Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

    BİSMİLLAHİR RAHMANİR RAHİM
    HAMD OLSUN ALEMLERİN RABBİNE
    VE SELAM OLSUN MEVLAMIZ MUHAMMEDE VE TERTEMİZ EHLİ BEYTİNE

    malum olduğu gibi nasibiler kendi kralları Ebu Bekir ve Ömer'in sahabe içerisinde en üstün kişiler olduğuna inanmaktadırlar. oysa Şura ve sahabenin adaleti gibi (bu 2 akide hakkındaki çalışma için bkz: ilk devir müslümanlar arasında Şura düşüncesi varmıydı? ve sahabe’nin adaleti konusu üzerine bir inceleme) Ebu Bekir ve Ömer'i fazileti inancı da ilk dönemin müslümanları arasında mevcut olmamış, hatta Ebu Bekir ve Ömer'in bile haberdar olmadığı sonralar ortaya çıkmış olan bir bidattir. inşaAllah bu yazımızda bunu nasibilerin kendi kaynaklarında Ebu Bekir ve Ömer'den rivayet edilmiş sahih rivayetlerle ortaya koyacağız.

    [img width=224 height=350]http://nasibiler.files.wordpress.com/2014/01/fezail-ebu-bekir-taberi.jpg[/img][img width=224 height=350]http://nasibiler.files.wordpress.com/2014/01/fezail-ebu-bekir-taberi1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz ehli sünnetin büyük tefsir, hadis ve tarih imamı Taberi'nin "Tarihi Taberi" adı ile meşhur olan kitabıdır, işaretlenmiş yerde şu ifadeler var:
    • [li]حدثنا ابن حميد قال حدثنا سلمة عن محمد بن إسحاق عن الزهري قال حدثنا أنس بن مالك
      ثم تكلم أبو بكر فحمد الله وأثنى عليه بالذي هو أهله ثم قال أما بعد أيها الناس فإني قد وليت عليكم ولست بخيركم فإن أحسنت فأعينوني وإن أسأت فقوموني الصدق أمانة والكذب خيانة والضعيف فيكم قوى عندي حتى أريح عليه حقه إن شاء الله والقوى منكم الضعيف عندي حتى آخذ الحق منه إن شاء الله لا يدع أحد منكم الجهاد في سبيل الله فإنه لا يدعه قوم إلا ضربهم الله بالذل ولا تشيع الفاحشة في قوم إلا عمهم الله بالبلاء أطيعوني ما أطعت الله ورسوله فإذا عصيت الله ورسوله فلا طاعة لي عليكم قوموا إلى صلاتكم رحمكم الله
      bana ibni Humeyd anlattı, dedi ki: Seleme bana Muhammed b. İshak'dan, o da ez-Zührü'den anlattı, dedi ki: bana Enes b. Malik anlattı, dedi ki: Ebu Bekir'e bey'at edildiğinin ertesi günü minbere oturdu ve bu se­fer insanlar ona umumi bey'atte bulundular. Daha sonra bir konuşma yaptı. Allah'a hamd-ü senada bulunduktan sonra şunları söyledi: «Ey insanlar, ben sizlerin en hayırlınız olmadığım halde başınıza geçirilmiş bulunuyorum. İyilik yaparsam bana yardımcı olunuz. Kötü­lük yaparsam beni doğrultunuz. Doğruluk bir emânettir, yalancılık ise bir hiyanettir. Sizin aranızdaki zayıf bir kimse onun başkasındaki hakkı­nı alıp kendisine verinceye kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olan bir kimse ise, ondaki başkasının hakkını alıncaya kadar da benim ya­nımda güçsüzdür. Allah'ın izniyle; aranızda hiçbir kimse cihadı terketmeyecektir. Çünkü cihadı hangi kavim terketmişse mutlaka Allah o kav­mi zelil etmiştir. Ben Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ettikçe siz de bana ita­at ediniz. Eğer Allah'a ve Rasûlü'ne karşı gelip isyan edersem o zaman benim sizden itaat beklemek hakkım olmaz. Haydi namaza kalkınız. Al­lah'ın rahmeti üzerinize olsun.»

      Taberi, "Tarihi Taberi", 3/210
      [/li]


    aynı rivayeti ibni Hişam "Siyeri Nebeviyye", 2/661'de aynı sened ile; Abdurrezzak "Musannaf", 11/336, hadis 20701'de başka bir sened ile; Beyhaki "Sünenul Kubra", 6/353'de yine başka bir sened ile rivayet etmiştir.

    rivayetin sıhhatine gelince, Abdurrezzak'ın senedi zayıf, Taberi ve ibni Hişam'ın senedi ise sahihtir. nasibi hadis alimlerinden ibni Kesir bu rivayeti Taberi'den rivayet ettikten sonra senedi hakkında diyor ki:



    işte bu Ebu Bekir'in kral olduktan sonra irad ettiği hutbesidir ve hutbesinde açıkca "ben sizin en hayırlınız değilim" demektedir. bu ise bugün nasibilerin Ebu Bekir'in faziletine dair delil getirmeye çalıştıkları hadislerin o dönemde mevcut olmadığının yani nasibilerin bu konudaki rivayetlerinin uydurma olup sonradan ortaya çıktığının en güzel delilidir.

    [img width=224 height=350]http://nasibiler.files.wordpress.com/2014/01/fezail-umar-buhari.jpg[/img][img width=224 height=350]http://nasibiler.files.wordpress.com/2014/01/fezail-umar-buhari1.jpg[/img]

    resimde gördüğünüz nasibilerin en güvenilir muhaddisi Buhari’nin "es-Sahih" adlı kitabıdır, işaretlediğim yerde şu ifadeler var:
    • [li]فقال عمر حين رأى أسماء من هذه قالت أسماء بنت عميس قال عمر الحبشية هذه البحرية هذه قالت أسماء نعم قال سبقناكم بالهجرة فنحن أحق برسول الله صلى الله عليه وسلم منكم فغضبت وقالت كلا والله كنتم مع رسول الله صلى الله عليه وسلم يطعم جائعكم ويعظ جاهلكم وكنا في دار أو في أرض البعداء البغضاء بالحبشة وذلك في الله وفي رسوله صلى الله عليه وسلم وايم الله لا أطعم طعاما ولا أشرب شرابا حتى أذكر ما قلت لرسول الله صلى الله عليه وسلم ونحن كنا نؤذى ونخاف وسأذكر ذلك للنبي صلى الله عليه وسلم وأسأله والله لا أكذب ولا أزيغ ولا أزيد عليه فلما جاء النبي صلى الله عليه وسلم قالت يا نبي الله إن عمر قال كذا وكذا قال فما قلت له قالت قلت له كذا وكذا قال ليس بأحق بي منكم
      Ömer, Esma'yı görünce Hafsa'ya dedi ki: "Bu kadın kimdir?" Hafsa dedi ki: "Umeys kızı Esma'dır." Ömer dedi ki: "Bu kadın Habeşli Esma mıdır? Bu kadın deniz yolcusu Esma mıdır?" bunun üzerine Esma dedi ki: "Evet." Ömer, Esma'ya dedi ki: "Medine'ye hicret faziletinde biz sizi geçtik! Biz Rasulullah'a sizden daha layık, daha yakın bulunuyoruz." Esma bu sözlerden öfkelenerek şöyle dedi: "Hayır Vallahi! Rasulullah ile hicret eden sizlerin Rasulullah açlarını doyurdu, cahillerini va'z edip okuttu. Biz ise Habeşistan'da müslümanlara uzakların ve öfkelilerin yurdunda yahud toprağında bulunuyorduk. Bütün bu sıkıntı­ları biz, Allah'ın ve Rasülü'nün rızası uğrunda yüklendik. Ey Ömer! Allah adına yemîn olsun ki, bütün bu dediklerini gidip Rasulullah'a söyleyinceye kadar ne bir lokma yemek yiyeceğim, ne de bir yudum su içeceğim. Ey Umer! Biz uzak illerde eziyet olunuyorduk ve korku içinde yaşıyorduk. Bu hakikatleri şimdi gidip Peygamber'e zikrede­ceğim ve O'na soracağım. Ey Umer, Peygamber'e bunları söylerken yemin olsun ben ne yalan söylerim, ne de haktan meylederim. Bu ko­nuşmamızı bir kelime bile artırmam. " Bu sırada Hafsa'nın odasına Peygamber geldi, Esma dedi ki: "ya Rasulullah! Ömer şöyle şöyle söyledi." Rasulullah s.a.a dedi ki: "Sen ona ne cevap verdin?" Esma dedi ki: "Ben de şöyle şöyle cevap verdim." Bunun üzerine Rasulullah s.a.a dedi ki: "Ömer bana sizden daha layık ve yakın değildir."

      Buhari, "es-Sahih", 3/140, Meğazi kitabı, 38-ci bab, hadis 4230
      [/li]


    hadisi Müslim "es-Sahih", 4/1946-1947, Sahabenin fazileti kitabı, 41-ci bab, hadis 2503'de rivayet etmiştir. hadisin "Sahihi Buhari" ve "Sahihi Müslim"de yer alması nasibiler nezdinde hadisin sıhhati için yeterlidir. hadisin metninde dikkat çekici 3 nokta var:

    1. Ömer hatta sıradan bir kadın olan Esma binti Umeys r.a'a karşı bile fazilet arayışı içerisindedir.
    2. Esma binti Umeys r.a Ömer'in faziletinden ve onun sıradan bir kadına bile üstünlüğünden habersizdir.
    3. Rasulullah s.a.a bu hususta Esma r.a'yı doğrulamakta ve Ömer'i yalanlamaktadır.

    bu açıkca göstermektedir ki, bugün nasibilerin Ömer'in faziletini ıspat ede bilmek için Rasulullah s.a.a'e nispet ettiği rivayetler o dönemde mevcut değildi ve bu rivayetler sonradan uydurulmuştur.

    velhamdulillahi Rabbil alemin.

    #2
    Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

    Bu meseleyi de içine alan daha geniş bir araştırmam şöyledir:
    http://ahmednazif.blogspot.com.tr/20...e-kadnlar.html

    Yorum


      #3
      Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

      Burada rivayetle ilgili şunları söyledik:
      3...Yine Habeşistan’dan dönen Esmabt. Umeys’iküçümser tavrınaEsma: “Peygamber sizin karnınızı doyurdu cahillerinizi eğitti, biz yabancı ülkelerde kaldık.” diyeazarlayarakHz. Peygamber’e şikayet etmiş, Hz. Peygamber de Hz. Ömer’i haksız bulmuştu.
      Cevap:
      a-İlgili rivayet:
      249-....... Bize Bureyd ibnu Abdillah, Ebu Burde'den tahdîs etti ki, Ebu Mûsâ (R) şöyle demiştir: Biz (Eş'arîler) Yemen'de iken Peygamber'in meydana çıkışı (yahut hicrete çıkışı) haberi bize eriş­ti. Biz de, ben ve iki kardeşim -ki biri Ebu Burde, öbürü Ebu Ruhm'dür; ben kardeşlerimin en küçükleri idim- kavmimiz Eş'arîler'den -Ebu Musa ya elli küsur demiş, yahut da şöyle söylemiştir:- elli üç yâhud elli iki kişi içinde Peygamber'in yanına doğru muhacirler olarakYemen'den çıktık. Biz bir gemiye bindik. (Havanın muhalefetiyle) ge­mimiz bizi Habeşe Hükümdarı en-Necâşî'nin memleketi sahiline attı. Orada Ca'fer ibn Ebî Tâlib'e kavuştuk. Bir müddet onunla beraber Habeşistan'da kaldık. Nihayet hepimiz topluca yola çıkıp Medîne'ye geldik. Ve Peygamber'e Hayber'i fethettiği sırada kavuştuk [283]. Ordudaki mücâhidlerden bazı insanlar bize, yani gemi ile ge­lenlere:
      — Hicret şerefini kazanmakta biz sizi geçtik! diyorlardı.
      Bir kere de Esma bintu Umeys -ki bizimle Habeşistan'dan ge­lenlerden idi- Peygamber'in kadını Hafsa'yi -ki o da vaktiyle bir mu­hacir kafilesi için Habeşistan'a hicret etmişti- ziyaret etti. Esma, Hafsa'nın yanında iken Ömer de kızı Hafsa'nın odasına girdi. Umer, Esmâ'yı görünce Hafsa'ya:
      — Bu kadın kimdir? diye sordu. Hafsa:
      — Umeys kızı Esmâ'dır, dedi. Umer:
      Bu kadın Habeşli Esma mıdır? Bu kadın deniz yolcusu Esma mıdır?dedi (ve böyletekrar tekrar latife etti). Esma da:
      — Evet, diye tasdik etti. Ömer, Esmâ'ya:
      Medine'ye hicret faziletinde biz sizi geçtik! Biz Rasûlullah'a sizden daha lâyık, daha yakın bulunuyoruz, dedi.
      Esma bu sözlerden öfkelenerek şöyle müdafaada bulundu:
      — Hayır, siz hiç öyle değilsiniz. Vallahi Rasûlullah ile hicret eden sizlerin Rasûlullah açlarını doyurdu, cahillerini va'z edip okuttu. Biz ise Habeşistan'da müslümanlara uzakların ve öfkelilerin yurdunda yâhud toprağında bulunuyorduk (yânimüslümanlara kinle, düşman­lıkla dolu bir yurtta, bir toprakta bulunuyorduk). Bütün bu sıkıntı­ları biz, Allah'ın ve Rasûlü'nün rızası uğrunda yüklendik. Ey Ömer! Allah adına yemin olsun ki, bütün bu dediklerini gidip Rasûlullah'a söyleyinceye kadar ne bir lokma yemek yiyeceğim, ne de bir yudum su içeceğim. Ey Ömer! Biz uzak illerde eziyet olunuyorduk ve korku içinde yaşıyorduk. Bu hakikatleri şimdi gidip Peygamber'e zikrede­ceğim ve O'na soracağım. Ey Ömer, Peygamber'e bunları söylerken yemin olsun ben ne yalan söylerim, ne de haktan meylederim. Bu ko­nuşmamızı bir kelime bile artırmam.
      Bu sırada Hafsa'nın odasına Peygamber geldi. Esma:
      — Ey Allah'ın Peygamberi, Ömer şöyle şöyle söyledi, diye nak­letti.
      Peygamber de:
      — "Sen ona ne cevâpverdin?" diye sordu. Esma
      — Ben de şöyle şöyle cevâb verdim, diye müdafaasını da anlattı [284]. Bunun üzerine Peygamber:
      — "Bu hususta Ömer bana sizden daha lâyık ve yakın değildir. Ömer ve Ömer'le (Medîne'ye) hicret eden arkadaşları için bir hicret sevabı vardır. Ey gemi yoldaşları, sizin için ise iki hicret sevabı vardır (Birisi Necâşî'ye hicret, öbürüMedîne'ye, Peygamber'in yanına hic­ret)".
      Esma şöyle demiştir: Bu hadise ve Peygamber'in gemi halkı halkındaki bu yüksek şehadeti üzerine bir de gördüm ki, bunu işiten Ebu Mûsâ el-Eş'arî ve bütün yoldaşlarımız, birbiri ardınca takım takım ziyaretime geliyorlar ve bu hadisi sevinçle benden soruyorlardı. Bir derecede ki, dünya malından arzu edilen hiçbir şey, Peygamber'in Habeşe Muhacirleri hakkındaki bu yüksek şehadeti derecesinde onların gönüllerinde çok ferah ve yüksek te'sîrli olamazdı. Ebu Burde dedi ki: Esma şöyle demiştir:
      — Yemin ederim, ben Ebu Musa'yı gördüm ki, o, bu hadisi ben­den tekrar tekrar nakletmemi istiyordu [285](Buhari,Meğazi, 40)
      [283] İbn İshak şöyle zikretti: Peygamber, Amr ibn Umeyye'yi Necâşî'ye gönderdi de Ca'fer ibn Ebî Tâlib'le beraberindekilerin yol hazırlıklarım sağlayarak gön­dermesini istedi. Necâşî de her türlü seferî ihtiyaçlarını sağladı, ayrı ayrı ikram ederek gönderdi. Bu kafile, Peygamber Hayber'de iken Amr İbn Umeyye ile beraber geldiler. İbn İshâk, Ca'fer'le beraber gelenlerin onaltı yolcu olduğunu ve içlerinde şunların bulunduğunu haber vermiştir: Ca'fer ve karısı Esma bintu Umeys, Hâlid İbn Saîd İbn Âs ile karısı, Hâlid'in erkek kardeşi Amr ibn Saîd ve Muaykıb ibn Ebî Fâtıma (Aynî).
      [284] Umer'e karşı bu kuvvetli savunmayı yapan Umeys kızı Esmâ'nın annesi Hind bintu Avf'tır. Peygamber'in kadınlarından Meymûne ile Abbâs'in karısı ve Fadlın anası Lubâbe'nin kardeşidir. Esmâ'nın kocası Ca'fer ibn Ebî Tâlib'dir.Ca'­fer şehîd edilince onu Ebu Bekr zevce edindi. Esma ona Muhammed ibn Ebî Bekr'i doğurdu. Sonra Ebu Bekr ölünce, Esmâ'yı Alî ibn Ebî Tâlib zevceliğe aldı. Esma, Alî'ye de Yahya ibn Alî ibn Ebî Tâlib'i doğurdu (Aynî).

      [285] Bu Ebu Burde, Ebu Musa'nın oğlu olan Ebu Burde'dir. Bu hadîsin ikinci râvîsidir. Ebu Mûsâ el-Eş'arî'nin kardeşi Ebu Burde değildir. Onun adı Âmir ibn Kays'tır.
      *
      b-Rivayetteki tatlı sataşmayı küçümser bir tavır değil, Hz. Ömer'in latifesi bağlamında ele almak gerekir..Hakeza "Ordudakimücâhidlerdenbazıinsanlar bize,yanigemi ile ge­lenlere:Hicret şerefini kazanmakta biz sizi geçtik!" diyorlardı kısmı dikkate alınılırsa efdaliyet mertebesi olarak Medine'ye Hicretin Habeşistan'a Hicretten daha büyük bir amel olduğu da söylenmiyor değildi..Efendimiz, bu hususu yine herkesi memnun edici , tartışmanın ateşini düşürücü, ruhlara serinlik ve sürur verici üslubuyla halletmişti..Zayıftan yana olmuşve "Ömerve Ömer'le (Medîne'ye) hicret eden arkadaşları için bir hicret sevabı vardır. Ey gemi yoldaşları, sizin için ise iki hicret sevabı vardır" buyurmuştu..
      Onun(s.a.v.) bu müjdesinin bir benzeri şu hadiste de görülür:
      Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır." buyurmuştur (Buhârî, Müslim)

      Sonuç olarakHz. Ömer'in bu latifeli sataşması Habeş Muhacirlerine büyük bir müjde olarak geri dönmüştür..
      c-Peygamber Efendimizin Ömer'i haksız bulması ise izaha muhtaçtır..Hz. Ömer (r.a.) Medine'ye Hicret etmenin Habeşistan'a Hicret'ten daha büyük bir amel olduğu konusunda haklıydı, ancak dikkati çekilen husus, Hz. Ömer'in özellikle odaklandığı ve latifesini yaptığı değil Habeş Muhacirlerinin oradan Medine'ye2. Hicretlerininde hesaba katılması idi..Dolayısıyla haksız değil eksik bir değerlendirmenin tashihi mevzu bahistir..
      d-"azarlayarakHz. Peygamber’e şikayet etmiş" kısmı ise Azimli'nin fantastik eklentilerinden olduğu görülmektedir..Rivayette olan ise "bu hakikatleri şimdi gidip Peygamber'e zikrede­ceğim ve O'na soracağım" şeklindedir..Bunu bir şikayet olarak değil fırsatını yakalamışken sormak olarak anlamak gerekir..Rivayette şikayet olmadığı gibi azarlama hiç yoktur..Olması da düşünülemez..Ah bu farklı okuma hastalığı!

      Yorum


        #4
        Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

        Eğer yasaklanmadan yazmaya devam edebilirsem Elmeddin'in manipülasyonlarını ve basit akıl oyunlarının da deşifre edeceğim inşallah..

        Yorum


          #5
          Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

          bu kıssa genişce anlatılmıştır ve sen de "cevap" olsun diye alıp tüm kıssayı Buhari'den aktarmışsın. ben ise sadece ilgili bölümü aktardım, çünkü ne diğer kısımlarının değindiğim konu ile bir bağlantısı yoktu. eğer aktarırken yalan veya yanlış tercüme yapsaydım, Ömer ile Esma arasındaki konuşmayı, Esma'nın Rasulullah s.a.a'e şikayeti veya Rasulullah s.a.a'in cevabını değiştirerek sunmuş olsaydım elbette yaptığın iş ile beni ifşa ederdin. ama senin yaptığın nedir ki? aldın benim alıntı yaptığım hadisi buraya yerleştirdin. dolayısı ile sırf "yazı büyük olsun" düşüncesi ile olan bu işin senin halen nasıl çocukca şeyler peşinde olduğunun göstergesidir.

          Efendimiz, bu hususu yine herkesi memnun edici , tartışmanın ateşini düşürücü, ruhlara serinlik ve sürur verici üslubuyla halletmişti..Zayıftan yana olmuş ve "Ömer ve Ömer'le (Medîne'ye) hicret eden arkadaşları için bir hicret sevabı vardır. Ey gemi yoldaşları, sizin için ise iki hicret sevabı vardır" buyurmuştu..
          Onun (s.a.v.) bu müjdesinin bir benzeri şu hadiste de görülür:
          Hz. Aişe (r.anha) anlatıyor: Hz Peygamber (s.a.v): "Kur'an'ı okumak kendisine zor geldiği halde onu takılarak okuyana iki sevap vardır." buyurmuştur (Buhârî, Müslim)
          yani bu kadar olur. insan bu yazılanları okuduğunda dansözlük ehli sünnetten mi ilham almış diye düşünmeden edemiyor. yok "zayıftan yana olmuş", yok "latife etmişler". yav bana ne latifeden? ben Esma'nın söylediği sözü ve Rasulullah s.a.a'in sözünü kırmızı ile işaretledim, sırf gerizekalılar ne demek istediğimi anlasınlar diye. burada mesele şu: Ömer ile Esman'nın üzerinde tartıştığı konu Rasulullah s.a.a'e yakınlık. Ömer ne diyor? "biz yakınız" Esma ne diyor? "Hayır Vallahi!" yani nedir? sizin bu gün bildiğiniz Ömer'in fazilet sahibi olması, rasulullah s.a.a'e yakın olması konusunu o dönemin insanı bilmiyor ve öyle olmadığına yemin ediyor. sonra? durumu Rasulullah s.a.a'e anlatıyor ve Rasulullah s.a.a Esma'yı onaylıyor. yani sizin bildiğiniz Ömer'in faziletini, Rasulullah s.a.a'e daha yakın olmasını Esma gibi Rasulullah s.a.a de bilmiyor.

          "azarlayarak Hz. Peygamber’e şikayet etmiş" kısmı ise Azimli'nin fantastik eklentilerinden olduğu görülmektedir..Rivayette olan ise "bu hakikatleri şimdi gidip Peygamber'e zikrede­ceğim ve O'na soracağım" şeklindedir.. Ah bu farklı okuma hastalığı!
          ah bu gözlüksüz nasibiler.... gözüne gözlük al da sonra benim verdiğim çeviride "zaralayarak... şikayet etmiş" sözlerinin olup olmadığına tekrar bak.

          [quote author=ahmed.nazif date=1392723323 link=topic=25344.msg172456#msg172456]
          Eğer yasaklanmadan yazmaya devam edebilirsem Elmeddin'in manipülasyonlarını ve basit akıl oyunlarının da deşifre edeceğim inşallah..[/quote]

          yav korkmana gerek yok, daha önce yasaklanmadığın gibi şimdi de yasaklanmazsın. çünkü burası bir nasibi sitesi değil. ama şu manipülasyonların iyi değil, biraz üzerinde çalışman gerek.

          Yorum


            #6
            Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

            Çok güzel...Halen daha cesaretliyiz..Bu iyiye işaret..Polemiği sevmem..Lüzumsuz ağız dalaşını ve kelime oyunlarını da hiç sevmem..Son lüzumsuz cümlemi kurayım ..Bundan sonrası ilmi olacak..

            Yorum


              #7
              Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

              [quote author=ahmed.nazif date=1392726343 link=topic=25344.msg172461#msg172461]
              Çok güzel...Halen daha cesaretliyiz..Bu iyiye işaret..Polemiği sevmem..Lüzumsuz ağız dalaşını ve kelime oyunlarını da hiç sevmem..Son lüzumsuz cümlemi kurayım ..Bundan sonrası ilmi olacak..[/quote]

              eminim öyledir, ne de olsa daha önce "ılımlı" sözlerinden yararlanmıştık: http://www.velayet.com/index.php?topic=24264.0

              Yorum


                #8
                Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                Elmeddin her zaman ki gibi konuyu bağlamından koparmış ve seçicilik yapmışsın...
                Yukarıdaki rivayet kişisel bazda bir fazilet yarışı değil Medine'ye Hicret sevabı ile Habeş hicretleri arasındaki mukayeseden ibarettir..Yazımda da değindiğim gibi Efendimiz (s.a.v.) zayıftan yana olmuş ve Habeş Muhacirlerinin gönlüne su serpmiştir..
                Hakiki ve bireysel fazilet noktasında bakıldığında ise lafzi ve zahiri çıkarımlarınla Hz. Ömer'in faziletine saldırabilecek bir veri yoktur rivayette..Çünkü rivayetin zahiri Esma'nın Hz. Ömer'den üstün olduğu şekilde okunduğu yerde aynı şekilde Hz. Ali'den de üstün olduğu kanaatine varmış olman gerekirdi..Böyle bir sonuca razı olacağını sanmıyorum..
                Dolayısıyla
                1.Hz. Ömer'in sataşması gerçek bir sataşma değil latifeli bir sataşmadır..
                2.Hz. Peygamber'in müjdesi zayıfa sahip çıkma boyutlu bir müjdedir ki bunun benzerini yine sahih rivayette Kuran okumakta zorlanan kişiye 2 kat sevabın verilmesi örneğindeki gibidir..Gerçekte ise bu rivayet teşvik boyutludur..2 Açıdan sevap var denilmektedir..Toplamda ise tek açıdan da olsa Kuranı güzel okuyanın sevabı 2 açıdan sevap alandan daha yüksektir..
                3.Olarak Hz. Ömer ve Ebu Bekir'i dahil ettiğin mefdul kritdrinde Hz. Ali de dahildir..Çünkü o habeş muhacirlerinden değildi..
                4.Sözcükleri bağlamından koparıp hakikatleri çarpıtmak akıllı , fikirli , olgun bir müslümanın yapacağı şey değildir..Hadisin içindeki dersi unutup ta hiç kastedilmeyen manaların peşine düşmek senin mezhebini üstün yapmaz.

                Yorum


                  #9
                  Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                  [quote author=ahmed.nazif date=1392727080 link=topic=25344.msg172465#msg172465]
                  Elmeddin her zaman ki gibi konuyu bağlamından koparmış ve seçicilik yapmışsın...[/quote]

                  "Hz. Ali'nin şiası biziz" konusunda olduğu gibi mi?

                  Yukarıdaki rivayet kişisel bazda bir fazilet yarışı değil Medine'ye Hicret sevabı ile Habeş hicretleri arasındaki mukayeseden ibarettir..Yazımda da değindiğim gibi Efendimiz (s.a.v.) zayıftan yana olmuş ve Habeş Muhacirlerinin gönlüne su serpmiştir..
                  Hakiki ve bireysel fazilet noktasında bakıldığında ise lafzi ve zahiri çıkarımlarınla Hz. Ömer'in faziletine saldırabilecek bir veri yoktur rivayette..
                  tam aksine, konu kimin üstün, Rasulullah s.a.a'e yakın olması hakkındadır.

                  Çünkü rivayetin zahiri Esma'nın Hz. Ömer'den üstün olduğu şekilde okunduğu yerde aynı şekilde Hz. Ali'den de üstün olduğu kanaatine varmış olman gerekirdi..Böyle bir sonuca razı olacağını sanmıyorum..
                  konuşan yani tartışan 2 kişi var ortada, Ömer ve Esma. buna Hz. Ali a.s'ı katmaya çalışmak "Hz. Süleyman da konuya müdahildir" demekten farksız.

                  1.Hz. Ömer'in sataşması gerçek bir sataşma değil latifeli bir sataşmadır..
                  görüyorum ki, kendin Ömer'in sataşmasından rahatsız oluyorsun çünkü bu beni kesinlikle ilgilendirmiyor.

                  2.Hz. Peygamber'in müjdesi zayıfa sahip çıkma boyutlu bir müjdedir ki bunun benzerini yine sahih rivayette Kuran okumakta zorlanan kişiye 2 kat sevabın verilmesi örneğindeki gibidir..Gerçekte ise bu rivayet teşvik boyutludur..2 Açıdan sevap var denilmektedir..Toplamda ise tek açıdan da olsa Kuranı güzel okuyanın sevabı 2 açıdan sevap alandan daha yüksektir..
                  Allah aşkına ne dediğinin farkında mısın? Kur'an'ı meşakketle öğrenen kimsenin sevabı meşakkete, zorluğa rağmen bu işi yaptığı için bir başkasından fazladır. aynı şekilde 2 defa hicret zorluğuna dayananın da sevabı öbüründen fazla olacaktır.

                  3.Olarak Hz. Ömer ve Ebu Bekir'i dahil ettiğin mefdul kritdrinde Hz. Ali de dahildir..Çünkü o habeş muhacirlerinden değildi..
                  bu sözün "Hz. Rasulullah s.a.a de dahildir çünkü o habeş muhacirlerinden değil" demene benzer ve fasiddir.

                  4.Sözcükleri bağlamından koparıp hakikatleri çarpıtmak akıllı , fikirli , olgun bir müslümanın yapacağı şey değildir..Hadisin içindeki dersi unutup ta hiç kastedilmeyen manaların peşine düşmek senin mezhebini üstün yapmaz.
                  bu sözün doğrudur ama senin kendi aleyhine. kalkmış her rivayete sırf "sahabelerin iyi ilişkisi" bağlamında bir tevil bulmaya çalışman işte senin söylediğin çarpıtmadır. o yüzden tarihe ve hadislere "sahabenin iyi ilişkisi" kuruntunuzla bakmayın.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                    Cehaletini hakaretle örtmeye açlışan ve benim karşımda duramayacağı daha en baştan belli olan (seni daha öyle rezil edeceğim ki burada yazdığıma pişman olacak ve hep yaptığım gibi mesajlarımı silme yoluna tevessül edeceksin, öyle dansözdü yalancıydı dilini bırak ve efendi efendi yaz) Rafizi kardeşim;
                    Olay Habeş muhacirleriyle Medine Muhacirleri arasında genel bir fazilet mukayesesidir..O nedenle Esman'nın haberine tüm habeş Muhacirleri sevinmiş ve Hz. Ömer sayesinde hepsi sevinmiştir..Tek gözle bakmayı veya yarım porsiyon düşünmeyi terk edebilirsen rivayette bunun nasıl bir genel fazilet sorgusu olduğunu göreceksin:
                    İlk olarak Esma , kendini analtmıyor..Bir bütün olarak Habeş muhacirliğini ve Medine hicretini kıyaslıyor..O nedenle kıyas bu iki hicret ehli arasında olmuştur..
                    ikinci olarak çıkan sonuç sadece Esma ile ilgili olmadığı için tüm habeş muhacirlerini sevindiriyor:
                    — "Bu hususta Ömer bana sizden daha lâyık ve yakın değildir. Ömer ve Ömer'le (Medîne'ye) hicret eden arkadaşları için bir hicret sevabı vardır. Ey gemi yoldaşları, sizin için ise iki hicret sevabı vardır (Birisi Necâşî'ye hicret, öbürüMedîne'ye, Peygamber'in yanına hic­ret)".
                    Esma şöyle demiştir: Bu hadise ve Peygamber'in gemi halkı halkındaki bu yüksek şehadeti üzerine bir de gördüm ki, bunu işiten Ebu Mûsâ el-Eş'arî ve bütün yoldaşlarımız, birbiri ardınca takım takım ziyaretime geliyorlar ve bu hadisi sevinçle benden soruyorlardı. Bir derecede ki, dünya malından arzu edilen hiçbir şey, Peygamber'in Habeşe Muhacirleri hakkındaki bu yüksek şehadeti derecesinde onların gönüllerinde çok ferah ve yüksek te'sîrli olamazdı. Ebu Burde dedi ki: Esma şöyle demiştir:
                    — Yemin ederim, ben Ebu Musa'yı gördüm ki, o, bu hadisi ben­den tekrar tekrar nakletmemi istiyordu [285](Buhari,Meğazi, 40)
                    [283] İbn İshak şöyle zikretti: Peygamber, Amr ibn Umeyye'yi Necâşî'ye gönderdi de Ca'fer ibn Ebî Tâlib'le beraberindekilerin yol hazırlıklarım sağlayarak gön­dermesini istedi. Necâşî de her türlü seferî ihtiyaçlarını sağladı, ayrı ayrı ikram ederek gönderdi. Bu kafile, Peygamber Hayber'de iken Amr İbn Umeyye ile beraber geldiler. İbn İshâk, Ca'fer'le beraber gelenlerin onaltı yolcu olduğunu ve içlerinde şunların bulunduğunu haber vermiştir: Ca'fer ve karısı Esma bintu Umeys, Hâlid İbn Saîd İbn Âs ile karısı, Hâlid'in erkek kardeşi Amr ibn Saîd ve Muaykıb ibn Ebî Fâtıma (Aynî).

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                      Bak rivayette Ebu Musa el Eşari de objektife giriyor..Ne kadar seversiniz değil mi kendisini?
                      Eğer gerçekten düşünce sisteminizin bu kadar eksik ve bu kadar konu bütünlüğünden uzaksa vay sizin mezhebin haline..
                      Burada sen veya ben değil mezheplerimiz var..Bir açıdan mezheplerimizin öğretilerini kıyaslıyoruz..
                      Bu kadar eksik yazman beni keyiflendirmiyor değil..Hadi şimdi Ebu Musa el Eşari hakkında da güzel bir şeyler söyle bakim..Söyle ki yukarıda kurduğun cümleler ile benim dikkat çektiğim kısım arasında mantık bütünlüğü kurulmuş olsun..Ama yapamazsın..Çünkü sen parçacısın..Eskicisin..Kırıntı toplayıcısın..Zayıf hadis(başka konularda) ve uydurma hadis çöpçüsüsün.

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                        İlk hadisi okuma şeklin de yine konudan ve bağlamdan kopuk..Bir yazının önü ve arkasını almadan cımbızlamak doğru sonuç vermez..Taberi tarihinde Hz. Ebu Bekir'in sahabinin en faziletlisi olduğu rivayetleri ve en faziletlisi olduğu için de halife seçildiğini vermiyor mu?
                        Veriyor..
                        Sadece Taberi değil bunu tüm islam tarihçileri verir..
                        Hz. Ebu Bekir'in yaptığı ise tevazudur..Ashabın içinde en fazlitli olarak seçilmenin nefsine yanlış bir,
                        öyle olduğu için onu hilafete layık görmüşlerdi..
                        Halife seçimi esnasında Hz. Ebu Bekir ile ilgili anlatımlar da bu yöndedir..
                        Bu sözün bir benzeri Hz. Peygamber'in beni Yunus bin Metta'dan üstün tutmayın hadisi -bir açıdan- olabilir..Oysa biliriz ki Hz. Peygamber (bazı sapık rafizlerin iddialarının aksine) Peygamberlerin ve insanların en efdalidir..

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                          Kişinin kendi nefsini yerden yere vurması bir fazilettir..Bu açık fazileti bile anlamaktan yoksunsun..Madem Taberi'ye göre Hz. Ebu Bekir ashabın en faziletlisi değildi bana söyleyebilirmisin taberi'ye göre (senin uydurma rivayetlerine göre değil ) Hz. Ebu Bekir neden ilk halife olarak seçildi?
                          İkinci olarak bana söyleyebilirmisin Taberi'ye göre ashabın en faziletlisi kimdi?

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                            [quote author=ahmed.nazif date=1392730234 link=topic=25344.msg172473#msg172473]
                            İlk hadisi okuma şeklin de yine konudan ve bağlamdan kopuk..[/quote]

                            gerçekten çok ilginç, nasıl okunur acaba? kendi bidat akideleriniz bağlamında mı okunulur? eğer öyle ise "ben sizin en hayırlınız olmadığım halde" sözüne sizin akideniz nasıl bir yorum üretiyor?

                            Bir yazının önü ve arkasını almadan cımbızlamak doğru sonuç vermez..
                            yazının neresini cımbızlamışım?

                            Taberi tarihinde Hz. Ebu Bekir'in sahabinin en faziletlisi olduğu rivayetleri ve en faziletlisi olduğu için de halife seçildiğini vermiyor mu? Sadece Taberi değil bunu tüm islam tarihçileri verir..
                            Taberi'nin veya bir başkasının kitabında ne olduğu beni ilgilendirmez. sizin elinizde hadis uydurmaktan kolay ne var? Rasulullah s.a.a "Kitap ve Ehli Beyt" der, siz hemen "Kitap ve Sünnet" uydurursunuz ve s. ve s. o yüzden Ebu Bekir hakkında bir takım şeyler uydurmak ta sizin için zor değildir. ama mesele bizzat Ebu Bekir'in kendi dilinden varid olan ve sizin açığınızı ortaya koyan böylesi nakillerdedir. hangi rivayette Ebu Bekirin faziletli olduğu için seçildiği vardır ki? aksine Ömer'in kendisi bunun ancak bir oldu bitti hayata geçirilmiş fitne olduğunu söylemiştir: http://velayet.wordpress.com/2012/12...cesi-varmiydi/

                            Hz. Ebu Bekir'in yaptığı ise tevazudur..
                            birine tevazu, diğerine kayırma.... "ben sizin en hayırlınız değilim" diyen Ebu Bekir ama tevazu olduğunu söyleyen sensin. senin sözünün delili nedir?

                            Ashabın içinde en fazlitli olarak seçilmenin nefsine yanlış bir, öyle olduğu için onu hilafete layık görmüşlerdi..
                            Halife seçimi esnasında Hz. Ebu Bekir ile ilgili anlatımlar da bu yöndedir..
                            yalan, hem de boynuzlu bir yalan. Ebu Bekir'in kral seçilmesinin kesinlikle fazileti ile bir ilgisi yoktur. eğer ortada öyle bir fazilet olsaydı Ensar hailfet iddası etmezdi, Ömer onun seçimine "oldu bitti" demezdi.

                            Bu sözün bir benzeri Hz. Peygamber'in beni Yunus bin Metta'dan üstün tutmayın hadisi -bir açıdan- olabilir..Oysa biliriz ki Hz. Peygamber (bazı sapık rafizlerin iddialarının aksine) Peygamberlerin ve insanların en efdalidir..
                            bu bizi ne ilgilendirir? bu ancak yahudi kökenli nasibilerin, Ebu Hureyre, kaab el-Ahbar gibi ahmak yahudilerin Rasulullah s.a.a'e nispet ettiği bir sözdür.

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: ilk dönemde Ebu Bekir ve Ömer'in en üstün sahabe olduğu inancı varmıydı?

                              [quote author=ahmed.nazif date=1392729355 link=topic=25344.msg172471#msg172471]
                              Bak rivayette Ebu Musa el Eşari de objektife giriyor..Ne kadar seversiniz değil mi kendisini?[/quote]

                              Hz. Huzeyfe r.a onu daha çok severdi: http://nasibiler.wordpress.com/2013/...musa-el-esari/

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X