Mezhebi kışkırtıcılık yapan yazar-çizer ve saray mollalarının amacı nedir-bunlara neye hizmet ediyor?
”Fitne, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır"/ (Bakara,217). İmam Cafer Sadık‘a(a.s) neden fitne adam öldürmekten daha büyük günahtır diye sorulduğunda şöyle buyurdular: Çünkü fitne olmaz ise adam öldürmek de olmaz.
Ahlak üstatları şöyle bir olay anlatırlar:Hacca gitmiş olup da hacı olmayan ancak adının önüne hacı ibaresini bırakan bir şahıs babaları yeni ölmüş olan bir kabilenin gençlerinin yanına gelir ve onlara şöyle der; Yazıklar olsun sizlere, ben sizin babanızın çok yakın bir dostu olduğumu biliyorsunuz, benim dostumun sizler gibi evlatları olmamış olsaydı daha iyi olurdu. Merhum babanızın şu an mezarda kemikleri sızlıyor. Gençler bu sözlerin ne anlama geldiğini sorduklarında, hacı şöyle dedi; Az önce aranızda kırgınlık olan falanca kabilenin yanındaydım, onlar babanızın mezarın küfrediyorlardı ve sizleri ani bastırıp zarar vermek için buraya geliyorlar. Gençler bu söylenenlere inandılar ve onlar buraya gelip bizleri kadınlarımız ve çocuklarımız içinde ansızın yakalamasınlar diye biz hazırlanıp onları yolda yakalayalım dediler ve ellerine ağaçları, sopaları alarak hareket ettiler. Hacı kestirme yoldan acele ile diğer kabilenin gençlerine vardı ve aynı sözleri onlara da sarf etti. Onlar da hazırlanıp yola koyuldular. Böylelikle iki grup yolda karşılaşmış oldu ve her iki grup da kendi aralarında, hacı amcanın dedikleri doğruymuş, Allah hacı amcadan razı olsun, o bize haber vermeseydi bunlar bizi fena bastıracaktı dediler. Bu mezkûr hacı çekildi bir kenara ve pusuda beklemeye koyuldu. Şeytan bunun yanına gelerek ne beklediğini sordu;
Hacı: Şu iki kabilenin gençlerini birbirlerine düşürdüm, kaç kişinin başı kırılacak, kaç kişi ölecek…onu bekliyorum dedi. Hacı da şeytana sen burada ne arıyorsun diye sorduğunda, şeytan: Ben de şu harabeye bir birlerine namahrem olan bir kadınla bir erkeğin girmesini vesvese ettim, onların gayri meşru ilişkiye girmesini bekliyorum dedi. Hacı; sen şeytansın ben de insanım, beklediğin şeye bir bak. Benim yaptığım iş seninkinden daha büyüktür dedi. Şeytan ise, hayır yanılıyorsun benim işim seninkinden önemli ve daha büyüktür. Zira şu harbeye girmelerine vesvese ettiğim kadın ve erkek gayri meşru ilişkide bulunurlarsa o ilişkiden senin gibi çocuklar dünyaya gelir ve büyüdükleri zaman da senin gibi toplumda fitne ve fesat unsuru olurlar.
İmam Hamenei:
... Bugün İslami uyanış hareketini tehdit etmekte olan en büyük tehlikelerden biri ihtilaflara yol açılması ve bu hareketlerin fırkalar, mezhepler, kavimler ve uluslararası kanlı çatışmalara dönüşmesidir.
Bu entrika şu anda Batılı casusluk servisleri ve siyonizm tarafından petro-dolarlar ve satılmış politikacılar vasıtasıyla Asya'nın doğusundan Afrika'nın kuzeyine kadar ve özellikle de Arap bölgesinde ciddi olarak izlenmektedir. Allah'ın yarattığı halkların hizmetinde olabilecek olan bunca para tehdit, tekfir, terör, patlamalar ve Müslümanların kanlarının dökülmesi ve uzun süreli kin ateşinin tutuşturulması yolunda harcanmaktadır. Bir bütün halindeki İslami gücü, çirkin hedefleri önünde bir engel olarak görenler, İslam ümmeti içerisindeki ihtilafları körüklemeyi şeytani amaçları için en kolay yol olarak görmüşler ve fıkıh, kelam, tarih ve hadisteki doğal ve kaçınılmaz teorik farklılıkları tekfir, kan dökümü, fitne ve fesadları için bir vasıta kılmışlardır.
İç çatışmalar sahnesine dikkatle bakıldığında, düşmanın bu facialar ardındaki eli görülecektir. Bu gaddar el, hiç kuşkusuz toplumlarımız arasındaki cehaletler, asabiyetler ve yüzeyselliklerden yararlanmakta ve mevcut ateş üzerine benzin dökmektedir. Dini ve siyasi elitler ve ıslahatçı şahsiyetlerin bu bağlamdaki görevi oldukça ağırdır.
Şu anda Libya, Mısır, Tunus, Suriye, Pakistan, Irak ve Lübnan çeşitli şekillerde bu tehlikeli alevlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Özenle dikkat edilmesi ve gereken ilacın bulunması zorunludur. Bütün bunları ideolojik ya da kavmi amaçlar ve araçlara bağlamak safdillik olur. Batılı propagandalar ve onların bölgedeki uşak medyaları, Suriye'deki yıkıcı savaşı bir Şii ve Sünni çatışması olarak göstermekte ve Suriye ve Lübnan'daki direnişin düşmanları ile siyonistler için güvenli bir ortam oluşturmaktalar. Oysa Suriye'deki kavganın her iki tarafı da Sünni veya Şii olmayıp, anti-siyonist direnişin taraftarları ya da onların muhalifleridir. Ne Suriye devleti Şii bir devlettir ve ne de bu devletin laik ve İslam karşıtı muhalifleri Sünni bir gruptur. Bu faciaya yol açan senaryoyu yönetenlerin tek hüneri, mevcut yıkıcı savaşta kimi safdillerin mezhebi duygularından yararlanmalarıdır. Sahneye ve çeşitli düzeylerdeki icracılarına bakıldığında, mesele her insaflı insan tarafından anlaşılacaktır.
İslam İnkilabı Rehberi(İmam Hamenei ) :
‘’Şiiler ve Sünniler arasında tefrika çıkarmak isteyenler Şii de olsa Sünni de olsa İslam'ın düşmanlarıdırlar .İran halkının vahdetine engel olmak isteyenler kimlerdir bakın onlara. Bunların düşmanın aletleri olduklarını bilin. Ya düşmanın doğrudan senaryosunu uyguluyorlar, ya da aletidirler. Sünniler ve Şiiler arasında mezhep bahanesiyle tefrika doğurmak isteyenler, Şii de olsalar Sünni de olsalar, düşmanın satılık kişileridirler, bilsinler veya bilmesinler bu böyledir. Bazen insanın düşmanın uşaklığını yapıp bundan haberdar olmaması mümkün olmaktadır. Bunlar orada burada, Irak’ta bir türlü, Afganistan, Pakistan ve diğer yerlerde başka türlü terörist eylemler düzenlemeleri için petro-dolarlarla beslenmektedirler ve düşman tarafından kullanıldıklarını bilmemektedirler.
”Fitne, adam öldürmekten daha büyük bir günahtır"/ (Bakara,217). İmam Cafer Sadık‘a(a.s) neden fitne adam öldürmekten daha büyük günahtır diye sorulduğunda şöyle buyurdular: Çünkü fitne olmaz ise adam öldürmek de olmaz.
Ahlak üstatları şöyle bir olay anlatırlar:Hacca gitmiş olup da hacı olmayan ancak adının önüne hacı ibaresini bırakan bir şahıs babaları yeni ölmüş olan bir kabilenin gençlerinin yanına gelir ve onlara şöyle der; Yazıklar olsun sizlere, ben sizin babanızın çok yakın bir dostu olduğumu biliyorsunuz, benim dostumun sizler gibi evlatları olmamış olsaydı daha iyi olurdu. Merhum babanızın şu an mezarda kemikleri sızlıyor. Gençler bu sözlerin ne anlama geldiğini sorduklarında, hacı şöyle dedi; Az önce aranızda kırgınlık olan falanca kabilenin yanındaydım, onlar babanızın mezarın küfrediyorlardı ve sizleri ani bastırıp zarar vermek için buraya geliyorlar. Gençler bu söylenenlere inandılar ve onlar buraya gelip bizleri kadınlarımız ve çocuklarımız içinde ansızın yakalamasınlar diye biz hazırlanıp onları yolda yakalayalım dediler ve ellerine ağaçları, sopaları alarak hareket ettiler. Hacı kestirme yoldan acele ile diğer kabilenin gençlerine vardı ve aynı sözleri onlara da sarf etti. Onlar da hazırlanıp yola koyuldular. Böylelikle iki grup yolda karşılaşmış oldu ve her iki grup da kendi aralarında, hacı amcanın dedikleri doğruymuş, Allah hacı amcadan razı olsun, o bize haber vermeseydi bunlar bizi fena bastıracaktı dediler. Bu mezkûr hacı çekildi bir kenara ve pusuda beklemeye koyuldu. Şeytan bunun yanına gelerek ne beklediğini sordu;
Hacı: Şu iki kabilenin gençlerini birbirlerine düşürdüm, kaç kişinin başı kırılacak, kaç kişi ölecek…onu bekliyorum dedi. Hacı da şeytana sen burada ne arıyorsun diye sorduğunda, şeytan: Ben de şu harabeye bir birlerine namahrem olan bir kadınla bir erkeğin girmesini vesvese ettim, onların gayri meşru ilişkiye girmesini bekliyorum dedi. Hacı; sen şeytansın ben de insanım, beklediğin şeye bir bak. Benim yaptığım iş seninkinden daha büyüktür dedi. Şeytan ise, hayır yanılıyorsun benim işim seninkinden önemli ve daha büyüktür. Zira şu harbeye girmelerine vesvese ettiğim kadın ve erkek gayri meşru ilişkide bulunurlarsa o ilişkiden senin gibi çocuklar dünyaya gelir ve büyüdükleri zaman da senin gibi toplumda fitne ve fesat unsuru olurlar.
İmam Hamenei:
... Bugün İslami uyanış hareketini tehdit etmekte olan en büyük tehlikelerden biri ihtilaflara yol açılması ve bu hareketlerin fırkalar, mezhepler, kavimler ve uluslararası kanlı çatışmalara dönüşmesidir.
Bu entrika şu anda Batılı casusluk servisleri ve siyonizm tarafından petro-dolarlar ve satılmış politikacılar vasıtasıyla Asya'nın doğusundan Afrika'nın kuzeyine kadar ve özellikle de Arap bölgesinde ciddi olarak izlenmektedir. Allah'ın yarattığı halkların hizmetinde olabilecek olan bunca para tehdit, tekfir, terör, patlamalar ve Müslümanların kanlarının dökülmesi ve uzun süreli kin ateşinin tutuşturulması yolunda harcanmaktadır. Bir bütün halindeki İslami gücü, çirkin hedefleri önünde bir engel olarak görenler, İslam ümmeti içerisindeki ihtilafları körüklemeyi şeytani amaçları için en kolay yol olarak görmüşler ve fıkıh, kelam, tarih ve hadisteki doğal ve kaçınılmaz teorik farklılıkları tekfir, kan dökümü, fitne ve fesadları için bir vasıta kılmışlardır.
İç çatışmalar sahnesine dikkatle bakıldığında, düşmanın bu facialar ardındaki eli görülecektir. Bu gaddar el, hiç kuşkusuz toplumlarımız arasındaki cehaletler, asabiyetler ve yüzeyselliklerden yararlanmakta ve mevcut ateş üzerine benzin dökmektedir. Dini ve siyasi elitler ve ıslahatçı şahsiyetlerin bu bağlamdaki görevi oldukça ağırdır.
Şu anda Libya, Mısır, Tunus, Suriye, Pakistan, Irak ve Lübnan çeşitli şekillerde bu tehlikeli alevlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Özenle dikkat edilmesi ve gereken ilacın bulunması zorunludur. Bütün bunları ideolojik ya da kavmi amaçlar ve araçlara bağlamak safdillik olur. Batılı propagandalar ve onların bölgedeki uşak medyaları, Suriye'deki yıkıcı savaşı bir Şii ve Sünni çatışması olarak göstermekte ve Suriye ve Lübnan'daki direnişin düşmanları ile siyonistler için güvenli bir ortam oluşturmaktalar. Oysa Suriye'deki kavganın her iki tarafı da Sünni veya Şii olmayıp, anti-siyonist direnişin taraftarları ya da onların muhalifleridir. Ne Suriye devleti Şii bir devlettir ve ne de bu devletin laik ve İslam karşıtı muhalifleri Sünni bir gruptur. Bu faciaya yol açan senaryoyu yönetenlerin tek hüneri, mevcut yıkıcı savaşta kimi safdillerin mezhebi duygularından yararlanmalarıdır. Sahneye ve çeşitli düzeylerdeki icracılarına bakıldığında, mesele her insaflı insan tarafından anlaşılacaktır.
İslam İnkilabı Rehberi(İmam Hamenei ) :
‘’Şiiler ve Sünniler arasında tefrika çıkarmak isteyenler Şii de olsa Sünni de olsa İslam'ın düşmanlarıdırlar .İran halkının vahdetine engel olmak isteyenler kimlerdir bakın onlara. Bunların düşmanın aletleri olduklarını bilin. Ya düşmanın doğrudan senaryosunu uyguluyorlar, ya da aletidirler. Sünniler ve Şiiler arasında mezhep bahanesiyle tefrika doğurmak isteyenler, Şii de olsalar Sünni de olsalar, düşmanın satılık kişileridirler, bilsinler veya bilmesinler bu böyledir. Bazen insanın düşmanın uşaklığını yapıp bundan haberdar olmaması mümkün olmaktadır. Bunlar orada burada, Irak’ta bir türlü, Afganistan, Pakistan ve diğer yerlerde başka türlü terörist eylemler düzenlemeleri için petro-dolarlarla beslenmektedirler ve düşman tarafından kullanıldıklarını bilmemektedirler.
Yorum