çehresini göremeyenler hala gaflet uykusundadır.
Evet! Onlar bu cesareti, uyuncakları gibi kullandıkları Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyin’deki uşaklarından almaktadırlar. Onlar cesaretlerini ülkelerdeki hükümetlerin ekonomik, siyasi..v.s alanda elini kolunu bağlayan lobilerinden almaktadırlar. Onlar kendisine destek veren, işbirliğine giren devletlerden almaktadırlar. Halklarının inanç ve düşüncesini kaale almayan kukla rejimlerden almaktadırlar.
Unutulmamalıdır ki, “hak geldi batıl zail oldu, batıl zail olmaya mahkumdur” ayeti celilesi tecelli edince onların yanında bugün bulunan bütün bu destekcileri de yok olacaktır. Hidayet güneşi doğunca, yarasalara kaçacak yer kalmayacaktır.
Hidayet Güneşinin doğması ümidiyle.....
http://www.rasthaber.com/yazar_4826_...0%20NEDIR.html
SİYONİSTLERİ CESARETLENDİREN NEDİR?
03/06/2010 - 16:15
SABAHATTİN TÜRKYILMAZ
Bismillahirrahmanirrahim
“Bir musibet bin nasihattan iyidir” sözü ne kadar da doğru söylenmiş bir sözdür.
Tarih boyunca varlıklarını hep zulüm, katliam ve işgal üzerine kuran emperyal güçler sultalarını asla uzun süre devam ettirememişlerdir. Ama bu gerçek de gözardı edilmemelidir ki, varlığını katliama, zulme, işgale sömürmeye borçlu olan hep devamını getirmek zorundadır, aksi takdirde varlığını sürdüremez. Herhalükarda valığının temellerini adalet ve barış, kardeşlik ve güven, başkasının hukukuna riayet ve saygı göstermek oluşturmayan imparatorluklar, krallıklar ve devletlerin zevali kaçınılmaz olacaktır.
İsrailoğullarına gelen Peygamberlerin tarihine bakıldığında net bir şekilde görülmektedir ki, zulme maruz kalmış İsrailoğulları, ilahi önderler eliyle kudret ve gücü ele geçirdikten kısa bir süre sonra diğer kavim, kabile ve milletlere kat kat fazlasıyla zulüm ettikleri yetmiyormuş gibi kendilerini izzet ve kuderete ulaştıran peygamberlerini dahi şehid etmişlerdir. İlahi nimetlere nankörlük eden, Allah’ın kendilerine lütuf ve inayetini nefsani ve şeytani hedeflerde kullanan bu kavim, yüce yaradan tarafından şiddetle kınanmış ve lanetlenmiştir. Allah’ın semavi kitaplarda lanetlediği bu kavim, hz.Musa, hz.Davut, hz.Süleyman ve Hz.İsa’nın gerçek takipcileri olan İsrailoğulları değil, ilahi öğretileri ve nimetleri şeytani yollarda kullanan, onların içlerinden çıkan siyonistler olmuştur.
Aynı siyonist zihniyet, ismini değiştirse, farklı çehrelere bürünse de yaptıkları onları ele vermektedir. Bunlar bazen yahudi siyonizmi, bazen hıristiyan siyonizmi, bazen de müslüman siyonizmi kisvesinde zahir olmaktadır. Üç başlı bu siyonizm, farklı isimler kullansa da aynı hedefe hizmet etmektedir. Kendisine bir daire oluşturan bu zihniyet, içinde barındırdıklarıyla zaman zaman sürtüşse de ulaşmak istedikleri hedef yolunda yarış yapmaktadırlar. Bunların asıl düşmanı kendi dairelerinin dışında bulunan kesimdir ve onları terörist, radikal, köktenci, irticacı olarak tanıtılırlar.
Yapılan son katliamlara bakıldığında bu cesareti nerden aldıklarına insan şaşırıyor. Nereden alıyorlar bu cesareti? Onları bu kadar küstahlaştıran gücü nerden alıyorlar?
Onlar bu gücü kendi dairelerinin içindekilerden almaktadırlar. Yıllarca güçlenmelerini sağlayanlardan almaktadırlar. Yaptıkları anlaşmalarla kendilerine destek çıkanlardan almaktadırlar. İttifak kurduklarından almaktadırlar.
Yıllarca bu siyonist gücün tehlikesini anlatan ve dünya barışını tehdit eden bu güce destek verilmemesi gerektiğini haykıran İslami İran’ın haklılığını görmek için can mı vermemiz gerekiyordu? İğnenin bize de mi batması gerekiyordu? Kan vermemiz mi gerekiyordu?
Peygamberlerini şehid eden bir zihniyeti, Allah’ın lanetine mazhar olmuş bir siyonist zihniyeti, Allah’ın tanıtmasına rağmen hala tanımamakta israr edenler onlara hizmet ettiklerinin farkında değiller mi?
Bu zihniyet sadece Filistin’de işgali sürdüren siyonist çeteler değildir. Destek veren, işbirliğine giren, onların yanında yer alan herkes bu zihniyetin takipcisidir.
Binlerce yıldır tevhid ehli, altmış yıldır Filistin halkı, üç yıldır da Filistin‘in Gazze halkı bu zulüm, işkence, baskı ve katliamın acısını tatmaktadır. Peyagamberin hadisi şerifi gereği, kendilerini bir bedenin azaları gibi gören gerçek müslümanlar, bu acıyı bedenlerinde değil ama ruhlarında hissediyor ve yaşıyorlar ama siyonistin gerçek çehresini göremeyenler hala gaflet uykusundadır.
Evet! Onlar bu cesareti, uyuncakları gibi kullandıkları Birleşmiş Milletlerin Güvenlik Konseyin’deki uşaklarından almaktadırlar. Onlar cesaretlerini ülkelerdeki hükümetlerin ekonomik, siyasi..v.s alanda elini kolunu bağlayan lobilerinden almaktadırlar. Onlar kendisine destek veren, işbirliğine giren devletlerden almaktadırlar. Halklarının inanç ve düşüncesini kaale almayan kukla rejimlerden almaktadırlar.
Unutulmamalıdır ki, “hak geldi batıl zail oldu, batıl zail olmaya mahkumdur” ayeti celilesi tecelli edince onların yanında bugün bulunan bütün bu destekcileri de yok olacaktır. Hidayet güneşi doğunca, yarasalara kaçacak yer kalmayacaktır.
Hidayet Güneşinin doğması ümidiyle.....
http://www.rasthaber.com/yazar_4826_...0%20NEDIR.html
Yorum