Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Sakife Sonrası

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #91
    Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

    [quote author=Murtazaali link=topic=8481.msg61647#msg61647 date=1258368713]
    [quote author=Muvahhid link=topic=8481.msg60615#msg60615 date=1257583253]
    [b]Zadu'l-Mead, İbni Kayyim, Eserinde bu rivayet geçiyor ama bu rivayetin İbni kayyim, delilleriyle sahi olmadığını ve hadis ravilerinin arasında YALANCI Ravilerin var olduğunu ( Abdullah ibni Cuheyme ) söyler ve rivayeti rededer. [b][/quote]

    Bismillahirrahmanirrahim

    Aslında bu meseleye tekrar dönmek istemiyordum. Yalnız bir taraftan Hudeyfe kardeşim diğer taraftan bizzat ben, günlerce Zadul Meadda, Ebu Bekire ait "benim bir şeytanım var..." sözünü araştıra durduk. Sırf bunun için Hudeyfe kardeşimizin, bildiğim kadarı ile 3 binek değiştirerek İSAM'a gitti. Arapça ve Türkçe nüshalarına baktı ama bulamadı. Bu esnada bende gerek alimlere müracaat ederek gerek evimdeki baskıya ve gerekse net üzerindeki Zadul Meadlara müracaat ederek araştırdım ama bende bulamadım.

    Ama MUVAHHİD isimli kardeşimiz, yukarıdada kendisine ait sözünde okuduğunuz gibi, bu sözün Zadul Meadda geçtiğini, Fakat bu rivayetin ravilerinden olan Abdullah ibni Cüheymeden dolayı İbni Kayyimin rivayeti reddettiğini belirtmiş.

    Şimdi MUVAHHİD kardeşimden ricam! ALLAH RIZASI İÇİN BU SÖZÜN, HANGİ ZADUL MEADDA, HANGİ YAYIN EVİNİN ÇIKARDIĞI ZADUL MEADDA, HANGİ YILDA BASILAN ZADUL MEADDA VE HANGİ CİLT HANGİ SAYFADA GEÇTİĞİNİ YAZAR MISIN?
    [/quote]

    Yorum


      #92
      Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

      Öncelikle yazıyı o kadar büyüterek neyi amaçlıyorsun ne anlatmak istiyorsun kendince bilmiyorum ama şu kadarını söyleyeceğim sana ben elimde olan Zadul Mead da senin ilk başta iddia ettiğin “ benim bir şeytanım var “ olayını görmedim ve bendekinde olmaya bilir ihtimali üzerine bir Alime baş vurdum oda var olduğunu söyledi ve bende onları aktardım ama yine söylüyorum kendi elimde olan Zadul Mead da öyle bir şey yoktu bende bir hata yaptım ama bir farkla ben eklemeden önce araştırdım gerek kendi elimde ki gerekse bir alimden yararlandım senin yaptığın gibi direk alıp ta KOPY yapıştır yapmadım araştırma zahmetinde bile bulunmadan Reddiyeden sonrada yine kendi yapacağın araştırmayı bir başkasına yaptıran sensin ben değil.


      Ben senin gibi yazı boyutunu büyüterek bir amaç içine girmeyeceğim. Yazıları ya sen okuyamıyorsun yada karşındakilerin okuyamadığını düşünüyorsun, eğer okuyamazsan söyle yazı boyutunu bende büyüteyim .

      Yorum


        #93
        Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

        Bismillahirrahmanirrahim

        Değerli Muvahhid kardeşim! Öncelikle yazdığım yazıyı büyülterek hiç bir şeyi ima etmiş değilim.
        Şimdi dikkat ederseniz sizden ALLAH RIZASInda bulunarak bir istekte bulundum. Bu isteğime cevap vermek istemeseniz, cevap vermiyorum dersiniz veya bende hata yaptım demek isteseniz sadece ve sadece ben hata yaptım der ve bende cevabımı almış olurum. Hatta size teşekkür ederim.

        Bir çok zan ve imanızı dikkate almayacağım. Üslubum değildir. Ama kısaca bir özette bulunayım. Araştırmayı severim. Araştırırım, okurum. Analiz etmeye ise hayranım. Masum olmadığımızı defalarca belirttik. Hatamızı hediye edene dua edeceğimizi de belirttik. Nitekim Hudeyfe kardeşe bundan dolayı defalarca teşekkür etmiş ve bu hatadan dolayıda özür dilemiş bir insanım. Bu gibi meseleleri sorun etmem. Önemli olan gerçeğin yansıtılmasıdır. Hamdolsun, sıkıntılıda olsa bu mesele halledildi.

        Ama gerek hudeyfe kardeş ve gerekse ben bu meseleyi araştırırken sizin...

        Zadu'l-Mead, İbni Kayyim, Eserinde bu rivayet geçiyor ama bu rivayetin İbni kayyim, delilleriyle sahi olmadığını ve hadis ravilerinin arasında YALANCI Ravilerin var olduğunu ( Abdullah ibni Cuheyme ) söyler ve rivayeti rededer.
        Sözünüzle karşılaştık. Biz tüm nüshalarında bulamadık. Siz ise bulmuştunuz. Dolayısı ile benim bunu sizden isteme hakkına sahip olmam gayet doğal olmalı.

        Sizde benim gibi bir hata yaptığınızı itiraf ediyorsunuz. Buna son derece sevindim. Hatasını itiraf edenler erdemli insanlardır.

        Kopyala \ Yapıştır meselesine gelince...

        Değerli kardeşim buraya aktardığım yazıların doğruluğuna emin olmasam bunu yapmam. Bende emin olduğum, güvendiğim insanlardan istifade ediyor ve belli izinler ölçüsünde bu istifadeleri, başkalarına sunmaya gayret ediyorum. Olabilir ki bu istifadelerin içinde kelime hatası, kaynak hatası olabilir.
        Bize ve sizlere düşen üsluba uygun bir şekilde bunları tahlil etmek ve düzeltme yoluna başvurmaktır.
        Kınama, küçük düşürme, zanna baş vurma ve yerici sözler yazmak hoş olmadığı gibi asıl amaca da hizmet etmemektedir.

        Kaynak meselesine gelince.

        Sözün kaynağı, (sözde) Zadul Mead c.5 s.183 dü... AMA BU HATALI ÇIKTI...
        Sözün aslı ise.......Mecmeuz Zevaid c.5 s.183 de çıktı.


        Benim bundan anladığım sadece bir Kitap ismi hatası idi. Olabilir ki araştırmacı Mecmeuz Zevaid yazmak isterken Zadul Mead yazmıştır. Bu bir hatadır. Bizlere özgüdür. Aynı sizin yaptığınız hata gibi.

        Değerli kardeşim siz aslında bu meselede çok acele ettiniz. Bir alimden aktardığınız sözü (ki bizler bulamadık) Bulamamamıza rağmen, Baskı Tarihi, Yayın evi ve Baskı yılını istemek benim en doğal hakkımdır. Şimdi sizden son ricam. Lütfen o alimden bu sözün geçtiği zadul meadın baskı- yayın evi ve baskı yılını öğrenebilir misiniz?

        Bunu normal karşılayın lütfen.

        Yorum


          #94
          Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

          Sözünüzle karşılaştık. Biz tüm nüshalarında bulamadık. Siz ise bulmuştunuz. Dolayısı ile benim bunu sizden isteme hakkına sahip olmam gayet doğal olmalı.


          İstemeniz gayet doğal , Aynı durum bizim içinde geçerli değil mi yazılanlar doğrultusunda delil kanıt istemek nasıl ki şimdi siz istiyorsanız bende sizden istedim ama siz olayı kişiselleştirmeye çalıştınız ki hala aynı çabadasınız görünen .


          Kınama, küçük düşürme, zanna baş vurma ve yerici sözler yazmak hoş olmadığı gibi asıl amaca da hizmet etmemektedir.



          Asıl amaca hizmet etmek nasıl olur acaba söylermisiniz ? Her şeye eywallah demeklemi ?

          Ayrıca Alim arkadaşa sorar verilen cevabı size iletirim .

          Yorum


            #95
            Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

            [quote author=Muvahhid link=topic=8481.msg61840#msg61840 date=1258465205]
            Ayrıca Alim arkadaşa sorar verilen cevabı size iletirim .[/quote]

            Allah razı olsun kardeş. Bunu inşaallah bekleyeceğim.

            Yorum


              #96
              Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

              İSLAM BİR BÜTÜNDÜR

              Öte yandan isyan halindeki kabilelerin elçileri Medine'ye gelerek halifeye “Namaz kıldıklarını, fakat (yukarıda zikredilen ayet delil getirilerek) zekât vermeyeceklerini, dilekleri kabul edildiği takdirde bir barış andlaşması yapacaklarını” söylediler. Belazuri, Fütuh'ül Buldan, s. 103, Tahran-1978.

              Bu teklif, içinde bulunulan nazik durum nedeniyle bazı ashab tarafından da uygun görüldü. Ancak halife, bu teklifi şiddetle reddetti ve “Bir devenin yularını dahi eksik verseler onlarla savaşırım” tehdidinde bulundu. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 445.

              Bu arada Ömer b. Hattab, Peygamber (s.a.a.)'in “Ben, Allah'tan başka bir tanrı yok, Muhammed de O’nun elçisidir, deyinceye kadar onlarla savaşmaya emredildim. Her kim bunu söylerse malını ve kanını benden korumuş olur.” buyurduğunu halifeye hatırlatınca Ebu Bekir, “Namaz ile zekât arasında fark gören herkesle savaşacağım, çünkü zekât maldan alınan bir haktır, Peygamber de haktan bahsetmiştir” diyerek kendisine zekât vermeyen kabilelerle savaşmaya kararlı olduğunu söyledi.

              Enteresandır ki, Kur'an'ın, “Eğer Allah ve kulumuz Muhammed'e indirdiğimiz ayetlere inanmışsanız, biliniz ki, aldığınız ganimetin humusu Allah'a, Elçisine ve Allah'ın Elçisi ile akrabalığı bulunanlara... aittir” Enfal Suresi, ayet: 41. ayetine ve Resûlullah'ın, “Bilir misiniz Allah'a inanmak ne demektir? Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O’nun elçisi olduğuna şehadet, namazı ikame, zekâtı eda etmek, Ramazan orucunu tutmak, ganimetin humusunu vermektir” (Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercemesi, c. 1, s. 63.) hadisine rağmen halife olan Ebu Bekir, Peygamber'in yakını olan Ehl-i Beyt'e humus verme uygulamasını kaldırmış, namaz ile humus arasında fark görmekte bir sakınca görmemiş, buna karşılık namaz ile zekât arasında fark gördükleri iddia edilen bazı kabilelerle savaşmayı dinî bir emir telakki etmiştir.

              Kaldı ki, söz konusu kabileler, zekât vermemeyi değil,zekâtı Ebu Bekir hükümetine vermemekte direnmişlerdir. Zira namazı kabul edip zekâtı reddetmek başka şeydir, zekâtı Ebu Bekir'e vermemek ise başka şeydir.

              Yorum


                #97
                Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                ZULKASSA SAVAŞI

                Arabistan yarımadasında karışıklıklar devam ederken, Abs ve Zubyan kabilelerinin Medine'ye baskın yapmak üzere harekete geçtikleri haberi Medine'ye ulaşınca Müslümanlar, topyekûn seferber olup Medine'yi müdafaa etmek üzere yolları kontrol altında tuttular. Bir rivayete göre İmam Ali (a.s.) de Medine savunmasına katıldı. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 326.

                İsyancı kabileler, Medine'ye bir gece baskını düzenledilerse de Müslümanların sert direnişi karşısında geri çekilip kaçmaya mecbur kaldılar. İslam kuvvetleri, asileri bir süre kovaladılarsa da asilerin yedek kuvvetleri, hava doldurulmuş yağ tulumlarını Müslüman kuvvetlerin develerinin ayakları altına yuvarlayarak develerin ürkmelerini sağladılar, Ebu Bekir ve arkadaşlarının develeri sağa sola dağılıp kaçınca isyancı kuvvetler, Müslümanların ellerinden kurtulmayı başardılar. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 446. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 316.

                Şüphesiz Halife EbuBekir, en çetin mücadeleyi, kendisine zekât vermeyi reddedenler ile Peygamberlik iddiasında bulunan yalancılarla yaptı. İleride göreceğimiz gibi bu yalancılar arasında Esved, Tuleyha, Secah ve Müseyleme b. Habib başta gelir. Ancak burada yeri gelmişken tarihlerde konu ile ilgili olarak geçen “yalancı peygamberler” ifadesini doğru bulmadığımızı, burada belirtmek isteriz. Meselâ bk. Bahriye Üçok, İslamdan Dönenler ve Yalancı Peygamberler, M.E.B. Yayınları.

                Şöyle ki, “yalancı peygamber” ifadesini kullandığımızda Peygamberlerin “sıdk” sıfatını ihlâl etmiş oluruz. Zira bu ifade ile adeta peygamberleri yalancı olanlar ve yalancı olmayanlar şeklinde iki sınıfa ayırmış oluyoruz. Halbuki, peygamberin -hâşâ- yalancısı olamaz. O halde “yalancı peygamberler” ifadesi yerine “peygamberlik iddiasında bulunan yalancılar” demek, bize göre daha doğru olur.

                Hilâfet ordusunun isyancılarla yaptığı ilk önemli savaşlardan biri de hiç şüphesiz “Zul-Kassa” savaşıdır. Zul-Kassa, Medine'nin doğusunda bir yerin adıdır. Bu savaşta asilerin başında yalancı Tuleyha b. Huveylid bulunuyordu. halife ordusuna da Halid b. Velid komuta ediyordu. Belazuri, Fütuh'ül Buldan, s. 138, Kültür Bakanlığı Yayınları.

                Müslüman kuvvetler, yalancı Tuleyha'nın güçlerini büyük bir yenilgiye uğrattı. Belazurî, Futuhü'l Buldan, s. 104, Tahran 1978.

                Bu savaşta Tuleyha kaçtı, asilerin çoğu da öldürüldü. Zul-Kassa savaşının kazanılmasıyla isyancıların morali bozuldu, yeniden İslam'a dönenler çoğaldı. Bunun sonucu olarak her taraftan Medine'ye zekât gelmeye başladı. Bu olaydan birkaç gün sonra da Usame, verilen görevi başarı ile yerine getirerek Medine'ye geri döndü. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 317.

                Yorum


                  #98
                  Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                  "Enteresandır ki, Kur'an'ın, “Eğer Allah ve kulumuz Muhammed'e indirdiğimiz ayetlere inanmışsanız, biliniz ki, aldığınız ganimetin humusu Allah'a, Elçisine ve Allah'ın Elçisi ile akrabalığı bulunanlara... aittir” Enfal Suresi, ayet: 41. ayetine ve Resûlullah'ın, “Bilir misiniz Allah'a inanmak ne demektir? Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in O’nun elçisi olduğuna şehadet, namazı ikame, zekâtı eda etmek, Ramazan orucunu tutmak, ganimetin humusunu vermektir” (Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercemesi, c. 1, s. 63.) hadisine rağmen halife olan Ebu Bekir, Peygamber'in yakını olan Ehl-i Beyt'e humus verme uygulamasını kaldırmış, namaz ile humus arasında fark görmekte bir sakınca görmemiş, buna karşılık namaz ile zekât arasında fark gördükleri iddia edilen bazı kabilelerle savaşmayı dinî bir emir telakki etmiştir.

                  Kaldı ki, söz konusu kabileler, zekât vermemeyi değil,zekâtı Ebu Bekir hükümetine vermemekte direnmişlerdir. Zira namazı kabul edip zekâtı reddetmek başka şeydir, zekâtı Ebu Bekir'e vermemek ise başka şeydir.
                  Şöyle ki, “yalancı peygamber” ifadesini kullandığımızda Peygamberlerin “sıdk” sıfatını ihlâl etmiş oluruz. Zira bu ifade ile adeta peygamberleri yalancı olanlar ve yalancı olmayanlar şeklinde iki sınıfa ayırmış oluyoruz. Halbuki, peygamberin -hâşâ- yalancısı olamaz. O halde “yalancı peygamberler” ifadesi yerine “peygamberlik iddiasında bulunan yalancılar” demek, bize göre daha doğru olur."

                  Yorum


                    #99
                    Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                    ZULKASSA ADINA UYDURULAN BİR KISSA

                    Yeri gelmişken önce Zulkassa savaşıyla ilgili uydurulan bir kıssayı burada zikretmek istiyoruz. Kıssaya göre bu savaşta Halife EbuBekir'in bizzat ordunun başına geçerek asileri takip etmek istediği, ancak İmam Ali (a.s.)'in buna engel olup halifenin devesinin yularını tutarak ona “Nereye ey halife, sana Resûlullah'ın Uhud savaşı günü söylediğini söylerim ki, kılıcını kınına sok ve nefsinle bizi acındırma, Medine'ye dön. Vallahi, Sana bir hal olursa, bundan sonra İslam intizam bulmaz!” buyurduğu, İmam'ın bu sözleri üzerine halifenin asileri takipten vazgeçip Medine'ye döndüğü ileri sürülür. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 386.

                    Önce “Hadis Usûlü” açısından bu kıssayı tahlile tabi tutalım: Darekutni'nin (ölm. 995), Abdullah b. Ömer'den rivayet ettiği bu kıssa ile ilgili olarak İbn Kesir, “Bu, 'garip' bir hadistir” der. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 448.

                    Burada bazı meşhur muhaddislerin “garip” hadis hakkındaki görüşlerini aktararak, “garip” hadis hakkında okuyucuya kısaca bilgi vermekte yarar görüyoruz.

                    Örneğin Ahmet b. Hanbel (Ölm. 885), şöyle demiştir: “Bu garip hadisleri yazmayınız. Çünkü onlar menakirdir ve çoğu zayıf rivayetlerden gelmedir”. Malik b. Enes ise garip hadis hakkında şunları söylüyor: “İlmin şerri garip hadislerdir”. Abdurrazzak da “Biz, garip hadislerin hayırlı olduğunu zannederdik, halbuki, o şermiş.” derken İmam Ebu Yusuf, “Hadisin garibini arayan yalancı olur.” diyerek garip rivayetlerin gerçekleri yansıtmadığı gerçeğine işaret etmiştir. Prof. Talat Koçyiğit, Hadis Terimleri ve Sözlüğü, s. 138-139, Rehber YAyınları, Ankara-tarihsiz.

                    Her ne kadar söz konusu kıssayı Zekeriyya es-Saci, ayrı bir senetle Aişe binti Ebi Bekir'den rivayet etmişse de Ebu Hasan b. Kattan, “Zekeriyya es-Saci'nin rivayetlerinde ihtilâf vardır. Sonraki muhaddisler onu zayıf görürler.” demiştir. Zehebi, Mizanü'l İ'tidal, c. 2, s. 79.

                    Nitekim Taberî (ölm. 922) de Zulkassa olayından bahsederken İmam Ali'nin ismini zikretmeden şöyle der: “Müslümanlar, “Ey halife, Zulkassa'ya gitme. Eğer size bir şey olursa insanların nizamı bozulur.” dediler. Taberi, Tarihü'l Ümem ve'l Mülûk, c. 4, s. 66-67, Darü'l Fıkr.

                    Keza Belazurî (892) de Zulkassa savaşından bahsederken savaşa katılmaması konusunda İmam Ali'nin Ebu Bekir'i uyardığı şeklinde herhangi bir rivayet aktarmamıştır. Anlaşılan, Taberî'nin herhangi bir isim vermeden rivayet ettiği mezkur sözler, daha sonraları, sahibi yoktur, mantığıyla birileri tarafından İmam Ali'ye mal edilmiştir.

                    Görülüyor ki, Zulkassa'da İmam Ali'nin Ebu Bekir'i savaşmaktan vazgeçirmeye çalıştığı şeklindeki iddia, aslında İmam Ali'nin güya halifenin yanında ve emrinde olduğu izlenimini vermek amacıyla uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.

                    Yorum


                      Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                      KOMUTANLAR ARASINDA İŞ BÖLÜMÜ

                      Halife Ebu Bekir, isyan ve irtidat hareketlerini bastırmak amacıyla orduyu on bir birlik halinde düzenleyerek birlik komutanlarına, halifenin emirlerini ihtiva eden birer mektubunu da verdi. Buna göre halifenin mektubu, asilere ve mürtedlere karşı okunacak, eğer zikredilen hususlara uymazlarsa çeşit çeşit ölümlerle (işkence metodlarıyla) öldürülecekler ve böyleleri ateşte yakılacaklar, kadınları ve çocukları esir edileceklerdir. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 450-451.

                      Ancak İslâm'a çağrı sembolü olan ezanı okuyan kabileler olursa onlara dokunulmayacak, ezan okumazlarsa yükümlülüklerini yerine getirmeleri istenecek, eğer bu isteğe cevap vermezlerse hemen onlarla savaşılacaktı. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 451.

                      Bu birlikler şöyle düzenlenmiştir:

                      1- Halid b. Velid, Tuleyha ve Malik b. Nüveyre üzerine,

                      2- İkrime b. Ebi Cehil, Yamame'ye, Müseyleme b. Habib üzerine,

                      3- Muhacir b. Ebi Umeyye, yalancı Esved el-Ansî'nin Kays b. Maksuh ile birleşen asileri yenmek için Yemen'deki Ebna'ya yardımcı olarak gidecek, sonra Hadramut'a yönelecektir.

                      4- Halid b. Said b. el-As, Suriye yaylasında bir yer olan Hamkateyn üzerine gidecekti,

                      5- Amr b. As, Kudaalar, Vedia ve Haris topluluğunun isyanını bastıracaktı,

                      6- Huzeyfe b. Muhsin, Deba ahalisi üzerine,

                      7- Arface b. Hersume ise sonradan Huzeyfe ile birleşmek üzere Mehre'ye yürüyecekti.

                      8- Şurahbil b. Hasene, İkrime'nin arkasından ona yardımcı olarak Yemame'ye yürüyecek, orası fethedilince, birlik, Kudaa'lar üzerine hareket edecekti.

                      9- Tureyfe b. Haciz, Süleymler ve Havazinler üzerine,

                      10- Süveyd b. Mukarin, Yemen'de Tihame'ye,

                      11- Ve Alâ b. El-Hadramî de Bahreyn'e gidecekti.
                      Taberi, Tarihü'l Ümem ve'l Mülûk, c. 4, s. 68.

                      Yorum


                        Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                        AZGIN ESVED'İN İRTİDATI

                        Peygamberlik iddiasında bulunan ve yalancıların en tehlikelisi olan Esvedü'l Ansî'nin asıl adı, Abhale b. Ka'b b. Gavs'tir. İbn Kesir, El-Bidaye, c. 6, s. 435.

                        Bu şarlatan, Yemen'de oturan “Ans” kabilesine mensuptu. Ancak Esved, daha çok “Zül-Hımar” lakabıyla tanınırdı. Belazuri, Fütuhü'l Buldan, s. 113, Tahran 1978.

                        Peçeli veya eşekli anlamına gelen bu lakap, Esved'in peçeli gezmesi ve bazı marifetler yapan eşeğinin olmasından ileri geliyordu.

                        Allah Resûlü, vefat edecekleri yılda Cerir b. Abdullah el-Becelli'yi, İslâmiyete davet etmek üzere el-Esved'e gönderdi. Ancak Esved, İslâmiyeti kabul etmedi. Belazuri, Fütuhü'l Buldan, s. 113, Tahran 1978

                        İslam tarihinde ilk irtidat hareketini başlatan Esved, kâhinlik eder, çok güzel konuşur, tatlı sözleriyle olduğu kadar halka gösterdiği birtakım hokkabazlıklarla da cahil insanları aldatmasını iyi bilirdi. Rivayete göre onun bir eşeği vardı, Esved, hayvanın kulağına eğilip “Rabbine secde et.” dediği zaman eşek yatar, “kalk!” diye emir verdiğinde de kalkardı. Belazuri, Fütuhü'l Buldan, s. 113, Tahran 1978

                        Esved, bir ara düzenlediği gösteride yüz kadar hayvanı, bir çizgi çizip bunun üzerinde sıraya dizer ve gene sırayla hepsini mızraklardı. Halkı dehşet içinde bırakan bu vahşiyane işi bitirinceye kadar hiçbir hayvan çizginin üstünden kımıldamazdı. Bu tür gösterilere bakılırsa onun hem kâhin hem de ipnotizmacı olduğu söylenebilir.

                        Yorum


                          Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                          umarız bir çok sünni kardeşimiz Ebubekirin, Ali a.s. İmamet ve Ehlibeyt a.s.'a yapmış olduğunu belgeleyen burdaki bilgilere karşı bir diyecekleri vardır. sanki biz Ebubekir ile bir derdimiz var onu kıskanacak bir yerimiz varmış ya da şahsi düşmanlığımız varmış gibi bizi itham etmelerine karşılık...

                          bizim derdimiz onlardan geriye kalan dindir. onların şahsi ihtirasları ve koltuk sevdaları için bu dinin nice hükümleri bozulmuş unutulmuş nice1 bidatlar türemiştir. humus'un Ehlibeyt a.s.'dan menedilmesi ümmetin başına ne belalar açmıştır sadece bu konu bile ciltler dolusu kitapla izaha muhtaçtır. bu gün ekmep parası için kapıkulu uleması sınıfının doğuşu kimin icraatları sebebiyle olmuştur. bu dine en büyük darbe olan husus kimin bidatıyla ortaya çıkmıştır ve kim bunu küşümseyebilir.

                          birileri İslam alemini yönetmeyi, tağutların zulüm dolu icraatlarına bakarak basit sanabilir. tağutların dini korumak müslümanları sünnet yolunda yürütmek ve bidatları sızdırmamak gibi bir hedefleri olmadığı gibi iktidarlarını bunların zıttı uygulamalar üzerine kurarlar. onların hükmetme şekline alışmış birileri, tarihte örneğin ilk üç halife dönemine bakarak yanlış değerlendirmeye düşüyorlar. sanki müslümanları yönetmek namaz kılmak ve zekat toplamaktan ibaretmiş gibi. zahiri uygulanışı kolay ve iktidarlarına zarar getirmeyen bir kaç haddi uygulamakmış gibi görebiliyorlar iktidar olmayı. oysa en ufak bir yanlış hüküm bile milyonların cehenneme yuvarlanması anlamına gelir yönetimde. Müslümanların yöneticisi olmak öyle kolay değildir... hele hele bilgisi vahy olan İmam a.s.'ı çiğneyerek müslümanların başına dikilmeleri asla İslam'ı koruyabilecekleri bir yol değildir. sadece İslam'a zararları ve kendi nefislerine zulmetmeleri anlamına gelir...

                          bu gün tüm zalim hükümdarları sevenlerin, onlar için yapabilecekleri en iyi şey, onların ruhlarına bağışlanmaları için dua etmek, ve açtıkları bid'at yollarından uzak durmak halkı bu yönde uyarmak olacaktır. çünkü bilindiği gibi bidat yollardan gitmek bidat sahiplerinin günahlarına günah katacak ve azaplarını artıracaktır...

                          Yorum


                            Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                            Benim seytanim var o geldiginde benden uzak durun sözünde ne varki?
                            Herkesin seytani vardir,ebu bekirde ne güzel uyariyor iste insanlari.Murtazaalinin scan yaptigi o sayfada daha cok baska seylerde yaziyor onlari neden görmüyorsunuz?
                            Allah Bize Yeter!
                            O Ne Güzel Vekildir...

                            Yorum


                              Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                              [quote author=HiLaLNuR link=topic=8481.msg62050#msg62050 date=1258665604]
                              Benim seytanim var o geldiginde benden uzak durun sözünde ne varki?
                              Herkesin seytani vardir,ebu bekirde ne güzel uyariyor iste insanlari.Murtazaalinin scan yaptigi o sayfada daha cok baska seylerde yaziyor onlari neden görmüyorsunuz?
                              [/quote]

                              konu biraz burdan uzaklaştı ama yine de önemli bir noktaya değindiniz açıklamak gerekir:

                              şayet Ebubekir sıradan bir insan olup, müslümanlara hükmetme, onlara iyiliği, İslamı öğretme, Müslümanların arasına sokulabilecek bidat ve hurafelere engel olma makamında bulunmasaydı bu dediğinizin hiç bir sakıncası olmazdı. yine aynı şekilde Ebubekir, birilerinde dinde nasların belirleyecek otoritelerden biri olarak görülmeseydi, masummuşcasına hakkında kötü laf edilmesi yasak görülmeseydi sorun olmazdı biz nitekim diğerlerinin yığınla bu tür sözlerini ne burda zikrederdik ne bir çok bu tür söz tarih kitaplarında nakledilecek kadar önemsenirdi...

                              oysa burda durum farklıdır. birileri Ebubekirin faziletli olduşundan, İmamın önüne bile geçmeye salahiyetli oluşundan dem vuruyorsa biz ona işte Ebubekirin bu deme hakkına dahası görevine sahibiz...

                              neden en önemli bu konuyu göremiyorsunuz? çünkü imametin İslam'ın yönetim ve devamı için ne derece öneme sahip olduğunu görmüş değilsiniz...

                              şeytanım var benden uzak durun naptığımı bilmem, size zarar veririm diyen biri nasıl Kur'an'da açıkça her tür kötülük ve günahtan temizlendiği açıkça beyan edilmiş Ehlibeytin 1. İmamının önüne geçip onu yönetme ve yönetimden uzak tutma cür'etini taşıyabilir? insanlar nasıl bu gerçeğe rağmen İmamı bırakıp Ebubekiri emrine itaat edilmesi farz bir lider olarak görüp emanetleri ehil olmayan bu kişiye verebilir?

                              Yorum


                                Ynt: HALİFE EBU BEKİR DÖNEMİ VE İLK İCRAATLARI

                                Ehli sünnetin inancina göre peygamberler haric hic kimse masum olmadigi icin sizin gördügünüz sekilde görülmez hic birsey.
                                Allah Bize Yeter!
                                O Ne Güzel Vekildir...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X