Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri
Dipnotlar:
[1] - Ebu Mensur Ahmed b. Ali b. Ebî Talib et-Tabersi; alim, fazıl, fakih ve güvenilir bir muhaddistir. "el-İhticac-u ala Ehl'il-Licac" ve "el-Kafi fi'l-Fıkh" onun teliflerindendir. O, İbn-i Şehraşub'un hocası ve meşhur muhaddis üstatlarındandır. Merhum Tabersî, hicretin 588. yılında vefat etmiştir.
[2] - Bihar, c. 8, s. 519 (eski baskı).
[3] - El-Gadir, c. 1, s. 119.
[4] - Bihar, c. 100, s. 79 (yeni baskı).
[5] - Vafî, Bab'ul-Hass-i ale'l-Emr-i bi'l-Marufi ve'n- Nehy-i an'il-Münker.
[6] - Mekasib, Kitab-i Bey', Vilayet-i Fakih bahsi
[7] - Haşiye-i Mekasib, Vilayet-i Fakih bahsi
[8] - Haşiye-i Mekasib, Vilayet-i Fakih bahsi
[9] - Kitab-i Bey' Vilayet-i Fakih bahsi; Hukumet-i İslamî Ya Vilayet-i Fakih kitabı.
[10] - Velayet-i Fakih, s. 125.
[11] - Kitab-ı Süleym b. Kays, s. 207.
[12] - a. g. e. s. 206.
[13] - İlk telif olan kitap "Sünen-i İbn-i Ebi Rafi"dir; ikinci telif olan kitap ise "Kitab-ı Süleym b. Kays"dır.
[14] - Şia'nın dört kaynak ve güvenilir kitaplarına "Kütüb-ü Erbaa" denmektedir. Nitekim Ehl-i Sünnet'in de sahih ve güvenilir bildikleri kitaplara "Kütüb'üs- Sitte" denmektedir. Bu dört kitap şunlardır: "Kafi", "Tehzib", "İstibsar" ve "Men la Yehzuruh'ul-Fakih". (Çev.)
[15] - Berkî; İmam Cevad (a.s)'la İmam Hâdi (a.s)'ın ashabından ve güvenilir muhaddislerdendir. Sened silsilesinde "Kafi" kitabından 800'den fazla hadis yer almıştır. Birçok kitaplar telif etmiştir; onlardan biri de defalarca basılmış olan "Mehasin" kitabıdır.
[16] - Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın özel ashabı, kendilerine bırakılan bir takım vazifelerden ve o Hazretle yakın bir irtibat içerisinde olduklarından dolayı özel unvanlarla lâkaplanmışlardır. Örneğin: Şurtat'ul-Hamis, Havariyyun, Esfiyâ', Evliyâ'... Tenkıh'ul-Mekal kitabının önsözünün 12. faydasına müracaat edilsin.
[17] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 210; Tenkîh'ul-Mekal, c. 1, s. 198; Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 8, s. 217.
[18] - Örneğin: "İsti'mal'ul-İlm", "el-Müstekil-u bi-İlmihi", "İhtilaf'ul-Hadis", "Ma Câe fi'l-İsna Aşer", "en-Nass-u ale'l-Hüseyin -a.s-", "el-Fey'u ve'l-Enfal", "Deaim'ul-Kufr" ve diğer bablarda.
[19] - Ebu Abdullah MUHAMMED b. İbrahim-i Nu'manî; dördüncü asırdaki Şia alimlerinin en büyük muhaddislerinden olup Kuleyni ile aynı asırda yaşamıştır. Birçok hadisleri Kuleyni'den öğrenmiş ve bir takım hadisleri de onun yanında okumuştur. Nu'mani, fıkıh, tefsir ve kelam (akait) dalında birçok kitaplar telif etmiştir. "el-Gaybet" adlı kitabı da bu kitaplardan biridir.
[20] - Kitab'ul-Gaybe, s. 102. Mektebet'us-Saduk baskısı, Tahran
[21] - Fihrist-i Şeyh Tusî, s. 81, Seyyid MUHAMMED Sadık-i Bahr'il-Ulum'un mukaddimesiyle, Mürtezaviyye matbaası, Necef.
[22] - Rical-i Allame Hillî, s. 83, Seyyid MUHAMMED Sadık-i Bahr'il-Ulum'un mukaddimesiyle, Haydariye matbaası, Necef.
[23] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 21.
[24] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 32.
[25] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 76-79. Bizim yararlandığımız mevcut nüsha, Allame Meclisi'nin beyan ettiği aynı mukaddime ve senetlerle birlikte olan nüshadır. Bu nüsha, Şeyh Hürr-i Amilî'nin elinde olan ve onun da Hicri 1087'de kendi mübarek yazısıyla haşiye yazdığı nüshadan alınmış ve Dar'ul-Kutub'il-İslamiyye yayın evinde Necef baskısı üzerinden çoğaltılarak yayınlanmıştır.
[26] - Hediyyet'ul-Ehbab, s. 226.
[27] - Tenkıyh'ul-Mekal, c. 2, s. 225.
[28] - Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 8, s. 225.
[29] - Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 1, s. 102.
[30] - Süleym'in biyografisi ve onun kitabı hakkında bilgi edinmek isteyenler, dipnottaki isimleri verilen kaynaklara ilaveten, Mu'cem-u Rical'il-Hadis, Tenkıyh'ul-Mekal, Kamus'ir-Rical ve Revzat'ul-Cennat gibi rical ve teracim (biyografi) kitaplarına müracaat edebilirler.
[31] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 36.
[32] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 41.
[33] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 29.
[34] - Ez-Zeria, c. 3, s. 400; Sefinet'ul-Bihar, c. 1, s. 701; el-Künye ve'l-Elkab, c. 1, s. 324.
[35] - Müstedrek, c. 3, s. 718.
[36] - Bu konunun izahı için Müstedrek'in 3. cildinde yer alan Saduk'un biyografisine müracaat edilsin.
[37] - Cevahir kitabının yazarının Tuhaf'ul-Ukul'un rivayetine istinat ettiği yerler, Cevahir'ul-Kelâm'ın 22. cildinin 9, 22 ve 56. sayfalarında yer almaktadır.
[38] - Muaviye'nin Şam'daki hükümeti 40 yıl sürmüştür. Bu yirmi beş yıl, Osman'dan sonraki döneme aittir.
[39] - Kays b. Sa'd b. Ubade el-Ensari, Resulullah (s.a.a), Emir'ul-Müminin Ali (a.s) ve İmam Mücteba (a.s)'ın ashabındandı. Camide hilafet hususunda Ebu Bekir'in biatine itiraz ve muhalefetlerini ilan eden on kişiden biridir. Kays, Resulullah (s.a.a)'in özel muhafızlarından olup küffar ve müşrikler karşısındaki savaşlarda Ensar topluluğunun sancaktarı idi. Kays bir müddet Hz. Ali (a.s) tarafından Mısır valiliğine atanmış ve savaşlarda da O Hazretin yanında yer almıştır. Muaviye'nin hilafet günlerinin sonunda Medine'de dünyadan göçmüştür. Bu konuda bilgi edinmek isteyenler, el-İsabe, Mucem-u Rical'il-Hadis ve Tenkıh'ul-Mekal kitaplarına müracaat edebilirler.
[40] - Ra'd / 43.
[41] - Abdullah b. Selam Yahudi alimlerinden olup İslam'dan önceki adı Husayn'dı. O, hicretin 8. yılında İslam'ı kabul etti. Peygamber (s.a.a) onun ismini değiştirerek Abdullah koydu. O, Resulullah (s.a.a)'i sadece iki yıl görmesine rağmen, Osman'ın sınırsız bir şekilde onu himaye etmesi gibi bir takım özel sebeplerden dolayı, Muaviye ve taraftarları tarafından, önemli İslamî bir şahsiyet, hatta Muhacir ve Ensar'dan daha yüksek bir seviyede ve Hz. Ali (a.s)'dan daha önemli birisi olarak halka tanıtıldı. Onun fazileti hakkında bir takım hadisler uydurdular. Birçok Kur'ân ayetlerini, özellikle Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın fazileti hakkındaki bazı ayetleri onun adına tefsir ve tevil ettiler. Onlardan biri söz konusu olan bu ayettir. Bu muammalı şahıs, Ebu Hureyre gibi bazı öğrencilerinin yardımıyla, Peygamber'in hadisi ve Kur'ân'ın tefsiri adıyla, Ehl-i Sünnet'in hadis ve tefsir kitaplarına nakledilmiş olan birçok İsrailiyat ve yalanlar yayınladı. Abdullah b. Selam hicretin 43. Yılında Medine'de öldü. el-İsabe ve Usd'ul-Ğabe kitaplarına müracaat edilebilir.
[42] - Hud / 17.
[43] - Abdullah b. Abbas; Resulullah (s.a.a)'in ashabından ve Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın muhlis ve özel yaren ve öğrencilerindendi. Onun ilmi şahsiyeti ve İmam Ali (a.s)'a karşı olan sevgisi Ehl-i Sünnet ve Şia arasında meşhurdur. O, Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın savaşlarına katılmış ve O Hazret tarafından önemli sorumluluklar üstlenmiştir. İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s)'ın da yakın ve samimi yarenlerinden sayılmaktadır. İbn-i Abbas, hicretin 68. yılında vefat etmiştir. Onun biyografisini okumak isteyenler Tenkıyh'ul-Mekal, Mucem-u Rical'il-Hadis, Usd'ul-Ğabe, el-İsabe ve diğer rical kitaplarına bakabilirler.
[44] - Saf / 8.
[45] - Bir nakle göre yüz bin dirhem göndermiş.
[46] - Gerçi tarihçiler, Muaviye'nin Medine'de birkaç gün kalmasını ve bu şehrin ileri gelenleriyle görüşmesini normal bir olay olarak nakletmişlerdir. Ama onun sonraki karar ve teşebbüslerinin, ciddi ve aşırı bir şekilde İslam topraklarında icra olması, bu meselenin önceden düzenlenmiş bir program olduğunu göstermektedir. O bu hareketiyle, Sıffin savaşı, Hz. Ali'nin şahadeti, İmam Hasan'ın sulhu ve bu üç önemli olayın doğurduğu siyasi ve içtimai neticelerden sonra Müslümanların düşüncelerinin ne olduğunu öğrenmek istemiştir. Muaviye bu hareketinde, vahşet ve baskı oluşturmakla, geniş çapta kültürel ve propaganda yoluyla Ehl-i Beyt'in aleyhinde bir çalışma başlatmasını gerekli görmüştür.
[47] - Kitab-ı Süleym b. Kays, Dar'ul-İslamiyye baskısı, s. 206; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 11, s. 44, 46.
[48] - Hicretin 50. yılında.
[49] - Süleym b. Kays'ın kitabının bazı nüshalarında "bir yıl", bazı nüshalarında ise "iki yıl" zikredilmiştir. Ama İhticac kitabının metninde iki yıl nakledilmiştir.
[50] - Tabersi, o toplantıya katılanların bin kişiden fazla olduğunu yazıyor (ekser min elf recul).
[51] - Sünen-i Tirmizi, c. 5.
[52] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3815. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 331, c. 2, s. 26.
[53] - Sünen-i Tirmizî, c. 5. el-Menakıb, H. 3811. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c . 1, s. 331.
[54] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109 ve 134.
[55] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, c. 5. El-Menakıb, H. 3808, 3813. Sünen-i İbn-i Mace "Mukaddime" H. 115. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109, 133.
[56] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3796. Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 331.
[57] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3808. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3 s. 150.
[58]- Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, H. 3808, 2405, 2406, Sünen-i İbn-i Mace "Mukaddime" H. 117.
[59] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3803.
[60] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3796.
[61] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3806.
[62] - Nezm-u Durer-is Simtayn, s. 128. Şerh-i Nehc'ul-Belaga-i İbn-i Ebî'l-Hadid, c. 9, s. 174.
[63] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 124.
[64] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 151.
[65] - Sünen-i İbn-i Mace, "Mukaddime" H. 118. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 167.
[66] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2408. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 14. c. 4. s. 367.
[67] - Sahih-i Müslim, H. 131. Mukaddimeyi Sünen-i İbn-i Mace, H. 114.
[68] - Maide / 63.
[69] - Maide / 78-79.
[70] - Maide / 44.
[71] - Tövbe / 71.
[72] - Örneğin bu hutbenin: "İşleri yürütmek ve hükümleri uygulamak, ALLAH'ın helal ve haramı konusunda güvenilir olan alimlerin elinde olmalıdır." şeklindeki tek bir cümlesi, istidlalî fıkıh kitaplarında, âlim ve fakihler tarafından geniş bir şekilde ele alınmıştır.
[73] - "Gerçekten ALLAH, siz Ey Ehl-i Beyt'ten ricsi (günah ve hata pisliğini) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab / 33)
[74] - "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. ALLAH seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, ALLAH, kâfir olan bir topluluğu hidayete eriştirmez." (Mâide / 67)
[75] - "Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip beğendim." (Mâide/3)
[76] - "Artık sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle çekişip - tartışırlarsa, de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lânetleşelim de ALLAH'ın lânetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." (Âl-i İmran / 61)
[77] - "De ki: Ben, buna (tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şûrâ / 23)
[78] - "Ey iman edenler, ALLAH'a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (emir sahiplerine) de." (Nisa / 59)
[79] - Hüseyin b. Ali (a.s)'ın Minâ'daki hutbesinin metni.
[80] - A. K.
[81] - İhkak'ul-Hak, c. 9, s. 494.
[82] - İmam Şafii'nin şiirine işarettir. İbn-i Hacer-i Mekkî Savaik-u Muhrika, s. 88'de ondan şöyle dediğini nakletmiştir:
Ya Ehl-e Beyt'i Resulillah'i hubbikum,
Ferzun minellahi fi'l-Kur'ân'i enzelehu.
Kefakum min azim'il-kadri ennekum,
Men lem yusalli aleykum la salate lehu.
Ey Resulullah'ın Ehl-i Beyti sizin sevginiz,
ALLAH'ın nazil ettiği Kur'ân'da ALLAH'tan taraf farz kılınmıştır.
Şu kadri yücelik size yeter ki,
Size salavat getirmeyenin namazı boştur.
[83] - Merhum "Cevahir" kitabının sahibi, ezanda velayet (Eşhedu enne Ali'yyen veliyyullah) zikri hakkındaki çeşitli görüşleri incelerken merhum Bahr'ul-Ulum-i Tabatabaî'nin görüşünü fikhi manzumesinden nakletmektedir. O bu manzumede şöyle demiştir:
Ve ekmil'iş- şehadeteyne billeti,
Kad ukmil'ed- diynu biha fi'l-milleti.
Ezandaki şehadetleri velayet şehadetiyle tekmil et;
Şüphesiz, İslam dini onunla kamil olmuştur. (Cevahir, c. 9)
[84] - İmam Bakır (a.s)'dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet. Velayete çağrıldığı gibi hiçbir şeye çağrılmamıştır." (Usul-u Kafi, c. 2, s. 18)
[85] - "Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır (yetki sahibidir)." (Ahzab / 6)
[86] - "İşlerin yürütülmesi ve hükümlerin uygulanması, ALLAH'ın helal ve haramı konusunda güvenilir olan alimlerin elinde olmalıdır." (Hüseyin b. Ali (a.s)'ın Minâ'daki hutbesinin metni.)
[87] - İmam Bakır (a.s)'dan şöyle naklolunmuştur: "İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet." Bunlardan hangisi daha üstündür dediğimde buyurdular ki: "Velayet daha üstündür. Çünkü velayet bunların anahtarıdır; vali de onlara kılavuzluk yapandır..." (Usul-u Kafi, c. 2, s. 18)
[88] - "Ey iman edenler, ALLAH'a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (emir sahiplerine) de." (Nisa / 59)
[89] - Fıkhi kitaplara örneğin: İmam Humeyni (r.a)'in "Velayet-i Fakih" ve "Kitab-i Bey'"ine müracaat edilsin
[90] - Ehl-i Sünnet'in mutaassıp alim ve büyük mütekellimlerinden olan Fazl b. Ruzbehan şöyle diyor: "Ali'nin velayetine tevessül etmeye gelince; o haktır ve (ALLAH'a yaklaşmak için) en yakın vesilelerdendir." (İhkak'ul-Hak, c. 7, s. 452)
[91] - İbn-i Ebi'l-Hadid-i Mutezili şöyle diyor: "Düşmanları bile faziletlerini itiraf eden, menkıbe ve güzel ahlaklarını inkar ermek ve saklamaktan aciz olan bir kimse hakkında ne diyebilirim? O öyle bir kimsedir ki, misk kokusu gibi her ne kadar örtülse de kokusu çoğalır; her ne kadar saklansa da kokusu fezayı güzel kokuya boğar; üzeri elle örtülmeyecek güneş gibidir; güneş nuru mesabesindedir; eğer bir göz onu görmekten aciz olursa, sayısızca gözler onu görmeye aşık olur." (Şerh-i Nehc'ul-Belağa, c. 1, s. 16)
[92] - Kasas / 83.
[93] - Hutbenin mazmunundan daha fazla haberdar olmak isteyenler Nehc'ul-Belaga'nın üçüncü hutbesine müracaat etsinler.
[94] - Hutbe / 15.
[95] - Nehc'ul-Belaga, Hutbe, 25.
[96] - Nehc'ul-Belaga, Hutbe, 24.
[97] - Akreb'ul-Mevarid'de şöyle diyor: "Faze bihayrin ey zafere bihi ve yukal limen aheze hakkahu min ğarimihi: Fâze." Binaen aleyh "fevz" sözcüğü zafer manasınadır, bazı tercümelerde göze çarpan kurtuluşa ermek manasında değildir. Bu zamanda da yarışı kazanan kimseye "Fâiz" (zaferi elde eden) diyorlar.
[98] - İhticac-ı Tabersî, c. 2, s. 8.
[99] - a. g. e. c. 2, s. 12. İmam Hasan-ı Mucteba (a.s)'ın savaşın durdurulmasının sebebi hakkındaki bu açık beyanına teveccüh ettiğimizde, İmam Hasan (a.s)'a bir fazilet olarak Sahih-i Buhari ve Ehl-i Sünnet'in diğer kitaplarında naklolan ve Şia kitaplarına da sızan şu hadisin: "Benim bu oğlum Hasan, efendidir; ALLAH-u Teâla'nın onun vesilesiyle müslümanlardan iki grubun arasını ıslah etmesi umulur" uyduruk olması mümkündür. Zira tarihî gerçekleri değiştirmek ve Muaviye'nin taraftarlarını müslümanların safına geçirmek ve onların kanının dökülmesini haram etmek ve sulh meselesini İmam Hasa (a.s)'a nispetle farz bir amel ve gerekli bir hüküm göstermek için Muaviye'nin hadis uydurma fabrikasının ürünlerinden olma ihtimali çok muhtemeldir. Ama İmam Hasan (a.s) sözü açıkça, sulhun icbari ve tahmili olduğunu göstermektedir. Eğer İmam (a.s)'ın savaş gücü olsaydı, kesinlikle zafer elde edene dek ve hatta Muaviye'yi kudretten düşürene kadar onunla savaşır ve onun adamlarını iki müslüman gruptan biri saymazdı.
[100] - Emir-ul Müminin Ali (a.s)'ın en son vasiyetinden.
[101] - İmam Humeyni (r.a)'in vasiyetnamesinden.
[102] - Hicretten Şahadete Sözleriyle İmam Hüseyin (a.s), s. 55.
[103] - "Şehada'ul- Fazilet" bir kitabın ismidir. el-Gadir sahibi Alleme Emînî (r.a) o kitapta dördüncü asırdan sonra şahadete erişen meşhur alimlerden yüz yirmi kişinin biyografisini yazmıştır. Bu kitap "Şüheda-yi Rah-i Fazilet" adıyla Farsça'ya tercüme edilmiştir.
[104] - İmam Humeynî'nin, ilim havzalarına tarihî mesajından bir bölüm.
Dipnotlar:
[1] - Ebu Mensur Ahmed b. Ali b. Ebî Talib et-Tabersi; alim, fazıl, fakih ve güvenilir bir muhaddistir. "el-İhticac-u ala Ehl'il-Licac" ve "el-Kafi fi'l-Fıkh" onun teliflerindendir. O, İbn-i Şehraşub'un hocası ve meşhur muhaddis üstatlarındandır. Merhum Tabersî, hicretin 588. yılında vefat etmiştir.
[2] - Bihar, c. 8, s. 519 (eski baskı).
[3] - El-Gadir, c. 1, s. 119.
[4] - Bihar, c. 100, s. 79 (yeni baskı).
[5] - Vafî, Bab'ul-Hass-i ale'l-Emr-i bi'l-Marufi ve'n- Nehy-i an'il-Münker.
[6] - Mekasib, Kitab-i Bey', Vilayet-i Fakih bahsi
[7] - Haşiye-i Mekasib, Vilayet-i Fakih bahsi
[8] - Haşiye-i Mekasib, Vilayet-i Fakih bahsi
[9] - Kitab-i Bey' Vilayet-i Fakih bahsi; Hukumet-i İslamî Ya Vilayet-i Fakih kitabı.
[10] - Velayet-i Fakih, s. 125.
[11] - Kitab-ı Süleym b. Kays, s. 207.
[12] - a. g. e. s. 206.
[13] - İlk telif olan kitap "Sünen-i İbn-i Ebi Rafi"dir; ikinci telif olan kitap ise "Kitab-ı Süleym b. Kays"dır.
[14] - Şia'nın dört kaynak ve güvenilir kitaplarına "Kütüb-ü Erbaa" denmektedir. Nitekim Ehl-i Sünnet'in de sahih ve güvenilir bildikleri kitaplara "Kütüb'üs- Sitte" denmektedir. Bu dört kitap şunlardır: "Kafi", "Tehzib", "İstibsar" ve "Men la Yehzuruh'ul-Fakih". (Çev.)
[15] - Berkî; İmam Cevad (a.s)'la İmam Hâdi (a.s)'ın ashabından ve güvenilir muhaddislerdendir. Sened silsilesinde "Kafi" kitabından 800'den fazla hadis yer almıştır. Birçok kitaplar telif etmiştir; onlardan biri de defalarca basılmış olan "Mehasin" kitabıdır.
[16] - Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın özel ashabı, kendilerine bırakılan bir takım vazifelerden ve o Hazretle yakın bir irtibat içerisinde olduklarından dolayı özel unvanlarla lâkaplanmışlardır. Örneğin: Şurtat'ul-Hamis, Havariyyun, Esfiyâ', Evliyâ'... Tenkıh'ul-Mekal kitabının önsözünün 12. faydasına müracaat edilsin.
[17] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 210; Tenkîh'ul-Mekal, c. 1, s. 198; Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 8, s. 217.
[18] - Örneğin: "İsti'mal'ul-İlm", "el-Müstekil-u bi-İlmihi", "İhtilaf'ul-Hadis", "Ma Câe fi'l-İsna Aşer", "en-Nass-u ale'l-Hüseyin -a.s-", "el-Fey'u ve'l-Enfal", "Deaim'ul-Kufr" ve diğer bablarda.
[19] - Ebu Abdullah MUHAMMED b. İbrahim-i Nu'manî; dördüncü asırdaki Şia alimlerinin en büyük muhaddislerinden olup Kuleyni ile aynı asırda yaşamıştır. Birçok hadisleri Kuleyni'den öğrenmiş ve bir takım hadisleri de onun yanında okumuştur. Nu'mani, fıkıh, tefsir ve kelam (akait) dalında birçok kitaplar telif etmiştir. "el-Gaybet" adlı kitabı da bu kitaplardan biridir.
[20] - Kitab'ul-Gaybe, s. 102. Mektebet'us-Saduk baskısı, Tahran
[21] - Fihrist-i Şeyh Tusî, s. 81, Seyyid MUHAMMED Sadık-i Bahr'il-Ulum'un mukaddimesiyle, Mürtezaviyye matbaası, Necef.
[22] - Rical-i Allame Hillî, s. 83, Seyyid MUHAMMED Sadık-i Bahr'il-Ulum'un mukaddimesiyle, Haydariye matbaası, Necef.
[23] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 21.
[24] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 32.
[25] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 76-79. Bizim yararlandığımız mevcut nüsha, Allame Meclisi'nin beyan ettiği aynı mukaddime ve senetlerle birlikte olan nüshadır. Bu nüsha, Şeyh Hürr-i Amilî'nin elinde olan ve onun da Hicri 1087'de kendi mübarek yazısıyla haşiye yazdığı nüshadan alınmış ve Dar'ul-Kutub'il-İslamiyye yayın evinde Necef baskısı üzerinden çoğaltılarak yayınlanmıştır.
[26] - Hediyyet'ul-Ehbab, s. 226.
[27] - Tenkıyh'ul-Mekal, c. 2, s. 225.
[28] - Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 8, s. 225.
[29] - Mu'cem-u Rical'il-Hadis, c. 1, s. 102.
[30] - Süleym'in biyografisi ve onun kitabı hakkında bilgi edinmek isteyenler, dipnottaki isimleri verilen kaynaklara ilaveten, Mu'cem-u Rical'il-Hadis, Tenkıyh'ul-Mekal, Kamus'ir-Rical ve Revzat'ul-Cennat gibi rical ve teracim (biyografi) kitaplarına müracaat edebilirler.
[31] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 36.
[32] - Vesail'uş-Şia, c. 20, s. 41.
[33] - Bihar'ul-Envar, c. 1, s. 29.
[34] - Ez-Zeria, c. 3, s. 400; Sefinet'ul-Bihar, c. 1, s. 701; el-Künye ve'l-Elkab, c. 1, s. 324.
[35] - Müstedrek, c. 3, s. 718.
[36] - Bu konunun izahı için Müstedrek'in 3. cildinde yer alan Saduk'un biyografisine müracaat edilsin.
[37] - Cevahir kitabının yazarının Tuhaf'ul-Ukul'un rivayetine istinat ettiği yerler, Cevahir'ul-Kelâm'ın 22. cildinin 9, 22 ve 56. sayfalarında yer almaktadır.
[38] - Muaviye'nin Şam'daki hükümeti 40 yıl sürmüştür. Bu yirmi beş yıl, Osman'dan sonraki döneme aittir.
[39] - Kays b. Sa'd b. Ubade el-Ensari, Resulullah (s.a.a), Emir'ul-Müminin Ali (a.s) ve İmam Mücteba (a.s)'ın ashabındandı. Camide hilafet hususunda Ebu Bekir'in biatine itiraz ve muhalefetlerini ilan eden on kişiden biridir. Kays, Resulullah (s.a.a)'in özel muhafızlarından olup küffar ve müşrikler karşısındaki savaşlarda Ensar topluluğunun sancaktarı idi. Kays bir müddet Hz. Ali (a.s) tarafından Mısır valiliğine atanmış ve savaşlarda da O Hazretin yanında yer almıştır. Muaviye'nin hilafet günlerinin sonunda Medine'de dünyadan göçmüştür. Bu konuda bilgi edinmek isteyenler, el-İsabe, Mucem-u Rical'il-Hadis ve Tenkıh'ul-Mekal kitaplarına müracaat edebilirler.
[40] - Ra'd / 43.
[41] - Abdullah b. Selam Yahudi alimlerinden olup İslam'dan önceki adı Husayn'dı. O, hicretin 8. yılında İslam'ı kabul etti. Peygamber (s.a.a) onun ismini değiştirerek Abdullah koydu. O, Resulullah (s.a.a)'i sadece iki yıl görmesine rağmen, Osman'ın sınırsız bir şekilde onu himaye etmesi gibi bir takım özel sebeplerden dolayı, Muaviye ve taraftarları tarafından, önemli İslamî bir şahsiyet, hatta Muhacir ve Ensar'dan daha yüksek bir seviyede ve Hz. Ali (a.s)'dan daha önemli birisi olarak halka tanıtıldı. Onun fazileti hakkında bir takım hadisler uydurdular. Birçok Kur'ân ayetlerini, özellikle Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın fazileti hakkındaki bazı ayetleri onun adına tefsir ve tevil ettiler. Onlardan biri söz konusu olan bu ayettir. Bu muammalı şahıs, Ebu Hureyre gibi bazı öğrencilerinin yardımıyla, Peygamber'in hadisi ve Kur'ân'ın tefsiri adıyla, Ehl-i Sünnet'in hadis ve tefsir kitaplarına nakledilmiş olan birçok İsrailiyat ve yalanlar yayınladı. Abdullah b. Selam hicretin 43. Yılında Medine'de öldü. el-İsabe ve Usd'ul-Ğabe kitaplarına müracaat edilebilir.
[42] - Hud / 17.
[43] - Abdullah b. Abbas; Resulullah (s.a.a)'in ashabından ve Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın muhlis ve özel yaren ve öğrencilerindendi. Onun ilmi şahsiyeti ve İmam Ali (a.s)'a karşı olan sevgisi Ehl-i Sünnet ve Şia arasında meşhurdur. O, Emir'ul-Muminin Ali (a.s)'ın savaşlarına katılmış ve O Hazret tarafından önemli sorumluluklar üstlenmiştir. İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s)'ın da yakın ve samimi yarenlerinden sayılmaktadır. İbn-i Abbas, hicretin 68. yılında vefat etmiştir. Onun biyografisini okumak isteyenler Tenkıyh'ul-Mekal, Mucem-u Rical'il-Hadis, Usd'ul-Ğabe, el-İsabe ve diğer rical kitaplarına bakabilirler.
[44] - Saf / 8.
[45] - Bir nakle göre yüz bin dirhem göndermiş.
[46] - Gerçi tarihçiler, Muaviye'nin Medine'de birkaç gün kalmasını ve bu şehrin ileri gelenleriyle görüşmesini normal bir olay olarak nakletmişlerdir. Ama onun sonraki karar ve teşebbüslerinin, ciddi ve aşırı bir şekilde İslam topraklarında icra olması, bu meselenin önceden düzenlenmiş bir program olduğunu göstermektedir. O bu hareketiyle, Sıffin savaşı, Hz. Ali'nin şahadeti, İmam Hasan'ın sulhu ve bu üç önemli olayın doğurduğu siyasi ve içtimai neticelerden sonra Müslümanların düşüncelerinin ne olduğunu öğrenmek istemiştir. Muaviye bu hareketinde, vahşet ve baskı oluşturmakla, geniş çapta kültürel ve propaganda yoluyla Ehl-i Beyt'in aleyhinde bir çalışma başlatmasını gerekli görmüştür.
[47] - Kitab-ı Süleym b. Kays, Dar'ul-İslamiyye baskısı, s. 206; Şerh-i İbn-i Ebi'l-Hadid, c. 11, s. 44, 46.
[48] - Hicretin 50. yılında.
[49] - Süleym b. Kays'ın kitabının bazı nüshalarında "bir yıl", bazı nüshalarında ise "iki yıl" zikredilmiştir. Ama İhticac kitabının metninde iki yıl nakledilmiştir.
[50] - Tabersi, o toplantıya katılanların bin kişiden fazla olduğunu yazıyor (ekser min elf recul).
[51] - Sünen-i Tirmizi, c. 5.
[52] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3815. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 331, c. 2, s. 26.
[53] - Sünen-i Tirmizî, c. 5. el-Menakıb, H. 3811. Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c . 1, s. 331.
[54] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109 ve 134.
[55] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, c. 5. El-Menakıb, H. 3808, 3813. Sünen-i İbn-i Mace "Mukaddime" H. 115. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 109, 133.
[56] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3796. Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 331.
[57] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3808. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3 s. 150.
[58]- Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2404. Sünen-i Tirmizî, H. 3808, 2405, 2406, Sünen-i İbn-i Mace "Mukaddime" H. 117.
[59] - Sünen-i Tirmizî, c. 5, el-Menakıb, H. 3803.
[60] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3796.
[61] - Sünen-i Tirmizî, c. 5; el-Menakıb, H. 3806.
[62] - Nezm-u Durer-is Simtayn, s. 128. Şerh-i Nehc'ul-Belaga-i İbn-i Ebî'l-Hadid, c. 9, s. 174.
[63] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 124.
[64] - Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 151.
[65] - Sünen-i İbn-i Mace, "Mukaddime" H. 118. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 167.
[66] - Sahih-i Müslim, c. 4, H. 2408. Müstedrek-i Sahihayn, c. 3, s. 14. c. 4. s. 367.
[67] - Sahih-i Müslim, H. 131. Mukaddimeyi Sünen-i İbn-i Mace, H. 114.
[68] - Maide / 63.
[69] - Maide / 78-79.
[70] - Maide / 44.
[71] - Tövbe / 71.
[72] - Örneğin bu hutbenin: "İşleri yürütmek ve hükümleri uygulamak, ALLAH'ın helal ve haramı konusunda güvenilir olan alimlerin elinde olmalıdır." şeklindeki tek bir cümlesi, istidlalî fıkıh kitaplarında, âlim ve fakihler tarafından geniş bir şekilde ele alınmıştır.
[73] - "Gerçekten ALLAH, siz Ey Ehl-i Beyt'ten ricsi (günah ve hata pisliğini) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister." (Ahzab / 33)
[74] - "Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. ALLAH seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, ALLAH, kâfir olan bir topluluğu hidayete eriştirmez." (Mâide / 67)
[75] - "Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip beğendim." (Mâide/3)
[76] - "Artık sana gelen ilimden sonra, onun hakkında seninle çekişip - tartışırlarsa, de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lânetleşelim de ALLAH'ın lânetini yalan söylemekte olanların üstüne kılalım." (Âl-i İmran / 61)
[77] - "De ki: Ben, buna (tebliğime) karşılık yakınlarıma sevgi dışında sizden hiçbir ücret istemiyorum." (Şûrâ / 23)
[78] - "Ey iman edenler, ALLAH'a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (emir sahiplerine) de." (Nisa / 59)
[79] - Hüseyin b. Ali (a.s)'ın Minâ'daki hutbesinin metni.
[80] - A. K.
[81] - İhkak'ul-Hak, c. 9, s. 494.
[82] - İmam Şafii'nin şiirine işarettir. İbn-i Hacer-i Mekkî Savaik-u Muhrika, s. 88'de ondan şöyle dediğini nakletmiştir:
Ya Ehl-e Beyt'i Resulillah'i hubbikum,
Ferzun minellahi fi'l-Kur'ân'i enzelehu.
Kefakum min azim'il-kadri ennekum,
Men lem yusalli aleykum la salate lehu.
Ey Resulullah'ın Ehl-i Beyti sizin sevginiz,
ALLAH'ın nazil ettiği Kur'ân'da ALLAH'tan taraf farz kılınmıştır.
Şu kadri yücelik size yeter ki,
Size salavat getirmeyenin namazı boştur.
[83] - Merhum "Cevahir" kitabının sahibi, ezanda velayet (Eşhedu enne Ali'yyen veliyyullah) zikri hakkındaki çeşitli görüşleri incelerken merhum Bahr'ul-Ulum-i Tabatabaî'nin görüşünü fikhi manzumesinden nakletmektedir. O bu manzumede şöyle demiştir:
Ve ekmil'iş- şehadeteyne billeti,
Kad ukmil'ed- diynu biha fi'l-milleti.
Ezandaki şehadetleri velayet şehadetiyle tekmil et;
Şüphesiz, İslam dini onunla kamil olmuştur. (Cevahir, c. 9)
[84] - İmam Bakır (a.s)'dan şöyle buyurduğu nakledilmiştir: "İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet. Velayete çağrıldığı gibi hiçbir şeye çağrılmamıştır." (Usul-u Kafi, c. 2, s. 18)
[85] - "Peygamber, müminler için kendi nefislerinden daha evladır (yetki sahibidir)." (Ahzab / 6)
[86] - "İşlerin yürütülmesi ve hükümlerin uygulanması, ALLAH'ın helal ve haramı konusunda güvenilir olan alimlerin elinde olmalıdır." (Hüseyin b. Ali (a.s)'ın Minâ'daki hutbesinin metni.)
[87] - İmam Bakır (a.s)'dan şöyle naklolunmuştur: "İslam beş esas üzerine kurulmuştur: Namaz, zekat, oruç, hac ve velayet." Bunlardan hangisi daha üstündür dediğimde buyurdular ki: "Velayet daha üstündür. Çünkü velayet bunların anahtarıdır; vali de onlara kılavuzluk yapandır..." (Usul-u Kafi, c. 2, s. 18)
[88] - "Ey iman edenler, ALLAH'a itaat edin; Peygambere itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (emir sahiplerine) de." (Nisa / 59)
[89] - Fıkhi kitaplara örneğin: İmam Humeyni (r.a)'in "Velayet-i Fakih" ve "Kitab-i Bey'"ine müracaat edilsin
[90] - Ehl-i Sünnet'in mutaassıp alim ve büyük mütekellimlerinden olan Fazl b. Ruzbehan şöyle diyor: "Ali'nin velayetine tevessül etmeye gelince; o haktır ve (ALLAH'a yaklaşmak için) en yakın vesilelerdendir." (İhkak'ul-Hak, c. 7, s. 452)
[91] - İbn-i Ebi'l-Hadid-i Mutezili şöyle diyor: "Düşmanları bile faziletlerini itiraf eden, menkıbe ve güzel ahlaklarını inkar ermek ve saklamaktan aciz olan bir kimse hakkında ne diyebilirim? O öyle bir kimsedir ki, misk kokusu gibi her ne kadar örtülse de kokusu çoğalır; her ne kadar saklansa da kokusu fezayı güzel kokuya boğar; üzeri elle örtülmeyecek güneş gibidir; güneş nuru mesabesindedir; eğer bir göz onu görmekten aciz olursa, sayısızca gözler onu görmeye aşık olur." (Şerh-i Nehc'ul-Belağa, c. 1, s. 16)
[92] - Kasas / 83.
[93] - Hutbenin mazmunundan daha fazla haberdar olmak isteyenler Nehc'ul-Belaga'nın üçüncü hutbesine müracaat etsinler.
[94] - Hutbe / 15.
[95] - Nehc'ul-Belaga, Hutbe, 25.
[96] - Nehc'ul-Belaga, Hutbe, 24.
[97] - Akreb'ul-Mevarid'de şöyle diyor: "Faze bihayrin ey zafere bihi ve yukal limen aheze hakkahu min ğarimihi: Fâze." Binaen aleyh "fevz" sözcüğü zafer manasınadır, bazı tercümelerde göze çarpan kurtuluşa ermek manasında değildir. Bu zamanda da yarışı kazanan kimseye "Fâiz" (zaferi elde eden) diyorlar.
[98] - İhticac-ı Tabersî, c. 2, s. 8.
[99] - a. g. e. c. 2, s. 12. İmam Hasan-ı Mucteba (a.s)'ın savaşın durdurulmasının sebebi hakkındaki bu açık beyanına teveccüh ettiğimizde, İmam Hasan (a.s)'a bir fazilet olarak Sahih-i Buhari ve Ehl-i Sünnet'in diğer kitaplarında naklolan ve Şia kitaplarına da sızan şu hadisin: "Benim bu oğlum Hasan, efendidir; ALLAH-u Teâla'nın onun vesilesiyle müslümanlardan iki grubun arasını ıslah etmesi umulur" uyduruk olması mümkündür. Zira tarihî gerçekleri değiştirmek ve Muaviye'nin taraftarlarını müslümanların safına geçirmek ve onların kanının dökülmesini haram etmek ve sulh meselesini İmam Hasa (a.s)'a nispetle farz bir amel ve gerekli bir hüküm göstermek için Muaviye'nin hadis uydurma fabrikasının ürünlerinden olma ihtimali çok muhtemeldir. Ama İmam Hasan (a.s) sözü açıkça, sulhun icbari ve tahmili olduğunu göstermektedir. Eğer İmam (a.s)'ın savaş gücü olsaydı, kesinlikle zafer elde edene dek ve hatta Muaviye'yi kudretten düşürene kadar onunla savaşır ve onun adamlarını iki müslüman gruptan biri saymazdı.
[100] - Emir-ul Müminin Ali (a.s)'ın en son vasiyetinden.
[101] - İmam Humeyni (r.a)'in vasiyetnamesinden.
[102] - Hicretten Şahadete Sözleriyle İmam Hüseyin (a.s), s. 55.
[103] - "Şehada'ul- Fazilet" bir kitabın ismidir. el-Gadir sahibi Alleme Emînî (r.a) o kitapta dördüncü asırdan sonra şahadete erişen meşhur alimlerden yüz yirmi kişinin biyografisini yazmıştır. Bu kitap "Şüheda-yi Rah-i Fazilet" adıyla Farsça'ya tercüme edilmiştir.
[104] - İmam Humeynî'nin, ilim havzalarına tarihî mesajından bir bölüm.
Yorum