Ynt: İmam Hüseyin'in (a.s) Hayatı, Fazileti, Siresi ve Sözleri
Ehl-i Sünnet Ve Şia Kitaplarında İmam Hüseyin'e Ağlamakla İlgili Hadisler
Ehl-i Sünnet ve Şia kitaplarında İmam Hüseyin (a.s)'a ağlamak ve O'na yas tutmakla ilgili oldukça çok hadis vardır. Ama biz o hadislerden bir kaçını okuyuculara aktarmaya çalışacağız. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen, bu konuda yazılmış olan Arapça ve Türkçe kitaplara başvurabilirler.
Hafız Ahmed b. Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma'dan şöyle naklediyor:
"Hüseyin dünyaya geldiğinde Resulullah (s.a.a) yanıma gelerek; "Ey Esma! Çocuğumu bana getir" diye buyurdu. Ben Hüseyin'i beyaz bir kundağa sararak Resulullah'a götürdüm. Resulullah (s.a.a) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra Hüseyin'i bana verdi ve ağlamaya başladı. Resulullah'a; "Anam babam sana feda olsun Ey ALLAH'ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?" diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; "Bu çocuğuma (İmam Hüseyin'e) ağlıyorum" diye cevap verdi..."[6]
Hakim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:
"...Bir gün Hüseyin (a.s)'ı Hz. Resulullah (s.a.a)'in yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; "Ya Resulellah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi... Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi."[7]
İbn-i Sa'd "Tabakat'ul- Kubra" adlı kitabında Aişe'den şöyle naklediyor:
"Resulullah (s.a.a)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah'a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah'dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. ALLAH'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu..."[8]
Ahmed b. Hanbel Müsned'inde[9] Abdullah b. Neci'den, o da babasından şöyle naklediyor:
"Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk. "Neyneva" denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi: "Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin'in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!"
Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:
"Bir gün Resulullah (s.a.a)'in yanına vardığımda O'nun ağladığını gördüm ve; "Ey ALLAH'ın Peygamber'i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti ve Hüseyin'in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; "O'nun (Hüseyin'in) türbesini görmek ister misin?" dediğinde "Evet" dedim. O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım." [10]
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Ali b. Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında
İmam'ın hizmetçisi şöyle dedi:
"Ey Resulullah'ın oğlu, canım sana feda olsun, ben helak olmanızdan korkuyorum." İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Ben üzüntü ve kederimi ALLAH'a açıyorum; ben Fatıma (a.s)'ın evlatlarının katligahını hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor."
Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s)'a şöyle dediği nakledilmiştir:
"Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı ulaşmamış mıdır?" İmam (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular:
"Vay senin haline! Yakub b. İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı, ALLAH Teala onlardan birini gaybete çekince ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!" [11]
________________________
Dipnotlar:
[1] - Lühuf ve diğer kitaplar.
[2] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280.
[3] - Ensab'ul-Eşraf, c. 3, s. 188.
[4] - Maktel-i Harezmi, c. 2, s. 7-8.
[5] - a.g.e, c. 1, s. 188. Maktel-i Avalim, s. 54.
[6] - Maktel'ul-Huseyn, c. 1, s. 87-88. Zehair'ul-Ukba, s. 119.
[7] - Müstedrek'us-Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin evinde ağladığını anlatan diğer kaynaklar da şunlardır: Zehair'ul-Ukba, s. 147. Fusul'ul-Muhimme, s. 154. Sırat'us-Seviyy, s. 94. Mecma'uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz'ul-Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek'us-Sahihayn, c. 4, s. 398.
[8] - Hz. Peygamber'in Aişe'nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin'e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:
Mucem'ul-Kebir; Hz. Hüseyin'in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi "el-Mecma", c. 9, s. 187. Sevaik'ul-Muhrika, s. 115. Mecma'uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti "Hasais", c. 2, s. 125-126.
[9] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 60-61'de.
[10] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa'd; Müsned-i Ebu Ya'li; Mucem'ul-Kebir; Zehair'ul-Ukba, s. 148; Cami'us-Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik'ul-Muhrika, s. 115.
[11] - Bihar'ul-Envar, c. 46, s. 108.
Ehl-i Sünnet Ve Şia Kitaplarında İmam Hüseyin'e Ağlamakla İlgili Hadisler
Ehl-i Sünnet ve Şia kitaplarında İmam Hüseyin (a.s)'a ağlamak ve O'na yas tutmakla ilgili oldukça çok hadis vardır. Ama biz o hadislerden bir kaçını okuyuculara aktarmaya çalışacağız. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyen, bu konuda yazılmış olan Arapça ve Türkçe kitaplara başvurabilirler.
Hafız Ahmed b. Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma'dan şöyle naklediyor:
"Hüseyin dünyaya geldiğinde Resulullah (s.a.a) yanıma gelerek; "Ey Esma! Çocuğumu bana getir" diye buyurdu. Ben Hüseyin'i beyaz bir kundağa sararak Resulullah'a götürdüm. Resulullah (s.a.a) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına ikamet okuduktan sonra Hüseyin'i bana verdi ve ağlamaya başladı. Resulullah'a; "Anam babam sana feda olsun Ey ALLAH'ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?" diye sorduğumda, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; "Bu çocuğuma (İmam Hüseyin'e) ağlıyorum" diye cevap verdi..."[6]
Hakim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:
"...Bir gün Hüseyin (a.s)'ı Hz. Resulullah (s.a.a)'in yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; "Ya Resulellah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi... Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katligahından kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi."[7]
İbn-i Sa'd "Tabakat'ul- Kubra" adlı kitabında Aişe'den şöyle naklediyor:
"Resulullah (s.a.a)'in bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulullah'a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulullah'dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. Niçin ağlıyorsunuz? dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. ALLAH'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu..."[8]
Ahmed b. Hanbel Müsned'inde[9] Abdullah b. Neci'den, o da babasından şöyle naklediyor:
"Hz. Ali (a.s) ile Sıffîn savaşına hareket ediyorduk. "Neyneva" denen yere vardığımızda Hz. Ali şöyle seslendi: "Ey Eba Abdillah! (İmam Hüseyin'in künyesi) Fırat nehri kenarında sabırlı ol! Ey Eba Abdillah, sabırlı ol!"
Neci diyor ki: Meselenin ne olduğunu sorduğumda Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdular:
"Bir gün Resulullah (s.a.a)'in yanına vardığımda O'nun ağladığını gördüm ve; "Ey ALLAH'ın Peygamber'i sizi birisi sinirlendirdiğinden dolayı mı ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Hayır, Cebrail sen gelmeden biraz önce buradan gitti ve Hüseyin'in Fırat nehrinin yanında şehit olacağı haberini bana verdi. Cebrail bana; "O'nun (Hüseyin'in) türbesini görmek ister misin?" dediğinde "Evet" dedim. O da elini uzattı ve bana bir avuç toprak verdi. İşte bu yüzden ağladım." [10]
İmam Sadık (a.s) buyurmuştur ki:
"Ali b. Hüseyin (a.s), yirmi (başka bir hadise göre kırk) yıl boyunca babasına ağladı. Önüne ne zaman yemek bırakılsaydı ağlardı. Bir defasında
İmam'ın hizmetçisi şöyle dedi:
"Ey Resulullah'ın oğlu, canım sana feda olsun, ben helak olmanızdan korkuyorum." İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Ben üzüntü ve kederimi ALLAH'a açıyorum; ben Fatıma (a.s)'ın evlatlarının katligahını hatırladığımda, üzüntü nefesimi tıkıyor."
Başka bir rivayette de kölenin İmam Zeyn'ul- Abidin (a.s)'a şöyle dediği nakledilmiştir:
"Ey mevlam! Üzüntünüzün son bulma zamanı ulaşmamış mıdır?" İmam (a.s) onun bu sözüne karşılık şöyle buyurdular:
"Vay senin haline! Yakub b. İshak (a.s) peygamber oğlu bir peygamber idi; onun on iki oğlu vardı, ALLAH Teala onlardan birini gaybete çekince ağlamaktan gözlerine ak indi, gamdan beli büküldü; oysa oğlu dünyada yaşıyordu. Ama ben babam, kardeşim, amcam ve ailemden olan on yedi kişinin etrafımda katledilmiş naaşlarını gördüm; o halde benim gam ve hüznüm nasıl son bulabilir!" [11]
________________________
Dipnotlar:
[1] - Lühuf ve diğer kitaplar.
[2] - Taberi, c. 7, s. 297. Kamil-i İbn-i Esir, c. 3, s. 280.
[3] - Ensab'ul-Eşraf, c. 3, s. 188.
[4] - Maktel-i Harezmi, c. 2, s. 7-8.
[5] - a.g.e, c. 1, s. 188. Maktel-i Avalim, s. 54.
[6] - Maktel'ul-Huseyn, c. 1, s. 87-88. Zehair'ul-Ukba, s. 119.
[7] - Müstedrek'us-Sahihayn, c. 3, s. 176. Hz. Peygamber'in Ümmü Seleme'nin evinde ağladığını anlatan diğer kaynaklar da şunlardır: Zehair'ul-Ukba, s. 147. Fusul'ul-Muhimme, s. 154. Sırat'us-Seviyy, s. 94. Mecma'uz- Zevaid, c. 9, s. 118-119. Kenz'ul-Ummal, c. 6, s. 223. Müstedrek'us-Sahihayn, c. 4, s. 398.
[8] - Hz. Peygamber'in Aişe'nin evinde bulunduğu zamanlar Hüseyin'e ağladığı şu kaynaklarda da geçmektedir:
Mucem'ul-Kebir; Hz. Hüseyin'in hayatıyla ilgili bölüm. Müsned-i Ahmed, c. 6, s. 294. Haysemi "el-Mecma", c. 9, s. 187. Sevaik'ul-Muhrika, s. 115. Mecma'uz Zevaid, c. 9, s. 187-188. Suyuti "Hasais", c. 2, s. 125-126.
[9] - Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 60-61'de.
[10] - Müsned-i Ahmed, c. 2, s. 60-61. El- Musannef, c. 12; Tabakat-ı İbn-i Sa'd; Müsned-i Ebu Ya'li; Mucem'ul-Kebir; Zehair'ul-Ukba, s. 148; Cami'us-Sağir, c. 1, s. 13; Sevaik'ul-Muhrika, s. 115.
[11] - Bihar'ul-Envar, c. 46, s. 108.
Yorum