Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili
[quote author=ypa link=topic=1684.msg104241#msg104241 date=1284326441]
ebu davut un müsnedi...
sizin bahsettiğiniz ebu davut mu bilmiyorum da müsnet sahibi ebu davutun müsnedinde aşağıdaki ekleyeceğim şekilde işleniyor mut a nikahı.[/quote]
Ebu Davudun adının arkasından o kadar da lakabını yazmıştım. sen daha kimin kim olduğunu bilmiyormusun :gülümseme
ibni Mesuddan r.a rivayet edilen tek hadis bu olsaydı haklı ola bilirdin ama bak ibni Mesud ne diyor:
"İbn-i Mes'ud bu (Nisa suresi 24-cü) ayeti şöyle okurdu: "O halde onlardan -belirlenmiş bir süreye kadar- yararlanmanıza karşılık…"
Nevevi, "Şerhi Sahihi Müslim", cild 9, sayfa 179
kaldı ki, ibni Mesud r.a Rasulullahdan s.a.a sonrada mutanın helal olduğunu söylüyordu
1858 - مَسْأَلَةٌ:
قال أبو محمد: وَلاَ يَجُوزُ نِكَاحُ الْمُتْعَةِ، وَهُوَ النِّكَاحُ إلَى أَجَلٍ، وَكَانَ حَلاَلاً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ نَسَخَهَا اللَّهُ تَعَالَى عَلَى لِسَانِ رَسُولِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَسْخًا بَاتًّا إلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. وَقَدْ ثَبَتَ عَلَى تَحْلِيلِهَا بَعْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَمَاعَةٌ مِنْ السَّلَفِ، رضي الله عنهم، مِنْهُمْ مِنْ الصَّحَابَةِ، رضي الله عنهم، أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، وَجَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، وَابْنُ مَسْعُودٍ. وَابْنُ عَبَّاسٍ، وَمُعَاوِيَةُ بْنُ أَبِي سُفْيَانَ، وَعَمْرُو بْنُ حُرَيْثٍ، وَأَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، وَسَلَمَةُ، وَمَعْبَدٌ ابْنَا أُمَيَّةَ بْنِ خَلَفٍ وَرَوَاهُ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ جَمِيعِ الصَّحَابَةِ مُدَّةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمُدَّةَ أَبِي بَكْرٍ، وَعُمَرَ إلَى قُرْبِ آخَرِ خِلاَفَةِ عُمَرَ. وَاخْتُلِفَ فِي إبَاحَتِهَا، عَنِ ابْنِ الزُّبَيْرِ، وَعَنْ عَلِيٍّ فِيهَا تَوَقُّفٌ. وَعَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَنَّهُ إنَّمَا أَنْكَرَهَا إذَا لَمْ يُشْهِدْ عَلَيْهَا عَدْلاَنِ فَقَطْ، وَأَبَاحَهَا بِشَهَادَةِ عَدْلَيْنِ. وَمِنْ التَّابِعِينَ: طَاوُوس، وَعَطَاءٌ، وَسَعِيدُ بْنُ جُبَيْرٍ، وَسَائِرُ فُقَهَاءِ مَكَّةَ أَعَزَّهَا اللَّهُ.
1858-ci mesele:
Ebu Muhammed dedi: Muta nikahı caiz değil. Bu muvakkat nikahdır. Rasulallah s.a.s. zamanında helal idi. Sonra Allah Teala onu Rasulünün s.a.v diliyle kıyamete kadar nesh etti. Rasulullahdan s.a.a sonra seleften bir gurup mutanın helal olduğunu söylediler. Onlardan sahabeler Esma b. Ebu Bekir, Cabir b. Abdullah, ibni Mesud, ibni Abbas, Amr b. Hureys, Ebu Said el Hudri, Seleme ve Mebed b. Ümeyye b. Halefdir. bunu Cabir b. Abdullah Rasulullah s.a.a, Ebu Bekir ve Ömerin hilafetinin sonun yakın zamanda sahabeden rivayet etmiştir. Mutanın mübah olması konusunda ibni Ömerde ihtilaf, Alide ise tavakkuf edilmiştir. Ömer b. Hattab 2 adaletli şahıs şehadet verene kadar inkar etmiş, şehadet verdikten sonra mübah bilmiştir.
Tabiinlerdense Tavus, Ata, Said b. Cübeyr ve Mekkenin diğer fakihleri mutanın helal olduğunu söylediler.
ibni Hazm, "el Muhalla", Nikah kitabı, 1858-ci mesele
senmi yalancısın ibni Hazmmı? sen ibni Cüreycden başkasının mutayı helal görmediğini idda ediyorsun oysa ibni Hazm Tavus, Ata, Said b. Cübeyr ve Mekke fakihlerinin helal gördüğünü söylüyor. bak aşağıda kendinde söylemişsin aynı şeyi
ittifak felan edilmemiştir. ibni Hazmın ve ibni Abdilberrin sözlerini iyice oku. ek olarak, ibni Abbas r.a ibni Zübeyir devrinde bile mutaya fetva veriyordu, Übeyy b. Kab, ibni Mesud, imam Ali a.s Nisa suresinin 24-cü ayetini Muta nikahına tefsir ediyorlardı.
madem zayıf ne diye yazıyorsun? laf olsun diyemi?
Tirmizinin sözü beni bağlamaz, nasıl ki, muta helaldir diyen Şia alimleri seni bağlamıyor
geçen defa demiştim, yine tekrar ediyorum be adam. Said b. Cübeyr muta nikahını helal görenlerdendir ve ibni Abbasın talebesidir. madem ibni Abbas bu söleri söylemiş, madem Said b. Cübeyr için mutanın haram olduğu kesinleşmiş ne diye mutayı helal biliyordu?
ikinci olarak, Heysemî "Mecmau'z-Zevaid" adlı kitabında bu rivayetin sahih olmadığını ortaya koyarak onun senedi hakkında şöyle demiştir: Haccac b. Ertat düzenbaz ve hilekar bir kişidir
Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 265
neden kati değil? ibni Mesud, ibni Abbas, Übeyy b. Kab ve Hz. imam a.s bu ayetin muta hakkında indiğini söyledikten sonra kati olmayan nedir? eğer onlardan rivayet edilen hadislere bir sözünüz varsa buyrun rical esasınca ortaya koyun. yok eğer söyleye bileceğin bir şey yoksa o zaman sen muta helaldir diyen hadislere cevap vermeğe çalış.
yav ben ibni Abbas, Übeyy, ibni Mesud ve imam Alinin a.s tefsirini bırakıpta senin "şöylede ola bilir" demeni kabul edermiyim? imam Alinin söünün hakk olduğuna dair Rasulullah s.a.a garanti veriyor. senin görüşünün doğru olduğuna kim garanti veriyor?
yav sana kendini reil etme demiştim. halamı Mekkede inmiş olan Muminun suresi ile Medinede inmiş olan Nisa suresini nesh etmeğe çalışıyorsun?
[quote author=ypa link=topic=1684.msg104241#msg104241 date=1284326441]
ebu davut un müsnedi...
sizin bahsettiğiniz ebu davut mu bilmiyorum da müsnet sahibi ebu davutun müsnedinde aşağıdaki ekleyeceğim şekilde işleniyor mut a nikahı.[/quote]
Ebu Davudun adının arkasından o kadar da lakabını yazmıştım. sen daha kimin kim olduğunu bilmiyormusun :gülümseme
Mut'a nikâhınının mubah oluş sebebini Hz. Abdullah b. Mesûd (şöyle) anlatıyor: Resûlallah (s.a.) ile birlikte gaza ediyorduk. Kadınlarımız yoktu. Bu sebeble "hayalarımızı çıkarsak mı acaba?" dedik. Fakat Resü-lullah(s.a.) bizi bundan nehyetti. Sonra bize elbise muk'abilinde muayyen bir zamana kadar bir kadınla evlenmemiz için ruhsat verdi.[216]
Hz. İbn-Mesud'un açıklamasından anlaşılıyor ki, mut'a nikâhı İslâm'ın ilk yıllarında seferde bulunan ve bu yüzden de ailelerinden uzak kalan kimseler için mubah kılınmıştır. Ancak bu iznin seferde olanlar İçin geçerli olduğu kadar seferde olmayanlar için de geçerli olup olmadığı meselesi açıklığa kavuşmamıştı. Bundan dolayı bu iznin herkes için geçerli genel bir izin olduğu kanaatinin doğmasını önlemek bakımından Hz. Peygamber bu nikâhı yasakladı. Sonra ihtiyaç duyuldukça seferde bulunanlar için yine mubah kıldı ve sonra tekrar yasakladı. Nihayet Mekke'nin fethinden sonra bir daha hiç helâl olmamak üzere ebediyyen yasakladı. Böylece mut'a nikâhı son hükmünü alarak yürürlükten kaldırıldı.
Hz. İbn-Mesud'un açıklamasından anlaşılıyor ki, mut'a nikâhı İslâm'ın ilk yıllarında seferde bulunan ve bu yüzden de ailelerinden uzak kalan kimseler için mubah kılınmıştır. Ancak bu iznin seferde olanlar İçin geçerli olduğu kadar seferde olmayanlar için de geçerli olup olmadığı meselesi açıklığa kavuşmamıştı. Bundan dolayı bu iznin herkes için geçerli genel bir izin olduğu kanaatinin doğmasını önlemek bakımından Hz. Peygamber bu nikâhı yasakladı. Sonra ihtiyaç duyuldukça seferde bulunanlar için yine mubah kıldı ve sonra tekrar yasakladı. Nihayet Mekke'nin fethinden sonra bir daha hiç helâl olmamak üzere ebediyyen yasakladı. Böylece mut'a nikâhı son hükmünü alarak yürürlükten kaldırıldı.
"İbn-i Mes'ud bu (Nisa suresi 24-cü) ayeti şöyle okurdu: "O halde onlardan -belirlenmiş bir süreye kadar- yararlanmanıza karşılık…"
Nevevi, "Şerhi Sahihi Müslim", cild 9, sayfa 179
kaldı ki, ibni Mesud r.a Rasulullahdan s.a.a sonrada mutanın helal olduğunu söylüyordu
Bu gün bazı Şia fırkalarının dışında mut'a nikâhının helâl olduğunu iddia eden bir fıkıh âlimi yoktur. Yalnız İbn Cüreyc'in de mut'a nikâhının helâl olduğunu savunduğuna dair bir rivayet vardır.
قال أبو محمد: وَلاَ يَجُوزُ نِكَاحُ الْمُتْعَةِ، وَهُوَ النِّكَاحُ إلَى أَجَلٍ، وَكَانَ حَلاَلاً عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ثُمَّ نَسَخَهَا اللَّهُ تَعَالَى عَلَى لِسَانِ رَسُولِهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَسْخًا بَاتًّا إلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. وَقَدْ ثَبَتَ عَلَى تَحْلِيلِهَا بَعْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَمَاعَةٌ مِنْ السَّلَفِ، رضي الله عنهم، مِنْهُمْ مِنْ الصَّحَابَةِ، رضي الله عنهم، أَسْمَاءُ بِنْتُ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، وَجَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، وَابْنُ مَسْعُودٍ. وَابْنُ عَبَّاسٍ، وَمُعَاوِيَةُ بْنُ أَبِي سُفْيَانَ، وَعَمْرُو بْنُ حُرَيْثٍ، وَأَبُو سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ، وَسَلَمَةُ، وَمَعْبَدٌ ابْنَا أُمَيَّةَ بْنِ خَلَفٍ وَرَوَاهُ جَابِرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ جَمِيعِ الصَّحَابَةِ مُدَّةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمُدَّةَ أَبِي بَكْرٍ، وَعُمَرَ إلَى قُرْبِ آخَرِ خِلاَفَةِ عُمَرَ. وَاخْتُلِفَ فِي إبَاحَتِهَا، عَنِ ابْنِ الزُّبَيْرِ، وَعَنْ عَلِيٍّ فِيهَا تَوَقُّفٌ. وَعَنْ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَنَّهُ إنَّمَا أَنْكَرَهَا إذَا لَمْ يُشْهِدْ عَلَيْهَا عَدْلاَنِ فَقَطْ، وَأَبَاحَهَا بِشَهَادَةِ عَدْلَيْنِ. وَمِنْ التَّابِعِينَ: طَاوُوس، وَعَطَاءٌ، وَسَعِيدُ بْنُ جُبَيْرٍ، وَسَائِرُ فُقَهَاءِ مَكَّةَ أَعَزَّهَا اللَّهُ.
1858-ci mesele:
Ebu Muhammed dedi: Muta nikahı caiz değil. Bu muvakkat nikahdır. Rasulallah s.a.s. zamanında helal idi. Sonra Allah Teala onu Rasulünün s.a.v diliyle kıyamete kadar nesh etti. Rasulullahdan s.a.a sonra seleften bir gurup mutanın helal olduğunu söylediler. Onlardan sahabeler Esma b. Ebu Bekir, Cabir b. Abdullah, ibni Mesud, ibni Abbas, Amr b. Hureys, Ebu Said el Hudri, Seleme ve Mebed b. Ümeyye b. Halefdir. bunu Cabir b. Abdullah Rasulullah s.a.a, Ebu Bekir ve Ömerin hilafetinin sonun yakın zamanda sahabeden rivayet etmiştir. Mutanın mübah olması konusunda ibni Ömerde ihtilaf, Alide ise tavakkuf edilmiştir. Ömer b. Hattab 2 adaletli şahıs şehadet verene kadar inkar etmiş, şehadet verdikten sonra mübah bilmiştir.
Tabiinlerdense Tavus, Ata, Said b. Cübeyr ve Mekkenin diğer fakihleri mutanın helal olduğunu söylediler.
ibni Hazm, "el Muhalla", Nikah kitabı, 1858-ci mesele
senmi yalancısın ibni Hazmmı? sen ibni Cüreycden başkasının mutayı helal görmediğini idda ediyorsun oysa ibni Hazm Tavus, Ata, Said b. Cübeyr ve Mekke fakihlerinin helal gördüğünü söylüyor. bak aşağıda kendinde söylemişsin aynı şeyi
Zahirî ulemasından İbn Hazm bu konudaki görüşlerini şöyle ifâde ediyor: "Muayyen bir müddet için kıyılmış olan mut'a nikahı haramdır. Bu nikah İslâm'ın ilk devirlerinde helâl kılınmıştı, fakat sonradan yürürlükten kaldırıldı. Allah Teâlâ Peygamberinin diliyle onu kıyamete kadar yasakladı.
Resûl-i Ekrem'in vefatından sonra selef ulemâsından bir cemaat mut'a nikâhının helalliğini savunuyorlardı. Ashâb-ı kiramdan Esma bint Ebî Bekr, Câbir b. Abdillah, İbn Mesud, İbn Abbas, Mua'viye b. Ebî Süfyân ve Ebû Said el-Hudrî; tabiûndan ise, Tâvûs, Atâ, Saîd b. Cübeyr ve diğer Mekke fukahâsı bu görüşü savunan kimseler arasındaydı."[218]
Resûl-i Ekrem'in vefatından sonra selef ulemâsından bir cemaat mut'a nikâhının helalliğini savunuyorlardı. Ashâb-ı kiramdan Esma bint Ebî Bekr, Câbir b. Abdillah, İbn Mesud, İbn Abbas, Mua'viye b. Ebî Süfyân ve Ebû Said el-Hudrî; tabiûndan ise, Tâvûs, Atâ, Saîd b. Cübeyr ve diğer Mekke fukahâsı bu görüşü savunan kimseler arasındaydı."[218]
İbn Hazm'ın Ashâb-ı kiramdan ve tabiûndan pekçok ilim adamını mut'a nikahının helal olduğuna inandıklarına dair ileri sürdüğü bu görüş şu şekilde reddedilmiştir: "Mut'a nikahının mubah olup olmadığı konusundaki ihtilâf ancak Hz. Ömer'in hilafetinin son yıllarına kadar devam etmiştir. Hz. Ömer halifeliğinin son yıllarında bu nikâhın Resûl-i Ekrem tarafından yasak edildiğini kesin bir dille ifâde etmiş, ondan sonra da İbn Abbâs'm dışında o devirde yaşayan ulemâ mut'a nikâhının haram olduğunda ittifak etmişlerdir.
İbn Abbas*in bu görüşünden döndüğüne dâir de Sünen-i Tirmizî'de şöyle bir rivayet vardır: "İbn Abbas dedi ki:
Mut'a İslâmiyetin başlangıcında vardı ve bir erkek, yabancısı olduğu bir beldeye varınca orada bir kadınla evlenir, kadın onun eşyasını korur ve elbisesini onarırdı. Neticede, "...ancak ailelerine ve mülk-i yemin olan cariyelerin..."[219] âyet-i kerimesi nazil olunca kaldırıldı. İbn Abbâs, "artık o iki fercden (karısı ile cariyesinin ferclerinden) başka her fere haramdır" dedi.[220] Ancak bu hadis zayıftır. Çünkü senedinde Musa b. Ubeyde vardır.
Mut'a İslâmiyetin başlangıcında vardı ve bir erkek, yabancısı olduğu bir beldeye varınca orada bir kadınla evlenir, kadın onun eşyasını korur ve elbisesini onarırdı. Neticede, "...ancak ailelerine ve mülk-i yemin olan cariyelerin..."[219] âyet-i kerimesi nazil olunca kaldırıldı. İbn Abbâs, "artık o iki fercden (karısı ile cariyesinin ferclerinden) başka her fere haramdır" dedi.[220] Ancak bu hadis zayıftır. Çünkü senedinde Musa b. Ubeyde vardır.
İmam Tirmizî de bu konudaki görüşlerini şöyle ifâde ediyor: Peygamber (s.a.)'in ashabından ve sonrakilerden ilim adamlarının ameli bu hadis üzredir. İbn Abbâs'dan bir ruhsat rivayet edilmişse de Resûlullah (s.a.)'dan naklen mut'anın hükmü kendisine bildirilince kavlinden dönmüştür. İlim adamlarımızın çoğu mut'anın haram olduğu üzerinde mutabıktır. Sevrî, İbnu'l-Mübârek, Şafiî, Ahmed ve İshak'm kavli budur.[221]
Her ne kadar İbn Abbas'ın mut'a nikâhının mubah olduğu görüşünden döndüğüne dâir Tirmizî'nin rivayet ettiği hadis zayıf ise de, Hattabî'-nin Said b. Cübeyr'den naklen rivayet ettiği; Ben îbn Abbâs'a senin fetvan aldı yürüdü ve onunla ilgili olarak şâirler şiir söylemeye başladı, dedim de İbn Abbas; Vallahi ben böyle bir fetva vermedim. Mut'a leş gibidir sadece zaruret hâlinde kalanlar için helâldir dedi, anlamındaki hadis de onu takviye etmektedir. Nitekim Hattâbî'nin naklettiği bu hadis Beyhakî tarafından da rivayet edilmiştir. Beyhakî'nin rivayetinin sonundalcümle bulunmaktadır: "O ancak leş, kan ve domuz eti gibidir."
ikinci olarak, Heysemî "Mecmau'z-Zevaid" adlı kitabında bu rivayetin sahih olmadığını ortaya koyarak onun senedi hakkında şöyle demiştir: Haccac b. Ertat düzenbaz ve hilekar bir kişidir
Mecmau'z - Zevaid, c. 4, s. 265
Her ne kadar bazı kimseler "mut'a nikahının Peygamber tarafından haram kılındığına dair rivayetler zannîdir, kat'î bir hüküm zannî delillerle neshedilemez" diyorlarsa da bu söz bir iddiadan öte gidemez, çünkü iddia edildiği gibi mut'anın Kür'an-ı Kerim'Ie helâl kılındığı kabul edilse bile onu helâl kılan âyetin sübûtu kat' olmakla birlikte iki cihetten delâleti zannîdir.
1. Çünkü âyet-i kerimedeki istimta' kelimesi[222] mut'a nikâhı anlamına gelebileceği gibi, sahih nikâhla kadından faydalanma anlamına da gelebilir.
Tirmizî'nin rivayet ettiği hadiste İbn Abbas'ın "mut'a İslâmın başlangıcında vardı... neticede "...ancak eşleri yahut ellerinin sahibolduğu(cariyeler)hâriç..."[223] âyet-i kerimesi İnince kaldırıldığı, artık o iki fercden başka her fere haramdır" demesi ise, mut'anın mubah olmadığını kesinlikle ifâde etmektedir. Rivayete göre İmam Ali de "Peygamberimiz kadınları mut'a usûlü nikâhlamayı nehyetti. Bu önceleri kadın bulamayanlar içindi, sonradan kadın ve erkek arasındaki miras iddet, talak, nikâh hükümleri inince mut'a adeti neshedildi" buyurmuştur.[224]
Yorum