Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #91
    Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

    Ehl-i Sünnet Ve Şia Kitaplarında İmam Hüseyin'e Ağlamakla İlgili Hadisler

    Ehl-i Sünnet ve Şia kitaplarında İmam Hüseyin (a.s)'a ağlamak ve O'na yas tutmakla ilgili oldukça çok hadis vardır. Ama biz o hadislerden bir kaçını okuyuculara aktarmaya çalışacağız. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen, bu konuda yazılmış olan Arapça ve Türkçe kitaplara başvurabilirler.

    Hafız Ahmed b. Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma'dan şöyle naklediyor:
    "Hüseyin dünyaya geldiğinde Resulullah (s.a.a) yanıma gelerek; "Ey Esma! Çocuğumu bana getir" diye buyurdu. Ben Hüseyin'i beyaz bir kundağa sararak Resulullah'a götürdüm. Resulullah (s.a.a) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra Hüseyin'i bana verdi ve ağlamaya başladı. Resulullah'a; "Anam babam sana feda olsun Ey ALLAH'ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?" diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; "Bu çocuğuma (İmam Hüseyin'e) ağlıyorum" diye cevap verdi..."[6]

    Hakim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:
    "...Bir gün Hüseyin (a.s)'ı Hz. Resulullah (s.a.a)'in yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; "Ya Resulellah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:
    "Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi... Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi."[7]

    İbn-i Sa'd "Tabakat'ul- Kubra" adlı kitabında Aişe'den şöyle naklediyor:
    "Resulullah (s.a.a)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah'a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah'dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. ALLAH'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu..."[8]

    Ahmed b. Hanbel Müsned'inde[9] Abdullah b. Neci'den, o da babasından şöyle naklediyor:
    "Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk. "Neyneva" denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi: "Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin'in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!"

    Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:
    "Bir gün Resulullah (s.a.a)'in yanına vardığımda O'nun ağladığını gördüm ve; "Ey ALLAH'ın Peygamber'i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda şöyle buyurdular:

    "Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti ve Hüseyin'in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; "O'nun (Hüseyin'in) türbesini görmek ister misin?" dediğinde "Evet" dedim. O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım." [10]

    İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
    "Ali b. Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında

    İmam'ın hizmetçisi şöyle dedi:
    "Ey Resulullah'ın oğlu, canım sana feda olsun, ben helak olmanızdan korkuyorum." İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Ben üzüntü ve kederimi ALLAH'a açıyorum; ben Fatıma (a.s)'ın evlatlarının katligahını hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor."

    Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s)'a şöyle dediği nakledilmiştir:
    "Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı ulaşmamış mıdır?" İmam (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular:

    "Vay senin haline! Yakub b. İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı, ALLAH Teala onlardan birini gaybete çekince ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!" [11]
    ________________________
    Dipnotlar:
    [1] - Lühuf ve diğer kitaplar.
    [2] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280.
    [3] - Ensab'ul-Eşraf, c. 3, s. 188.
    [4] - Maktel-i Harezmi, c. 2, s. 7-8.
    [5] - a.g.e, c. 1, s. 188. Maktel-i Avalim, s. 54.
    [6] - Maktel'ul-Huseyn, c. 1, s. 87-88. Zehair'ul-Ukba, s. 119.
    [7] - Müstedrek'us-Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin evinde ağladığını anlatan diğer kaynaklar da şunlardır: Zehair'ul-Ukba, s. 147. Fusul'ul-Muhimme, s. 154. Sırat'us-Seviyy, s. 94. Mecma'uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz'ul-Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek'us-Sahihayn, c. 4, s. 398.
    [8] - Hz. Peygamber'in Aişe'nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin'e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:
    Mucem'ul-Kebir; Hz. Hüseyin'in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi "el-Mecma", c. 9, s. 187. Sevaik'ul-Muhrika, s. 115. Mecma'uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti "Hasais", c. 2, s. 125-126.
    [9] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 60-61'de.
    [10] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa'd; Müsned-i Ebu Ya'li; Mucem'ul-Kebir; Zehair'ul-Ukba, s. 148; Cami'us-Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik'ul-Muhrika, s. 115.
    [11] - Bihar'ul-Envar, c. 46, s. 108.
    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

    Yorum


      #92
      Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

      İMAM HÜSEYİN (A.S)'IN YAŞANTISIYLA İLGİLİ HADİS VE RİVAYETLER


      BİRİNCİ BÖLÜM: İMAM (A.S)'IN EDEBİ

      1- Mekke'nin İhtiramını Koruması

      İmam Hüseyin (a.s) buyurmuştur ki:
      "ALLAH'a and olsun ki, böyle bir mekanda (Mekke'nin dışında) öldürülmem, Mekke'de öldürülmekle onun ihtiramının çiğnenmesinin helal sayılmasından bana daha sevimlidir."[1]

      2- Resulullah'ı Baba Diye Çağırması

      Hz. Ali (a.s) buyurmuştur ki:
      "Resulullah (s.a.a)'in hayatı döneminde, Hasan beni "Ebu'l- Hüseyin", Hüseyin de "Ebu'l- Hasan" diye çağırıyorlardı; Resulullah'ı ise baba diye çağırıyorlardı. Resulullah (s.a.a) vefat ettiğinde artık beni baba diye çağırmaya başladılar."[2]

      3- Kardeşine Saygısı

      İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
      "İmam Hüseyin (a.s), kardeşi İmam Hasan (a.s)'a saygı için asla onun önünde yürümüyor ve birlikte olduklarında da ondan önce konuşmaya başlamıyordu."[3]

      4- Kardeşini Ululaması

      İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
      "İmam Hüseyin (a.s), kardeşi İmam Hasan (a.s)'ı ululaması için onun yanında konuşmuyordu. MUHAMMED bin Hanefiyye de İmam Hüseyin (a.s)'ı ululaması için onun yanında konuşmuyordu."[4]

      5- Kız Kardeşine İhtiramı

      Ravi diyor ki:
      "Hz. Zeyneb (a.s), İmam Hüseyin (a.s)'ı ziyaret ettiğinde (onun yanına gittiğinde), İmam Hüseyin (a.s) ona ihtiram ve saygı için yerinden kalkıp onu kendi yerinde oturtuyordu."[5]

      6- Her Cuma Akşamı Kardeşinin Kabrini Ziyaret Etmesi

      İmam Sadık (a.s), babası İmam Bakır (a.s)'dan naklen şöyle buyurmuştur:
      "İmam Hüseyin (a.s), her Cuma akşamı (kardeşi) İmam Hasan bin Ali (a.s)'ın kabrini ziyaret ediyordu."[6]
      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

      Yorum


        #93
        Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

        İKİNCİ BÖLÜM: İMAM (A.S)'IN İBADETİ

        7- İyi İşlerin Hepsini Yapması

        İbn-i Esir diyor ki:
        "İmam Hüseyin (a.s), faziletli bir şahıs idi; çok oruç tutar, çok namaz kılar, çok hacca gider, çok sadaka verir ve bütün hayır işleri yapardı."[7]

        8- Çok Müstehap Namaz Kılması

        İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s): "Babanın evlatları ne kadar da azdır" diyen birisine cevaben buyurdular ki:
        "Ben nasıl doğduğuma şaşırıyorum; zira babam (Hüseyin (a.s)) her gün ve gece bin rekat namaz kılardı."[8]

        9- Farz Namazlardan Sonra Okuduğu Dua

        Kef'amî diyor ki:
        İmam Hüseyin (a.s), farz namazlardan sonra şu duayı okurdu:
        "ALLAH'ım! Kelimelerinin, arşının düğüm (bağlantı) yerlerinin, göklerinin sakinlerinin, Peygamber ve elçilerinin yüzü suyu hürmetine duamı icabete eriştir; şüphesiz işimde zorluk beni kuşatmıştır. Öyleyse MUHAMMED ve âl-i MUHAMMED'e salat etmeni ve işimde benim için bir kolaylık kılmanı senden istiyorum."

        10- Bismillah'ı Yüksek Sesle Söylemesi

        Hz. Peygamber, Hz. Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin vs. İmamlardan, kendilerinin Fatiha ve her surenin bismillahını, sesli kılınan namazlarda sesli okudukları nakledilmiştir."[9]

        11- Yaya Olarak Hacca Gitmesi

        İbn-i Abbas diyor ki:
        "İmam Hüseyin (a.s), bineğini ardından çektiği halde yaya olarak hacca gidiyordu."[10]

        12- Sabah ve Akşam Okuduğu Dua

        Seyyid bin Tavus diyor ki:
        "Hüseyin bin Ali (a.s), sabah ve akşam olduğunda şu duayı okuyordu:
        "Bismillahirrahmanirrahim, bismillahi ve billahi ve minellahi ve ilellahi ve fî sebilillahi ve alâ milleti resulillahi ve tevekkeltu alALLAHi velâ havle velâ kuvvete illa billah'il- aliyy'il- azim.
        ALLAHumme innî eslemtu nefsî ileyke ve veccehtu vechî ileyke ve fevveztu emrî ileyke. İyyake es'el'ul-âfiyete min kulli sûin fid-dünya ve'l-ahireti."
        (Rahman ve Rahim ALLAH'ın adıyla. ALLAH'ın adıyla, ALLAH'ın yardımıyla, ALLAH'dan, ALLAH'a doğru, ALLAH'ın yolunda, Resulullah'ın dini üzere hareket ediyorum. ALLAH'a tevekkül ettim, güç ve kudret ancak yüce ve âzim olan ALLAH'tandır.
        ALLAH'ım, kendimi sana teslim ettim, yüzümü sana çevirdim ve işlerimi sana bıraktım. Dünya ve ahiretteki her kötülükten kurtulmayı sadece senden istiyorum."[11]

        13- Fitre Zekatı Vermeleri

        İmam Hasan ve İmam Hüseyin (aleyhima's- selam'dan) nakledildiğine göre: "Onlar yaşadıkları müddetçe, Hz. Ali (a.s)'dan taraf fitre zekatı veriyorlardı."[12]

        14- İyiliği Emredip kötülükten Sakındırması

        İmam Hüseyin (a.s) buyurmuştur ki:
        "Ben, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak, ceddim Resulullah ve babam Ali bin Ebi Talib'in yolunda hareket etmek için kıyam ettim."[13]

        15- Sadaka Vermesi

        İmam Hüseyin (a.s)'dan, fakirlere sadaka olarak şeker verdiği nakledilmiştir. Bunun sebebini sorduklarında buyurmuşlar ki:
        "Ben şekeri seviyorum. ALLAH Teala buyurmuştur ki: "Sevdiğiniz şeylerden sadaka verinceye dek (vermedikçe) iyiliğe erişemezsiniz."[14]

        16- Köle Azat Etmeleri

        İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
        "İmam Hasan ve İmam Hüseyin (aleyhima's- selam) Hz. Ali (a.s)'dan taraf köle azat ediyorlardı."[15]

        17- İyiliğe Güzel Karşılık Vermesi

        Enes diyor ki:
        İmam Hüseyin (a.s)'ın yanında olduğum bir sırada bir cariye gelerek O'na bir demet gül takdim etti. İmam Hüseyin de (karşılık olarak): "Sen ALLAH yolunda hür ve serbestsin" buyurdular.
        Ben Hazrete: "Bir cariyenin değersiz bir demet gül vermesiyle onu azat mı ediyorsun?" dediğimde buyurdular ki:
        "ALLAH-u Teala bizi böyle eğitmiştir ve Kur'an'da buyurmuştur ki: "Size bir iyilik edildiğinde, (veya bir selamla selamlandığınızda) siz ondan daha güzeliyle veya aynı ayarda karşılık verin."[16] O iyilikten daha güzeli, onu azat etmekti (ALLAH yolunda serbest bırakmaktı)."[17]

        18- Vitir Namazının Kunutundaki Duası

        İmam Hüseyin (a.s) vitir namazının kunutunda şu duayı okuyordu:
        "ALLAH'umme inneke tera velâ türa ve ente bil-menzar'il- a'la ve inne ileyk'er- rüc'a ve inne lek'el- ahiretu ve'l- ula. ALLAH'umme, inna neuzu bike min en nezille ve nahza."
        (ALLAH'ım, şüphe yok ki sen, görüyor ve görülmüyorsun; sen, yüce gözetme yerindesin; dönüş sanadır; başlangıç ve sonuç senin içindir. ALLAH'ım, zelil ve hor-hakir olmaktan sana sığınıyoruz.)[18]

        19- Yağmur Duası

        Saduk (r.a) diyor ki:
        İmam Hüseyin (a.s), ALLAH'tan yağmur talep ettiğinde şu duayı okuyordu:
        "ALLAH'ım, bize bol, refah verici, genel, faydalı ve zararsız bir yağmur yağdır. Öyle bir yağmur ki, şehirdeki ve çöldekilerimizi kuşatsın ve onun vesilesiyle rızkımız ve şükrümüz artsın."[19]

        20- Ka'be'nin Kenarındaki Duası

        İmam Hüseyin (a.s), Ka'be'nin siyah rüknünü tutarak ALLAH'la münacat edip şu duayı okuyordu:
        "İlahî, en'amtenî felem tecidnî şakiren ve ebleytenî felem tecidnî sabiren, fela ente selebte'n- ni'mete bi-terk'iş- şükrî velâ edemte'ş- şiddete bi-terk'is- sabrî. İlahî, ma yekunu min'el- kerim illel kerem."
        "İlahî, bana nimet verdin, oysa beni şükreden bulmadın; beni belaya duçar ederek sınadın, ama beni sabreden bulmadın. Ey Rabbim, şükretmeyi terk etmekle (nankörlük etmemle) nimeti elimden almadın; sabretmememle sıkıntıyı devam ettirmedin. İlahî, kerimden (ihsan eden ve bağışlayandan), keremden (ihsan ve bağıştan) başka bir şey vuku bulmaz!"[20]

        21- Ahirete Rağbet Etmeyi Dilemesi

        İmam Hüseyin (a.s)'ın dualarından biri de şudur:
        "ALLAH'umme'r- zuknî'ir- rağbete fi'l- ahireti, hatta a'rifu sıdka zalike fî kalbî bizzehadeti minnî fî dünyaye.
        ALLAH'ummerzuknî beseren fî emr'il- ahireti hatta etlub'el- hasenati şevken ve efirre min'es- seyyiati havfen ya rabbi."
        "ALLAH'ım, ahirete rağbet etmeği bana ihsan et ki, dünyaya gönül bağlamamakla o rağbetin doğruluğunu kalbimde tanıyayım. ALLAH'ım, ahiret işlerinde bana basiret ver ki, şevkle güzellikleri arayayım ve korkarak da günahlardan kaçayım; ey Rabbim!"[21]

        22- Hz. Peygamber ve İmam Hüseyin (aleyhima's selam)

        Raşid bin Ebi Ruh el-Ensari diyor ki:
        "Resulullah (s.a.a), secdeye kapandığında, İmam Hüseyin (a.s) namaz saflarından geçerek gelip O Hazretin sırtına biniyordu. Resulullah (s.a.a) kalktığında, namazı bitirene dek İmam Hüseyin'in düşmemesi için bir elini onun sırtına ve diğer elini de kendi dizine koyuyordu."[22]
        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

        Yorum


          #94
          Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

          ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: İMAM (A.S)'IN AHLAKI

          23- Âl-i Davud Hükmüyle Hüküm Vermesi

          İmam Hüseyin (a.s)'la birlikte Kerbela'ya gelenlerden olan Cuayd-i Hemdanî diyor ki:
          "İmam Hüseyin (a.s)'a: ‘Sana feda olayım, hangi şeyle (ne ile) hüküm veriyorsun?' dediğimde şöyle buyurdular:
          "Ey Cuayd! Biz, Âl-i Davud'un hükmüyle hüküm veriyoruz; bir şeyden aciz olduğumuzda ise Ruh'ul- Kudüs vasıtasıyla onu elde ediyoruz."[23]

          24- Ali İsmini Sevmesi

          Ali bin Hüseyin (İmam Zeyn'ul-Abidin –a.s-) buyurmuştur ki:
          "Muaviye Mervan bin Hakem'i Medine'ye vali tayin ettiğinde, Kureyş gençlerine hukuk (aylık) belirlerken ben de onun yanına gittim. Bana: "İsmin nedir?" diye sordu. Ben de cevaben: "Ali (Zeyn'ul-Abidin)'dir" dedim. "Kardeşinin ismi nedir?" diye sorduğunda da "Ali'dir" dedim. Mervan: "Ali, Ali mi?! Babanın, çocuklarına Ali'den başka bir isim koymamasından maksadı nedir?" dedi.
          Ben babamın yanına dönerek Mervan'ın dediği sözü ona anlattım. Babam Hüseyin (a.s) buyurdular ki:
          "Eğer benim yüz tane erkek çocuğum olsaydı, onlardan hiç birine Ali'den başka isim koymak istemezdim?"[24]

          25- Köle Azat Etmesi

          İmam Hüseyin (a.s) bir gün müsteraha giderken müsterahın kenarında bir ekmek parçası bularak, onu dışarı çıktığında kendisine vermesi için kölesine verdi. İmam (a.s) dışarı çıkınca köleden o ekmek parçasını istedi. Köle de cevaben: "Yedim" dedi.
          İmam (a.s) bunun üzerine: "Sen artık hür ve serbestsin; çünkü ceddim buyurmuştur ki: "Kim bir ekmek parçası bulur da temizledikten sonra onu yerse, ekmek karnına yetişmeden ALLAH onu cehennem ateşinden kurtarır." Ben ALLAH'ın, ateşten azat ettiği (kurtardığı) kimseyi köle ve kul yapamam" buyurdu.[25]

          26- Özrü Kabul Etmesi

          İmam Hüseyin (a.s) buyurmuştur ki:
          "Eğer bir adam benim bu kulağıma (sağ kulağına işaret etti) söver ve diğer kulağımdan da özür dilerse, onun bu özür dilemesini kabul ederim."[26]

          27- Sakalını Boyaması

          İmam Bakır (a.s) buyurmuştur ki:
          "Hüseyin bin Ali (a.s) sakalını siyah boyayla boyuyordu."[27]

          28- ALLAH'tan Korkusu

          İbn-i Şehraşub diyor ki:
          "İmam Hüseyin (a.s)'a: "ALLAH'tan ne kadar da korkuyorsun!" dediklerinde: "Kıyamet günü, ancak dünyada ALLAH'tan korkan kimse emniyette kalacaktır" buyurdular."[28]

          29- Elbisesini Sadaka Vermesi

          İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) buyurmuştur ki:
          "İmam Hüseyin (a.s, elli dinara yünlü bir kumaş alıyordu; hava sıcak olduğunda ise onu sadaka olarak veriyor ve bunda bir sakınca da görmüyordu."[29]

          30- Süt İçişi

          Ravi diyor ki:
          İmam Hüseyin (a.s), sütü yudumlayarak içmeyi sevmezdi; sütü soluk almadan içer ve şöyle buyururdu: "Cehennem ehli yudum yudum içer."[30]

          31- Ölümden Korkmaması

          İmam Hüseyin (a.s), Hür bin Yezid'e buyurdular ki:
          "Ben ölümden korkan birisi değilim; izzete ulaşmak ve hakkı diriltmek yolunda olan ölüm ne de kolaydır...
          Beni ölümle mi korkutuyorsun? Okun hedefe isabet etmedi, zannın boşa gitti; ben ölümden korkan birisi değilim; nefsim (ruhum) bundan daha büyüktür; himmet ve tabiatım, ölümden korkarak zulme boyun eğmekten daha yücedir; beni öldürmekten daha fazla bir şeye mi kadirsiniz?"[31]

          32- Sevdiği Yemek

          Bir grup hacı, hac seferinde Medine'de İmam Musa Kazım (a.s)'ın huzuruna vardılar... Daha sonra tirit olmuş ekşi bir süt getirdiler. İmam (a.s): "Rahman ve Rahim ALLAH'ın adıyla yiyin; bu İmam Hüseyin (a.s)'ın sevdiği bir yemektir" buyurdular.[32]

          33- Yüzüğünün Nakşı

          İmam Rıza (a.s) buyurmuştur ki:
          "İmam Hüseyin (a.s)'ın yüzüğünün nakşı (üzerindeki yazı) şu cümle idi:
          "İnnellahe baliğu emrih"
          (ALLAH, kendi emrini (sona) ulaştırandır.)[33]

          34- Fakir ve Yoksullara Yardımda Bulunması

          Şuayb bin Abdurrahman-i Huzaî diyor ki:
          "Aşura günü İmam Hüseyin (a.s)'ın omuzlarında bir iz (siyahlık) görüldü. İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s)'dan bunun sebebini sorduklarında şöyle buyurdular:
          "Bu iz, fakir, yetim ve yoksulların evlerine götürdüğü (deriden olan) azık torbasının bıraktığı izdir."[34]

          35- Zalimlerden Aldıkları Malı Kullanmamaları

          Meclisî rivayet etmiştir ki:
          "Hasan ve Hüseyin (aleyhima's- selam) Muaviye'den aldıkları malı, sineğin ağzında taşıdığı miktarca bile kendileri ve aileleri için harcamıyorlardı."[35]

          36- Dünya Lezzetlerinin Geçici Olduğunu Hatırlatması

          Deylemi diyor ki:
          İmam Hüseyin (a.s), çoğu zamanlar şairin söylediği şu şiiri okuyorlardı:
          Ey bekası olmayan dünya lezzetlerinin ehli!
          Geçici gölgeye aldanmak ahmaklıktır. [36]
          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

          Yorum


            #95
            Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

            DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: İMAM VE DÜŞMANLARI

            37- Muaviye'ye Karşı Tavrı

            İmam Hüseyin (a.s) Muaviye'nin: "Biz, Hücr'ü ve ashabını öldürerek onları kefin-defin ettik" sözüne karşılık buyurdular ki:
            "Ey Muaviye! İnsanlar senin düşmanındır. Ama eğer biz senin taraftarlarını öldürmüş olursak, ne onları kefenleriz, ne onlara namaz kılarız ve ne de onları defnederiz!"[37]

            38- Zalimlere Biat Etmemesi

            İmam Hüseyin (a.s)'dan Yezid'e biat etmesini istediklerinde şöyle buyurdular:
            "Benim gibi birisi, Yezid gibi birisine biat etmez. Fakat biz de, siz de sabahlayalım ve hangimizin hilafet ve biate daha layık olduğunu bekleyelim."[38]

            39- Zillete Boyun Eğmemesi

            İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü Kufe halkına hitaben şöyle buyurdular:
            "...Bilin ki, zina zade oğlu zina zade (İbn-i Ziyad), beni savaşla zillet arasında bırakmıştır; ona teslim olmak ve zillete boyun eğmek bizden uzaktır."[39]

            40- Münafıkları Tanıması

            İmam Hüseyin (a.s) buyurmuştur ki:
            "Biz, Resulullah (s.a.a)'in zamanında münafıkları, Hz. Ali ve evlatlarına buğz etmeleriyle (onları sevmemeleriyle) tanıyorduk."[40]
            ___________________
            Kaynaklar:
            [1] - Mealî's- Sibtayn, c.1, s.246.
            [2] - Mekatil'ut- Talibiyyin, s.24.
            [3] - Mişkat'ul- Envar, s.170.
            [4] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c.3, s.401.
            [5] - Vefat-u Zeyneb'ul- Kubra, s.11.
            [6] - Bihar, c.10, s.317.
            [7] - Usd'ul- Ğabe, c.2, s.21.
            [8] - Bihar'ul- Envar, c.82, s.311.
            [9] - Müstedrek'ul- Vesail, c.4, s.189.
            [10] - Mehasin-i Berkî, c.1, s.146.
            [11] - Muhec'ud- Da'vat, s.175; Bihar, c.86, s.313, H. 65.
            [12] - Deaim'ul- İslam, c.1, s.267.
            [13] - Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c.4, sw.89.
            [14] - Âl-i İmran/92. Nur'us- Sekaleyn, c.1, s.363.
            [15] - Tabakat-ı İbn- i Sa'd, İmam Hüseyin bölümü, s.36.
            [16] - Nisa/86.
            [17] - Keşf'ul- Ğumme, c.2, s.31.
            [18] - Kenz'ul- Ummal, c.8, s.82.
            [19] - Uyun-u Ahbar'ur- Rıza, c.2, s.278.
            [20] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.791.
            [21] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.791.
            [22] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.7; Kitab-ı Süleym bin Kays, s.172.
            [23] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.646; Besair'ud- Derecat, s.452.
            [24] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.246; Kafî, c.6, s.19.
            [25] - Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -a.s- s.624; Bihar'ul- Envar, c.66, s.433.
            [26] - İhkak'ul- Hak, c.11, s.431.
            [27] - Mecma'uz- Zevâid, c.5, s.162.
            [28] - Menakıb, c.4, s.69; Bihar, c.44, s.192, H. 5.
            [29] - Tefsir-i Nur'us- Sekaleyn, c.2, s.23.
            [30] - Deaim'ul- İslam, c.2, s.130.
            [31] - İhkak'ul- Hak, c.11, s.601; Mevsuat-u Kelimat'il- Hüseyin -A.S-, s.360.
            [32] - Mekarim'ul- Ahlak, s.145.
            [33] - Kafî, c.6, s.474.
            [34] - Menakıb, c.4, s.66; Bihar, c.44, s.190, H. 3.
            [35] - Bihar, c.44, s.13.
            [36] - İrşad'ul- Kulub, s.186.
            [37] - İhticac-ı Tabersi, s.296.
            [38] - Futuh-u İbn-i A'sem-i Kufî c.5, s.14.
            [39] - İhticac-ı Tabersi, s.336.
            [40] - Uyun-u Ahbar'ir- Rıza, c.2, s.72.
            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

            Yorum


              #96
              Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

              İBRETLİ ÖYKÜLER


              1- Hz. Peygamber (s.a.a)'in Kalbinde İmam Hüseyin (a.s)'ın Aşkı

              Ye'li b. Murre el-Amiri şöyle diyor:
              "Bir gün Hz. Peygamber (s.a.a)'in huzurundan çıkıp davet olduğum bir yemeğe giderken İmam Hüseyin'in çocuklarla oynadığını gördüm. Bu arada Peygamber (s.a.a) ashabın arasından çıkarak İmam Hüseyin'i bağrına basmak için kollarını açtı. Ama çocuk sağa sola koşuyordu. Peygamber de onu güldürmeğe çalışıyordu. Nihayet onu yakaladı.
              Sonra bir elini onun çenesinin altına ve diğer elini ise başına bırakarak onun ağzından öptü. Daha sonra şöyle buyurdular:
              "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim; Hüseyin'i seveni Allah sevsin; Hüseyin torunlarımdan biridir."[1]
              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

              Yorum


                #97
                Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                2- Hediye Edilen Bir Demet Gülün Mükafatı

                İmam Hüseyin (a.s)'ın cariyelerinden biri, İmam (a.s)'ın yanına gelerek selam verdikten sonra O Hazrete bir gül takdim etti. İmam Hüseyin (a.s) o cariyenin hediyesini kabul edip karşılık olarak: "Seni Allah rızası için azat ettim" buyurdular.

                Bu duruma şahit olan Enes, İmam (a.s)'ın bir gül karşılığında onu serbest bırakmasına şaşırarak: "Değersiz bir gül karşılığında onu serbest mi bırakıyorsun?!" dedi.

                İmam (a.s) tebessüm ederek şöyle buyurdular:
                "Allah Teala bizi böyle eğitmiştir. Çünkü Kur'ân'da şöyle buyuruyor:

                "Bir selamla selamlandığınız (veya bir iyilikle karşılaştığınız) zaman, siz ondan daha güzeli ile karşılık verin veya aynı ile karşılık verin."[2]İşte o gülden daha güzeli, onu serbest bırakmaktı (hürriyetine kavuşturmaktı)."[3]
                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                Yorum


                  #98
                  Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                  Allah razı olsun kardeş...zmanım olursa inş hepsini okuyacağım..emeğinize sağlık...
                  [center]

                  [center][center]

                  Yorum


                    #99
                    Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                    [quote author=yebne-zehra link=topic=3541.msg27395#msg27395 date=1242338110]

                    Allah razı olsun kardeş...zmanım olursa inş hepsini okuyacağım..emeğinize sağlık...
                    [/quote]

                    Müteşekkirem. Allah sizden de razı olsun. Zamanınız olur okursunuz inşaAllah
                    fi emanillah
                    "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                    Yorum


                      Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                      3- İlim Öğretmenin Değeri

                      Abdurrahman-i Selmi, İmam Hüseyin (a.s)'ın evlatlarından birine Hamd suresini öğretti. Çocuk İmam (a.s)'ın yanına geldiğinde, öğrenmiş olduğu sureyi babasına okudu. İmam (a.s) buna karşılık bin dinar ve bin elbise ona bağışladı...
                      Bazıları İmam (a.s)'ın bu bağışı hususunda bazı sözler söyleyince İmam (a.s) şöyle buyurdular:
                      "Abdurrahman'ın bağışı (çocuğa Hamd suresini öğretmesi) nere benim hediyem nere?" (Yani onun bir sure öğretmesi, benim verdiğim hediyeden daha üstündür.) Daha sonra bu şiiri okudular:
                      "Dünya sana bağışta bulunduğunda,
                      Elinden çıkmadan onu halka bağışla.
                      Zira ne bağış, dünya sana yöneldiğinde onu yok eder,
                      Ne de cimrilik, o yüz çevirdiğinde onu koruyabilir."[4]
                      "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                      Yorum


                        Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                        4- İmam Hüseyin (a.s) Açısından Ölüm

                        Aşura günü İmam Hüseyin (a.s)'la düşmanları arasında savaş şiddetlendiğinde, İmam (a.s)'ın ashabından bazısı İmama baktıklarında, O'nu kendilerinden daha değişik bir şekilde gördüler. Çünkü onlar, savaş şiddetlendikçe, dostlarının parçalanmış bedenlerini ve kendi ölümlerinin yakınlaştığını gördüklerinden dolayı, renkleri değişip korku kalplerine çökmüştü. Ama İmam Hüseyin (a.s) ve O'nun yakın yaranlarından olan birkaç kişi, tam onların aksine, baskı arttıkça ve şahadet zamanı yaklaştıkça yüzleri daha parlıyor, sükunet ve huzurları daha da artıyordu.

                        Onlardan bazıları, İmam (a.s)'ın bu olağan üstü ruhi halini görünce birbirlerine şöyle dediler:
                        İmam Hüseyin'e bakınız; ölüme kesinlikle itina etmiyor ve ondan asla korkmuyor."

                        İmam Hüseyin (a.s) onların sözlerini duyduğunda şöyle buyurdular:
                        "Ey büyük şahsiyetlerin evlatları! Sabırlı ve dayanıklı olun! Ölüm, ancak bir köprüdür; o sizi bu sıkıntı ve zorluktan geçirip (kurtarıp), geniş olan cennete ve daimi olan nimetlere götürmektedir. O halde hanginiz zindandan kurtulup köşke intikal etmeği sevmez! Ama ölüm, düşmanlarınız için onları köşkten çıkarıp zindana ve azaba ulaştıran bir köprüdür ancak.

                        Babam, Resulullah (s.a.a)'den naklen şöyle buyurdular: "Dünya müminin zindanı, kafirin ise cennetidir. Ölüm bunları (müminleri) cennete, kafirleri ise cehenneme götüren bir köprüdür. Ne yalan duymuşum ne de yalan söylüyorum."[5]

                        Ye'li b. Murre el- Amiri şöyle diyor:
                        Bir gün Hz. Peygamber (s.a.a)'in huzurundan çıkıp davet olduğum bir yemeğe giderken Hüseyin'in çocuklarla oynadığını gördüm. Bu arada Peygamber (s.a.a) aralarında bulunduğu bir grup ashabın önüne çıkarak, Hüseyin'i bağrına basmak için kollarını açtı. Ama çocuk sağa sola koşuyordu. Peygamber de onu güldürmeğe çalışıyordu. Nihayet onu yakaladı.

                        Sonra bir elini onun çenesinin altına, diğer elini ise başına bırakarak ağzından öptü. Daha sonra şöyle buyurdular:

                        "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim; Hüseyin'i seveni Allah sevsin. Hüseyin torunlarımdan biridir."[6]
                        "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                        Yorum


                          Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                          5- Kim Hüseyin'im İçin Ağlayacak!

                          Hz. Peygamber (s.a.a), Hüseyin (a.s)'ın şehit olacağını, diğer musibet ve sıkıntılarını kızı Fatıma (a.s)'a haber verdiğinde Fatıma (a.s) çok ağladı ve şöyle dedi:
                          "Bu sıkıntı ve musibetler ne zaman vuku bulacaktır?"

                          Peygamber (s.a.a); "Ben, sen ve Ali dünyada olmadığımız bir zamanda" buyurdular.
                          Fatıma (a.s) bu sözü duyunca ağlaması şiddetlendi. Sonra; "Kim Hüseyin'ime ağlayacak ve onun için ezadarlık edecektir?" dediğinde de Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular:

                          "Fatımacığım! Ümmetimin kadınları, Ehl-i Beyt'imin kadınlarına, erkekleri de erkeklere ağlayacaklar. Her yıl onun ezadarlığını yenileyecekler (canlandıracaklar). Kıyamet günü olduğunda sen kadınlara, ben de erkeklere şefaat edeceğiz.
                          Kim Hüseyin'in sıkıntı ve musibetine ağlamış olursa, onun elini tutup cennete götüreceğiz. Fatımacığım! Kıyamet günü, Hüseyin'in musibetine ağlayan göz dışında bütün gözler ağlayacaktır; o göz cennet nimetlerine ulaşmak için gülecektir."[7]
                          "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                          Yorum


                            Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                            6- İmam Hüseyin (a.s)'ın Ashabının Vefakarlığı

                            "Aşura" gecesi, İmam Hüseyin (a.s)'ın ashabının her biri bir dil ile kendi vefakarlıklarını ilan ettiler. İmam'ın ashabından olan Muhammed b. Buşr-i Hazremi'ye, "Rey sınırlarında oğlun kafirlerin eline esir düşmüştür" diye yeni bir haber ulaştı. Muhammed bu haberi duyunca şöyle dedi: "Onun ve kendimin mükafatını Allah'tan istiyorum. Ben, oğlumun esir olduktan sonra artık yaşamak istemiyorum."

                            İmam Hüseyin (a.s) onun bu sözünü duyduğunca şöyle buyurdular: "Biatimi senden kaldırdım, sen serbestsin, git oğlunu kurtarmak için gayret et."
                            Muhammed b. Buşr, İmam'ın sözlerine karşılık şöyle dedi: "Eğer senden ayrılmış olursam, yırtıcı hayvanlar beni diri-diri parçalayıp yesinler!"

                            İmam Hüseyin (a.s), değeri bin dinar olan beş tane Yemen kumaşı ona verip şöyle buyurdu:
                            "Bunları diğer oğluna ver de bu elbiseleri düşmana hediye vererek kardeşini esaretten kurtarsın." [8]
                            "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                            Yorum


                              Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                              7- İmam Hüseyin (a.s)'ın Evlenmesi

                              Fars esirlerini Medine'ye getirdiklerinde Ömer, esir kadınları satmayı, erkekleri ise Arapların kölesi yapmayı ve Kabe'yi tavaf edecek hasta, yaşlı ve zayıf Arapların, Fars esirlerin omuzlarında taşıtılmasını düşünüyordu. Ama Hz. Ali (a.s) ona, Hz. Peygamber (s.a.a)'in şu sözünü ;
                              "Her kavmin büyük ve şerefli insanlarının, sizinle aynı akideye sahip olmasalar bile saygınlıklarını koruyun." hatırlatarak şöyle buyurdular:
                              "Farslar (İranlılar), bilgili ve büyük insanlardır; buna binaen, ben bu esirlerden kendi payımı ve Beni Haşim'in payını, Allah yolunda serbest bırakıyorum."

                              Daha sonra muhacir ve ensardan olanlar da şöyle dediler: "Ey Resulullah'ın kardeşi! Biz de kendi payımızı sana bağışlıyoruz."

                              Hz. Ali (a.s) da şöyle dedi: "Allah'ım! Bunlar kendi paylarını bana bağışladılar, ben de kabul ederek onları serbest bıraktım."

                              Ömer, Hz. Ali (a.s)'ın bu tavrını görünce şöyle dedi: "Ali b. Ebi Talip öncelikli davrandı ve Acem halkı hakkındaki aldığım kararı bozdu."

                              O toplantıda onlardan bazıları da, şahın esir olan kızlarıyla evlenmelerini önerdiler. Hz. Ali (a.s): "Bu hususta onları (kendilerine eş seçmek için) özgür bırak, onları mecbur etme" diye teklifte bulundu.
                              Arab'ın önde gelenlerinden biri, Yezdgerd'in (İran Şahının) kızı Şehribanu'ya işaret etti; ama o, yüzünü örterek kabul etmedi.

                              Şehribanu'ya: "Seni isteyenlerden hangisini seçiyorsun? Acaba evlenmeye razı mısın?" diye sorduklarında susup cevap vermedi. Hz. Ali (a.s) onun susması hakkında şöyle buyurdular:
                              "O evlenmeye razıdır, sonradan kendisine eş seçecektir; susması, onun evlenmeye razı olduğunu gösterir."

                              İkinci kez evlenmeyi ona teklif ettiklerinde Şehribanu şöyle dedi: "Eğer ben evlenmek hususunda özgür isem, Hüseyin b. Ali'yi seçiyorum."

                              Hz. Ali (a.s): "Sen kimi, işlerin için vekil tayin ediyorsun?" diye sorduğunda, Şehribanu İmam (a.s)'ı kendisine vekil tayin etti. Hz. Ali (a.s), Huzeyfe-yi Yemani'ye, nikah hutbesini okumasını emrettiler; o da hutbeyi okudu. İşte böylece Şehribanu İmam Hüseyin (a.s)'la evlenmiş oldu; İmam Zeyn'ul-Abidin (a.s) da o değerli kadından dünyaya geldi ve İmam Hüseyin'in nesli, bu evlilik vesilesiyle devam etti.[9]
                              "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                              Yorum


                                Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri

                                8- İlmin Mükafatı

                                Araplardan biri İmam Hüseyin (a.s)'ın yanına gelerek şöyle dedi: "Ey Peygamber'in oğlu! Ben birinin kan parası için kefil olmuştum, ama onu ödemeye gücüm yok. Onu halkın en şereflisinden istersem daha iyi olur diye düşündüm; Hz. Peygamber'in ailesinden daha şerefli bir kimse aklıma gelmedi."
                                İmam (a.s) şöyle buyurdular:
                                "Ey Arap kardeş! Ben senden üç soru soracağım, eğer birine cevap verir isen, borcunun üçte birini ödeyeceğim; ikisine cevap verir isen borcunun üçte ikisini ödeyeceğim, hepsine cevap verdiğin takdirde de bütün borçlarını ödeyeceğim."
                                Arap adam: "Ey Peygamber'in oğlu! Senin gibi ilim ve şeref ehli bir kimse, benim gibi bedevi (göçebe cahil) bir Arap'tan soru sormak mı istiyor?" dedi.
                                İmam (a.s): "Evet! Çünkü ceddim Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu duydum: "İyilik ve ihsan, ilim ve bilgi miktarınca yapılmalıdır."
                                Arap adam, İmam (a.s)'ın bu sözüne karşı şöyle dedi:
                                "Pekâla buyurun ne isterseniz sorunuz; bilirsem cevap veririm, aksi takdirde sizden öğrenirim. Güç ancak Allah'tandır."
                                İmam (a.s): "Hangi amel, bütün amellerden üstündür?"
                                Arap: "Allah'a iman."
                                İmam: "Hangi şey insanı helak olmaktan kurtarır?"
                                Arap: "Allah'a güvenmek ve O'na tevekkül etmek."
                                İmam (a.s): "İnsanı süsleyen şey nedir?"
                                Arap: "Kendisiyle amel edilen ilim ve bilgi.
                                İmam (a.s): "İlimin dışında insanı süsleyen şey nedir?"
                                Arap: "Cömertlik ve mertlikle birlikte olan servet."
                                İmam (a.s): "Eğer o olmazsa nasıl?"
                                Arap: "Sabır ve tahammülle birlikte olan fakirlik."
                                İmam (a.s): "Ona sahip olmazsa nasıl?"
                                Arap: "Böyle bir durumda, gökten bir ateş gelsin o adamı yaksın; çünkü o böyle bir azaba layıktır."
                                İmam (a.s) bu esnada gülerek içerisinde bin dinar altın olan bir keseyle, kaşı iki yüz dinar değerinde olan kendi yüzüğünü o adama verip şöyle buyurdular:
                                "Bu altın dinarları borç sahiplerine ver, bu yüzük ile de (onu satarak) geçim masraflarını karşıla."
                                Arap adam onları alarak şu ayeti okudu: "Allah Teala, risaletini nerede karar kılacağını daha iyi bilir."[10]
                                "Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akibete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir." (Şuara 227)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X