Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

    Sultan ve eşleri (Jean Baptiste Van Mour)




    Yüce Allah Ahzab 52’de Hz Muhammed’e seslenerek şöyle diyor: "Kadınlar artık sana helal değil. Onları güzel bulsan bile eşlerinle değiştirmen de. Ama yemininin sahip oldukları başka." Görüldüğü gibi bundan sonra Hz Peygamber’in, bir eşini bırakıp onun yerine ailesinin dışından başka bir kadınla evlenmesi de HARAM. Neden?

    Çünkü çok eşlidir. Allah’ın elçisi bir eşini bırakıp onun yerine başka bir kadın alırsa eş üstüne eş almış olur. İşte bu haram. Yoksa tek eşli bir inanırın onu bırakıp bekar hale geldikten sonra başka bir kadını eş alması helal (4:20).


    İslamın son peygamberi Ahzab 52′den sonra bir daha asla evlenmemiştir. Yoksa rabbine baş kaldırmış olurdu, risalet elinden alınırdı ve o "Büyük Gün"de hesaba çekilirdi (Yûnus 15). Bu kadar kesin. Çünkü Allah her zaman doğru söyler; Yûnus 15'te de doğru söylüyor.

    Tanıdığım birine bunu hatırlatmak zorunda kaldım. Din görevlisiydi. SÜNNET diyor başka bir şey demiyordu. "Hz Peygamber ne yaptıysa yapmalı, ne yapmadıysa yapmamalıyız. Sünneti terkeden İslamdan çıkar."

    "Peki," dedim. "Ahzab 52’den sonra Hz Peygamber bir daha hiç evlenmedi. Ama bazı inanırlar evli oldukları halde bir daha bir daha evleniyor; onlar İslamdan çıkıyor mu?"

    Çıt yok.

    Gerçekten çarpıcı ve İslam adına üzücü bir durum. Bir din ki… peygamberine EŞ ÜSTÜNE EŞ almayı yasaklar; Allah’ın Elçisi yasağa harfi harfine uyar. Ama onun ümmeti çatır çatır EŞ ÜSTÜNE EŞ alır. Peygamber gider Mersin’e, onun ümmmeti gider tersine. O dinde ciddiyet kalır mı?

    *

    Ahzab 52′den sonra Hz Muhammed’in bir daha asla evlenmediği ama sahabelerinin eş üstüne eş almaya devam ettiği öne sürülebiliyor. Mümkün mü? Hayır! Allah’ın Elçisi bu gayriciddiliğe izin vermiş olamaz. Kalbinde hastalık olan bir kısım zevat ona rağmen eş üstüne eş aldıysa Allah onlara bunun hesabını sorar. Ama samimi sahabeler Allah’a ve O’nun Elçisi’ne inat, eş üstüne eş almış olamaz. "Miş miş"lere değil Kuran’a iman edenler bunu bilir, bunu söyler.

    Asr-ı saadette Ahzab 52′den sonra eş üstüne eş alınmamıştır. Bu kesin. Daha önce o yöntemle kurulan aileleri ise Yüce Allah BUNDAN SONRA anlamında MİN BA’D diyerek aklıyor. Yani BUNDAN ÖNCEKİLER günah hanelerine yazılmaz. Ama bundan sonra haram, günah.

    Anlaşılan o ki tek tük de olsa eş üstüne eş almalar Hz Muhammed’in ölümünden 30-35 yıl sonra yeniden başlamış. İnananlar önceleri tepki gösterdiyse de zamanla "Aman, ne günahlar işlenmiyor ki!" deyip sineye çekmişler. 50-60 yıl geçince "Bunca insan yanılıyor olamaz ya!" deyip olağan karşılamışlar. 80-85 yıl sonra ise haccac-ı zalimlere fazla iş kalmamış; zulmü kitabına uyduruvermişiler.



    Konya milletvekili Halil Ürün'ün eşi: "İkinci eşi kabul edemem! Dayağı kabul edemem." 16 Mayıs 2006 tarihli SABAH gazetesinde konuyla ilgili açıklamaları yer alan Esma Ürün şöyle diyor:

    Eşimin başka bir kadınla 6 yıllık beraberliği var. Uzun zamandır seziyordum. Sordum ama sürekli inkar etti. 35 yıldır evliyiz. Daha önce elle, kolla, sözle şiddet vardı ama ben sürekli "Düzelir..." diyordum. İkinci kadın çok onur kırıcı. Sineye çekemedim. "Ya o ya ben!" dedim. Sonunda iş çığırından çıktı. Dayak ben ayrılmak istediğim için oldu. İkinci evlilik Allah'ın emri değil.

    *

    Şimdi zulüm mazur görülüp "Tavsiye edilmez ama çok eşlilik caizdir," deniyor. Hayır! Yüz yılların uyduruk mazeretidir bu. Doğrusu: çok eşlilik haramdır çünkü ZULÜMDÜR. Zulüm haramdır; Allah’ın dininde zulüm caiz ilan edilemez. Allah asla zulmetmez; insanlara KENDİLERİ zulmediyor. (Yûnus 44)

    Bazan bunu da söylemek zorunda kalırım. Adaletsizlik = zulüm.

    Önce gerçeği görelim; çok eşlilik zulümdür.
    “Hayııır!"
    Kardeşim, niye HAYIIIR? Çok eşliliğin zulüm olduğunu bütün ulema söylüyor. İşte Elmalılı (1): Eğer birden fazla kadınlar arasında adalet yapamıyacağınızdan korkuyorsanız, ki bundan korkmalısınız…

    Nisâ 23’te Allah söylüyor: İki kız kadeşi bir arada almanız… size haramdır -حرمت عليكم… ان تجمعوا بين الاختين - Hurrimet aleykum… en tecma’û beyne’l uhteyn.

    Çünkü iki kız kardeş bir arada çok eştir. Allah çok eşliliği ZULÜM saymasaydı helal ederdi ve inanan bir adam, birden çok kız kardeşi bir arada eş alabilirdi. Yani Allah iki kız kardeşin bir birine kuma yapılmasını neden yasaklıyor; çok eşlilik hoş bir şey olduğu için mi ya da ZULÜM olduğu için mi?


    ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN (?!)

    Evli olanların evlendirilmesi Nûr 32’ye göre haram ama Nisâ 3’e göre caiz. Allah’a mı ait bu çelişki? Hayır! Allah çelişkiden arınmıştır (4:82). O halde bu iki ayet arasındaki çelişki insanlar tarafından üretilip Allah’ın kitabına sokulmuştur.

    Açıklaması şu olabilir:

    وانكحوا الايامي منكم Bekarlarınızı evlendirin (Nûr 32)
    فانكحوا ما طاب لكم من النساء …kadınlarla evlenin (Nisâ 3)

    Görüldüğü üzere hem Nûr 32′de hem de Nisâ 3′te نكح var. Ama bu, Nûr 32’de eNKiHu okunacak şekilde harekelendiği halde Nisâ 3’te iNKiHu okunacak şekilde harekelenmiş.

    inkihu: evlenin (2)
    enkihu: evlendirin

    Eğer نكح, Nûr 32’de olduğu gibi, Nisâ 3′te de eNKiHû okunacak şekilde harekelenseydi Nisâ 3’te "Kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlenDİRin" deniyor olacak, Allah’ın Kitabına mevcut çelişkiler boca edilmeyecekti.


    Hayret bişey. Ben mi yazdım "نكح"yı inkihu diye.

    Hz Peygamber’in mushafında نكح harekesizdi. Ona Nûr 32’de eNKiHu ve Nisâ 3’te iNKiHu kıraatini dayatan harekeler Miladî 700’ün başlarında eklendi. Abul Taher’in Querrying the Koran başlıklı yazısında belirttiği üzere Irak valisi Haccac-ı ZALİM’in özendirmesiyle (3):

    Kuran’ı okuyanlar yıllar ilerledikçe onu daha zor anlar oldu, diyor Dr Puin. Akla yatsın diye değişiklikler yaptılar. Örneğin MS 694-714 döneminin Irak valisi Haccac bin Yusuf Kuran’a 1.000’den fazla elif harfi boca etmekle övünüyor.

    Harekeler de Kuran’a Haccac’ın özendirmesiyle eklendi. Onun sağladığı değişiklikler Kuran tarihinin önemli bir aşamasıdır.


    Sözün özü, "NKH"nın Nisâ 3’te EVLENİN anlamına gelmesi için iNKiHu diye okunacak şekilde harekelenmesi korkunç bir hataydı çünkü Kuran’a çelişkiler boca etti.

    Örneğin Allah çok eşliliği Nûr 32 ve Nisâ 23’te zulüm ilan edip HARAM kılacak; sonra Nisâ 3’te "kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenin!" deyip CAİZ ilan edecek? Nûr 32 ve Nisa 23’te kara dediğine Nisa 3’te ak diyecek? Mümkün mü?

    *

    Harekeleme ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF değil mi? Âl-i İmran 7′deki vakfe "mim"ine itiraz eden Yaşar Nuri Öztürk bunu dile getiriyor (4):

    Ayetlerin orasına burasına harf ekleme hakkı Kuran’ın tebliğicisi olan Peygamber’e bile verilmemişken başkalarına nasıl verilebilir! Bu müdahale Kuran bünyesinde ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF olarak algılanırsa ne olacaktır?

    Bu insanlara bu yetkiyi kim vermiştir? Kuran’da eksikler mi var da bunlar düzeltiyor? “O ayeti şöyle anlıyacaksınız!” deme cüretini kimden alıyorlar?


    Harekelerin dayattığı pek çok meale itiraz ediliyor. Örneğin Sebe 19’daki RBN ve BA’D. Mevcut okunuş ve meal:

    Fe kâlû RABBENA BÂİD beyne esfarina:
    "RABBİMİZ! Yollarımızı UZAT!" dediler.

    Muhammed Esed’in buna itirazı var. Esed'e göre (5) doğrusu:

    Fe kâlû RABBUNA BE’ADE beyne esfarina:
    "RABBİMİZ yollarımızı UZATTI," dediler.

    Bunun gibi, harekelerle ilgili pek çok konuda ihtilaf var. Ama bugünün yaşamıyla doğrudan ilgili değiller. Örneğin Sebe 19’un konusu geçmiştir; bugün değil. Ama ilginçtir, Nisâ 3’teki çok eşlilik zulmü Müslüman kadınların yaşamını bügün kararttığı halde insanlar ona KÜTÜK GİBİ duyarsız.

    Çok kocalı evlilik ne kadar iğrençse çok karılı evlilik o kadar iğrençtir.

    ...edit...


    Yetmedi. Çok eşçi yorumlardaki şu ipe sapa gelmez iddiaya bakın. Yüce Allah gûya diyormuş ki: "Kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenmeniz zulümse ellerinizin altındaki cariyelerle evlenin." İyi ama cariyeLER de çok eş. Allah hâşâ "Çok eşli olmanız zulümse çok eşli olun!" der mi?

    Yargıçların Yargıcı bir yandan 4:82’de "Kuran’ı Allah’tan başkası indirseydi içinde bir çok çelişki bulurlardı," diyecek; bir yandan da ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN diyecek. Der mi? Samimi bir inanırsanız bunu elbet reddedersiniz.

    *

    Ayetlerin doğru çevirisi şöyle olabilir:

    Yetimlerin mallarını geri verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların malını kendi malınıza katıp yemeyin; büyük günahtır bu (2).

    Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlendirin. Ama bunda da adil olamamaktan korkuyorsanız yalnızca birini. Ya da yeminlerinizin sahip olduklarını. Darlığa düşmekten kurtulmanız için uygun olan budur (3)

    Kadınların mallarını karşılıksız geri verin. Ama onlar birazını kendiliklerinden size bırakırlarsa sağlıkla ve çekinmeden yiyin (4). Allah’ın izniyle sizi ayakta tutan malları aklı ermeyenlere geri vermeyin. Ama onları yedirin, giydirin ve hoşça tutun (5) Yetimleri evlenmelerine kadar sınayın; yaşlarına geldiklerinde onları olgun bulursanız mallarını kendilerine verin; büyüverirler diye aceleyle israf etmeyin… (6).


    Burada inananlara söylenen şudur:

    Yetimlerinizin malını yanlışlıkla yiyip o büyük günaha girmekten korkuyorsanız elinizde yetim malı tutmayın. Yaşına eren yetimelerinizin mallarını geri verin (4:6). O arada size ana babaları gözüyle bakıp yetki veren yetim kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlenDİRin (enkihu).

    Ama yetimelerinizin Allah’ın izniyle sizi de ayakta tutan malları ile (4:5) yatırım yaptıysanız ve topluca evlenmek isteyen sahibelerine iade etmek üzere bir anda denkleştirmek sizi malî darlığa sokacak ve yetimelerinize eksik mal verip haksızlık etmenize yol açacaksa yalnızca bir yetim kadını evlendirin.

    Ya da sevabına iyilik etmek istiyorsanız yeminlerinizin sahip olduğu garibeleri (ma melekeket eyman ukum) evlendirip saygın birer çift olarak topluma kazandırın. Onların malı yok. Mal devri söz konusu olmadığına göre onları topluca evlendirmek sizi malî darlığa düşürmez.

    *

    İtiraz: Nisa Suresi’nin üçüncü ayetinde ma tabe leküm diye bir ifade var, yani sizin için hoş/çekici olanlar, yani HOŞUNUZA GİDENLER. Hasan Bey bunu göz ardı etmiş; yoksa HOŞUNUZA GİDEN kadınları ikişer, üçer, dörder EVLENDİRİN diye tercüme edecekti ki bu durumda, aklı başında insan sorar. Allah, kadınlardan hoşlandıklarınızı, başka erkeklerle evlendirin anlamında bir emri niye versin? Ve Hasan Bey’in bütün teorisi çökerdi. (SALİH diye birisi)

    Cevap: Hayır, göz ardı etmedim; sizin HOŞUNUZA GİDENLER anlamına geldiğini öne sürdüğünüz o ifadeyi SİZE YETKİ VEREN KADINLAR diye tercüme ettim.

    Doğrudur; "ma tâbe lekum"deki TÂBE "tayyib"le aynı kökten gelir ve "habîs"in zıt anlamlısıdır. Bundan kastedilenin ne olduğu ise Nisâ 2′de görülüyor: Temizi pis ile değiştirmeyin (lâ tebeddelû’l habîse bi’t TAYYİB.)

    Korumanız altındaki yetimlerin mallarını kendi MALLARINIZA KATARAK yiyemezsiniz; büyük günahtır bu –hûban kebîra (4:2). O mallar yetimlerin kendilerine TAYYİB ama size HABİS yani "haram"dır. Allah size ancak yoksulsanız İZİN VERİR ve o malların ancak örfen uygun olduğu kadarcığını yiyebilirsiniz (4:6).

    Yaşına eren kadınların nikah işlemleri de öyle. Örneğin evlilik önerisini kabul etmek onlara TAYYİB ama size HABİS yani "haram"dır. Ancak onlar evlilikle ilgili işlemlerin bir kısmını yapma yetkisini size verebilir. İşte o zaman işlemlerin hukuken uygun olduğu kadarcığını yapabilirsiniz.

    Örneğin bir kadın eğer size anası-babası gözüyle bakıp kendisini evlendirme yetkisi VERDİ ise onu sizden isteyen adama "Verdim gitti!" diyebilirsiniz ama kadının yerine geçip nikah memuruna “Evet!” diyemezsiniz.

    Damat adına "Evet!" diyemezsiniz; gelin adına "Evet!" diyemezsiniz.

    Yok, amacınız baş göz etmek değil kendiniz evlenmekse o zaman da Bakara 235′i vahyeden Allah’a itaaten kadına evlenme önereceksiniz. Kadın SİZİN HOŞUNUZA GİDERSE değil siz kadının hoşuna giderseniz Nisâ 24′ü vahyeden Allah’a itaaten müstakbel eşinizle pazarlığa oturacaksınız.

    Ayrıntıya girmiyorum. Eğer anlaşırsanız eşinize sağlam bir söz –misâkan galîza- vereceksiniz, tıpkı nebilerin Allah’a verdiği söz gibi (4:21, 33:7).

    Kısacası, eğer samimi bir inanırsanız öyle manavdan karpuz alır gibi karı alamazsınız; tıklatıp tıklatıp "Bu kadın HOŞUMA GİTTİ, alayım! Bu kadın HOŞUMA GİTMEDİ, almıyayım!" diyemezsiniz. İslamın kadınları, tıpkı sizin gibi, aklı ve duyguları olan insanlardır; sizi REDDEDİVERİRLER.


    TÂBE ile aynı kökten gelen başka bir kelime de Nisâ 4′teki "tıbne"dir. Bakın, mevcut meallere göre nedir TIBNE:

    kadınlar "sadukât"ın bir kısmını
    size BIRAKIRLAR ise (M Esed)
    size SUNMUŞLAR ise (Y N Öztürk)
    size BAĞIŞLARLAR ise (S Ateş, Diyanet, Elmalılı, Mevdudi, E Yüksel)

    Bırakmak, sunmak, bağışlamak elbet VERMEK anlamına gelir.

    Nisâ 4′teki kadınlar kendilerine ait "sadukât"ın bir kısmını size VERİRLER ise onu çekinmeden ve sağlıkla yersiniz. Ve Nisâ 3′teki kadınlar "evlilik işlemlerine dair tasarruf"un bir kısmını size VERİRLER ise, manevî ana babaları olarak, onları baş göz edersiniz…


    Özetle, çok eşlilik "şunun bunun dini"nde helal olabilir ama "Allah'ın dini"nde haramdır. Ahzab 52 onu Allah’ın Elçisine DOĞRUDAN, ümmetine ise DOLAYLI olarak haram eder; Nûr 32 ise doğrudan bütün inanırlara:

    Ve bekarlarınızı evlendirin
    Ve eNKiHu’l eyâmé minkum

    Yüce Allah’ın istisna tanımayan buyruğudur bu. Yani Allah "Bekarlarınızı evlendirin AMA…" demez; aması maması yok, EVLİLERİN evlendirilmesi haramdır çünkü zulümdür. İnsanlara Allah asla zulm etmez; insanlara kendileri zulmeder (Yûnus 44, Âl-i İmran 182).


    El-Lat, El-Uzza, Menat

    62:9′daki "Allah’ı anmaya koşun!" buyruğundan "El-Uzza, El-Lat, Menat'ı anmaya koşsanız da olur!" icazeti çıkarılabilir mi ki 24:32′deki "Bekarlarınızı evlendirin!" buyruğundan "Evlilerinizi evlendirseniz de olur!" icazeti çıkarılabilsin, eş üstüne eş üretmeyi 4:23′te zulüm ilan edip onu 33:52′de elçisine haram kılan Allah’a inat?

    *

    Yüce Allah’ın Nûr 32′de evlenenlere değil evlenDİRenlere sesleniyor olması önemli. Kim onlar? Nikah aktine TANIK olanlar ve akti KAYDA geçiren memur. Onlarsız nikah olmaz. Hayrettin Karaman (6) bunu şöyle dile getiriyor:

    İslam'da nikah (evlenme akdi), fıkıh konularının tasnifi içinde ibadetlere değil, dünya hayatını düzenleyen hükümler (muâmelât) bölümüne girer. Bir satım, bir kira akdi, dinle ilişkisi bakımından ne ise bir nikah akdi de odur. Bu sebeple nikah akdini bir başkası değil, iki taraf yapar; akit, aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla bir erkeğin, ŞAHİTLER huzurunda, karşılıklı rızaları ve irade beyanları ile kurulur/oluşur… Resmî nikah ayrıca KAYIT altına alındığı için evlilik hukukunu koruması, güvence altına alması bakımından dinin amacına daha da uygundur.

    Tanıklar ve memur, evlenenler bekar mı evli mi ona bakacak. Evliyseler tanık olmayı ve nikah kıymayı reddecek, yalnızca bekarları evlendirecekler; evlileri evlendirmek Allah’a isyandır, haramdır.

    Hasan AKÇAY

    (1)Hak Dini Kuran Dili
    (2)Polygamy, http://www.sistersinislam.org.my/ind...&task=view
    (3)The Guardian, 8 Ağusutos 2000
    (4)İslam Nasıl Yozlaştırıldı, S. 225
    (5)Kuran Mesajı
    (6)(http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00073.htm)






    #2
    Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

    enteresan bir yorum!
    bu yoruma, kurani anlama metodlarini bilen kardeslerimin yapacaklari aciklamalari ilgi ile okuyacagim!

    yalniz ilk etapta dikkatimi ceken:
    Resulullahin yüce ahlakinin, ne risaletinden önce, ne de risaletten sonra hic bir sekilde zulm ile bir arada anilmadigidir
    bu tür yorumlar sözde masum ve kuranin üstü kapali tahrif edilmesine dur deme cabasiymis gibi görünsede, en basitinden, Resulullahin yüce ahlakinin risaletten önceki durumuna yeni yorumlar getirmeye kapi aralar ki, (yaniliyorsam Allah affetsin) bu yazinin asil amaci da sanirim böyle bir sey olmali!

    cok esliligi savunmuyorum
    ancak, bireylerin icinde bulundugu sartlar, bu konuda görüp duyduklarim bana bu konuda genelleme yapmamami söylüyor
    demekki bireyin durumu vs. göz önüne alinarak "evlilik yapmalimi yapmamalimi" tartisilabilinse dahi, bu is haramdir demek cok farkli bir mevzu.

    yine bilindigi gibi, kuranin hükümlerinden hangisi olursa olsun, inanan veya inanmayan bir insanin bu hükümlerden birine uyupta ondan zarar gördügü olmamistir (nefs icin yapilan girisimler haric)...bu konu hakkinda avrupa ve amerikada yapilmis istatistikler ve bu ülkelerin kadinlarinin gayet olumlu yorumlari var...

    bu sekilde baktigim zaman, bu yazilanlarin aksini söyleyen yorumlarin da mutlaka olacagini düsünüyor ve bekliyorum


    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

    Yorum


      #3
      Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

      ii de bu tür saptırmalar bitmez ki hangisine cevap verilecek... cevapları hazır da vardır diye sanıyorum ancak hem şekil hem içerik olarak korkunç tahrifat var.. metot olarak da...

      şiilerin bunları hemencecik reddedebileceği bilgileri vardır ellerinde. en azından olmalı diye düşünüyorum.. çünkü imamların çok evlendiklerine dair bilgileri bilmeyen yoktur. ve imamların bu evlilikleri de Kur'an'ın nuzülü tamamlandıktan sonra gerçekleşmiştir... ve onlar masumdurlar...

      ayrıntıya bilmem gerek var mı..


      neden? Çünkü kelimeler tahrif edilmiş, başta bir ön yargı oluşturulmuş sonra Kur'an bu şekle konuluncaya kadar baya bir eğip bükmeler yapılmış, mızrak çuvala konmuş gibi görünüyor ama sığmamış...

      ve bir çok şey kırılıp dökülmüş...

      isterseniz ayrıntıya girerim ama hiç de gerekli görmüyorum..

      ayrıca resimlerin İslami ölçülere uymadığını ve kaldırılması gerektiğini düşünüyorum... rica etsem sn kardeşimiz apollonius oları kaldırabilir mi?

      Yorum


        #4
        Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

        ehlibeytinizinde kardesim;
        gayet masumane görünen ve ilk duyusta belki kulaga hos gelen bu yazi hakkinda siz dilediginiz kadar aciklama yapin derim ben...
        detay bilgiler sizde de mevcuttur biiznillah
        tabi diger kardeslerimin yorumlarinida bekleyecegim


        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

        Yorum


          #5
          Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

          Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
          Hamd alemlerin Rabbi Allah’a Salat u selam Onun kutlu Habibi’ne ve Ehlibeytine, Lanet onların düşmanlarına olsun.Selam hidayete tabi olanlara;
          İslam düşmanları, misyonerleri boş durmuyorlar. İslamı bozmak için yaptıkları çalışmalar cihad, ehlikitabla olan mücadele ve onlara sevgi beslememek, İslam’ın siyasi boyutu, Mehdi a.f. konularında yoğunlaşsa da tümden İslam’ın yaşam boyutunu kapsayacak bir kinin ürünü olarak şekillenmekte.

          Maalesef ki onların yerli işbirlikçileri bilerek ya da bilmeyerek gafletle bu işte onların yollarını açık kolaylaştırmakta, kendi fikirlerimiz dedikleri fikirlerle hem kendilerini hem de Müslüman halkı derinden yaralamaktadırlar. Misyoner çalışmalarına karşı durabilecek öğretilerini Ehlibeyt kalkanıyla koruyabilecek tek mektebin adıdır oysa şia… Çünkü ilkeleri anlaşılır net ve açıktır. Onlar hiçbir şekilde ona yaklaşamazlar…
          Örneğin yukarıdaki kısa yazımızda neden şianın bu çok evlilik hususundaki saptırmalara kapılmayacağı konusuna İmamların çok evliliklerini göstererek kısa ve en etkili yanıtlardan birini vermiştik. Ancak konu bir de fitnenin uyarıldığı ayetler üzerinde de nasıl koparıldığı gösterilmesinde fayda gördük. İstedik ki bunlar Kur’an’ı nasıl tahriften geri durmayacak kadar ön yargılılar..
          Kadın erkek eşitliği alanı kadar bu misyonerler için uygun alan bulunmaz. Feminist duygular cahiliye duygu ve düşüncelerinden sıyrılamamış, adı Müslüman olanlar üzerinde etkisini çok daha çabuk gösterebilecek niteliktedir. Kadınların İslam toplumunu bozmada ne kadar uygun bir alan olduğu en kıt akıllılarca bile gözlemlenebilen bir gerçektir..
          Diğer yandan, Şeytan Vahyin nüzulü sırasında tüm çabalarına rağmen bir halt yiyemiyor. Vahye batıl karıştıramıyor. Çünkü bu vahye temiz olan mutahharun (Peygamber ve imamlar)dan başka kimse dokunamıyor. Oysa onlardan bize nüzulü sırasında şeytan yapacağını yapıyor ve ayetlerdeki kelimelerin anlamlarını tahrifle Kur’an’ı yaşantıdan alıp kutsal metin statüsünde kalıp şekli saygı algısına hapsediyor.
          Bu genel tespitlerden sonra konuya girecek olursak…
          “Yüce Allah Ahzab 52�de Hz Muhammed�e seslenerek şöyle diyor: "Kadınlar artık sana helal değil. Onları güzel bulsan bile eşlerinle değiştirmen de. Ama yemininin sahip oldukları başka." Görüldüğü gibi bundan sonra Hz Peygamber�in, bir eşini bırakıp onun yerine ailesinin dışından başka bir kadınla evlenmesi de HARAM. Neden? “

          Ayet 4ten çok evli olan Resul s.a.a.’e ait özel bir uygulama ruhsat ve emri içerip açıklamaktadır. Bu ayet indiğinde Resul s.a.a.’in bir sürü sebep ve hikmete mebni olarak 4’ten fazla eşi bulunmaktaydı. Daha konu başında Resul’ün s.a.a. bu yönü gizlenmek suretiyle dikkatlerden kaçırılmakta ve o diğer insanlarla bu konuda aynı hukuki kurallara muhatapmış gibi gösterilerek zihinler baştan saptırılmaktadır.

          “Çünkü çok eşlidir. Allah�ın elçisi bir eşini bırakıp onun yerine başka bir kadın alırsa eş üstüne eş almış olur. İşte bu haram. Yoksa tek eşli bir inanırın onu bırakıp bekar hale geldikten sonra başka bir kadını eş alması helal (4:20).”

          Konunun bununla alakası yok. Peygambere özel yasama olan 4 eşten fazla evlilik konusunda yine ona özel bir sınırlama getiriyor. Bu konunun diğer mü’minlere yönelik yasama olarak algılanması mümkün değil. Öyle olsa Resul için izin verilmiş şartlar diğer Müslümanlar için de geçerli olması gerekirdi. Çünkü Resul s.a.a.’in 4’ten fazla evliliğinin sınırlandırılması zamana yönelik bir sınırlama değildir, önceki iznin neshi sözkonusu değildir. Eğer konu iddiacının ele aldığı gibi olsaydı bu durumda Resul s.a.a.’in ellerindeki bir eş hariç hepsinin boşatılması gerekirdi. Çünkü ona yasaklandığı şekildeki iddialar (kadınların incinip kabul etmediği için eş üzerine eş alınması) zaten mevcuttu. Ve yangından mal kaçırılmış gibi artı onları tamam aldın, gözden kaçtı ama artık yapma çünkü eşler inciniyor şeklinde bir anlama gelir ki bu da normal insan kaynaklı hukuk normlarının bile sınırlarını aşan bir saçmalık anlamına gelir..

          Tek eşin boşanıp yenisinin alınmasının bu konuyla alakası yoktur. Bu konu ile irtibatının sağlanacağı hiçbir karine/delil mevcut değildir. Ki o düzenleme ile bu fikrin doğruluğu iddia edilebilsin. Diğer yandan iddiacının feminist duygularla gidecek olursak bir eşi bırakıp diğerini almak da caiz olmaması gerekir, çünkü burada da bırakılan eşin incinmesi sözkonusudur,bu diğerinden daha hafif değildir, nice kadınlara sorulsa boşama mı yoksa çok eşlilik mi hangisini tercih edeceği meçhuldür..

          “İslamın son peygamberi Ahzab 52′den sonra bir daha asla evlenmemiştir. Yoksa rabbine baş kaldırmış olurdu, risalet elinden alınırdı ve o "Büyük Gün"de hesaba çekilirdi (Yûnus 15). Bu kadar kesin. Çünkü Allah her zaman doğru söyler; Yûnus 15'te de doğru söylüyor.”

          Allah Resulü s.a.a. için zaten Allah’a asi olmak muhaldir. Yine de Resul s.a.a.’in Ahzab 52’den sonra evlenmemesinin yukarıdaki açıklamalarımız sebebiyle konuyla alakası yoktur.

          “Tanıdığım birine bunu hatırlatmak zorunda kaldım. Din görevlisiydi. SÜNNET diyor başka bir şey demiyordu. "Hz Peygamber ne yaptıysa yapmalı, ne yapmadıysa yapmamalıyız. Sünneti terkeden İslamdan çıkar."

          "Peki," dedim. "Ahzab 52�den sonra Hz Peygamber bir daha hiç evlenmedi. Ama bazı inanırlar evli oldukları halde bir daha bir daha evleniyor; onlar İslamdan çıkıyor mu?"

          Çıt yok.

          Konu baştan yanlış konulduğu için tabi bu noktada itiraz edilemez..

          “Gerçekten çarpıcı ve İslam adına üzücü bir durum. Bir din ki� peygamberine EŞ ÜSTÜNE EŞ almayı yasaklar; Allah�ın Elçisi yasağa harfi harfine uyar. Ama onun ümmeti çatır çatır EŞ ÜSTÜNE EŞ alır. Peygamber gider Mersin�e, onun ümmmeti gider tersine. O dinde ciddiyet kalır mı?”


          Konu hala ilk yanlış üzerine düşündürülüyor ve “eş üstüne eş almaz”
          deniliyor. Oysa o Hazret zaten çok evliydi. Yani eş üzerine eşi vardı. Çirkin gösterilmeye çalışılan eş üzerine eş durumu olan Resul’ün bu tarihten sonra mevcut eşleri üzerine eş almaması konuya hiç delil teşkil etmez..

          “Ahzab 52′den sonra Hz Muhammed�in bir daha asla evlenmediği ama sahabelerinin eş üstüne eş almaya devam ettiği öne sürülebiliyor. Mümkün mü? Hayır! Allah�ın Elçisi bu gayriciddiliğe izin vermiş olamaz. Kalbinde hastalık olan bir kısım zevat ona rağmen eş üstüne eş aldıysa Allah onlara bunun hesabını sorar. Ama samimi sahabeler Allah�a ve O�nun Elçisi�ne inat, eş üstüne eş almış olamaz. "Miş miş"lere değil Kuran�a iman edenler bunu bilir, bunu söyler.”

          İşte bu iddia çok büyük bir iddia.. Biz 4’e kadar evlenme izninin bu ayetten sonra uygulanmadığı iddiasını ilk kez görüyoruz. Ama buna hiç kanıt gösterilmemiş. Yokluğun ispatının en zor ispat olduğunu daha önceki açıklamalarımızda açıklamıştık. Çünkü bir yerde bir şey yok demek kadar zor bir iddia olamaz. Örneğin bu iddianın ispatı için denilen süre içinde yaşamış tüm sahabelerin hangi tarihlerde evlendikleri ve daha sonra başka eş almadıkları tümden belgelenmek zorundadır ki iddia ispatlanmış olsun. Bununsa imkansız olduğu ortadadır. Bu açıdan ispatlanamayacak iddia üzerinde konuşmayı uzatmayı abes görüyoruz.

          “Asr-ı saadette Ahzab 52′den sonra eş üstüne eş alınmamıştır. Bu kesin. Daha önce o yöntemle kurulan aileleri ise Yüce Allah BUNDAN SONRA anlamında MİN BA�D diyerek aklıyor. Yani BUNDAN ÖNCEKİLER günah hanelerine yazılmaz. Ama bundan sonra haram, günah.”

          Burda ön yargının nasırlaşmasından başkasının iddia edemeyeceği büyüklükte bir iddia yatmakta. Allah’ın kitabı bundan daha açık şekilde tahrifi olmaz. Kelimeler bile değiştiriliyor başka hiçbir anlama gelmesi mümkün olmayan kelimeler:

          “Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, sana helal değildir”

          Bu cümlenin neresi Müslümanlarla ilgili bir düzenlemeyi içeriyor? üstelik bir önceki ayette
          mevcutları boşadığında tekrar geri alabileceği beyan edilerek konunun iddia edildiği gibi eş üzerine eş alınmaktan incinme ile ilgisinin olmadığı artık 4ün üzerine evlilik sınırına gelindiği beyan ediliyor
          şianın bu yönünü seviyorum işte önüne gelen din konusunda ahkam kesemez
          dini rezil ediyor bu Sünniler şu işe bak yaaa
          ağzı olan konuşuyor, ne hale getiriyor ayetleri...

          Sünnilerde dine verilen değer siyasilerin kritik anlarda tedbirler kadar değer yoktur. Basit bir yargı konusunda konuşma yasağı gelir, üstelik herkese de konuşma hakkı verilmezken Sünnilikte din ne kadar sahipsiz. Şia’da böyle herkes konuşamaz konuşsa bile hiçbir değer ifade etmez.. kimseye ne söz geçirebilir ne de etki edebilir.. Elhamdülillah.. böylece saptırıcılıkların bir çoğunun önüne geçilmiş olur..



          “Anlaşılan o ki tek tük de olsa eş üstüne eş almalar Hz Muhammed�in ölümünden 30-35 yıl sonra yeniden başlamış. İnananlar önceleri tepki gösterdiyse de zamanla "Aman, ne günahlar işlenmiyor ki!" deyip sineye çekmişler. 50-60 yıl geçince "Bunca insan yanılıyor olamaz ya!" deyip olağan karşılamışlar. 80-85 yıl sonra ise haccac-ı zalimlere fazla iş kalmamış; zulmü kitabına uyduruvermişiler.”

          bunlar da sadece yanlış üzerine kurulan başka yanlış örneklerdir. Delilsizdir..

          “Konya milletvekili Halil Ürün'ün eşi: "İkinci eşi kabul edemem! Dayağı kabul edemem." 16 Mayıs 2006 tarihli SABAH gazetesinde konuyla ilgili açıklamaları yer alan Esma Ürün şöyle diyor:

          Eşimin başka bir kadınla 6 yıllık beraberliği var. Uzun zamandır seziyordum. Sordum ama sürekli inkar etti. 35 yıldır evliyiz. Daha önce elle, kolla, sözle şiddet vardı ama ben sürekli "Düzelir..." diyordum. İkinci kadın çok onur kırıcı. Sineye çekemedim. "Ya o ya ben!" dedim. Sonunda iş çığırından çıktı. Dayak ben ayrılmak istediğim için oldu. İkinci evlilik Allah'ın emri değil.”


          Biz dini uygulamaların hangisinin doğru olduğunu cehaleti gırtlaklarından aşmışlardan öğreneceksek Masum imamları unutmuş olmamız gerekirdi. Ki bu yüzden şiiyiz. Bu örnekler bize sökmez… Sünnileri ilgilendirir… (bunda bile emin değilim!)

          Üstelik Sabah gibi İslam-şeriat düşmanı bir gazeteden verildiyse… Sahi siz nasıl inanabiliyorsunuz. Sabah gazetesi fasık değil mi? Fasığın 1- haberi niçin aldığı, 2- bu haberin doğruluğu üzerinde hiç düşünmüyor musunuz?

          “Şimdi zulüm mazur görülüp "Tavsiye edilmez ama çok eşlilik caizdir," deniyor. Hayır! Yüz yılların uyduruk mazeretidir bu. Doğrusu: çok eşlilik haramdır çünkü ZULÜMDÜR. Zulüm haramdır; Allah�ın dininde zulüm caiz ilan edilemez. Allah asla zulmetmez; insanlara KENDİLERİ zulmediyor. (Yûnus 44)”

          Burada haddi aşmışlık var. Daha ispatlanamamış bir konu zulüm olarak nitelenmiş. Bu durumda Resul’ün önceki aldığı eşlere zulmettiği, ve güya ayetteki bundan sonra yasaklıyorum ha demesinden de bu zülmü anlayamadığı.. gibi altından kalkılamayacak ve sınırının nerede duracağı hiç hesaplanmamış büyük bir iddia var. Bir müslümanın bu kadar aşırı gideceğini aklım almıyor. İmam Ali de çok eşlilikle hatta biz İmamların da bu iddiadan uzak kalamayacağını gösteriyor ve uyarıyoruz. Bu iftira kadar büyük zulüm olamaz. Bu durumda benim Sünniyken okuduğum bir hadisi burada yazmam gerekecek:

          Allah yeryüzünden ilmi söküp almak şekliyle yok etmez. Ancak alimleri öldürüp toplumdan alır. Onların yerlerine cahiller geçer. Bu cahillere sorular sorulur. Onlar da verdikleri cevaplarla hem kendileri sapar hem de başkalarını saptırırlar…

          Masum görünen şu düşüncenin, ön yargı ve densizlik sonucu nereye kadar uzandığını görebildiniz mi! Benim tüm hücrelerim titredi. Hiç bu iddianın sahibi yanıldığını varsayıp milyonda bir dahi ihtiyat payı bırakıp korkması ve buna zulüm diye yazamaması gerekmez miydi.. İşte biz bu yüzden baştaki iddiamızı tekrarlıyoruz. Misyonerlerin yeri işbirlikçileri.. bilerek ya da gafletle…


          “Bazan bunu da söylemek zorunda kalırım. Adaletsizlik = zulüm.
          Önce gerçeği görelim; çok eşlilik zulümdür.
          �Hayııır!"
          Kardeşim, niye HAYIIIR? Çok eşliliğin zulüm olduğunu bütün ulema söylüyor. İşte Elmalılı (1): Eğer birden fazla kadınlar arasında adalet yapamıyacağınızdan korkuyorsanız, ki bundan korkmalısınız
          Tutarsızlığın bu kadarının ancak önyargının koyuluğu ve bunun dine olan lakaytlığa dönüşmesiyle buradaki, iddianın komikliğini açıklayabilirim. Ayette çok eşliliğin zulüm olduğunun bizzat, eşler arasında adaleti sağlamaktan yoksun kişilere değil de çok eşliliğe bağlanması.. Yani ayet çok eşli olabilirsiniz ama adalet imkansız, ve zulüm anlamına geleceği için bu yasak. Yani o zaman baştan neden denmiyor bu ya da hiç konu edinilmesin zina gibi sakın yaklaşmayın çünkü bu açık zulümdür densin.. neden sağlayamayacaksanız tek eşli kalın gibi bir yola girilsin ki..
          “Nisâ 23�te Allah söylüyor: İki kız kadeşi bir arada almanız� size haramdır -حرمت عليكم� ان تجمعوا بين الاختين - Hurrimet aleykum� en tecma�û beyne�l uhteyn.

          Çünkü iki kız kardeş bir arada çok eştir. Allah çok eşliliği ZULÜM saymasaydı helal ederdi ve inanan bir adam, birden çok kız kardeşi bir arada eş alabilirdi. Yani Allah iki kız kardeşin bir birine kuma yapılmasını neden yasaklıyor; çok eşlilik hoş bir şey olduğu için mi ya da ZULÜM olduğu için mi?”


          Burada konu mahramet nedeniyle yasaklanıyor. İki kız kardeşin bir arada olmasının eşitlikle ne alakası vardır. Yani kız kardeşler arasında eşitlikle ilgili Allah’ın mı bir görevi vardır ki yasal düzenleme bekleyelim kendisinden yoksa anne babaya mı düşer veya birini almış olan kocaya mı.. Böylesine bir ilgisiz ve uzak konunun eşler arasındaki adaletle ne alakası var.. benim hafıza sınırlarımı aşmış durumda biri izah etsin.. Allah çok eşliliği zulüm saymamıştır. Öyle olsaydı bu zülmü Resulü s.a.a.’e artık yapma deme yerine bunları boşa der yine 51. Ayette olduğu gibi boşadığını geri alabilirsin demezdi. İmamları ve onca insan bu uygulamayı yapamazdı..

          sürecek inşallah

          Yorum


            #6
            Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

            “””ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN (?!)

            Evli olanların evlendirilmesi Nûr 32�ye göre haram ama Nisâ 3�e göre caiz. Allah�a mı ait bu çelişki? Hayır! Allah çelişkiden arınmıştır (4:82). O halde bu iki ayet arasındaki çelişki insanlar tarafından üretilip Allah�ın kitabına sokulmuştur.

            Açıklaması şu olabilir:

            وانكحوا الايامي منكم Bekarlarınızı evlendirin (Nûr 32)
            فانكحوا ما طاب لكم من النساء �kadınlarla evlenin (Nisâ 3)

            Görüldüğü üzere hem Nûr 32′de hem de Nisâ 3′te نكح var. Ama bu, Nûr 32�de eNKiHu okunacak şekilde harekelendiği halde Nisâ 3�te iNKiHu okunacak şekilde harekelenmiş.

            inkihu: evlenin (2)
            enkihu: evlendirin “””


            Anlamadım? Evli olanların evlendirilmesi Nur 32den mi çıkarılıyor. Doğru, evli olan kadınlar başkalarıyla kendileri evlenemeyeceği (iki koca almak şeklinde) gibi başkaları da onları iki koca almaya zorlayamaz. Ama bu hüküm bu ayetten nasıl çıkarılmış bunu anlamış değilim:
            Bir de siz bakın bakalım çıkarıyor musunuz:

            “İçinizden bekar kimseleri, köleleriniz ve cariyelerinizin iyileriyle evlendirin. Fakir iseler …”
            Ben çıkaramadım böyle bir hüküm bu ayetten. İlla bu ayetten o konuyla ilgili bir hüküm çıkacaksa, (ki o da yok çünkü konu onunla ilgili değil, ayeti bu şekilde kendi mecrası dışında zorlarsanız size kendi anlatmak istediğini de anlatamaz..) “evli kimseleri evlendirme göreviniz yok, bu görev bekarlarla sınırlı” şeklinde bir hüküm çıkar..

            İki ayette hareke farklılığı konusuna gelince. Arapçada hareke demek bazen farklı kelime demektir. Bir fiil harfleri aynı olsa bile farklı hareke farklılığıyla farklı bir kelimeye dönüşür. Farklı konular için farklı kelimeler nasıl gerekliyse hareke de aynı şekilde gereklidir. Burada tutup nikah konusunda iki farklı anlamda kelimenin harfleri aynı diye harekeleri de aynı olmalı diye bir akıl yürütme sadece şeytani kıyasta vardır. Gerçekle ve doğruyla ilgisi yoktur. O zaman bu kural tüm Kur’an için yapılabilir gibi bir kapı açılır ki o zaman Kur’an’ın ruhuna Fatiha demek gerekir..

            Sonra burada sırf birilerinin feminist duyguları okşanacak diye Kur’an’ın günümüze kadar gelişi konusunda bu denli büyük saptırmaca iftira ve bilgi kirliliğine kimsenin hakkı yoktur. Kur’an’ın okunuşu gibi yazılışı da mütevatir olarak bize ulaşmıştır. Şu an elimizdeki Kur’an’ın harekeleri Resul s.a.a.’in okuduğu şekilde konmuştur. Resul s.a.a.’in değişik okuyuşları ise kıraat farklılığı adı altında 10 değişik okuyuşla hala bir ilim olarak sözlü ve Kur’an dışı yazılı kaynaklarla yaşamaktadır. Ama işin iddiacının amacı bu olmadığı için bu iki kelimede farklı kıraatlar var deme yoluna bile gitmiyor ve diyor ki Kur’an sonradan harekelendi. Dolayısıyla reddedebileceğimiz kadar önemsiz çürük bir konu… hareke önemli değil gibi.. bu bir katliamdır. Bu düşüncesini şiddetle KINIYOR ve ancak bunun İslam Kur’an diye bir derdi olmayan misyonerlere ait olabileceğini ilan ediyorum… Bu ne vurdumduymazlıktır. Ne saçmalıktır.. Kur’an’ın harekelenmesi sonradanmış ve önemsizmiş…
            Bu iddiada bulunan birisi Kur’an’ın harekelenmesine neden olan tevbe suresindeki ayeti gündeme getiremez. Çünkü iddiası çürür. Ayette ve rasulüh kelimesi ve rasüleh diye yanlış okunur. Anlamı da; “Allah, müşriklerden uzaktır, Resulü de” şeklinden; Allah müşriklerden ve Resulünden uzaktır (haşa) gibi korkunç bir anlama dönüşür. İşte arap olmayanların bunun gibi korkunç yanlışlığa düşmemeleri içn harekelenmiştir Kur’an ve ne harekeyi koyan rastgele birisidir ne de koyduğu harekeler. Nahiv ilminin kurucusu İmam Ali a.s. Ebul Esved Eddueliye bu ilmi öğretmiş ve harekeleri de bu Alim koymuştur. Ve koyarken de mütevatir olan okunuşu esas almıştır. Kur’anı bu harekeler sayesinde biz Resul s.a.a.’in okuduğu gibi doğru olarak okuyabiliyoruz.
            Bunun dışındaki tüm iddialar hem batıldır hem de misyonerlerle müsteşriklere hizmet ederler..

            “Eğer نكح, Nûr 32�de olduğu gibi, Nisâ 3′te de eNKiHû okunacak şekilde harekelenseydi Nisâ 3�te "Kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlenDİRin" deniyor olacak, Allah�ın Kitabına mevcut çelişkiler boca edilmeyecekti.
            Hayret bişey. Ben mi yazdım "نكح"yı inkihu diye.

            Hz Peygamber�in mushafında نكح harekesizdi. Ona Nûr 32�de eNKiHu ve Nisâ 3�te iNKiHu kıraatini dayatan harekeler Miladî 700�ün başlarında eklendi. Abul Taher�in Querrying the Koran başlıklı yazısında belirttiği üzere Irak valisi Haccac-ı ZALİM�in özendirmesiyle (3):”

            Burası çok komik olmuş.. Sanki iddiacıya siz neden böyle yazdınız diyen olmuş da iddiacı onu yanıtlamış: “ben mi yazdım.”

            Kuran�ı okuyanlar yıllar ilerledikçe onu daha zor anlar oldu, diyor Dr Puin. Akla yatsın diye değişiklikler yaptılar. Örneğin MS 694-714 döneminin Irak valisi Haccac bin Yusuf Kuran�a 1.000�den fazla elif harfi boca etmekle övünüyor.

            Harekeler de Kuran�a Haccac�ın özendirmesiyle eklendi. Onun sağladığı değişiklikler Kuran tarihinin önemli bir aşamasıdır.


            İşte bizim, bu tür iddialar müsteşriklerin ve işbirlikçilerinin işidir derken abarttığımızı düşünenlerin dikkatini iddacının beslenme kaynağı olarak Dr. Puin ismine dikkatleri çekiyoruz. Müslümanların kimleri dost edineceği, ve Ehlibeyt a.s.ı asla unutmamaları Kur’an’dan ayırmamaları gerektiği ve sapıtmamak için bunun şart olduğu gerçeğini de tabi ki.. Nedense Türkiye’deki misyonerlerin işberlikçilerine Ehlibeyt İmamlarının Kur’an tefsirlerine yönelik hadislerini okumalarını teklif etseniz, o zaman masumiyet, özgür akıl ve kişilik gibi kavramları önünüze sürerler ama sonra kendilerini dinlerini bozmaktan başka amaçları olmayan müsteşriklere teslim ederler. Utanmadan da onlardan alıntıları yapar kitaplarına ve makalelerine koyarlar. Okurlar da hiçbir tepki göstermezler. Ne kadar garip değil mi size göre de!

            “Sözün özü, "NKH"nın Nisâ 3�te EVLENİN anlamına gelmesi için iNKiHu diye okunacak şekilde harekelenmesi korkunç bir hataydı çünkü Kuran�a çelişkiler boca etti.”

            Evet bu doğru yüzünden sizin tüm çabalarınız boşa çıkıyor değil mi! Yoksa biraz sonra getireceğiniz saçma silsilelere başlayamayacaktınız..Hareke işi size bırakılsaydı eminim ki szin sınır tanımaz arzularınız harekelerle yapacağınız tahrifata da sığmayacak bu kez de harflerle kelimeleri beğenmeyecektiniz..

            “”“Örneğin Allah çok eşliliği Nûr 32 ve Nisâ 23�te zulüm ilan edip HARAM kılacak; sonra Nisâ 3�te "kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenin!" deyip CAİZ ilan edecek? Nûr 32 ve Nisa 23�te kara dediğine Nisa 3�te ak diyecek? Mümkün mü?”””

            Şimdi de nisa 23 eklendi. Bu ayetlerin hiçbirinde çok evliliği haram kılacak bir karine gösterilmeden kesin sonuç veriliyor. Nur 32 nisa 23te çok evlilik nasıl haram kılınmış delil nedir, hiçbir şey..
            Olmayan bir nedenden dolayı nisa 3 e aykırılık da olmaz..


            “””Harekeleme ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF değil mi? Âl-i İmran 7′deki vakfe "mim"ine itiraz eden Yaşar Nuri Öztürk bunu dile getiriyor (4):

            Ayetlerin orasına burasına harf ekleme hakkı Kuran�ın tebliğicisi olan Peygamber�e bile verilmemişken başkalarına nasıl verilebilir! Bu müdahale Kuran bünyesinde ÖRTÜLÜ BİR TAHRİF olarak algılanırsa ne olacaktır?
            Bu insanlara bu yetkiyi kim vermiştir? Kuran�da eksikler mi var da bunlar düzeltiyor? �O ayeti şöyle anlıyacaksınız!� deme cüretini kimden alıyorlar?
            Harekelerin dayattığı pek çok meale itiraz ediliyor. Örneğin Sebe 19�daki RBN ve BA�D. Mevcut okunuş ve meal:
            Fe kâlû RABBENA BÂİD beyne esfarina:
            "RABBİMİZ! Yollarımızı UZAT!" dediler.
            Muhammed Esed�in buna itirazı var. Esed'e göre (5) doğrusu:
            Fe kâlû RABBUNA BE�ADE beyne esfarina:
            "RABBİMİZ yollarımızı UZATTI," dediler.
            Bunun gibi, harekelerle ilgili pek çok konuda ihtilaf var. Ama bugünün yaşamıyla doğrudan ilgili değiller. Örneğin Sebe 19�un konusu geçmiştir; bugün değil. Ama ilginçtir, Nisâ 3�teki çok eşlilik zulmü Müslüman kadınların yaşamını bügün kararttığı halde insanlar ona KÜTÜK GİBİ duyarsız.”””


            Biz bu delilsiz iftira ve eleştirilere toptan cevap veriyor ve diyoruz:
            Bu Kur’an Allah’ın korumasındadır hiç değişmeden gelmiştir, beğenmiyorsanız ve güvenmiyorsanız başka Kur’an getirin… çok konuşmayın…

            “Çok kocalı evlilik ne kadar iğrençse çok karılı evlilik o kadar iğrençtir.

            Yetmedi. Çok eşçi yorumlardaki şu ipe sapa gelmez iddiaya bakın. Yüce Allah gûya diyormuş ki: "Kadınların ikişeri, üçeri, dörderiyle evlenmeniz zulümse ellerinizin altındaki cariyelerle evlenin." İyi ama cariyeLER de çok eş. Allah hâşâ "Çok eşli olmanız zulümse çok eşli olun!" der mi?”

            Burada cevaplanmaya değer ve kafaları karıştırabilecek tek iddia hür cariye farkıdır. Hürler arasında adaletle hürle cariye arasındaki adalet için aynı muamele gerekiyormuş gibi gösterilmek suretiyle zihinler yanıltılıyor. Oysa hür bir eşinizin yanında alacağınız cariyeye de hür eşiniz kadar hak tanıma zorunluluğunuz mu var. Bu nerede emredilip hangi akılca kabul edilir?

            “”Yargıçların Yargıcı bir yandan 4:82�de "Kuran�ı Allah�tan başkası indirseydi içinde bir çok çelişki bulurlardı," diyecek; bir yandan da ÇOK EŞLİLİK ZULÜMSE ÇOK EŞLİ OLUN diyecek. Der mi? Samimi bir inanırsanız bunu elbet reddedersiniz.””

            evet işte sizi onun koyduğu adil sistemi tahrif ettiğiniz için biz gecemizi uykusuz geçirip bu kadar uzun cevap yazmak zorunda kaldık…

            “Ayetlerin doğru çevirisi şöyle olabilir:

            Yetimlerin mallarını geri verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların malını kendi malınıza katıp yemeyin; büyük günahtır bu (2).

            Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlendirin. Ama bunda da adil olamamaktan korkuyorsanız yalnızca birini. Ya da yeminlerinizin sahip olduklarını. Darlığa düşmekten kurtulmanız için uygun olan budur (3)

            Kadınların mallarını karşılıksız geri verin. Ama onlar birazını kendiliklerinden size bırakırlarsa sağlıkla ve çekinmeden yiyin (4). Allah�ın izniyle sizi ayakta tutan malları aklı ermeyenlere geri vermeyin. Ama onları yedirin, giydirin ve hoşça tutun (5) Yetimleri evlenmelerine (buradaki tahrifat unutulmuş, evlendirinceye kadar olacaktı) kadar sınayın; yaşlarına geldiklerinde onları olgun bulursanız mallarını kendilerine verin; büyüverirler diye aceleyle israf etmeyin� (6).

            Ayetlerin bu şekilde çevirisi Kur’an hakkında azıcık blgisi olan birine için bile mümkün görünmez. Değil tahrifatla yanlış anlam peşinde olunması… Ama bakalım işin içinden nasıl çıkılacak.. ayetler karma karışık hale geldi ki iddia sahibi bile kendini inandırmak iiçn açıklanma ihtiyacı hissetti:

            “””Burada inananlara söylenen şudur:
            Yetimlerinizin malını yanlışlıkla yiyip o büyük günaha girmekten korkuyorsanız elinizde yetim malı tutmayın. Yaşına eren yetimelerinizin mallarını geri verin (4:6). O arada size ana babaları gözüyle bakıp yetki veren yetim kadınların ikişerini ve üçerini ve dörderini evlenDİRin (enkihu).

            Ama yetimelerinizin Allah�ın izniyle sizi de ayakta tutan malları ile (4:5) yatırım yaptıysanız ve topluca evlenmek isteyen sahibelerine iade etmek üzere bir anda denkleştirmek sizi malî darlığa sokacak ve yetimelerinize eksik mal verip haksızlık etmenize yol açacaksa yalnızca bir yetim kadını evlendirin.

            Ya da sevabına iyilik etmek istiyorsanız yeminlerinizin sahip olduğu garibeleri (ma melekeket eyman ukum) evlendirip saygın birer çift olarak topluma kazandırın. Onların malı yok. Mal devri söz konusu olmadığına göre onları topluca evlendirmek sizi malî darlığa düşürmez.”””


            Ben anlamadım ya siz? Yetim kadınları (sanırım kızları diyecekti telaşla unutmuş iddiacı) ikişer üçer dörder evlendirme nasıl olacak. Burada toplu nikah emri mi var yoksa çift çift mi. Diyelim sorumlu olduğunuz elinizin altında 10 kız var evlilik çağına geldiler. Bunların buradaki açıklamaya göre ikişer, üçer, dörder evlendirilmeleri ne anlama geliyor? Yani ikişer değil de birer sene ara ile evlendirip on yılda evlendirmek ya da 5’ini birden evlendirmek neden yasak olsun bunun adaletle ne alakası var. Mal mı? Kime yetimlerin mallarını tamamen kendine kullanma ve onlara geri verememe hakkını nerede kim ve kim verdi ki!.. ama misyoner kafalılarda yetim hakkı tatlı olduğu için adam kendi dünyasından bakacak olaya… yetimlerin 10 tanesinin malını sömürecek ve onlar evlilik çağına gelince elde para olmadığı için onları ikişer ikişer evlendirecek diğerleri bekleyecek ve böylece adalet olacak…

            Anlayan var mı bu mu adalet!... böylesine de komik olunmaz… Ancak misyonerler için ne Kur’an’ın korunmuşluğu önemlidir ne de Allah’ın adaleti…


            İtiraz: Nisa Suresi�nin üçüncü ayetinde ma tabe leküm diye bir ifade var, yani sizin için hoş/çekici olanlar, yani HOŞUNUZA GİDENLER. Hasan Bey bunu göz ardı etmiş; yoksa HOŞUNUZA GİDEN kadınları ikişer, üçer, dörder EVLENDİRİN diye tercüme edecekti ki bu durumda, aklı başında insan sorar. Allah, kadınlardan hoşlandıklarınızı, başka erkeklerle evlendirin anlamında bir emri niye versin? Ve Hasan Bey�in bütün teorisi çökerdi. (SALİH diye birisi)

            Cevap: Hayır, göz ardı etmedim; sizin HOŞUNUZA GİDENLER anlamına geldiğini öne sürdüğünüz o ifadeyi SİZE YETKİ VEREN KADINLAR diye tercüme ettim.

            Doğrudur; "ma tâbe lekum"deki TÂBE "tayyib"le aynı kökten gelir ve "habîs"in zıt anlamlısıdır. Bundan kastedilenin ne olduğu ise Nisâ 2′de görülüyor: Temizi pis ile değiştirmeyin (lâ tebeddelû�l habîse bi�t TAYYİB.)

            Buradaki tabe leküm ün temel anlamı olan hoşunuza gidenler anlamındansa, yan ve uzak anlamı olan yetki verenlere tercihi için hangi gerekli karine veya delil ya da gereklilik var? Hiçbir şey. Sadece doğan yamuklukları kırıp ezmek için, mızrağı çuvala saklamak için beyhude çalışmalar…

            “”””Korumanız altındaki yetimlerin mallarını kendi MALLARINIZA KATARAK yiyemezsiniz; büyük günahtır bu �hûban kebîra (4:2). O mallar yetimlerin kendilerine TAYYİB ama size HABİS yani "haram"dır. Allah size ancak yoksulsanız İZİN VERİR ve o malların ancak örfen uygun olduğu kadarcığını yiyebilirsiniz (4:6).

            Yaşına eren kadınların nikah işlemleri de öyle. Örneğin evlilik önerisini kabul etmek onlara TAYYİB ama size HABİS yani "haram"dır. Ancak onlar evlilikle ilgili işlemlerin bir kısmını yapma yetkisini size verebilir. İşte o zaman işlemlerin hukuken uygun olduğu kadarcığını yapabilirsiniz

            Örneğin bir kadın eğer size anası-babası gözüyle bakıp kendisini evlendirme yetkisi VERDİ ise onu sizden isteyen adama "Verdim gitti!" diyebilirsiniz ama kadının yerine geçip nikah memuruna �Evet!� diyemezsiniz.

            Damat adına "Evet!" diyemezsiniz; gelin adına "Evet!" diyemezsiniz.

            Yok, amacınız baş göz etmek değil kendiniz evlenmekse o zaman da Bakara 235′i vahyeden Allah�a itaaten kadına evlenme önereceksiniz. Kadın SİZİN HOŞUNUZA GİDERSE değil siz kadının hoşuna giderseniz Nisâ 24′ü vahyeden Allah�a itaaten müstakbel eşinizle pazarlığa oturacaksınız.

            Ayrıntıya girmiyorum. Eğer anlaşırsanız eşinize sağlam bir söz �misâkan galîza- vereceksiniz, tıpkı nebilerin Allah�a verdiği söz gibi (4:21, 33:7).

            Kısacası, eğer samimi bir inanırsanız öyle manavdan karpuz alır gibi karı alamazsınız; tıklatıp tıklatıp "Bu kadın HOŞUMA GİTTİ, alayım! Bu kadın HOŞUMA GİTMEDİ, almıyayım!" diyemezsiniz. İslamın kadınları, tıpkı sizin gibi, aklı ve duyguları olan insanlardır; sizi REDDEDİVERİRLER.””””


            Konu mecrasından iyice sapmış bulunuyor. Ayetlerde tahriften önceki anlam şu: Gözetiminiz altında kızlar var bakımıyla sorumlusunuz. Evlilik çağına geldiler onları kendinize almanız haram değildir. Başka hür kadınlarla evlenemeyecek durumda olanlara bunlar tavsiye edilir. Onlarla nikahlanabilirsiniz. Ancak küçükten beri onlar sizin gözetiminizde büyüdükleri için onlarla diğer hür kadınlar arasında adalet çok zor olacak ve onlara zulmetme ihtimaliniz çok büyük olacaktır. Bu duruma düşmektense diğer önceki veya öncekiler gibi hür kadınlarla evlenin.


            “”””TÂBE ile aynı kökten gelen başka bir kelime de Nisâ 4′teki "tıbne"dir. Bakın, mevcut meallere göre nedir TIBNE:

            kadınlar "sadukât"ın bir kısmını
            size BIRAKIRLAR ise (M Esed)
            size SUNMUŞLAR ise (Y N Öztürk)
            size BAĞIŞLARLAR ise (S Ateş, Diyanet, Elmalılı, Mevdudi, E Yüksel)

            Bırakmak, sunmak, bağışlamak elbet VERMEK anlamına gelir.

            Nisâ 4′teki kadınlar kendilerine ait "sadukât"ın bir kısmını size VERİRLER ise onu çekinmeden ve sağlıkla yersiniz. Ve Nisâ 3′teki kadınlar "evlilik işlemlerine dair tasarruf"un bir kısmını size VERİRLER ise, manevî ana babaları olarak, onları baş göz edersiniz�


            Özetle, çok eşlilik "şunun bunun dini"nde helal olabilir ama "Allah'ın dini"nde haramdır. Ahzab 52 onu Allah�ın Elçisine DOĞRUDAN, ümmetine ise DOLAYLI olarak haram eder; Nûr 32 ise doğrudan bütün inanırlara:

            Ve bekarlarınızı evlendirin
            Ve eNKiHu�l eyâmé minkum

            Yüce Allah�ın istisna tanımayan buyruğudur bu. Yani Allah "Bekarlarınızı evlendirin AMA�" demez; aması maması yok, EVLİLERİN evlendirilmesi haramdır çünkü zulümdür. İnsanlara Allah asla zulm etmez; insanlara kendileri zulmeder (Yûnus 44, Âl-i İmran 182).”””

            Bunlarda hiçbir ek delil yok..


            “”””El-Lat, El-Uzza, Menat

            62:9′daki "Allah�ı anmaya koşun!" buyruğundan "El-Uzza, El-Lat, Menat'ı anmaya koşsanız da olur!" icazeti çıkarılabilir mi ki 24:32′deki "Bekarlarınızı evlendirin!" buyruğundan "Evlilerinizi evlendirseniz de olur!" icazeti çıkarılabilsin, eş üstüne eş üretmeyi 4:23′te zulüm ilan edip onu 33:52′de elçisine haram kılan Allah�a inat?”””

            Cuma suresindeki 9. Ayetin putlara çağrı olduğunu kim ne için iddia ettiğini ve bu konuyla alakasını anlamadım..

            “Yüce Allah�ın Nûr 32′de evlenenlere değil evlenDİRenlere sesleniyor olması önemli. Kim onlar? Nikah aktine TANIK olanlar ve akti KAYDA geçiren memur. Onlarsız nikah olmaz. Hayrettin Karaman (6) bunu şöyle dile getiriyor:

            İslam'da nikah (evlenme akdi), fıkıh konularının tasnifi içinde ibadetlere değil, dünya hayatını düzenleyen hükümler (muâmelât) bölümüne girer. Bir satım, bir kira akdi, dinle ilişkisi bakımından ne ise bir nikah akdi de odur. Bu sebeple nikah akdini bir başkası değil, iki taraf yapar; akit, aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla bir erkeğin, ŞAHİTLER huzurunda, karşılıklı rızaları ve irade beyanları ile kurulur/oluşur� Resmî nikah ayrıca KAYIT altına alındığı için evlilik hukukunu koruması, güvence altına alması bakımından dinin amacına daha da uygundur.

            Tanıklar ve memur, evlenenler bekar mı evli mi ona bakacak. Evliyseler tanık olmayı ve nikah kıymayı reddecek, yalnızca bekarları evlendirecekler; evlileri evlendirmek Allah�a isyandır, haramdır.

            Hasan AKÇAY””””


            Birini evlendirin deyince onların adına nikah kıyın şahit olun falan mı anlamına geliyor. Tabi ki bu konuyu şartlanmış bir kafa böyle anlar. Oysa konunun onunla alakası yok. Bu gün birini evlendirdi demek maddi manevi olarak onun evlenmesine yardımcı, aracı oldu anlamında kullanılır hiç kimse ilk olarak onlar adına nikah kıydı anlamında anlamaz…

            “””(1)Hak Dini Kuran Dili
            (2)Polygamy, http://www.sistersinislam.org.my/ind...&task=view
            (3)The Guardian, 8 Ağusutos 2000
            (4)İslam Nasıl Yozlaştırıldı, S. 225
            (5)Kuran Mesajı
            (6)(http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00073.htm)””””


            Bu kaynaklarda, Müslüman olanları hiç biri bu şekilde anlamıyor olayı. Ancak yabancı olup Müsteşrik olanlardan haberim yok.. onlar hakkında da görüşümüzü söyledik. Ancak iddiacının hiç değinmediği ama bu konunun tam merkezinde duran bir ayet daha var onu da biz söyleyelim bakalım da neden değinmemiş çözelim:

            "Ne kadar da isteseniz kadınlar arasında adalet yapmaya güç yetiremezsiniz. O halde büsbütün meyledip, onu duvara asılı bir meta gibi kullanmayın."

            Koca, evlendiği kadınlara mutlaka eşit davranacak ve adaleti temin edecekti.

            Bunun için sevgi, cinsel ilişki, giyim - kuşam, beslenme, güzel söz ve iyi davranış eşit olarak yapılmalıydı.Kadınlar da birbirlerini kıskanmamalı, huzurlu olmalıydılar.

            Oysa bütün bu olanakları temin etmek imkansızdı. Ahzab 33 / 4: « Allah bir insanın göğsüne iki kalp koymadı...» ayeti ile de sevginin ancak bir eşe verilebileceği belirtiliyordu.

            İsteseniz de kadınlar arasında adaleti sağlayamazsınız.
            Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında ADALET yapamazsınız.

            Öyle ise (birine) tamamen yönelip ötekini askıda (kocasız) bırakmayın. (Nisa 4 /129) diyerek çok evlilikte adaletin ne anlama geldiği ve nasıl sağlanacağı gösterilmiş oldu. Çok evliliği bizzat yasama olarak belirten Allah adalet konusunda kalbinizde sevgi adaleti değil davranışlarda adaleti emretmiş oldu böylece.. askıdaymış gibi bırakmayın. Yani ona da aynı muameleyi yapın...

            Sizce şimdi iddiacının neden bu ayete hiç değinmediği ortaya çıkmıştır umarım… Rabbim bizi şeytandan ve onun yaydığı kompleksten ve de cehaletten korusun…

            Yorum


              #7
              Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

              Allah razi olsun kardesim
              makaleyi okurken, bazi seylerin birbiriyle veya konunun özüyle alakasi olmadigini farketmistim...simdi siz bazi detaylari yazinca, makalenin ne kadar tutarsiz oldugunu daha iyi görmüs oldum


              Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

              Yorum


                #8
                Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                Bazen bu tür basit ve kabul görmeyecek iddiaları uzun uzun yazanların başka amaçları olabiliyor. sağ gösterip sol vurma gibi.. ben şahsen azıcık bir ilmi olanın burdaki iddialara hiç kanmayacağını ve makalenin hedefindeki ana konuda iddia sahibine katılmayacağını biliyorum. bunu iddiacı benden daha iyi bilir ve hesaplar, ancak buna rağmen yine de yazarlar bu tür yazılar ama neden?

                işte burda başka hedefler var. satır arasında gizlenmiş olan başka hedefler. Müsteşrik kaynaklı bir çok yazı aslında yan hedefler ve gizlenmiş zehirler için yazılır. En azından şeytanın ilham nedeni budur onlara.

                örneğin bu yazıda esas amaçlanının ben harekelerle ilgili olarak Kur'an'ın sahihliğine gölge düşürmek, yanlış bilgilendirmek, ve şüphe uyandırmak hatta Kur'an'ın tahrif edildiği iddiasını bilinç altlarına kazımak var..

                makaleyi buraya taşıyan apollonius kardeşimizi bu amaç için çalışmaktan tenzih ettiğimi açıklamak zorundayım.. konu bundan daha ötede.. ancak burada biz açıkladık bu tehlikeye işaret ettik başka yerlerde de bu alıntı paylaşılırsa feci sonuçlar doğurur ve mesuliyeti çok büyük olur. altından kalkılamaz. Ahirette feci hesap doğar diye düşünüyoruz...

                Bu yazıda çok evliliğin Kur'an'da olup olmadığına inanmaktan çok daha tehlikelidir harekler konusunda yazıda geçen saptırmalar... Bir hukuki konuda yanlış bilgilenmekle Kur'an'ın tamamı hakkında yanlış bilgilenmek ve inanmak altından kalkılamayacak sapmalara kapı açar.. ve işin nerede duracağını yazıyı yazan bile kestiremez...

                bu tür yazılar ustaca yazılmış müsteşriklerin İslam dünyasına soktukları yazılardır. Örneğin Mehdi a.f. ile ilgili inancı sarsıcı yazılar sebebiyle de tüm hadisler hakkında güvensizlik yaratma amaçlanır...

                bu açıdan kayanklarımızın müsteşrikler mi yoksa müslümanlar mı, müslümanlarsa Ehlibeyt kaynaklı mı yoksa beşer kaynaklı mı iyi dikkat etmeli ve ona göre okumalıyız. yoksa zehirli bilgiler çok olur...

                sünni iken müsteşriklerin kitaplarını okurdum hayran kalırdım adamın ne amacı var da bu kitabı yazmış müslümanlara hizmet mi amacı dinlerini onlara öğretmek İslam'ın güzelliğini onlara göstermek mi diye düşünürdüm, evet dersek o zaman kendisi neden müslüman olmamış bu güzel dediklerine inanmamış diye düşünür ve cevap veremezdik. ancak şii olup da Ehlibeyt alimlerinin gerek müsteşriklerin gerekse Türkiyedeki yerli işbirlikçilerinin ya da gafil olarak bu aldanda laf edenlerin (Allah ilmini yolumuzu aydınlatmak ve tehlikleri göstermekten uzak etmesin) bu alandaki reddiyelerini okuduğumda cevabını tam olarak bulmuş oldum. Örneğin bu konuda Ehlibeyt a.s. dergisi Mehdi a.f. özel sayısı çok önemli hayati bilgileri içermektedir...

                son olarak bu tür müsteşrik kaynaklı bilgilerle beslenen sünni bilginler, okudukça bilgide yükseldikçe ahlaken yükselmiyorlar, kibir ve müslümanlara olan düşmanlıkları artıyor, zalimlerle birlikte oluyorlar.. ihlasları takvaları azalıyor. cahillere baktığınızda sünni kesimde okumamışlardan daha ihlaslı görüyorsunuz. işte bu o okuyan kesimin, İslamı bozmak ve tahrifle müslümanları sömürgeleştirme hedefi olan müsteşriklerin bilgileriyle beslenmelerinden başka bir şekilde açıklamak mümkün değildir....

                bu durumda tek yol olarak Ehlibeyt a.s. mektebi öğretileri kalmaktadır...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                  Allah razi olsun kardesim tekrar...
                  sanirim bir diger amacta, resulullahin nefsi yönlerinin zaman zaman agir bastigi ve bu nedenle kuranda kendisini destekleyici ayetler bulunduguna dair kapi aralamak
                  siiler icin bu kapi zaten en bastan kapalidir hamd olsun


                  Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                    [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=10836.msg67346#msg67346 date=1262306621]
                    Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

                    Biz dini uygulamaların hangisinin doğru olduğunu cehaleti gırtlaklarından aşmışlardan öğreneceksek Masum imamları unutmuş olmamız gerekirdi. Ki bu yüzden şiiyiz. Bu örnekler bize sökmez… Sünnileri ilgilendirir… (bunda bile emin değilim!)
                    [/quote]

                    S.A

                    Değerli üstadım ehlibeytin_izinde ;
                    Verdiğiniz cevaplardan ötürü rabbim sizden hoşnut olsun..


                    sayın Apollonius ; değerli üstadımın değindiği gibi, biz her Kur'an ayetleri hakkında kendine göre yorum yapan kişilere, hele hele islamı tahrif amaçlı islami öğretilerden uzak yorumlara pek kanmayız Allah'ın izniyle...

                    Allah'ın ayetlerini kendi anlayışınıza göre yorumlamış, aslı astarı olmayan iddialar ile Allah'ın helalini haram, Haramını helal göstermeye çalışmışsınız...

                    Ayetleri yorumlarken öncelikle Resulullah (s.a.a) beyanları ve Ehli Beyt'inin açıklamalarını temel kabul edilerek; ayet hakkında gerekli dükümanları ( nüzul sebebi, nasih,mensuh,muhkem ve müteşabih v.s gibi) sağlayıp bu esalar ile sonuca gitmek gereklidir...

                    Ayrıca meal ve tefsir konusunda tam bir bağımsz açıklama yapmak içinde bunlar gerekli ve olmazsa olmazlardır...


                    Peygamber’e (s.a.a) göre “Ehlibeyt Nuh’un gemisi gibidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan boğulur. Onların bilgisi herkesi aşar”.

                    Selam hidayete tabi olanlara olsun...



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                      Yazılar alıntıdır arkadaşlar. Kaynakları altında yazıyor. Ben yazarsam kaynak olmaz altında ))

                      Yazıdaki her şey doğru olacak diye bir kaide yok. Ben yazan her şey üzerine düşünürüm. Şu hareke konusuna kafam takıldı.

                      Düşünüyorum şimdi; Allahın yazdığı kuran üzerine insan birisi akıl yürüterek "şurada elmayı dememiştir, elmaya demek istemiştir" diyerek mi koymuştur harekeleri.? Eğer bu şekilde konmuşsa insan eli değen her şeyde olabileceği gibi hata payı olabilir

                      Kuran'ın Harekelenmesi hakkında bilgi verebilir misiniz?

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                        [quote author=Apollonius link=topic=10836.msg67394#msg67394 date=1262371293]
                        Yazılar alıntıdır arkadaşlar. Kaynakları altında yazıyor. Ben yazarsam kaynak olmaz altında ))

                        Yazıdaki her şey doğru olacak diye bir kaide yok. Ben yazan her şey üzerine düşünürüm. Şu hareke konusuna kafam takıldı.

                        Düşünüyorum şimdi; Allahın yazdığı kuran üzerine insan birisi akıl yürüterek "şurada elmayı dememiştir, elmaya demek istemiştir" diyerek mi koymuştur harekeleri.? Eğer bu şekilde konmuşsa insan eli değen her şeyde olabileceği gibi hata payı olabilir

                        Kuran'ın Harekelenmesi hakkında bilgi verebilir misiniz?
                        [/quote]

                        s.a

                        sayın Apollonius ;


                        Kur'anın harekelenmesi veya kitap haline getirilmesi İmam Ali (a.s) nin eliyle Hz. Resulullah (s.a.a) ın vefatından hemen sonra yapılmıştır...
                        Aslında sizin bahsettiğiniz esre-üstün v.s farklılıkları ehli sünnet için geçerlidir...
                        Şia özel ve genel manada Kur'an ayetlerinin meal ve tefsirlerini 14'masumdan aldığı için böyle bir ihtilaf sorunuda yoktur...

                        Selam hidayete tabi olanlara olsun...



                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                          Harekeler konusunda şöyle bir yazı gördüm:

                          Ornegin, Fatiha suresinin altinci ayeti Ali Mushafina "Ihdina s sirat el mustakiym" degil de "Arsidna s sirat el mustakiym!" seklinde yazilmis.

                          Boyle bir degisiklik fatiha suresinde anlam degisikligi yapmiyor olabilir, peki, baska bir surede yapilan benzer bir degisikligin anlama mudahale etmediginin bir garantisi var mi?
                          Ben de bu konu üzerinde düşündüm ve ne yazık ki yeterince bilgi sahibi değilim. Sizin kafanız rahatsa anlatın da ben de rahatlayayım. Buraya aldığım hiç bir yazı sünni bir kaynaktan değildi.


                          Çok eşlilik konusunda ise kafamda bir soru daha var. Allah Kuranda insanların çift yaratıldığını söylüyor ve Nisa suresinde tek eşliliği tercih ettiğini söylüyor. 4 eşin amacını ben çözebilmiş değilim. Eğer 4 eş ile amaç üremekse Allah Ademi yarattığında yanına 4 kadın yaratsaydı daha iyi olmaz mıydı? Peygamberimizin diğer eşlerini ne şartlarla ve ne amaçlarla aldığını tarihten biliyoruz. Bu yüzden peygamberimizi bu konunun dışında tutabiliriz. İmamların amaçları nelerdi? Hz. Ali neden çok eşli değildi?

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                            [quote author=Apollonius link=topic=10836.msg67401#msg67401 date=1262375276]
                            Harekeler konusunda şöyle bir yazı gördüm:

                            Ornegin, Fatiha suresinin altinci ayeti Ali Mushafina "Ihdina s sirat el mustakiym" degil de "Arsidna s sirat el mustakiym!" seklinde yazilmis.

                            Boyle bir degisiklik fatiha suresinde anlam degisikligi yapmiyor olabilir, peki, baska bir surede yapilan benzer bir degisikligin anlama mudahale etmediginin bir garantisi var mi?
                            Ben de bu konu üzerinde düşündüm ve ne yazık ki yeterince bilgi sahibi değilim. Sizin kafanız rahatsa anlatın da ben de rahatlayayım. Buraya aldığım hiç bir yazı sünni bir kaynaktan değildi.


                            Çok eşlilik konusunda ise kafamda bir soru daha var. Allah Kuranda insanların çift yaratıldığını söylüyor ve Nisa suresinde tek eşliliği tercih ettiğini söylüyor. 4 eşin amacını ben çözebilmiş değilim. Eğer 4 eş ile amaç üremekse Allah Ademi yarattığında yanına 4 kadın yaratsaydı daha iyi olmaz mıydı? Peygamberimizin diğer eşlerini ne şartlarla ve ne amaçlarla aldığını tarihten biliyoruz. Bu yüzden peygamberimizi bu konunun dışında tutabiliriz. İmamların amaçları nelerdi? Hz. Ali neden çok eşli değildi?
                            [/quote]

                            s.a

                            sayın Apollonius ;

                            imam Ali (A.s) mushafında yazılış ve mana ne ise aslı zaten odur, bundan bizim bir şüphemiz yok zaten..(sizin tesbitiniz kendi doğrunuza göredir)
                            Kur'anın tabiriyle evet her şey çift yaratılmıştır ve bu sadece insana mahsus bir durum değildir, ayrıca Hz Adem (a.s) ın tek mi yoksa çok evlimi olduğu konusunda tatmin edici bir bilgi yoktur..
                            imam Ali (A.s) ın tek eşli olduğunu nerden çıkardınız anlamış değilim..
                            Hz fatıma (s.a) ile evliyken başka biriyle evlenmemiş, sonrasında çok eşlilik yapmıştır..


                            yinede en doğrusunu Allah bilir..

                            Selam hidayete tabi olanlara olsun...



                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: İslamda Çok Eşlilik (4 Kadın) Haramdır Görüşü

                              [quote author=Kerbela44 link=topic=10836.msg67405#msg67405 date=1262376856]
                              imam Ali (A.s) ın tek eşli olduğunu nerden çıkardınız anlamış değilim..
                              Hz fatıma (s.a) ile evliyken başka biriyle evlenmemiş, sonrasında çok eşlilik yapmıştır.
                              [/quote]

                              Cahilliğimi bağışlayın evet öyleymiş. Ben de bilmiyordum.

                              Peki harekeleme konusunda Ali mushafı ile ilgili başka ne farklar vardır?

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X