Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #46
    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

    [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54174#msg54174 date=1253740499]
    [size=12pt][color=blue]...diyorlar: “Yüce Allah, bu kitabıyirmi senede yazmasını müyesser kıldı. Dünyanın çesitli bölgelerindeki Sii Müslümanlar kendileri için dinin her alanında yeterli (Kâfi) gelecek bir kitap yazmasını istiyorlardı. Çünkü Kuleyni, görüs alısverisinde bulunacagı, müzakere edecegi, ilmine güvenilen zatla görüsüyordu.

    Bazı âlimler, Kuleyni’nin el-Kâfi’yi İmam Kâim (Mehdi aleyhisselam)’a arzettigi ve İmamın da bu eserin güzel oldugunu belirttigi ve << Sia’mız için kâfidir>>. dedigi inancındadırlar. (Ravdatu’l Cennat sh.533)” (Usul-u Kâfi/Önsöz sayfa XI.)

    Böylece, Sii inancına göre “hem Allah’ın, hem de Mehdi’nin onayladıgı bir kitapla karsı karsıya oldugumuzu görmüs oluruz“.

    Doğrudan vahy aldığını iddia edemeyen kişilerin başvurduğu bir yöntemdir bu. ("bunu ben yazmadım Allah tarafından bana yazdırıldı" diyen said nursi gibi, celaleddin rumi gibi, ibni arabi gibi kişiler sık başvurur bu yönteme) bu yöntemle hedeflenen gaye ise yazdıkları kitaplara itirazların önüne geçmektir. öyle ya allah tarafından yazdırıldığına inanılan ya da allahın onayının olduğu düşünülen kitapları kim eleştirme cürretinde bulunabilir?

    [/quote]

    burada usulü kafinin diğer vahiy (ilham) ile yazdırıldığı iddia edilen kitaplardan farkı, rivayet kitabı oluşudur. ve senedli oluşudur. Tıpkı sünnilerin hadis kitapları gibi. onlar da senet, cerh tadil gibi somut pozitivist çalışmalarla kitaplarını, ilahi kaynaklı olduğu iddiasında bulunmuşlardır. Said nursi ve benzerlerinin iddialarında ise bizzat aracı raviler atlanım direkt kaynağa bağlanıp oradan ilham (vahy) alma iddiasının var oluşudur.. bu noktada çok büyük bir saptırma gördüm...

    rivayet, senet ravi sistematiğine bağlı olmaksızın direkt Kur'an ve akıl demek ile aslında said nursi gibi kendini Allaha direkt bağlama arasında gerçekte yöntem ve sonuç olarak fark yoktur
    olsa olsa ancak yoğunlaşma ve iddiaların büyüklüğü farkı vardır...

    Yorum


      #47
      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

      "Burada ilginç olan husus Usul-u Kâfi’de çürük rivayetlerin bulundugunun itiraf edilmis olmasıdır, ayrıca elestirileri engellemek için yapmıs oldugu uyarılardır, aman ha diyor Arapça bilmeden ve sizin tarafınızdan kabul gören hadislerin çürüklüklerini dikkate almadan bizim tarafımızdan kabul gören hadisleri elestirmeye kalkısmayın.

      Bizde çürük varsa sizde daha fazlası vardır mantıgı ile de adeta hakta değilde batılda yarış edilmektedir."


      burada eleştirilecek ne var ki. sen demez misin beni anlamadan eleştiremezsiniz... diye. burada sana da hitap şudur sen aklınla doğruyu bulacak Kur'an kelimelerini rivayetler olmaksızın doğru anlayacak kapasitede misin.. bu işin uzmanı mısın diye...

      yo şiada illa benim gördüğüm hadisleri çürük görebilirsin anlayışı yoktur bu konuda alimler kimseyi bağlamamışlar kişilerin kendi vicdanları ve sorumluluklarına bırakmışlardır konuyu kendiniz okuyarak yargıda bulunmak suretiyle, artniyetli ve şia sistematiğinden habersiz kişilerce ortaya atılan iddialarla sartlanmaktan daha az hata yaparsınız...

      Yorum


        #48
        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

        "Görüldügü gibi Kur’an apaçık yani Mubin bir kitaptır, ona batın isnat edilmesinin aslı yoktur.Yukarıda müthiş diye ifade ettiğimiz ve doğruluğundan şüphemiz olmayan hadisi şerif batınilik oyunuyla geçersiz hale getirilmiş ve müslümanların kurana yaklaşmaları kendi başlarına okuyup anlamaları öğrenmelerinin önüne set çekilmiştir. çünkü diğer rivayette ifade edildiği gibi kuranın batıni yönleri vardır ve onu herkes bilemez böylece insanlar akıllarını kurana değil şahıslara emanet ederek kuran ile olan bağlarını koparmışlari kurana değil kişilere teslim olmuşlardır. "

        Kur'an'ın mübin kitap oluşuyla ilgili ayetler, tüm ayetleri kapsamaz öyle olsaydı Resul s.a.a.'in açıklayıcı vasfı olmazdı. sayısız hüküm Nebi s.a.a.'in açıklamasıyla konmuştur. bunun batın zahir ya da umum has şeklinde olmayla nasih mensuh şeklinden olması sonucu değiştrimez...

        Kur'an yeter diyenler ondan anlayamadıkları bir ayeti gördüklerinde kafalarını kayaya toslamış gibi ortada kala kalırlar... Kur'anda hç bir hüküm yokken bu konuda sana indirdiğimiz hüküme bağlı kal şeklindeki Kur'an ayetini gördüklerinde kıvırmak için binbir asılsız tevile girerler ama kendileri de inanmaz...

        şia Kur'anı anlama konusunda aklını nefsi ve cehaleti ya da iblisçesine kıyasa teslim edeceğine masum imamlara teslim eder. bundan daha güvenli bir gemi varsa bizi de çağırın...

        siz m mülkiye aklınızı neden bir iki mealciye değil de ehlibeyte teslim etmeyi düşünmüyorsunuz vakite çok geç olmadan... tavsiye ederim böylece başı boşluktan fikir anarşizminden kurtulursunuz. savruk yaşamazsını. işinize geldiği zaman istediğiniz yorumcuya teslim olma gibi bir sorumsuzluk ve çıkarcılığa düşmemiş olursunuz...

        böylesi dini yaşamda daha disiplinli ve sorumluluk getiriyor...

        Yorum


          #49
          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

          “Ertesi sabah ikisiyle karsılastık ve bir yerde toplandık. İsmail dedi ki: “Sözünü ettiginiz seyi İmama sorduk, bize su cevabı verdi: << Onlardan hiçbirinin Nebi’nin kabrine yukardan bakmasını istemem. Çünkü gözünü kör edecek bir seyi veya Nebi (sallallahu aleyhi ve âlihi)’yi namaz kılarken ya da bir esi ile beraber olurken görmesinden emin degilim. >> (Usul-u Kâfi sh 684 H.1225. )

          bu hadis alleme Meclisiye göre de meçhuldur ben yorum yapmak istemem...

          Yorum


            #50
            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

            [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54274#msg54274 date=1253784620]
            NE İLE HÜKMEDİLİR RİVAYETLERİ

            “... Ammar es-Sabbati söyle rivâyet etmistir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a dedim ki: “Hükmettiginiz zaman ne ile hükmedersiniz?” Buyurdu ki:<< Allah’ın hükmüyle ve Davud’un hükmüyle, hakkında her hangi bir sey bilmedigimiz bir sey karsımıza çıktıgı zaman, buna iliskin hükmü, Rûhul Kudüs’ten alırız. >> (Usul-u Kâfi sh 597 H.1036.)

            İmamları nebilerden ayırdıkları tek nokta onların vahy almadıklarını söylemeleri idi bu da yalan çıktı

            meğer imam ile peygamber arasında fark yokmuş baksanıza imamlar bilmediklerini Ruhul Kudüsten (yani cebrailden) vahy yolu ile alıyomuş.

            [/quote]

            imamların bilgisinin kaynağı elbette ilahidir. bu konuda nebilerden farkı vahy meleğini görmeden vahy almalarıdır. ilgili hadisler Usulü kafide geçmektedir...

            imamların nebilerden ayrıldıkları tek nokta vahy almamalarıdır diye kim söyledi ki? ve nerede söyledi, şiiler mi söyledi delil lütfen?

            Yorum


              #51
              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

              m mülkiye:

              sende gerçekten anlayış kıtlığı var:

              [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54330#msg54330 date=1253796015]
              İMAM MEHDİ HAKKINDAKİ ÇELİŞKİLİ HADİSLER

              “... Mansur, kendisine anlatan birinden söyle rivayet etmistir: Ebu Abdullah
              (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a dedim ki: “Bir günün sabahında veya aksamında uyacagım bir imam bulamadıgım zaman ne yapayım?” Buyurdu ki: <<Kimi seviyorsan onu sevmeye ve kime bugz ediyorsan ona da bugz etmeye devam et. Ta ki Allah, Azze ve Celle, İmamı zâhir edinceye kadar.>> (Usul-u Kâfi sh 503 H.911.)

              ne anladınız bu hadisten? Mansur'un ihtimal dahilinde olan sorusu nedir? Bir günün sabahında ya da akşamında uyacağım bir imam bulamazsam ne yapayım diyo? İmam Cafer de buna yanıt vermiş. kimi seviyosan sevmeye devam et kime buğzediyosan buğzetmeye devam et. İmam Caferin şunu demesi gerekmezmiydi? yeryüzü asla imamsız kalmaz, şu an bizler varız, bizleri göremediğin zaman ise gaip imam Mehdi as vardır, ona uyacaksın vs..

              Bu hadisten anlaşılan şey; İmamın olmadığı zamanların olabileceği, İmamın zahir olduğu zaman ise ona uyulacağıdır. yani zahir değilse uyacaksın diye bişi demiyo. farklı bi yol söylüyo.Bu rivayetleriyle, ortada güncel olarak bulunmayan İmam’ın aslında yasayanlar açısından İmam olmadıgını, ve asırlardan beri herhangi bir imamın olmadıgını kabul ediyolar.

              buna zıt hadislerde mevcut; sadece bir tanesini aktarıyorum ;

              “... Hüseyin b. Ebu Alâ, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan söyle rivayet etmistir: İmama dedim ki: “Yer yüzü imamsız kalır mı?” <<Hayır.>> dedi.” (Usul-u Kâfi sh 242 H.446.)

              [/quote]

              imam burada 1. hadiste bizden sonra imam gelmeyecek mi diyor yoksa sen imam olacak benim oğlumu seviyorsun onu sevmeye devam mı et demek istiyor. sen 6. imam Caferi sadık a.s.dan sonra Mehdi a.f.in geleceğini mi sanıyorsun ki onun gaybetinden bahsetmesini bekliyorsun...
              bu ne artniyetli bakış?...

              bu hadisten imamın olmayacağı zamanın olabileceğini söylediğini hangi kelimelerden çıkarıyorsun bana izah et. ben anlamakta zorluk çektim... sen bizi sevmeye devam et diye biri karşıdakinin zihninde olanlara işaret etmiş olur. onun kafasındakilerden emindir. sen onun kafasında senin gibi inançsızlık olduğunu mu düşünüyorsun da imamın söylediklerinden o anlamın çıktığını savunuyorsun bu ne batıl bir akıl yürütme yoksa iblis gibi arzularının eline mi verdin aklını, yoksa verenlere mi?

              Yorum


                #52
                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54343#msg54343 date=1253798741]

                Bilirsiniz ehli sünnette bir uydurma hadis vardır derler ki "zalimde olsa imam itaat ediniz". ben bunu ehli sünnet iken duyduğumda şok olmuştum. resulullah nasıl zalim birisine itaat etmemizi ister diyerek. hatta şiaya sıcak bakmamın yakınlaşmamın nedenlerinden biriside bu idi.

                şimdi araştırmalarım sonucu gördüm ki şia da çok farklı sayılmaz aşağıdaki rivayete dikkat edin;

                “... Abdullah b. Sinan. Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’dan şöyle rivâyet etmiştir: << Allah, amelleri iyi ve kendileri muttaki olsalar da, Allah tarafından yetki verilmeyen imamın velâyeti altında ibadet eden bir ümmete, azap etmekten utanmaz. Ve Allah, kişisel amelleri itibariyle zalim ve kötü olsalar da Allah tarafından yetki verilen bir imamın velâyeti altında ibadet eden bir ümmete de azap (bela göndermek)’ten haya eder. >> (Usul-u Kâfi sh 561-562 H.970.)

                ne anladınız hadisten? “İmam’ı kabul eden kişi zalim ve kötü bir kişi olsa dahi, cennetlik, İmam’ı kabul etmeyen kişiler, amelleri iyi ve kendileri muttaki olsalar da cehennemliktirler,” değilmidir bunun açıklaması? ne farkı kaldı ehli sünnetin uydurduğu rivayetten???

                [/quote]

                burada ön yargı ve kasıtlı bakışınız bir kez daha ortaya çıktı

                hadiste amelleri iyi ve kötü olanlardan kasıt toplumu yöneten imamlar değildir. toplumun kendisidir. bunu hadisin birinci cümlesinde Allah tarafından yetki verilmeyen ile ikinci bölümünde Allah tarafından yetki verilen imam deyişinden anlıyoruz. şiaya göre Allah'ın, toplumları yönetme yetkisini verdiği sadece masum imamlardır. ki bu imamlardan zaten zulüm ve günah sadır olur mu...

                hadisi kendi aklınızla okusaydınız, alıntı yaptığınızın aklına satmasaydınız aklınızı, bunu anlardınız.

                Yorum


                  #53
                  İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                  [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54358#msg54358 date=1253802233]
                  Gülüp geçiyoruz..

                  Çelişkilere devam

                  İMAMİYYE ŞİASINA GÖRE İNSANLARIN NEDEN SORUMLU OLDUKLARI :

                  “... Sedir şöyle rivayet etmiştir: Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm)’a dedim ki: “Senin dostlarını, aralarında ihtilaf eder halde bırakıp geldim. O denli ihtilaf ediyorlardı ki, birbirlerinden uzaklaşıyorlar.” Buyurdu ki; << Bunun sana bir zararı yok. İnsanlar üç şeyden sorumlu tutulmuşlar: 1) İmamları tanımak. 2) İmamların kendilerine yönelttikleri emirlere teslim olmak. 3) İhtilafların çözümünde imamlara müracaat etmek.>> (Usul-u Kâfi sh 585 H.1011.)

                  Dediklerine göre, İnsanların bütün sorumluluğu, İmamlara imandan ibaretse, o zaman İslam dininde iman konusu olan diğer hususlar ne olacak, örneğin sorumlulukta, Peygamberin ve Kur’an’ın konumu nedir?

                  [/quote]

                  ilginç şartlı ve düşünmeden atmalarınız sürüyor:

                  sorunuzun cevabı 2. cümlede var okuyun... imamlar zaten İslam'ı emrediyor sorumluluğu emrediyor ama senin kafandaki imam kelimesi sünnilikte cami hocaları olduğu için ayetteki (bakara 124) imam kelimesinden çok uzaksın...

                  böyle düşünmen bu durumda doğal..

                  Yorum


                    #54
                    İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                    [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54361#msg54361 date=1253802652]
                    İMAMLARIN NEREDE NE ZAMAN ÖLECEKLERİNİ BİLMELERİ VE ECELLERİNİ ERTELEME HAKLARI

                    “... Hasan b. Cehm şöyle rivâyet etmiştir: İmam (Ali b. Musa aleyhisselâm)’a dedim ki: “Emir’ül-mü’minin (aleyhisselâm), kim tarafından ve hangi gece ve nerede öldürüleceğini biliyordu. Ayrıca evde kazların evde öttüklerini duyunca: << Bu ötmeleri, matem inlemeleri izleyecek...>> demişti. Sonra Ümmü Gülsüm: “Bu gece namazı evde kılsan ve başkasına, insanlara namaz kaldırmasını emretsen olmaz mı?” demişti; ama bunu reddetmiş ve gece boyunca sık sık silahsız olarak dışarı çıkıp gitmişti. Oysa o, İbni Mülcem’in - Allah’ın lâneti üzerine olsun- kendisini kılıçla öldüreceğini de biliyordu. Acaba bu davranış, işlenmesi caiz olmayan hareketler kapsamına girmez mi?” Buyurdu ki: << Dediğin doğrudur; ancak o, o gece yaşamak ile Allah’a kavuşmak arasında muhayyer bırakıldı. Ali (aleyhisselâm)’da Allah, Azze ve Celle’nin kendisiyle ilgili takdirinin cereyan etmesini tercih etti.>> (Usul-u Kâfi sh 362 H.668.)

                    İmam Ali’nin, bilerek kendi eliyle kendini katilinin eline teslim ettiğini düşünmek veya iddia etmek, İmam Ali’ye saygısızlık olduğu gibi rivayet Kur’an’a uygun değildir, şöyle ki : Kur’an’dan mealen :

                    - Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın katındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç hangi yerde öleceğini bilemez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır. 31/34

                    - Ve eğer Allah Teâlâ insanları zulümleri sebebiyle cezalandıracak olsa idi yeryüzünde hiç bir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir zamana kadar erteliyor. Onların ecelleri geldiği vakit ise onlar ne bir saat geri kalabilirler, ve ne de öne geçebilirler. 16/61


                    - Allah hiç bir nefsi eceli geldiği vakit sonraya bırakmaz, ve Allah her ne yapar iseniz haberdardır. 63/11

                    [/quote]

                    kafası olana bu konuyu murtazaali kardeşim benden çok daha iyi açıklamış.. ek olarak ben insanın nerede öleceği ayetinin sünnilerce çok yanlış anlaşılığına dikkati çekmek istiyorum..

                    Yorum


                      #55
                      İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                      [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54367#msg54367 date=1253803872]
                      Yapılan açıklamaların ayetlerle değil yine diğer uydurma hadislerle desteklenmesi şaşılmayacak bir durum değil

                      ayrıca sadece nerede öldürüleceği üzerinde yoğunlaşılması, Allah biçok ayette açık şekilde ecel ertelemenin sözkonusu olmadığını bildirdiği halde imamların ecellerinin de erteleyebileceklerinin, istedikleri zaman öleceklerinin iddia edilmesi ve buna karşı yanıt verilmekte aciz kalınması olayın kandırmaca boyutunu gözler önüne sermektedir

                      [/quote]

                      ayetlerde ecel konusunu incelediğinde görürsün ki ecel iki türlüdür: eceli müsemma eceli garib.

                      1. ecel senin dediğin anlamda değişmesi mümkün olmayan insanın son anına kadar yaşayabileceği eceldir. insanın yaratılış olarak yaşayabileceği güçü kadar olacak ömrünn sonundaki eceldir

                      2. ecel ise eceli garip yakın ölümdür ki ayetlere göre bunlar da kişinin tercihinde olan bir ölümdür sigara kullanan 20 yıl önce ölür hastalandığında çaresine bakmayan hasatlanmamak için çaba harcamayan trafikte dikkat etmeyen cihadda kendini cephede tehlikeye atan hep eceli gariple ölenlerdir. bunlardan bazıları ömürlerinden hesaba çekilirken şehidle ömrünü Allaha sattıkları için ödül alacaktır...

                      ancak şahsi çıkarımlarını ilgili hadislerle desteklersen daha doğru cevap verme imkanımız olur yoksa ...

                      Yorum


                        #56
                        İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                        [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54392#msg54392 date=1253811715]
                        Konuyu sabote ve kişiselleştirme çabalarına kulak asmayıp, elimizin tersiyle itip örnekler sunmaya devam ediyoruz...

                        PEYGAMBERLERDE VE İMAMLARDA BEŞ RUH OLDUĞUNU TAHDİS ETMELERİ :

                        “... Mufaddal b. Ömer şöyle rivayet etmiştir : Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a evinde oturmuş üzerinde örtüsü olduğu halde, imamın nasıl yer yüzünde olup bitenleri bildiğini sordum. Buyurdu ki: <<Ey Mufaddal! Allah, Tebareke ve Tealâ, Nebi (sallallahu aleyhi ve âlihi)’ye beş ruh vermişti. Bunlardan biri, hayat ruhuydu, onunla hareket ediyor, gidip geliyordu. Biri kuvvet ruhuydu, onunla kıyam ediyor, cihada çıkıyordu. Biri şehvet ruhuydu onunla yiyor, içiyor ve helâl yollardan kadınlarla birleşiyordu. Biri iman ruhuydu, onunla inanıyor ve adâleti gerçekleştiriyordu. Biri Rûh-ul Kudüs’tü, onunla peygamberlik görevini taşıyordu.
                        Peygamber (sallallahu aleyhi ve âlihi) vefat edince Rûh-ul Kudüs imama geçti. Rûh-ul Kudüs uyumaz, gafil olmaz, oynamaz ve büyüklük taslamaz. Diğer dört ruh ise uyurlar, gafil olurlar, büyüklenebilirler, oynarlar. İmam Rûh-ul Kudüs ile görür. (Usul-u Kâfi sh 383 H.711.)

                        Görüldüğü gibi, peygamberde beş Rûh olduğunu iddia ettiler, dört tanesini tanımlarken Peygamberi, Gafillik ve büyüklenebilmeyle vasıflandırdılar, bu iddialar Peygamberi tenzih ederiz, Beşinci Rûh olarak tanımlayıp övdükleri Rûh-ül Kudüs’ü ise İmamlara aktarı verdiler. Kur’an öğretisine göre, İnsanlarda, peygamberler dahil beş rûh olmadığı gibi, Rûh-ul Kudüs ayrı bir şahsiyet olup hiç kimsenin şahsiyetiyle birleşmez.

                        - Ve biz bir âyeti bir âyetin yerine getirince, Allah ise indirdiğine çok iyi bilir, dediler ki: Sen şüphesiz bir iftiracısın. Hayır.. Onların çoğu bilmezler. 16/101

                        - De ki: Onu Rab'bin tarafından hak olarak Rûh-ül Kudüs indirmiştir ki, îmân edenleri sabit kılsın ve müslümanlar için bir hidayet ve bir müjde olsun. 16/102


                        Kur’an öğretisine göre, Rûh-ül Kudüs’ün ayrı bir şahsiyet olduğu açıktır, uydurulan rivayetin aslı yoktur. Hele, Kur’an öğretisinden uzak iddialarla, Peygamberde beş Rûh bulunduğunu söyleyerek, Peygamberi Gaflet ve Müstekbirlikle vasıflandırmak Peygambere açıktan açığa yapılmış bir saldırıdır, Peygamberimiz ne Gafil nede Müstekbirdi, O büyük bir ahlak üzerindeydi

                        [/quote]

                        m mülkiye burda Allah aşkın peygamberlere izafe edilen noksan sıfatlar hangi cümlede var defalarca okudum hadisi iddia ettiğin gafillik ve büyüklenme nitelikleri hangi kelimelerde var hadiste.

                        bu konudaki diğer hadisleri okusaydın alıntı yapıp başkasının aklına güveneceğinde diğer dört ruhun insanlarda da olduğunu, bu yüzden gafillik kibir vasfının o insanlada olduğunu oysa nebi ve imamlarda 5. ruhun kontrolü sayesinde bunların olmayacağını anlardın...

                        bu kadar yanlı ve taraflı olmanı neye borçlusun.. imamlara bu ruhu geçmesi ise nebinin ölümü iledir ki bu durumda nebiler bu ruhtan ayrı 4 ruhla yaşıyor değillerdir ki senin dediğin noksan sıfatlar onlarda olsun... imamlar konusunda şia masumiyete inanır. dolayısıyla bu konudaki eleştirin de havada...

                        ruhul kudusün ayrı indirilen varlık olması konusundaki eleştirine gelince bunun aslında buradaki hadisi eleştirinle doğrudan alakası yoktur ama yine cevaplayalım:

                        gökten sofra indirdi Allah ayrı bir varlık olarak bunu yediler ve yiyecekler et gıda oldu israiloğullarında onlarla bütünleşti teşbihte hata olmazsa Allah'ın ruhul kudüsü ayrı bir varlık olarak yaratıp nebilere indirip onlarla bütünleştirmesi ve nebilere ayrı bir vasıf kazandırması nasıl akıl dışı ve imkansız anlamıyorum.. insan dediğimiz varlık zaten bir çok unsurun birleştmesinden oluşmuyor mu.. şeytan da ayrı bir varlık olmasına rağmen bazı insanda kıskıvrak yakalayıp etki edici bir kontrol mekanizmasına dönüşürken ruhul kudüsün nebi ve imamlar için tersten bu özelliğinin olmasının neresi imkansız ki hadisimizi bundan dolayı uyduruk ve Kur'ana ters ilan ediyorsun.. hiç Allah'tan korkmaz sana verdiği aklı nasıl kullandın, kullandın mı diye çekeceği hesabı düşünmez misin?

                        Yorum


                          #57
                          İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                          [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54396#msg54396 date=1253812596]
                          İSM-İ ÂZAM İDDİALARI VE NEBİLERİN AŞAĞILANMASI
                          “... Muhammed b. Fudayl, Cabir’in şöyle dediğini anlattı : Ebu Cafer (Muhammed Bâkır aleyhisselâm) buyurdu ki : <<Allah’ın ism-i âzami yetmiş üç harften oluşur Asef adlı ifrite bundan bir harf verilmişti, o bu harfi söyleyince, kendisiyle Sebe kraliçesi Belkıs’ın tahtı arasında bulunan yeri bir anda deldi. Açılan delikten elini uzatarak tahtı alıp geldi. Sonra yer, eski haline döndü. Bu olay, bir göz açıp kapama anından daha kısa bir sürede oldu. Biz Ehl-i Beyt’in yanında ise ism-i âzamin yetmiş iki harfi vardır. Son bir harf ise Allah katındadır. Onu, katındaki gaybi bilgiler için kendinde tutmuştur. Ulu, âzamet sahibi Allah’tan başka güç ve kudret sahibi yoktur. (Usul-u Kâfi sh 320 H.609.)

                          “... Harun b. Cehm, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın arkadaşlarından adını unuttuğu birinden şöyle rivâyet etmiştir: Ebu Abdullah (aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum : <<Meryem oğlu İsa (aleyhisselâm)’a İsm-i âzamdan iki harf verilmişti ve o bu harflerle hareket ediyordu. Musa’ya dört harf, İbrahim’e sekiz harf, Nuh’a on beş harf, Âdem’e yirmi beş harf verilmişti. Allah bu harflerin tümünü Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’de topladı. İsm-i âzam, yetmiş üç harften oluşur. Muhammed (sallallahu aleyhi ve âlihi)’ye yetmiş iki harf verilmiştir. Bundan bir harf ise o’na gösterilmemiştir. (Usul-u Kâfi sh 321 H.610.

                          İsaya 2 tane, Musaya 4 tane, İbrahime 8 tane, Nuha 15 tane, Ademe 25 tane, ehlibeyte 72 tane !!

                          Yahu nedir sizin peygamberlerle alıp veremediğiniz? Onları küçük düşürüp ehlibeyti yüceltmekle Allah ve resulünün sizlerden razı olacağınımı sanıyosunuz? And olsun ateşle oynuyosunuz...


                          Allahın isimleri arasında ayrım yapmak ise başlı başına kuranla zıt düşer. hadise göre, 72 si bir tarafa bir tanesi bir tarafa. halbuki Allah ayette tüm isimlerinin güzel olduğunu söyler. bunlar arasında derece biçmek kimin haddine?

                          - En güzel isimler (el-esmâü'l-hüsnâ) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin. Onun isimleri hakkında eğri yola gidenleri bırakın. Onlar yapmakta olduklarının cezasına çarptırılacaklardır. 7/180

                          Adem as a 25 harf verildiği safsatadan öteye geçmez. buyrun ayet;

                          - Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce meleklere arz edip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi. 2/31

                          Bu rivayette malesef diğer birçok rivayet gibi rakamlarla oynayarak nebilerle ehlibeyt kıyaslanarak, nebileri yüceltip nübüvveti önemsiz gibi göstererek imamet inancına vurgu yapmak için uydurulmuşlardan bi tanesidir.





                          [/quote]

                          yine ön yargı ve yanılmaca

                          ayette isimlerin öğretildiği hadiste harfin öğretildiği isimlerin farklı olduğu bu farklı isimlerden Allah'a ait ismi azamın 73 harfte oluştuğunda dair hadisin cümleleri hiç okunmuyor. gözler kör sanki kalpler kararmış mı ne...

                          şiada imamet nübüvvetten üstündür. imamlar da nebilerden. bunun tartışması ve delilleri ayrıdır. bunlar ayetlere dayanır. bu yüzden şianın hadislerini çelişki ve ayetlere zıtlıkla suçlayacaksan başım gözüm üstüne...
                          bize de Allah'ın lutfundan verdiklerini mi kıskanıyorsunuz... demek düşer...

                          son cümlendeki yorumun da başlıkla alakasız yeri de burası değil. ama kendini hırsla dolu olmandan dolayı tutamamış olmalısın...

                          imamlar buyururlar ki bizim imametimizi ancak cahil ve kibirliler inkar eder... duyrulur...

                          Yorum


                            #58
                            İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                            [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54411#msg54411 date=1253822292]
                            doğrudur Allah bilmiyo iseniz zikir (yani kuran) ehline sorun der. ama bu bilgisizlik kurandan değil bilmeyen kişinin araştırmamasından derinlemesine kurana haiz olmamasından kaynaklanır. eksiklik hep kişidedir bu kitapta değil.

                            sizin bazı konularda farklı düşünmenizi sağlayan şeylerin sebebide kuranı kerim değil yine kuran karşısında uydurulan hadislerden ötürüdür. (hz ömerin resulullahı düzeltmesi vs)

                            ki zaten benim eleştirdiğim şeyde kuranda anlaşılmayan şeylerin olmaması değil bunların batın adı altında sadece anlama kapasitesi bakımından birilerine has kılınarak onlara bağımlı olmak ve kendimizi kurandan soyutlamaktır. yineliyorum eğer kuranı kerimde bi konuyu anlamıyosak kuranı kerim kapalı yada anlaşılmaz olduğu için değil bizim eksikliğimiz yüzündendir.

                            [/quote]

                            ilimde derinleşenler ibaresi derinlik neyi ifade eder? asla kur'an dışı başka kaynak olmaksızın anlayamayacağın yığınla ayet var Kur'an'da bunları nasıl anlayacaksın... Kur'anda anlaşılmayan şeylerin olmadığını iddia etmek:
                            1- Kur'andan habersiz olmak içine hiç bakmamaktan kaynaklanır
                            2- tüm insanları eşit tüm ayetleri sığ görmekten kaynaklanır
                            3- bu yüceltelim derken Kur'anın düşürülmesi anlamına gelir. tüm alanlarda uzmanlık olacak dinde olmayacak... o zaman Allah gökten vahiy sayfaları atar herkesi istediği gibi bu sayfalarla başbaşa bırakır ya da bilmiyorsanız zikir ehline sorun, diye sayısız ayet indirmezdi...
                            4- hurufu mukattaları hangi ayetlerden nasıl anlıyorsun
                            5- ilk kıblenin kudus olduğu hangi ayette geçiyor
                            6- cuma namazının farziyeti hangi ayette var
                            7- beş vakit namazın rekatları hangi ayetlerde...

                            bunun gibi sayısız örnek ve bunlar sünnet ehlibeyt açıklaması olmasa nasıl bilinecek Hani Kur'an açıktı?...

                            Yorum


                              #59
                              İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                              [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54414#msg54414 date=1253823412]
                              abicim selefi ağzıyla tabiri zaten doğru bir tabir değil. çünkü nasıl imamiyye şiası el kafiye sıkı sıkıya bağlı ise selefilerde buhari ve müslime daha da şiddetle bağlıdır ve hatta bazı konularda hadislerin kuran ayetlerini iptal ettiğini bile söylerler. hadis konusunda en şiddetli taife selefilerdir. buharinin sözleri allahın sözleri gibidir eleştirilmez hata olmaz iman etmeyen kafirdir.

                              neyin çözümünü istiyosunuz ki? Allah zaten çözümü sunmuş. bilmiyo iseniz zikir (kuran) ehline sorun demiş. öncelikle ben şunu anlamadım diyip geçiştirmemek lazım. şu alenen ortadaki biz diğer kitapları okuduğumuz kadar kuranı okumuyoruz. aramızda biçok kişi ciltlerce tefsir hadis fıkıh kitabı okurken bir kez olsun kuranı baştan sona mealini okuyan çok azdır. arapçasını yüzlerce kez hatmeder ama türkçesini bi kez olsun okumaz. yeterince kendini verip okusa anlamadığı şeyleride anlıcak zaten.örneğin resulullahın ahlakının en güzel örnek olarak sunulduğu ayeti okuyan birisi abese tevella ayetinde muhatabın resulullah olmadığını çok rahatlıkla anlayabilir. çünkü örnek gösterilen bir kişinin tavrı o olamaz. metod çok açık kuran bütünlüğü içerisinde ayetler arasında bağlantı kurmak. eğer bunu beceremiyo isek becerenlerden (zikir-kuran ehlinden) yardım istemek.

                              neyse bu konuyu başka başlıkta konuşuruz istersen abi.

                              [/quote]

                              o yüzden mi yıllarca abese yi yanlış okudun şii eleştirileriyle doğruldun. Allah aşkına kendin mi çıkardın burda Resul olmadığını yoksa ...

                              Kur'an okumuyoruz tefsirler bizi saptırıyor düşüncesi ile ilgili daha önce cevap vermiştim... ben de mealcilerin arasında kaldım ama tın...

                              Yorum


                                #60
                                İMAMİYYE ŞİASININ HADİS ANLAYISI (El-kafi'de çelişki yoktur)

                                [quote author=Mekteb-i Mülkiye link=topic=8366.msg54420#msg54420 date=1253825109]
                                Bunlar janjanlı sözler değil Allahın ayetleri. umarım yeterli olur.


                                "Biz bu Kur'an'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık" (19 Meryem-97)



                                "Andolsun ki Kur'an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık* Öğüt alan yokmudur?' (54 Kamer -17)

                                "Biz onu anlayasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik" (12 Yusuf- 2)


                                Bilmeyenler dediler ki: Allah bizimle konuşmalı ya da bize bir ayet (mucize) gelmeli değil miydi? Onlardan öncekiler de işte tıpkı onların dediklerini demişlerdi. Kalpleri (akılları) nasıl da birbirine benzedi? Gerçekleri iyice bilmek isteyenlere ayetleri apaçık gösterdik. " (2 Bakara - 118).


                                "Andolsun ki Biz bu Kur'an'da türlü türlü örneği gösterip açıkladık. İnsan amma da çok tartışıyor" (18 Kehf - 54).



                                "İşte böylece Kuran'ı apaçık ayetler, olarak indirdik. Allah, şüphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir'' (22 Hac - 16).


                                "Andolsun ki biz size açık açık bildiren âyetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik." (24 Nur-34).


                                "Andolsun ki, sana apaçık ayetler indirdik. Onları sadece yoldan çıkmışlar inkar eder"
                                (2 Bakara - 99)


                                "Elif lam, ra. Bu bir kitap'tır ki, hikmet sahibi, herşeyden haberi olan Allah tarafından ayetleri kesin kılınmış sonra da uzun uzadıya açıklanmıştır" (11 Hud - 1)

                                "Bu indirip, hükümlerini kesinleştirdiğimiz suredir. Öğüt alasınız diye onda apaçık ayetler indirdik" (24 Nur - 1).

                                "Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür, ondan sorumlu tutulacaksınız" (Zuhruf-44).

                                "Biz o Kur'an'ı senin dilinle kolaylaştırdık ki düşünüp öğüt alsınlar" (44 Duhan - 58).

                                "Böylece ayetleri uzan uzadıya açıklıyoruz ki, suçluların. yolu belli olsan" (6 Enam - 55)

                                "îşte Rabbinin doğru yolu budur. Biz öğüt alanlar için ayetleri geniş geniş açıkladık" (6 En'am 126)

                                "Elif, Lâm, Râ. Bunlar kitabın ve apaçık bir Kur'ân'ın âyetleridir. ' (15 Hîcr - 1).

                                "Andolsun biz gerçekleri açıklayan ayetler indirdik. Allah dilediğini doğru yola iletir" (24 Nur-46).

                                [/quote]

                                ayetleri bu başlık altında konuşamayız. konu Kur'an'ın anlaşılması meselesi değil hadis ve çelişkiler Kur'ana zıtlıklar konusu

                                biz görüş yazdığımızda konunun sapması ve provakasından bahseden biri olarak siz bu konuda nasıl böyle davranıyorsunuz ki bu da bizim sizin niyetiniz hakkında soru işaretleri bırakıyor ya da dikkatsiz olmanızın sizi adaletsizliğe sürüklediği düşüncesine...

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X