Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

    MEKTUP 13 23 Zilkade 7329

    Zikrettiğimiz ayetlerin bu maksatla indiğini iddia eden rivayetlerin zayıflığını ortaya çıkaran kıyas...

    Cenabı Allah size öyle mübarek bir kalem ihsan etmiş ki, onun mükafatını size ancak kendisi bahşedebilir... Onun çizdiği sayfalar, muarız ve münazaracının makamından ne kadar yüksek, vazettiği hikmet, münekkid ve müstedrekin nazarından ne kadar mahfuz... Bu hikmeti anlatan sayfalar, hep aynı yoldan aynı hedefe doğru akıp yürümektedirler; yazıları aklı başında birinin kulağına gelip de, beğenilmeden geri dönmesi mümkün değil.

    Bilhassa bu son mektubunuz coşmuş bir sel, kabarmış bir denizi andırmaktadır. İçinizde zikrettiğiniz muhkem ayetler ve kıymetli açık delillerle sizden istenileni yerine getirmekle kalmayıp, istenilenin de ötesinde bir çok bilgiler vermekten geri kalmamışınız. Size karşı çıkacak olan kimsenin, mutlaka inatçı, haşin mizaçlı, batılla iştigal eden, cahilce hüküm verenin biri olması gerekir.

    İşte böylesi biri size itirazda bulunup diyebilir ki: "Bu ayetlerin Ehl-i Beyt hakkında indiğini rivayet edenlerin hepsi Ehl-i Beyt taraftarı olan yazarlardır. Bilindiği gibi Sünnet ehli, Ehl-i Beyt taraftarı yazarların rivayet ettikleri hadisleri delil olarak kabul etmezler." Bu hususta cevabınız ne olacak? Esirgemeyip lütufta bulunmanızı rica eder teşekkürlerimi sunarım. Vesselam



    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      #17
      Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

      MEKTUP 14 24 Zilkade 7329

      1-İtirazcının kıyası geçersizdir.
      2-İtiraz edenler, Ehl-i Beyt taraftarlarının hakikatini bilmemektedir.
      3-Hadiste yalan söylemenin büyük günah olduğunun bilincinde olmaktaki imtiyazlıkları.


      l-Cevabımız şudur ki: Bu muarızın kıyası batıldır. Ayrıca istidlalinin mantıki şekli, suğra ve kubra açısından yanlıştır.

      Suğra, şu iddiasıdır: "Bu ayetlerin inişini rivayet edenler Ehl-i Beyt taraftarlarıdır. Bu iddialar fasit olduğu gayet açıktır. Buna bizzat Sünnilerin en itimat edilen yazarları, aynen naklettiğimiz şekilde tefsir edip rivayet etmekle şahitlik etmektedir. Hatta onların senet ve sahihleri bu hadislerle şiirlerden çok, dolup taşmaktadır: Bütün İslam memleketlerine yayılmış Gayet'ul- Meram kitabı, bu dediğimizi ispat etmeğe yetecek en büyük de- lildir.

      Kubraya gelince, "Sünniler, Caferilerin rivayet ve hadislerini hüccet olarak kabul etmezler" demesidir. Bunun fesadı ise daha da açıktır. Zira Sünnilerin kitapları meşhur Ehl-i Beyt muhaddislere isnad edilmiş hadislerle doludur. İşte sahihlerinin altısı ve diğer kitapları meydandadır. Hepsi de hadislerin çoğunu Ehl-i Beyt muhaddislerine dayanarak nakletmiş ve sahih olarak kabul etmişlerdir. Gerçi Beyt münharif Ehl-i Beytciler, kimisine "Rafizi"dir demişler. Oysa Buhari'nin şeyhlerinden bile Ehl-i Beyt taraftarları vardır. Onlar için dahi "Rtizi" ve "kinci" gibi deyimler kullanmışlar, ama yine de Buhari olsun başkası olsun ne onların adaletinden şüphe etmiş, ne de yalanlayabilmişlerdir. Aksine sahihlerinde, onların sözlerini senet, hadislerini hüccet olarak göstermişlerdir.

      57


      Buna rağmen "Sünni'ler, Ehl-i Beyt taraftarlarının rivayetlerini hüccet olarak kabul etmezler" diyen muarızın sözlerine kulak verilir mi? Elbette ki hayır...

      2- Şu da bir gerçektir ki muarızlar Ehl-i Beyt yandaşlarının hakikatini bilmezler. Zaten bilselerdi, o masum soyun izinden gittiklerini, onların yolunu tercih ettiklerini anlarlardı. Zühd ve ibadette ahlak üstünlüğünde, nefis muhasebesinde Ehl-i Beytin seviyesine kim erişebilmiş ki?.. Eğer o muarız onların hakikatini olduğu gibi görebilseydi, onlara tamamen inanır ve her halükarda onlara bağlı kalırdı. Fakat görememiş olması, onu karanlıkta hiç bir tarafı göremeyip sağa sola çarpan birine çevirmiş. Bazen Sikat'ül-İslam Muhammed b. Yakub el-Ku1eyni'yi ve bazen de Müslümanların en sadıklarından olan Muhammed b. Ali b. Babeveyh el-Kummi ve ümmetin şeyhlerinden Muhammed b. Hasan b. Ali et-Tusi'yi itham eder. Hatta onların kitaplarıyla alay etmeye bile kalkışır. Oysa bu seçkin alimlerin kitapları Hz. Muhammed (saa) ve zürriyetinin ilimlerini en çok ihtiva eden kitaplar olduğu gibi şeyhleri de en büyük ilim kahramanları sayılırlar. Zira bütün ömürlerini sırf Cenabı Allah kitabı, Resulü ve Müslümanların imamları ve ammesi için öğüt vermeye vakfetmişlerdir.

      3-Nezih, sefih, herkes, bu şahısların her türlü yalandan sakınan, her zaman doğruyu söyleyen kişiler olduklarını bilir. Yazmış oldukları binleri aşan kitaplarında daima, yalancıya lanet okumuş ve hadiste yalan söylemenin cezası cehennem olduğunu açıklamışlardır. Hatta yalan hakkındaki hükümleriyle imtiyaz sahibi sayılırlar. Şöyle ki: Onlara göre Ramazanda yalan söyleyenin orucu bozulur ve kefaret ödemesi icab eder. Böyle kim- selerin naklettikleri hadislerden nasıl şüphe edilir? Sonra nasıl Haricilerin, Kaderi'lerin hadisi şüpheli olmaz da Al-i Muhammed'in sadık taraflarının hadisi şüpheli olur?.. Söyleyelim: Çünkü onlara hücum etme eğilimi daha çok körüklenmiş, daha fazla teşvik görmüştür... Bu tür zulüm ve düşmanlıkların akıbetinden Cenabı Allah'a sığınır, bizi korumasını dileriz. Vela havle vela kuvvete illa billahi el-Aliyil Azim. Vesselam (ş)


      58


      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        #18
        Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

        MEKTUP 15 25 Zilkade 1329

        1- Hak kıvılcımlarının parlaması.
        2- Sünni'lerin Ehl-i Beyt ravilerle ihticac ettiklerine dair tafsilat istemek.

        1-Son mektubunuz, güzel tertipli, açık tabirli, tatlı sözlü, çok faydalı, yakın kavramlı, uzak gayeli ve geniş çaplı idi. Gözlerini ona doğru yöneltip baktığımda, içinde başarınızın parlayan kıvılcımlarını gördüm.

        2-Fakat Ehl-i Sünnetin Ehl-i Beyt ravileriyle ihticac ettiklerini zikrettiğiniz halde, bu hususta tafsilat yapmamışsınız. Oysa tafsilatlı olarak bu adamları isimleri ile açıklamanız ve Ehl-i Sünnetin nasıyla Ehl-i Beyt taraftarları olduklarını bilerek onlara inanıp onları şahit gösterdiklerini izah etmeniz çok daha iyi olurdu.

        Acaba hakk alametlerinin açıklığa kavuşması ve hakikat nurunun doğması için, bu izahatı şimdi yapar mısınız? Vesselam. (s) .

        59

        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

        Yorum


          #19
          Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

          MEKTUP 16 2 Zilhicce 1329

          Sünnilerin senet olarak gösterdikleri 100 Caferi


          Evet... Emrinizin gereğiyle size acele hazırlanmış azımsanmayacak bir kısım Ehl-i Beyt şahsiyeti takdim edeceğim. Hepi de Ehl-i Sünnet'in yanında "Hüceet" olarak kabul edilmiş kimselerdir. Fakat fazla yer ve zaman kaybetmemek için uzun açıklamaya lüzum görmeyip özet olarak isimlerini ve babalarının jimlerini harf sırasıyla yazıyorum; lütfen anlayışla karşılayın.

          1- Eban b. Tağlib el-Kufi:

          "Zehebi" zikreder ve şöyle der: "Eban b. Tağlib, kuvvetli ,bir Ehl-i Beyt taraftarıdır. Fakat sadıktır. Doğruluğu bizim kötülüğü kendisinin olsun." Ve der ki: "Ahmed b. Hanbel. "İbn-i Main" ve "Ebu Hatim", onun güvenilir olduğunu söylerler. Bahsinin sonunda da der ki: "Müslim, Ebu Davvd, Tirmizi ve Nesai ondan ahit getirirler."

          Müslim'in Sahih'inde "Süfyan b. Uyayne" "Şube" ve "İdris el-Evdi" ona dayanarak "Hadis"ler nakletmişlerdir. Hicri 141 yılında ölmüştür. Allah rahmet eylesin.

          2-İbrahim b. Yezid b. Amr b. el-Esved en-Nehai el-Kufi el-Fakih:

          Dayısı Abdurrahman ve Abdurrahman'ın iki amcası "Alkale' ve "Übey" hepsi doğru senetli hadis nakletmişlerdir. Her altı sahih sahibi de Ehl-i Beyt taraftarı olduklarını bildikleri halde onlara bir çok hadisler isnad etmişlerdir.

          Yukarıdaki unvan sahibi "İbrahim b. Yezid'i ise, "İbn-i Kuteybe" Ehl-i Beyt taraftarı sayar ama "doğruluğu şüphe götürmez" der. Buhari ve Müslim'in sahihlerinde "Hemman b. el- Iaris" ve "Abdullah b. Mes'ud'un oğlu "Ebu Ubeyde'ye ve daha başka bir çok sadık hadis sahiplerine dayanarak naklettiği

          60

          hadis onun nasıl mukaddes olduğunu ispatlar. 50 yılında doğup 95 veya 96 yılında "Haccac"ın ölümünden dört ay sonra vefat etmiştir.

          3-Ahmed b. el-Mufaddal b. el-Kufi el-Hafri:

          "Ebuzera ve Ebu Hatim" Caferilikteki yerini bildikleri halde ondan hadis nakletmişlerdir. Ahmed'in, Mizan'daki Tercümesinde: "Ahmed b. el-Mufaddal Caferilerin ileri gelenlerinden ama sadık idi" diyen "Zehebi", ondan bahsederken adına "Ebu Davud"un ve Nesai'nin rumuzunu koyar, yani ondan şahit getirdiklerine işaret eder.

          4-İsmail b. Eban el-Ezdi el-Kufi el-Verrak:

          "Buhari'nin Sahih'inde Buhari'nin Şeyhi idi. "Zehebi, Mizan'ında ondan bahseder ve Buhari "Sadık" olduğuna işaret eder, hatta ondan vasıtasız nakleder. 286 yılında vefat etmiştir.

          5- İsmail b. Halife el-Melai el-Kufj:

          Künyesi de "Ebu İsmail "dir. "Zehebi" Mizan'ında ondan bahseder ve mutaassıp Caferi olduğunu, hatta Hz. Osman'ı kafir olarak telakki ettiğini yazar. Bununla beraber "Tirmizi" ve başkaları ona bir çok hadis isnad ederler. "İbn-i Kuteybe" de Maaritinde onu Ehl-i Beyt taraftarlarından saymıştır.

          6-İsmail b. Zekeriyya el-Esedi, el-Hallakan , el-Kufi:

          "Zehebi" terceme-i halini yazarak şöyle der; "İsmail b. Zekeriyya Caferidir. Fakat doğrudur. Aynı zamanda "Sahih" sahiplerinin altısının da onu "hüceet" olarak kabul ettikleri kimselerden saymıştır. 174 yılında Bağdat'ta ölmüştür. Caferi olduğu herkes tarafından bilinmiştir. Hatta Hz. Ali için: "Tur dağında Hz. Musa'ya hitap eden odur" dediği iddia edilmiştir. Aynı zaman da şöyle demekle de itham edilmiştir: "Evvel de, Ahir da, Batın da, Zahir de Ali b. Ebu Talip'tir." Bunun kendisini sevmeyenler tarafından uydurulmuş iftira olduğu muhakkaktır. Zira ,"Zehebi" Mizan'ında bu meseleye değinmiş ve şöyle demiştir: "Hallakan" hakkında bu iddia doğru değildir, bu zındıkların iftirasıdır. .


          61


          7-İsmaiI b. Abbad b. el-Abbas et- Talikani Ebu'1 Kasım:

          "Sahip b. Abbad" ismiyle tanınır. "Zehebi" Mizan'ında onu zikrederken "Ebu Davut"un ve "Tirmizi"nin yanında "Hüceet" kabul edildiğine işaret etmiş ve şöyle demiş: "Büyük bir ediptir, caferidir. Biz de diyoruz ki Caferiliği hiç şüphe götürmez. Ve tutmuş oldukları bu yolla "Al-i Büveyh" devleti yöneticilerinin yanında kendi ve babası büyük mevkiler kazanmışlardır. Hatta vezirlerin arasında "Sahip" lakabına ilk olarak kendisi layık görülmüştür. Zira "Müeyyid'üd Devle"ye gençliğinden beri arkadaşlık yapmış ve bu lakabı ona o takmıştır.

          "Müeyyid'üd Devle" vefat ettikten sonra yerine kardeşi Fahr'üd Devle" geçerse de "Sahip"i vezirlikten azletmez; bilakis ona daha çok önem verir ve salahiyetler tanır.

          24 Sefer-385- Cuma günü "Rey" şehrinde 59 yaşında ettiği gün, şehir tamamen yasa kapanır; millet evinin önünde izdihamlı bir şekilde toplanır, cenazesinin merasimine "Fahr'üd Devle" vezirler ve kumandanlar dahil, binlerce insan katılır. "Fahr'üd Devle" cenazesinin teşyiinde halktan bir kişi gibi yürür ve defnedildikten sonra günlerce başsağlıklarını kabul etmeğe bizzat kendisi oturur.

          Şairler ve alimler, onun hakkında nice mersiyeler ve ağıtlar yazarlar. "Salebi" onun hayatını yazarken şöyle der: "Onun ilimdeki makamını vasfetmek için, beni tatmin edecek ibare bulamıyorum. Zira söyleyebileceğim her söz, ne kadar belağatlı olursa olsun, onun faziletlerini, büyüklüğünü ve hususiyetlerini izah etmekten aciz kalır" "Sahip" bir çok kitapta yazmıştır. Ayrıca büyük bir kitaplığı vardı. Kralın biri kendisine baş vezirliği ve bütün memleket işlerinin idaresini vermeğe davet eder, kendisi ise sırf kitaplarını taşımak için bir sürü deveye ihtiyacı acağını onun için mazur görülmesini ister. Onun hakkında bu kadarlık izahat yeter, sanırım.

          8-İsmail b. Abdurrahman İbn-i Ebi Kerime el-Kafi:

          Meşhur müfessir olup "Sudey" ismiyle tanınır. Zehebi Mizan'ında onu şöyle tanıtır; Caferilikle itham edilir; hatta "Hüseyin b. Vakid el-Mervezi" Ebu Bekir ve Ömer'e sövdüğünü duyduğunu iddia eder. "Bununla beraber "Sevri" ve "Ebu Bekir bin Ayyash ondan naklederler. İbn-i Adiy, sadık olarak vasıflandınr. Yahya b. Said, Sediy'den bahsedildiği zaman mutlaka "iyidir, iyi değil denildiğini hiç duymadım," der.
          (Mizan el-İtidal) kitabını mütalaa ederseniz, onun hakkında özet olarak yazdığımızın tafsilatını bulursunuz. 127 yılında vefat etmiştir.

          9-İsmail b. Musa eI-Fezari el-Kafi:

          "Zehebi Mizanı'nda olduğu gibi "İbn-i Adiy" de şöyle der: "Kendisini Caferilikteki taassubu ile ayıplarlar." Yine Mizan'da denildiği gibi, "Abdan" der ki: "Ona gidişimizi "Hennad" ve "İbn-i Ebi Şeybe, ayıplayarak, dediler ki: O selefe söven fasıkın yanında ne yaptınız"? Ama yine de "İbn-i Huzeyme" ve "Ebu Urube" gibi kişiler ondan naklederler. Hatta Ebu Davut ve Tirmizi sahihlerinde onu "Hüccet" olarak kabul etmişlerdir. 245 yılında vefat etmiştir. .

          10-Telid b. Süleyman, el-Kafi el-A'rac:

          İbn-i Main ondan şöyle bahseder: Halife Osman'a küfrederlerdi: Bir defa Osman'ın adamlarından biri duyar, onu yüksek bir yerden iter, düşüp ayakları kırılır." Ebu Davut onun için şöyle der: "Rafizi' dir." Ebu Bekir ve Ömer'e küfrederdi. Bununla beraber "Ahmed" ve "İbn-i Namir" ondan nakleder ve Ehl-i Beytin taraftarı olduğunu bildikleri halde onunla tanıtlık yaparlar. Ahmed şöyle der; "Talib Caferidir ama zararsızdı". Zehebi Mi- zanında ondan uzunca bahseder. "Tirmizi" de Sahihi'nde ondan Şahit getirmiştir.

          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

          Yorum


            #20
            Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

            11-Sabit b. Dinar:

            Ebu Hamza es-Sümali lakabıyla tanınır. Ehl-i Beyt taraftarlığı güneş gibi açık. Mizan'da ondan şöyle bahsediyor: "Bir keresinde Osman'ın lafı edilince alaylı bir şekilde: "Osman kimdi" dediği söylenir. Süleyman onu Rafizi'lerden sayar." Oysa "Tirmizi'nin senet adamlarından olup "Vaki" ve "Ebu Nüaym" onun-

            63



            la tanıtlık yapmışlardır. "Tirmizi"nin sahihinde, Enes'ten Ve Şa'bi'den nakleder. 150 yılında vefat etmiştir.

            12-Suveyr b. Ebi Fahite Ebu Cehim el-Kafi:

            Ümmü Hani Bint-i Ebu Talib'in kölesi; Zehebi Mizan'ında onu zikreder ve "Yunus b. Ebi İshak" Rafizi olduğundan söz ettiğini nakleder. Bununla beraber "Süfyan' ve "Şube" ondan hadis almışlardır. "Tirmizi" de sahihinde İbn-i Ömer ve Zeyd b. Erkam' dan naklettiği yazmıştır.

            13-Cabir b. Yezid b. Hans el-Cu'fi el-Kafi:

            "Zehebi" Mizan'ında terceme-i halini yapmış ve Ehl-i Beyt alimlerinden olduğu zikrettiği gibi, Süfyan'ın onun hakkında şöyle dediğini nakletmiştir: "Peygamber (s.a.a)'in ilmi kendisinden sonra Hz. Ali'ye (as) intikal ettiği gibi, ondan da Hz. Hasan (a.s)'a intikal etmiş böylece İmam'dan İmam'a intikal ederek Hz. Cafer Sadık (a.s)'a varmıştır ki, o da onun zamanında idi.

            Müslim Sahih'inde "Cerrah"tan nakleder: Cahir den duydum, dedi ki: 70 bin hadis biliyorum. Hepsini İmam Bakır (a.s)'dan duydum, hepsi de Peygamber (s.a.a)'dendir.

            Yine Müslim Züheyr'den nakleder, "Cabir'in böyle dediğini duydum: 50 bin hadis biliyorum, onlardan kimseye bahsetmedim."

            Yine Zehebi Mizan'ında Zaide'ye isnad ederek şöyle yazar: "Cabir Rafizi idi, küfür de ederdi." Biz de diyoruz ki: Buna rağmen Nesai ve Ebu Davut onu hüccet kabul etmişlerdir. "Tirmizi" Süfyan'dan nakleder: Cabir el-Cüfi hadiste her zaman günahtan sakınan ve Allah'tan korkan birisi idi, onun gibi Allah'tan korkan birine rastlamadım."

            Hatta Abdülkerim der ki: Şafi'nin şöyle dediğini duydum "Süfyan es-Sevri Şubeye dedi ki: Cabir hakkında konuşursan ben de senin hakkında konuşurum. Cabir 128 yılında Allah'ın rahmetine kavuşmuştur.

            14- Cerir b. Abdülhamit ed-Dabbi el-Kafi:

            İbn-i Kuteybe "Maarif" kitabında onu Caferilerden sayar Zehebi ise şöyle der: "Rey şehrinin alimi ve Sadıki idi. Sahih sa- hipleri ondan nakletmiş ve doğruluğunu kabul etmişlerdir." Bu- hari ve Müslim sahihlerinde A'meş, Mugire ve Mansur'dan nak

            64

            lettiği hadisleri kaydetmişlerdir. Allah'ın rahmetine "Rey" şeh- rinde 187 yılında kavuşmuştur.

            15-Cafer b. Ziyad el-Ahmar el-Kufi:

            Ebu Davut onun için şöyle der: "Sadık Caferidir". Cevzecani "Yoldan sapmıştır" der, yani Caferidir. Cevzacani'nin yolundan ayrı bir yol, Ehl-i Beyt yolunu seçince "yoldan sapmış" oluyor. İbn-i Adiy ise: "Sahih bir Caferidir. diyor. Torunu, Hüseyin b. Ali b. Cafer b. Ziyad der ki: "Dedem Cafer, Horasan'da Caferilerin büyüklerindendi; Ebu Cafer el-Mensur onu, boynuna ip taktırarak getirir ve zindana attırır." Ondan İbn-i Uyayne, Vaki, Yahya b. Bişir ve İbn-i Mehdi naklederler, hocaları sayılır. İbn-i Muin, onu onaylar, Ahmed, "Hadisi doğrudur" der. Zehebi, Mizan'ında ondan bahseder, Tirmizi ve Nesai'nin onu tanıtladıklarına işaret eder. 167 yılında ölmüştür. Allah rahmet eylesin.

            16- Cafer b. Süleyman ed-Dab'i el-Basri:

            İbn-i Kuteybe Maarif'inde onu Ehl-i Beyt mezhebinden saymıştır. İbn-i Sa'da da Caferiliğini doğrulamıştır. İbn-i Adiy der ki: "Caferidir, umarım hiç bir zararı yoktur, zira naklettiği hadisler sahihtir." Ahmed zararsız olduğunu, Caferiliği açık, Hz. Ali (a.s)'dan çok bahsettiğini söyler. Akili Sehl b. Ebi Huduse'ye isnad ederek şöyle der: "Cafer b. Süleyman'a dedim ki: Ebu Bekir ve Ömer'e sövdüğünü duydum, doğru mu? Şöyle cevap verdi: Sövmek mi? Hayır, ama nefret ise, dilediğini söyleyebilirsin, Zehebi ondan bahseder ve hakkındaki bütün bu söylentileri zikreder. Müslim ise Sahihi'nde onu "Hüceet" kabul eder ve ondan bir çok hadis rivayet eder. 178 yılının Recep ayında ölmüştür. Allah rahmet eylesin.

            17- Cami b. Umeyre b. Sa'lebe el-Kufi et-Teymi:

            Ebu Halim onun için: "Hadisi doğrudur, değerli bir Ehl-i Beyt mezhebi taraftarıdır" der. İbn-i Hayyan ise "Rafizi'dir" der. Onun akkındaki bu gibi söylentiler Mizan'da da yazılıdır. Biz de diyoruz ki: "Alauddin b. Salih, Sadaka b. el-Musenna ve Hakim b. Cubeyr gibi kişiler ondan hadis nakletmişler ve onu hocaları ka-

            65

            ul etmişlerdir. Tirmizi ondan nakletmiş. Zehebi'de onu tasdik etmiştir. Tabiilerdendir. İbn-i Ömer ve Aişe'den duymuştur. İbn-i Ömer'den naklettiği hadislerden biri "Resulullah (s.a.a)'ın Hz. Ali (a.s)'a: "Sen, dünya ve ahirette kardeşimsin" dediğini uydum" hadisidir.

            18- el-Haris b. Haira Ebu'n-Numan el-Ezdi el-Kafi:

            Hakkında, Ebu Hatim er-Razi, "Eski Ehl-i Beyt taraftarlarındandır" der. Ebu Ahmed eı-Zubeyri ise: "Tenasuha inanırdı" der. İbn-i Adiy de onu zikreder ve şöyle der: "Hadislerini, ihtiyar ve zayıf olmasına rağmen kendi yazardı, çok ateşli bir Ehl-i Beyt taraftarıydı. Nesai onu doğrular ve Abbad b. Yakup, Abdullah b. Abdülmelik el-Mes'udi yoluyla, şu hadis kendisinden naklolunur: "Zeyd b. Veheb, Ali'nin (as) şöyle dediğini duydum dedi: "Ben Abdullah'ım yani Allah'ın kuluyum ve Resulullah'ın kardeşiyim. Bunu benden başkası söylerse yalan söylemiş olur."

            19-el-Haris b. Abdullah el-Hemdani.

            Hz. Ali'ye yakın olan kimselerdendi. Tabiilerin en faziletlilerinden idi. Caferiliği apaçıktı. İbn-i Kuteybe'nin saydığı Caferilerin başında gelir. Zehebi Mizanı'nda Tabilerin büyük alimlerinden olduğunu itiraf eder ve İbn-i Habban'ın şöyle dediğini, azar: "Aşırı bir Caferidir. Buna rağmen herkes onun büyük bir fakih ve farzları en iyi bilenlerden olduğunu kabul etmişti."

            Nesai taassubuyla onu Hüccet kabul etmiş ve kuvvetli muhadis saymıştır. Şa'bi onu yalanla itham ederdi ama ondan nakletmekten de geri kalmazdı. Mizan sahibi diyor ki: "Belli ki Şa'bi onu, lehçe ve hikayelerde yalanlardı ama Nebevi hadislerde asla. Mizan'da diyor ki: Zehebi şöyle yazar: "Muhammed b. Sirin şöyle der: İbn-i Mesut'tan nakleden beş ashabı vardı, dördünü görebildim ama beşincileri olan Harisi ki en fazılları da o dur ama, onu görmek bana nasip olmadı." Diyor ki: Cenab-ı Allah, en inanılır kişilerden birini Şa'bi'ye musallat ederek kendi metodu ile cezalandırdı. İbn-i Abdülbirr "Cami-u Beyan'il-ilm, Kitabı'nda, İbrahim Nahai'nin Şa'bi için "yalancı" dediğini yazarken şöyle der: "Zannedersem Şa'bi Haris el-Hemdani'yi yalan-

            6

            ladığı için bu cezaya çarptınldı. İbn-i Abdülbirr şöyle devam eder: "Haris hiç yalan söylememiş, ancak Hz.Ali'yi (as) aşırı bir şekilde sevdiği ve başkalarına tercih ettiği için, Şa'bi ona kin besler. Zira Şa'bi Ebu Bekir'i tercih eder ve onun ilk Müslüman olduğunu kabul ederdi.

            İbn-i Sa'd ise, "Haris'in kötü demeçleri var" der. Zira İbn-i Sa'd, Caferilere hiç insaflı davranmamıştır. Bu kötü dediği demeçler de Haris'in Ehl-i Beyti herkesten üstün gösteren demeçleri olduğu muhakkaktır. Haris, 65 yılında ölmüştür; Allah rahmet ve rızvan eylesin.

            20-Habib b. Ebi sabit el-Esedi el-Kahili el-Kafi et Tabii:

            İbn-i Kuteybe, "Maarif'inde, Şehristani el-Milel ve'n Nihel'inde Caferilerden olduğunu yazarlar. Zehebi, Altı Sahih'in, onu Hüccet saydıklarına işaret eder. İbn-i Muin'de onu tevsik ettiğini yazar. İbn-i Avn ise: "Bir gözü kördü" der. Ne tuhaf, onu kötüleyecek başka bir şey bulamamış olacak ki, böyle demiş (olsun). Oysa körlük ayıp sayılmaz. Ayıp olan, böyle "Kör" bir söz söylemektir. Buhari ve Müslim Sahihlerinde Said b. Cubeyr ve Ebu Vail ve daha başkalarından naklettiği hadisler doğruluğunu ispat eder. Her iki Sahihte de Sevri ve Şü'be ondan hadis naklederler. Ayrıca yalnız Müslim Sahihinde, Süleyman el-A'maş, Husayn ve Ebu İshak eş Şibaniy ondan hadis naklederler. 119 yılında ölmüştür. Allah rahmet eylesin.
            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

            Yorum


              #21
              Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

              21- el-Hasan b. Hayy:

              Hay'ın esas adı Salih b. Salih el-Hemdani; Ali b. Sahih'in kardeşi olup her ikisi de Ehl-i Beyt alimlerinden idi. Aynı zamanda ikiz idiler. Ali, Hasan'dan yalnız bir saat sonra doğmuş olduğu için onu ağabeyi saydığından, hiç kimse ismiyle çağırdığını duymamıştır. Zehebi, her ikisini de zikreder ve Hasan'dan bahsederken şöyle der: "Belli başlı alimlerden idi. Ancak onda Ehl-i Beyt taraftarlığı bidati vardı. Cuma namazına gitmediği olurdu. Ama Osman'a rahmet ederdi." İbn-i Sa'd ise "Tabakat'ının altıncı cildinde şöyle der: "Doğru ve güvenilir hadisi çoktu fakat Ehl-i Beyt taraftarı idi." Müslim ve diğer Sünnen sahipleri

              67
              onun hadislerini hüccet (tanıt) saymışlardır. Nesai onu tevsik (doğrular) eder. Ebu Naim der ki: "Sekiz yüz Muhaddisten hadis yazdım, Hasan b. Salih'ten daha efdalini görmedim" Ve der ki: "Hadiste hataya düşmeyen birine rastlamadım, Hasan b. Sa-ih'ten Yahya b. ebi Bekir ona: "Bize ölü nasıl yıkanır, izah eder misin" der. Ağlamaktan izah edemez. Vakıayı anlatıyor: "Salih oğulları Hasan ve Ali ve anneleri kendi aralarında geceyi üçe bölmüşlerdi. Her biri gecenin üçte birini ibadetle geçiriyordu. Anneleri ölünce ikiye bölüp her bölümde biri kalkıp icabet etmeğe başladılar. Ali de ölünce, Hasan bütün geceyi ibadetle geçirmeye başlar. Ebu Süleyman ed-Derani diyor ki: "Hasan b. Ali kadar Allah'tan korkan bir kimse görmedim. Bir gece, "Amma yetesaelün" suresini okuyunca baygınlık geçirdi ve bu kısa sureyi sabaha kadar ancak bitirebildi. Hicretin yüzüncü yılında doğup, 169 yılında vefat etmiştir. Nur içinde yatsın.

              22- el-Hakem b. Uteybe el-Kufi:

              Caferiliğini İbn-i Kuteybe, Maarif'inde tasdik etmiştir. Buhari ve Müslim onunla tanıklık yapmışlar, Sahihlerinde, Ebu Cuheyfe, İbrahim en-Nehai, Mücehit ve Said b. Cübeyr yoluyla naklettikleri hadisi görebilirsiniz. Buhari'nin sahihinde Abdülmelik b. Ebi Gunye, bilhassa ondan hadis nakletmiştir. Müslim'in Sahihi'nde ise bilhassa kendisinden, A'meş, Amr b. Kays, Malik b. Miğvel, Hamza -i Zeyyat, Mutraf ve Ebu Avane gibileri nakletmişlerdir. 155 yılında 65 yaşında iken ölmüştür.

              23-Hammad b. İsa el-Cehni:

              Onu, Ebu Ali; Münteh'al-Makal kitabında, el-Hasan b. Ali b. Davut da el-Muhtasar bi, ahvali Rical'ında zikrederler. Caferilerden "Feharis" ve "Maacim sahipleri de, hayatlarını yazarlar ve en inanılır kişilerden olduğunu tevsik ederler. İmam Sadık'tan (as) 70 hadis duyduğu halde, yalnız 20'sini açıklar. Kendisinin yazmış olduğu kitaplar da var. Bir gün İmam Kazım (a.s)'ın yanına gelir ve der ki: "Kurbanın olayım, bana dua et ki bir evim, bir zevcem, bir oğlum, bir kölem olsun ve her yıl hacca gitmeye muvaffak olayım. İmam Kazım (a.s) Peygamber (s.a.a)

              68

              ve Al-i'ne salavat getirdikten sonra: "Allah'ım bu Mümin kuluna, bir ev, bir zevce, bir oğul ve bir köle ihsan et. Ve 50 yılı şart koşunca, anladım ki 51 'inci, hac bana kısrnet olmayacak." Ve der ki: "Şimdiye kadar 48 haccım gerçekleşti. Evim oldu şu perde arkasında da zevcem oturuyor. Oğlum da bu, bu da kölem. Bütün bunları Allah bana ihsan etti." Bu sözleri söyledikten sonra iki yıl daha hacca gider. Üçüncüsünde Ebu'l Abbas en-Nevfeli eşliğinde hac farizasını yerine getirmeye giderse de, ihram yerine varınca, yıkanmaya gider, tam o anda vadiden sel gelir ve suya düşüp boğulmasına neden olur. Böylece 51. haccı tamamlamadan 209 yılında vefat eder. Allah rahmet ve gufran eylesin. Zehebi, ondan bahseder ve sünen sahiplerinin ondan naklettiklerine işaret eder, ama Caferi olduğu için, aleyhinde bulunmadan edemez. Darukutni ise zayıf olduğunu iddia ettiği halde, sünenlerini onunla tanıtlamaktan geri kalmayışı ne kadar tuhaf. Zaten hep böyle yaparlar ya!

              24-Hamran b. A'yen:

              Zuara'nın kardeşidir. İkisi de Caferilerin belli başlı şahsiyetlerinden, şeriata ve Muhammed Al-i'nin ilmine vakıf olanlardan idiler. Her zaman İmam Bakır ve İmam Sadık (a.s)'ın huzurunda bulunurlardı. Bu yüzden İmamların yanında saygınlıkları vardı. Zehebi, Hamran'ı zikreder ve sünen sahiplerinin ondan naklettiklerine işaret eder, der ki: "Ebu-Tufayl ve başkasından nakletmiştir." Kuran'ı iyi bilirdi. İbn-i Muin, "Caferi değildi" der. Ebu Davut ise Rafizi olduğunu yazar.

              25-Halit b. Muhallet el-Katvani, Ebu Haysem el-Kafi:

              Buhari'nin Sahih'indeki şeyhlerinden biridir. İbn-i Sa'd Tabakat'ında ondan bahseder ve şöyle der: "Caferi'dir" 213 yılında muharrem ayında Abbasi halifesi Me'mun zamanında Kufe de vefat eder. Caferilikte aşırı idi, ama Ehl-i Sünnet ondan yazarlar." Ebu Davut da şöyle der: "Doğrudur, fakat Caferidir." Cevzacani ise, şöyle der." Sövücülüğü ile mezhebini belli etmişti." Buhari ve Müslim Sahihlerinin bazı yerlerinde onunla tanıtlık ederler. Hatta Buhari Sahihi'nin bazı yerlerinde, ondan vasıtasız hadisler yazmıştır. Kıssaca, sünen sahiplerinin hepsi mezhebini bildikleri halde onunla tanıtlık yaparlar. '-

              69
              "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
              "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

              Yorum


                #22
                Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                26-Davut b. Ebi Avf Ebu'l Haccac:

                İbn-i Adiy ondan şöyle bahseder: "Bence, onunla tanıtlık yapılmaz. Bütün hadisleri Ehl-i Beyt faziletleriyle ilgili." Şu bahaneye bakıp da şaşırmaz mısınız?.. Gerçi, Nasibi'lerin bu gibileri Davut gibi seçkin şahıslara dokunmaz; zira, her iki Süfyan'la, Ali b. Abis ve başkaları ondan nakletmişlerdir. Ebu Davut ve Nesai onunla tanıtlık yapmış, Ahmed onu doğrulamıştır.


                27-Zübeyd b. Haris b. Abdülkerim el- Yami el-Kafi:

                Zehebi, onu zikreder ve "İtimat ve doğruluğa şayan tabiilerdendi, Caferiliği vardı," der. El-Cevzecani ise adetini bırakmayarak diğer Nasibi'ler gibi liyakatsiz ibareler kullanmış, şöyle demiş: "Kufe'de halkın; mezheplerini tasvip etmediği bir takım insanlar vardı ki, bunlar Kufe'nin en ileri gelen muhaddislerindendi. Mesela, Ebu İshak, Mensur, Zübeyd el-Yami, el-A'maş ve bunlara benzer başkaları. Millet onlara hadis nakletmekteki doğruluklarından dolayı tahammül ederdi." Sözlerinin sonundaki itirafa bakın, Allah ona istemediği halde hakikati nasıl söyletiyor: "Hakikat, hem insaflı hem inatçıdır" diye boşuna dememişler. İslam'ın en ileri gelen muhhaddislerinden olan, bu mümtaz şahsiyetlerin mezhebini Nasibi'lerin tasvip etmesinin, onlara ne zararı vardır? Resulullah (s.a.a)'in tavsiye ettiği mümtaz kişiler, Mağfiret kapısı, Necat gemisi Ehl-i Beyti'nin yolundan gittikten sonra, onları tasvip etmeyenler, böyle demiş veya şöyle demiş, ne önemi var? Hem, onların kapılarında durmaması imkansız, onların sofralarında uşaklık yapmaktan başka çaresi olmayan Nasibi'nin sözüne mi aldıracaklar?.. Şair der ki: "Aşiretimin büyükleri ve sevdiklerim benden razı olduktan sonra, beni sevmeyenler ne derse desin" Bu (hüccet olmuş) zatlar, bütün sünnet erbabı tarafından tanıtlandıktan sonra, Cevecani gibilerine elbette ki aldırış etmeyecekler. Buhari ve Müslim Sahihlerinde: Ebu Va'il, Şabi, İbrahim en-Nahai ve Sa'd b. Ubeyde'den naklettiği hadislere bakın lütfen!... Yine her iki sahih de kendisinden nakletmiş olan, şu şahıslara bakın: Şu'be, es-Sevri, Muhammed b. Talha, "Zübeyr b. Muaviye, Fudayl b. Azvan, Hüseyn en-Nahai, ise sadece Müslim Sahih'inde ondan naklederler. Zübeyd, Allah'ın rahmetine 124 yılında kavuşmuştur.

                28-Zeyd b. Hubab Ebu1-Hasan el-Kafi et- Temimi:

                İbn-i Kuteybe, Maarif'inde, onu Ehl-i Beyt taraftarlarından saymıştır. Zehebi Mizanı'nda zikretmiş ve "Abit, inanılmaya şayan sadık" olarak vasıflandınr. Ayrıca, İbn-i Muin, Ebu Hatim ve Ahmed'in tevsik ettiğini yazmış İbn-i Adiyin: "Kufe'nin büyük alimlerindendir, sıdkından şüphe edilmez" dediğini de zikretmiştir.

                Biz de diyoruz ki: Müslim, onunla tanıtlık yapmış, bir çok belirli kişilerden naklettiği hadisleri Sahihi'ne işlemiştir. Ayrıca bir çok belirli kişiler ondan nakletmişlerdir. Örneğin Muhammed b. Hatım, Ahmed b. Munzir, İbn-i Numeyr ve Züheyr b. Harb gibileri.

                29-Salim b. Ebi Ca 'd el-Eşcai el-Kafi:

                Kardeşleri: Ubeyde, Ziyad, Ümran ve Müslimdir. İbn-i Sad, Tabakat'ında hepsini zikreder, Müslim'den bahsederken şöyle der: "Ebu Ca'd'in, altı erkek çocuğu vardır. İkisi Murcii, ikisi de Harici idi. Caferi olanlar: Salim ve Ubeyd idi.

                İbn-i Kuteybe, Maarif'inde, Şehristani el-Milel Ve'n-Nihal'inde Salim'in Caferi olduğunu yazarlar. Zehebi, onu Mizan'ında zikrederken, Tâbi olduğunu söyler ve her iki Sahihte de hadisi olduğunu yazar. Ve şöyle der: "Abdullah b. Murre, Mensur, Abdullah b. Amr ve İbn-i Ömer'den olan hadisi Buhari'de mevcuttur" Biz de diyoruz ki: Buhari'nin Sahihinde, Ümmü İbn-i Derda'dan da hadisi var. Müslim'in Sahih'inde ise, Ma'dan ve İbn-i Ebi Talha'dan hadisi vardır. Ayrıca, her iki sahihte kendinden, A'meş, Kutabe, Amr b. Murre, Mensur ve Husayn b. Abdurrahman nakletmişlerdir. Nesai ve Ebu Davut da ondan Hz.Ali'ye (as) isnad edilen hadisi yazmışlardır. 98 yılında Süleyman b. Abdülrnelik zamanında öldüğü söylenir.

                71

                30- Salim b. Ebi Hafsa el-İcliy el-Kufi:

                Şehristani, onu el-Miel ve'n Nihel kitabında Caferilerden sayar. İbn-i Adiy: Ayıplanır ama zannedersem zararsızdır" der. Zehebi ise şöyle diyor "Hüseyin b. Ali el-Cü'fi şöyle der: "Salim b. Ebi Hafsa'yı gördüm, böyle bağırıyordu: "Emrindeyim ey Na'seli katleden, emrindeyim ey Ümeyye oğullarını helak eden." Yine Zehebi yazıyor: "Amr b. Zerr, Salim'e der ki: "Osman'ı sen mi öldürdün? Salim: Ben mi? deyince o evet, çünkü ölümüne nza gösteriyorsun. İbn-i Sad, Tabakat'ında, "Mutaasıp bir Caferi idi" der ve şöyle devam eder:

                "Abbasiler devrinde Mekke'ye gider ve orada öyle bağırmaya başlar: "Emrine hazırım ey Ben-i Ümeyye'yi helak eden, emrine hazırım" Onu Daut b. Ali duyar, kimdir bu diye sorunca ona durumu ve görüşünü anlatırlar. Zehebi, Mizan'ının bir yerinde, onun tercümei haline yaparken der ki: "Ebu Bekir ve Ömer hakkında bulunanların başında gelir." Bununla beraber, her iki Süfyan ondan nakleder, Tirmizi Sahih'inde onu tasdik ttiği gibi, İbn-i Main de tasdik eder. 137 yılında ölmüştür.
                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                Yorum


                  #23
                  Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                  31-Sa'd b. Turayı el-iskel el-Hanzali el-Kufi:

                  Zehebi onu zikreder ve sünen sahiplerinin ondan hadis alıp yazdıklarına işaret eder. Fellas'tan naklettiği bir haberde ise, onun zayıf, aşırı bir Caferi olduğunu yazar. Biz de diyoruz ki: Caferilikteki aşınlığı, Tirmizi'nin ondan hadis almasına mani olmamış, Sahihi'ne naklettiğini, ayrıca İsrail, Habban ve Ebu Muliye'nin ondan hadis naklettiklerini görürsünüz.

                  32- Said b. Eşva:

                  Zehebi, Mizanı'nda zikreder ve: "Kufe'nin kadısıj doğru ve ıeşhurdur" der. Nesai ise; "Zararsızdır, Şabi'nin dostlarından- i" diyor. Ama adetini bırakmayan Cevzecani, şöyle diyor: 3ali, sapık, aşın bir Caferi idi" Biz de diyoruz ki: Buhari ve [üslim, ona tanıtlık yapmışlar, Sahihlerinde, Şabi'den nakletti- i hadis sabittir. Yine her iki Sahihtej Zekeriyya b. Ebi Zaide ve lalid el-Hazza ondan hadis naklederler.

                  33-Said b. Haysem el-Hilali:

                  İbrahim b. Abdullah b. Cüneyd der ki: "Yahya b. Muin'e, Said b. Haysem Caferi'dir, onun hakkında görüşün nedir?" di- ye sorarlar. Cevabı şu olur: "Caferi olsun, inanılır ve itimat edi- lir bir kişidir ya!... "Zehebi de onu Mizan'ında zikreder ve Ne- sai ve TinTIizi'nin ondan hadis yazdıklarına işaret eder.

                  34- Seleme b. el-Fadl el-Ebreş:

                  Rey şehrinin kadısı idi. Künyesi, Ebu Abdullah'tır. İbn-i Muin onun için şöyle der: "Seleme, Caferiliği kabul etmişti ve zararsızdır, Ebuzer'e diyor ki, asıl onların Ehl-i Beyt taraftarları hakkındaki kötü görüşlerinden dolayı onu sevmezlerdi. Zehebi, onu zikreder ve Ebu Davut ve Tirmizi'nin ona itimat ettiklerini ve hadislerini yazdıklarına işaret eder, ayrıca şöyle der: "İbadet ve namazını bırakmazdı; 191 yılında vefat etti. Yine Zehebi İbn- i Muin'in şöyle dediğini nakleder: "Seleme'den alıp yazdık, Meğazi kitaplarında onun kitabından üstünü yoktu" Zenbah'ın şöyle dediğini nakleder: "Seleme'yi duydum, dedi ki: Ebu ishak'ın Megazisini kendisinden iki kere duydum, ondan sonra "Meğazi, usulü ile hadis kitabı yazdım.

                  35-Seleme b. Kuheyl b. Husayn b. Kadih el-Hadrami:

                  Künyesi, Ebu Yahya'dır. Cumhur alimleri onu Caferilerden sayarlar. Örneğin, İbn-i Kuteybe Maarif'inde, Şehristani Milel ve'n Nihal'inde olduğu gibi Sahih sahiplerinin altısı da onunla tanıklık yaparlar. Buhari'nin yanında; Ebu Cuheyf'le, Şa'bi ve Ata b. Ebi Ribah'tan duymuş Müslim'in yanında ise; Kureyb Zerr b. Abdullah, Zeyd b. Ka'b, Said b. Cübeyr ve daha başkalarından duymuştur. Kendisinden her iki Sahihte; Sevri, Şube, Said b. Mesruk, Ali b. Salih gibileri hadis nakletmişlerdir. 121 yılında Aşura günü ölmüştür.


                  36- Süleyman b. Sured el-Huzai el-Kufi:

                  Irak'taki Ehl-i Beyt taraftarlarının büyüğü sayılırdı. Her şeyi ona danışırlardı. Hz. Hüseyin (a.s)'i Kufe'ye çağırdıklan zaman, onurı evinde toplanmışlardı. Hz. Hüseyin'in intikamını al-

                  73


                  maya kalkan tövbekarların da reisi sayılır. Hicret'in 65. yılı Rabi'üs-Sani' de Ehl-i Beyt taraftarlarından dört bin kişi toplanıp Ubeydullah b. Ziyad ve askerlerinin üzerine yürürler. "el-Cezire" denilen yerde karşılaşırlar. Orada şiddetli bir savaşa girişirler. Adı geçen "Süleyman" bu savaşta şehit olur. Onu, Husayn b. Numeyr'in oğlu Yezid okla vurup öldüğü zaman 93 yaşında idi. Onun başını kesip Mervan b. Hakem'e götürür, hayatını İbn- i said, İbn-i Hacer, İbn-i Abdülbirr ve bütün tarihçiler yazar ve onu fazilet ve din onurundan dolayı methederler. Sıffın Harbinde Muaviye adamlarından büyük savaşçı sayılan Havseb'i öldürmüştü. Muhaddisler ondan, vasıtalı ve vasıtasız Resulullah (s.a.a)'den naklettiği hadislerin hepsini tanıtmışlardır. Kendisinden; Ebu İshak, Adiy b. Sabit, Yahya b. Ya'mur ve Abdullah b. Yesar gibi şahıslar nakletmiştir.

                  37-Süleyman b. Tarhan et-Temini el-Basri:

                  İbn-i Kuteybe, Maarif'inde Ehl-i Beyt adamlarından sayar. Sihah sahiplerinin altısı da onunla tanıtlık yaparlar. Bilhassa Müslim ve Buhari sahihlerinde şu şahıslardan nakleder: "Enes b. Malik, Ebu Mecaz, Bekir b. Abdullah, Katade ve Ebu Osman en-Nehdi." Yine her iki Sahihte kendisinden şu şahıslar nakletmiştir: "Oğlu Muammar, Şü'be ve Sevri, Müslim de, başkaları da ondan nakletmiştir. Süleyman b. Tarhan 143 yılında vefat etmiştir.

                  38- Süleyman b. Karım b. Maaz Ebu Davut ed-Dabbi el- Kufi:

                  Onu, İbn-i Hebban zikreder ve şöyle der: "Gali bir Rafızi'dir. Yazar diyor ki: "Buna rağmen "Ahmed b. Hanbel" onu tevsik etmiştir." Süleyman'ın Mizan'daki tercümesinde olduğu gibi, İbn-i Adi de şöyle der: "Süleyman b. Karm'in hadisleri güzeldir. Bence o, Süleyman b. Erkam'dan daha iyidir. Hadisini, Müslim, Nesai, Tirmizi ve Ebu Davut, Sahihlerine almışlardır. Müslim'de, Ebu'l Cevab'ın Süleyman b. Karın'dan onun da A'meş'ten aldığı Rusulullah (s.a.a)'a dayanan şu hadis mevcuttur: "İnsan sevdiğiyle beraberdir." Sünenler'de onun Sabit'ten,

                  74

                  Enes'ten naklettiği şu hadisi de mevcut: "İlmi takip etmek, her Müslüman'a farzdır." Yine A'meş'ten Amr b. Murra'dan, Abdullah b. Haris'ten, Zübeyr b. Akmar'dan, Abdullah b. Amr'dan şöyle bir hadisi var: "Haken b. Ebi'l As Resulullah (s.a.a)'in meclisinde oturup, söylediklerini dinler ve tek tek Kureyş'teki düşmanlarına taşırdı. Resulullah (s.a.a), ona ve "Sulb" ünden Çıkacak olan bütün zürriyetine lanet okudu.
                  "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                  "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                    ALLAH RAZI OLSUN **BEYZA**

                    GÜZEL BİR ESER PAYLAŞMIŞSINIZ..


                    CEPNİ61 KARDEŞİM nehcul belağa KİTABINI
                    www.islamkutuphanesi.com
                    adresinden indirebilirsiniz..

                    WESSELAM

                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                      41-Şu'be b. el-Haccac:

                      "Vasiti" olup Basra'ya yerleşmişti. Künyesi: Ebu Bus- n'dır.

                      Ehl-i Sünnetin büyük yazarları onu Ehl-i Beyt taraftarlarından sayarlar. "Altı Sahih" sahibi de onunla tanıklık yaparlar. Buhari ve Müslim'de Ebu İshak, İsmail b. ebi Halid, Mensur ve Ameş'ten naklettiği hadis sabittir. Yine adı geçen her iki sahihte kendisinden şu şahıslar nakleder: Muhammed b. Cafer, Yahya b. Said el-Kattan. Osman b. Cibille ve başkaları. 83'te doğup 160'ta vefat etmiştir.

                      42-Sa'saa b. Suhan b. Hicir b. el-Haris:

                      İbn-i Kuteybe, "Maarifi'nin 206. sayfasında Caferilerin meşhur adamlarından saymıştır. İbn-i Sa'd, "Tabakat'ında altıncı cüzünün 154. sayfasında onun için "Kufe'de plancılık yapanlardan; ayrıca büyük bir hatip idi; Hz. Ali'nin (as) ashabından olup "Cemel Vakasında", iki kardeşi Zeyd ve Seyhan'la beraber onun yanında savaşmıştı. Savaşın başlangıcında sancak Seyhan'da idi. Şehit düşünce Zeyd alır, Zeyd de şahadete kavuşunca Sa'saa alır." Ve der ki: "Sa'saa'nın Hz. Ali'den (as) ve Abdullah Abbas'tan hadisleri vardır. Doğru ve güvenilir olmasına rağmen hadisleri azdır. İbn-i Abdülbirr "İstiyab" kitabında ondan şöyle bahseder; Resulullah (s.a.a)'in zamanında da Müslümandı, ancak yaşı küçük olduğundan onun meclisinde hiç bulunmamıştır."

                      Kabilesi "Abdülkays"in reislerindendi. Fasih dili bir hatip olup,dindar ve fazilet sahibi idi. Yahya b. Muin şöyle anlatıyor:

                      "Ömer, şer'i bir meselede tereddüt eder. Çıkıp bir hutbe okur ve halktan bu hususta fikirlerini sorar. Sa'saa, genç yaşta olmasına rağmen kalkıp meseleyi çözer ve hakikati aydınlatır. O günden sonra da verdiği hükme göre hareket ederler." Bu hikaye hiç garip değil; çünkü, Süban oğulları Arapların başlarından ve asil efendilerinden sayılırdı. İbn-i Kuteybe Maarif'inde diyor ki; "Süban oğulları, Zeyd, Seyhan ve Sa'saa "Abdülkays" kabilesindendirler. Zeyd'in faziletlerinden biri, hadiste anlatıldığına göre, Peygamber (s.a.a) der ki; "Hayırlı Zeyd "el Eczem" (Yani eli kesik) ve "Cundeb" (Çekirge veya ona benzeyen küçük bir kuş olarak) cennete gideceklerdir. Birincisinden eli kendisinden otuzyıl evvel cennete gidecek. İkincisi ise, öyle bir vuruş vuracak ki, Hakk'la Batılı ayıracak. "Zeyd, "Celula" vakıasında kolunu kaybeder. Ondan otuz sene sonra da" Cemel vakıasında" Hz. Ali (a.s)'in safında savaşırken Hz. Ali (a.s)'ye der ki: "Ya Emir'ul Mü'minin!... Bu savaşta benim ölümün mukadderdir. Hz. Ali: (a.s) Nereden biliyorsun? diye sorunca "Rüyamda, elimi gökten inip, beni yukarıya doğru çektiğini gördüm" der ve savaşta hakikaten şehit olur.

                      Kardeşi Seyhan da yanı vakada şehit olup Allah'ın rahmetine kavuşur." Yazar diyor ki: Zeyd'in elinin kendisinden evvel cennete gideceği, Peygamber (s.a.a) tarafından daha evvel haber verildiği, bütün Müslümanlarca Peygamberlik kerametlerinden ve İslam'ın alametlerinden sayılmıştır. Ve Zeyd'in hayatını yazan her yazar bu hadisi mutlaka kitabında zikretmiştir. Bunlardan "İstiyab" "İsabe" ve başka kitaplar şahit olarak gösterile- bilir. Demek ki Zeyd, Ehl-i Beyt taraftarı olduğu halde Peygamber (s.a.a) tarafından cennete gideceği haber veriliyor. Allah'a binlerce şükür...

                      Si'saa'yı (İsabe) sahibi zikrederken şöyle der: "Osman ve Ali (as) hakkında rivayetleri vardır. "Siffin" savaşında Ali'yi (as) bırakmazdı. Hatip ve Fasih idi. Muaviye ile konuşmaları var?' Ve der ki "Şabi" ondan hitabet öğrendiğini itiraf eder." Ondan, Ebu İshak- , Minhal b. Amır, Abdullah b. Berida ve başkaları hadis nak-

                      79


                      lederler. Muaviye'nin emriyle, Muğire b. Şu'be onu Kufe'den Bahreyn'e sürgün eder ve orada vefat eder. Zehebi de onu Mizan'ında zikreder ve tanınmış, inanılır derken, İbn-i Sa'd ve Nesa'inin onunla tanıtlık yaptıklarına işaret eder. Onunla tanıtlık yapmayanlar, ona değil, kendi kendilerine zarar vermiş. Ona değil, lakin bununla kendi nefislerine zulmetmişlerdir.

                      43- Tavus b. Keysan el-Hamdani el- Yamani:

                      Ehl-i Sünnet onu, şüphe götürmez Ehl-i Beyt taraftarlarından sayarlar. Şehristani ve İbn-i Kuteybe Ehl-i Beyt adamlarından olduğunu yazmayı ihmal etmemişlerdir. "Sihah" sahiplerinin altısı da onu tanık olarak kabul ederler. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Ebu Hureyre, Aişe, Zeyd b. Sabit ve Abdullah b. Amr'dan nakletmiştir. Ayrıca kendisinden tanınmış bir kaç kişi nakleder. Mekke'de Hacda iken 108 yılında vefat eder. Ona orada büyük bir cenaze merasimi yapılır. Cenazesinde bulunan, Abdullah b. Hasan b. Ali b. Ebi Talip (a.s) tabutunu yüklemek isterken kalabalıkta sıkışmış ve sarığı başından düşmüştü.

                      44-Zâlim b. Amr b. Süfyan Ebu'1 Esved ed-De'liy:

                      Caferilikteki hali ve Hz. Ali (as) ve çocuklarına olan bağlılığı gün gibi açık. Bizim daha çok açıklamamıza lüzum yok, zira Caferilği hakkında kimse münakaşa edemez. Bununla beraber "Sahih, sahiplerinin altısı da onunla tanıtlık yaparlar. Buhari, Sahihinde Ömer b. Hattab'tan, "Müslim"de Sahih'inde Ebu Musa ve İmran b. Husayn'dan naklettiği hadisler var. Kendisinden de Yahya b. Ya'mur, Abdullah b. Bureyde ve oğlu Ebu Harb nakletmişlerdir. Allah'ın rahmetine 99 yılında 85 yaşında iken kavuşur. Nahiv ilminin kurallarını ilk olarak O vaaz etmiştir. Hz. Ali (a.s)'nin irşadı ile kendisi vaaz eder.

                      45-Amir b. Vaile b. Abdullah b. Amr el-Leysi el-Mekki Ebut-Tufayl:

                      "Uhud," Vakasının olduğu yılda dünyaya gelmiştir. Peygamber (s.a.a) vefat ettiği zaman kendisi sekiz yaşında idi. İbn- i Kuteybe, "Maarif'inde" onu aşarı Rafizilerin başında sayar ve der ki: "Hazreti Hüseyin'in (as) intikamını almaya kalkan "Muh-

                      80

                      tar"ın bayrağını taşıyan kendisi idi.

                      İbn-i Abdülbirr de "İstiyab," kitabında onun için: "Kufe'ye göç ederek ve Hz. Ali'nin (as) bütün yaptığı savaşlara iştirak eder. Hz.Ali'nin (as) ölümünden sonra tekrar Mekke'ye dönen Fazıl, akıllı, hazır cevap ve fasih idi. Aynı zamanda Hz. Aii'nin (as) taraftarlarından olduğu malumdu" der ve ardından şu hikayeyi anlatır: "Ebu't Tufayl, bir gün Muaviye'nin meclisinde bulunur, Muaviye ona, "Dostun Ali'ye olan üzüntün nasıl?"diye sorunca şöyle cevap verir: "Musa'nın annesinin Musa'ya olan üzüntüsü gibi ama yine de bu hususta Allah'tan taksiratımı affetmesini diliyorum." Muviye onao "Osman'ı muhasara edenlerle beraber miydin?" deyince o "Hayır, fakat muhasara edenleri görenlerle beraberdim." Muaviye: "Ona yardım etmemenin nedeni ne idi. O: "Peki senin ona yardım etmemenin nedeni ne idi? Ki, bütün Şam halkı sana tabi ve senin emrinde iken, sen durduğun yerde onun ölüm haberini bekledin" der. Muaviye ona: "Onun intikamını almaya kalkmam ona yardım sayılmaz mı? deyince o: "Senin davranışın ancak şairin şu beytindeki mana ile bağdaşır: "Ölümümden sonra belki bana ağlayıp, benim için ağıt yakarsın ama, hayatta kaldığım müddetçe bana hiç yardımın dokunmayacağı muhakkak.

                      Ondan Ebuz-Zübeyr, Katade, Mensur b. Hayyan, Amr b. Dinar, Külsüm b. Habib ve Fürat el-Kazzaz gibi bir çok kişiler nakleder. Kendisi de, Muaz b. Cebel, Abdullah b. Mes'ud, Ali b. Ebi Talip, Huzeyfe b. Useyd, Huzeyfe b. Yeman, Abdullah b. Abbas ve Ömer b. Hattab'tan nakleder. Zira bütün hadis takipçileri onu iyi tanır. Ebu't-Tufayl, 100 veya 102 yılında vefat eder. Allah rahmet eylesin.

                      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                        http://aliyyenveliyullah.com/indexxx.html


                        kitabın tamamının içeriğini bu linkten okuyabilirsiniz

                        yazmam istendiği taktirde devam edeceğim


                        Rabbimin
                        selamı rahmeti bereketi cümle inanaların ve sizlerin üzerin eolsun
                        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar







                          Pirimizi yâd eyle, tamam olsun kaside

                          Fâtıma mizânını, şahları bozana sor

                          Şeriat-ı Zehra'yı Ali'ce yazana sor


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                            46- Abbad b. Yakub el-Esdiy er-Revaciniy el-Kufi:

                            Darukutni, onu zikreder ve: "Abbad, inanılır bir Caferi" der. İbn-i Habban der ki "Abbad b. Yakup, Rafizilik propagandası yapardı." İbn-i Huzeyme ise, ondan bir hadis naklederken:"Sözü inanılan ama, dinde sapıklıkla itham edilen Abbad, bize anlattı dıye bahseder. Abbad, Şerik'ten, Asım'dan, Zerr'den,

                            81

                            Abdullah'tan Peygamber'in (s.a.a) şöyle dediğini nakleder. "Eğer Muaviye'yi benim minberimde görürseniz onu öldürün." Bu hadisi "Tabari" ve başkaları da yazar.

                            Abbad, şöyle derdi: "Her kim namaz esnasında "Allah'ım beni Muhammed (saa) ve Ali'nin (as) düşmanlarından arındır" demezse
                            kıyamet günü Allah onu onlarla birlikte haşreder" yani düşmanlarla. Salih Cezera, "Abbad b. Yakup, Osman'a söverdi" diyor. Biz de diyoruz ki: Bütün bunlara rağmen, Sünnilerin imamları sayılan Buhari, Tirmizi, İbn-i Mace, İbn-i Huzeyme ve İbn-i ebi Davut onun hadislerini almışlar, hatta onu en inanılır kişilerden saymışlardır. Zehebi "Mizan"ında; "Aşırı bir Caferi bidat sahiplerinin başı olduğu halde, hadiste sadık idi. Buhari, ondan vasıtasız hadis rivayet eder" diyor. Abbad Allah'ın rahmetine 150 yılında kavuşur.

                            47- Abdullah b. Davut Ebu Abdurrahman el-Hemdaniy el- Kufi:

                            İbn-i Kuteybe, Maarif'inde onu Ehl-i Beyt taraftarlarından sayar. Buhari, Sahih'inde onunla tanıtlık yapmıştır. A'meş'ten, Hişam b. Urva'dan ve İbn-i Carih'ten nakleder. Kendisinden ise Müseddid, Amr b. Ali ve Nasr b. Ali naklederler. 212 yılında vefat etmiştir.

                            48- Abdullah b. Şeddad İbn-i el-Had Usame b. Amr:

                            Annesi, Esma bint Umeys'in kız kardeşi Selma idi. Yani hem Abdullah b. Cafer'in, hem de Muhammed b. Ebu Bekir'in teyzesinin oğlu olur. Aynı zamanda Hz. Ali'nin ashabındandı. İbn-i Sa'd onu, Kufe'ye göçen fıkıh ve ilim sahibi Tabi'lerden sayar ve "Tabakat"ının 6. cüz'ünün 86. sayfasında şöyle der; "Abdullah b. Şeddad, Haccac'a karşı çıkanlarla beraber olur ve 'Dacil" vakasında öldürülür. Fakih, doğru, inanılır ve hadisleri çoktur. Ehl-i Beyt taraftarlığıyla tanınır.

                            Yazar diyor ki; "Bu vakıa 81 yılında cereyan eder. Bütün sahih sahipleri ve imamlar onun hadislerinden almışlardır. Ondan Ebu İshak, Mabed b. Halid ve Sa'd b. İbrahim her iki sahihte olduğu gibi diğer sahihlerde de naklederler. Kendisi en

                            82

                            çok Hz. Ali (a.s) Meymune ve Aişe'den duyrnuştur.

                            49-Abdullah b. Ömer b. Muhammed b. Ebban b. Sahih b.Umayr el-Kureşi el-Kufi:

                            Lakabı, Meşkedane'dir. Müslim, Ebu Davut, Bağavi ve bu seviyedeki daha başkalarının da şeyhlerindendir. Ebu Hatim, ondan şöyle bahseder "Doğru, sadık ve Caferi olduğu söylenir." Salih b. Muhammed b. Cüzre ise şöyle der; " Caferilikte aşırı idi. Bununla beraber Abdullah b. Muhammed babasının şöyle dediğini zikreder: "Meşkedane, doğru inanılır, bir muhaddistir." Zehebi, Mizan'ında onu zikrederken şöyle der: "Doğrudur, hadis sahibidir." İbn-ı Mübarek Deravardi ve Tabakadan duymuştur. Kendisinden de Müslim Ebu Davut ve Bağavi ve başkaları duymuşlardır. 239 yılında ölmüştür. Yazar diyor ki: "Müslim'in sahihine bakarsanız, Abde b. Süleyman, Abdullah b. Mübarek, Abdurrahman b. Süleyman, Ali b. Haşim, Ebu'l-Cufi Ahvas Hüseyin b. Ali Cufi ve Muhammed b. Fudayl'dan nakletttğini görürsünüz. Müslim ondan vasıtasız nakleder.

                            [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                            Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                            Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                              50-Abdullah b. Lahia b. Ukbe el-Hadrami:

                              Mısır'ın kadısı ve alimi idi. İbn-i Kuteybe Maarifi'nde onu Caferilerden sayar. İbn-i Adiy: "Aşırı bir Caferi idi" der. Ebu Ya'la, Kamil b. Talha'dan şöyle nakleder "İbn-i Lahia dedi ki: Hayy b. Abdullah el-Meğafiri bana, ebu Abdurrahman el-Habli'den, onun da Abdullah b. Amr'dan duyduğu şu haberi nakletti: "Resulullah (s.a.a) hastalığı esnasında, bana; "kardeşimi çağırın" dedi. Ebu Bekir'i çağırdılar, gelince yüzünü ondan çevirdi ve tekrar: "Bana kardeşimi çağırın dedi." Bu kez Osman'ı çağırdılar, ondan da yüzünü çevirdi. Sonunda Ali'yi (as) çağırdılar gelince boynuna sarıldı ve cübbesini üzerine atarak bir müddet böyle kaldı. Ali yanından çıkarken ona, Sana ne söyledi? diye sordukları zaman: O bana bin kapıyı açan, bin kapının adını öğretti diye cevap verdi"

                              Zehebi, Mizan'ında ondan bahseder ve Elh-i Sürtnetin ondan naklettiklerine işaret eder. İbn-i Hallikan Vafayat'ında onu zikrederken övgu ve sevgi ile anar.

                              Müslim'in Sahihi'nde İbn-i Vahab kendisinden, kendisi de Yezid b. ebi Habib'ten nakleder. "Kayserani" onu, Buhari ve Müslim'in adamlarından sayar. İbn-i Lahia 174 yılının Rebi'ul Ahir ayında Allah'ın rahmetine kavuşur.

                              51-Abdullah b. Meymun el-Kaddah el-Mekki:

                              İmam Cafer Sadık'ın (as) ashabındandı. Tirmizi, onu tanıt olarak gösterir. Zehebi, ondan bahseder ve Tirmizi'nin ondan hadis aldığına işaret eder. Cafer b. Muhammed ve Talha b. Amr'dan nakleder.

                              52-Abdurrahman b. Salih el-Ezdi Ebu Muhammed el-Kufi:

                              Onu, talebesi Abbas ed-Devriy zikreder ve Caferi idi" der. İbn-i Adiy ise onu zikrederken şöyle der; Caferilikle yanıp tutuşmuştu." Salih Cezre'de onu zikreder ve: "Osman'a itiraz ederdi" der. Ebu Davut ise, şöyle diyor: "Sahabilerin ayıpları hakkında bir kitap yazdı, kötü adamdı." Bununla beraber Abbas ed Devri ve İmam Bağavi ondan naklederler. Nesai de onun hadislerine yer verir. Zehebi de Mizan'ında (288) bahsederek Nesai'nin onu tanıtladığına işaret eder ve İbn-i Muin'in doğru, inanılır olduğunu kabullendiğini yazar. 235 yılında vefat etmiştir.

                              53-Abdürrezzak b. Hemmam b. Nafi el-Himyeri es-San'ani:

                              Ehl-i Beyt bilginlerinden idi. İbn-i Kuteybe onu Maarif'inde Ehl-i Beyt taraftarlarından saydığı gibi, İbn-i Esir de "el Kamil" kitabında 211 yılında olan hadisleri sayarken şöyle der: "Bu yılda büyük muhaddis Abdüzrrezzak b. Hemmam vefat eder. Ve der ki: Adürrezzak, Ahmed'in şeyhlerinden idi. Aynı zamanda hl-i Beyt taraftarı idi." Müttki el-Hinde de Ehl-i Beyt taraftarlığı tasdik eder. Zehebi ise Mizan'ında ondan uzunca bahseder. Bahsinin bir kısmı şöyle: "Abdürrezak b. Hemmam, bellı baş alimlerden olup doğruluk ve fazilet timsali bir zat idi. Çok şey yazdı. Onun "Cami el-Kebir "Kitabı ilim hazinesi idi. Ahmed, İshak Yahya, ez-Zahli, er-Remadi gibileri ona gidip, ondan hadis almışlardır. Onu yalnız Abbas b. Abdülazim yalanlamıştır ama bu iddiada kendisiyle beraber olacak ikinci bir şahıs bula-

                              4

                              mamıştır. Aksine bütün hafızlar ilim adamları onunla tanıtlık yapmışlardır." Daha sonra Zehebi, Tayalisi'den şöyle nakleder: İbn-i Muin dedi ki: Abdürrezzak'tan bazı laflar duydum, işte o zaman onun Ehl-i Beyt taraftarı olduğunu anladım ve ona senin bütün hocaların Sünni'dir, Ehl-i Beyt mezhebine nasıl girdin?" dedim. O, bir gün bize Cafer b. Süleyman ed-Dab'i geldi. Onu çok üstün faziletli ve dindar buldum; bu mezhebi ondan öğrendim" dedi. Yazar diyor ki: Abdürrezzak, Caferiliği kabul ettiğini kendi kulaklarıyla duyduğu halde, ondan çok hadis nakletmiştir. Hatta Ahmed b. Ebi Hayseme'nin dediğine göre, İbn-i Muin'e "Abdullah b. Musa, Abdürrezzak'ın hadislerini, Caferi olduğu için reddediyar" derler. İbn-i Muin, şöyle cevap verir: "Tek olan Allah'a yemin ederim ki; Abdürrezzak, bu hususta Abdullah'tan yüz kat daha üstündür ki, ben Abdullah'tan duyduğumdan defalarca daha çok, Abdürrezzak'tan duymuşumdur." Ebu Salih Muhammed b. İsmail ed-Darari diyor ki: "San'a'da bulunuyor- duk, duyduk ki, Ahmed, b. Muin ve başkaları, Caferi olduğu için Abdürrezzak'tan hadis nakletmeyi terk etmişler. Bu habere çok üzüldük. Bir müddet sonra Mekke'ye hacca gittim, orada Yahya ile karşılaştım, ona sordum, dedi ki: "Ya Ebu Salih, Abdürrezzak İslam dinini terk etse, onun hadislerini terk edecek değiliz."

                              İbn-i Adiy onu zikrediyor ve şöyle diyor: "Bazı kimselerin bazı faziletleri üzerine hadis nakleder kendisine bu hususta kimse muvafakat etmez. Bazen de başkalarına günah sayılacak ayıplar yakıştırır. Bununla beraber Caferi olduğu söylenir." Yazar diyor ki: Bununla beraber Ahmed b. Hanbel'e sorarlar: "Adürrezzak tan daha iyi hadis nakledeni gördün mü?" "Hayır' der. Muhalled eş-Şu'ayri diyor ki: Abdürrezzak'ın yanında bulundum, adamın biri Muaviye'den bahis açınca Abdürrezzak ona şöyle, dedi: "Lütfen, İbn-i Ebi Süfyan'ın zikri ile meclisimizi kirletme."

                              Zeyd b. Mübarek anlatıyor: "Abdürrezzak'ın yanında idik, bize İbn-i Hadesan'ın hadisini okuyordu, Ömer'in Ali ve Ab-

                              85


                              bas'a: "Sen, yeğeninden, bu da, karısının babasından kalan mirasını istemeye geldiniz" demesine geldiği zaman, bize dönüp Şöyle dedi: "Şu cahile bakın!!' "Yeğeninden" ve "Babasından" diyor da, Resulullah (s.a.a)'dan demiyor." Yazar diyor ki: Buna rağmen, bütün Sünni hadisçileri onu hüccet sayıp ondan hadis naklederler. Hatta, İbn-i Hallikan'ın yazdığına göre; "Resulullah (s.a.a)'tan sonra, ona gidildiği kadar hiç kimseye gidilmemiştir. Ondan nakleden belli başlı imamlar: Ahmed b. Hanbel, Süfyan, İbn-i Uyayne, Yahya b. Muin ve başkaları. " Yazar diyor ki: Bütün "Sahih" ve isnatlara bakın, onun hadisleriyle dolup taştığını görürsünüz. 126 yılında doğmuş. 20 yaşında ilime atılmış ve 221 yılının Şevval ayında Hakkın rahmetine kavuşmuş, İmam Sadık'ın (as), son 22 yılına muasır olmuş, İmam "Cevad" zamanında ve ondan 9 yıl önce vefat etmiştir. Allah onu, onların zümresiyle birlikte haşretsin.

                              54- Abdülmelik b. A'yen:

                              Zurare, Hamran, Bukeyr, Abdurrahman, Melik, Musa ve Zaris'in kardeşi.

                              Hepsi de Caferilerin geçmiş ileri gelenlerinden olup, kendileri gibi mübarek zürriyetleri de hiç bir zaman Caferilikten sapmamıştır. Abdülmelik'i, Zehebi Mizan'ında zikrederken şöyle der: "Abdülmelik'in, "sahih hadisleri var." İbn-i Muin ise: "O bir şey değil" diyor. İbn-i Uyayne şöyle der: "Bize Abdülmelik anlattı, gerçi o Rafizi idi." Ebu Hatim'in de dediği şöyle: "O Caferilerin eskilerindendir ama hadisi doğrudur. Her iki Süfyan ondan nakleder." Yazar da diyor ki: İbn-i el-Kayserani onu zikreder ve şöyle der: "Abdülmelik b. A'yen, Hamran el-Kufi'nin kardeşidir; Caferi idi. Buhari'nin yanında "Tevhid konusunda, Müslim'in yanında ise İman konusunda Ebu Vaib'den hadis nakleder. Her ikisinin yanında ondan, Süfyan b. Üyayne nakleder. " İmam sadık" (a.s) ashabıyla birlikte Medine'de onun mezarını ziyaret etmiştir.

                              55- Ubeydullah b. Musa el-Absi el-Kufi:

                              Buhari'nin şeyhlerindendir. İbn-i Kuteybe Maarif'inde onu,

                              86

                              hadis sahipleri arasında sayar. Yine Maarif'inin başka yerinde. Şia adamlarının bir cümlesi arasında onu da sayar. İbn-i Sad Tabakat'ının altıncı cüzünde, Caferiliğine işaret eder ve şöyle der: Caferilik üzerine hadisler rivayet ederdi. Bu sebepten bir çok kişinin yanında kıymeti azalır." Daha sonra şöyle der: "Devamlı Kur'an okurdu." İbn-i Esir, Kamil'inde, 213 yılındaki hadiseleri anlatırken onun bu tarihte öldüğünü kaydeder ve şöyle der:

                              "Ubeydullah b. Musa el-Fakih, Caferi idi. Buhari'nin Şeyhlerinden sayılırdı."

                              Zehebi Mizan'ında şöyle der:

                              "Ubeydullah b. Musa Buhari'nin şeyhlerinden, inanılmaya şayan ama Caferi idi. Ebu Hatim ve İbn-i Muin, ona itimatlarını gizlemezler.. Ah- med b. Abdullah el-İcli, onun Kur'an ilimleri hakkında büyük bir alim olduğunu, Kur'an okurken başını kaldırmaz ve hiç gülmezdi der. Ebu Davut da sapık bir Caferi olduğunu söyler" Bununla beraber altı sahih sahibi onu hüccet kabul ederler. Buhari de, A'meş'ten, Hişam b. Urve'den ve İsmail b. Ebi Halit'ten nakleder. Müslim de ise İsrail'den, Hasan b. Salih ve Usame b. Zeyd'den nakleder. Buhari, bazı yerlerde, ondan vasıtasız nakleder. Ondan başka nakledenlerin bazıları şunlar: İshak b. İbrahim, Ebu Bekir b. Ebi Şeybe, Ahmed b. İshak ve daha birçok kişi. Zehebi'nin dediğine göre, 213 yılında vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin.


                              [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                              Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                              Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: EL-MURACAT Mektep ve İmamet Hakkındaki Mektuplar

                                56- Osman b. Umayr Ebu Yakzan el-Kufi:

                                Ona İbn-i Ebi Zer'a da derler. Ebu Ahmed ez-Zubeyri diyor ki: "O Tenasühe inanırdı." Ahmed b. Hanbel de şöyle diyor: "Ebu'l-Yakzan, İbrahim b. Abdullah b. Hasan'ın başkanı olduğu fıtneye katılmıştı." Adiy ise şöyle diyor: "Kötü bir mezhebe sahipti, ama zayıflığına rağmen büyük alimler ona isnaden hadis nakletmişlerdir." Yazar diyor ki: "Caferi olan her muhaddisin kıymetini düşürmek için, mutlaka ona leke sürerlerdi. Osman b. Umayr için de elbette aynı metoda başvuracaklardı. Ve bütün bu kötülemelere rağmen, A'meş, Süfyan, Şu'be, Şerik ve benzerleri ondan hadis alıp rivayet etmekten geri kalmamışlardır. Ebu Davut, Tirmizi ve benzerleri de sünenlerinde onu hüccet olarak kabul etmişlerdir. Zehebi ise, onun hakkında yazdık-

                                87

                                lanmızın hepsini zikretmiştir.

                                57- Adiy b. Sabit el-Kufi:

                                İbn-i Muin, onu zikrederken aşırı Caferi olduğunu söyler. Darukutni: "Aşırı bir Rafizi olmasına rağmen inanılır bir kişi idi" der. Mes'udi diyor ki: Caferilerin maksadını, Adiy b. Sabit kadar diliyle savunan birini göremedik." Zehebi de onu Mizan'ında zikreder ve şöyle der: "O, Ehl-i Beyt alimi, kadısı ve mescitlerinin imamıydı. Bütün Caferiler onun gibi olsaydı şerlerinin etkisi daha az olurdu. (318)" Yine Zehebi, daha sonra, (Darukutni, Ahmed b. Hanbel, Ahmed el-İcli ve Nesai) gibi büyük alimlerin doğruluğuna inandıklarına işaret eder ve altı Sahih Sünen sahibinin de, hadislerine yer verdiğini yazar. A'meş, Mes'ar, Said, Yahya b. Said el-Ensari, Zeyd b. Ebi Enise ve Fudayl b. Gazvan, ondan naklederler.

                                58- Atiyya b. Sa'd b. Cenade el-Avfi el-Kufi:

                                Meşhur Tabiilerdendir. Zehebi, Mizan'ında, Salim el-Muradi'den, Caferi olduğunu nakleder. İbn-i Kuteybe, Maarifi'nde onu hadis sahipleri arasında zikreder ve şöyle der: "Atiyya b. Sad "Haccas" zamanındaki fakihlerden, aynı zamanda Caferi idi. Babası Sa'd b. Cenade Hz. Ali'nin (as) ashabındandı. Oğlu Atiyya doğduğu zaman, Hz. Ali'nin (as) yanına gidip: "Ya Emir'el Mu'minin bir oğlum oldu ona ne isim koymamı tavsiye edersin" diye sorar. Hz. Ali (as): "Bu, "Attiyyatüllah'tır" der. Yani, Allah'ın vergisi. Böylece adı Atiyya olur." İbn-i Sa' d ise şöyle yazar; "Atiyya, İbn-i Eş'as ile beraber Haccac'a karşı çıkar, İbn-i Eş'as, askeri hezimete uğrayınca, Atiyya İran'a kaçar. Haccac oranın Valisi Muhammed b. Kasım'a şöyle yazar Atiyya'yı çağır! Ali b. Ebi Talib'e lanet okursa affet, etmezse, ona dört yüz sopa attır ve saçını sakalını kestir. Vali onu çağırtıp, Haccac'ın mektubunu okutur. Ali'ye (as) sövmeyi reddedince vali ona dört yüz sopa attırıp, saçını sakalını kestirir. Bir müddet sonra Horasan'a Kuteybe isminde bir vali tayin edilir. Atiyya onun yanına gider ve orada bir müddet kaldıktan sonra Irak'ta Ömer b. Hubayra'nın tayin edildiğini duyar. Ona Irak'a dönmek için bir mektup ya-

                                88

                                zıp izin ister. Ömer izin verince Kufe'ye gelir ve 121 yılında ölünceye kadar orada kalır. İtimada şayan olup kıymetli hadisleri vardır.

                                Evet, biz de diyoruz ki, bütün zürriyeti Al-i Muhammed (s.a.a) taraftarlarından idi. Ebu Davut ve Tirmizi onu hüccet kabul ederler, Sahih'lerinde İbn-i Abbas'tan, Ebu Sait'ten, İbn-i Ömer'den naklettiği hadisler vardır. Kendisinden, oğlu Hasan b. Afiyya, Haccac b. Artat, Mes'ar, Hasan b. Advan ve başkaları nakletmişlerdir.

                                59- A'la b. Salih et-Teymi el-Kafi:

                                Ebu Hatim, onu zikrederken şöyle der: Caferilerin eskilerindendi." Biz diyoruz ki bununla beraber Ebu Davut ve Tirmizi onu hüccet kabul ederler. Ebu Naim, Yahya b. Bukeyr ve bunların seviyesinde daha başka şahıslar ondan naklederler. Bu A'la, şair olan A'la el-Mekki'den başkasıdır. O, iki Süfyan'ın şeyhlerindendir ve Mekke'lidir. A'la b. Salih ise Kufe'lidir. Her ikisini Zehebi, Mizanı'nda zikreder ve Caferi olduklarını yazar. Şair olan A'la'nın Hz. Ali (as) hakkında bir çok methiyeleri vardır. Şehit Hz. Hüseyin (as) hakkında da mersiyeler yazmıştır.

                                60- Alkame b. Kays b. Abdullah en Nehai:

                                Ehl-i Beyt'in en sadık dostlarındandı. Şehristani, "Milel ve'n Nihal" kitabında Caferi olduğunu yazar. Cevzacani'nin zikrettiği muhaddislerin büyüklerinden sayılır. Alkame ve kardeşi "Ubeyy" Hz. Ali'nin (as) ashabından idiler. Her ikisi de "Sıffın"da bulunmuşlardır, Ubey'e "Ubeyy'üs-Salat" (Namaz Adamı) "çok namaz kıldığı için&quot derlerdi. Alkame ise,bu savaşta ayağından yaralanır ve topal kalır. Allah'ın yolunda mücahitliği hiç bir zaman bırakmaz ve ölünceye kadar Muaviye'ye düşman kalır. Muaviye halife olduktan sonra Vali Ebu Berede, ona gönderereceği bir heyete kendisini dahil ettiğini ve gidecekler arasında adının yazıldığını duyunca, razı olmaz ve adının silinmesini ister. Bütün bunları İbn-i Sad "Tabakat"ında yazar.

                                Alkame'nin adaleti, şerefi, Caferi olduğunu bildikleri halde, Ehl-i Sünnet'in yanında inkar edilmemiştir. Onun hadislerini bütün "Sahih" sahipleri hüccet olarak kabul etmişlerdir. İbn-i Me-

                                89

                                sut'tan: Ebu'd Derda'dan, Aişe'den ve Osman'dan hadisler nakletmiştir. Kendisinden ise yeğeni İbrahim en Nehai Abdurrahman b. Velid, İbrahim b. Yezid ve Şa'bi naklederler. Altmış iki yılında vefat etmiştir... Allah rahmet eylesin. . .

                                [glow=red,2,300]Yüzü Dost,Özü Düşmandan usandım,
                                Dili Mümin Kalbi Şeytandan usandım,
                                Dostum, Herkesin Kahrı Çekilirde Ben DAVASIZ MÜSLÜMAN dan usandım.[/glow]

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X