Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ...! ***

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

    Ders 11: Kişi Zamirleri, sayılar


    Merhaba dostlar,

    خوش آمديد!

    Yeni dersimize hoş geldiniz. Umarım bugüne kadar işlediğimiz yerlerde bir sorun yoktur. Çok kısa bir özetleyelim neler gördük:

    1) Basit geçmiş zaman kipinde cümle kurmasını öğrendik..
    2) Cümle yapısındaki “özne + nesne + zaman + mekan + yüklem” şeklindeki öğe sıralamasını öğrendik.
    3) Basit geçmiş zamandaki cümlelerimizin nasıl olumsuz hale getirilebileceğini öğrendik.
    4) 1’den 10’a kadar sayıları öğrendik.
    5) Kişi zamirlerini öğrendik.

    Bunlarla birlikte birçok yan bilgi öğrendik ve birçok kelimeyi de ezberledik. Ayrıca şunu da ekleyelim ki; bu esnada öğrendiğimiz bir çok kuralı bundan sonraki zaman kiplerinde de aynı şekilde tekrar edeceğiz. Yani, baya öğrendik arkadaşlar. Tebrik ediyorum!…


    Bu dersimizde “Kişi zamirleri” ile ilgili öğrendiklerimize bir yenisini daha eklicez. Kişi zamirlerini 2. dersimizde öğrenmiş ve sonraki derslerimizde kullanmıştık. Bu derste kişi zamirlerinin nesne oldukları zamanki hallerini göreceğiz. Meselâ, “Ben pencereyi gördüm.” cümlesindeki “pencereyi” nesnesinin yerine bir zamir getirecez. “Ben seni/onu,onları gördüm.” gibi.
    Önce Türkçe’deki durumu görelim:

    Ben = O beni gördü.
    Sen = O seni gördü.
    O = Ben onu gördüm.
    Biz = O bizi gördü.
    Siz = O sizi gördü.
    Onlar = Ben onları gördüm.

    Gördüğümüz gibi Türkçe’de kişi zamirleri nesne oldukları zaman yapılan tek değişiklik sonlarına bütün diğer nesneler gibi “-ı, -i, -u, -ü” eki almaları. Biliyorsunuz Türkçe’de bir kelime nesne olduğu zaman sonuna bu eklerden birini alıyordu.

    Farsça’da da bu durum aynı sevgili arkadaşlar. Farsça’da “nesnelerin aldığı ek neydi hatırlayın bakalım? Hmm, sanki hep bir ağızdan “راااااا” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Harikasınız. Ne yapıyoruz o zaman, bu “را” yı alıp, nesnelerde yaptığımız gibi sonlarına konduruveriyoruz. Görelim:

    Önce normal bir kelime yapalım nesneyi…

    من بنجره را ديدم = Ben pencereyi gördüm.

    Şimdi de zamir yapalım:

    من او را ديدم = Ben onu gördüm.

    İşte bu kadar basit dostlar. Diğer zamirlere de aynı şekilde eklicez. Böylece bu bilgiyi de hıfzetmiş olduk. Hayırlı olsun. Bir cümle daha kurup sonra sayılara geçelim:

    من او را ديروز نديدم / men û râ diyruz nedîdem = Ben onu dün görmedim. Dinle!

    Problem var mı? Geçiyoruz…

    11’den 20’ye kadar Sayılar

    يازده / yâzde = 11 Dinle!
    دوازده / devazde = 12 Dinle!
    سيزده / sîzde = 13 Dinle!
    چهارده / çeharde = 14 Dinle!
    پانزده / panzde = 15 Dinle!
    شانزده /şanzde = 16 Dinle!
    هفده/ hefde = 17 Dinle!
    هجده / hejde = 18 Ayrıca günlük konuşma dilinde “هژده /hejde Dinle!” de kullanılmaktadır.
    نوزده /nuzde = 19 Dinle!
    بيست / bist = 20 Dinle!

    sayılardaki mantığı çözdük mü arkadaşlar? Bu da Türkçe'ye benziyor. Ancak Türkçe'de ondalık basamkaları sayarken 10-20-30 sayılarını önce, 1, 2, 3, 4 sayılarını sonra söylüyoruz. Fasrça'da ise tam tersi.

    yani onlar şu şekilde; bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, biron, ikion, üçon, dörton, beşon, altıon, yedion, sekizon, dokuzon, yirmi, biryirmi....." şeklinde devam ediyor..

    Bugünlük bu kadar arkadaşlar. Siz derse bakarken ben de ödevleri hazırlayayım.

    Görüşmek üzere.


    خدا حافظ
    Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

    Yorum


      Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

      …ödev…

      Her zamanki gibi önce kelimeleri tekrar edelim ve yeni kelimeler öğrenelim:

      مدرسه / medrese = okul dinle!
      به ... رفتن / beh … raften = …-e gitmek
      من به مدرسه رفتم = ben okula gittim Dinle!
      در = -de, -da
      خانه /hkane = ev
      خيابان /khıyaban = cadde
      در خيابان = caddede
      معلم / muallim = öğretmen
      هفته = hafta
      هفته گذشته = geçen hafta
      اين هفته = bu hafta
      سر / ser = baş
      شب / şeb = gece
      ديشب = geçen gece
      هل دادن / hol d3aden = itmek Dinle!
      كشتن / koşten = öldürmek Dinle!
      سك / seq = köpek Dinle!
      پيش / piş = önce Dinle!
      سه روز پيش / se rûz-e piş = üç gün önce Dinle!
      بعد از ظهر / ba’dezzuhr = öğleden sonra Dinle!
      ديروز بعد از ظهر = dün öğleden sonra Dinle!
      دزديدن / dozdîden = (hırsız) çalmak Dinle!
      آنها ندزديدند = onlar çalmadılar Dinle!
      جوان / jêvan = genç Dinle!
      خانم / khânom = kadın Dinle!
      خانم جوان / khânom-e jêvan = genç kadın Dinle!
      دست زدن / dest zeden = dokunmak Dinle!
      به ... دست زدن = …-e dokunmak
      من به كتابت دست نزدم = Ben senin kitabına dokunmadım. Dinle!( من كتابت را دست نزدم şeklinde söylemeyin. Yanlış!)
      دانش آموز / dâneş âmûz = öğrenci Dinle!
      صبح / sobh = sabah Dinle!
      امروز صبح / emruz sobh = bu sabah Dinle!(اين صبح şeklinde söylenmez.)
      زدن / zeden = dövmek, vurmak
      او من را زد = O beni dövdü. Dinle!

      Kelimelerimiz bu kadar. Şimdi aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirmeye çalışalım:

      1) Ben dün pazara gittim.
      2) O dün pazara gitmedi.
      3) Arkadaşım bu evi geçen hafta bulmadı.
      4) Biz onu bugün okulda gördük.
      5) Ben geçen gece onun kafasını kırmadım.
      6) O beni itti.
      7) Onlar bizim köpeğimizi iki gün önce öldürdü.
      8) O bizi dün öğleden sonra caddede buldu.
      9) Şu adam beş gün önce benim kitabımı çalmadı.
      10) Bu genç kadın dün senin oğluna dokunmadı.
      11) Şu öğrenci bu sabah masayı kırdı.
      12) Öğretmen bugün onu dövmedi.


      Kolay gelsin..

      Kopye çekeni yakarımm.. Bana kül yutturamazsınız..
      Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

      Yorum


        Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

        Ders 12: Çoğul İsimler

        Merhaba arkadaşlar,

        Yeni dersimize hoş geldiniz. Bu gün Farsça isimleri nasıl çoğul yapacağımızı öğrenecez. Yeni konumuza geçmeden önce küçük bir konuya değinmek istiyorum:

        Daha önceki derslerimizde dikkatinizi çekmiş olmalı, bazı kelimelerin yazılışında var olan harfleri telaffuzda okumuyoruz. Meselâ, “okumak” anlamındaki “خواندن” kelimesinin yazılışı “khuvânden” olmasına rağmen “khânden” olarak telaffuz ediyoruz. Yani oradaki “vav” harfini hiç okumuyoruz. Aynı durum “خواهر” kelimesinde de geçerli. “Huvâher” olarak değil “hâher” olarak telaffuz ediyoruz. Bu gibi kelimelerle daha çok karşılaşacağız. Onun için bu ve benzeri kelimelerin telaffuzları konusunda yanlış alışmamamız çok önemlidir. Zaten ordaki “vav”ları okuyarak telaffuz etmek dile sıklet veriyor. Dinleyelim: khuvanden ve khvuaher

        Evet arkadaşlar, şimdi yeni dersimize geçelim. Ne demiştik? Çoğul isimler.. Hmm…

        İlk önce aşağıdaki kelimelerin Farsçalarını bi hatırlayalım bakalım:

        Kitap
        Araba
        Masa
        Ev
        Televizyon
        Hafta
        Gece


        Hatırlayabildinzi mi?

        Evet! Harika!
        Hayır! Hmmm, marş marş, önceki dersleri bi daha tekrar et bakalım seni yaramaz!

        Evet dostlarım, şimdi “kitaplar, arabalar, masalar” demeye çalışacaz.

        Arkadaşlar Farsça’nın Türkçe’den farklı olduğu noktalardan bir tanesi bu konu. Biliyorsunuz Türkçe’de isimleri çoğul yapmamız için gereken tek şey isimlerin sonuna “-ler, -lar” takılarını eklemektir. Bu kural bütün Türkçe isimler için gereklidir. İsimlerin sonuna eklenmesi konusunda Türkçe ile aynı olmakla birlikte, Farsça’da çoğul eki birden fazladır. Farsça Türkçe ve Arapça ile bir çok ortak yönü olan bir lisandır. Çoğul ekleri konusunda Arapça’yı andırmakta, eklerin kullanış şekli açısından da Türkçe’ye benzemektedir. Görelim. Farsça’da çoğul yapmak için:

        1) İsimlerin sonuna “ها / ” takısı ekleyerek çoğul yapabiliriz.
        2) Bazen de “ان / ân” ekleyerek çoğul yapabiliriz.
        3) Bazen de “ات / ât” ekleyerek çoğul yapabiliriz.
        4) Bazen de çoğul yapmak için kelimenin şekli değişir.

        “Amma zor!” demediniz di mi? Korkmayın arkadaşlar, bunların hepsini şimdiden öğrenmek zorunda değiliz. Sadece bilgi olsun kabilinden hepsini söyledim. Şimdi bu kurallardan birini öğrenip, diğerlerini vakti geldikçe öğrenecez. Zaten kuralları ezberleyip durmamıza gerek yok. Yoksa o kadar çok kural var ki! Her harf için bir kural var neredeyse! Yapmamız gereken kuralları anlamak ve bol bol alıştırma yapmak. Eğer o kuralı kullanmaya alışmış olursanız, Farsça’nın neresinde olursanız olun zaten kendiliğinden aklınıza gelecektir. Bunun için önce birlikte örnekler yaparak kuralların uygulamasını yapıyoruz. Sonra sıra size geliyor..

        Şimdi “kitap ve araba” kelimelerinin çoğulunu yapalım birlikte:

        كتاب + ها = كتابها / ketâb-hâ Kitap + lar = Kitap-lar Dinle!
        ماشين + ها = ماشينها / mâşin-hâ Araba + lar = Araba-lar Dinle!

        Var mı Türkçe’den bi farkı? :

        Şimdi de siz aşağıdaki kelimelerin sonuna “ها” takısı getirerek çoğul yapın olur mu?

        Masa
        Ev
        Televizyon
        Hafta
        Gece


        Sorun yoktur inşallah. Kolaylıkla yapılıyor zaten.

        Şimdi “Ben iki kitap aldım.” cümlesindeki gibi “iki kitap” demeye çalışsak acaba “kitap” kelimesini tekil mi söylücez, çoğul mu? Acaba Türkçe’deki gibi tekil mi söyleniyor yoksa İngilizce ve Arapça’daki gibi ( I bought two books. - بعت كتابين” çoğul mu? El- cevap: aynen Türkçe gibidir. Farsça’da isimler önlerinde bir sayıyla birlikte geldikleirnde onların çoğul olduğunun göstergesi o sayıdır. Tıpkı Türkçe’de olduğu gibi ayriyeten bir ek alması gerekmez. Görelim cümlemizi:

        من دوکتاب خریدم = Ben iki kitap aldım.

        Anlaşılmayan bişey var mıdır dostlar? Harikasınız!

        Takip edebiliyoruz dersi umarım. Hşşş, arka sıradakiler, siz neyle oynuyorsunuz bakim orda! Atarım dersten heee! Cık, cık, cık… > Mustafa Sevban, yavrum sen yarın okula velinle birlikte gel tamam mı? Yetti gari! 8)

        Evet, arkadaşlar, bir iki şey daha söyledikten sonra bugünkü dersimizi de bitirecez inşallah.

        “(Benim) kitabım” tamlamasını nasıl söylediğimizi öğrenmiştik daha önce. Hatırladık mı? Güzel! (كتابم / ketâbem şeklindeydi.) Şimdi, “(Benim) kitaplarım” nasıl dicez görelim bakalım.

        Dostlar bunu iki şekilde yapabiliriz. İkisi de çok benziyor birbrine:

        1) Türkçe ile aynı şekilde yaparız. Görelim önce Türkçe’de:

        Kitap + lar + ım = Kitaplarım
        Araba + lar + ım = Arabalarım

        Çoğul eki isimle (kitap) iyelik eki (-ım) arasına giriyor. Farsça’da da aynı şekilde yapıyoruz. Görelim:

        كتاب + ها + م = كتابهام / ketâbhâm Dinle!
        ماشين + ها + م = ماشينهام / mâşinhâm Dinle!

        Diğer zamirlerde de bu durum aynı şekilde devam eder:

        Arabalarımız = araba + lar + ımız
        Kitaplarınız = Kitap + lar + ınız
        Kitapları = kitap + lar + ı

        Farsça’da görelim:

        Arabalarımız : ماشينمان = ماشين + ها + مان = ماشينهامان / maşinhâman Dinle!
        Arabaların : ماشينت = ماشين + ها + ت = ماشينهات / mâşinhât Dinle!

        Diğer zamirlere de aynı şekilde ekliyoruz.

        2) İkinci olarak da isimlerin aldıkları iyelik eklerinin önüne bir “ى / ye” ekleyerek yapabiliriz. Yani sonlardaki “em, et, eş, mân, tân, şân” eklerini “yem, yet, yeş, yemân, yetân, yeşân” şeklinde okuyarak.. Örnek:

        كتابهايم / ketabhâyem = Kitaplarım Dinle!
        كتابهايت / ketabhâyet = Kitapların dinle!
        كتابهايش / ketabhâyeş = (onun) Kitapları Dinle!
        كتابهايمام /ketabhâyemân = Kitaplarımız Dinle!
        كتابهايتان / ketabhâyetân = Kitaplarınız Dinle!
        كتابهايشان / ketabhâyeşân = (onların) Kitapları Dinle!

        Zorlanmadık di mi arkadaşlar?

        Şimdi aşağıdaki kelimeleri her iki yöntemle kullanarak çoğul yapalım:

        Masa
        Ev
        Televizyon
        Hafta
        Gece


        Tamamdır dostlar. Bugünlük bu kadar. Susuyorum nihayet.

        Bu dersin alıştırmalarında görüşmek üzere...
        Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

        Yorum


          Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

          …ödev…

          Önce kelime hazinemizi zenginleştiriyoruz:

          سوپر ماركت / supermarket = süpermarket Dinle!
          مقدارى / meqdâri = biraz ( some, a little) Dinle!
          مقدارى آب / megdâri âb = Biraz su Dinle!
          گوشت / guşt = et Dinle!
          بستنى / bestenî = dondurma Dinle!
          شير / şîr = süt Dinle!
          دوست داشتن / dust daşten = sevmek (to like)
          من شير دوست داشتم = Ben sütü sevdim. (hoşuma gitti) Dinle!
          توپ / tûp = Top Dinle!
          به ... نگاه كردن / be… negah kerden = …-e bakmak
          او به من نگاه كرد = O bana baktı. Dinle!
          بادكنك / bâdkonêk = balon Dinle!
          بچه / beççe = çocuk Dinle!
          بچه ها / beççehâ = çocuklar
          دو چرخه / dû çârhke = Bisiklet (dikkat eder misiniz, “du” iki, “çarhk” tekerlek.. doçarkhe: İki tekerli , yani bisiklet Dinle!
          تركيدن / terikîden = Kırılmak, patlamak (balon, top vb. için) Dinle!
          بادكنك تركيد = Balon patladı.
          دست / dest = El
          دست ها يشان / desthâyeşân = Onların eli
          دست ها يمان / desthâyemân = Bizim ellerimiz
          سوزن / sûzen = iğne Dinle!
          چاق / çâq = şişman (Bizim “çiko” buradan geliyor olmasın. ) Dinle!
          پسر چاق / peser - e- çâq = şişman çocuk
          جيغ زدن / çığ zeden = bağırmak, çığlık atmak Dinle!
          خنديدن /khandîden = gülmek Dinle!
          برداشتن / berdâşten = almak, tutmak (Ar. اخذ)
          پريدن ... روى / periden ru ye = üstüne atlamak, binmek (پريدن : atlamak, روى : üstüne)
          او پريد روى دو چرخه اش = O bisikletine atladı (bindi.) Dinle!
          ديگر / dîger = Bi daha Dinle!
          من آنها را ديگر نديدم / men anhâ diger nedîdem = Onları bi daha görmedim.

          Aşağıdaki paragrafı Farsça’ya çevirmeye çalışalım dostlar. Olduğu kadar. Daha önce kuralları öğrendik, uygulayıverecez.

          1) Dikkat: “özne + nesne + zaman + mekan + yüklem”
          2) “Onun bisikleti var” gibi cümleleri İngilizce’deki “ He has a bicycle” gibi yaptığımızı unutmayalım. “bisikleti” kelimesi nesne değildir, “onun bisikleti” şeklinde tamlama da değildir. “Onun” ayrı, “bisikleti” ayrı.

          Ben dün süpermarkete gittim. Arkadaşımı süpermarkette gördüm. O yalnızdı. İki sepeti vardı. O biraz et aldı. Ben et almadım. Ben dört (tane*) dondurma aldım. O dondurma almadı. O biraz süt aldı. Ben sütü sevmedim. Ben iki top aldım. O toplara bakmadı. O iki balon aldı. Ben dört çocuk gördüm. Onların dört (tane) bisikleti vardı. Bizim dört bisikletimiz yoktu. Bizim iki bisikletimiz vardı. Çocuklar balonlara baktılar. Arkadaşım onlara bakmadı. Onlar balonlara dokundular. Balonlar patladı. Ben onların ellerine baktım. Onların iki iğnesi vardı. Şişman çocuğun iki iğnesi yoktu. Onun bir iğnesi vardı. Arkadaşım bağırdı. Çocuklar bağırmadı. Onlar güldüler. Arkadaşım gülmedi. Onlar bisikletlerini aldılar(berdâşten). Biz bisikletimizi almadık. Onlar bisikletlerine atladılar. Bize baktılar. Onları bi daha görmedik.


          * ayrıca "tane" demeye çalışmayalım. "dört dondurma" gibi düşünüyoruz tammam.

          Haydin kolay gele..
          Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

          Yorum


            Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

            Ders 13: Sayılar


            Merhaba arkadaşlar,

            سلام ! خوش آمديد! Selam! khoş âmedîd!

            Yeni dersimizle birlikteyiz. Bu derste daha önce 20’ye kadar öğrendiğimiz sayılara ilişkin bilgilerimizi biraz daha artıralım. Sözü uzatmadan derse geçiyorum, benden beklenmicek şekilde :P

            1’den 20’ye kadar olan kısmı öğrenmiş ve daha ilerisinin artık çok kolay olduğunu söylemiştik önceki derslerimizde. Ne demiştik öğrendiğimiz kısımda? Türkçe’de "on, onbir, oniki, onüç” şeklinde sayarken, Farsça’da tam tersi, yani önce küçük sayıların, sonra büyük sayıların söylenerek “on, biron, ikion, üçon” şeklinde sayıldığını söylemiştik. İşte bu şekilde sayılması sadece 20’ye kadar dostlar. 20’den sonra yine Türkçemizdeki gibi “yirmi bir, yirmi iki, yirmi üç” şeklinde sayacağız. Gerçi bir çok dilde sayılış kuralları böyle zaten, zorlanacağınızı sanmıyorum. İngilizce’de de biliyorsunuz 20’ye kadar bu şekilde. 20’den sonra ise Türkçe gibi. Tükçe’de 20 vs. yok, baştan itibaren önce büyük sayı, sonra küçük sayılar söylenerek söyleniyor.

            Şimdi Farsça’da nasıl kullanılıyor görecez. Önce şu sayıları bi ezberleyelim:

            بيست /bist = 20 Dinle!
            سى / si = 30 Dinle!
            چهل / çehel = 40 Dinle!
            پنچاه / pencah= 50 Dinle!
            شصت / şaSt = 60 Dinle!
            هفتاد / heftod = 70 Dinle!
            هشتاد / şeftod = 80 Dinle!
            نود / neved = 90 dinle!
            صد / Sed = 100 Dinle!

            Ezberledik mi? Harikasınız!

            Şimdi 21, 22, 23 gibi saymaya çalışacaz.

            Arkadaşlar, önce büyük sayılar (10, 20, 30, 40 +), sonra küçük sayılar (1, 2, 3, 4 +) geleceğini söylemiştik. Ancak bunu yaparken iki sayı arasına bir “و / û” sesi koyarak söyleecez. Aslında hepimiz bu sesi tanıyoruz, âşinâyız. Divan edebiyatına ilgi duyanımız var mı? Divan edebiyatı şiirlerinde çok rastlarız. İki kelime arasına bir “vav” geldiği zaman, örneğin "felan ve felan" deneceği zaman bir “ü – u - vü” sesi ile birleştirilerek "felan u felan" şeklinde okuyoruz. Meselâ:

            Her kimseki aşıktır işi ah ü figandır

            derken aslında “آه و فيقان / âh ve figan” yazmaktadır orada amma, “âhü figan” okuruz. Bir iki misal daha verip sayılara geçelim:

            - Cân u ten oldukça menden derd ü gam eksik değil

            - Hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül
            - Arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür

            Misallerinde olduğu gibi. Sayılarda da aynen böyle söylüyoruz, “yirmi ü bir, yirmi ü iki” gibi yani. Görelim:

            بيست و يك / bist u yek = 21 Dinle!
            بيست و دو / bist u do = 22 Dinle!
            بيست و سه / bist u seh = 23
            بيست و چهار / bist u çehar = 24

            30’dan devam edelim:

            سى / si = 30
            سى و يك / si u yek = 31 Dinle!
            سى و دو / si u do = 32
            سى و سه / si u seh = 33
            سى و چهار / si u çehar = 34

            Devam!

            چهل و يك / çehel u yek = 41 Dinle!
            چهل و دو / çehel u do = 42
            چهل و سه / çehel u seh = 43


            Devam!

            پنچاه و يك / pencah u yek = 51 Dinle!
            پنچاه و دو / pencah u do = 52
            پنچاه و سه / pencah u seh = 53

            Devam!

            شصت و يك / şaSt u yek = 61
            شصت و دو / şaSt u do = 62
            شصت و سه / şaSt u seh = 63


            Devam!

            هفتاد و يك / heftod u yek = 71
            هفتاد و دو / heftod u do = 72
            شصت و سه / heftdod u seh = 73

            Devam!

            شفتاد و يك / şeftod u yek = 81
            شفتاد و دو / şeftod u do = 82
            شفتاد و سه / şeftdod u seh = 83

            Devam!

            نود و يك / neved u yek = 91
            نود و دو / neved u do = 92
            نود و سه / neved u seh = 93

            Devam!

            صد و يك / sed u yek = 101
            صد و دو / sed u do = 102
            صد و سه / sed u seh = 103


            Evet, bu kadar arkadaşlar. Böylece bu dersimizin de sonuna geldik. Şimdi biraz alıştırma yaparak sayıları kullanışımızı pekiştirelim. Siz dersi okurken ben ödevleri hazırlıyorum.

            خدا حافظ Khodâ Hâfez!
            Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

            Yorum


              Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

              ..ödev..


              Önce kelimelerimizi görelim her zamanki gibi:


              از ... ديدن كردن / ez ... dîden kerden = (birini) ziyaret etmek
              كشور / keşver Dinle! = ülke
              او هفته گوزشته از دو كشور ديدن كرد / û hefte ye gozeşte ez do keşver dîden kerd = O geçen hafta iki ülkeyi ziyaret etti.
              شكلات / şokolat = çikilota Dinle!
              خوردن / khurden = yemek (to eat)
              تركيدن / terikîden = patlamak Dinle!
              بادكنك تركيد / bâdkonek terikîd = Balon patladı.
              تركاندن / terekanden = patlatmak Dinle!
              او بادكنكم را تركاند = O balonu patlattı.
              كوچك / kuçek = küçük Dinle!
              برادر كوچك من / berader-i kûçek-i men = Küçük biraderim Dinle!
              گرفتن / gereften = yakalamak (to catch) Dinle!
              موش / mûş = fare Dinle!
              سفيد /sefîd = beyaz Dinle!
              اسب / êsb = At Dinle!
              اسب سفيد / esb-i sefîd = beyaz at
              بادبادك / badbadek = uçurtma Dinle!
              توپ = top Dinle!
              بشقاب / boş gâb = tabak (Aman Allahım “boş kap” diyoruz resmen ) Dinle!
              مادر عثمان / mâder-i Osman = Osman’ın annesi
              دوست عثمان / dust-i Osman = Osman’ın arkadaşı
              بادكنك / bâdkonek = Balon Dinle!
              پرواز دادن / pervâz dâden = uçurmak, havalandırmak (balon, uçurtma vb.) Dinle!
              هوا كردن / heva kerden = Aynı anlamda /uçurmak) Dinle!
              او يك بادبادك را پرواز داد = O bir uçurtma uçurdu. Şeklinde de söylenebilir, (او يك بادبادك را هوا كرد = O bir uçurtma uçurdu.) şeklinde de söylenebilir.
              گربه / gorbe = kedi Dinle!
              گربه سفيد / gorbe-i sefid = beyaz kedi Dinle!
              آقا / âgâ = Bay, bey, Mr. Dinle!
              آقاى عثمان / âgây-i Osman = Osman bey
              خانم / khânom = hanım, bayan, miss. Mrs. Dinle!
              خانم عائشه / khânom-i Aişe = Ayşe hanım,
              اتاق / otakh = oda Dinle!
              سال پيش / sel pîş = geçen yıl (daha önceki derslerimizde “geçen yıl”ı “پارسل” olarak okumuştuk. “پيش” önceki, geçen anamında öğrenmiştik. Bunu kullanarak dersek yine aynı olur. Bir değişiklik olmuyor.)

              Aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirelim:

              1) Benim arkadaşım geçen yıl 62 kitap okudu.
              2) Ahmet geçen yıl 47 kitap okumadı.
              3) Ali bey iki gün önce 12 ülkeyi ziyaret etti.
              4) Ayşe hanım üç hafta önce çocuklarını görmedi.
              5) Şu şişman kız çocuğu bu sabah 27 (tane) çikolata yedi.
              6) Bu çocuk (erkek) bu öğleden sonra 49 balon patlattı.
              7) Onun küçük biraderi bu akşam dört uçurma uçurdu.
              8) Bu kedi geçen hafta 11 fare yakaladı.
              9) Şu beyaz kedi geçen hafta 16 fare yakalamadı.
              10) Gül dün 51 (tane) top sattı.
              11) Ben bu hafta 43 top satmadım.
              12) O masayı üç gün önce kırmadı.
              13) Annem bu sabah 77 tabak yıkadı.
              14) Mehmet’in annesi bu sabah 66 tabak yıkamadı.
              15) Osman’ın arkadaşı bu gece odasını temizlemedi.

              Haydin kolay gelsin arkadaşlar...

              Görüşmek üzere..
              Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

              Yorum


                Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                Ders 14: Tamlamalarda Telaffuz


                Merhaba arkadaşlar!
                Yeni dersimize hoş geldiniz!

                Selam! khoş âmedîd!

                Bu dersimizde Farsça tamlamalarda iki kelimenin birbirine bağlanmasını öğrenecez. Daha önceki derslerde de geçti. Ufak açıklamalar yaptık. Bu dersi bu konuya tahsis ediyoruz. Başlayalım!

                Daha önce “Bey, Hanım” gibi kelimeleri öğrendik. Şimdi “Ahmet Bey, Fatma Hanım” gibi birleşik olarak kullanalım:

                آقاى احمد / âgâ –ye- Ahmed = Ahmed bey
                خانم فاطمة / khânom – e Fâtıma = Fatma Hanım

                Gördüğümüz üzere iki kelimeyi birbirine bağlarken yazılışta değil ama telaffuzda araya bir “-e, -ye” sesi giriyor.

                “Şişman çocuk” diyelim: پسر چاق / peser –e- çâq

                Şimdi “Büyük ev” diyelim.

                Büyük = بزرگ / bozork Dinle!
                Ev = خانه / hkâne
                Büyük ev: = خانه بزرگ / hkâne –ye bozork Dinle!

                كشور بزرگ / keşver e bozork = Büyük ülke

                Peki ne zaman “-e” ne zaman “-ye” sesi veriyoruz diye sual edersek, sanırım yukardaki örneklerden anlaşılmıştır.Birinci kelimenin telaffuzu sesli harfle bitiyorsa “-ye”, sessiz harfle bitiyorsa “-e” sesi veriyoruz.

                Komşu = همسايه / hemsâye = komşu ( Türkçe'deki "hemşo"yu andırıyor bu da, mana olarak da yakın aslında. ) Dinle!
                İyi komşu = همسايه خوب /hemsâye –ye hûb Dinle!
                Beyaz kedi = گربه سفيد / gorbe ye sefîd
                İyi kitap = كتاب خوب / ketab e hûb Dinle!

                _________

                “آقاى و خانم” kelimeleri aynı Türkçe’de olduğu gibi (Ali bey, Fatma hanım) isimlerden sonra gelerek de kullanılır. Peki böyle kullanıldığı zaman telaffuzu nasıl olacak? Görelim:

                على آقا / Ali ağa = Ali bey Dinle!
                هلن خانم / Helen khânom = Helen hanım Dinle!

                Gördüğümüz gibi bu ünvanları isimlerden önce de sonra da kullanabiliyoruz.

                Not: Bu kural o kadar dikkat edilmesi gereken bir kural değildir. Ünvanları başta veya sonda kullanabilirsiniz.

                Not 2: bu ünvanları sadece Farsça isimlerde kullanalım. Yabancı isimlerle kullanıldığı zaman İranlı dostlarımız biraz komik bulabilirler.

                Bu günkü dersimiz bu kadar. Alıştırmalarda görüşmek üzere.

                Hoşçakalın!

                خدا حافظ
                Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                Yorum


                  Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                  ..ödev..

                  !“التكرار احسن * ولو كان يوز سكسن”

                  زخمى كردن / zakhmî kerden = yaralamak, ısırmak (to hurt) Dinle!
                  دزديدن / dozdîden = çalmak (hırsız)
                  خراب كردن / harâb kerden = bozmak. Dinle!
                  گم كردن / gom kerden = kaybetmek (to lose) Dinle!
                  مرد قد كوتاه / merd e gad kûtah = kısa (boylu) adam
                  هم كلاسى / hem kelâsi = sınıf arkadaşı Dinle!
                  هم كلاسى قد كوتاهم / hem kelâsi gad kûtahem = kısa (boylu) sınıf arkadaşım
                  بولدوزر / boldozer = buldozer Dinle!
                  خراب كردن / harâb kerden = yıkmak, harabeye çevirmek
                  مداد /medâd = Kalem Dinle!
                  دادن /dâden = (bi şeyi birine) vermek (to give) Dinle!
                  او آن كتاب را سه روز پيش به من داد = O bu kitabı bana üç gün önce verdi.
                  لامپ / lamp = lamba Dinle!
                  زشت / zeşt = çirkin
                  قشنك / gaşnek = güzel
                  سگ / seq = köpek
                  گربه / gorbe = kedi
                  بد / bed = kötü
                  كامپيوتر / kampîter = Bilgisayar

                  Aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirelim:

                  Not 1: Arkadaşlar bu cümlelerde bol tamlama gelecek. Tamlamala biliyorsunuz “isim ve sıfat”tan ibaret iki kelimeden meydana geliyor. Ama cümlenin içinde tek öğeymiş ibi düşünüyoruz. Tamlamaları da nasıl kullandığımızı öğrendik. Cümlenin öğelerini yerlerine yerleştirecez. Tamlamaları tek bir kelimeymiş gibi düşündüğümüz zaman kolayca hallederiz.

                  Not 2 : Zaman tümleçlerini bildiğiniz gibi kullanabilirsiniz. Her iki yerde de olabilir.

                  Not 3: Cümlelerde tamlama olan kelimelerin telaffuzunu Türkçe alfabeyle yazınız. Sadece tamlamaları..

                  Bi tane örnek yapıyorum. Diğerleri size ait:
                  _______

                  Senin çirkin köpeğin dün sabah benim güzel kedimi ısırdı.
                  سگ زشتت گربه قشنكم را امروز صبح زخمى كرد

                  seq e zeştet
                  gorbe ye qaşnekem

                  _______

                  Kolay gelsin..

                  1) Şu kötü adam geçen hafta benim güzel arabamı çaldı.
                  2) Bu kötü komşu geçen yıl benim güzel bilgisayarımı bozdu.
                  3) Benim iyi arkadaşım 25 gün önce büyük arabasını kaybetti.
                  4) Şu kısa adam bu büyük köprüyü 72 gün önce yaptı.
                  5) Benim kısa (boylu) sınıf arkadaşım 44 gün önce büyük bir sözlük aldı.
                  6) Şu büyük buldozer 22 gün önce bizim güzel evimizi yıktı.
                  7) Ben dün şu büyük lambaya dokunmadım.

                  Bugün bu ödev bu kadar.

                  Bunların haricinde, yukarda verdiğim kelimelerle veya sözlükten bulduğunuz kelimelerle yukardaki cümlelere benzer beş cümle daha kurunuz. Cümleleri öğrendiğimiz kaideler çerçevesinde dilediğinizce uzatabilir, süsleyebilirsiniz.

                  Vesselam..
                  Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                  Yorum


                    Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                    Farsça Dersi 15: Renkler – 100’den 500’e Sayılar


                    Merhaba arkadaşlar!

                    Herkes devam ediyor di mi derslere? Sıkılıp bırakan var mı? Dersler sıkıcı ve monoton olmuyor umarım. Bir şikayetiniz varsa iletin lütfen. Dersleri takip etmekte zorlanıyor musunuz? Hızlı mı gidiyoruz, yoksa yavaş mı? Dersleri mümkün olduğunca akıcı ve anlaşılır işlemeye çalışıyorum. Sizin de derse iştirak etmeniz dersleri hem daha güzeli hem daha şevkli kılıyor. İştiraklerinizi esirgemeyin.

                    Derslere başlayıp bırakan yoktur belki de ama yine de bırakmaya dair bir iki laf edeyim. Dil öğrenmenin birini kuralı “sabır ve istikrar”dır. İlk önce hiçbir şey öğrenemiyor gibi olabilirsiniz. Bu iş böyle olmaz diyebilirsiniz. Ama öyle değil. Her ne şekilde olursa olsun, dil öğrenmenin altın kuralı üzerine sabırla gitmek ve işi yarım bırakmamak! Hadi bakalım, tembelliği bırakıp, derslere devam ediyoruz... Mustafa Sevban sen istesen de istemesen de bi yere gidemezsin. Baban bana teslim ederken eti senin kemiği benim dedi. Ona göre, kapıya bakıp durma! (Bu arada kemikleri babana bırakıp, et kısmını kendime almakla bayağı bi karlı alışveriş yaptım gibi gibime geliyor. )
                    ______

                    Hadi bakalım bugünün dersine başlayalım. En son dersimizde “tamlamaları” yani sıfatların isimlerle birlikte kullanılışını öğrendik. O zaman bu hafta renkleri öğrenmenin tam yeridir. Haydi öğrenelim:

                    Renklerin isimlerle birlikte kullanılması sıfat tamlamalarında olduğu gibidir. Sonuçta renkler de bi sıfat zaten di mi? Yani tamlamalarda nasıl ki sıfatları isimlerden sonra söylüyorduk; renkleri de aynı şekilde isimlerin ardından söylücez. Türkçe’de ise tam tersini yapyoruz değil mi? “Kırmızı araba”, mavi deniz” deriz biz. Farsça’da ise “ araba ye kırmızı, deniz e mavi” gibi kullanılır.

                    O halde renkleri bi öğrenelim bakalım önce:

                    قرمز / gırmız = kırmızı Dinle!
                    زرد / zerd = sarı
                    آبى / âbi = mavi Dinle!
                    سبز / sebz = yeşil Dinle!
                    سفيد / sefid = beyaz Dinle!
                    سياه / siyah = siyah Dinle!
                    مشكى / meşki = siyah Dinle!
                    بنفش / benefş = mor Dinle!

                    Renklerin çoğu tanıdık di mi? Biz sebzeye bazen “yeşillik deriz di mi? Zaten “yeşil” demekmiş. Zerdali’yi bilir misiniz? Kayısı.. sarı erik demektir. Zerd’in sarı olması Farsça’dan mülhemmiş demek! Ya “mor menekşeye ne demeli? Meğer biz “mor mor” diyormuşuz! Mavi anlamındaki “âbi” de sanırım sudan geliyor. Denizin, yani suyun rengi mavidir di mi? Su ne demek peki = âb…

                    Şimdi renklerimizi isimlerle birlikte kullanalım:

                    گل قرمز / gol e gırmız = kırmızı gül (“Mahsun” kısmı yok :P )
                    ماشين زرد / mâşin e zerd = sarı araba
                    در آبى / der e âbi /derâbi) = mavi kapı
                    درخت سبز / derahkt e sebz = yeşil ağaç
                    گربه سفيد / gorbe ye sefid = beyaz kedi
                    سگ سياه / seq e siyah = siyah köpek
                    سگ مشكى / seq e meşkî = siyah köpek

                    Not: Arkadaşlar sıfatları / renkleri isimlerle birlikte telaffuz ederken araya koyduğumuz “-e, -ye” seslerini ayrı bir kelimeymiş gibi okumayalım. Ben anlaşılsın diye ayrı yazıyorum ama, okunuşta onları tek kelimeymiş gibi birleştirerek okuyacaz. Hafif de “i, ı” sesi vermek daha makbul olur. Tam olarak “-e, -ye” değil yani. “Gorbe-yi sefid, maşin-i zerd” gibi.
                    _____

                    Renkler hakkında bugünlük bu kadar ders yeter. Şimdi sayılar hakkında biraz daha bilgimizi artıralım. Sayıları ardarda sayarak antrenman yapıyoruz di mi? İlkokul günlerine dönecez biraz. Hadi bakalım..


                    صد / sed = yüz Dinle!
                    دويست / devist = iki yüz Dinle!
                    سيصد / sîsed = üç yüz Dinle!
                    چهار صد / çehar sed = dört yüz
                    پانصد / pansed = beş yüz Dinle!


                    Ders bitmiştir. Dağılabilirsiniz.

                    Alıştırmalarda görüşmek üzere.
                    Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                    Yorum


                      Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                      Farsça Dersi 16: Tamlamalar

                      Merhaba sevgili arkadaşlar! Hoş geldiniz!

                      Arkadaşlar son dersimizin alıştırmalarına geçmeden evvel, tamlamalar konusunu biraz daha pekiştirelim. Bazı konuları yanlışlıkla atladığımız yazmıştım. Bu ders telafi dersimiz olsun. Alıştırmaları bu dersten sonra daha kolayca yaparız inşallah. Evet, başlayalım:

                      "Farsça tamlamalarda Türkçe’nin tersine sıfatlar isimlerden sonra gelir ve telaffuz esnasında isim ile sıfat arasına bir “-e, veya -ye” sesi gelir" demiştik. Şimdi bu konuyu örneklerle biraz pekiştirelim:

                      كوچك / kûçek = küçük Dinle!
                      بزرگ / bozork = büyük Dinle!
                      قشنگ / gaşenq = güzel Dinle!
                      زشت / zeşt = çirkin Dinle!
                      خوب / khub = iyi Dinle!
                      بد / bed = kötü Dinle!
                      گل / qol = çiçek (gülden aklımza gelsin) Dinle!

                      خانه كوچك /khane -ye kuçek = küçük ev Dinle!
                      ماشين كوچك / mâşin -e kuçek = küçük araba Dinle!

                      خانه بزرگ / khane -ye bozork = büyük ev Dinle!
                      گل بزرگ / qol -e bozork = büyük çiçek

                      خانه قشنگ / khane ye qaşeng = güzel ev Dinle!
                      كتاب قشنگ / ketab e gaşeng = güzel kitap
                      گل قشنگ / gol e gaşenq = güzel çiçek

                      خانه خوب / khane ye khub = iyi ev Dinle!
                      ماشين خوب / maşin-e khub = iyi araba
                      پل خوب / pol-e khub = iyi köprü

                      خانه بد /khane-ye bed = kötü ev Dinle!
                      پل بد / pol-e bed = kötü köprü
                      ________

                      Çoğu zaman, tamlamaları cümle içinde “bir” kelimesiyle (sayı olan “1” değil) birlikte kullanırız. Türkçe’de bunu yaparken “bir” kelimesini isimle sıfat arasına koyarız. Örnek:

                      Güzel araba => Ben güzel bir araba aldım.
                      İyi ev => Ben iyi bir ev buldum.
                      Büyük kitap => Ben büyük bir kitap yazdım.

                      Gördüğümüz üzere “bir” kelimesi iki kelimenin arasına giriyor. Farsça’da bunu iki şekilde yapabiliriz. Bir kelimesi ikisinde de sıfatla isim arasına girmez. Görelim:

                      1) Birinci şeklimiz çok basit. “Bir” anlamına gelen “يك” kelimesini tamlamanın başına getiriverecez. Yani Türkçe düşünürsek “Ben bir güzel araba aldım.” şeklinde söylüyecez. Örnek:

                      “Ben güzel bir ev sattım.”

                      من يك خانه قشنگ را فروختم / men yek khâne-ye qaşeng râ forukhtem.


                      “Ben küçük bir ev satın aldım.

                      من يك خانه كوچك را پار سل خريدم / men yek khane-ye kuçek ra kharidem

                      2) İkinci şeklimiz birinciden de basit. Şimdiye kadar Farsça’da “bir” anlamına gelen kelime olarak sadece “يك” kelimesini öğrenmiştik. Ama bir “اى / î” kelimesi daha vardır aynı anlamda. “يك” kelimesinden tek farkı isimlerden sonra gelmesidir.

                      يك خانه /yek hâne = Bir ev
                      خانه اى / hâne î = Bir ev

                      من يك خانه را فروختم = Ben bir ev sattım.
                      من خانه اى را فروختم = Ben bir ev sattım.

                      Örneklerde gördüğümüz üzere, anlamda bir değişiklik olmuyor. Sadece kelimenin sonunda geliyor. Bu durum tamlamalarda da aynı şekilde geçerlidir. Eğer “yek” yerine “î” klimesini kullanmak istersek yapacağımız tek şey tamlamaların sonuna (yani ikinci kelimenin sonuna) “î” ekini getirmek olacak. Örnekleri görelim mi:

                      “Ben güzel bir ev sattım.”

                      من خانه قشنگى را فروختم / men khâne-ye qaşengî râ forukhtem Dinle!

                      “Ben geçen sene küçük bir ev satın aldım.”

                      من خانه كوچكى را پارسل خريدم / men khane-ye kuçekî râ par-sal kharîdem Dinle!

                      Not: “اى” ekinin yazılışta, sessiz harflerden sonra geldiğinde bir önceki harfe bitişik yazıldığına ve “elif”in düşerek sadece “ye”nin yazıldığına dikkat edelim.

                      Her ikisi için de bir iki örnek daha verip bugünkü dersi bitirmek istiyorum:

                      “Ben dün güzel bir çiçek aldım.”

                      Almak, hediye almak, bir şeyler almak (satın almak değil): دريافت كردن /deryâft kerden Dinle!

                      من يك گل قشنگ را ديروز دريافت كردم / men yek qol-e qaşeng ra dîrûz deryâft kerdem

                      من گل قشنگى را ديروز دريافت كردم / men qol-e qaşengî ra dîrûz deryâft kerdem

                      “Arkadaşım iki yıl önce çirkin bir ev yaptı.”

                      دوستم يك خانه زشت را دو سال پيش ساخت / dustem yek khâne-ye zeşt râ do sal-e pîş sahkt

                      دوستم خانه زشتى را دو سال پيش ساخت / dustem khâne-ye zeştî râ do sal-e pîş sahkt

                      ________

                      Bugünkü dersimiz bu kadar dostlar.

                      Alıştırmalarda görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.

                      Vesselam...
                      Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                      Yorum


                        Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                        ..alıştırmalar..

                        “التكرار احسن ولو كان يوز سكسن”

                        Renklerle ilgili alıştırmalara geçmeden önce “tamlamalarla” ilgili işimize yarayacak birkaç kelime daha öğrenip, birkaç cümle daha kuralım. Aşağıdaki kelimeleri ezberleyelim ve örnek cümleleri dikkatle kaydedelim. Dikkatlerimizi daha çok tamlamalara ve özellikle telaffuzlarına yönlendirelim.

                        قد بلند / gad bülend = Uzun boylu Dinle!
                        پسر قد بلند / peser-e gad bülend = Uzun boylu çocuk
                        قد كوتاه / gad kûtah = kısa boylu Dinle!
                        پسر قد كوتاه / peser-e gad kûtah = Kısa boylu çocuk
                        برداشتن / berdâşten = almak, tutmak (to take)
                        تازه / tâze = yeni Dinle!
                        ماشين تازه اش / mâşin-e tâze-aş = Onun yeni arabası Dinle!
                        يك كشور بزرگ / yek keşver-e bozork = Büyük bir ülke
                        كشور بزرگش / keşver-e bozorqeş = Onun büyük ülkesi
                        پريروز / perîrûz = dün evvelsi gün Dinle!
                        روشن كردن / Ruşen kerden = açmak (Tv, radyo, vb.) Dinle!
                        او تلوزيون را روشن كرد = O televizyonu açtı.
                        كومپيوتر / kampîyuter = Bilgisayar Dinle!
                        خاموش كردن / khâmûş kerden = Kapatmak (Tv, radyo vb.) Dinle!
                        برادر فاطمه خانم / berader-e Fatma hânom = Fatma hanımın biraderi
                        دوست عثمان آقا / dûst-e Ali âgâ = Ali beyin arkadaşı
                        شوهر / şôher = koca Dinle!
                        شوهر خانم عائشه / şôher-e hânom Ayşe = Ayşe hanımın kocası
                        لامب / lamp = lamba, ışık Dinle!
                        ساعت / sâat = saat Dinle!
                        پنج ساعت پيش / penc sâat-e pîş = Beş saat önce
                        زن / zen = hanım (wife) Dinle! (zenne var Türkçe'de de di mi )
                        زن على آقا / zen-e ali aga = Ali beyin hanımı
                        خانم على آقا / hânom-e Ali aga = Ali Beyin hanımı

                        Not: زن ve خانم kelimelerinin ikisi de aynı anlamdadır. Ancak “zen” biraz kabacadır. “خانم” kelimesini kullanmak her zaman daha kibardır. Türkçemiz’deki “karı- hanım” ilişkisi gibi. “Karı” denir mi hiç “hanım”lara..

                        چندين / çendin = Birkaç Dinle!
                        چندين سال پيش / çendin sâl-e piş = birkaç sene önce
                        چندين هفته پيش / çendin hefte-ye piş = Birkaç hafta önce

                        ____

                        Şimdi şu örnek cümleleri Farsça karşılıklarını inceleyelim. Tamlamaların cümle içinde kullanılışlarına ve öğelerin dizilişlerine özellikle dikkat etmeye çalışalım.

                        Cümleleri evvela Türkçe olarak veriyorum. Daha aşağıda da Farsça karşılıklarını:

                        1) Ben dün sokakta uzun boylu bir adam gördüm.
                        2) O dün şu kısa boylu kadını görmedi.
                        3) Farşid bey senin yeni arabanı geçen hafta almadı.
                        4) Rıza bey şu evi dün evvelsi gün almadı.

                        (“Âgâ Rıza, veya Rıza âgâ” şeklinde de olabilir. Ünvanları isimlerden önce veya sonra getirmek konusunda rahat olalım. Keyfinzi nasıl isterse öyle olsun. )

                        5) Arkadaşım Mr. Jones’i bu sabah görmedi.
                        6) Helen hanım bugün öğleden sonra senin bilgisayarı açtı.
                        7) Helen hanımın biraderi senin bilgisayarı bu akşam açmadı.
                        8 ) Gate (Git) hanım dün bu bilgisayarı kapatmadı.
                        9) Gate hanımın kocası bu bilgisayarı dün kapatmadı.
                        10) Ali bey şu lambayı iki saat önce açtı.
                        11) Ali beyin arkadaşı bu lambayı beş saat önce açmadı.
                        12) Ali beyin hanımı şu küçük televizyonu 12 saat önce kapattı.
                        13) Ali beyin oğlu şu büyük televizyonu 15 saat önce kapatmadı.
                        14) İranî bey büyük evini birkaç sene önce sattı. (İrani bir soyad)
                        15) İranî hanım beyaz arabasını birkaç sene önce sattı.



                        15. dersin ödev ve alıştırmalarında görüşmek üzere..

                        Vesselam…

                        Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                        Yorum


                          Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                          …ödev…
                          “ التكرار احسن و لو كان يوز سكسن ”

                          Bu günkü yeni kelimeler çok tanıdık. Hıfzetmemiz çok kolay olacak inşallah.

                          اتوبوس / otobus = otobüs Dinle!
                          كيف / kîf = çanta
                          بريدن / borîden = kesmek (to cut)
                          درخت / derakht = ağaç Dinle!(“derahti ger sarmışsa karınca, cezası var mıdır karıncayı kırınca” )
                          كاشتن / kâşten = dikmek (ağaç vb. )
                          چاقو / çâğû = bıçak Dinle!(“çakı”dan hatırlayalım. )
                          آشپزخانه/ âşpez khâne = mutfak Dinle!(aşhâne” der gibi…)
                          پرده / perde = perde
                          تعمير كردن / tâmir kerden = tamir etmek Dinle!
                          جعبه / câbe = kutu (“câbe – kâbe – kâpe- küp” şeklinde bir ilişki kurdum ben. Belki de alakası yok. Ama kutu da “küp” şeklinde olur a, doğru değil mi? )
                          خوردن / khorden = yemek (hart hart çiğnemekten türemiş bir kelime olabilir bu da. İnsanoğlu nesnelere isim verirken en çok da kulağın işittiği seslerden faydalanırmış diye işitmiştim. Örnekleri çok..)
                          پرنده / perende = kuş (perende atan güvercinler var. Birden aklıma onlar geldi. Acaba? )
                          ليوان / livan = bardak

                          Bugünlük kelimelerimiz bu kadar. Şimdi aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirmeye çalışalım. Cümlelerde bolca tamlama var. Uzun olduklarına bakmayın:

                          Dikkat: Geçmiş zamanda olumlu/olumsuz cümle kurma, öğelerin sıralanışı, sayıların kullanımı, tamlamalar, çoğul yapma vb. işlediğimiz kuralları hepimiz öğrendik. Takıldığınız yerlerde geçmiş ders notlarını karıştırıvermeniz yeterli. Yine de takılırsanız pes etmeyin, yanlış yunluş olsa da yapın. Beraberce doğrusunu buluruz.

                          Birinciyi ben yapıyorum. Diğerleri size ait

                          Onun şişman arkadaşı senin kırmızı arabanı 69 gün önce gördü.”
                          “دوست چاقش اتوبوس قرمزت را 69 روز پيش ديد”
                          Dûst-e çâqeş otobus-e qırmızet ra şast o noh rûz pîş dîd

                          1) Bu kısa boylu kız arkadaşına kırmızı bir çiçek verdi.
                          2) Benim iyi sınıf arkadaşım 8 gün önce siyah bir çanta aldı.
                          3) Senin beyaz köpeğin dün evvelsi gün benim sarı bardağımı kırdı.
                          4) Şu kötü adam geçen yıl 500 (tane) yeşil ağaç kesti.
                          5) Şu iyi öğrenci 3 yıl önce 15 (tane) kırmızı çiçek dikti.
                          6) Gül hanım bu gece mutfakta iki tane büyük bıçak buldu.
                          7) Zehra hanım bu mor perdeleri 23 saat önce yıkadı.
                          8 ) Rıza bey benim mavi bisikletimi sekiz saat önce tamir etti.
                          9) Mustafa bey bu sabah dört tane beyaz kutu aldı (received)
                          10) Benim uzun boylu öğretmenin iki yıl önce iki büyük kitap yazdı.
                          11) Biz geçen yıl büyük bir kitap yazmadık.
                          12) Geçen gün, onun siyah kedisi benim sarı kuşumu yemedi.
                          13) Onlar beyaz köpeklerini bi daha bulamadılar.
                          14) Ali bey bu yeşil ağacı yedi gün önce kesmedi.

                          “Nesnelerde “را” ekini kullanmayı unutmayalım. Türkçe nesnelerin bazen ek almamasına aldanmayalım.

                          17. derste görüşmek üzere. Kuiz var ona göre..

                          Vesselam..
                          Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                          Yorum


                            Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                            Farsça Dersi 17: Renkler – Sayılar


                            Selam! Hoş Âmedîd!

                            Bugünkü dersimizde yeni bir gramer kuralı öğrenmeyeceğiz. Renkler ve sayılar konusunu biraz daha ilerletelim istedim.

                            İşte bazı yeni bazı renk ve kelimelerin Farsçaları:

                            قهوه اى / gahveî = kahverengi Dinle!
                            خاكسترى / hâkesteri = gri Dinle!
                            نارنجى / narencî = turuncu Dinle!( veya پرتقالى / portugâlî)
                            آسمان / âsemen = gökyüzü, asuman Dinle!
                            آبى آسمانى / âbi-ye âsemen = mavi gökyüzü Dinle!
                            روشن / rûşen = parlak (açık, şeffaf) Dinle!
                            رنگ روشن / renq-i ruşen = açık renk
                            تيره / tîre = koyu Dinle!
                            رنگ تيره / renq-i tire = koyu renk
                            كمر بند / kemerbend = kemer Dinle! (aslında Farsça’da “kemer” bel demektir, “bend” ise kuşak demektir. “kemerbend” bel kuşağı.. Biz Türkçede “kemer” diyoruz kısaca. )
                            مغازه / meğaze = mağaza, dükkan Dinle!
                            مغازه دار / megaze dâr = dükkancı, satıcı Dinle!
                            شلوار / şelvar = pantolon Dinle!
                            تلويزيون رنگى / televizyun-i rengî = renkli televizyon
                            تلويزيون سياه و سفيد / televizyun-i siyeh ü sefid = siyah beyaz televizyon
                            انتشار دادن / intişâr dâden = yayınlamak (neşretmek) Dinle!
                            دروازه / dervâze = kapı (avlu kapısı) gate in english Dinle!
                            كت / kot = ceket (coat)
                            مداد / medâd = kalem
                            _______

                            Şimdi sayıları biraz daha ilerletelim. 600’a kadar öğrenmiştik.Sayılar konusuna bugünkü dersimizde son kez değinmek istiyorum. Sayılarla daha fazla meşgul olmayalım. Mantığını kavramışsak gerisini saymak kolay olacaktır.

                            ششصد / şeşsed = 600
                            هفتصد/ heftsed = 700
                            هشتصد / heştsed = 800
                            نهصد / nohsed = 900
                            هزار / hezâr = 1000 Dinle!
                            ده هزار / deh hezar = 10 000
                            صد هزار / sed hezar = 100 000
                            يك مليون / yek milyûn = 1 Milyon Dinle!
                            ششصد و يك / şeşsed ü yek = 601
                            ششصد و دو / şeşsed ü du = 602
                            ششصد و ده / şeşsed ü deh = 610
                            ششصد و بيست و پنج / şeşsed ü bîst ü penj = 625

                            Not: 1’den 100’e kadar sayıların nasıl sayıldığı öğrendik. 100’den, 200’den vd. yukarda yapacağımız işlem diğer sayıları bir “ü” sesiyle birlikte ekleyivermek olacak. Örnek görelim:

                            Meselâ 1587 rakamını söylücez. Bu nedemktir? 1000 + 500 + 80 + 7 demektir değil mi? “+” koyduğumuz yerlere “ü” eki getirerek söylücez o kadar. (“ü” yazlışta “vav” drır! ) görelim:

                            هزارو پنصد و هشتدو هفت / hezâr ü pansed ü heşted ü heft (Bin ü beşyüz ü seksen ü yedi )

                            Bugünlük bu kadar ders kafi. Fazla ders işlemedik. Sıcağı sıcağına biraz alıştırma yapalım ki diğer derse çabuk geçelim. Çünkü biliyorum, bir sonraki derste ne var, ondan sonrakinde ne var diye hep dört gözle bekliyorsunuz hepiniz. Seviyorum sizi ya. Çalışkan talebelerim benim!

                            _________

                            …ödev…

                            Aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirelim:

                            Örnek:

                            “Sınıf arkadaşım dün evvelsi gün beş tane turuncu kemer aldı.”

                            “همكلاسيمان پنج كمر بند نارنجى را پريروز خريد “

                            1) Şu büyük evin 14 tane gri penceresi var. (Bu cümleye dikkat! Nesne yok!)
                            2) Bu kısa boylu satıcı geçen hafta 329 tane siyah pantolon sattı.
                            3) Şu renkli televizyonu bu sabah aldık.
                            4) Onların geçen sene siyah beyaz TV’leri yoktu.
                            5) Celaleddin bey iyi kitabını iki yıl önce yayınladı.
                            6) 10 öğrenci bu sabah bu mor kapıyı kırdı.
                            7) Üç siyah kedi iki beyaz fareyi 15 saat önce yakaladı.
                            8 ) Benim geçen yıl iki tane kahverengi ceketim vardı.
                            Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                            Yorum


                              Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                              Farsça Dersi 18: Soru cümleleri


                              Merhaba arkadaşlar! Yeni dersimize hoş geldiniz. Selam! Hoş âmedid!

                              Bu derste “O senin masanı kırdı mı?” gibi cümleler kuracaz. Yani? Hmm. Evet bildiniz, geçmiş zaman formunda soru cümlelerinin nasıl kurulduğunu öğrenecez. Haydi başlayalım bakalım. Bismillah…

                              İlk olarak cümlemizi soru kalıbında değil de normal formunda kuralım mı? “O senin masanı kırdı” diyelim ilkin di mi:

                              او ميزتان را شكست /û mîzetan râ şekest = O senin masanı kırdı.

                              Bu şekildeydi di mi? Harika!

                              Şimdi şu kelimeye bakalım:

                              آيا / âya = -mı, -mi (soru eki) Dinle!

                              Şimdi, bu kelimeyi alıp yukarda kurmuş olduğumuz cümlenin başına konduracaz, sonuna da soru işaretini koyduk mu işte alın size o cümlenin soru hali. Bu kadar basit! Görelim:

                              آيا او ميزتان را شكست ?/âya û mîzetan râ şekest = O senin masanı kırdı mı? Dinle!

                              (Arap alfabesiyle yazılan metinlerin sonuna koyamıyorum ünlem işaretlerini malesef. O yüzden soru işaretinin başta görünmesine aldanmayın. sonda o.)

                              soru cümlesinde Türkçe’de yaptğımızın tam tersini yapıyoruz arkadaşlar! Örneklerde gördüğümüz gbi, Türkçe’de aynı cümleyi hiç bozmadan sonuna “-mi, -mı” eki getiriyoruz sadece. Farsça’da yaptığımız ise “-mi, -mı”nın Farsça karşılığı olan “âya” ekini cümlenin başına getiriyoruz.

                              Çok kolay arkadaşalar yahu bu Farsça! Hadi bi örnek daha yapalım:

                              او آن مرد را ديد / û ân merd râ dîd = O şu adamı gördü.
                              آيا او آن مرد را ديد ? / âya û ân merd râ dîd = O şu adamı gördü mü? Dinle!

                              Bu kadar. Şimdi hemen alıştırmalar geçip, bilgimizi biraz pekiştirelim.

                              ..alıştırmalar...

                              التكرار احسن و لو كان يوز سكسن!


                              Önce yeni kelimeler öğrenelim.

                              Yeni kelimeler:


                              yeni kelime yok bugün size. Sadece soru cümlesi kalıbımızı pekiştirelim kafi.

                              Aşağıdaki cümleleri Farsça’ya çevirmeye çalışalım:

                              1) Şu kitabı dün aldım.
                              2) Şu kitabı dün almadım.
                              3) Şu kitabı dün aldım mı?
                              4) Onlar bu masayı dün evvelsi gün kırdı.
                              5) Onlar bu masayı dün evvelsi gün kırmadı.
                              6) Onlar bu masayı dün evvelsi gün kırdı mı?
                              7) O kedisini dün markette buldu.
                              8 ) O kedisini dün markette bulmadı.
                              9) O kedisini dün markette buldu mu?
                              10) Mehmet bu sabah bilgisayarını temizledi.
                              11) Mehmet bu sabah bilgisayarını temizlemedi.
                              12) Mehmet bu sabah bilgisayarını temizledi mi?
                              13) Fatma bu gece çantasını kaybetti.
                              14) Fatma bu gece çantasını kaybetmedi.
                              15) Fatma bu gece çantasını kaybetti mi?

                              Yeni dersimizde görüşmek üzere.

                              Vesselam..

                              Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                              Yorum


                                Ynt: ***FARSÇAYA BAŞLIYORUZ ÖĞRENMEK İSTEYENLER İÇİN YENİ BİR SAYFA ***

                                Farsça Dersi 19: Soru cümleleri



                                Merhaba arkadaşlar!


                                Bu derste soru cümleleri ile ilgili dersimize devam edeceğiz.

                                Bugün çok basit ve Türkçe’de de aynen kullandığımız bir kuralı öğrenecez.

                                Önce aşağıdaki cümleleri Farsça söyleyelim.

                                “Onlar gitti.”

                                Neydi Farsçası: “آنها رفتند / anhâ raftend” di mi? Güzel! Şimdi olumsuz şeklini öğrendik madem onu da görelim: “آنها نرفتند /anhâ neraftend” Güzel.. Peki şimdi önceki dersimizde öğrendiğimzi soru formunu yapalım. Ne yapıyorduk? Cümlenin başına soru eki olan " آيا"ekini getiriyorduk di mi sadece. Görelim:

                                “ آيا آنها رفتند? / aya anha raftend? = onlar gittiler mi?

                                Şimdi çok basit ve kullanışlı bir kural öğrenelim. Türkçe’de çoğu zaman soru sormak için cümlenin tamamı yerine sadece yüklemi söyleyerek, küçük bir vurgu farkıyla sorumuzu sormuş oluruz di mi?

                                “Onlar gittiler mi? cümlesi yerine “gittiler?” şeklinde vurgu yollu sorarız. Aynı kullanım Farsça’da da var dostlarım. Sadece yüklemi kulanarak telaffuz yardımyla sorumuzu sorabiliriz. Dinleyelim telaffuzları:

                                رفتند? / raftend? = Gittiler? Dinle!
                                آيا آنها نوشتند? / aya anha neveştend? = onlar yazdılar mı? dinle!
                                نوشتند? / neveştend? = yazdılar? Dinle!
                                آيا او نوشت? / aya û neveşt? = O yazdı mı?
                                نوشت? / neveşt? = Yazdı? Dinle!
                                آيا تو نوشتى? / aya tô neveştî = sen yazdın mı?
                                نوشتى? / neveştî? = yazdın? dinle!

                                Başka örnekler de görelim:

                                خريدى? = aldın?
                                خريد? = aldı?
                                خريدند? = aldılar?
                                ديدى? = gördün?
                                ديد? = gördü?
                                ديدند? = gördüler?
                                تميز كردى? = temizledin?
                                تميز كرد? = temizledi?
                                تميز كردند? = temizlediler?

                                Bu kadar örnek yeter. Gerisini alıştırmalarda pekiştirelim.

                                Tabi siz şimdi merak ettiniz! Türkçe’de daha sık kullandığımız bir soru formu var: “yüklemi soru ekiyle birlikte kullanmak…” Gitiler mi?, yazdın mı?, gördü mü?” gibi. Bu Farsça da var mı? örneğin:

                                آيا رفتند? = gittiler mi?
                                آيا ديدى? = gördün mü?
                                آيا نوشت? = yazdı mı?

                                gibi bir kalıp var mı? ne diyim, ben de merak ediyorum. İleriki derslerde görecez inşallah var mı yok mu?

                                Bu derslik bu kadar, alıştırmalarda görüşmek üzere.

                                Hodâ h3afez!

                                Vesselam..
                                Resulullah (s.a.a): “Kim bir mümini üzerse, daha sonra buna karşılık dünyayı ona verirse, günahının kefareti olmaz ve bu işi için ona mükafat verilmez.” (Müstedrek’ul-Vesail, hadis: 10336)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X