Ynt: TARİHTEN GÜNÜMÜZE "KUM"
Kum Halkının Memun’a İtirazı
Kumlular, İmam Rıza’nın (a.s) şehadetini duyunca Memun’un onu şehit ettiğini anladılar. Memun Bağdat'a gidince de tepkilerini dile getirmek için vergi vermemeye başladılar. Yaklaşık olarak yedi yıl kadar (204-211 H. K.) bu durum devam etti. Memun, Ali b. Hişam’ı, ayaklanmayı bastırması için tam takım teçhizatla donatılmış bir orduyla Kum’a gönderdi.
Ali b. Hişam, Kum'un kale surlarına ulaşınca halk kapıları kapadı. İbn-i Hişam, surların gerisinde çadır kurdurarak kaleyi kuşattı. Sonunda gediklerden sızarak kapıları açtılar ve kaleye girmeyi başardılar. Yahya b. İmran Eş'arî'yi başta olmak üzere Kum’un birçok ileri gelenlerini öldürdüler. Kalenin bazı yerlerini yıktılar ve ödenmeyen vergileri zorla aldılar. Ali b. Hişam, daha sonra Ali b. İsa Talhî’yi Kum’un yönetimine getirerek Bağdat’a geri döndü.
Kum halkı, bir an önce savaşın yaralarını sarmaya başladı. H. K. 215 yılında Memun'a karşı yeniden ayaklandılar. Memun’un atadığı valiyi (Ali b. İsa Talhî'yi) Kum’dan çıkardılar. Talhî, Bağdat’a giderek olayı Memun’a anlattı. Memun da, bir Türk olan Abdurrahman b. Muflic'i beraberinde bir orduyla Kum’a gönderdi. Halk, onun Kum’a girişini engellemeye çalıştıysa da o, geceleyin kaleye girmeyi başardı. Ayaklanmayı başlatanları öldürdü ve bir kısmını da zindana attı. Bu olayda halkın çoğu şehri terk etti.
Kum halkı, Memun’un ardından da birçok Abbasî halifesine karşı isyan etti ve bunun akabinde sayısız şehitler verdi.[77]
Buradan da Kum’un II ve III. asırlardan itibaren kıyam ve kan şehri olduğu anlaşılmaktadır. Zilime karşı kıyam etmek, Kum’un gerçek ruhudur. Bu ruh, o dönemlerden günümüze kadar devam etmiştir.
Kum Halkının Memun’a İtirazı
Kumlular, İmam Rıza’nın (a.s) şehadetini duyunca Memun’un onu şehit ettiğini anladılar. Memun Bağdat'a gidince de tepkilerini dile getirmek için vergi vermemeye başladılar. Yaklaşık olarak yedi yıl kadar (204-211 H. K.) bu durum devam etti. Memun, Ali b. Hişam’ı, ayaklanmayı bastırması için tam takım teçhizatla donatılmış bir orduyla Kum’a gönderdi.
Ali b. Hişam, Kum'un kale surlarına ulaşınca halk kapıları kapadı. İbn-i Hişam, surların gerisinde çadır kurdurarak kaleyi kuşattı. Sonunda gediklerden sızarak kapıları açtılar ve kaleye girmeyi başardılar. Yahya b. İmran Eş'arî'yi başta olmak üzere Kum’un birçok ileri gelenlerini öldürdüler. Kalenin bazı yerlerini yıktılar ve ödenmeyen vergileri zorla aldılar. Ali b. Hişam, daha sonra Ali b. İsa Talhî’yi Kum’un yönetimine getirerek Bağdat’a geri döndü.
Kum halkı, bir an önce savaşın yaralarını sarmaya başladı. H. K. 215 yılında Memun'a karşı yeniden ayaklandılar. Memun’un atadığı valiyi (Ali b. İsa Talhî'yi) Kum’dan çıkardılar. Talhî, Bağdat’a giderek olayı Memun’a anlattı. Memun da, bir Türk olan Abdurrahman b. Muflic'i beraberinde bir orduyla Kum’a gönderdi. Halk, onun Kum’a girişini engellemeye çalıştıysa da o, geceleyin kaleye girmeyi başardı. Ayaklanmayı başlatanları öldürdü ve bir kısmını da zindana attı. Bu olayda halkın çoğu şehri terk etti.
Kum halkı, Memun’un ardından da birçok Abbasî halifesine karşı isyan etti ve bunun akabinde sayısız şehitler verdi.[77]
Buradan da Kum’un II ve III. asırlardan itibaren kıyam ve kan şehri olduğu anlaşılmaktadır. Zilime karşı kıyam etmek, Kum’un gerçek ruhudur. Bu ruh, o dönemlerden günümüze kadar devam etmiştir.
Yorum