selamun aleykum

[Abdullah]

Ynt: selamun aleykum

[quote author=Qom_u_aşk link=topic=22296.msg137178#msg137178 date=1324070246]
Said Nursi ilminin kaynaklarını belirtmemiş dipnot göstermemiştir. sünni alemde bir çok insanın ulaşamayacağı ve kendisinin de asla üretemeyeceği ilimleri bana yazdırıldı diyerek kaynaksız belirtmiştir.

ancak biz çok iyi biliyoruz ki bu ilimlerin bir çoğu aynısıyla yıllardır şiada kaynakları ve rivayet zinciriyle kesintisiz olarak belirtilmekte ve nakledilmektedir. örneğin cevşenül kebir duası bunlardan biridir. Said Nursi bu duayı kimden aldığını belirtmeksizin kitabında yazmıştır
[/quote]

kardeş

bu dediğinden 2 şık çıkıyor

1-ya şiadan öğrendi kaynak belirtmedi

2-yada kendisininde dediği gibi ona yazdırıldı

sence hangisi?

[Qom_u_ask]

Ynt: selamun aleykum

yazdırıldı dememiz mümkün değil çünkü bu ispatlanamayacak bir iddia.

ancak bu duanın aynısının şiada senetleriyle birlikte oluşu, diğer sünni gelenekte olmayışı ve Said'in de bunu şiadan öğrenmemesi için geçerli bir neden göremiyorum.. Şiadan öğrenmesi de şart değil, şiayla görüşmüş bir alimden de öğrenmiş olabilir. ama kim olursa olsun kaynağını belirtmeliydi.. ilmi usul ve edeb bunu gerektirir..

Ynt: selamun aleykum

hidayet için çok yönde kriterler var bunları sadece Allah bilir biz bilmeyiz. örneğin layık olmak için samimiyetle ibadet etmek, ilme önem vermek, sorulardan korkmamak, zulme baş kaldırıp sessiz kalmamak, değişik fikirlere açık olmak ve daha onlarca kriter vardır. biz insanların bir yönünü görürüz, diğer yönler bizim için gayıptır, oysa Allah'a tüm yönle açıktır ve biz gördüğümüz o tek yön açısından değerlendirir, o kulun neden hidayete erdirilmediğini düşünürüz. Oysa hidayet şartları oluşmuş değildir. hele hele çok iyi bir yönünü görerek o kulun hidayeti hak ettiğini ve bu yüzden hidayete ermiş olduğunu düşünüp içinde bulunduğu hali hak kabul edersek bu nokta çok tehlikeli bir yerdir. Çünkü İmam Ali a.s. buyurmuştur ki: kişilere bakarak hakka ulaşmaya çalışmayın, hakkı tanıyın ona göre kişileri değerlendirebilirsiniz. hak kişilere göre belirenmez, kişiler hakka göre değerlendirilebilir.

bu konuyu arkadaşıma sorduğumda o da hz alinin bu güzel sözünü söylemişti...
ben bir de hep nasıl olurda dini hassasiyetim çok yüksek olmamasına rağmen Rabbim bana doğruyu gösterdi de böyle büyük şahsiyetler doğruyu görememiş diye düşünüyordum hatta sizin dediğiniz gibi bende sünni alimleri için o kadar ilim tahsil ediyorlar nasıl görememişler diyordum halbuki ben tamamen arkadaşımın söylemesi ile öğrendim yoksa kendiliğimden bir araştırmaya girmedim (Allah arkadaşımdan razı olsun) o da şii olduğunu kimseye sölememişti imamhatip olduğu için. sınıfta da ben hocalara hep soru sorduğum için belki benim kabul edebileceğimi düşünüp son sınıfta şii olduğunu söylemişti bana bir iki hafta o anlattı ben dinledim ben sordum o cevapladı sonunda artık şii olduğumu düşündüm ama sonradan kendi kendime nasıl olurr da böyle kısa bir sürede kabul ettim diye sordum
demek ki sorgulamaktan çekinmem den dolayı Allah bana gerçeği gösterdi
ve değişik fikirlere açık olduğum için de arkadaşımı dinlememezlik yapmadım sonuna kadar dinledim
daha önce hiç bir sünni guruba aşırı bağlılık göstermediğim için ve her sorduğuma mantıklı cevaoplar aldığım içinde kabul ettim
bazen şüpheye düşünce aklıma vasiyet olayını getiriyordum nasıl olurda o çok yücelttiklri sahabe peygamber efendimiz (s.a.a)in isteğini yerine getirmemişler buradan da bu işin içinde başka bir işin olduğu çok açık aslında...

[quote author=Qom_u_aşk link=topic=22296.msg137178#msg137178 date=1324070246]

Said Nursi ilminin kaynaklarını belirtmemiş dipnot göstermemiştir. sünni alemde bir çok insanın ulaşamayacağı ve kendisinin de asla üretemeyeceği ilimleri bana yazdırıldı diyerek kaynaksız belirtmiştir.

[/quote]
bende bu konuda daha önce düşünmüştüm risalelerde mesela ayetlerin niçin hangi surede olduğunun belirtilmemiş olduğunu bazı arapça dualar da var hangisi ayet hangisi dua anlayamadığım için ve de anlamını merak ettiğim için belirtilmesi gerektiğini düşünmüştüm...
dediğiniz gibi ilmi usul ve edep bunu gerektirir okulda hocalar da bir tez hazırlayacağımız zaman bunu hep vurgulayarak belirtitrler alıntıların belirtilmesinin şart olduğunu bunu belirtmemenin etik olmadığı ve suç olduğunu söylerler gerçekten de önemli bir mevzuu...

[Qom_u_ask]

Ynt: selamun aleykum

Elhamdulillah..

Rabbim cümlemizi hidayet etsin ve göz açıp kapama kadar da olsa hiç bir zaman Ehlibeytsiz bırakmasın..

Ynt: selamun aleykum

[quote author=Qom_u_aşk link=topic=22296.msg137202#msg137202 date=1324127874]
Elhamdulillah..

Rabbim cümlemizi hidayet etsin ve göz açıp kapama kadar da olsa hiç bir zaman Ehlibeytsiz bırakmasın..
[/quote]
amin ...

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: selamun aleykum

Said Nursi ilminin kaynaklarını belirtmemiş dipnot göstermemiştir. sünni alemde bir çok insanın ulaşamayacağı ve kendisinin de asla üretemeyeceği ilimleri bana yazdırıldı diyerek kaynaksız belirtmiştir.

ancak biz çok iyi biliyoruz ki bu ilimlerin bir çoğu aynısıyla yıllardır şiada kaynakları ve rivayet zinciriyle kesintisiz olarak belirtilmekte ve nakledilmektedir. örneğin cevşenül kebir duası bunlardan biridir. Said Nursi bu duayı kimden aldığını belirtmeksizin kitabında yazmıştır




Bir kardeşimizin bütün samimiyeti ile ruhunda inkışaf eden hakikatlere doğru yol aldığı bu başlıkta tartışma gibi bir niyetim yoktur. Qumu aşk kardeşima aittir yukarıdaki alıntı.


Biz de zaten bundan başka bir şey söylemiyoruz. Üstad Bediüzzaman: Ben ilmimi İmam Ali den aldım derken ilminin kaynağını anlatmış oluyor. Üstad bunu saklamıyor ki, Üstad şia kelimesi yerine İmam Ali kelimesini kullanmıştır. Nitekim şia demek İmam Ali demek değil midir zaten.


Nitekim Üstadın söz konusu ettiği konuların şiada olması da kaynağının ehli beyt olduğunu bizzat göstermiş olmakta değil midir. Bunu bizzat açıklamamış olması, muhataplarının bu konuda henüz gerekli olgunluğa ulaşamamış olmasındandır.

[ali84]

Ynt: selamun aleykum

sn ufukalp bence siz çok yanlış bir yerde duruyorsunuz.yani siz diyosunuz ki ben HZ.EBU TALİB aleyhisselama haşa kafir diyen bir adamı destekliyorum onun ehlibeyt aleyhisselama olan aşkına inanıyorum .sizi anlamak mümkün değil ve şialığı öğrenmek isteyen birine de şöyle yap böyle yap diyosunuz çok komiksiniz bence kendiniz öğrenin önce ve saidi iyice tanıyın.

[Mehmet UFUKALP]

Ynt: selamun aleykum

[quote author=ali84 link=topic=22296.msg137312#msg137312 date=1324231357]
sn ufukalp bence siz çok yanlış bir yerde duruyorsunuz.yani siz diyosunuz ki ben HZ.EBU TALİB aleyhisselama haşa kafir diyen bir adamı destekliyorum onun ehlibeyt aleyhisselama olan aşkına inanıyorum .sizi anlamak mümkün değil ve şialığı öğrenmek isteyen birine de şöyle yap böyle yap diyosunuz çok komiksiniz bence kendiniz öğrenin önce ve saidi iyice tanıyın.
[/quote]

Sayın arkadaşım Üstad Bediüzzaman nerede öyle söylemiş, biraz afaki konuşmuyor musunuz. Siz Hazreti Ebu Talip a.s zamanında olsaydınız haşa ona bu mantıkla kafir derdiniz. Çünkü Hz. Ebu Talibin imanlı olduğunu sadece Rasulullah biliyordu. Onun haricinde kimse onu bilmiyordu. İslamın hareket Hz. Ebu Talibin imanını gizlemesini gerektiriyordu. Dünyada her zaman aynı stratejiden kaynaklanan ihtiyaç gereği bir çok rabbani alim Hz. Ebu Talibin konumunu ihya etmiş bu kanaldan İslama hizmet etmiştir. Yakın tarihte Cemaleddin Efganiyide aynı konumda görüyoruz. Onlar misyonları gereği böyle bir konumda bulunmak zorunda kalmışlardır. İslam İnkılabının kıymetli yetkilileri Bediüzzaman Said Nursi derken sizin said demeniz sadece sizin kalitenizi düşür.

[ali84]

Ynt: selamun aleykum

merak etmeyin benim hz.ebu talib aleyhisselamın imanı hakkında şüphem yok.asıl ona inanmayanlar sizin örnek gösterdiğiniz said.siz bana saide nasıl hitap edeceğimi öğreteceğinize imamların adı geldiğinde aleyhisselam demeyi öğrenin.buyrun bu da saidden hz.ebu talib aleyhisselam hakkında cevap Ebu Talib'in iman edip etmediği sorusu Bediüzzaman Hazretlerine de sorulmuştur. Risale-i Nur'un bu konuda verdiği cevap, net ve çok önemli bir konuya işaret etmesi bakımından orijinal bir tespittir. Ebu Talib'in, Hazreti Muhammed Aleyhisselam'a gösterdiği muhabbetin peygamberliği cihetiyle değil de, şahsı ve zatına olan bir sevgi olduğuna işaret edilmektedir. "Ebu Talib, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın risaletini değil, şahsını, zâtını gayet ciddî severdi. Onun o gayet ciddî, o şahsî şefkati ve muhabbeti, elbette zayie gitmeyecektir. Evet, ciddî bir surette Cenâb-ı Hakkın Habib-i Ekremini sevmiş ve himaye etmiş ve taraftarlık göstermiş olan Ebu Talib'in, inkâra ve inada değil, belki hicab ve asabiyet-i kavmiye gibi hissiyata binaen makbul bir iman getirmemesi üzerine, Cehenneme gitse de, yine Cehennem içinde bir nevi hususî cenneti, onun hasenatına mükâfaten hâlk edebilir. Kışta bazı yerde baharı hâlk ettiği ve zindanda, uyku vasıtasıyla, bazı adamlara zindanı saraya çevirdiği gibi, hususî cehennemi, hususî bir nevi cennete çevirebilir" (Mektubat s. 375-376).