Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

    [quote author=ahmed.nazif date=1392729069 link=topic=25344.msg172470#msg172470]
    Cehaletini hakaretle örtmeye açlışan ve benim karşımda duramayacağı daha en baştan belli olan (seni daha öyle rezil edeceğim ki burada yazdığıma pişman olacak ve hep yaptığım gibi mesajlarımı silme yoluna tevessül edeceksin, öyle dansözdü yalancıydı dilini bırak ve efendi efendi yaz) Rafizi kardeşim;[/quote]

    cehalet Muaviye, Mervan gibi Ali a.s'a lanet okuyanları ve okutturanları: http://velayet.wordpress.com/2013/10...anetlenmesi-2/ önder bildiğin halde "Hz. Ali'nin şiası biziz" demektir. sanırım o başlıkta da kimin ne olduğu belli oldu.

    şimdi de söylüyorum, elinden geleni ardına koyarsan şerefsizsindir.

    Yorum


      #17
      Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

      Bunun cevabını kendi sitem de verdim..Alakasız yerden yaklaşıyorsun..Bizim hadis kitaplarından sana malzeme çıkmaz..:
      Hüzeyfe dedi ki: “Bunlardan biri münafıktır”

      İddia:..bana ibni Numeyr anlattı, dedi ki: babam bana Ameş’ten, o da şakik’den şöyle anlattı, dedi ki: Bir gün Hüzeyfe ile oturuyorduk. O sırada Abdullah b. Mesud ile Ebu Musa el-Eş’ari yanımıza geldiler. Hüzeyfe dedi ki: “Bunlardan biri münafıktır”. sonra dedi ki: “insanlar içerisinde hal ve davranış açısından Rasulullah s.a.a’e en fazla benzeyen Abdullah’tır.”...Fesevi, “el-Marife vet-Tarih”, 2/771, hadis 245...hadisten açıkça görüldüğü gibi Nebi s.a.a’in sahabesi Huzeyfe b. Yeman r.a nasibilerin “sahabe” adını taktıkları imamları Ebu Musa el-Eşari’nin münafık olduğunu bildirmektedir.
      Cevab:Hadis ilmi çok geniş , çetrefilli , vukufiyeti zor , kuralları ayrıntılı bir alandır..Rivayetlerdeki çeşitlilik , tenakuz aynı konuya giren tüm hadisleri beraber değerlendirmeyi zorunlu kılar..Kişi Muhteliful Hadis konusundaki derinliği nispetinde bu ilimden pay sahibidir.. Sahih dahi olsa tek bir hadis görüp ona balıklama atlayanın nasibi ise ancak denizdeki balık kadardır.Bir kere en başta hadis ilmi cerh ve tadilin içtihadi olduğuyla ve hadislerin tevatür seviyesine ulaşmadığı sürece zanniliğinin esas olduğuyla başlar.Bu basitçe ahad (tekil) hadislerin senedi ne kadar sahih dahi olsa doğruluğunun şüpheden ari olmadığını ifade eder.Zan ile şüphe ile bu kadar ilintili bir ilimde tek bir hadis üzerinden kesin kanaatler sergilemek , ya şov yapmak , ya fitne çıkarmak ya da ben bu ilimden nasipsizim ey millet demekten başka bir şey değildir.Bunun yerine yapılması gereken şey "bu konudaki en sahih kavil/rivayet , en doğru kanaat ve en ilmi sonuç " budur diyebileceğin bir araştırma içine girmektir...Hadis usulünde ilk ders budur.Tek bildikleri usul saldırmak , öfke kusmak , ön yargılarını besleyecek kırıntılar aramak olan şahıslar bu usulden de nasipsizdir..Bu Rafizinin yaptığını hadis ilmiyle uğraşan ne bir alim ne allame , ne muhaddis ne fakih , ne amatör ne profesyonel ne az bilgili ne çok bilgili hiç bir kimse yapmamıştır.Eğer yaptıysa çıksın desin ki işte şu alim , veya şu hadis usulü böyle hükmeder .Diyemez..
      Hatta amatör seviyede hadisle uğraşan bile hadislerdeki zannilik hususundan haberdardır ve zanni hadisler üzerinden eğer iştihar veya tevatür seviyesine ulaşılmamışsa katiyet çıkarılamayacağını , kesin konuşulamayacağını bilir..Peki bu Rafizi ne yapmaya çalışıyor?Fitne denizine oltasını salmış belki kendi gibi nasipsiz bir balık yakalayabilir miyim onun derdinde....Bunu geçtik , bir hadis sahih dahi olsa kendinden daha sahih hadisler karşısında delil olamaz , onlara baskın çıkamaz..
      Şimdi sorarım ben ..Şu güya bizim kaynaklardan kafa karıştırıcı ıvır zıvır bilgiler ,ravi-rivayet hataları, şazz, zayıf veya münker rivayet bulup ta bizi kendi silahımızla vurmaya ve deplasmanda mat etmeye çalışan uyanık Rafizi..Sen diyebiliyor musun ki bizim kaynaklarda Ebu Musa hakkındaki en sahih rivayet budur?Ve rivayetlerin geneli bu minvaldedir?Veya onun hakkındaki rivayetlere bakan aynen senin yaptığın gibi onun şeksiz şüphesiz bir münafık olduğunu anlar. Belki kaynaklarda Ebu Musa (r.a.) ileilintilenecek bin rivayet varsa biri de böyle bir çürüklük içeriyor diye tüm diğer rivayetler mağlup mu olur ?..Şimdi sen şu şam kurnazlığınla bizi alt etmiş mi oldun?..Teslim olup Şiiliği seçmekten başka yolumuz kalmadı mı?..Buraya bizim kaynaklardan onlarca sahih hadis sıralasam ki Ebu Musa el Eşariyi göklere çıkarıyor o zaman ne olacak?Müslümanlığın gerektirdiği tarafsızlığı , aklı, hikmeti , ilim irfanı , marifet , ihtiyat şuurunu kuşanıp "böyle bir rivayet var ama sizin kaynaklara bakarsak bu rivayet delil olmaktan uzak" diyebilecek misin? İslamiyet , Kuran ,Peygamberin getirdiği hikmet , sünnet insanlar ve hassaten Sahabiler hakkında atıp tutmayı kolaylaştırmış mı yoksa zorlaştırmış hatta o kapıyı kapatmış mı?
      Hz.Alinin hakemliğini yapan bir Sahabi hakkında bu kadar gelişigüzel konuşmak Hz.Aliye de saygısızlıktır..Mademki imamlarınız gaybı biliyor; Ebu Musa'yı da münafık olarak biliyorsa neden bile bile kaybedeceği bir hakemliğe razı olmuş?..Şimdi dersen ki o işte rızası yoktu, 90 bine yakın Hz.Ali ordusu içinde Haricilerin sayısı ne idi?:10-12 bin
      ..Hz.Ali'nin yaptığı savaşlar içinde en kolayı Haricilerle yapılan Nehrevan olmuştur..Hz Ali tarafında ölenler parmakla gösterilecek kadar azdı..Binlerce Harici pırasa doğrama kolaylığında yok edildiler..90 bin kişinin 10 bin kişiye tam teslim olması mümkün mü?Bir tarafta Eşter ve Hz Ali bir tarafta bunlara kafa tutan yüzde 10'luk bir kesim....
      Nihayetinde rızası olmasa bile , mefdul görse, şerh koysa dahi bu hakemliği kabul etti mi :etti..Eğer bilseydi ki bu tayinin sonucu kesin bir mağlubiyet ve Hz.Muaviye(r.a.)karşısında yenik ilan edilmek; Ebu Musa'nın tüm hüneri yalın bir nifak(öyle ki farazi Tebük suikastında kendisine rol dahi biçmişlerdir) her durumda Haricileri karşı tarafa Hz.Muaviye'nin saflarına yollayıp hepsinin icabına beraberce bakmayı denerdi/(sizin itikadınızca)denemeliydi de..Onlarca senelerdir takıyye ile yaşayan Hz Ali bu riske girerdi/girmeliydi...Ne de olsa Hz Muaviye'nin ordusu dağılma sürecine girmiş, bocalama hat safhada...Eşter harika bir mücadele sergiliyor .Zafere ramak kalmış..
      Hz.Ali Bu hakem tayininden sonucun kendi lehine neticeleneceğine dair ümidini tarih kitapları nakleder..Bir münafıktan beklenmeyecek performans olsa gerek!
      Unutmadan "Nebi s.a.a’in sahabesi Huzeyfe b. Yeman" diye takdim ettiğiniz sahabi sizin mezhebe göre Resululah'ın vefatıyla küfre düşmeyen 3 sahabi içinde var mı ?Yoksa o da küfür ve irtidat çamuruna sokup , çıkarıp telafi için zoraki/yalandan övdüğünüz sahabiler(ki onların da sayısı pek fazla değil)arasın da mı? Sizi önce Allah'a sonra Hz Selman'a havale ediyorum:
      Amr İbnu Ebi Kurre anlatıyor: "Huzeyfe radıyallahu anh Medain'de iken, Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın öfke halinde, ashabından bazılarına sarfettiği sözleri anlatıyordu. Huzeyfe'den bunları işitenlerden bir kısmı Selman radıyallahu anh'a gelip, Huzeyfe'nin anlattıklarını kendisine söylüyorlardı. Selman da onlara:
      "Huzeyfe söylediğini daha iyi bilir!" diyordu. Onlar da tekrar Huzeyfe'nin yanına dönüp kendisine:
      "Biz senin söylediklerini Selman'a sorduk. Ne tasdik etti ne de reddetti" dediler. Bunun üzerine Huzeyfe (Sebze tarlasında bulunan) Selman radıyallahu anhüma'nın yanına gidip:
      "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'dan işittiğim şeyler hususunda beni niye tasdik etmedin?" diye sordu. Selman da:
      "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm öfkelenir ve öfkeli iken konuşurdu. Razı olur ve rıza halinde de konuşurdu!" cevabını verdi ve sonra devamla:
      "Ey Huzeyfe! dedi. Sen, kalplerde,bir kısım insanlara sevgi, bir kısım insanlara buğz hasıl edip aralarında ihtilaf ve ayrılıklara sebep olan bu konuşmalardan vazgeçsen olmaz mı! Nitekim biliyorsun ki, Resulullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) hutbesinde şöyle buyurmuştu: "Allahım! Ben senin katından bir garanti talep ediyorum: Ümmetimden kime öfkeli halimde (haksız yere) sebbetmiş veya lanet etmiş (veya vurmuş veya incitmiş) isem -ki ben de ademoğluyum, tıpkı onların öfkelenmeleri gibi öfkelenirim. Halbuki sen beni alemlere rahmet olarak gönderdin- bu (haksız sözümü) o kimseler için Kıyamet günü rahmet, (zekat, ecir, yakınlık vesilesi, tuhûr) kıl. (Ta ki o vesile ile sana yaklaşsın!)"
      Ey Huzeyfe! Allah'a yemin olsun, ya bu konuşmalardan vazgeçeceksin, yahut da seni Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh'a yazıp şikayet edeceğim!"
      Ebu Dâvud, Sünnet 11, (4659).

      Yorum


        #18
        Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

        Senin şimdi kafan almaz ordaki ilmin derinliğinde boğulursun sana özet geçeyim:
        Ey Huzeyfe! Allah'a yemin olsun, ya bu konuşmalardan vazgeçeceksin, yahut da seni Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh'a yazıp şikayet edeceğim!"

        Yorum


          #19
          Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

          [quote author=Elmeddin date=1392731673 link=topic=25344.msg172480#msg172480]
          cehalet Muaviye, Mervan gibi Ali a.s'a lanet okuyanları ve okutturanları: http://velayet.wordpress.com/2013/10...anetlenmesi-2/ önder bildiğin halde "Hz. Ali'nin şiası biziz" demektir. sanırım o başlıkta da kimin ne olduğu belli oldu.

          şimdi de söylüyorum, elinden geleni ardına koyarsan şerefsizsindir.

          [/quote]
          Şeref meref laflarınıçok kullanma..Çünkü toplumda şu algı vardır..Biri çok doğru sözlü çok namsulu v.s. olduğunu sürekli söylüyorsa bunda bir şüphe vardır diye..O başlıkta ben müslüman gibi davrandım...İşi yokuşa süren sendin..Mertçe kendime düşeni yaptım..Bir şerefsizlik sergilediğimi sanmıyorum..Yanılmışsam da özür dilerim dedim..

          Yorum


            #20
            Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

            Huzeyfe açıkca "bu ikisinden birisi munafıktır" diyor ve arkasından Abdullah b. Mesud'u temize çıkarıyor, bu olayın rivayet edilme senedi ez-Zehebi gibi bir rical alimi tarafından onaylanıyor. sen ise çıkıp uzun uzun "Muaviye", "Ebu Musa hakkında hadisler" ve s. ve s. diyorsun. belki sana göre bir şeyler ifade ede bilir bu yazdıkların ama çaresizliğinin göstergesinden başka bir şey değildir. Huzeyfe Eşari hakkında bu sözü söyledi ve bu sizin kanaldan sahih olarak rivayet edildi.

            [quote author=ahmed.nazif date=1392732182 link=topic=25344.msg172485#msg172485]
            Şeref meref laflarınıçok kullanma..Çünkü toplumda şu algı vardır..Biri çok doğru sözlü çok namsulu v.s. olduğunu sürekli söylüyorsa bunda bir şüphe vardır diye..[/quote]

            bu topluma göre değişir. bizim toplumda ise söz söyleyip arkasından kaçmak şerefsizliğin açık göstergesi olarak bilinir.

            O başlıkta ben müslüman gibi davrandım...İşi yokuşa süren sendin..Mertçe kendime düşeni yaptım..Bir şerefsizlik sergilediğimi sanmıyorum..Yanılmışsam da özür dilerim dedim..
            ben karşı tarafın üslubuna göre üslubumu ayarlarım.

            Yorum


              #21
              Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

              edildi evet..Ama ahad hadislerin hepsi zannidir bu bir , yani nispeti şüphelidir..Bir hadise mütevatir veya meşhur diyemiyorsan o rivayetin kesinliğine hükmedemezsin..2. olarak böyle bir şey söylemişse eğer ilginçtir sana cevabı Hz. Selman veriyor..Ve Hz. Huzeyfe'nin kulağını çekiyor.
              3. olarak SAYENDE kendi yazımıda okuyup hatırlama fırsatı buldum..Bin maşallah ne güzel ifade etmişim..Bırak bu şeyh saduk gibi katı ahbariliği...Biraz aklını ve beynini kullan ..Orada yaptığım muhakemenin güzelliğine bir bak..Zihnini fabrika ayarlarına resetleyiversen sen de göreceksin gerçeği ama şii gelenek senin tüm deverelerine virüs gibi girmiş..Şu rivayetleri ne sana ne bana değil tarafsız birine göstersek benim kullandığım mantığı ve olaya geniş açıdan bakmamı haklı bulacaktır..

              Yorum


                #22
                Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                [quote author=ahmed.nazif date=1392732961 link=topic=25344.msg172489#msg172489]
                edildi evet..Ama ahad hadislerin hepsi zannidir bu bir , yani nispeti şüphelidir..Bir hadise mütevatir veya meşhur diyemiyorsan o rivayetin kesinliğine hükmedemezsin..2. olarak böyle bir şey söylemişse eğer ilginçtir sana cevabı Hz. Selman veriyor..Ve Hz. Huzeyfe'nin kulağını çekiyor.
                3. olarak SAYENDE kendi yazımıda okuyup hatırlama fırsatı buldum..Bin maşallah ne güzel ifade etmişim..Bırak bu şeyh saduk gibi katı ahbariliği...Biraz aklını ve beynini kullan ..Orada yaptığım muhakemenin güzelliğine bir bak..Zihnini fabrika ayarlarına resetleyiversen sen de göreceksin gerçeği ama şii gelenek senin tüm deverelerine virüs gibi girmiş..Şu rivayetleri ne sana ne bana değil tarafsız birine göstersek benim kullandığım mantığı ve olaya geniş açıdan bakmamı haklı bulacaktır..
                [/quote]
                Hz.Alinin hakemliğini yapan bir Sahabi hakkında bu kadar gelişigüzel konuşmak Hz.Aliye de saygısızlıktır..Mademki imamlarınız gaybı biliyor; Ebu Musa'yı da münafık olarak biliyorsa neden bile bile kaybedeceği bir hakemliğe razı olmuş?..Şimdi dersen ki o işte rızası yoktu, 90 bine yakın Hz.Ali ordusu içinde Haricilerin sayısı ne idi?:10-12 bin
                ..Hz.Ali'nin yaptığı savaşlar içinde en kolayı Haricilerle yapılan Nehrevan olmuştur..Hz Ali tarafında ölenler parmakla gösterilecek kadar azdı..Binlerce Harici pırasa doğrama kolaylığında yok edildiler..90 bin kişinin 10 bin kişiye tam teslim olması mümkün mü?Bir tarafta Eşter ve Hz Ali bir tarafta bunlara kafa tutan yüzde 10'luk bir kesim....
                Nihayetinde rızası olmasa bile , mefdul görse, şerh koysa dahi bu hakemliği kabul etti mi :etti..Eğer bilseydi ki bu tayinin sonucu kesin bir mağlubiyet ve Hz.Muaviye(r.a.)karşısında yenik ilan edilmek; Ebu Musa'nın tüm hüneri yalın bir nifak(öyle ki farazi Tebük suikastında kendisine rol dahi biçmişlerdir) her durumda Haricileri karşı tarafa Hz.Muaviye'nin saflarına yollayıp hepsinin icabına beraberce bakmayı denerdi/(sizin itikadınızca)denemeliydi de..Onlarca senelerdir takıyye ile yaşayan Hz Ali bu riske girerdi/girmeliydi...Ne de olsa Hz Muaviye'nin ordusu dağılma sürecine girmiş, bocalama hat safhada...Eşter harika bir mücadele sergiliyor .Zafere ramak kalmış..
                Hz.Ali Bu hakem tayininden sonucun kendi lehine neticeleneceğine dair ümidini tarih kitapları nakleder..Bir münafıktan beklenmeyecek performans olsa gerek!

                Yorum


                  #23
                  Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                  [quote author=ahmed.nazif date=1392732961 link=topic=25344.msg172489#msg172489]
                  edildi evet..Ama ahad hadislerin hepsi zannidir[/quote]

                  http://gurabayolu.tr.gg/Ahad-haber-a...ue.ccettir.htm

                  bu bir , yani nispeti şüphelidir..
                  o zaman al tüm fıkhınızı vur yere. çünkü fıkhın neredeyse tamamı ahad haberlere dayanır.

                  Bir hadise mütevatir veya meşhur diyemiyorsan o rivayetin kesinliğine hükmedemezsin..
                  desene dinde 3-5 tane hükümden başka hadislerle kesin olarak varid olmuş bir şey yoktur.

                  2. olarak böyle bir şey söylemişse eğer ilginçtir sana cevabı Hz. Selman veriyor..Ve Hz. Huzeyfe'nin kulağını çekiyor.
                  Hz. Selman r.a ne demiş Hz. Huzeyfe'ye?

                  3. olarak SAYENDE kendi yazımıda okuyup hatırlama fırsatı buldum..Bin maşallah ne güzel ifade etmişim..Bırak bu şeyh saduk gibi katı ahbariliği...Biraz aklını ve beynini kullan ..Orada yaptığım muhakemenin güzelliğine bir bak..Zihnini fabrika ayarlarına resetleyiversen sen de göreceksin gerçeği ama şii gelenek senin tüm deverelerine virüs gibi girmiş..Şu rivayetleri ne sana ne bana değil tarafsız birine göstersek benim kullandığım mantığı ve olaya geniş açıdan bakmamı haklı bulacaktır..
                  Şeyh Saduk mu? yav Buhari ahad haberler konusunda sana öyle tokat atar ki, şaşırıp kalırsın. konuşma cahil cahil.

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                    Fıkhın genelinde zannilik esastır delillerin çoğu zannidir..Bu tüm fıkıhçıların birleştiği bir husustur(ibni hazm hariç)
                    Akide de delillerin kesin olmasına bakılır fıkıhta ise delilin şüpheli olması zarar vermez..O nedenle fıkhı al çal yere demen ilmi değildir..
                    Hz. Selman şunu diyor:
                    "Ey Huzeyfe! dedi. Sen, kalplerde,bir kısım insanlara sevgi, bir kısım insanlara buğz hasıl edip aralarında ihtilaf ve ayrılıklara sebep olan bu konuşmalardan vazgeçsen olmaz mı! Nitekim biliyorsun ki, Resulullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) hutbesinde şöyle buyurmuştu: "Allahım! Ben senin katından bir garanti talep ediyorum: Ümmetimden kime öfkeli halimde (haksız yere) sebbetmiş veya lanet etmiş (veya vurmuş veya incitmiş) isem -ki ben de ademoğluyum, tıpkı onların öfkelenmeleri gibi öfkelenirim. Halbuki sen beni alemlere rahmet olarak gönderdin- bu (haksız sözümü) o kimseler için Kıyamet günü rahmet, (zekat, ecir, yakınlık vesilesi, tuhûr) kıl. (Ta ki o vesile ile sana yaklaşsın!)"
                    Ey Huzeyfe! Allah'a yemin olsun, ya bu konuşmalardan vazgeçeceksin, yahut da seni Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh'a yazıp şikayet edeceğim!"

                    Hz. Selman'ın bu hakimane yorumundan anlıyoruz ki Hz.Huzeyfe bu yanlış lafları kendi yorumuna göre çıkarmıştı..
                    Hz.Ömer'e şikayetle korkutması Huzeyfe'nin bu yargısında yanlış olduğuna delildir..Bu yanlışlığa delil olarak Hz. Peygamberin müslümanlar hakkında öfkeli halde etme imkanı olan sözlerini delil olarak sunuyor..Hz. Peygamberin kafir veya münafıklar hakkında rahmet umması nasıl imkansız ise Huzeyfenin yaptığı iş te o derece yanlış idi..

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                      [quote author=ahmed.nazif date=1392733107 link=topic=25344.msg172490#msg172490]
                      Hz.Alinin hakemliğini yapan bir Sahabi hakkında bu kadar gelişigüzel konuşmak Hz.Aliye de saygısızlıktır..Mademki imamlarınız gaybı biliyor; Ebu Musa'yı da münafık olarak biliyorsa neden bile bile kaybedeceği bir hakemliğe razı olmuş?..Şimdi dersen ki o işte rızası yoktu, 90 bine yakın Hz.Ali ordusu içinde Haricilerin sayısı ne idi?:10-12 bin[/quote]

                      Hz. Ali a.s'ın Ebu Musa'nın hakemliğine, aslen Hz. Ali a.s'ın hakemliğe razı olduğu nerede geçiyor?

                      Hz.Ali'nin yaptığı savaşlar içinde en kolayı Haricilerle yapılan Nehrevan olmuştur..Hz Ali tarafında ölenler parmakla gösterilecek kadar azdı..Binlerce Harici pırasa doğrama kolaylığında yok edildiler..90 bin kişinin 10 bin kişiye tam teslim olması mümkün mü?Bir tarafta Eşter ve Hz Ali bir tarafta bunlara kafa tutan yüzde 10'luk bir kesim....
                      kim hakemcilerin sadece hariciler olduğunu söyledi ki?

                      Nihayetinde rızası olmasa bile , mefdul görse, şerh koysa dahi bu hakemliği kabul etti mi :etti..
                      Hz. Harun a.s da mecbur kalmıştı.

                      Eğer bilseydi ki bu tayinin sonucu kesin bir mağlubiyet ve Hz. Muaviye (r.a.)karşısında yenik ilan edilmek; Ebu Musa'nın tüm hüneri yalın bir nifak(öyle ki farazi Tebük suikastında kendisine rol dahi biçmişlerdir) her durumda Haricileri karşı tarafa Hz.Muaviye'nin saflarına yollayıp hepsinin icabına beraberce bakmayı denerdi
                      mesele icaba baka bilecek bir durumda olup olmamasıdır.

                      (sizin itikadınızca)denemeliydi de..Onlarca senelerdir takıyye ile yaşayan Hz Ali bu riske girerdi/girmeliydi...
                      bilmediğin şey hakkında konuşmanın sonucunun bilmediğin şey hakkında iddada bulunmak gibi tükürdüğünü yalamak olacağını bilmiyor musun?

                      Ne de olsa Hz Muaviye'nin ordusu dağılma sürecine girmiş, bocalama hat safhada...Eşter harika bir mücadele sergiliyor .Zafere ramak kalmış..
                      ya Uhud?

                      Hz.Ali Bu hakem tayininden sonucun kendi lehine neticeleneceğine dair ümidini tarih kitapları nakleder..Bir münafıktan beklenmeyecek performans olsa gerek!
                      havadan bir anlatım ve bu anlatım üzerinden bir sonuç! sahih hadise "zanni" diyen birisi olmayan "tarihi kayıt"tan sonuç elde ediyor.

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                        [quote author=ahmed.nazif date=1392733953 link=topic=25344.msg172492#msg172492]
                        Fıkhın genelinde zannilik esastır delillerin çoğu zannidir..Bu tüm fıkıhçıların birleştiği bir husustur(ibni hazm hariç)
                        Akide de delillerin kesin olmasına bakılır fıkıhta ise delilin şüpheli olması zarar vermez..O nedenle fıkhı al çal yere demen ilmi değildir..[/quote]

                        bu çok ilmi bir söz, anlamı ise şu:
                        • [li]وَمَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ ۖ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا
                          Onların, bu hususta hiçbir bilgisi yok, ancak zanna kapılıyorlar ve zan ise şüphesiz hak adına hiçbir şey ifade etmez.

                          Necm suresi 28-ci ayet
                          [/li]


                        Hz. Selman şunu diyor:

                        "Ey Huzeyfe! dedi. Sen, kalplerde,bir kısım insanlara sevgi, bir kısım insanlara buğz hasıl edip aralarında ihtilaf ve ayrılıklara sebep olan bu konuşmalardan vazgeçsen olmaz mı! Nitekim biliyorsun ki, Resulullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün) hutbesinde şöyle buyurmuştu: "Allahım! Ben senin katından bir garanti talep ediyorum: Ümmetimden kime öfkeli halimde (haksız yere) sebbetmiş veya lanet etmiş (veya vurmuş veya incitmiş) isem -ki ben de ademoğluyum, tıpkı onların öfkelenmeleri gibi öfkelenirim. Halbuki sen beni alemlere rahmet olarak gönderdin- bu (haksız sözümü) o kimseler için Kıyamet günü rahmet, (zekat, ecir, yakınlık vesilesi, tuhûr) kıl. (Ta ki o vesile ile sana yaklaşsın!)"

                        Ey Huzeyfe! Allah'a yemin olsun, ya bu konuşmalardan vazgeçeceksin, yahut da seni Ömer İbnu'l-Hattab radıyallahu anh'a yazıp şikayet edeceğim!"

                        Hz. Selman'ın bu hakimane yorumundan anlıyoruz ki Hz.Huzeyfe bu yanlış lafları kendi yorumuna göre çıkarmıştı..

                        Hz.Ömer'e şikayetle korkutması Huzeyfe'nin bu yargısında yanlış olduğuna delildir..Bu yanlışlığa delil olarak Hz. Peygamberin müslümanlar hakkında öfkeli halde etme imkanı olan sözlerini delil olarak sunuyor..Hz. Peygamberin kafir veya münafıklar hakkında rahmet umması nasıl imkansız ise Huzeyfenin yaptığı iş te o derece yanlış idi..
                        Hz. Selman r.a bunu nerede söylemiş? kaynak alalım. ama İslami kaynak, Emevi kaynağı değil.

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                          Hz.Ali tavrını koysa yüzde ondan fazla kopuş olmazdı..Hz. Ebu mUSA'YI isteyen genelde kurralardı..
                          O önemli değil..
                          Hariciler tarihde 50 kişiyle bin kişiye kafa tutmuş hatta kendinden yüzlerce kat orduları tarümar etmişlerdi..Diyelimki ordunun yarısı koptu-mümkün değil ama-..Geri kalan ordu zafere şans vermeye değmez miydi?
                          50 bin kişilik ordu az mıdır?
                          Haricilerin 50 kişiyle binlerce kişilik orduya kök söktürdüğü yerde Hz. Ali nin 50 bin kişilik ordusu -atıyorum- kendinden 2 kat ordu karşısında bu kadar mı şansızdı..
                          Hz. Ali madem geleceği biliyor neden savaştı , neden hakem tayin etti, bunların hepsi yaşanacaksa ve hepsi de hz ali tarafından biliniyorsa bu ne ilginç bir kulluk şeklidir..adeta mecbur olduğun şeyi yapıyorsun elin kolun bağlı.
                          Sizinkiler Peygamberlere bile vermedikleri geleceği bilme sıfatını imamlara bol keseden dağıtmışlar..Tabi sonuçta Hz. aLİ PEYGAMBERLERDEN DE ÜSTÜN ,ama dışarı ifadesi olarak Hz. Peygamberle üstünlükte eşit(tabi bu eşitlik hikaye, dostlar alış verişte görsün )

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                            [quote author=Elmeddin date=1392734374 link=topic=25344.msg172494#msg172494]
                            bu çok ilmi bir söz, anlamı ise şu:
                            • [li]وَمَا لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ ۖ وَإِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْئًا
                              Onların, bu hususta hiçbir bilgisi yok, ancak zanna kapılıyorlar ve zan ise şüphesiz hak adına hiçbir şey ifade etmez.

                              Necm suresi 28-ci ayet
                              [/li]


                            Hz. Selman r.a bunu nerede söylemiş? kaynak alalım. ama İslami kaynak, Emevi kaynağı değil.
                            [/quote]
                            Emevi kaynağı olmasın diyerek kendine kaçış yolu mu ayarlıyorsun ?Bunun kaynağı da aynen bu rivayetleri aldığın yer desem?

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                              [quote author=ahmed.nazif date=1392734621 link=topic=25344.msg172496#msg172496]
                              Emevi kaynağı olmasın diyerek kendine kaçış yolu mu ayarlıyorsun ? Bunun kaynağı da aynen bu rivayetleri aldığın yer desem?
                              [/quote]
                              Allahtan kork , Şiaya göre ahad hadisler de zannilik ifade etmiyor mu? Knedi mezhebine bile ihanet ediyorsun..

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                                [justify]Hadis Ebu Davud'un Süneninde (yeryüzündeki en muteber sünen kitanında) geçiyor:[/justify]
                                [justify]4659... Amr b. Ebî Kurre'den (rivayet olunmuştur); dedi ki: Huzeyfe Medayin'de idi ve Rasûlullah (s.a.)'ın öfke halinde sahabilerinden bazı kimseler için sarfetmiş olduğu sözleri (halka) aktardı. Bunları Hıızeyfe'den dinleyenlerden bazıları da gider Selman'a haber verir ve Huzeyfe'den duyduklarını ona anlatırlardı. Selman da "Huzeyfe söylediği (sözün doğruluk derecesi) ni (benden) daha iyi bilir" derdi. Sonra da Huzeyfe'ye gelip:[/justify]
                                [justify]"Senin sözlerini Selman'a anlattık. Seni ne tasdik etti ne de tekzib et­ti." derlerdi. Huzeyfe (bir gün) sebze tarlasında bulunan Selman'a varıp; "Ey Selman benim Rasûlullah (s.a.)'dan duyduklarımı tasdik etmekten seni engelleyen (sebep) nedir? dedi. Hz. Selman da (ona şöyle) cevap verdi:[/justify]
                                [justify]"Gerçekten Rasûlullah (s.a.) (bazan) öfkelenirdi ve öfkeli iken sahabi­lerinden bazıları hakkında (bazı ağır) sözler söylerdi. Bazan da hoşnut olur ve hoşnutluk halinde sahabilerinden bazıları hakkında (sitayiş-kâr)sözler söylerdi. Artık sen (Hz. Peygamberden her duyduğun sözü nakletmeye) bir son vermiyor musun? (Eğer sen bu rivayetlerine devam edersen) Bazı kimseler (in kalbin)e bazı kimselerin sevgisini, bazı kimse­ler (in kalbin) de bazılarının nefretini aşılarsın ve neticede bazı anlaşmaz­lıkların ve bölünmelerin meydana gelmesine sebep olursun. Oysa sen Ra­sûlullah (s.a.)'m bir hutbesinde:[/justify]
                                [justify]"Ben, öfkeli iken Ümmetimden herhangi bir kimseye sitem ya da beddua edersem (bu bir insanlık halidir); çünkü ben de Adem oğulla­rından biriyim. (Binaenaleyh) onların öfkelendiği gibi (bazan) ben de öfkelenirim (fakat, Allah) beni alemlere sadece rahmet için gönder­miştir. (Bu sebeple ben rabbime: Ey Allah'ım, ben ancak bir beşerim, Müslümanlardan herhangi birisine, hakketmediği halde beddua ya da si­tem edersem) kıyamet gününde bunu onun için bir rahmet kıl (diye dua ettim. Rabbim de bu duamı kabul etti)" dediğini bilmektesin. Allah'a yemin olsun ki ya bu sözlerine son verirsin ya da (bunu) Ömer'e mektup­la bildireceğim."[285][/justify]

                                Açıklama

                                [justify]Bu hadis-i şerif Peygamber (s.a.)'in ümmetine gösterdiği dikkat ve şefkati beyan etmektedir. Bu mev­zuda gelen rivayetlerin umumundan anlaşılıyor ki, Peygamber (s.a.)'in bedduası ve sitemi bunları haketmeyen birine yapılmışsa o kimse için rah­met ve keffaret olur. Yoksa hak edenler için böyle bir şey mevzu bahis olamaz. Peygamber (s.a.), kafirlerle münafıklara beddua etmiş, fakat bu onlara rahmet olmamıştır. Burada şu sual hatıra gelebilir: Bedduayı hak etmeyen kimseye Peygamber (s.a.) nasıl beddua eder? Bu suale ulema iki[/justify]
                                [justify]207. vecihle cevap vermişlerdir. Birinci veçhe göre bedduayı haketmemekten murad, kulun batında yani Allah indinde onu haketmemiş olmasıdır. Za­hire göre o kul bedduayı hak etmiştir. Peygamber (s.a.) şer'i bir emareye göre onun bedduayı hak ettiğine hüküm vermişir. Çünkü o zahirle hüküm vermeye memurdur. Sırlan bilen yalnız AIlarTdır. İkinci veçhe göre Ra-sûlullah (s.a.)'ın beddua etmesi, sitemde bulunması ve emsali şeyler kas­ten söylenmiş olmayıp, Arabların adetine göre niyyetsiz olarak dile gelen sözleridir. Muaviye hakkında:[/justify]
                                [justify]"Allah onun karnını doyurmasın!"[286][/justify]
                                [justify]"Allah senin yaşını büyütmesin."[287] demesi hep bu kabildendir. Bunlardan duanın hakikati kastedilmemişfir. Maamafîh Peygamber (s.a.) bu sözlerden birinin icabet saatine rastlayarak kabul edileceğinden endişe duymuş ve Hak Teâlâ hazretlerine niyaz ederek bu sözlerin nuıhatabları hakkında rahmet, keffaret ve sevab olmasını dilemiştir. Şu da muhakkak­tır ki Rasûlullah (s.a.) bu gibi sözleri pek nadir söylemiştir. Kendisi kötü söz söylemez, kimseye lanet etmez, şahsı için kimseden intikam almazdı. Nitekim ashab Devs kabilesine beddua etmesini istedikleri halde, O:[/justify]
                                [justify]"Ya Rab, Devs'e hidayet ver" diye dua etmiş. Kavmi kendisine nice eza ve cefalarda bulundukları halde:[/justify]

                                [justify]"Allahim, kavmimi af buyur. Çünkü onlar bilmiyorlar." diye ni­yazda bulunmuştu.[288][/justify]

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X