Ynt: Adl-i İlahi
Selâmet İlkesi
Yine, varlık düzeninde rahmetin gazaba üstün gelişinin bir delili de selâmet (esenlik) ve sıhhatin ilke olarak varoluşudur. Hastalıklar is-tisnaidir.
Her canlı varlığın yapısında bu varlığı sağlık yönünde tutmak ve varlığını korumak için etkenlik gösteren bir güç vardır. Kandaki akyu-varların şaşılacak etkenliği bu iddianın delilidir. Bedendeki onarıcı ve telafi edici güç başka bir delildir. Kırılan kemik, açılan yara ve gıda yetersizliği, canlının bu iç gücüyle bir ölçüde telafi edilir.
Dinî fıtrat (yaratılış) bakımından da, dünyaya gelen her çocuk, arı bir yapı ve yaratılış ile (pak bir fıtrat) dünyaya gelir. Bir hadiste buy-rulduğu gibi:
Her yeni doğan çocuk, fıtrat üzerinde (tabiî ve iyi) doğar. Sonra ana-babası onu Yahudi veya Hıristiyan olarak eğitebilir-ler.
Tabiî yörünge ve sürecinden çıkmış ve sapmış olan her varlığın iç bünyesinde öyle bir çekiş gücü vardır ki onu ilk ve tabiî durumuna iletmeye, döndürmeye çalışır. Filozofların terimleri ile, bir zorlayıcı gücün (kasr) etkisinde kalmış ve tabiî konumundan uzaklaşmış olan yapılarda, tabiî hâline dönmek için bir eğilim belirir. Şu hâlde evrende daima sapmadan kaçma ve selâmete ve sıhhate yönelme eğilimi ege-mendir. Bütün bunlar da rahmetin gazaba üstünlüğünün delilleridir. Başlı başına mağfiretin varlığı bile bu ilkeden ileri gelmektedir.
Selâmet İlkesi
Yine, varlık düzeninde rahmetin gazaba üstün gelişinin bir delili de selâmet (esenlik) ve sıhhatin ilke olarak varoluşudur. Hastalıklar is-tisnaidir.
Her canlı varlığın yapısında bu varlığı sağlık yönünde tutmak ve varlığını korumak için etkenlik gösteren bir güç vardır. Kandaki akyu-varların şaşılacak etkenliği bu iddianın delilidir. Bedendeki onarıcı ve telafi edici güç başka bir delildir. Kırılan kemik, açılan yara ve gıda yetersizliği, canlının bu iç gücüyle bir ölçüde telafi edilir.
Dinî fıtrat (yaratılış) bakımından da, dünyaya gelen her çocuk, arı bir yapı ve yaratılış ile (pak bir fıtrat) dünyaya gelir. Bir hadiste buy-rulduğu gibi:
Her yeni doğan çocuk, fıtrat üzerinde (tabiî ve iyi) doğar. Sonra ana-babası onu Yahudi veya Hıristiyan olarak eğitebilir-ler.
Tabiî yörünge ve sürecinden çıkmış ve sapmış olan her varlığın iç bünyesinde öyle bir çekiş gücü vardır ki onu ilk ve tabiî durumuna iletmeye, döndürmeye çalışır. Filozofların terimleri ile, bir zorlayıcı gücün (kasr) etkisinde kalmış ve tabiî konumundan uzaklaşmış olan yapılarda, tabiî hâline dönmek için bir eğilim belirir. Şu hâlde evrende daima sapmadan kaçma ve selâmete ve sıhhate yönelme eğilimi ege-mendir. Bütün bunlar da rahmetin gazaba üstünlüğünün delilleridir. Başlı başına mağfiretin varlığı bile bu ilkeden ileri gelmektedir.
Yorum