Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HULASA - Mizan’ul Hikmet

Daraltma
Bu sabit bir konudur.
X
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

    4- İnsanların Adaletle Davranması

    “Andolsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru hareket etmeleri için peygamberlerle kitab ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara bir çok faydası bulunan demiri var ettik. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.” *10137


    5- İhtilafları Ortadan Kaldırmak


    “İnsanlar bir tek ümmetti. (Aralarında sınıfsal çelişki ve çatışma yoktu. Ama ihtilaflar başlayınca) Allah peygamberleri müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdi; insanların ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında hüküm vermek için onlarla birlikte hakka davet eden kitaplar indirdi. Ancak kendilerine kitab verilenler, kendilerine belgeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden onda ayrılığa düştüler. Allah, iman edenleri, ayrılığa düştükleri gerçeğe kendi izni ile hidayet etti. Allah dilediğini doğru yola hidayet eder.” *10138


    4697.İmam Ali (a.s): “Bir de Allah’ın onlara Resulü’nü yollayıp nimetlendirdiği zamanlara bakın; diniyle itaatlerini pekiştirdi, onları daveti etrafında toplayarak uzlaşmalarını sağladı; bu dinde birleşmeleri yüzünden yücelik kanatlarını gererek nimetini üzerlerine nasıl yaydı! Türlü türlü nimetlerini, bereketlerini, hayırlarını üzerlerine akıttı. Nimetler içinde yüzenler, o nimetle yaşamanın zevkine erenlerden oldular.” *10139


    10137* Hadid, 25
    10138* Bakara, 213
    10139* Nehc’ul-Belağa, 192. hutbe


    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

      6- Hücceti Tamamlamak

      4698.Resulullah (s.a.a): “Allah Peygamberleri, yaratıkları üzerine yetkin bir hüccet olsunlar ve onlara gönderdiği elçileri ve şahitleri olsunlar diye göndermiştir. Allah, insanlar içinde helak olanlar delil üzere helak olsunlar ve ihya olanlar da delil üzere ihya olsun, kullar Rableri hakkında bilmediklerini bilsinler, inkar ettikleri Rabblerini rububiyetiyle tanısınlar ve şirk koştukları Rablerinin uluhiyetini birlesinler diye Peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak göndermiştir.” * 10140

      10140* et-Tevhid, 45/4




      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

        1302. Bölüm

        Peygamberlerin Sınıfları


        “Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut bir elçi gönderir; izniyle, dilediğine vahyeder. Doğrusu O yücedir, hikmet sahibidir.” *10141


        4699.İmam Sadık (a.s): “Nebiler ve Resuller dört kısımdır: Bir nebi sadece kendisine nebidir, başkasına sirayet etmez. Bir nebi rüyada görür ve ses işitir, ama onu uyanıkken göremez ve hiç kimseye gönderilmemiştir. Kendisinin de bir imamı ve önderi vardır. Nitekim İbrahim, Lut’un (a.s) imamı idi. Bir peygamber de rüyada görür, ses işitir, meleği görür ve az veya çok bir gruba gönderilmiştir. Tıpkı Allah’ın hakkında şöyle buyurduğu Yunus gibi: “Biz onu yüzbin veya daha fazla kimseye gönderdik.”*10142 İmam Sadık (a.s) daha sonra şöyle buyurmuştur: “Daha fazla cümlesinden maksat otuz bindir. (yani Yunus -a.s- yüzotuz bin kişiye gönderilmiştir.) Yunus’un da bir önderi ve imamı vardı. Bir Peygamber de rüya aleminde görür, ses işitir, uyanıkken müşahade eder ve hem de imamdır.
        Tıpkı ulu’l-Azm Peygamberleri gibi. İbrahim (a.s) sadece Peygamber idi ve imam değildi. Sonunda Allah şöyle buyurdu: “Ben seni insanlara imam kıldım.”
        *10143 *10144


        10141* Şura, 51
        10142* Saffat, 147
        10143* Bakara, 124
        10144* el-Kafi, 1/174/1


        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

          1303. Bölüm

          Peygamberlerin Sayıları


          4700.Resulullah (s.a.a), kendisine Peygamberlerin sayısını soran Ebu Zer’e şöyle buyurmuştur: “Yüz yirmi dört bin Peygamber.” Ben, (Ebu Zer) şöyle arzettim: “Onlardan kaç tanesi Resul idi?” Peygamber şöyle buyurdu: “Çok büyük bir grup, tam üç yüz onüç tanesi” Ben şöyle arzettim: “İlk Peygamber kimdi?” Allah Resulü şöyle buyurdu: “Adem.” *10145

          *10145 el-Hisal, 524/13




          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

            1304. Bölüm

            Ulu’l Azm Peygamberler


            “Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret; küfredenler için acele etme; onlar, kendilerine söz verileni gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir müddeti eğlendiklerini sanırlar. Bu bir bildiridir; yoldan çıkmış olanlardan başkası mı yok edilir?” *10146


            4701.İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), bazı ashabına şöyle buyurmuştur: “Peygamberler arasından beş kişi ulu’l-azm peygamberi (azim sahibi) idi.” Ben (ravi) şöyle dedim: “Onlar kimlerdir?” İmam şöyle buyurdu: “Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (s.a.a).” Ben şöyle arzettim: “Ulu’l-azm'in manası nedir?” İmam şöyle buyurdu: “Yani doğu ve batı bölgesindeki, cin ve insan topluluklarına gönderilmiş olan kimselerdir.” *10147


            4702.İmam Sadık (a.s), kendisine, “Azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret” ayetini soran Sema’a b. Mihran’a şöyle buyurmuştur: “Onlar Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed’dir (s.a.a).” Ben, (Sema’a) şöyle arzettim: “Onlar, neden ulu’l-azm oldular?” İmam şöyle buyurdu: “Zira Nuh bir kitap ve şeriat ile gönderildi. Nuh’tan sonra gelen her Peygamber de
            4703.Nuh’un kitabını, şeriatını ve yolunu takip etti. Sonunda İbrahim (a.s) suhufla ve Nuh’un kitabını terketme azimetiyle gönderildi. Elbette onu inkar ederek değil.” *10148



            10146* Ahkaf, 35
            10147* el-Bihar, 11/33/25
            10148* el-Kafi, 2/17/2


            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

              1305. Bölüm

              Peygamberlerin Özellikleri


              4704.Resulullah (s.a.a): “Şüphesiz biz Peygamberler topluluğu, insanlara akılları miktarınca konuşmakla emrolunduk.” *10149


              4705.Resulullah (s.a.a): “Biz Peygamberler grubunun gözleri uyur, ama kalpleri uyumaz. Arkamızı da tıpkı önümüz gibi görürüz.” *10150


              4706.Resulullah (s.a.a): “Karşılaşırken güleryüzlü olmak ve buluştuğunda tokalaşmak, Peygamberlerin ve doğruların ahlakındandır.” *10151


              4707.Ketade: “Allah her Peygamberi güzel yüz ve güzel sesle göndermiştir.” *10152


              4708.İmam Ali (a.s), Peygamberlerin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar, mustazaf bir topluluktu. Allah onları açlıkla denedi, meşakkatlere, korkulara uğratarak imtihan etti. Onları zorluklarla halis kıldı… Münezzeh olan Allah dileseydi, nebilerini gönderdiği zaman altın definelerini, halis altın madenlerini ihsan eder; bağlar, bahçeler verirdi; Fakat bunu yapsaydı imtihan ortadan kalkar, cezalar boşa giderdi…Fakat Allah, elçilerini iradelerinde güç sahibi kıldı, görenlere karşı hallerini zayıf gösterdi. Gözleri, gönülleri dolduran bir kanaat, kulaklara ve gözlere eza olan bir yokluk verdi.” *10153


              4709.İmam Sadık (a.s): “Allah gönderdiği her Peygamber’i, insanları idare etmeyi öğretmek için hayvanlara çobanlık ettirmiştir.” *10154


              4710.İmam Kazım (a.s): “Aziz ve celil olan Allah gönderdiği her Peygamber ve vasiyi mutlaka cömert olarak göndermiştir.” *10155


              4711.İmam Rıza (a.s): “Peygamberlerin hasletlerinden biri de temizliktir.” *10156


              4712.İmam Rıza (a.s): “Güzel koku kullanmak Peygamberlerin ahlakındandır.” *10157
              bak. el-Bela; 267. Bölüm


              10149* el-Bihar, 77/140/19
              10150* a.g.e, 16/172/7
              10151* Tenbih'ul-Havatir, 1/29
              10152* et-Tabakat’il-Kubra, 1/376
              10153* Nehc’ul-Belağa, 192. hutbe
              10154* İlel’uş-Şerayi’, 32/2
              10155* el-Kafi, 4/39/4
              10156* Tenbih’ul Hevatir, 442
              10157* el-Kafi, 6/510/1


              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                275. Konu: Nübuvvet (2)

                Özel


                1306. Bölüm


                Adem (a.s)


                “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabbinizden sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir.” *10158


                4713.İmam Ali (a.s), Adem’in yaratılışının sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Sonra münezzeh Allah yerin sarpından ve yumuşağından, tatlısından ve tuzlusundan toprakları bir araya topladı, suyla karıştırıp halis bir kıvama getirdi. Nemlendirerek yapışkan hale getirdi. Bundan yönleri, ilişik yerleri, organları ve bölümleri olan bir suret yarattı. Pekişinceye kadar kurutmuş, belli ve sınırlı bir süre sıklaştırmıştır. Sonra O’na ruhundan üfleyince kendini idare edecek zihni, tasarrufta bulunduğu fikirleri… tatları, kokuları, renkleri ve türleri ayıran bir bilgisi olan bir insan oluverdi. Ayrı renklerdeki topraklarla yoğruldu.
                4714.Benzer ve zıtlarla birleşik hale getirildi. Soğuk ve sıcak, yaş ve kuru farklı unsurları ile yoğruldu.” *10159


                4715.İmam Ali (a.s): “Yeryüzünü döşeyip, işini bitirince Adem’i yaratıkları arasından seçmişti. Onu insan yaratılışının ilk türü olarak yaratmıştı.” *10160


                4716.İmam Sadık (a.s): “Adem yeryüzünün ediminden (yüzeyinden) yaratıldığı için Adem olarak adlandırılmıştır.” *10161


                4717.Ebu’l-Mikdam: “İmam Bakır (a.s)’a şunu sordum: “Allah Havva’yı hangi şeyden yarattı?” İmam şöyle buyurdu: “Bu insanlar ne diyorlar?” Ben şöyle arzettim: “Şöyle diyorlar: “Allah onu Adem’in bir kaburgasından yarattı.” İmam şöyle buyurdu: “Yalan söylüyorlar. Allah onu Adem’in kaburgasından başka bir şeyden yaratmaktan aciz miydi?” Ben şöyle arzettim: “Fedan olayım ey İbn-i Resulillah! Onu hangi şeyden yarattı?” İmam şöyle buyurdu: “Babam, babalarından (a.s) Peygamber’in şöyle buyurduğunu haber vermiştir: “Allah Tebarek ve Teala bir avuç toprak aldı, onu sağ eliyle –Allah’ın her iki eli de sağdır- birbirine karıştırdı. Ondan Adem’i yarattı. Ondan bir miktar toprak arttı ve ondan da Hava’yı yarattı.” *10162


                4718.Bureyd bin Muaviye el İcli, Ebi Cafer’den (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah Adem’e cennetten bir huri indirdi. Adem onu oğullarından biriyle evlendirdi. Diğerini de cinden biriyle evlendirdi. Her ikisi de doğurdu. İnsanlarda varolan cemal ve huy güzelliği şüphesiz ki huridendir. İnsanlarda olan kötü huy ise cin kızındandır ve o oğlunu kızıyla evlendirmeyi hoş görmemişti.” *10163


                10158* Nisa, 1
                10159* Nehc’ul-Belağa, 1. hutbe
                10160* a.g.e, 91. hutbe
                10161* İlel’uş-Şerayi’, 14/1
                10162* el-Bihar, 11/116/46
                10163* İlel’uş Şerayi, 103/1


                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                  1307. Bölüm

                  İdris (a.s)


                  “Kitapta İdris’i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi. Biz onu yüce bir yere yükselttik.” *10164


                  4719.Resulullah (s.a.a): “Allah İdris’e otuz sahife nazil buyurdu.” *10165


                  4720.Resulullah (s.a.a): “Ey Ebazer! Peygamberlerden dört kişi Süryani idiler: Adem, Şit, Uhnuh –ki bu ilk defa kalem ile yazan İdris’tir ve Nuh (a.s) onlara selam olsun.” *10166


                  4721.İmam Sadık (a.s): “Mescid’us-Sehle İdris Peygamber’in (a.s) içinde terzilik yaptığı evi idi.” *10167


                  10164* Meryem suresi; 56-57
                  10165* el-Bihar, 1/277/5
                  10166* el-Hisal, 524/13
                  10167* el-Bihar, 11/284/12


                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                    1308. Bölüm

                    Nuh (a.s)


                    And olsun ki Nuh’u kavmine gönderdik. “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilâhınız yoktur; doğrusu sizin için büyük günün azabından korkuyorum” dedi.” *10168


                    Onlara Nuh’un başından geçenleri anlat! Kavmine, “Ey kavmim! Eğer durumum, Allah’ın ayetlerini hatırlatmam size ağır geliyorsa ben Allah’a güvenmişimdir.” *10169

                    bak. Hud, 25-48; Enbiya, 76-77; Muminun, 23-30; Şuara, 105-122; Ankebut, 14-15; Saffat, 75-82; Zariyat, 46; Kamer, 9-17; Tahrim, 10; Nuh, 1-28

                    4722.Resulullah (s.a.a): “Gönderilen ilk Peygamber Nuh idi.” *10170


                    4723.Resulullah (s.a.a): “Allah Nuh’u kırk yaşında gönderdi. O tam dokuz yüz elli yıl kavmini davet etti. Tufandan sonra atmış yıl hayatta kaldı. Bu süre zarfında da insanların sayıları çoğaldı.” *10171


                    4724.İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın, “Ona sadece az bir topluluk iman etti” *10172 ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar sekiz kişi idiler.” *10173


                    4725.İmam Bakır (a.s): “Nuh (a.s) (hurma) çekirdeğini ektiğinde oradan geçen kavmi kendisine gülerek alay ettiler ve şöyle dediler: “Şimdi de ağaç dikiyor!” Sonunda ağaç büyüdü, büyük ve yüksek bir hurma ağacına dönüştü. Nuh onu kesti ve traş etti. Bu defa da kavmi şöyle dedi: “Şimdi de marangozluk ediyor.”Nuh sonra da onları birleştirdi ve bir gemi yaptı. Yine kavmi yanından geçerken gülerek şöyle dediler: “Şimdi de çölde gemiciliğe başlamış.”Sonunda da Nuh gemi yapma işini (başarıyla) sona erdirdi.” *10174


                    4726.İmam Sadık (a.s): “Adem ile Nuh (a.s) arasında tamamı Peygamber olan on baba yer almıştır.” *10175




                    10168* A’raf, 59
                    10169* Yunus, 71
                    10170* Kenz'ul-Ummal, 32391
                    10171* Müstedrek-ü Ale’s-Sahiheyn, 2/595/4005
                    10172* Hud, 40
                    10173* el-Bihar, 11/336/64
                    10174* el-Kafi, 8/283/425
                    10175* Nur’us-Sakaleyn, 4/62/71


                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                      Hz. Nuh’un (a.s) Kur’an'daki Kıssası:

                      Biseti ve Gönderilişi


                      Hz. Adem’den (a.s) sonra insanlar bir ümmet olarak oldukça sade ve insani fıtrata dayalı bir hayat yaşıyorlardı. Sonunda aralarında kibir ve büyüklenme ruhu yaygınlaştı ve yavaş yavaş bazısı üzerine sulta kurmaya başladı.


                      …Böylece Nuh’un (a.s) zamanında yeryüzünde fesat yaygınlaştı. İnsanlar tevhit dininden ve toplumsal adalet uygulamasından yüz çevirdi, putlara ibadet etmeye yöneldiler. Bu putlar arasından münezzeh olan Allah Vedd, Suvaa’, Yeyus, Yeuk ve Nesr putlarının adını (Nuh suresinde) anmıştır. Sonunda toplumsal sınıflar birbirinden uzaklaştı, mal ve evlat ile güçlü olanlar zayıfların haklarını zayi ettiler. Zorbalar elinin altındaki kimseleri zaafa sürüklediler ve gönülleri istediğinde onlar üzerinde sulta kurdular (A’raf, Nuh, Hud).

                      Sonunda Allah Nuh’u (a.s) kitap ve şeriatla birlikte insanlara gönderdi. Nuh (a.s) müjde ve korkuyla onları münezzeh olan Allah’ın tevhidine, ortaklarını reddetmeye ve kendi aralarında eşitliği hakim kılmaya davet etti (Bakara, 213).

                      Nuh’un Davet Hususunda Gösterdiği Çaba


                      …Nuh (a.s) kavmini Allah’a ve ayetlerine iman etmeye davet etti. Bu yolda tüm gücünü ortaya koydu. Gece gündüz gizli ve aşikar onları hak yola davet eti ama insanların ona verdiği cevap sadece inat ve büyüklenme idi.


                      Nuh’un (a.s) Davet Süresi


                      Nuh (a.s) dokuzyüz elli yıl kavmini münezzeh olan Allah’a davet etti, ama onlar sadece şakaya aldılar, alay ettiler, cinnet geçirmekle itham ettiler ve sadece üstünlük peşinde koştuğunu iddia ettiler. Böylece sonunda Nuh (a.s) Rabbinden yardım diledi (Ankebut suresi).


                      Nuh’un (a.s) Gemi Yapması


                      …Allah-u Teala ona kendi yardımıyla gemi yapmasını emretti ve böylece Nuh (a.s) gemi yapmaya koyuldu.


                      Azabın İnmesi ve Tufanın Gelmesi


                      …Gemi yapımı bitti, Allah’ın emri geldi ve motoru çalıştığında Allah-u Teala Nuh’a her hayvandan bir çift almasını ve boğulması hususunda emir verilen hain eşi ve gemiye binmekten çekinen oğlu dışında tüm ailesini ve iman eden kimseleri gemiye bindirmesini emretti. (Hud ve Muminun suresi)


                      Nuh(a.s) onları yükleyip tümünü gemiye bindirdikten sonra Allah göğün kapılarını açtı, gökten su boşaldı, yeryüzündeki pınarlar taşıp aktı, sular taktir edilen emir üzere birbirine ulaştı. (Kamer suresi) Su yükseldi, gemi suyun üzerinde kaldı ve dağ gibi dalgalar arasında yavaş bir şekilde yola düştü. (Hud suresi)


                      Allah’ın Emrini Yerine Getirmek ve Nuh’un (a.s) ve Kendisiyle Birlikte Olan Kimselerin Gemiden İnmesi


                      Tufan yaygınlaşıp insanlar boğulunca (Saffat suresi 77.ayetten anlaşıldığı üzere) Allah yeryüzüne suyu yutmasını ve göğe de suyunu kesmesini emretti. Böylece su dibe indi ve gemi Cudi dağının üzerine oturdu.” *10176



                      10176* Tefsir’ul Mizan 10/270



                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                        1309. Bölüm

                        Hud (a.s)


                        “Ad kavmine de, kardeşleri Hûd’u gönderdik: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilâhınız yoktur. Karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” dedi.” *10177

                        bak. Hud, 50-60; Müminun, 31-41; Şuara; 123-140; Fussilet, 13-16; Ahkaf, 21-26; Zariyat, 41-42; Kamer, 18-22; Hakka, 8; Fecr, 6-8

                        4727.İmam Bakır (a.s): “Nuh’un (a.s) nübüvveti sona erip ömrü tükendiğinde aziz ve celil olan Allah ona şöyle vahyetti: “Ey Nuh! Nübüvvetin sona erdi ve ömrün tükendi. O halde yanında olan ilmi, imanı, büyük adı, ilim mirasını ve Nübuvvet ilminin eserlerini soyundan geriye kalanlara bırak…
                        Nuh da Sam’a, Hud’un (a.s) gelişini müjdeledi. Nuh ile Hud arasında da bir takım Peygamberler yer aldı.
                        Nuh şöyle buyurdu: “Allah Hud adında bir Peygamber gönderecektir. O kavmini aziz ve celil olan Allah’a davet edecektir, ama kavmi onu yalanlayacak, aziz ve celil olan Allah da bir fırtına vesilesiyle onları helak edecektir. O halde sizden herkim ona erişirse kendisine iman etsin ve aziz ve celil olan Allah’ın kendisini fırtına azabından kurtarması için ona uysun.” *10178


                        4728.İmam Sadık (a.s): “Aziz ve celil olan Allah Hud’u gönderince Sam’ın oğullarından geri kalanlar ona teslim oldular, ama diğerleri şöyle dediler: “Bizden daha güçlü olan kimdir?” Böylece şiddetli bir fırtına vesilesiyle helak oldular. Hud kendi takipçilerine tavsiyede bulundu ve onlara Salih’in (a.s) gelişini müjdeledi.” *10179



                        10177* A’raf, 65
                        10178* el-Kafi, 8/115/92
                        10179* Kemal’ud-Din, 136/5


                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                          Hz. Hud (a.s) ve Ad Kavminin Kıssası Hakkında Bir Söz

                          …Bu kavim hakkında Kur’an’ın zikrettiği şey adının Ad olduğudur -ve bazen de onlar ilk Ad kavmi olarak adlandırılmaktadır. (Necm, 50)- Bu da Ad adında ikinci bir kavmin olduğuna işaret etmektedir. Bu kavim de Nuh kavminden sonra (A’raf suresi 69) Arap yarımadasında olan Ahkaf’da*10180 yaşıyorlardı. (Ahkaf suresi 21)


                          …Ad kavmi belli bir süredir. Allah’ın nimetinden istifade ediyorlardı. Ama sonunda ahlak ve davranışları değişti, putperestlik aralarında kökleşti ve her yüksekliğin üstünde boş yere bir burç yaptılar.


                          …Böylece Allah Hud’u (a.s) kendilerini hakka, Allah’a ibadet etmeye ve putperestliği terketmeye adaletle ve merhametle amel etmeye davetle ve onları irşad etmek için gönderdi. (Şuara suresi 130.ayet) Hud tüm gücüyle öğüt ve nasihat yolunda çalıştı, kendilerine yolu aydınlattı, özür ve bahane yolunu kapattı, ama onlar onun karşısında imtina edip sakındılar.


                          …Bunun üzerine Allah onlara azap indirdi ve üzerlerine, estiği her şeyi ölü kemik haline çeviren bir rüzgar gönderdi. (Zariyat suresi 42.ayet)… *10181


                          10180* Ahkaf kelimesi hıkf kelimesinin çoğulu olup alçak ve yüksek kumsallık anlamındadır. Kur’an-ı Kerim’de yer alan Ahkaf ise Umman ve Mühre toprakları arasındaki vadidir. Bir görüşe göre Umman’dan Hazremevt’e kadar süren Şemer’de bir denize bakan kumsallığın adıdır. Dehhak ise: “Ahkaf Şam’da yer alan bir dağ adıdır. (Merasid’ul İttila, el-Mizan’ın dipnotundan naklen)
                          10181* Tefsir’ul Mizan 10/307


                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                            1310. Bölüm

                            Salih (a.s)


                            “Semud kavmine de kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka ilâhınız yoktur. Rabbinizden size bir belge geldi. O da size bir mucize olarak Allah’ın şu devesidir.” *10182
                            bak.Hud, 61-68; Hicr, 80-84; Şuara, 141-159; Neml, 45-53; Fussilet, 17-18; Zariyat, 43-45; Kamer, 23-32; Hakka, 4-5; Fecr, 9; Şems, 11-15


                            4729.İmam Ali (a.s): “Ey insanlar! Halkı bir araya toplayan şey hoşnutluk ve hoşnutsuzluktur. (Bir iş hususundaki hoşnutluk veya hoşnutsuzluk sevab veya cezayı genelleştirir.) Şüphesiz Semud’un devesini sadece bir kişi kesmişti de hepsi bu duruma ses çıkarmayıp razı olunca Allah da azabı hepsine göndermiş ve buyurmuştu ki: “Onlar onu (Salih’in devesini) boğazladılar, sonunda hepsi de pişman oldular.”*10183 Çok geçmeden yerleri, kızdırılmış demirin yumuşak toprağa girerken çıkardığı ineğinkine benzer bir sesle yerin dibine geçti.” *10184


                            4730.Ebu Matar: “Fasık İbn-i Mülcem –Allah ona lanet etsin- Müminlerin Emirine (a.s) kılıç darbesi indirdiğinde Hasan (a.s) ona (Hz. Ali’ye) şöyle arzetti: “Onu öldüreyim mi?” Hz. Ali şöyle buyurdu: “Hayır, onu hapsedin, eğer ölürsem onu öldürünüz. Ben öldüğümde beni bu arka tarafta kardeşlerim Hud ve Salih’in yerine gömün.” *10185


                            10182* A’raf, 73.
                            10183* Şuara, 157
                            10184* Nehc’ul-Belağa, 201. hutbe
                            10185* el-Bihar, 11/379/4


                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                              Salih ve Semud Kavmi Kıssası Hakkında bir Söz

                              Semud kavmi kabile ve boy düzeni üzere yaşıyordu. Yani büyükleri ve yaşlıları onlara hakim idi. Salih’in (a.s) gönderildiği şehirde ise yeryüzünde fesat çıkaran ve doğruluk üzere olmayan dokuz kabile bulunuyordu. (Neml suresi 48) Bu topluluk yeryüzünde tuğyan etmeye koyuldu, putperestliğe başladı, isyan ve zorbalık hakkında aşırılığa düştü.

                              Semud kavmi böylece Rabbini unutup sapık ve zalim olarak sınırı aşınca. Allah Salih peygamberi onlara gönderdi. O şerafet ve kıvanç dolu bir aileden idi. Kavmi arasında akıl ve uzmanlık ile meşhur idi.(Hud, 62 ve Neml, 49) Salih kavmini bir olan Allah’a ibadet etmeye ve putlara ibadet etmeyi terketmeye davet etti. Onlardan toplumda adalet ve ihsan üzere davranmalarını, üstünlük peşinde koşturmamalarını, aşırılığa düşmemelerini ve isyan etmemelerini istedi ve onları azap konusunda uyardı, tehlike uyarısında bulundu. (Hud, Şuara, Şems ve diğer sureler)


                              …Ama sonunda Salih’in kavmi tuğyan ve hileye koyuldu. En kötü fertlerini deveyi boğazlamakla görevlendirdiler ve o da onu boğazladı. Onlar Salih’e şöyle dediler: “Eğer doğru söylüyorsan bize vaat ettiğin şeyle amel et.”Salih (a.s) onları şöyle uyardı: “Üç gün evlerinizde nasiplenin. Bu yalan olmayan bir vaattir.”(Hud suresi 65)

                              Sonunda kabileler ve şehirde yaşayanlar Salih için komplo düzenlediler ve işbirliği ederek Salih’e aniden saldırmayı ve sonra da velisine, “Biz olay yerinde ve yakınları öldürülürken orada bulunmuyorduk. Biz doğru söylüyoruz” demeyi kararlaştırdılar. Onlar hileye koyuldular ve Allah da onlara düzen kurdu ve onlar bundan haberdar değillerdi. (Neml suresi 50) Bakıp durdukları bir durumda yıldırım (Zariyat suresi 44) deprem ve şiddetli bir gürültü onları kapladı. Böylece evlerinde helak oldular. Sonunda Salih onlara yöneldi ve şöyle dedi: “Ey Kavmim! Ben sizlere Rabbimin mesajını getirdim, sizlerin hayrını istedim ama sizler hayrınızı isteyen kimseleri sevmiyorsunuz. (A’raf, 79.ile Hud, 67) Allah böylece iman eden ve sakınan kimseleri kurtardı. (Fussilet, 18) sonra da ilahi bir münadi şöyle nida etti: “Bilin ki Semud kavmi Rablerine karşı kafir oldular ve bilin ki ölüm Semud’a olsun.” *10186

                              10186* Tefsir’ul Mizan, 10/317




                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum


                                Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

                                1311. Bölüm

                                İbrahim (a.s)


                                “Hani Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle denemiş, o da onları yerine getirmişti de Allah, “Seni insanlara imam kılacağım” demişti. O “Soyumdan da” deyince, “Zalimler benim ahdime erişemez” demişti.” *10187
                                bak. Al-i İmran, 65-68; Nahl, 120-123; Barka, 125-132, 258, 260; En’am, 74-84; Tevbe, 114; Meryem, 41-48; Enbiya, 51-73; Şuara, 69, 87, Ankebut, 16-18, 24, 27; Saffat, 83-113; Zuhruf, 26-28; Mumtehine, 4-5; Necm, 36-38; A’la, 18-19; Hud, 69-76; İbrahim, 35-41; Hac, 26-27


                                4731.Resulullah (s.a.a): “İbrahim’i ateşe atmak istediklerinde onu ateşe doğru götürdüler. İbrahim’in gözü ateşe ilişince şöyle buyurdu: “Allah bize yeter ve O ne iyi vekildir.” *10188


                                4732.Resulullah (s.a.a): “Allah İbrahim’i sadece insanlara yemek yedirmesi ve insanlar gece uyurken namaz kılması sebebiyle halil (dost) olarak seçti.” *10189


                                4733.Hassan b. Atiyye: “Savaşta orduyu sol, sağ ve orta (olmak üzere üç grub halinde) düzenleyen İbrahim (a.s) idi ve bu da Lut’u (a.s) esir alanlarla savaşmak için yola koyulduğu zamandı.” *10190


                                4734.İmam Bakır (a.s): “Aziz ve celil olan Allah İbrahim’i hiç kimseyi reddetmediği ve aziz ve celil olan Allah’tan başka hiç kimseden bir şey istemediği için halil (dost) olarak seçti.” *10191


                                4735.İmam Sadık (a.s): “Allah Tebarek ve Teala İbrahim’i (a.s) Nebi olarak seçmeden önce kul olarak seçti ve şüphesiz Allah onu Resul olarak seçmeden önce nebi olarak seçti ve şüphesiz Allah onu halil olarak seçmeden önce resul olarak seçti ve şüphesiz Allah onu imam kılmadan önce halil olarak seçti ve kendisi için bütün bu makamları bir araya topladığı zaman da şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben seni insanlara imam kıldım.” *10192


                                10187* Bakara, 124
                                10188* Kenz'ul-Ummal, 32288

                                10189* İlel’uş Şerayi’ 35/4
                                10190* Durr’ul-Mensur, 1/282
                                10191* İlel’uş-Şerayi’, 34/2
                                10192* el-Kafi, 1/175/2

                                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X