Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili



    yazı 2003 de yayınlanmış. bizde bunu daha önce de paylaşmıştık ama tekrar bazen gerekli oluyor demekki.
    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

    Yorum


      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

      [quote author=ypa link=topic=1684.msg130353#msg130353 date=1314390240]
      sizin bir başka hatanız. neymiş bu Hz Ömer r.a. sizin gözünüzde. tek başına Hem Allah Resulünün s.a.v. in getridklerini hem Allah c.c. un ayetlerinin hükmünü kaldırmış. zamanında yaşayan sahabei güzin de sizin görüşünüze göre buna misade etmiş.

      veyl size veyl. Hz Ömer r.a. ın zamanının sahabeleri bu kadar mı sinmiş korkmuş Allah Resulü s.a.vin hadslerini Allah c.c. un ayetlerini unutmuşlardı. giydiği elbisenin hesabını soranlar Allah REsulü s.a.v. in sünnetini bozmanın hesabını soramamışlar mı.

      uyanın arkadaşım. HZ Ömer ra. bazı şeyleri eklemiş bazı şeyeri çıkarmamış, çıkarmışta kimse se çıkarmamış ise mesul Hz Ali nin de içinde bulunduğu sahabeler değil midir?_

      siz dediğim gibi ne dediğinizi hiç bilemediniz bu gün de bilmiyorsunuz. sözlerin nereye gittiğini bilemiyorsunuz.
      [/quote]

      ikinci halifenin yapmış olduğu hatalarin mesulu hz ali as'i niye bağlar onu anlamadım. Sonuçta hz ali yalnız bırakılmış, 2. Halife devlet başkanı din ve devlet işlerinden sorumlu. Bir avuç insanın nasıl karşı çıksın ömer'in yaptıklarına.
      Hüseyin'in şehadeti üzre müminlerin kalbinde bir aşk vardır, o aşk asla soğumaz.
      Hz.Peygamber (saa)

      Yorum


        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

        [quote author=ypa link=topic=1684.msg130403#msg130403 date=1314446130]
        40 sayfa içerisinde delil göremedin mi? her şey itekrar mı yazalım. yazsak belki iyi olur ama zahmet et oku. [/quote]

        ypa hayasızlıktan el çek, yeter artık, sabırlarımızı zorlama, haysızsa bu hayasızlığını kendine sakla. delillerin senin kafana fırlatılıp atılır. biliyormusun neden? çünkü sinek kadar bile değeri olmayan yahudi uydurmalarından "delil" getiriyorsun. ben bu konuda özellikle hasass davranacağım, çünkü bu konuda üzerinde bir hayli tartışmalar yapılan ve Şiaya saldıranların saldırılarını odakladıkları bir noktadır. o yüzden tekrar söylüyorum ve bir daha söylemeyeceğim. konu hakkında delil ve kaynaksız yazan kim olursa olsun yazılarını sileceğim.

        ne imam-ı azam ne Hz Ömer mut'a yapmış. zinaya hevesli olsam onlara uymam garip olmaz mı?

        geç böyle saldırıları kelime oyunlarına çocukça saplantılara cevap verecek değilim. Benim uyduklarımın hiç birisi mut'a yapmamış.
        biz burada birilerinin muta yapıp yamadıklarını değil mutanın hükmünün harammı yoksa healmi olduğunu konuşuyoruz. zina meselesine gelince, "para vererek zina yapana hadd cezası yoktur" diyen senin kralın Ömer b. Hattab ve imamın EBu Hanifedir. delili de bizzat ehli sünnet kaynaklarıdır. bir tae örnek olarak zikr ettik, eğer sen kaynaklarından bihabersen bundan ben sorumlu değilim.

        Kimler mi onlar Hz Peygamber s.a.v. Hz Ebubekr r.a. Hz Ömer r.a Hz Osman r.a. HZ Ali r.a. vs dah bir çokları. sen kime uyuyorsun bu konuda onu söyle...
        aynı şeyi ne diye tekrar ediyorsun? ben yukarıda yazdım, imam Ali a.s muta nikahı yapmıştır. diğer taraftan benim istediğim delil gelmedi. sen "Peygamber bir işi yapmadı ise onu yapmak olmaz diyorsan" öncelikle bu kaideyi ıspat etmelisin. -farzı muhal- ıspat edildiği takdirde de ben imam Ali a.s-ın muta nikahı yaptığına dair delil getirdim.

        yalancının kim olduğunu beyan etmiştim bazen kasıtlı bazen kasıtsız kaynaklardan işine gelenleri yayınlayan elmeddin sorumlu. yalancı demek ağır olur. gençlik ve cahilliğine veriyorum bir çok sözünü. o sebepten yalancı ithamı yerine cahil demek daha uygun geliyor.
        bunu defalarca beyan ettim, senin yahudi uydurması, yahudi palavraları dolu olan kaynakların benim için muharref Tevrat gibidir. nasıl ki, O Tevrat bana karşı delil olamaz, senin kaynaklarında aynıdır. ama nasıl ki, müslümanlar Tevratın Kurana uyan kısımlarından delil getiriyorlarsa bende benim kaynaklarımın sözünü senin kaynaklarından aktarıyorum. sana senin gibi bir nasibinin sözünü de aktardım "nasibi nasibinin dilinden daha kolay anlar" diye ama anlamadın.

        sorumu tekrar soruyorum: senmi yalancısın yoksa sahabemi?

        Yorum


          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

          [quote author=ypa link=topic=1684.msg130416#msg130416 date=1314454660]
          daha önce de link olarak paylaşmıştık fakat linkler hep atlanıyor. o sebepten az uzun olmakla beraber bir kere daha paylaşayım okuyun.



          linki bu.[/quote]

          [quote author=ypa link=topic=1684.msg130422#msg130422 date=1314455075]


          yazı 2003 de yayınlanmış. bizde bunu daha önce de paylaşmıştık ama tekrar bazen gerekli oluyor demekki. [/quote]

          daha önce paylaşmış ve cevabını almıştın. şimdi de tekrar yapıyorsun, tekrar kopyalamak yerine başlığa bak, cevapları oku. eğer cevaplara itirazın varsa onları bildir.

          Yorum


            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

            BAŞLIK İLE İLGİSİ OLMAYAN YAZILAR TARAFIMDAN SİLİNMİŞTİR. VE BUNDAN SONRADA BAŞLIK İLE İLGİSİ OLMAYAN, BOŞ SÖZLER (DELİLE DAYANMADAN HARAMDIR VE S. GİBİ) İÇEREN, TEKRAR OLAN HER MESAJ TARAFIMDAN SİLİNCEKETİR, HEMDE HİÇ BİR İSTİSNA OLMADAN.

            Yorum


              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

              bi tane soru sordum ama cevap yine gelmemiş..

              Yorum


                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                [quote author=Qom_u_aşk link=topic=1684.msg130433#msg130433 date=1314471629]
                bi tane soru sordum ama cevap yine gelmemiş..
                [/quote][quote author=ypa link=topic=1684.msg130402#msg130402 date=1314446051]
                bilmediğiniz için mi soruyorsunuz. beni sınamak için mi? siz zannınıza göre cevaplayın. buyrun.
                [/quote]
                Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                Yorum


                  Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                  MUT’A NİKÂHININ GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI

                  Mut’a nikahının geçerli olması için şu dört şartın bulunması gerekir;

                  1. Mut’a nikâhı teklif ve kabul ile gerçekleşir. Dolayısıyla nikahlanacak olan taraflar her hangi bir zor ve baskı altında olmadan birbirlerini belli bir süreliğine eş olarak kabul ettiklerini ifade etmelidirler. Meselâ; “seni kendime nikahlıyorum. Seni mut’a nikâhı ile nikahlıyorum. vs”kabul ettin mi? tekliflerine, “Evet kabul ediyorum. Kabul ettim. vb.” gibi ifâdelerle yanıt verilmelidir.

                  2. Nikahlanacak bayan Müslüman, Hırıstiyan, Yahûdî veya Mecûsi vb. gibi Kitap ehli bir kimse olmalıdır. Putperest müşriklerle, ateistlerle vs. mut’a nikâhı ile nikahlanılamaz.

                  Müslüman bayan ise, ancak Müslüman bir erkekle mut’a nikâhı yapabilir.

                  Bayan da, erkek de Ehl-i Beyt düşmanı olan kimselerle (Nâsıbîlerle= elmeddin e göre ehl-i sünnet te bu sınıfta ) mut’a yapamazlar.

                  3. Nikah akdinin geçerli olması için mehir miktarı belirtilmelidir.Mehir az olsun, çok olsun belirtilerek karara bağlanmaz ise, nikah geçersizdir. Ancak, kadın mehir almaz veya kocasına bağışlar ise bunda bir sakınca yoktur.

                  4. Nikah yapılırken ne kadar süre ile evli kalınacağı belirtilmelidir. Süre sınırlandırılmaz ise, nikah dâimî nikah olur. Bu süre eşlerin kendilerinin anlaşarak karar verebilecekleri uzun veya çok kısa bir süre olabilir. (saat, gün, ay, yıl... vb.) Sürenin bitiminde iki taraf isterlerse nikahlarının süresini şartlara uygun olarak uzatabilirler. Nikah süresinin dolması ile eşler otomatik olarak birbirlerinden boşanmış olur ve birbirlerine haram hâle gelirler.

                  Mut’a ile ilgili bazı hükümler;

                  Bâkire veya dul, kârını-zarârını bilecek şekilde reşîde olmuş, erginliğe ulaşmış bir bayan ile mut’a nikâhı kıyılabilir. Ancak, bâkire kızın mut’a ile nikahlanması hoş karşılanmamış, ve bu durumun hem kız için ve hem de kızın âilesi için utanç verici bir hâl olacağı rivâyetlerde ifâde edilmiştir.
                  Mut’a nikâhında ayrıca bir boşanma gerçekleşmez. Sürenin bitimi ile boşanmışlık hâli ortaya çıkar.

                  Eşler arasında mîrâs hükümleri uygulamaya girmez.

                  Eşler arasındaki anlaşmaya göre, olacak çocuk iki taraftan birine evlat olur. Dilenirse hamileliği önleyici uygun tedbirler alınabilir.

                  Ayrıldıktan sonra kadın erkekten nafaka talebinde bulunamaz.

                  Bayan erkekle ilişkiye girmiş ise, nikah süresi bittiğinde iki hayız ve temizlik müddeti iddet beklemelidir. Hayız ve nifastan kesilmiş bir kadın ise kırkbeş (45) gün iddet bekler. Nikahlı iken erkeğin ölümü halinde ise, kadın dört ay on gün iddet bekler. Bu iddet süresi bitmeden başka bir kimse ile nikahlanan kadın zinâ etmiş olur.

                  Erkek mut’a yapacağı kadının iddetini vs. araştırmak zorundadeğildir. Ancak nikahtan önce bu durum ile ilgili olumsuz bilgiler edinmiş ise konuyu araştırması ve ona göre davranması daha uygun görülmüştür.

                  Mut’a nikahı sadece cinsel amaçla yapılan bir nikah değildir. Birbirleri ile dâimî eş olma niyetleri olan iki kişinin, harama düşmeden meşru sınırlar içerisinde konuşması, birbirlerini biraz olsun tanımaya çalışmaları, yan yana olmaları, vs. gibi amaçlarla da yapılabilir. Meselâ; insanlarımızın tanıma devresi gibi gördükleri nişanlılık dönemindeki yakınlığın dînin meşru sınırları içerisinde gerçekleşmesi gibi amaçlarla. Bu amaçlarla mut’a yapan kişiler antlaşmalarındaki şartlara mutlaka riâyet etmeli, haramlara vesîle olacak hal ve hareketlerden kaçınmalıdırlar. Çünkü Müslüman nikah ve antlaşma ile hem karşısındakine söz vermiş ve hem de Allâh’a söz vermiş olur.

                  Mut’a nikahı ile birbirlerini iyice tanıyan eşler dilerlerse nikahlarını dâimî nikaha çevirir, bir yastıkta mutlu bir ömür sürmenin hazzını tadarlar
                  Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                  Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                  Yorum


                    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                    [quote author=ypa link=topic=1684.msg130416#msg130416 date=1314454660]
                    daha önce de link olarak paylaşmıştık fakat linkler hep atlanıyor. o sebepten az uzun olmakla beraber bir kere daha paylaşayım okuyun.



                    linki bu.[/quote]

                    [quote author=ypa link=topic=1684.msg130422#msg130422 date=1314455075]


                    yazı 2003 de yayınlanmış. bizde bunu daha önce de paylaşmıştık ama tekrar bazen gerekli oluyor demekki. [/quote]

                    ypa nicki ile yazan üyemizin verdiği bu linklerdeki bilgiler hemen-hemen aynı, o yüzden teker-teker değilde ikisini birleştirip cevaplamaya çalışacağız. makalede muta nikahının haram olduğu 2 delil esasladırılmış:

                    1. ehli sünnet kaynaklı hadislere.
                    2. ehli sünnet alimlerinin icmasına.

                    bizim bunlara cevabımıza gelince;

                    1. ehli sünnet kaynaklarından bize karşı delil getirmenin ne kadar ahmakça olduğunu defalarca beyan ettik, hatta nasibilerin kendi imamları olan ibni Hazmdan da alıntı yaptık. ama ne var ki, nasibiler bunu anlamamakta diretiyorlar. ehli sünnet kaynaklı hadisler ile mutanın haram olduğunu ıspta etmek için bir makale yazmanın misali hristiyanların İncil ve diğer hristiyan kaynaklarına dayanarak Hz. İsa a.s-ın -haşa lillah- Allahın oğlu olduğunu, çarmıha gerilerek öldürüldüğünü ıspat etmek için makale yazmalarına benzer. acaba müslümanlar bu makaleyi kabullenirlermi? yoksa "bunlar yalandır ve bize karşı da bir değeri yoktur"mu derler? bu makale sahibi neden akıl erdiremiyor ki, bizler yani Şiiler sünni kaynaklarının doğruluğuna güvenmiyoruz, onları kabullenmiyoruz. eğer güvensek, kabullenseydik zaten onlara amel eder ve bu sonuçta bizde ehli sünnet olurduk. makale sahibine ve özellikle makaleyi siteye kopyalayan ve defalarca da aynı hareketi tekrar eden ypa nickli üyeye soruyoruz: size bu (muta nihakı) konuda Şii kaynaklarına daynan bir makale takdim edersek kabul edecekmisiniz? muta nikahının helal olduğunu kabul edecekmisiniz? eğer cevap "evet" ise o zaman bu küçük makaleyi okuyun ve muta nikahının helal olduğunu kabul edin: Ehli Beyt a.s mezhebinden muta nikahı

                    yok eğer cevap "hayır, biz Şiilerin kaynaklarına güvenmiyoruz, inanmıyoruz, onları doğru bulmuyoruz" şeklinde olacaksa bizim sizin kaynaklarınızı kabulleneceğimizi hangi akıl (akılsızlık) ile düşünürsünüz? yani siz bu kadarmı....? üstelik sizin kaynaklarınız harici, nasibi, yahudi ve hristiyan dolup taşıyor:

                    sünni kaynakları ve hariciler
                    sünni kaynakları ve nasibiler
                    sünni kaynakları ve Ehli Kitap

                    biz ise Ehli Beyt a.s düşmanlarının kafir ve necis olduklarına inanıyoruz. öyle ise kafirlerin sözünü nasıl kabullenmemizi beklersiniz?

                    2. ehli sünnet alimlerinin bu konuda icma etmesi meselesine gelince, eğer böyle bir icma varsa bile bu bizi bağlamaz. çünkü biz o alimleri kabullenmiyoruz, onların sözlerinin bizim için değeri yoktur. eğer sizin alimleriniz faraza bunun haram olduğuna icma etmişse şu halde bizim alimlerimizde bunun aksine muta nikahının helal ve caiz olduğuna icma etmiştirler.

                    Yorum


                      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                      buraya kadarki cevaplar genel cevaplar idi, eğer muhalif bize bir şeyi ıspat etmek istiyorsa şu halde bunu bizim kaynaklar esasınca yapmalıdır. nasıl ki, biz muta nikahının helal ve caiz olduğu, onu Rasul s.a.a-in değil, Ömer b. Hattabın yasakladığı hakkında muhaliflerimize kendi kaynaklarından delil sunuyoruz, aynı şekilde onlarda bize bizim kaynaklarımızdan delil sunmalıdırlar. aksi halde sözleri bizim nezdinimizde bir dğere sahip değildir. ypa nickli üye sık-sık tekrar ediyor: "senin yazdıkların delilde bizim yazdıklarımız delil değilmi?"

                      cevap: evet bizim yazdıklarımız size karşı delildir, çünkü sizin kaynaklarınızdandır. sizin yazdıklarınız ise delil değildir, çünkü bizm kaynaklarımızdan değildir.

                      Yorum


                        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                        şimdi de inşaAllah makalede geçen bazı ehli sünnet kaynaklı hadisleri ele alacak, ardından da icmanın olup olmadığını belgelerle ortaya koyacağız.

                        1. hadislerin incelenmesi:

                        1-1. imam Ali a.s-a nispet edilen hadis:


                        İmam Malik Zuhrî'den, onun da senediyle Hz. Ali'den naklettiğine göre şöyle demiştir: "Rasulullah (s.a.s) Hayber gazvesinde, mut'a nikahını ve evcil eşek etini yasaklamıştır." (Müslim, Nikah, 25-30, 32, Sayd, 23; eş-Şevkanî, a.g.e., VI, 20; Zeylaî, a.g.e., III, 177)
                        Ümmet, ihtiyaç duyulmasına rağmen mut'a'yı menetmiştir. el-Hattabî'ye göre Şiîler bu konuda Hz. Ali'ye de muhalefet etmişlerdir. Çünkü Hz. Ali mut'a ruhsatının neshedildiğini söylemiştir. (el-Kasanî, a.g.e., II, 273; es-Sabünî, Tefsîru Ayati'l-Ahkam, 2. baskı. Dımaşk 1977, l, 457; ez-Zuhayli, a.g.e., VII, 68)
                        biz bu hadisi daha önce cevaplamıştık, fakat ypa nicki üyenin ya anlama problemi var yahutta gözlerinde problem var ki, görmemiş olacak. ypa nickli üye sayesinde 4-cü defa tekrar ediyoruz. bu hadisi Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai ve daha bir çok ehli sünnet alimi rivayet etmiştirler ve bu hadislerin hepsi aynı senet ile rivayet edilmiş, özellikle hadis ibni Şihab ez-Zührüde birleşmiştir. şimdi hadisi aktaralım önce:

                        حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ وَابْنُ نُمَيْرٍ وَزُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ جَمِيعًا عَنْ ابْنِ عُيَيْنَةَ قَالَ زُهَيْرٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ الْحَسَنِ وَعَبْدِ اللَّهِ ابْنَيْ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ عَنْ أَبِيهِمَا عَنْ عَلِيٍّ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْ نِكَاحِ الْمُتْعَةِ يَوْمَ خَيْبَرَ وَعَنْ لُحُومِ الْحُمُرِ الْأَهْلِيَّةِ
                        Ebu Bekir b. Ebi Şeybe ile İbni Nümeyr ve Züheyr b. Harb toptan ibni Uyeyne'den rivayet ettiler. Züheyr dedi ki: Bize Süfyân b. Uyeyne, Zühri'den, o da Muhammed b. Ali'nin oğulları Hasen ile Abdullah'dan, onlar da babalarından, o da Ali'den nakien rivayet etti ki, "Nebi s.a.a Hayber günü hem nikâhı mütdan, hem de ehli eşeklerin etlerinden nehiy buyurdu"

                        Müslim, "es-Sahih", Nikah kitabı, muta nikahı babı, hadis 1407

                        bu hadis şu şekilde de rivayet edilmiştir:

                        وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ حَدَّثَنَا أَبِي حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ الْحَسَنِ وَعَبْدِ اللَّهِ ابْنَيْ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِيٍّ عَنْ أَبِيهِمَا عَنْ عَلِيٍّ أَنَّهُ سَمِعَ ابْنَ عَبَّاسٍ يُلَيِّنُ فِي مُتْعَةِ النِّسَاءِ فَقَالَ مَهْلًا يَا ابْنَ عَبَّاسٍ فَإِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ نَهَى عَنْهَا يَوْمَ خَيْبَرَ وَعَنْ لُحُومِ الْحُمُرِ الْإِنْسِيَّةِ
                        Muhammed b. Abdullah b. Nümeyr rivayet etti, dedi ki: bana babam rivayet etti, dedi ki: bana Ubeydullah, ibni Şihab'dan, o da Muhammed b. Alî'nin oğulları Hasen ile Abdullah'dan, onlarda babalarından, o da Ali'den naklen rivayet eyledi ki, Hz. Ali ibni Abbas'i kadınlara müt'a yapmak hususunda müsamahakâr konuşurken işi­terek şöyle dedi: "Yavaş ol ey ibni Abbas! Çünkü Nebi s.a.a Hayber günü hem müt'a'dan, hem de ehli eşeklerin etlerinden nehiy buyurdu"

                        Müslim, "es-Sahih", Nikah kitabı, muta nikahı babı, hadis 1407

                        her iki hadisin senedinde kırmızı ile işaretlediğim ravi ibni Şihab ez-Zührüdür. ibni Şihabın hadisin senedinde mevcutluğundan dolayı hadiste 2 problem var:

                        1. ibni Şihab ez-Zührü hadisi "anane" ile rivayet etmiştir. "anane" ile olan hadisin kabul edilmesi için 3 şart vardır:

                        An'ane ravi ile şeyhi arasında mülakata delalet etmez. Şeyhinden "an fulan" diyerek rivayette bulunan ravi gerçekte onu görmemiş ve hadisi ondan almamış olabilir. Bu durumda isnadı munkatı olabileceği gibi tedlis yapmış da olabilir. Her iki halde de hadisi sahih addedilmez. Bu itibarla mu'an'an hadisin muttasıl sayılabilmesi için bazı şartlar ileri sürülmüştür:

                        Bunlardan ilki "an" lafzı ile rivayette bulunan ravinin adaletli dolayısıyle sika olmasıdır.
                        İkincisi ravinin tedlis yapan yani mülaki olmadığı şeyhlerden hadis rivayet eden biri (mudellis) olmaması.
                        Üçüncüsü ise hadis aldığı şeyhe mülaki olduğunun bilinmesidir.

                        kaynak: hadis sözlüğü

                        ibni Şihab ez-Zührü ehli sünnet nezdinde güvenilir bir ravidir, fakat "anane"li hadisin kabulü için koşulmuş şartlardan birisi ravinin müdelles olmamasıdır. oysa ibni Şihab ez-Zührü müdellesdir:

                        Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Şihab ez-Zührü el-Kakih el-Medeni: Şam ehlinden olup tabiinin büyük imamlarındandır. Şafii, Darektuni ve daha bir çok kişi tarafından tedlis ile vasf edilmiştir.

                        ibni Hacer, "Tabakat el-Müdellesin", 3-cü mertebe, 36-cı ravi

                        2. ibni Şihab ez-Zührü nasibidir. bunu da ben değil, bizzat ehli sünnet alimleri beyan ediyorlar, buyrun bakın:


                        [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/nasb-ez-zc3bchrc3bc1.jpg[/img]

                        resimde gördüğünüz ehli sünnet alimi el-Kaabi'nin "kabul el-Ahbar ve marifet er-rical" adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerd şu ifadeler var:

                        لم يرو لعلي فضيلة قط وكان مروانياً
                        ez-Zühri beni Ümeyye taraftarı idi ve Ali'nin faziletini rivayet etmemiştir.

                        el-Kaabi, "Kabul el-Haber ve marifet er-Rical", 1/269


                        [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/malik-ve-zc3bchrc3bc-nasibi.jpg[/img]

                        yine resimde gördüğünüz meşhur ehli sünnet alimi ibni Hibban'ın "el-Mcruhin" kitabıdır. işaretenmiş yerin çevirisi:

                        ولستُ أحفظ لمالك ولا للزهري فيما رويا من الحديث شيئاً من مناقب علي
                        Malik ve Zührü Hz. Ali'nin fazileti hakkında hiç bir şey rivayet etmemiştirler.

                        ibni Hibban, "el-Mecruhin", 1/278


                        [img width=960 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/nasb-ez-zc3bchrc3bc.jpg[/img]

                        yine resimde gördüğünüz ehli sünnet alimi ibni Asakir'in "Tarihu Medine ed-Dimeşk" adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerin çevirisi:

                        عن جعفر بن إبراهيم الجعفري، قال : كنت عند الزهري أسمع منه، فإذا عجوز قد وقفت عليه، فقالت : يا جعفري، لا تكتب عنه فإنّه مالَ إلى بني امية وأخذ جوائزهم، فقلت : من هذه ؟ قال : أختي خرفت، قالت : خرفتَ أنتَ كتمتَ فضائل آل محمد
                        ...Cafer b. İbrahim el-Caferi dedi ki: Zühriden hadis dinliyordum, bir kadın bize yaklaştı ve "ey Cafer! Zühriden hadis rivayet etme, çünkü beni Ümeyye yandaşıdır" dedi. ben Zühriye "bu kadın kim?" diye sordum. Zühri dedi ki: "benim kız kardeşim, delidir" kadın dedi ki: "deli sensin ki, Al-i Muhammedin s.a.a faziletini gizliyorsun"

                        ibni Asakir, "Tarih", 42/227

                        daha önce bu hadis hakkında konuşurken de ehli sünnet rical alimi Yahya b. Main'in: "O Ümeyye oğullarına çalışırdı" dediğini aktarmıştık.

                        şimdi de bu ehli sünnet alimleri hakkında bilgi alınması için link bırakıyoruz. malu bazı arkadaşların ne kaynaklarından ve nede alimlerinden haberleri yok:

                        Yahya b. Main
                        ibni Hibban
                        ibni Asakir

                        bir tek el-Kaabi hakkında türkçe bilgi bulamadım. inşaAllah onu da bulunca eklerim. bu hadis hakkında söylenecek bir başka sözde şudur ki, Buhari ve Müslim'de Hayber gazvesinde nelerin yasaklandığını bildiren 7 hadis var ve ne hikmetse bu 7 hadisin hiç birisinde ama hiç birisinde muta nikahı'ndan söz edilmiyor, sadece eşek eti'nin yasaklandığı bildiriliyor. şimdi de o 7 hadis'ten bir kaç tanesini görelim:


                        [img width=896 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/buharielcamiussahihhayb.png[/img]

                        ve son olarak bu konuda derim ki, nasibi ibni Şihab ez-Zührünün uydurmasının aksine imam Ali a.s buyurmuştur ki:

                        حدثنا محمد بن المثنى قال : حدثنا محمد بن جعفر قال : حدثنا شعبة ، عن الحكم قال : سألته عن هذه الآية : والمحصنات من النساء إلا ما ملكت أيمانكم إلى هذا الموضع : فما استمتعتم به منهن ، أمنسوخة هي ؟ قال : لا ، قال الحكم : وقال علي رضي الله عنه : لولا أن عمر رضي الله عنه نهى عن المتعة ما زنى إلا شقي
                        Şu’be diyor ki: Ben, Hakem’den "(Nisa 24-cü) ayetin bu (yani mutaya cevaz veren) bölümü mensuh mudur?" diye sordum. Hakem de dedi ki: Hayır, Ali r.a buyurdu ki: "Şayet Ömer muta nikahını yasaklamış olmasaydı, şaki olanlar dışında kimse zina etmiş olmazdı."

                        Ebu Cafer Taberi, "Tefsir et-Taberi", 8/176, hadis 9042

                        Yorum


                          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                          1-2. ibni Abbas r.a-a isnat edilen hadis:

                          Diğer yandan Abdullah b. Abbas'ın yalnız zaruret halinde mut'ayı caiz gördüğü rivayet edilir. Ancak onun daha sonra bu görüşünden döndüğü de nakledilir. Saîd b. Cübeyr, İbn Abbas'tan şunu nakleder: "Sübhanallah! Ben neye fetva vermişim. Mut'a nikahı, murdar ölmüş hayvan eti gibi yalnız darda kalan için helal olur. Şiîlere gelince, onlar bunu genişlettiler, hükmü zaruret olana olmayana, mukîm veya yolcu herkese teşmil ettiler." (ez-Zühayli, a.g.e., VII, 67, 68)
                          bu hadisler hakkında da önce konuşmuştuk. bunları da ypa nicki ile yazan üye kopyalamıştı, cevap vermemize rağmen yine kopyalamış. tekrar cevaplayalım, her ikisi de zayıftır. birinci hadis hakkında söylenecek söz bunun rezalet olduğudur. uyduran kişi o kadar acele davranmış ki, hadisi Said b. Cübeyre dayandırmış, oysa Said b. Cübeyr ibni Abbası r.a ashabından olup mutaya cevaz veren ve sonun kadar savunanlardandır. üstelik eğer ibni Abbas r.a görüşünü değiştirmiş olsaydı ibni Abbasın r.a öğrencilerininde hocalarına uymaları gerekirdi. oysa:

                          وقال أبو عمر : أصحاب ابن عباس من أهل مكة واليمن كلهم يرون المتعة حلالا على مذهب ابن عباس وحرمها سائر الناس
                          Ebû Ömer der ki: Mekke halkından olsun, Yemenlilerden olsun, İbn Abbas’ın ashabı (onun görüşünü benimseyenler), hepsi de mut’anın İbn Abbas’ın görüşüne göre helâl olduğunu, diğer İnsanların ise onu haram kıldığını kabul ederler.

                          Kurtubi, "el-Camiuli Ahkamil Kuran", 5/177

                          ibni Abdilberr nikâhı mût’a hakkında öteden beri hilaf olduğunu kaydettikten sonra: "Sahabeye gelince: Onlar nikâhı mût’a hakkında ihtilâf etmişlerdir. İbni Abbâs bunun caiz ve helâl olduğuna kaildir. Bu hususta ondan rivayet edenler arasında hilaf yoktur. Atâ’ b. Ebî Rabah, Saîd b. Cübeyr ve Tavus da dahil olmak üzere İbni Abbâs’in ekseri ashabı bu kanaattedirler, Ebû Saîd Hudrî ile Câbir b. Abdillah (Radiyallahu anh) Hazerâtnın dahi nikâhı muta'yı caiz ve helâî gördükleri rivayet olunur." diyor.

                          Müslim, "es-Sahih", Nikah kitabı, hadis 17, muhakkikin notu

                          bu hadisin senedine gelince, sened'de Haccac b. Ertat vardır. Heysemi bunu "Mecmeuz Zevaid"de aktardıktan sonra diyor ki:

                          Haccac b. Ertat düzenbaz ve hilekar bir kişidir.

                          Heysemi, "Mecmeuz Zevaid", 4/265


                          Tirmizî, İbn Abbas (r.a.)'ın görüşünden rücuunu şöyle nakleder: İbn Abbas şöyle demiştir: "Mut'a ancak İslam'ın ilk dönemlerinde vardı. Bir erkek bilmediği bir beldeye gider, orada bir kadınla ikamet edeceği süreye göre evlenir, kadın onun eşyasını korur, onun durumuyla ilgilenirdi. Sonra şu ayet indi: "O mü'minler ırzlarını koruyanlardır. Ancak karıları ve sağ ellerinin sahip olduğu cariyeleri bundan müstesnadır" (el- Müminun, 23/5, 6). İbn Abbas şöyle demiştir: "Bu ikisi dışında kalan her cinsel temas haramdır." (Tirmizi, Nikah, 28; eş-Şevkani, a.g.e., VI, 135)
                          bu hadis hakkında da konuşmuştuk. ypa nickli üye sayesinde tekrark-tekrar gidiyoruz. hadis hakkında araştırmayı linkten okuyun: Muminun suresi 6-cı ayet muta nikahını nesh etmişmidir?

                          ve son olarak, ibni Abbas r.a hatta gözlerinin kör olduğu dönemde, Abdullah b. Zübeyrin Arabistan kralı olduğu dönemde yani imam Hüseyin a.s-ın şehadetinden sonraki dönemde bile muta nikahına açıkca fetva veriyordu:

                          وَحَدَّثَنِي حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِي يُونُسُ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ الزُّبَيْرِ قَامَ بِمَكَّةَ فَقَالَ إِنَّ نَاسًا أَعْمَى اللَّهُ قُلُوبَهُمْ كَمَا أَعْمَى أَبْصَارَهُمْ يُفْتُونَ بِالْمُتْعَةِ يُعَرِّضُ بِرَجُلٍ فَنَادَاهُ فَقَالَ إِنَّكَ لَجِلْفٌ جَافٍ فَلَعَمْرِي لَقَدْ كَانَتْ الْمُتْعَةُ تُفْعَلُ عَلَى عَهْدِ إِمَامِ الْمُتَّقِينَ يُرِيدُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ لَهُ ابْنُ الزُّبَيْرِ فَجَرِّبْ بِنَفْسِكَ فَوَاللَّهِ لَئِنْ فَعَلْتَهَا لَأَرْجُمَنَّكَ بِأَحْجَارِكَ قَالَ ابْنُ شِهَابٍ فَأَخْبَرَنِي خَالِدُ بْنُ الْمُهَاجِرِ بْنِ سَيْفِ اللَّهِ أَنَّهُ بَيْنَا هُوَ جَالِسٌ عِنْدَ رَجُلٍ جَاءَهُ رَجُلٌ فَاسْتَفْتَاهُ فِي الْمُتْعَةِ فَأَمَرَهُ بِهَا فَقَالَ لَهُ ابْنُ أَبِي عَمْرَةَ الْأَنْصَارِيُّ مَهْلًا قَالَ مَا هِيَ وَاللَّهِ لَقَدْ فُعِلَتْ فِي عَهْدِ إِمَامِ الْمُتَّقِينَ ” – ص 1027 -” قَالَ ابْنُ أَبِي عَمْرَةَ إِنَّهَا كَانَتْ رُخْصَةً فِي أَوَّلِ الْإِسْلَامِ لِمَنْ اضْطُرَّ إِلَيْهَا كَالْمَيْتَةِ وَالدَّمِ وَلَحْمِ الْخِنْزِيرِ ثُمَّ أَحْكَمَ اللَّهُ الدِّينَ وَنَهَى عَنْهَا
                          …Urve b. Zübeyr haber verdi ki, Abdullah b. Zübeyr Mekke’de ayağa kalkmış ve bir zata (ki, bu zat "Sahihi Müslim"in şarihinin de beyan ettiği gibi Abbastır) ta’rizde bulunarak: "Şübhesiz ki, bazı insanların ALLAH gözlerini kör ettiği gibi, kalblerini de kör etmiş. Nikâhı mût’a'ya fetva veriyorlar." demiş. Bunun üzerine o zât (ibni Abbas) kendisine nida ederek: "Sen hakikaten kaba saba bir adamsın. Ömrüme yemin ederim ki, mut’a imâmülmüttekin zamanında yapılırdı." demiş. Bununla Resûlüllah s.a.a kasdetmiş. İbni Zübeyr ona şu mukabelede bulunmuş "Öyle ise kendini bir dene. VALLAHi sen bunu yaparsan seni taşlarınla recm ederim."

                          Müslim, "es-Sahih", Nikah kitabı, hadis 1406

                          hadisten çıkan sonuçlar:

                          1. ibni Abbas r.a görüşünden dönümş değildir ve bu sadece ona yapılan bir iftiradır.
                          2. muta nikahı'nı Rasulullah s.a.a yasaklamış değildir. çünkü ibni Abbas r.a ibni Zübeyir'e verdiği cevapta bunun Rasulullah s.a.a döneminde caiz olması ile istidlal etmiş, ibni Zübeyir ise köpürdüğünden ve ne cevap vereceğini bilemediğinden "seni recm ederim" demiştir. oysa eğer Rasulullah s.a.a yasaklamış olsaydı ibni Zübeyr'in "sonra bunu Rasulullah s.a.a yasakladı" diye cevap vermesi gerekirdi.

                          Yorum


                            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                            1-3: Ömer b. Hattab'ı kurtarma adına uydurulmuş olan hadis:

                            Hz. Ömer'in halifeliği döneminde bir kadın kendisine gelerek, aslında başkasıyla nikahlı olan ama kendisiyle de Mut'a yoluyla evlenen kocasından şikayet edince ve ondan olan çocuğun sorumluluğunu üzerine almadığından yakınınca, Hz. Ömer Mut'a'nın haram olduğunu açıkça ifade ve ilan etmiştir: "Resûlüllah (s.a.s) bize üç defa Mut'a yapmaya izin verdi, sonra bunu haram kıldı. Allah'a yemin olsun ki, evli bir kimsenin Mut'a yaptığını bilirsem, Resûlüllah'ın, Mut'a'yı haram kıldıktan sonra, yeniden helâl kıldığına dair bana dört şahit getirmezse onu taşla recmederim." (İbn Mâce, "Nikâh", 44/196), Hz. Ömer'in sözü dikkatle mütalâa edilirse görülecektir ki, Mut'a'yı yasaklayan kendisi değildir; o, Allah Resûlü'nden öğrendiği hükmü dile getirmektedir.
                            bu hadis başta da söylediğimiz gibi Ömer b. Hattab'ı kurtarma adına uydurulmuş bir hadis'tir. ilk önce hadisi görelim, inşaAllah daha sonra da zayıflığını ortaya koyacağız:

                            حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ خَلَفٍ الْعَسْقَلَانِيُّ حَدَّثَنَا الْفِرْيَابِيُّ عَنْ أَبَانَ بْنِ أَبِي حَازِمٍ عَنْ أَبِي بَكْرِ بْنِ حَفْصٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ لَمَّا وَلِيَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ خَطَبَ النَّاسَ فَقَالَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَذِنَ لَنَا فِي الْمُتْعَةِ ثَلَاثًا ثُمَّ حَرَّمَهَا وَاللَّهِ لَا أَعْلَمُ أَحَدًا يَتَمَتَّعُ وَهُوَ مُحْصَنٌ إِلَّا رَجَمْتُهُ بِالْحِجَارَةِ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَنِي بِأَرْبَعَةٍ يَشْهَدُونَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ أَحَلَّهَا بَعْدَ إِذْ حَرَّمَهَا
                            ...ibni Ömer şöyle demiştir: Ömer b. Hattab halife olunca halka bir hitabede bulunarak şöyle dedi: Rasulullah s.a.a şüphesiz mut'a ni­kahı için bize üç gün izin verdi, sonra bunu haram kıldı. Rasulullah'ın s.a.a mut'a nikahını ha­ram kıldıktan sonra helal kıldığına şahitlik edecek dört şahidi bana getirmedikçe, evli iken mut'a suretiyle bir kadınla birleştiğini bilece­ğim. Her hangi bir adamı mutlaka taşla recmedeceğime Allah'ın adıy­la yemin ederim."

                            ibni Mace, "Sünen", Nikah kitabı, bab 44, hadis 1963

                            bu hadisin senedinde kırmızı ile işaretlediğim ravi Ebu Bekir b. Hafs'dır ve o zayıf bir ravidir. nasibilerin son devir şeyhlerinden el-Elbani de "Sünen ibni Mace"ye yazdığı talikte hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. sünniler el-Elbani'nin "Süneni Ebu Davud"da zayıf olduğunu tespit ettiği hadisleri bir liste halinde darulkitap.com sitesine yerleştirmiştirler. isteyenler listeden 1953 numaralı hadisi göre bilirler: Ebu Davudun zayıfları, hadis 1963

                            ypa nickli üyenin kopyaladığı makalenin nasibi müellifi sözüne devam ederek diyor ki:


                            Hz. Ömer'in Mut'a'yı yasakladığı iddiasıyla ilgili olarak, ona atfedilen, "Resûlüllah zamanında iki mut'a vardı; umrenin Hacca katılması (Hacc-ı Temettu&#039 ve nikâh-ı mut'a: ben, ikisini de yasaklıyorum." rivâyeti de vardır ve Şiîler, yukarıdaki rivâyete değil, bu rivâyete sarılırlar. Oysa, Hz. Ömer'in Resûlüllah (s.a.s.) zamanında caiz olan bir şeyi kendine göre haram etmesi düşünülemeyeceği gibi, böyle bir tavra da, İslâm'daki en küçük farklı bir uygulama karşısında bile tepkisini hemen ortaya koyan Sahabe'nin sessiz kalmayacağı açıktır. Gerçi Şiîler, buna da güya bir açıklık getirmekte ve Hz. Ömer'e hiçbir sahabinin güya ses çıkarmamasını ve ona itiraz etmemesini de "korku" sâikine vermekte, Hz. Ömer'in insanları taşlamayla tehdit ettiğini, "onun sert mizacını (!) ve efsanevî şiddetini (!) bilen diğer sahabilerin ona karşı söz söylemeye cesaret edemediklerini" iddia etmektedirler.
                            cevap: nasibi bu sözü ile yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştur. çünkü o kendisi bile bu konuda çelişki olduğunu söylüyor. sonrada Şiileri suçlayarak "neden bunu değilde onu kabulleniyor" anlamına gelecek sözlerle çıkışmıştır. biz ise yukarıda nasibinin en büyüklerinden olan el-Elbani'nin bile bu hadisin zayıf olduğunu itiraf ettiğini aktarıştık. diğer ehli sünnet rical kitaplarından da aktara biliriz, problem değil. ama makale'nin nasibi müellifinin "neden diğerini kabulleniyorlar" dediği hadise gelince, aslında biz onların kaynaklarından hiç bir şeyi kabullenmiyoruz. sadece bu hadisler bizim kaynaklarımızda mevcut olduğu için biz bunları delil olarak sunuyoruz. şimdi önce hadisi görelim:

                            قال عمر بن الخطاب : متعتان كانتا على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم وأنا أنهى عنهما وأضرب عليهما هذا لفظ أيوب ، وفي رواية خالد أنا أنهى عنهما وأعاقب عليهما . متعة النساء . ومتعة الحج
                            Ömer b. Hattab dedi ki: "Rasulullah s.a.a döneminde 2 muta vardı, Kadınların mutası ve Hacc mutası. ben onları neyh ediyorum ve yapanlara ceza vereceğim"

                            Ömer b. Hattabı kurtarma adına uydurulmuş olan hadisin aksine bu hadis sahihtir. hadisi aktardıktan sonra diyor ki:

                            خلاصة حكم المحدث: صحيح
                            sahih

                            Said b. Mansur, "Sünen", 1/218, hadis 852
                            ibni Hazm, "el-Muhalla", 7/107

                            ama makale sahibi'nin "Oysa, Hz. Ömer'in Resûlüllah (s.a.s.) zamanında caiz olan bir şeyi kendine göre haram etmesi düşünülemeyeceği gibi" sözün gelince, ya bu adam Ömer b. Hattab'ı tanımıyor yada tanıdığı halde yalan söylüyor. çünkü Ömer b. Hattab hatta Kuran'ın açık nassı karşısında bile inad etmiş bir şahıstır. küçük bir örnek verelim hemen:

                            حَدَّثَنِي عَبْدُ اللَّهِ بْنُ هَاشِمٍ الْعَبْدِيُّ حَدَّثَنَا يَحْيَى يَعْنِي ابْنَ سَعِيدٍ الْقَطَّانَ عَنْ شُعْبَةَ قَالَ حَدَّثَنِي الْحَكَمُ عَنْ ذَرٍّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبْزَى عَنْ أَبِيهِ أَنَّ رَجُلًا أَتَى عُمَرَ فَقَالَ إِنِّي أَجْنَبْتُ فَلَمْ أَجِدْ مَاءً فَقَالَ لَا تُصَلِّ فَقَالَ عَمَّارٌ أَمَا تَذْكُرُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِذْ أَنَا وَأَنْتَ فِي سَرِيَّةٍ فَأَجْنَبْنَا فَلَمْ نَجِدْ مَاءً فَأَمَّا أَنْتَ فَلَمْ تُصَلِّ وَأَمَّا أَنَا فَتَمَعَّكْتُ فِي التُّرَابِ وَصَلَّيْتُ " - ص 281 -" فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ أَنْ تَضْرِبَ بِيَدَيْكَ الْأَرْضَ ثُمَّ تَنْفُخَ ثُمَّ تَمْسَحَ بِهِمَا وَجْهَكَ وَكَفَّيْكَ فَقَالَ عُمَرُ اتَّقِ اللَّهَ يَا عَمَّارُ قَالَ إِنْ شِئْتَ لَمْ أُحَدِّثْ بِهِ
                            ...Abdurrahman b. Ebza babasından naklen rivayet etti ki, bir adam Ömer'e gelerek: "Ben cünüb oldum da su bulamadım" demiş. Ömer: "Namaz kılma" cevabını vermiş. Bunun üzerine Ammar: "Hatırlarmısın ya Emirelmüminin! hani senle ben bir seriyyedeydik ve ikimizde cünüb olmuş fakat su bulamamıştık, sen namaz kılmamıştın ama ben toprakda yuvarlanarak namazımı kılmıştım da Nebi s.a.a: "Sana sadece ellerini yere vurman, sonra üfürerek onlarla yüzüne ve kollarına mesh etmen yeterdi." buyurmuştu" demiş. Bunun Üzerine Ömer: "Allahtan kork ya Ammar" demiş Ammar: "İstersen bunu hiç söylemiyeyim" mukabelesinde bulunmuş.

                            Buhari, "es-Sahih", Teyemmüm kitabı, bab 3, hadis
                            Müslim, "es-Sahih", Temizlik kitabı, 28-ci bab, hadis 368

                            Hz. Ammar r.a Ömer b. Hattaba Nebi s.a.a-in sözünü aktarıyor Ömer b. Hattab ise kendisi Allahtan korkup fetvasını geri alacağı yerde Hz. Ammara r.a "Allahtan kork" diyor ve neticede Ammar kabahatli çıkarak(!) "istersen bunu kimseye anlatmam" diyor. bu onlarca örnekten sadece bir tanesidir ki, Ömer b. Hattab nass karşısında içtihad etmiştir. oysa cünüp olanın, su bulamayanın teyemmüm etmesi gerektiği bizzat Kuran-ı Şerfte geçmektedir.

                            makalenin nasibi müellifi devam ediyor: "(bunun karşısında )İslâm'daki en küçük farklı bir uygulama karşısında bile tepkisini hemen ortaya koyan Sahabe'nin sessiz kalmayacağı açıktır." bizde diyoruz ki, zaten sahabe r.a sessiz kalmış değildir, Ömerin yasağını takmamış ve muta nikahının caiz olduğunu söylemeğe devam etmiştirler. bunun neticesindedir ki, muta nikahını tabiinlerde kabullenmiştirler, mesela ibni Abbasın r.a öğrencileri bunun en açık örneğidir. ama Ömer b. Hattab öyle bir adamdı ki, asla inadından dönmezdi, nitekim yukarıda Ammar r.a ile arasında geçen konuşmayı da gördük. şimdi bu konuda bir delil daha aktaracağım:

                            حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ يَحْيَى وَأَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ وَابْنُ نُمَيْرٍ جَمِيعًا عَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ قَالَ أَبُو بَكْرٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ شَقِيقٍ قَالَ كُنْتُ جَالِسًا مَعَ عَبْدِ اللَّهِ وَأَبِي مُوسَى فَقَالَ أَبُو مُوسَى يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَرَأَيْتَ لَوْ أَنَّ رَجُلًا أَجْنَبَ فَلَمْ يَجِدْ الْمَاءَ شَهْرًا كَيْفَ يَصْنَعُ بِالصَّلَاةِ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ لَا يَتَيَمَّمُ وَإِنْ لَمْ يَجِدْ الْمَاءَ شَهْرًا فَقَالَ أَبُو مُوسَى فَكَيْفَ بِهَذِهِ الْآيَةِ فِي سُورَةِ الْمَائِدَةِ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ لَوْ رُخِّصَ لَهُمْ فِي هَذِهِ الْآيَةِ لَأَوْشَكَ إِذَا بَرَدَ عَلَيْهِمْ الْمَاءُ أَنْ يَتَيَمَّمُوا بِالصَّعِيدِ فَقَالَ أَبُو مُوسَى لِعَبْدِ اللَّهِ أَلَمْ تَسْمَعْ قَوْلَ عَمَّارٍ بَعَثَنِي رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي حَاجَةٍ فَأَجْنَبْتُ فَلَمْ أَجِدْ الْمَاءَ فَتَمَرَّغْتُ فِي الصَّعِيدِ كَمَا تَمَرَّغُ الدَّابَّةُ ثُمَّ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ أَنْ تَقُولَ بِيَدَيْكَ هَكَذَا ثُمَّ ضَرَبَ بِيَدَيْهِ الْأَرْضَ ضَرْبَةً وَاحِدَةً ثُمَّ مَسَحَ الشِّمَالَ عَلَى الْيَمِينِ وَظَاهِرَ كَفَّيْهِ وَوَجْهَهُ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ أَوَلَمْ تَرَ عُمَرَ لَمْ يَقْنَعْ بِقَوْلِ عَمَّارٍ وَحَدَّثَنَا أَبُو كَامِلٍ الْجَحْدَرِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا الْأَعْمَشُ عَنْ شَقِيقٍ قَالَ قَالَ أَبُو مُوسَى لِعَبْدِ اللَّهِ وَسَاقَ الْحَدِيثَ بِقِصَّتِهِ نَحْوَ حَدِيثِ أَبِي مُعَاوِيَةَ غَيْرَ أَنَّهُ قَالَ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكَ أَنْ تَقُولَ هَكَذَا وَضَرَبَ بِيَدَيْهِ إِلَى الْأَرْضِ فَنَفَضَ يَدَيْهِ فَمَسَحَ وَجْهَهُ وَكَفَّيْهِ
                            ...Şakik dedi ki: Ben Abdullah (b. Mesud r.a) ve Ebu Musa ile birlikte oturuyordum. Ebu Musa: "Ya Eba Abdurrahman! bir adam cünüp olşada bir ay su bulamasa ne buyurursun? Bu adam namazı ne yapacak?" diye sordu. Abdullah: "Bir ay suyu bulamasada teyemmüm edemez" cevabını verdi. Bu­nun üzerine Ebu Musa: "Ya Maide suresindeki şu: "Eğer su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm ediverin" ayeti­ne ne dersin?" dedi Abdullah: "Eğer bu ayette bu adamlara ruhsat verilmiş olsa nerdeyse suyu soğuk buldukları zaman toprakla teyemmüme kalkışırlar." dedi. Bu sefer Ebu Musa Abdullah'a şunu söyledi: "Sen Ammar'ın: Beni Nebi s.a.a bir hacet peşinde gönderdi. Ben cünüp oldumda su bulamadım ve toprakda hayvan yuvarlanır gibi yuvarlandım. Sonra Nebi s.a.a-ye gelerek bu vak'ayı kendisine anlattım. Nebi s.a.a "Ellerinle şöyle yapman sana yeterdi." buyurdular dediğini işittin mi?" Sonra elerini bir defa yere vurarak sol eliyle sağ eline, avuçlarının dışına ve yüzüne mesh etti. Abdullah'da: "Ya sen Ömer'in Ammar'ın sözüne kanaat getirmediğini görmedinmi?" Cevabını verdi.

                            Müslim, "es-Sahih", Temizlik kitabı, bab 28, hadis 368

                            yoruma gerek varmı?

                            Yorum


                              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                              2. İcma iddası ve cevabı:

                              muta nikahı konusunda sık-sık dile getirilen sözlerden biriside ehli sünnetin bu konuda icma ettiğidir. biz buna genel cevap çerçevesinde cevap vermiştik. demiştik ki, ne ehli sünnetin icması, ne kaynakları ve nede alimleri bizim aleyhimize hüccet değildir. eğer faraza ehli sünnet bu konuda icma etmişlerse bile bizde bunun aksine icma etmiş durumdayız.

                              şimdi ise ehli sünnet açısından meseleyi incelemeye tabii tutacağız. acaba ehli sünnet bu konuda icma etmiştirmi? hayır, kesinlikle bu idda doğru değildir, aksine tepeden tırnağa kadar yalan ve uydurmadır, esassız bir sözdür. (ehli sünnet açısından) Ehli Beyt a.s, sahabenin bir gurubu, tabiinler ve bazı ehli sünnet alimleri muta nikahını helal ve caiz kabul etmişken icma nasıl ola bilir? bu konuda ehli sünnetin kendisi bile icma edememiştir, icmanın hasıl olmadığını ehli sünnet alimleri kendileri de beyan etmiştirler. bir kaç örnek:

                              2-1: ibni Münzir eş-Şafii:


                              [img width=418 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/icma1.jpg[/img][img width=418 height=600]http://velayet.files.wordpress.com/2011/08/icma2.jpg[/img]

                              resimde gördüğünüz kitap ehli sünnet alimi ibni Münzir eş-Şafii'nin "el-İcma" adlı kitabıdır. işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:

                              كتاب المتعَة
                              muta kitabı

                              لم يثبت فيه إجماع
                              bu konuda icma hasıl olmamıştır.

                              ibni Münzir eş-Şafii, "el-İcma", 1/126

                              2-2. ibni Hazm el-Endelusi:

                              واختلفوا في نكاح الشغار والمتعة والسر والمحلل
                              muta nikahında ihtilaf edilmiştir

                              ibni Hazm, "Meratibul icma", Nikah bölümü

                              Yorum


                                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                                [quote author=ypa link=topic=1684.msg130437#msg130437 date=1314473209]

                                [/quote]

                                ben biliyorum. ama sizin bilip bilmediğinizi merak ediyorum her konuda ahkam kesiyorsunuz bildiğinizi sanıyorsunuz ya buyrun..

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X