Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

    MEKTUP 51 14 Muharrem 1330

    "Delillere aynısıyla muarız olmak."

    Şayet hasımlarınız, üç halifenin faziletleriyle bezenmiş nakledilen sünenlerle size muarız olurlar ve yine, eğer Muhacir'in ve Ensar'dan kıdemli alanlarının faziletlerini içeren sünenleri ileri sürerlerse, cevabınız ne olur acaba?.. (s)
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      #77
      Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

      MEKTUP 52 15 Muharrem 1330

      "İtiraz davasını reddetmek."

      Biz, kıdem sahibi Muhacirin ve Ensar'ın (r. a) hepsinin faziletlerini kabul ediyoruz. Elbette faziletleri sayılmayacak kadar çoktur. Kur'an-ı Kerim'de onların hakkında nazil olan ayetler ve Sahihlerin içerdiği hadisler onlara yeter de artar bile...

      Biz bütün bunları tahkik ve tetkik ettik, fakat Allah şahittir ki, Hz. Ali hakkındaki naslara muarız olduklarını hatta onun hususiyetlerinin hiç birine muaraza teşkil ettiğini görmedik.

      Evet hasımlarımız, faziletler hususunda bizce sabit olmayan bazı hadisler hakkında bizden farklı düşünebilirler. Fakat bize doğrudan muarız olmalarını ancak inatçı ve mütehakkim bir davranış sayarız. Zira böyle bir muarazaya hiç bir şekilde itibar edemeyiz.

      Çünkü görüldüğü gibi biz hasımlarımıza, bize has olan rivayetlerle muarız olmadık, aksine kendilerine hep kendi yollarından şahitler getirdik. Örneğin "Gadir" hadisi gibileri kendilerine has fazilet hadislerini tetkik ettik, hiçbirinde muaraza namına bır şey bulamadık.

      Aynı zamanda hilafete delalet edecek hiç bir işarete rastlamadık. Zaten onun için üç halifenin hiç biri halifelik konusunu herhangi bir hadise isnat etmiş değildir. Vesselam. (ş)



      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        #78
        Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar


        MEKTUP 53 16 Muharrem 1330

        "Gadir hadisini rica etmesi."


        "Gadir" bahsini birkaç kere tekrar ettiniz; Onun hadisini lütfen Ehl-i Sünnet yolundan takdim edin ki, tahkik edelim. Vesselam. (s)
        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

        Yorum


          #79
          Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

          MEKTUP 54 18 Muharrem 1330

          Gadir'den Bir Nebze


          Tabarani ve daha bir çok hadisçi, Zeyd, b~ Erkam'ın şu ha- ;inin doğruluğunda ittifak etmişlerdir,(l) Der ki Zeyd b. Er- m: Resulullah (s.a.a) "Gadir-i Hum denen yerde bir ağaçlığın ında bir hutbe okudu ve hutbesinde şöyle buyurdu: "Ey insan- .1 Çağnlmama ve çağnya icabet etmeme az kaldı.(2) Ben de rumiuyum sizde sorumlusunuz,(3) Diyeceğiniz var mı, varsa dir?. Hepsi birden şöyle dedi: Şahadet ederiz ki, nasihat et- , cihatta bulundun ve sana vahiy edilen her şeyi tebliğ ettin... lah senden razı olsun. Dedi ki (s. a. a): "Allah'ın birliğine, Mu- mmed ise onun Resulü, cennetinin hak, ateşinin hak, ölü- in hak, baas in (dirilmenin) hak oıduğuna, kıyamelin şüphe- , ergeç kopacağına ve cenabı Allah mezardaMeri tekrar diril- :eğine şahadetTwelve etmez misiniz?" "Elbette şahadet ederiz" (4)
          'e bağırdılar. Peygamber (s.a.a) "Allah' ım şahit ol" dedi ve ıle devam etti: "Ey insanlar! Benim mevlam Allah'tır, ben ise iminierin mevlasıyım ve onların nefisleriyiz kendilerinden da- evlayım(S).
          Ben kimin mevlası isem (Ali'yi işaret ederek) bu da onun !vlasıdır. Allah'ım onu seveni sev, ona düşman olana düşman ". Ve yine devam etti: Ey insanlar! Ben sizden evvel gidece-

          ı

          "im ve siz bana havuzdan içmeğe geleceksiniz... O havuz ki, g özümüo görebildiğinden ta Yemen'e kadar olan mesafeden ~a geniştir ve içinde gökteki yıldız sayıŞI kadar gümüşten çift bardak var ve oraya yanıma geleceğiniz zaman sizden Seka- leyn'i -iki nefis şey- soracağım, benden sonra onlarla ne yapa- caksınız? Onların birincisi. Cenabı Allah'ın kitabıdır; onun bir ucu Allah'ın elinde, bir ucu da sizin elinizdedir. ona tutunursa- nız yolunuro şaşırmaz ve değişmezsiniz, ikincisi, Ehl-i Beyt'im. Cenabı Allah bu ikisinin benimle havuzun başında buluşuncaya kadar aynlmayacağını bildirdi. (6)
          Hakim de Müstedrek'inde (7) Ali'nin menkıbeleri babında Zeyd b. Erkam'dan iki Şeyhin zikrettiği nispetle tashih ederek rivayet eder; der ki: "Resulüllah (s.a.a) Veda Haccınd~n döner- ken "Gadir-i Hum" denen yerde indi ve ağaç dallarından yük- sek bir yer yapılmasını emretti, üzerine Çıkıp dedi ki: "Kendimi çağnlmış ve icabet etmiş gibi hissediyorum. Size çok nefis iki şey bırakıyorum, biri ötekinden daha büyük, Allah-u Teala'nın kitabı ve Ehl-i Beyt'im, dikkat edin, benden sonra ordarla ara- mz nasıl olacak. Onlar benimle, havuzun başında buluşuncaya kadar birbirinden aynlmazlar." Sonra dedi ki." Cenabı Allah be- nim mevlamdır, bense bütün müminlerin mevlasıyım." Sonra Ali'nin elinden tutarak şöyle devam etti: "Ben kimin mevlası isem bu da onun ı:nevlasıdır. Allah'ım ona dost olana dost ol, düşmanlık edene düşman ol!.." Ve hadisin tümünü zikreder.
          İmam Ahme,d b. H~bel de Zeyd b. Erkam'ın (8) hadisin- den şu sözleri rivayet eder: "Resulullah'la beraber "Vadiyi Hum" denen bir yere geldik, (9) orada namaz kılmayı emretti, namazı sıcağın altında kıldırdıktan sonra bir ağaca bez gererek kendisine yapılan gölgelikte bize bir hutbe okudu ve şöyle dedi: "Benim her müminin üzerinde bizzat kendisinden daha çok ve- Jayet sahibi olduğuma şabadet etmez misiniz?" Herkes "evet" deyince şöyle devam etti: "Ben kimin mevlası isem Ali de onun ~evJasıdır, Allah 'ımf ona dost olana dost ol, düşmanlık edene Ise düşman ol"


          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

          Yorum


            #80
            Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

            Nesai ise, yine Zeyd b. Erkam'ın (10) şöyle dediğini rivaYet ~r: "Peygamber (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken Gadir-u m denen yere gelince... Ve hadisi aynen zikreder, sonunda ,le dediğini yazar: "Ben kimin velisi isem Ali de onun velisi- Allah 'ımı ona dost olana dost ol, düşmanlık edene ise düş- 'n all" Ebü't Tufayl der ki: (11) Zeyd'e sordumSen bunları ~at Resulullah'tan (s.a.a) duydun mu? Evet dedi, orada bulu- 1lardan, gözleriyle görmeyen kulaklanyla duymayan kalma-

            Bu hadisi Zeyd b. Erkam'dan birkaç yoldan Müslim de tah- eder, (12) fakat çok kısaltıp kırparak... Her zaman yaphkla- :ibi.
            Yine İmam Ahmed, Berra b. Azib'in hadisinden (13) şun- rivayet eder: "Resulullah (s.a.a) ile beraberdik "Gadir-i ın" denen yerde indik. Namaza çağn yapıldı, iki ağacın al- la Resulullah' a yer hazırlandı öğle namazını kıldıktan sonra Ali'nin elinden tutarak dedi ki: "MüminIerin nefisleri üzerin- kendilerinden daha çok yetki sahibi olduğumu bilmiyor mu- 'uz? "Evetbiliyoruz" dediler... Şöyle devam etti: "Sen kimin vlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah 'ım ona dost olana :t ol... düşmanlık edene de düşman oJ... " Ve der ki hadis sa- i: Bu hadiseden sonra Ömer yanıma gelir ve der ki: "Tebrik rim seni Ya Ebu Talib'in oğlu! Her mümin ve mü minenin "Iası oldun..."
            Ve yine Nesai, Sa'd kızı Ayşe'den şu (14) sözleri rivayet r ve şöyle dediğini yazar: "Babamın şöyle dediğini duydum: :ulullah (s.a.a) "Cuhfe" (Vadi) günü Hz. Ali'nin elinden tuttu, ıh'a hamdı sena ederek şöyle dedi: "Ey insanları Ben sizin nizim... ""Doğru söylüyorsun Ya Resulullah" dediklerinde Ali'nin elini yukarı kaldırarak şöyle devam etti: "Bu benim ilim, benim yerime borcumu ödeyecek ve ben ona dost ola- dostu düşman olanın düşmanı alacağım... " (15)
            Ayrıca Sa' d der ki: Resulullah ile beraberdik, Gadir'i n'a vannca durdu, ileride olanları geri çağırttı, geride kalmış

            olanların da yetişmesini bekledi. Halk toplanınca şöyle dedi: "Ey insanları Sizin veliniz kimdir?" "Allah ve Resulüdür" dedi- ler... Sonra Ali'nin elinden tutup kaldırarak dedi ki: "Allah ve Resu1ü kimin velisi ise bu da onun velisidir. Allah 'ım onu seve- ni sev, ona düşman olana düşman oJ... "
            Kısacası bu husustaki sünenlerin haddi, hesabı yoktur. Hepsi de onun veliahdı ve kendisinden sonra emir sahibi oldu- ğuna dair açık naslardır. (ş)


            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

            Yorum


              #81
              Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

              DiPNOT
              1- Bu hadisin doğru olduğunu bir çok kişi açıklamıştır.
              Hatta İbn-i Hacer bile bu gerçeği kabul etmek zorunda kalmış ve Ta- barani ve başkalarından naklederek Savaik'inde yer vermiştir. (Fa- sıl. 5, Bab. 1 s. 25)
              2- Yakında aralarından çekilip geçeceğim kendilerine bildirmek- teki maksadı kendisinden sonra, onlan kimin idare edeceğini, ya- ni halilesi olarak kimi tayin edeceğini tebliğ etme zamanının geldi- ğini hissettirmekti. Zira görevi ancak böyle tamamlıyordu.
              3- Kardeşini veliaht tayin etmesinin, nifak ve haset ehline ağır gelece- ğini bildiğinden dolayıdır ki, onlara yumuşak bir şekilde yaklaşma- yı yeğlemiş ve kalplerini yumuşabp yakınlaştırmak maksadıyla, on- lara özür dilercesine demiştir ki; "Ben sorumluyum, siz de sorum- lusunuz" bu şekilde onlara bunun yukandan kendisine verilmiş bir görevolduğunu anlatmak istemiş, imam Vahidi Esbab 'un Nüzul ki- tabında Ebu Said Hudri'ye isnat eder ek der ki: "Ey Resul, sana A1- !ahımdan inen1 tebliğ et" ayeti "Gadir-u Hum" günü Hz. Ali için nazil olmuştur. .
              4- Şu hutbeyi hakkiyle tahkİk eden şu manaya geldiğini anlar: Hz. Ali 'nin velayeti din usullerindendir... Onlara ne şahadet ettikleri hakkında soruyor ve sonunda ayetin bahsini ekliyor ki, bunların hepsi velayette dahil aynı seviyededir. Bunu bütün kelam üslubu- nu bilenler anlar ve idrak ederler.
              5- "Daha evlayım" demesi bir söz karinesidir. Yani "Mevla". kelime- si "Evla" kelimesinin işareti ve aynı maksadı içermektedir. Yaniben kimin nefsine daha evla isem, Ali de daha evladır.
              Bu hadis kelimeleriyle Tabarani, İbn-i Cerir ve Tirmizi'nin yanınct
              Zeyd b. &kam 'dan naklen aynıdır. a
              Velayet, sevgi ve sadakat manasına da gelir. Arapça... (c. 3 s. 109) (c. s. 533)
              Müsned, c. 4 s. 372)
              - (Hasais-u Alevviye, s. 21 )
              - (Ebu 't T ufayl'in soruşu hayret ifadesi taşıyor ki bu ümmet bu ha- kikatleri bilip rivayet ettiği halde, nasıl Hz. Ali'yi bıralap başkasına yöneldiler. Onun için Zeyd'e soruyar: Sen bizzat bunu Resulul- lah 'tan (s.a.a) duydun mu?
              fet" cevabını aldıktan sonra da anlıyar ki mesel e ayni şair Ku- meyf'in dediği gibidir. Kumeyf'in söylediği şiirin meali şöyle:
              'iJdir-i Hum 'daki devh (büyük ağaç) günü hilafetin ona ait olduğunu açıkladı, eğer sözü dinlenseydi... Fakat adamlar onu birbirlerine bi- at ederek gasbettiler. Ben böyle bir şerefin, bu şekilde satıldığını hiç görmedim... Aynı zamanda, o gün gibi bir gün görmediğim gi- bi, onun gibi bir haklanböylesine kaybolduğunu da görmedim. "
              . ikinci cüzün 325. sayfası
              . Müsned, c. 4 s. 281.
              . Hasais-u Alevi,VVe 'nin, Hz. Ali 'nin Yüce Allah 'ın yanında derece- si babında. s. 4. ayrıca onun velayetini teşvik etmek ve onun düş- manlığından korkmak icap ettiğini hahrlatmak, s. 25 Nesdi'nin Hasais 'inden s. 25. 226
              "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
              "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

              Yorum


                #82
                Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                MEKTUP 55 19 Muharrem 1330

                Mütevatir Olmadığı Halde Onu ŞahitlDelil Göstermenin Yorumu Nedir?

                Caferiler, imamlık meselesinde tevatüre itibar gösterirler, zira yanlarında bu husus din usullerindendir. Oysa Gadir-i Hum hadisi Ehl-i-Sünnetin hadislerine, doğru yoldan intikal etmiş ve sabit görülmüş olsa bile mütevatir değildir. Şu halde sizin bu ha- dis konusundaki hüccet ve iddianız nedir? (s)
                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                Yorum


                  #83
                  Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                  MEKTUP 56 22 Muharrem 1330

                  1- Tabiat sırları Gadir hadisini ispatlar.
                  2- Cenabı"Allah'ın onunla ilgilenmesi.
                  3- Resulullah'ın (s.a.a) ilgilenmesi.
                  4- Emir-ül Müminin'in ilgilenmesi.
                  5- Hüseyin'nin (a.s) ilgilenmesi.
                  6- Dokuz imamın ilgilenmesi.
                  7- Bütün Caferilerin ilgilenmesi.
                  8-Cumhur'un yolundan tevatürü.

                  Aslında size daha evvel mektup 24'te söylediklerimiz, her haliyle hüccet sayılıdır ve yeterlidir.

                  1- Bununla birlikte Gadir hadisinin tevatürünü Cenabı Allah'ın tabiatı yaratma sırlan dahi ispat eder. Nasıl ki, bir ümmetin büyüğü, tarihi bir vakıayı binlerce kişinin gözü önünde gerçekleştirir ve onlar bu olayın haberini kendilerinden sonra geln nesile iletirlerse bilhassa bu olay kendi yakınları ve yakınlarının hakiki dostları ve onların halefleri tarafından ilgi ve itina sorumluluğu taşıyorsa ve onun haberini yaymak ve neşretmekle haddin son safhasına gelmişlerse bunun, sadece beş on kişinin iddiası olduğu ileri sürülebilir mi? Hayır, aksine sabahın ışığı gibi her tarafa yayılmış kara ve denizi sarmış olduğu muhakkaktır. . . "Allah'ın kanununu değiştirmeye asla imkan bulamazsınız"
                  "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                  "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                    2- Gadir hadisi Cenabı Allah'ın dahi ilgi ve alaka gösterdiği bir husustur. Zira haberini Resulü Ekrem'ine, vahiy vasıtasıyla tebliğ etmiştir... Onun hakkında bütün Müslümanların her zaman, her yerde konuşmalarında, namazlarında, minberlerinde, minarelerinde kıraat ettikleri ayetler indirmiştir.

                    Birincisi: "Ey Resul! Sana Rabbinden tenzil edilenleri tebliğ et. Bunu yapmadığın takdirde onun mesajını tebliğ etmemiş' olursun. Çekinme Allah seni insanlardan korur. "(1)

                    İkincisi, olayı gerçekleştirdikten sonra, yani yüz binden fazla Müslüman'ın önünde Hz.Ali'ye vasisi ve veliahtı olduğunu ilan ettikten sonra şu ayet nazil olur: "Bugün dininizi ikmal ettim ve size daha evvel bahsetmiş olduğum nimetimi tamamladım ve İslam'ı size din kabul ettim."(2) Buna "ne mutlu ne mutlu" (bravo-bravo) diyenler olacaktır elbet..." O Allah'ın bir lütfudür, mutlaka istediğine bahşedecektir."

                    Bu ayetlere dikkatle bakan herkes, bu iltifatları mutlaka dikata alacak ve hakikate boyun eğecektir.
                    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                      3- İlgi Cenabı Hakk'tan bu şekilde zahir olduktan sonra, elbette ki Resülullah (s.a.a) ilgi ve alakayı mutlaka gösterecekti... zira ecelinin yaklaştığı kendisine bildirilince Allah Teala'nın emri gereğince Hacca giderek, orada toplu bulunan Müslümanların huzurunda Hz. Ali'nin velayetini ilan etmeye karar verir. Hac mevsimi henüz gelmemiş olduğu halde, hacca gideceğini ve bu haccın veda haccı olacağını ezan okutarak Müslümanları hazırlanmaya çağırır. Müslümanlar kıyı ve bucaktan kopup Resulullah'ın (s.a.a) davetine icabet ederler.

                      Sayıları yüz bini aşkındı... (3) Arafat'ta vukuf günü gelince, orada herkesin duyacağı bir şekilde sesini yükseltip şöyle dedi: "Ali benden ve ben Ali'denim, benim mesajımı ancak ben veya Ali ulaştırabilir. " (4) Oradan, beraberinde olan binlerce kişiyle geri dönüp "Hum" vadisine gelince Cebrail hazretleri kendisine Cenabı Hakk'ın tebliğ ayetini iletir. Ve hemen orada konaklama emri verir. Geridekilerin yetişmesini bekler, ilerlemiş olanlar ise geri döner. Hepsi orada toplanınca önce farz namazını kıldırır, sonra Allah Teala'nın tebliğini ve Ali hakkındaki nassı onlara açıkça bildirir. Bu nassın altın kıymetindeki bazı sözlerini size duyurmuştuk. Aslında duymadıklarınız daha sarih ve daha sahihtir. Fakat duyduklarınızda kafi ve yeterlidir... Ve böylece bu hadisi bütün orada bulunanlar, (ki yüz binden fazla idiler) Resülullah'tan (s.a.a) duymuş ve mesuliyetini taşımak mecburiyetinde kalmıştır...Her ne kadar naklini önleyecek engeller icat edilse de, Cenabı Allah'ın değişmez olan sünneti, tevatürünü sağlayacaktır. Zira Ehl-i Beyt İmamlarının, yayma ve duyurmasında hikmet dolu çeşitli yolları vardır.


                      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                        4- Bunlardan biri ve sizi tatmin etmeye yeterli olanı, Emir'ül Müminin Ali'nin hilafeti zamanında cereyan etmiştir. Şöyle ki, Ali (a.s) herkesi şehrin sahasına toplanmaya çağırmış ve onlara hitaben demiş ki: "Cenabı Allah'ın aşkına, her kim Resulullah'ın (s.a.a) Gadir-i Hum günü, benimle ilgili söylediği sözleri duyduysa ayağa kalksın, gözüyle görüp kulağıyla duymayan ise kalkmasın..." Otuz kişi ayağa kalkar otuzu da sahabedir. Aralarında on kişi vardı ki, bunlar Bedir savaşına iştirak edenlerden idi... Hepsi de: Resulullah senin elinden tutup: "Müminlerin kendi nefisleri üzerinde benim daha çok velayetim olduğunu biliyor musunuz?" diye sordu. Herkes "Evet" deyince Resulullah (s.a.a): "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım, ona yardım edene yardımcı, düşmanlık edene düşman ol..." Ve sonuna kadar hadisi duyduklarına dair şahadet ederler... Siz de iyi biliyorsunuz ki, otuz sahabenin yalan söylemesi aklın kabul edeceği bir şey değildir. Bu da demek oluyor ki, şahadetlerin mütevatir olması hadisin doğruluğunda hiç bir şüphe bırakmıyor.
                        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                          Zira o gün o sahada bulunanların hepsi bu hadisi duyunca gittikleri her yerde neşrettiler, ama şunu bilmek gerekir ki şu bahsettiğimiz Rahbe (saha) günü Hazreti Ali'nin hilafetinin başlangıç günlerinde; yani hicretin 35. yılında. "Gadir-i Hum günü" ise,. Peygamber'in (s.a.a) Veda haccında, yani hicretin onuncu yılında arada yirmi beş yıl var. Bu arada büyük bir veba hastalığı çıkmıştı. Buna bir de ölen savaşçıları eklersek, o güne kadar nice insanların öldüğü ve yok olduğu anlaşılır.

                          Bu müddet çeyrek asırdır ve bu müddet zarfında savaşlar ve gazalar olmuştur. Üstelik insanları silip süpüren "Amves vebası- hastalığı çıkmıştı. Elbette ki Gadir gününe şahit olan sahabelerin çoğu vefat etmiş olacaktı. Zira bunların arasında ihtiyarlar, cihada susamış Cenabı Allah'ın huzuruna bir an evvel gitmeye can atan gençler de vardı. Şu halde ölenler sağ kalanlardan daha çoktu. Aynca sağ kalanların bir kısmının başka şehirlere dağılmış olması da tabiidir ki, Rahbe (saha) günü ancak Hz.Ali ile Irak'ta bulunanlar, hatta onlardan da sadece erkekler mevcuttu. Ayağa kalkıp bu hadisi Resulullah'tan (s.a.a) kulaklarıyle duyduklarına şahitlik yaparlar. Ne acıdır ki bazı şahıslarda, diğerleri gibi bu hadisi duymuş oldukları halde buğz duyguları ağır bastığından kalkınadılar. (Enes b. Malik (5) ve onun gibileri) .Onlar da Hz. Ali'nin bedduasından nasiplerini alırlar...

                          Eğer imkanı olsaydı da sahabelerden kadın erkek bütün sağ kalanları bir araya getirip onlara aynı soruyu sorsaydı, bu otuz kişinin bir kaç katının daha şahadette bulunacağı muhakkaktı. Bir de düşünün ki, bu sorma imkanını, Hicaz ve Gadir olayı bu kadar eskimeden elde edebilseydi, kaç kişi şahitlik yapardı? Bu hakikati iyice göz önünde bulundurursanız, Gadir hadisinin doğruluğunu, ne kadar kuvvetli bir delil olduğunu göreceksiniz.

                          "Rahbe günü" hakkında yazılan sünenlerden imam Ahmed'in Zeyd b. Erkam'dan rivayet ettiği hadis, sizi tatmin edecek mahiyettedir. (Müsned, c. 4 s. 370) Ebu Tufayl'den, der ki: Ali halkı Rahbe'de (saha'da) toplar ve Gadir-i Hum'da Resulullah'ın (s.a.a) bana söylediklerini duyanlar ayağa kalksın, der. Otuz kişi kalkar ve şahadette bulunur.

                          Bu hadis için Ebu Nuaym da şöyle yazar: Bir çok kişi kalktı ve şu şahadette bulundular: Resülullah (s.a.a) elini kaldırdığı zaman dedi ki: "Benim Müminlerin nefisleri üzerinde kendilerinden daha fazla velayetim olduğunu biliyorsunuz" "evet" dediler. Resulullah (s.a.a) şöyle devam eder: "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır... Allah'ım onu veli kabul edenin velisi ol, ona düşmanlık yapana da düşman ol..." Ebü Tufayl hadisinin sonunda şöyle der: "Oradan ayrılırken içimden bazı şeyler geçiriyordum. Diyordum ki, bu ümmetin cumhuru neden bu hadisle amel etmedi... Yolda Zeyd b. Erkam'a rastladım ve ona olanları anlattım. O ise dedi ki: Neden şüphe ediyorsun? Ben de Resülullah'ın Ali'ye böyle söylediğini duydum...

                          Biz de deriz ki: Zeyd b. Erkam'ın şahitliğini Hz. Ali'nin kelamına izafe edersek, şahadette bulunan sahabelerin sayışı otuz iki olur.

                          İmam Ahmed, Müsned'inde (c. 1, s. 119) Hz. Ali'nin bu hadisini Abdurrahman b. Ebi Leyla dan rivayet eder. Abdurrahman Rahbe'de bizzat kendisinin bulunduğunu ve olaya şahit olduğunu söyler.

                          5- Şehitlerin piri Hz. Hüseyin'in de Muaviye devrinde Arafatta bir duruşu ve hutbesi vardır ki, babasının Rahbe'de Gadir-i Hum hakikatini ortaya çıkardığı gibi, kendisi' orada bu olayı bütün teferruatıyla büyük bir belagatla izah etmiş ve bulunanların hepsi gözlerini ona dikmiş ve kulak kesilmiştir. Bu hitabenin de Gadır hadisinin intişarında büyük tesiri olmuştur.
                          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                            6- Kendisinden sonra gelen çocukları ve torunları olduğu bilinen dokuz İmamın da bu hadisin neşrinde büyük katkıları olmuştur. Şöyle ki. Zilhicce ayının on sekizini bayram kabul etmiş ve her yıl o günde kurbanlar kesmişler, birbirlerine hediyeler götürmüş, birbirlerini tebrik etmiş, oruç tutmuş, namaz kılmış ve Cenabı Allah'a dua ve niyazda bulunmuşlardır.

                            193



                            Hatta bu günde herkese ihsanda bulunurlar ve muhtaçlara bolca yardım ederlerdi. Aileleri ve çocuklarına, komşularına hediye ve ikramda bulunur, bütün müritlerine aynı şekilde davranmayı tavsiye ederlerdi. Böylece, böyle bir günde Cenabı Allah'ın, dedeleri Emir'ül Mümininle Peygamber'in (s.a.a) nassı ile bahşedilmiş bir nimet sayılan veliahtlığını kutlamış ve Cenab-ı Allah'a şükranlarını bildirmiş olurlardı.

                            7 - Ve böylece on sekiz Zilhicce bütün Caferilerin yanında bayram (6) olarak kabul edilmiş ve bu güne dek her yıl onlarca kutlanmaktadır. Bulundukları her yerde şehirde, kasabada, köyde mescitlere koşarlar, namaz kılarlar, Kur'an okurlar ve Cenab-ı Allah'a Hz.Ali'nin imametiyle dini ikmaI ettiğine, nimeti tamamladığına duada bulunur, hamd ve şükür ederler. Ayrıca her yıl bu günde Emir-el Müminin'in makamına bir ziyaretleri vardır. Mezarının etrafında toplananların sayısı yüz binden aşağı değildir. Tabii bunların çoğu uzak yerlerden gelmişlerdir. Yegane ayeleri imamların yolunda yürüyerek böyle bir günde onların yaptıkları gibi oruç ve namaz gibi ibadetlerini yerine getirmek, sadaka vermektir. Sonra da mukaddes mezarının başında durup İmamlarından öğrendikleri şekilde Emir-eI Müminin Hz. Ali'nin büyük faziletlerini din tesisindeki büyük çabalarını büyük Peygamberin yolundaki hizmetlerini, saydıktan sonra azizi Peygamberin, ona Gadir Hum Günü nass ettiği veliahtlığı da zikrederler...Ehl-i Beyt taraftarlarının her sene tekrar ettikleri adettir bu. Şairleri dahi bu hadisi, eskiden olduğu gibi şimdilerde de şiirlerinde tekrarlamaktan geri kalmamışlardır.

                            Daha önce şair Kumeyt'in bu husustaki şiirinden bazı beyitlerin mealini surımuştuk. Ondan başka büyük şair Ebu Tammam'ın da bu hususta meşhur bir şiiri var.

                            Neticede Ehl-i Beyt tarafından gelen yollardaki mütevatir hadislere bakarsanız, şüphe götürür hiçbir işaret göremezsiniz. Onlar ve şiaları bu hadise o kadar önem vermişlerdir ki, kelimesi kelimesine ezberlemişler, bütün kitaplarında tescil etmişler ve her tarafa yayılışını sağlamışlardır.

                            8- Hatta duyduğumuz gibi tabiat sırlarının hükmüne göre Ehl-i Sünnetin yolundan da tevatürü şüphe götürmez. (Allah'ın yarattıklarında değişiklik olmaz, o din doğrudur. Fakat ne çar ki insanların çoğu bunu bilmez.)

                            "EI-Fetavi'l Hamidiye" sahibi o kadar mutaassıp olmasına rağmen bu hadisin mütavatir olduğunu ikrar eder. Suyuti ve emsali de bu hadise nass koyarlar. Bilhassa Taberi tefsirinde ve tarihinde zikretmiştir. Ibn-i Ukde ve Zehebi, bütün yollarını ele alıp, ona bilhassa birer kitap tahsis etmişlerdir. Ibn-i Cerrir, kitabında 75 yoldan rivayet eder. Ibn-i Ukde ise 105 yoldan rivayet eder.(7)

                            Gayet-ul Meram kitabının sahibi, Ehl-i Sünnet yolundan Gadir nassı üzerine 89 hadis rivayet eder. Suyuti ise Tirmizi den nakleder, der ki: Bu hadisi İmam Ahmed Ali'den, Ebu Eyyup'ten, Zeyd b. Erkam'dan ve Ömer'den rivayet eder.(B) Ve der ki: Ebu Ya'la Ebu Hüreyre'den ve Tabarani, İbn-i Ömer, Malik b. Huveysi, Habeşi b. Cenade, Cerir ve Saad b. Ebu Vakkas'tan. Ebu Said el-Hudri, Enes ve Bezzaz ise, İbn-i Abbas, Amâra ve Büreyde'den...

                            Bu hadisin şüyu ve tevatürünün delillerinden biri de, imam Ahmed'in Müsned'inde Riyah b. Haris'ten iki yoldan rivayet ettiği şu hadis, der ki: Halktan bir grup Hz.Ali'yi ziyarete gelir ve: Es-Selamu Aleyk (Sana selam) Ya Mevlana (Ey Mevlamız) derler. Siz kimsiniz? diye sorar: Senin kulların diye cevap verirler. Ben nasıl sizin mevlanız oluyorum? Zira siz Arap kavmisiniz dediğinde de, biri; Resulullah'ın (s.a.a) Gadir-i Hum günü: "Ben kimin mevlası isem bu da onun mevlasıdır" dediğini duyduk. Riyah diyor ki: Onlar giderken takip ettim ve yolda bunlar kim? diye sorduğumda bana: Bunlar Ensar'dan bir grup, aralarında Ebu Eyüp el-Ensari de var dediler.

                            Mütevatir olduğuna dair en büyük delillerden biri de Ebu İshak Salebi'nin Mearic Suresi'nin tefsirinde; Tefsirinden muteber iki senetle rivayet ettiği şu hadis: Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum günü, beraberinde bulunan cemaati toplantıya çağırır. Hepsi toplanınca Hz. Ali'nin elini kaldırarak, "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır... "diye buyuruyor. Bu bütün şehirlere yayıılır. Bu olayı duyan Haris b. Numan el-Fahri devesine binerek
                            Peygamber'in (s.a.a) yanına gelerek şöyle der: Ya Muhammed! Bize Allah'ın bir, senin de onun Resulü olduğuna Şahadet etmemizi emrettin kabul ettik. Namaz kılmamızı emrettin, kabul ettik, zekat vermemizi emrettin yine kabul ettik. Ramazanda oruç tutmamızı emrettin kabul dedik, hacca gitmemizi emrettin buna da evet dedik... Bu kadarına da razı olmayıp, şimdi amcanın oğlunun kolunu kaldırarak, "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır "diyorsun... Bu senin mi, yoksa Allah'ın mı emridir? Resulullah'ın (s.a.a) cevabı şu olur: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, Cenabı Allah'ın emridir." Haris devesine doğru yürürken şöyle söylenir: Allah'ım eğer Muhammed'in dediği doğruysa, üzerimize gökten taş yağdır. Henüz devesine varmadan Cenabı Allah üzerine öyle bir taş yağdırır ki, tepesinden girer, altından çıkar; elbette oracıkta düşüp ölür...

                            Bu olayın ardından Cenabı Allah şu ayetleri indirir: "Vuku bulacak bir azabı istedi birisi... Bu kafirler için öyle bir azap ki, onu kimse defedemez... zira o göklerin sahibi Allah'tandır."
                            Böylece hadis son bulmaktadır.(9)
                            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                              DİPNOT:

                              1-Gadir Hum" günü Hz. Ali hakkında indiğinden hiç bir şüphemiz yok. Eh1-i Beyt'e dayanan haberlerimiz bu hususta mütevatirdir. Onlardan başka kimselerin yolundan da gelen hadisler tatmin edecek niteliktedir, imam Vahidi Esbab 'un Nüzu1 kitabında Maide suresinin tefsirinde iki yoldan rivayet eder biri, Atiyye yoluyla Ebu Said e1-Hudri'den, der ki: Bu Ayet, "Ey Resul sana Rabbinden indirileni tebliğ et" Gadir-u Hum günü Hz. Ali hakkında nazi1 olmuştur.

                              Bizim de diyeceğimiz, şudur ki: Hafız Ebu-Nuaym "Nüzü1'ul Kuran" kitabında iki senetle rivayet eder. Biri Ebu Said'ten, ikincisi ise Ebu Rafı'dendir. Ayrıca imam Hamvini eş-Şafii Feraid isimli kitabında müteaddit yollarla Ebu Hureyre den rivayet eder. Keza, Ebu İshak Sa1ebi büyük tefsirlnde yer verir.

                              Sonra bu ayetten maksadın en büyük şahidi şudur ki: O güne kadar, namaz, zekat, oruç gibi farzlar artık meşrulaşmıştır, hacca da gidiliyordu, haram helal hükümleri de çizilen istikamette yürümekteydi... Şu halde Cenabı Allah tarafından bu önemi icap ettirecek ve bu uyarıyı gerektirecek neydi acaba? Veliahtlık ve hilafetten başka ne olabilir di ki?.. Peygamber (s.a.a) bunu açıklamaktan sakınıyor ve Cenabı Allah ona: "Çekinme Allah seni insanlardan korur" buyuruyordu...

                              2- Bizim sihah1arımız, aynı izah ettiğimiz şekilde, bu ayetin nüzu1ü hakkında mütevatirdir.. Hepsinin de Eh1-i Beyt yolundan ve doğru olduğunda şüphemiz yoktur.

                              3- Bu hadisi, es-Siret'un Nebeviyye kitabının, Veda Haccı babında Ahmed Zeyni Deh1an, aynen zikreder.

                              4- Bu hadisi 48'inci mektubunuzda zikretmiştik. 15. hadise hakin.

                              5- Hz. Ali, Enes'e: "Sen neden ashabın kalktığı gibi kalkıp şahitlik yapmıyorsun?" diye sorduğunda, O "Ben yaşlandım hatırlamıyorum..." der. Hz. Ali: "Eğer yalan söylüyor san Allah seni bir beyazlıkla müptela etsin ki, o beyazlığı sarığın gizlemeğe yetmesin" diye beddua eder. Ve daha oradan kalkmadan yüzünde "Sedef" hastalığı belirir... Ondan sonra dedi ki, "Salih kulun duası bana dokundu." Bu menkıbe meşhurdur; İbn-i Kuteybe Maarif kitabında zikreder. Ayrıca imam Ahmed b. Hanbel de Müsned'inde, (c. 1 s. 194) rivayet ederek der ki: Üç kişi hariç hepsi kalktı bunlara da duası dokundu.

                              6- İbn-i Esir el-Kamil kitabında 352 yılının hadiselerini yazarken, şöyle der: Bu yıl Zilhiccenin on sekizinde halife Muizz'üd Devle bütün şehrin süslenmesini emretti... Ateşler yakıldı, eğlenceler tertip edildi. bütün dükkanlar gece açık kaldı. Bütün bunlar Gadir Bayramı için yapılmıştı. Yani Gadir-i Hum günü için. (el-Kamil, c. 8 s. 181)

                              7- Gayet'ül Meram'ın sahibi kitabının (bab. 16. s. 89) da şöyle nass eder: İbn-i Cerir Gadir hadisini 95 yoldan rivayet eder ve bu hadisleri el-Velaye ismini verdiği bir kitapta toplar... İbn-i Ukde ise, 105 yoldan rivayet eder ve yine onlara bir kitap tahsis eder...

                              Ayrıca, İmam Ahmed b. Muhammed b. Sıddık el- Mağribi şöyle nas eder: Zehebi ve İbn-i Ukde bu hadise birer kitap tahsis ederler.

                              8- İbn-i Hacerin de bu hususta nassı vardır; (Savaik, Fasıl: 5. Bab: 1)

                              9- Bu hadisi Sa'lebi ve başkaları da nakleder. Mesela Şeblenci e1-Mısri, Nur'ul Absar kitabına bakın. (c. 5 s. 11)

                              Yine; Halebi Siret-i Halebiyye'sinde, Hiccet'ul Veda bahsinde bulabilirsiniz (c. 3 s. 214)
                              "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                              "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                                MEKTUP 57 5 Muharrem 1330


                                1- Gadir Hadisi'nin tevili.
                                2- Bunun üzerine delil.


                                1- Gadir Hadisi'nin sahabelerce doğrulandığını kabul etmek mütevatir olsun veya olmasın- hadisin tevilini icap ettirir. Bundan dolayıdır ki Ehl-i Sünnet, "Mevla" kelimesinin Kur'an-ı Kerim'de çeşitli manalarda geldiğini ileri sürmüşlerdir. Örneğin bazen evla manasına gelir ki kafırlere şöyle hitap etmektedir: Sığınacağımz yer ateştir. O sizin mevlanızdır.." Yani, sizinle daha evladır, size daha çok yakışır... Bazen yardım eden manasına gelir, şu ayette olduğu gibi: "Cenabı Allah İman edenlerin yardımcısıdır, kafirlerin ise mevlası yardımcsı yoktur'. Varis rtanasına da gelir. Örneğin şu ayette olduğu gibi: "Her birinize ebeveyn (anne-baba) ve akrabasının ölümünden sonra geriye bıraktığı maldan "mevali" (miras) tahsis ettik." Şu ayette ise dost manasını taşıyor: "O gün hiç bir mevla (dost), mevlasından (dostundan) bir azabı engelleyemez." Yine, veli kelimesi, daha evla, daha yetkili manasına da gelir... Yani Ehl-i Sünnet dedi ki: Bu hadisten, ben kimin yardımcısı ve dostu isem Ali de öyledir manasında olabilir ki böylece selefi salihin onuru zedelenmediği gibi üç halifenin imamlığına da gölge düşmez. Allah hepsinden razı olsun...

                                2- Bu hadiste demek istediğine delil olarak şu olayı ileri sürerler: Hz. Ali'nin hakkında, kendisiyle Yemen'de beraber bulunanlar tarafından, onun şeriat hükümlerinde çok sert davrandığına dair şikayetler olmuştu. Bu nedenden dolayı Peygamber (s.a.a) Gadir günü Hz. Ali'yi övmeye lüzum görmüş ve onun makamının çok büyük olduğuna dikkatlerini çekmek istemiştir.

                                Hitabının devamındaki:"Size iki değeri biçilmez nefis, emanet bırakıyorum; Allah'ın Kitabı ve Ehl-i Beyt'im." demekteki maksadı da vasiyet mahiyetindedir. Yani Ali'nin bilhassa Kur'an'ı hafız olduğunu bundan dolayı da bütün Ehl-i Beyt'in ona hafız olabileceğini kastetmektedir. Onlara göre, bu hadis ne hilafetle ilgili bir vasiyet ne de imamlığa bir delalet manası taşımaktadır. Vesselam (s)


                                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X