Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

    Şimdi aktarılan rivayette demekki değerlendirme tam yapılmamış, fahrettin razi nin görüşü sanki mesh etmekmiş gibi de vermeye çalışmışsınız. ama mızrak çuvala sığmamış...

    Ben şunu düşünürüm... sünni ulema bu konuda bu rivayetler vardır deyip ayakarı yıkamak gerek diyorsa
    1.Rivayet zayıftır,
    2. Rivayet zinciri zayıftır
    3. eksik rivayet edilmiştir

    Veya isabetli görülmemiştir. Hadisi Şerifler bunun aksini belirttiğine göre (abdestte ayakları yıkamak belirtildiğine göre) kimin mesh edip kimin yıkadğının çokta önemi kalmıyor benim açımdan.

    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

    Yorum


      #77
      Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

      [quote author=ypa link=topic=17621.msg108204#msg108204 date=1287694126]
      cümlenin detaylı öğelerine ayrılmış hali için teşekkürler... açıklamaları daha sonra detaylı okudum...

      Kaffal ilgili sahabeden nakletmiş. Anlaşılan odur. Gelelim yorumlara..
      [/quote]

      siz şimdi Razi'nin, rivayetiyle ilgili:

      1- 12 imamdan birinden ayak meshetme rivayetin kabul ediyor musunuz? Razi böyle bir nakli kitabına almış mı?

      2- naletmişse bunun sizin için değeri nedir?

      [quote author=ypa link=topic=17621.msg108206#msg108206 date=1287694273]
      Enes bin Malik Hazretleri görüşüne göre maliki mezhebinin ayakları mesh etmesi gerekir öyle değil mi?


      Ama bakıyoruz ki Ayakları yıkamak diyor farzlar arasında:
      Maliki mezhebinde:
      1- Niyet,
      2- Yüzü yıkamak,
      3- İki kolu yıkamak,
      4- Başın tamamını mesh etmek,
      5- İki ayağı yıkamak,
      6- Muvalat [ara vermeden, uzuvları peş peşe yıkamak],
      7- Delk [yıkanan yerleri ovmak.]
      [/quote]

      1- Maliki mezhebi kurucusu değil sahabe Enes aktarmış olayı.

      2- maliki mezhebinde 12 imamın tersine bir hüküm görseniz ya da hanefi mezhebinde bu konuda hangisini tercih edersiniz?

      3- maliklikle hanefilik abdestin farzları üzerine ittifak edememişler mi hangi ayrıntılarda vardı ihtilaf, farzlar yani Allah'ın emirlerinde nasıl ihtilaf oluyor. biri diyor Allah emretti diğer diyor emretmedi. Normal akıl öçülerine göre Allah hakkında birbirine zıt bu iki iddiadan birinin doğru diğerininse Allah'a iftira olması gerekirken nasıl ikisi birden hak olabiliyor?

      Ehlibeytten sapmanın dinde sizi nasıl böyle uzak bir sapmaya getirmiş bulunduğunu görmüyor musunuz?

      4- mezheplerin ayakları mesh hususunda birleşmeleri sizin için kesin delil olyor da, farzlar hususunda ayrılmaları, onların görüşlerinin batıllığı hakkında nasıl delil olmuyor? birleşsinler de isterse Kur'an'a zıt olsun ne önemi var önemli olan birleşmeleri mi diyorsunuz? yoksa ayrılmaları bile önemli değil.. onlar ayrılsalar bile Kur'an bu ayrılığı emretti mi diyorsunuz?..


      [quote author=ypa link=topic=17621.msg108207#msg108207 date=1287694451]
      Şimdi aktarılan rivayette demekki değerlendirme tam yapılmamış, fahrettin razi nin görüşü sanki mesh etmekmiş gibi de vermeye çalışmışsınız. ama mızrak çuvala sığmamış...

      Ben şunu düşünürüm... sünni ulema bu konuda bu rivayetler vardır deyip ayakarı yıkamak gerek diyorsa
      [/quote]

      bi kere hiç bir yerde F. Razinin görüşü mesh diye vermedik bu iftiradan sizi ispata davet ediyorum..


      "1.Rivayet zayıftır,"


      Razi zayıf olduğunu bildirmiş mi? Zayıfsa bunu bildirmesi gerekmez miydi? eğer bildirmiyorsa diğer aldıklarının zayıf olmadığını nereden biliyorsunuz? nasıl güveniyorsunuz. demek görüş bildirmeyip kitabına aldığına göre zayıf değil..

      "2. Rivayet zinciri zayıftır"

      rivayetin zayıf olmasıyla ravi zayıf olması aynı kapıya çıkar..

      "3. eksik rivayet edilmiştir"

      buna da Razi hakkında aynı eleştirimi cevaplayın..

      "Veya isabetli görülmemiştir. Hadisi Şerifler bunun aksini belirttiğine göre (abdestte ayakları yıkamak belirtildiğine göre) kimin mesh edip kimin yıkadğının çokta önemi kalmıyor benim açımdan."


      Allah Ehlibeyt imamlarının sözlerini koruyup sağlam olarak aktaracak bir nesil getirmedi insan yaratmadı.. ve dolayısıyla bu imamların, hakkında hiç bir delil olmayan mezhep kurucuları kadar değerleri yok. Çünkü onların haberleri zayıf olmayıp sağlam aktaracak taraftarları olmuş ama Ehlibeyt imamlarının olmamış. Eğer abdest konusunda sizin sünni alimin kitabına aldığı ve zayıf diye belirtmediğine göre sahih olduğu açıkça görülen Ehlibeyt imamının bu görüşü sizin için hiç önemli değil..

      şaşırmadım doğrusu. Açıkça ayette mesh edin derken buna itibar etmeyen İnanmadığı İmamların görüşüne mi itibar edecek..

      İsabetli görülmemiştir. görmem diyemiyorsunuz görülmemiştir diyerek bu vahim yanlışın Ehlibeyt imamının görüşünü beğenmemenin vebalini birine yklemeye bile çekiniyorsunuz.. madem bu kadar cesaretiniz yok o halde neden karşısında duruyorsunuz. yetkili olan imamlardan alıp dini haklarından dini hükümleri açıklar, Peygamberden hadis nakleder diye hiç bir delil indirilmemiş adamların peşine takılıyorsunuz? bu nasıl din anlayışıdır..

      sizce ehlibeyt imamları ayaklarını yıkıyor muydu mesh mi ediyordu?.. bu konuda neden bilgi yok sizce... Eğer bu Ehlibeyt imamları hiç bir işe yaramayacak dini nakletmeyeceklerse niçin haklarında 12 imam hadisleri var.. niçin imam olmuşlar niçin onların faziletlerine inandığınızı iddia ediyorsunuz. yoksa onların faziletli olduğuna gerçekten inanmanıza rağme sırf şiaya bırakıp onları sahih ekol kendimizi de onları inkar eden batıl ekol yerine koymayalım diye kıskanıyor musunuz?

      kıskansanız da olay böyledir. sünnilerde bir tane bile Ehlibeyt hükmü yoktur. Ehlibeyti tamamen terkettiniz. bu onları inkar etmek anlamınadır.. Ve Peygamberin Kur'an ve Ehlibeyte sarıldıkça kurtulur sapmazsınız dediği hadisleri uygulamadınız. onlara güvenmediniz. kaynaklarınızda gözünüze girercesine durduğu halde.. bu hadislerin bir anlamının da ehlibeyti terketmek sapıtmaktır olduğu halde..

      şu ehli sünnet alimlerini değeri sze nereden geliyor da onlar yıkanır dedikten sonra diğerlerinin önemi kalmıyor cevaplar mısınız?

      Ehli sünnet alimlerinin değeri nereden geliyor onlara uymanın onların doğru yolda oluşlarının deliline dair bir hküm mü var? hangisi...

      ve Ehlibeyt imamları hakkındaki hükmleri nasıl izah ediyorsunuz kendinize..

      eğer sünni alimler Peygamberden naklediyorsa Ehlibeyt imamları nakledemiyor mu?.. neden onlardan hadis yok?..

      Peygamber soyundan gelen insanlar Peygamberi daha iyi tanımaz mı? neden hiç hadis yok.. olsa bile böyle itibarsız diyor şiilerin görüşleri diyorsunuz. bu durumda imamlara şiilerin uyduğunu itiraf etmiş olmuyor musunuz?

      biz Ehlibeyt alimlerine uyuyoruz onlardan ayakların meshine ve diğer konulara dair rivaytler var deyince onlar sizin kendi kitaplarınızda onlara yaptığınız iftiralardır diyordunz.

      şimdi kendi kitabınızda imamın mesh ettiğine dair rivayet var. Ve orda da yazıyor şiilerin görüşü budur diye.. Hala aynı eskiyi tekrar ediyorsunuz

      Niçin?

      kendi kitabınıza da mı inanmıyorsunuz. hadi bizim kitaplarımız sahih değil sizinkiler de mi sahih değil? peki Ehlibeytle ilgil olmayanlara nasıl inanıyorsunuz kendi kitaplarınızdan?

      bu durumda sizin bir haberin sahihliğine ölçünüz Ehlibeyt adının geçmemesi Ehlibeytin ve şianın görüşü olmaması mı? Tek ölçü bu kalmış olmuyor mu?...

      atalarınız böyle yapmış olabilir ya onlar bir şey bilmiyorlarsa da mı onlara uyacaksınız..

      böylece siz delile değil atalara uymuş olmuyor musunuz?...

      sorularımı hiç atlamadan tek tek cevaplarsanız samimiyetinize inanacağım yoksa işinize geleni aldığınızı işinize gelmeyeni görmediğinizi ve bu ayırımdan dolayı bağnaz oldğunuzu düşüneceğim...

      Yorum


        #78
        Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

        [quote author=ypa link=topic=17621.msg108208#msg108208 date=1287694515]
        Ve hala abdest alışınızı anlatmayışınızda gösteriyor ki yıkıyorsunuz ayaklarınız. ve burda yapmadığınız bir şeyi savunuyorsunuz.

        buyrun bir abdest tarifi alayım:

        [/quote]


        bize neden soruyorsunuz okuyun ayeti biz aynısını alıyoruz..

        bildiğiniz şeyi neden soruyorsunuz?

        siz ayeti okuyun tercüme edin biz aynısını alıyoruz.

        ama yanlış tercüme etmeyin..

        bekliyoruz evet tercüme etmenizi...

        arapça bilmediğinizi ve bu konuda tartışacak bilginizin olmadığını söylemeyin... eğer mezardakilerin görüşlerini aktarıyorsanız onlara soru sorabilmemiz için onları diriltip getirin.. ya da siz cevap verin...

        Yorum


          #79
          Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?


          BAŞLIK İLE UYUMLU OLMAYAN MESAJLAR TARAFIMDAN SİLİNMİŞTİR. TEKRARLANDIĞI HALDE YİNEDE SİLİNECEKTİR. BAŞLIK ABDEST ALIRKEN AYALARIN MESH EİLECEĞİMİ YOKSA YIKANACAĞIMIDIR

          Yorum


            #80
            Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

            Şimdi aktarılan rivayette demekki değerlendirme tam yapılmamış, fahrettin razi nin görüşü sanki mesh etmekmiş gibi de vermeye çalışmışsınız. ama mızrak çuvala sığmamış...
            ben "Fahrettin er Razi mesh etmek farzdır diyor"mu dedim? ben açıkca şunu dedim: "Fahrettin er Razi arap dili kurallarını ortaya koyuyor, tüm ihtimalleri bizzat kendisi cevaplıyor iki tarafın görüşlerini de alıyor. Cevaplayamadığı görüşü atlayıp hadisler ve cumhurun görüşü diyerek konuyu hallediyor kendince..

            Fahrettin er Razi bunları söyledikten sonra "bizim (yani sünni) kaynaklarda ayakları yıkamak hakkında hadisler var" diyor. yani bizim için emevi kaynaklarının bir değeri yok esas olan Kuranın emridir


            Ben şunu düşünürüm... sünni ulema bu konuda bu rivayetler vardır deyip ayakarı yıkamak gerek diyorsa
            1.Rivayet zayıftır,
            2. Rivayet zinciri zayıftır
            1 ve 2-ci şıkklar bir-birisi ile bağlıdır bu yüzden ikisine aynı cevap verilecektir. zinciri (yani senedi) zayıf olan rivayet zaten zayıftır. yani "bu hadisin zinciris zayıftır", "bu hadsiin kendisi zayıftır" diye bir şey olmuyor. aksine zinciri zayıf olan rivayetler -eğer o zayıfı destekleyecek sahih sened yoksa- zaten zayıf oluyor. bu açıklamdan sonra... ilk olarak, eğer hadisin zayıf olduğunu idda ediyorsan buyur rical kitapları ile ıspat et. yoksa keyfin isteyen hadise zayıftır diyemezsin. ikinci olarak, hadisler zayıf değil aksine ibni Kesirinde itiraf ettiği gibi bu konudakı hadisler sayılmayacak kadar fazladır, yani mütevatirdir. mütevatir hadis nedir, ne demektir hakkında bilgi alman için link bırakıyorum:

            hadis sözlüğü: mütevatir hadis


            3. eksik rivayet edilmiştir
            ypa can eğer her hangi bir konuda her hangi bir hadisin zayıf olduğunu, yarım olduğunu, güvenilmez ve ya kusurlu olduğu ve s. idda edersen iddanı ıspatlamak zorundasın. şimdi eğer bu hadislerin zayıf ve ya yarım, kusurlu olduğunu idda ediyorsan bunu ıspatlamalısın. ama senin için üzgünüm çünkü sen bunların zayıf olduğunu ıspatlayamayacaksın. nedenmi? çünkü ibni Kesirin de dediği gibi bu konuda imamlarımızdan a.s rivayet edilmiş hadisler sayılmayacak kadar çoktur, mütevatirdir. eğer sende mütevatir hadisler hakkında bilgi alırsan her hangi bir konuda mütevatir hadisin olması ne demektir anlayacaksın.

            Veya isabetli görülmemiştir.
            yav anlamıyorum ypa can. Allahın kitabımı isabetli değil? yoksa Rasulullahın s.a.a "Onlara muhalefet eden helak olur" diyerek hakk yolda olduğuna şehadet ettiği Ehli Beytmi a.s?

            Hadisi Şerifler bunun aksini belirttiğine göre (abdestte ayakları yıkamak belirtildiğine göre) kimin mesh edip kimin yıkadğının çokta önemi kalmıyor benim açımdan.
            işin aslıda bu. sizin kabullenip kabullenmemeniz, mesh etmeniz ve ya yıkamanız önemli değil. önemli olan Rasulullahın s.a.a bize emanet bırakdığı ve sarıldıkca sapmayacağımıza şehadet ettiği Kuran ve Ehli Beytin a.s ne dediğidir.

            bak ne diyeceğim, eğer bir ateiste Allahın varlığını, kitap ehli ve ya müşriklere Rasulullahın s.a.a risaletini ıspatlarsan ve buna rağmen onlar kabullenmezse bu -haşa- Allahın ve ya Rasulullahın s.a.a risaletinin olmadığı anlamına gelmez, bunların olupta kafirin kabullenmediği anlamına gelir. sen istersen kabullen, istersen kabullenme ama er Razinin itiraf ettiği gibi Kuranın emri meshtir ve ibni Kesirinde söylediği gibi bu konuda imamlarımızdan a.s gelen hadisler sayılmayacak kadar fazladır. Rasulullahında s.a.a sözleri açıktır:

            3788- Zeyd b. Erkâm (r.a.)’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Ben size bir şey bırakacağım ki buna sarıldığınızda benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz bu şeylerin ikisini de birbirinden büyüktür. Gökten yere uzanan bir ip gibi olan ilahi nizam olan Allah’ın kitabı ve yakınlarım, ehli beytim. Bu iki şey kıyamet günü havuz başında bana gelinceye kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır. Bu iki şey hakkında bana nasıl uyacağınıza dikkat ediniz."


            Tirmizi, "Sünen", Menkıbeler kitabı, hadis 3788


            271. Ebû Zerr (r.a.) rivayet ediyor: Resülullahın (s.a.v.) şöyle dediğini işittim: "Ehl-i Beytimin misâli Nuh kavmi arasında Nuh'un gemisine benzer. O gemiye binen kurtuldu, ona muhalefet eden helak oldu. Ve Ehl-i Beytimin misâli İsrâiloğullarının Hıtta isimli kapısına da benzer."

            Taberani, "Mucemus Sağir", cild 1, sayfa 361-362, hadis 271

            Yorum


              #81
              Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

              bak ne diyeceğim, eğer bir ateiste Allahın varlığını, kitap ehli ve ya müşriklere Rasulullahın s.a.a risaletini ıspatlarsan ve buna rağmen onlar kabullenmezse bu -haşa- Allahın ve ya Rasulullahın s.a.a risaletinin olmadığı anlamına gelmez, bunların olupta kafirin kabullenmediği anlamına gelir. sen istersen kabullen, istersen kabullenme ama er Razinin itiraf ettiği gibi Kuranın emri meshtir ve ibni Kesirinde söylediği gibi bu konuda imamlarımızdan a.s gelen hadisler sayılmayacak kadar fazladır. Rasulullahında s.a.a sözleri açıktır:
              Tebrik ederim güzel kardeşim. Aynen öyle. Hakikati kabul etmeyen hakikate zarar veremez. Kendisi zarar görür. Hakikati kabul etmesi için kendisine sunulan dinde ölçü değil ki kabul etmediğinde hakikat zarar görmüş olsun.
              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

              Yorum


                #82
                Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                Elmeddin ben hiç de Razinin, ayetten mesh anlaşılır ama hadisler... dediğini anlamıyorum.. orda mesh edilir diyenlerin görüşlerini anlatıyor.. ama kendisi sürekli bunları reddediyor.

                bu kanaate nereden ulaştın işte metin:

                Ayakların Yıkanması Ve Meshedilmesi


                Alimler, ayakların meshedileceği "veya yıkanacağı hususun- da ihtilâf etmişlerdir: Kaffâl, bu âyetin tefsiri hususunda İbn Abbas, Enes İbn Mâlik, İkrime, Şa'bî ve Ebû Cafer Muhammed İbn Ali el-Bakır'dan ayakları meshetmenin farz olduğu hükmünü nakletmiştir ki bu, Şia'nın İmâmiyye kolunun mezhebidir. Fukahâ ve müfessirlerin cumhuru ayakların yıkanmasının farz olduğunu söylemişlerdir. Dâvûd el-İsfehani, hem yıkamanın hem de meshetmenin farz olduğunu söylemiştir ki bu görüş, Zeydiyye imamlarından en-Nasır Lilhakk in görüşüdür.

                Hasan el-Basrî ve Muhammed İbn Cerîr et-Taberî ise, mükellefin (kulun), yıkama ile meshetme arasında muhayyer bırakıldığını söylemişlerdir.

                Ayaklara meshetmenin farz olduğunu söyleyenlerin delili, Hak Teâlâ'nın, p ifadesiyle ilgili şu iki meşhur kıraata dayanmaktadır. Binâenaleyh İbn Kesir, Hamza, Ebû Amr ve Ebû Bekrin ravisi Asım, cer ile olmak üzere şeklinde; Nâfi, İbn Âmir ve Hafs rivayetine göre Asım ise nasb ile şeklinde okumuşlardır. Buna göre biz deriz ki, bu kelimeyi cer ile okumak, bunun kelimesine matuf olmasını gerektirir. Binâenaleyh, başa meshetmek farz olduğuna göre, ayaklara da meshetmek farzdır.

                Buna göre şayet, "Bu şairin, "Kelerin bozulmuş deliği" ve "İnsanların büyüğü, nakışlı elbiseler içindedir; (ona bürün­müştür)" ifâdelerinde olduğu gibi, civardan, yakınlıktan ötürü meksûr kılınmıştır, denilmesi niçin caiz olmasın?" denilirse, biz deriz ki: Bu şu bakımlardan bâtıldır:

                a) Civara göre meksûr kılmak, bazan şiir zaruretinden dolayı mecbur kalınarak yapılan hatalardan sayılmıştır. Halbuki, Allah'ın kelâmını bundan tenzih etmek gerekir.

                b) Civardan dolayı kesreye, şairin tıpkı ifâdesinde olduğu gibi,

                iltibastan (karşılıktan) emin otunulduğu zaman ancak başvurulur... Zira, bu ifâdedeki kelimesinin, kelimesinin değil, kelimesinin sıfatı olduğu, zarurî olarak bilinen bir husustur. Halbuki bu âyette, iltibastan emin olmak söz konusu değildir.

                c) Civardan dolayı kelimeyi meksûr kılmak, ancak atıf harfi olmadığı zaman söz konusudur. Ama atıf harfi bulunduğu zaman, Araplar böyle demez.

                Nasb ile okuyanlar da, bunun, ayakları meshetmeyi gerektirdiğini söylemişlerdir. Çünkü Cenâb-ı Hakk'ın, "...ve başlarınıza mesnedin..." ifâdesindeki "başlarınıza" ifâdesi, mahallen mansûptur. Ancak ne var kikelimenin baş)nda (harf-i cer bulunduğu için kelime mecrûr kılınmıştır. Binâenaleyh, kelimesini, kelimesine atfettiğinde, kelimesinde,. kelimesinin mahalline atfedil­mesi halinde nasb; zahirine atfedilmesi halinde ise, cer caizdir, Bu, nahivcilerce çok iyi bilinen meşhur bir yoldur.

                Bu sabit olduğu zaman biz deriz ki, Hak Teâlâ'nın "ayaklarınızı" ifâdesinde, nasbin âmilinin "meshediniz" emri olabileceği gibi, bu âmilin "yıkayınız" emri de olabileceği ortaya çıkmıştır. Ancak ne var ki, bir mamul üzerinde iki âmil amel etmeye kalkışınca, o mamule daha yakın olanı amel ettirmek evlâ olur. Binâenaleyh Cenâb-ı Hakk'ın, sözündeki nasbin âmilinin, "meshediniz" emri olması gerekir. Binâenaleyh, lamın nasbıyla ryj şeklinde okumanın da ayaklar üzerine meshetmeyi gerektirdiği sabit olmuş olur. İşte bu, ayaklan meshetmenin farz olduğu hususunda âyetle yapılan istidlalin izah şeklidir. Sonra, bu görüşte olanlar sözlerine devamla şöyle demişlerdir: Hadislere dayanarak, bu hususu savuşturmak da caiz değildir. Çünkü bu haberlerin tamamı, âhad haberlerdir. Halbuki âhad haberlerle Kur'ân'ın neshi caiz değildir.

                Bil ki buna ancak şu iki bakımdan cevap vermek mümkündür:

                a) Pek çok hadis, ayakları yıkamanın farz olduğunu ifâde etmektedir. Yıkama, meshe de şamildir, ama meshetme, yıkamaya şamil olmaz. Binâenaleyh abdestte ayakları yıkama, daha ihtiyatlı davranıştır. Bu sebeple bunu yapmak gerekir. Bu izaha göre, abdestte ayakları yıkamanın, ayakları meshetme yerini tuttuğunu kesin olarak söylemek gerekir.

                b) Ayakları yıkamadaki farz oluş, topuklara kadar yıkama ile sınırlıdır. Böyle bir sınırlama meshde değil, ancak yıkamada söz konusudur. [141]

                Not: bu itiraz Elmeddin kardeşin mesajını düzenlemesinden önce edilmişti. O da mesajı itiraz doğrultusunda değiştirdi...

                Yorum


                  #83
                  Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                  Elmeddin ben hiç de Razinin, ayetten mesh anlaşılır ama hadisler... dediğini anlamıyorum.. orda mesh edilir diyenlerin görüşlerini anlatıyor.. ama kendisi sürekli bunları reddediyor.
                  hocam, bende "Razi mesh etmek gerekir diyor" demiyorum. dediğim şu. er Razi dil kurallarına göre ayetten mesh etmek emrinin çıktığını çok güzel biliyor ve bu yüzdende ayetteki emir "mesh etmektir" diyenlere karşı çıkamıyor, "hayır, burada mesh emri yoktur, yıkama emri vardır" diyemiyor çünkü oradakı mesh emri. bu yüzden er Razi hadislere sarılmaya çalışıyor.

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                    benim mesajlarım siliniyor arkadaşım.

                    buna engel olacak bir adaletli kişi yoksa aranızda tekrar ...EDİT... olma yoluna sokulan bu başlıktaki mesajlarımı da sileceğim.

                    Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                    Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?



                      Uploaded with ImageShack.us




                      Uploaded with ImageShack.us
                      Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                      Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                        şii ve ehl-i sünnet sitede aynı sayfanın resmi

                        dikkat ederseniz sizin kinde de bizimkinde de ercüle şeklindedir.
                        ilgili açıklama da ercüli şeklinde okunması durumunda mesh edileceğine hükmedileceği fakat ercüle şeklinde okunması durumunda ise ki iki sayfa da da öyle yıkamaya atfedileceği belirtilmişti.
                        Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                        Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                          Taberî’nin açıklamasına göre, Hicaz ve Irak kurrâsından bir topluluk kelimeyi fetha ile “ercüle”, diğerleri ise, kesre ile “ercüli” şeklinde okumuşlardır(9). Fetha okuyanlara göre, ilgili bölüm “ercüle” kelimesi, “vücûhe” kelimesi üzerine atfedilmiş olup, anlamı: “...yüzünüzü, dirseklere kadar ellerinizi ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız...” demektir. Cümle içerisinde “ercül” kelimesi her ne kadar lafız yönünden sonra olsa da, anlam yönünden öncedir. Bu okuyuşa ve bu izah tarzına göre, Allah (c.c.), ayakları meshetmeyi değil, yıkamayı emretmiştir. Farz olan ayakları yıkamaktır. Dolayısıyla çıplak ayaklar üzerine mesheden kimse abdest almış sayılmaz(10).
                          Taberî, IV, 467
                          Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                          Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                            Taberî, görüşlerini açık bir şekilde ifade etmeye şöyle devam etmektedir: “Madem ki, “mesh” sözcüğünün, organın tümünü veya bir bölümünü meshetme olarak, iki anlamı vardır ve de (daha sonra) zikredeceğimiz deliller Allah Teala’nın buradaki “mesh” etmeden ayakların tümünün meshedilmesini kastettiğini göstermektedir. Öyleyse, bu ayetteki mesh ifadesi, hem yıkama hem de meshetmeyi kapsadığından “ercül” kelimesini iki şekilde okumakta sahihtir. Çünkü, ayakların tümünü su ile mesh etmede, onları yıkama; kişinin elini ayakları üzerinde gezdirmesinde de, meshetme anlamı vardır.”

                            “Ancak her ne kadar iki kırâatta güzel ve doğru olsa da, benim daha fazla hoşuma giden, “ercüli” şeklinde kesre okunan kırâattır. Çünkü bu kırâata göre ayakların tümünün su ile meshedilmesi hükmü ortaya çıkmaktadır. Böyle bir meshetme şeklinde de, hem ayakları yıkama, hem de elleri ayaklar üzerinde gezdirmek suretiyle meshetme/ovalama vardır.”

                            Diğer yandan, “ercül / ayaklar” kelimesi, “rüûs / başlar” ifadesinden sonra zikredilmiştir. Bu ifadeyi, daha önce zikredilen “eydiye / eller” üzerine atfedip bağlama yerine, yanı başında bulunan “bi-rüûsiküm” ifadesine atfetmek daha uygundur(39). İbn Teymiyye de seleften birçok alimin, buradaki meshten, yıkamayı anladıklarını vurgulamıştır(40).
                            Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                            Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                              1.BENİM EKLEDİKLERİMİN SİLİNMESİNİ ENGELLEYİN.

                              2. ABDEST ALIŞINIZI TARİF EDİN:

                              ondan sonra cevaplayalım sorularınız. Elmedin efendiye söyleyin mesajlarımdan uzak dursun. ...EDİT... ise söylesin.. ona göre davranalım.Bir hakkım varsaki bir ewmek var. Helal değildir biline.

                              elmeddin değil de silen bir başkası ise Elmeddin kusurumuza bakmasın. ...EDİT... de kendini tanıtsın ki on a göre söz edelim.
                              Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                              Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: ABDESTTE AYAKLARIN YIKANMASI MI MESHEDİLMESİ Mİ?

                                hangi mesajınız silindi? ne zaman silindi?

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X