Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

    [quote author=hanif1 date=1389207643 link=topic=25342.msg172081#msg172081]
    ne zaman tekfir edileceğim diye bekliyordum, ebu bekir ile ömer tağut ama imamlar masum? dayanak ne, 2 yakası bir araya gelmeyecek rivayet kültürü...
    [/quote]
    sadece siz değil biz de tekfir edilmişiz lanete uğramışız. çok ayıp bakın:[quote author=kerrar14 link=topic=25342.msg172078#msg172078 date=1389164338] Allah c.c ehlbeyt aleyhisselamın düşmanlarını savunanlarada lanet etsin, lanet etmeyenlerede lanet etsin. [/quote]

    oysa burdakinin aleyine hadis var. lanet etmeyenlere de lanet etmek emredilmiyor İMam böyle yapalım mı diyene de cevaz vermiyor.

    Yorum


      #62
      Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

      üstad lugavi olarak tağut saptırıcı demek, ıstılahta özellikle kafir yönetici, büyücü gibi şeyler için kullanılır. mesela zahiri imam ibn hazm hanefi, maliki mezheplerinin imamlarına açıkça "tağut" demiştir fakat bu onları tekfir etmesi manasında değildir onların fetvalarının din haline getirilmesini eleştirirken kullandığı bir sözdür bu. ben ehli beyt in mutlak doğruyu taşıyan bir kurum olduğuna da inanmaya yeterli delili görebilmiş değilim öncelikle bunun kuran bütünlüğünce ispatı lazım hadis diyecekseniz bu hadislerin farklı varyantlarında "Kuran" , "Kuran ve sünnetim", "Kuran ve ashabım" gibi ifadeler de geçiyor. hangi birisine uyacağız, birbiri ile içerdiği çelişkiler zaten bu hadislerin anlaşılması önünde bir engel ki Allah dinini böyle anlaşılmazlar mecrasına mı bırakacak yoksa kati delilimiz olan Kuran mı bizim dinimize şekil verecek? Hadis usulü hakkında şii-sünni ulemanın ortaya koyduğu şeyler ümmeti bğalayıcı niteliktedir diyebilir miyiz, böyle genel bir hadis usulü yok çünkü hadis usulünü inşa edenler bunu Kurana dayandırma gayretinde bile değillerdi, toplulukların hurafe taleplerine göre bile uydurulan onlarca hadis türlü bahanelerle SAHİH(!) listelerine girmiş, varın bir de zalim yönetimlerin eli olan saray alimleri ile yazılan mecmuaları düşünün...

      Yorum


        #63
        Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

        "üstad lugavi olarak tağut saptırıcı demek, ıstılahta özellikle kafir yönetici, büyücü gibi şeyler için kullanılır"
        hayır tağut tağaa fiilinden türemiştir. Tağaa haddi aşmak sapmak demektir. Araplar nehir kendisi için çizilen sınırı aşıp da taşınca tağaa en nehru (nehir taştı) derlerdi. Bu anlamda tağut haddi aşan kendisi için Allah’ın çizdiği sınıra uymayan anlamına gelir. Bu sözcük anlamıdır. Terim anlamı ise Allah’ın kendisi için çizdiği yönetim (siyaset) çizgisini aşıp insanları Allah’ın hükümlerinden başka yasalarla yöneten kişi demektir. Bu anlamda Allah kıyamete kadar Peygamber’in s.a.a ehlibeytinden olan 12 İmamı emir sahibi halife (İmam) kılmıştır. Peygamberimiz bunu ilan ve emir etmiş bu beyan bize kadar mütevatir olarak gelmiştir. Allah’ın siyaset (yönetim) bakımından dünyaya çizdiği sınır budur. Kim bu sınıra uymaz da yönetimi kendi hakkı görür de Ehlibeyt İmamlarından onaysız bir yerde hükmetme makamına gelirse bu isterse şeriat yasalarına göre hümettiğini (İDDİA ETSİN) söylesin sonuçta değişen bir şey olmaz o Tağuttur.
        Önceki mesajımda verdiğim ayette bu açıkça bildirilmiştir. Doğruluk sapıklıktan ayrıldı Peygamberimiz kıyamete kadar yönetimin kim tarafından gerçekleştirileceğini açıkladı. Artık kim Allah’a iman eder yani bu hükme razı olursa kopması mümkün olmayan kulpa Ehlibeyt İmamları yoluyla Allah’a bağlanmış olur. Kim de bunu reddeder tağut olur ya da tağutun hükmüne razı olur onunla yönetilmeyi severse işte onun hali yamandır. O gün her insan topluluğu İmamıyla çağrılacak. Yani Peygamber s.a.a’ten hemen sonraki insanlar Ali a.s ile çağrılacak. O zaman onların uyduğu sahte imamlar ve bunlara uyanlar sorgulanacak.
        ". mesela zahiri imam ibn hazm hanefi, maliki mezheplerinin imamlarına açıkça "tağut" demiştir fakat bu onları tekfir etmesi manasında değildir onların fetvalarının din haline getirilmesini eleştirirken kullandığı bir sözdür bu."
        Sitede tanımayan kardeşler içn söylüyorum. Zahiri imam dendiğinde bizim açıkça yaşayan İmamlarımız kastedilmedi burada. Zahirilik diye Emevi kalıntısı bir mezhep var. Onun kurucusu Davud Ez Zahiridir. Bu mezhepte sivrilmiş İbn Hazm kastediliyor. İbn Hazmın da onun eleştirdiklerinin de bizim indimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yok kardeşim. Bu bakımdan biz bunlara itibar etmeyiz. Ancak İbn Hazmın söylediği hem eleştirdikleri için hem de kendisi için geçerli ve doğrudur. Çünkü fetva verme yetkisi Ehlibeytin 12 masum imamı ya da bunların izin verdikleri dışında hiç kimse için geçerli değildir.
        "ben ehli beyt in mutlak doğruyu taşıyan bir kurum olduğuna da inanmaya yeterli delili görebilmiş değilim öncelikle bunun kuran bütünlüğünce ispatı lazım"


        işte kardeşim burada masumiyet ve İmaların (a.s) masumluğunu enine boyuna tartıştık. İncele, eksik yanlar varsa yaz devam edelim. Burası yeri değil. Orada tartışalım.
        "hadis diyecekseniz bu hadislerin farklı varyantlarında "Kuran" , "Kuran ve sünnetim", "Kuran ve ashabım" gibi ifadeler de geçiyor. hangi birisine uyacağız, birbiri ile içerdiği çelişkiler zaten bu hadislerin anlaşılması önünde bir engel ki Allah dinini böyle anlaşılmazlar mecrasına mı bırakacak"


        bu iki başlıkta Kur’an ve Ehlibeyt hadislerinin sağlam ve mütevatir olduğunun delilleri var. Hepsi de sünni kaynaklardan. Şiilerle sünniler gerçek dini anlatma iddialarında birbirlerinin rakipleridir. Bu durumda şianın delillerinin sünni kaynaklarda da sahih olarak geçmesi bu delillerin ne kadar güçlü ve hak olduğunu ispatlar ve tartışmasız kabulünü gerektirir. Tıpkı Kur’an’ın Peygamberin güvenilirliğini rakipleri müşriklerin dilinden itirafla ispatlaması gibi. Sizce hak olmasa şianın Kur’an ve Ehlibeyt hadisini sünniler kitaplarında mütevatir derecesinde çok sayıda hadisle alırlar mıydı? Ve yine eğer iddia ettiğiniz gibi eğer Kur’an, ya da Kur’an sünnet şeklindeki varyantları sahih olsaydı bu hadislerle sünni temel hadis kitaplarını doldurmazlar mıydı? Eğer objektif bakıyorsanız bizim bu delillerimiz karşısında sizin Sünnilerin ya da mealcilerin iddia ettiği gibi Kur’an ya da Kur’an ve sünnet hadislerinin şii kaynaklardan ispatı gerekir. Eğer bunu yapabilirseniz dediğiniz gibi bu rivayetler güvenilir değildir düşünceniz tartışılmaya değer konuma yükselir. Öyle değil mi? Ortada olun adaletli olun.
        Allah elbette dinin zanlar anlaşılmazlar delilsizler mecrasında bırakmamıştır. Bu hakikati ancak şii inançlarıyla ispatlayabiliyorsunuz. Sizin dediğinizde de akıl sayısınca din çıkıyor yine Allah belirsiz kılmış demiş olunuyor. Allah dinini bize ulaştıramadı mı size göre de sizin ve benim akıllarıma bıraktı. Da ihtilaf ediyoruz? İhtilaf eden herkes mi samimiyetsiz? Gerçekten mi?
        "yoksa kati delilimiz olan Kuran mı bizim dinimize şekil verecek?"
        Kur’an’ın kat’i delil oluşu sadece sübut (varlığı ve Allah’tan oluşu tartışmasızdır) bakımındandır. Ancak bu sorunu çözmüyor ki? Kur’an sessiz metin. Her okuyanın yorumuna ve anlayışına boyun eğiyor. O zaman yanlış anlayana dile gelip de hayır ben anladığını demiyorum diyor mu? Demiyor. Bu durumda Allah yine insanların insafına bırakmış olmuyor mu dini? Ve akıl sayısınca farklı yorum hakkı doğmuyor mu? İslam aleminde “Kur’an” diyenlerin parçalanmışlığı bu noktadan kaynaklanmıyor mu? Şimdi Peygamber zamanı ve öncesinde sadece sessiz vahiy metniyle insanlığı ihtilafa terk etmeyip onları canlı vahiy açıklayıcısı Peygamber ve vasileriyle tek yola sokan, onlara hükümlerini masumlar eliyle eksiksiz ulaştıran Allah, Peygamberimizin vefatıyla birlikte adaletinden, şefkatinden, ilminden, hikmetinden bir şey mi kaybetti ki dediğiniz yöntemi seçti??? Seçti mi? Deliliniz?
        Sadece Kur’an dediğinizde içinden çıkamayacağınız soru ve sorunları artırmaktan başka bir yola girmiş olmuyorsunuz. Bu sitede sadece kuran diyenlerin cevaplayamayacağı sorularınn sorulduğu başlıklar da var isterseniz onları da bulup linklerini veririm bi iznillah.
        "Hadis usulü hakkında şii-sünni ulemanın ortaya koyduğu şeyler ümmeti bğalayıcı niteliktedir diyebilir miyiz, böyle genel bir hadis usulü yok çünkü hadis usulünü inşa edenler bunu Kurana dayandırma gayretinde bile değillerdi, toplulukların hurafe taleplerine göre bile uydurulan onlarca hadis türlü bahanelerle SAHİH(!) listelerine girmiş, varın bir de zalim yönetimlerin eli olan saray alimleri ile yazılan mecmuaları düşünün..."
        Bu dedikleriniz tamamen sünni hadisler için. Şianın hadis sistemini hiç incelememişsiniz. Daha doğrusu şiilerden okumamışsınız şianın hadis sistemini. Bir de onlardan okuyun. Şianın hadis sistemi ümmeti bağlayıcı kesin delillerle doludur. Hem akli hem nakli. Ve din bu hadislere bağlıdır. Bunlar atılırsa Kur’an da kalmıyor ortada.

        Yorum


          #64
          Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

          şianın hadis sistemini de biliyorum, Kurandan sonra insanların icad edeceği bir sistem bizi bağlamaz şayet bağlayacak olsaydı Allah bunu da bildirirdi. Rasulün sünnetinden sorumlu olmamız hadisçilerin kitaplarından sorumlu etmiyor bizleri. Sünnilerin düştüğü feci hataları eleştirmekte kullandığınız metodları kendi mezhebiniz için de uygulasanız biraz değişir inşallah işler, zira müteşabih ile hüküm verip imamlara itaati farz onlardan caymayı dinden cayma gibi görme sapıklığına girmişsiniz.

          tartışmaları da inceledim, yine de tüm insanları bağlayacak bir "imama itaat" emri görmüyorum kuranda. zannın akide yerine geçmesi felaketi sünni topluluklar gibi malesef sizleri de sarmış durumda.

          Yorum


            #65
            Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

            Arkadaslar butun mesajlarınızı okudum.. Bazen güldüm bazen dehşete kapıldım bazende ne yapmaya çalışitığınızı anlamadım
            Peygamberimiz hayatta iken HZ ALİ den de hz Ömerden de hz Ebubekirdende hz Fatıma dan da razıydı.. Bu insanlar islama aykırı en ufak bır sey yapmamıslardır.. Yaptıklarını iddaa edenlerde sacmalamaktan baska bır sey yapmıyorlar.. Bu tarz ayrımlar ınsana ne kazandırıyor sızce su anda HZ Ömer de yok hz Ebubekirde yok hz Ali de yok o dönemden kimse yok aramızda bize düsen görev Allaha ve peygamberıne uymak namazınızı kılın ibadetinizi yapın duanızı edin kendınızı kurtarmaya bakın Allah cc zaten herseyı bılıyor herkesın cezasını verecek kıyamet gununde sımdı ben fıravun ıcın sabah aksam dua etsem bı anlamı varmı? YOK yada yezid denen kafir ıcın beddua ustune beddua edıyoruz ALLAH CC bılmıyormu bu durumu ınsanların ne hıssettıgını sen ben beddua etmesek o hain az mı azap gorecek yanı? Dolayısıyla biz müslüman olarak her ne olursa olsun o dönemde yasamıs olan hz Ömerinde hz Ebubekirin de HZ Alininde tırnağı olamayız bu bir gercektır.. Peygamberımızın en yakın ahbapları ve akrabaları olan bu kısıler hakkında gereksiz konusmaya luzum yoktur.. İSLAMA yaptıkları katkılar bellıdır.Her insan hata yapar yanlıs yapar kısıler arasındakı durumları tam bılmeden 1400 sene oncekı olayları sankı dun yasanmıs gıbı yorumlayamazsınız.. 2 cumle ıle gelen rıvayetlerden ozellıkle bu dedıgınız seyı yapmak cok hos bısey degıl fıtneden baska bısey vermıyor ınsanlara.. Ayrıca mezar olayına gelince Allahın izni olmadana yaprak bile düsmüyor ki orda yatan kişi sıradan birisi değil HZ Muhammed s.a.v dir.. Biz gayba inanıyoruz hz Musanın asa sının yılan olabılmesı nasıl mumkun oluyorsa orda yatan kişilerinde Allahın ıznı olmadan musadesı olmadan olmıyacagına ınanmanız gerek duz bır mantık yanı cok derıne ınmeden.

            Yorum


              #66
              Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

              Ebu Bekir ve Ömer’in Hz. Fatıma’yı aleyhisselam Ziyaret Etmesi

              İbn-i Kuteybe el-İmamet’u ve’s- Siyase kitabında, İbn-i Ebi’l- Hadid ve diğer alimler de kendi muteber kitaplarında şöyle yazmışlardır:


              “Ömer Ebu Bekir’e şöyle dedi: “Gel Fatıma’ya gidelim; zira onu gazaplandırdık.”* (Bazı rivayetlerde ise Ebu Bekir’in Ömer’e böyle söylediği yer almıştır ki bu daha doğru gözükmektedir) Birlikte Fatıma’nın kapısına vardılar. Ama mazlum Fatıma (a.s) onlarla görüşmek istemedi. Hz. Ali (a.s)’ı aracı kılınca Fatıma (a.s) Hz. Ali’nin sözüne karşı sessiz kaldı. Bunun üzerine onlara sadece giriş izni verdi. Girip selam verdiler, Hz. Fatıma ise yüzünü duvara döndü. Ebu Bekir şöyle dedi:

              “Ey Resulullah’ın kızı, Allah’a and olsun ki Peygamber (s.a.a)’in akrabalığını kendi akrabalığımdan daha çok seviyorum. Seni kızım Aişe’den daha çok seviyorum. Keşke Resulullah (s.a.a)’den sonra ben de ölseydim. Ben senin değer, şeref ve faziletini herkesten daha iyi biliyorum. Eğer seni mirasından men ettiysem, bu bizzat Peygamber (s.a.a)’den duyduğum; “Biz miras bırakmayız; bıraktığımız miras değil, sadakadır.”* hadisi üzere idi.”*


              Hz. Fatıma (a.s) Emir’ul- Muminin Hz. Ali (a.s)’a şöyle arz etti:

              “Ben onlara Resul-ü Ekrem (s.a.a)’in bir hadisini hatırlatıyorum, Allah’ın rızası için doğru söylesinler. Acaba Resulullah (s.a.a)’in şu hadisini duymadılar mı?: “Fatıma’nın rızası benim rızamdır; Fatıma’nın gazabı benim gazabımdır; Fatıma’yı seven beni sevmiştir; Fatıma’yı razı eden beni razı etmiştir; Fatıma’yı öfkelendiren beni öfkelendirmiştir.”*

              Onlar; “Evet, Hz. Peygamber (s.a.a)’den bunu duyduk.”* dediler.

              Bu sırada Fatıma (a.s) şöyle buyurdu:“Allah’ı ve meleklerini şahit tutuyorum ki sizler beni gazaplandırdınız, beni razı etmediniz. Resulullah (s.a.a) ile görüşürsem sizin ikinizi O’na şikayet edeceğim.”*

              Ebu Bekir, Hz. Fatıma’nın bu beyanı karşısında ağlar bir halde şöyle dedi: “Senin ve Peygamber’in gazabından Allah’a sığınırım.”*

              Fatıma (a.s) da ağlar bir halde şöyle buyurdu:

              “Allah’a and olsun ki her namazda sana beddua ediyorum.”*

              Ebu Bekir bu sözleri duyunca ağlayarak dışarı çıktı. Halk etrafında toplandı ve ona teselli vermeye çalıştı. Ebu Bekir şöyle dedi:

              “Eyvahlar olsun size! Siz eşlerinize ve evinize sevinç içinde dönüyorsunuz; beni bırakın, benim sizin biatinize ihtiyacım yoktur, benden vazgeçin. Allah’a and olsun ki Fatıma’dan duyduklarım ve gördüklerimden sonra, hiçbir Müslümanın boynunda biatimin olmasını istemiyorum.”*

              Sünnilerin Büyük alimlerinin bu yazdıklarından da anlaşıldığı gibi Hz. Fatıma (a.s) ömrünün sonuna kadar Ebu Bekir ve Ömer’den rahatsız oldu, hüzün dolu bir kalple dünyadan ayrıldı ve kesinlikle onlardan razı ve hoşnut olmadı!



              ALLAHUMME SALLİ ALE MUHAMMED VE ALİ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VEL EN EDAHUM
              "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

              علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

              Yorum


                #67
                Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

                Fatıma (salamulahu-aleyha)'nın Gece Yarısı Defnedilmesi

                Hz. Fatıma’nın üzgün, kırgın ve halifelere karşı hoşnutsuzluğunun en büyük delili, Hz. Ali (a.s)’a şöyle vasiyet etmesidir:

                “Bana zulmedenlerden ve hakkımı alanlardan hiç kimse cenaze namazıma katılmasın. Onlar benim ve Resulullah (s.a.a)’in düşmanlarıdır. Onlardan ve taraftarlarından hiçbirisinin cenaze namazımı kılmasına izin verme. Gece olup gözler uyuyunca beni defnet!”*

                Nitekim Buhari Sahih’inde şöyle diyor: “Ali, Fatıma’nın vasiyetini yerine getirdi ve O’nu geceleyin defnetti. Ne kadar aradılarsa da yerini bulamadılar.”*



                ALLAHUMME SALLİ ALE MUHAMMED VE ALİ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VEL EN EDAHUM
                "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

                علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

                Yorum


                  #68
                  Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

                  Hz.Fatıma (salamullahu aleyha)'nın Dertleri Kıyamete Kadar İçler Acısıdır

                  İttifakla şu sabittir ki Hz. Fatıma (a.s), vasiyeti üzere geceleyin defnedildi.

                  Muhterem beyler, Allah aşkına insaflı edin! Peygamber-i Ekrem (s.a.a) bu ümmetin saadet ve azameti için büyük zahmetler çekti, hayatını bu ümmetin rahatlığı ve mutluluğu için harcadı, ölünce geriye biricik kızını emanet bıraktı, gece-gündüz, açık-gizli muteber kitaplarınızda da yer aldığı üzere şöyle buyurdu:

                  Fatıma benim bir parçamdır, emanetimdir. Beni koruduğunuz gibi O’nu da koruyunuz, rahatsız olacağına yol açacak bir iş yapmayınız. O sizden razı olduğu takdirde ben sizlerden razı olurum.”*

                  Mir Seyyid Ali Hemedani eş-Şafii Meveddet’ul- Kurba’da Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

                  Ben Fatıma’ya eziyet edenleri kıyamette ağır sorguya çekeceğim. Fatıma’nın rızayeti benim rızayetimdir; Fatıma’nın gazabı benim gazabımdır; benim gazap etmiş olduğum kimseye eyvahlar olsun.”*

                  Bu ümmet, Resulullah (s.a.a)’in onca tavsiyelerine itina göstermedi, Fatıma’ya eziyet etti, O’nun sabit hakkını gasbetti! Genç yaşta öyle üzülüp kederlendi ki ağlar gözle şöyle buyurdu:

                  Üzerime bir takım musibetler döküldü;

                  O musibetler gündüzün üzerine dökülseydi kararır gece olurdu.

                  Resulullah’ın aziz kızı o kadar üzgün ve dertliydi ki sürekli Allah-u Teala’ya; “Allah’ım, ölümümü çabuklaştır.”* diye dua ediyordu; geceleyin defnedilmesini ve muhaliflerinden hiç kimsenin cenaze namazına katılmasına izin verilmemesini vasiyet ediyordu.

                  Acaba bu olaylar O’nun hoşnutluğunu mu, yoksa hoşnutsuzluğunu mu gösteriyor? Artık bu hadisler ışığında gerçekleri apaçık bir şekilde görünüz.

                  Birazcık gam ve hüznümü sizlere anlattım ama;

                  Ah Ya Fatime (salamullahu-aleyha) Lanetlik Düşmanlara diyecek söz çoktur.



                  ALLAHUMME SALLİ ALE MUHAMMED VE ALİ MUHAMMED VE ACCİL FERECEHUM VEL EN EDAHUM
                  "Allah'ım, sen, (Resul ve Ehl-i Beyt'ine) ilk zulmedeni benim özel lanetime mazhar eyle.

                  علی ♥علی ♥علی MEN ALİYYEL MURTAZA' NIN NÖKERİYEM علی ♥علی ♥علی

                  Yorum


                    #69
                    Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

                    [quote author=hanif1 date=1389461217 link=topic=25342.msg172129#msg172129]
                    şianın hadis sistemini de biliyorum, Kurandan sonra insanların icad edeceği bir sistem bizi bağlamaz şayet bağlayacak olsaydı Allah bunu da bildirirdi. Rasulün sünnetinden sorumlu olmamız hadisçilerin kitaplarından sorumlu etmiyor bizleri. Sünnilerin düştüğü feci hataları eleştirmekte kullandığınız metodları kendi mezhebiniz için de uygulasanız biraz değişir inşallah işler, zira müteşabih ile hüküm verip imamlara itaati farz onlardan caymayı dinden cayma gibi görme sapıklığına girmişsiniz.

                    tartışmaları da inceledim, yine de tüm insanları bağlayacak bir "imama itaat" emri görmüyorum kuranda. zannın akide yerine geçmesi felaketi sünni topluluklar gibi malesef sizleri de sarmış durumda.
                    [/quote]
                    Kur'an zan değil mi?

                    Yorum


                      #70
                      Ynt: İlk 2 halife ve Resulullah'ın kabirleri

                      "Kur'an yeter" anlayışına sahip arkadaşların bu ikilemini anlamak imkansızdır. Zira yanlış anlaşılmasın "çok akıllı" oldukları için hadisleri reddettiklerini zannederler fakat Kur'anın en büyük hadis olduğunu unuturlar. Kur'an bize kulaktan kulağa, kalemden kaleme gelmedi mi? Gerçekten, eğer birisi size "hadis" etmeseydi, Hz. Muhammed'in 1400 yıl önce yaşamış olduğunu nereden bilecektiniz?

                      Yorum

                      YUKARI ÇIK
                      Çalışıyor...
                      X