Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

    kardeşim o bizim son sözümüzdür ve o arkadaşlaradır.. onların zamanın en bilgilisi anlamında Bediuzzaman demeleridir. bize göreyse zamanın en bilgilisi İmam Mehdi a.f.'tir..

    Nasıl şii oldum bölümünde bizim hikayemiz var.. inşaAllah okursanız daha reel değerlendirme yaparsınız.. eleştirilerinizi önemsediğimi bilin..

    Yorum


      EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

      hayır kardeşim biz forumu yönetiyoruz ama forumun kuralları hepimiz için gerekli.. bir ayırım yapmıyoruz fikirde herkes özgürdür...

      Yorum


        EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

        bediüzzaman bir övgü ifadesi.siz ali ekber derken haşa alinin allah gibi ekber oldugunu kast ediyorsunuz hayır değil mi ? Bizim ki de aynı şekilde

        Yorum


          EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

          [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118277#msg118277 date=1297599792]
          Allahın selamı ve rahmeti tüm müminlere, yolunda yürüyenlere ve adını yüceltenlere olsun.
          Allahın laneti de onun ayetlerini geçersiz kılmak için uğraşan tüm inatçı, zorba inkarcılara olsun.[/quote]
          amin

          oysaki ben tüm anlaşmazlıklarıma rağmen son söz olarak sizi "Allahın rahmetine" bıraktım. Aramızdaki bu uçurum derecesindeki farktan dolayı seni muhatap kabul etmiyor, Allah seni ıslah etsin diyorum.. Hiç şüphesiz ayrılığa düştüğümüz şeyler hususunda rabbim kıyamet günü aramızda hükmünü verecektir. O Halîm dir Hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
          peki sen Rasulullahın s.a.a Nercan hristiyanları ile mubahele ettiğini de biliyormusun? zaten Allah kıyamet günü aralarında hüküm vermeyecekmiydi? ne diye Efendimiz s.a.a onları mübaheleye çağırdı? bilmiyorsan söyleyeyim çünkü Rasulullah s.a.a onlara hücceti tamamladığı halde diretiyorlardı, ne tabii oluyorlardı ve nede İslamı kabulleniyorlardı. işte bu yüzden kimin yalancı olduğunun ortaya çıkması için mübahele istendi. buradakı durum nedir? sen beni, bende seni iftira atmakla suçluyoruz. sen benim ehli sünnete iftira attığımı idda ediyorsun, bun mukabil bende yazdıklarımın sadece sizin alimlerinizin sözleri ve aktardığı, sahih dediği hadisler olduğunu ve bu yüzdende senin bana nispet ettiğin "ehli sünnete iftira atıyorsun" sözünün yalan olduğunu idda ediyorum. kaynaklarından deillerini de yazdım ve şartlı olarak lanet istedim. "eğer bu ise sana, şu ise bana" dedim.

          Bunların ifadesindeki şirk'i bana göster. Önce Kurana göre bir şirk tarifi yap sonra bu ifade ile kıyaslayarak hüküm ver.
          Kuranda "Allahın eli" geçmişse biz "Allahın eli yoktur" diyemeyiz şirk midir? tevil etmek gibi büyük bir sorumluluğu üzerlerine almayıp tevil etmedikleri için müşrik mi oldular?
          bu tavrı sadece senden değil senin gibi bir çok kimseden (hemen-hemen konuştuğum her sünniden) gördüm. bir şey hakkında diretirler yanlış yaptıklarını gördüklerinde tevile kalkarlar. neyse... konuya geçelim. Kurandaki bu ifadeleri aynen alıp, "bunlar nasıl ifade ediliyorsa o anlamdadır, tevil kabul etmez, mecaz yoktur" dersen bu küfür olur. işte bir kaç örnek:

          "O'nun yüzünden başka her şey helak olucudur." Kasas suresi 88-ci ayet

          "İkiyüzlü erkek ve kadınlar da birbirlerindendir. Kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların ta kendileridir." Tevbe suresi 67-ci ayet

          "(İbrahim'in dinidir) Allah'ın rengi! Rengi (dini) Allah'ınkinden daha güzel olan kim vardır? Biz sadece O'na ibadet edenleriz." Bakara suresi 138-ci ayet

          şimdi bu ayetlere dayanarak "Allahın rengi var", "Allah unutur", "Allahın yüzü hariç her şey, Allahın baldırı, bacağı, eli, kulağı" -haşa- yok olacak dersen küfür olurmu olmazmı? bu küfür değil küfrün zirve noktası olur.

          diğer ayetlerde de aynen, eğer "Allahın eli vardır" dersen Allahı yarattıklarına benzetmiş olursun. burada bu yüzden hemen vehhabiliğe/selefiliğe kayarak "eli var ama keyfiyetini bilmeyiz" diyeceksin ama bu da kurtarmıyor. şöyle ki, sen "eli var ama keyfiyetini bilmeyiz" dediğinde şeklini bilmediğin bir elin varlığını kabulleniyorsun ama bununla -senin bilmediğin bir şekilde de olsa- onun bir ölçüye, bir şekle, formaya sahip olduğunu kabullenmiş oluyorsun ki, bu da küfürdür:

          ابن المتوكل ، عن السعد آبادي ، عن البرقي ، عن داود بن القاسم قال : سمعت علي بن موسى الرضا عليه السلام يقول : من شبه الله بخلقه فهو مشرك ، ومن وصفه بالمكان فهو كافر ، ومن نسب إليه ما نهى عنه فهو كاذب

          İmam Rza a.s. buyurdu: Kim Allahı yaratdığına benzetirse müşriktdir, kim onu mekanla vasf eders kafirdir, kim (Allaha) nispet edilmesi yasak olan şeyi Allaha nispet ederse yalancıdır


          Eşari bu mezhebin düşüncesini eleştirirken ve ortaya "yeni" bir düşünce koyarken bu mezhepleri "şirke düşmüştür" diye ifade etmişmidir? yoksa senin sui katkın mı var?
          Eşarinin bunu söylediğine rastlamış değilim ve söylememesi de doğaldır. çünkü Eşari bu yeni düşünceyi ortaya atarken bağlı olduğu mezhebi temizlemek, reform etmek ve Şia ile Mutezilenin tekfirinden kurtarmak için yapmıştı. bu yüzden Eşari ve ashabı hadisleri tevile giriştiler geçmiş alimlerinin -Ebu Hanife, Malik ve b.- bu konuda söylediklerini de gizlemeğe çalıştılar. öyleki bugün sadece vehhabiler eski alimlerin sözlerini gündeme getiriyor, buna mukabil diğerleri Ebu Hanife ve Malik gibileri sadece fıkıh alimi olarak görüyor, akaidi ise Eşari ve ya Maturudinin ashabından olanlara havale ediyorlar.

          tekfir etmek ne zamandan beri dinimizin şiarı oldu? sen dilediğini tekfir et sonunda Allah hükmünü verdiğinde zorda kalmaman için hükmünü verirken Allahın hükmüne tam isabet etmeye çalış mümkünse!
          tekfir etmek dinin esası ne zamanda olmuş... kim "tekfir etmek dinin esasıdır" dedi ki? tekfir etmek dinin esası değil ama kafirin küfrünü gördüğünde bunu gizlemeğe çalışılmamlıdır. mesela birisi çıkıp Rasulullaha s.a.a -haşa- sövse "yok canım. bunu tekfir edemeyiz çünkü tekfir etmek dinin esası değil"mi diyeceğiz? lütfen yazdıklarını düşünü sonra yaz.

          ve bir karar ver! sünnileri bundan tenzih ediyorsan "EHLİ SÜNNET ANLAYIŞINDA" diye bir başlık açma! lafın başı tenzih sonu da sizin kaynaklarda böyleyse ne yapabilirim diye de koca bir damga ile bitiyor. bu çelişkiyi bir an evvel kafanda çöz sonra yazmaya başla!
          bende çelişki yok ama çelişki sizde. buna en güzel örnek hadis ve tefsir kitaplarıdır. bir-birine kılıç çekip kellesini uçuran, bir-birini sövüp lanetleyen, dünya malı için bir-birinin kanını akıtan kimselerin tüm görüşlerini alıp kitaplarınıza doldurmuş adını da "din" koymuşsunuz. öyle bir din ki, isteyen istediğini kendi görüşne göre söylemiş. bir ayetin tefsirinde 15-20 görüş ortaya koyan bir dinden daha çelişik bir şey ola bilirmi? neyse...

          sünnileri bundan tenzih ederim şu zamana kadar ki, şirk ve küfür dolu akaid kitaplarını okumasınlar. ama birisi Buharinin yazdığı yahudi masallarını alıp "Allah gece saat 1-de yere iner" dese kafir olur.


          Benim rehberim öncelikle Kendi ifadesiyle "zâlike-l kitabu la raybe fihi HUDEN LIL MUTTAKIN" Allaha karşı gelmekten sakınanlara bir hidayet olan ve içinde şüpheden zerre barındırmayan Kitabımız benim rehberimdir. Daha öncede belirttiğim gibi ben körü körüne bir şahsın tüm fikirlerine "dogmavari" inanan birisi değilim bu daha çok senin yöntemine benziyor. Senin içine düştüğün kin ve nefret bataklığına beni sokamayacaksın!
          Hasılı kelam sen yine böyle devam edersin. Lanet okumayla, tekfirle neyi elde edeceğini pek yakında göreceğiz.
          ben "senin rehberin Kuran değil" dedimmi? bak haricilerde "Kuran yeter", "hüküm Allahındır" diyorlardı ve zahiren de güzel görünüyordu sözleri ama sonuç? kafir oldular. neden? boş başları ile Kuran sarılmaya çalıştılar, Rasulullahdan s.a.a -haşa- daha akıllıymışcasına Rasulullahın s.a.a emanetlerine yüz çevirdiler. her kes istediği yolu seçmekte serbesttir, madem "Kuran benim rehberimdir" diyorsun buyur böyle devam et. ama ben burada senin Rehberinin kim olduğunu sorgulamadım, benim dediğim nasibi ruhlu alimlerinizin aynen hariciler gibi Rasulullahın s.a.a emanetlerine yüz çevirdiklerinden dolayı helak olduklarıdır.

          "körü-körüne taklit" meselesinde de senden bir hareket görümş değiliz. geldiğinden hep bu sözü söylüyorsun ama nedense Gadir, Sakaleyn, Sefine, "sana söven bana sövmüştür", "seninle savaşan benimle savaşmıştır" hadislerini kabullenmiş değilsin. "kabullenmek" derken de bunların lafzını kabullenmekten söz etmiyorum hakikatini kabullenmekten, onlara uymaktan söz ediyorum.

          Yorum


            EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

            [quote author=nur-talebesi link=topic=15552.msg118313#msg118313 date=1297611691]
            bediüzzaman bir övgü ifadesi.siz ali ekber derken haşa alinin allah gibi ekber oldugunu kast ediyorsunuz hayır değil mi ? Bizim ki de aynı şekilde
            [/quote]

            değil,

            bi kere biz demiyoruz biz öyle diyen İmam Hüseyn a.s.'ı taklit ediyoruz. O erkek çocuklarının hepsine Ali adını koyacağım dedi çünkü Muaviye ali adını yasaklamıştı.. bunun üzerine ALi'lerini en büyük ali orta ali küçük ali diye isimlendirdi..

            Yoksa sizin İmam Hüseyn a.s.'ın böyle yaptığından haberiniz yok mu?

            biz de onu takip ediyoruz.

            öte yandan Bediuzzaman en bilgini demek daha bilgin anlamında değil.. ve genel bir kategori çocukları Ali'leri ayırma gibi sınırlayıcı bir ifade yok..

            Yorum


              EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

              [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118299#msg118299 date=1297609201]
              Es-selamu aleyküm ve Rahmetullah.

              [quote author=Qom_u_aşk]
              "Efendimize s.a.a suikast eden, "sayıklıyor" diyen kimselerden de utanıyormusun? yoksa Efendimize s.a.a suikast düzenledikleri ve "sayıklıyor" diye iftira attıkları için "Allah onlardan razı olsun"mu diyorsun?"

              işinize karışmak gibi olmasın ama HidayetVerYarab kardeş aydınlatıcı fikirlerinizden müsterih olduk ama bu bölümü alıntılamamışsınız bölümle ilgili düşünceniz hakkındaki merakımız gitmedi?
              [/quote]

              Esasen Resulullahtan onlarca yıl sonra gelen kişiler hakkında bile nasıl hüsnü zannımı koruduğumu, haklarında kendilerine nisbet edilen sözlerin ne derecede onları ifade ettiğini kendilerine sorma imkanımız yok iken, onların mı kitabı yanlış anladığı yoksa bizim mi onları yanlış anladığımız belli belirsiz halde iken Resulullahın ashabı hakkında ne derecede söz söyleme hakkım olabilir?
              Nasılki Resulullaha bir haber nisbet edilse ve bu Kurana apaçık ters bir haber olsa, bizim bunu kabul etmememiz veya tevil etmeye çalışmamız Allahı tenzih etmek için ise, Aynı şekilde bu dini kabul eden, onu hayatına tatbik etmeye çalışan her zat hakkında da aynı hüsnü zannımızı korumamız dinimizin/ahlakımızın güzelliğindendir.
              - Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu apaçık bir iftiradır" deselerdi ya! (Nur 12)
              Bu ayette uyarılan husus, kişinin imanı ile doğrudan ilgili olmayan, had cezası gerektiren bir "zina" suçu olduğu halde, diğer taraftan bu olaya (peşinen) inananların imanını söz konusu ediyor "iman eden erkek ve kadınlar" diyerek. Ve "kendileri" hakkında iyi zan besleyip de.. derken neden itham ettikleri kişi hakkında iyi zan beslemekten bahsetmiyor da "kendileri hakkında" diyerek kime dokunduruyor sizce? islami topluma olmasın? Hiç şüphesiz zina ithamından daha ağır olan kişinin imanı ile ilgili nitelemelerde, hele bu kişi islami bir toplumda ise, çoğunluk şahitlerce inkarcı/münafık gibi tanımlanmamışsa daha da hassas davranmalı ve kılı kırk yarmalıyız.

              şu gözümle aynelyakin derecesinde bir kişinin Allah ve Resulu hakkında apaçık ters hareketlerini görsem belki dini müdafaa ve marufu emir ve münkeri nehiy amacıyla karşı çıkabilirim. Fakat birçok ithamlara maruz bırakılan bu şahıslardan yüzyıllar sonra gelen ben, onlar hakkında gözümle görmüş gibi nasıl şahitlikte bulunabilirim? Kuran, Hazreti peygamberimize bazı gaybi haberleri verirken şu cümleyi kullanır "..Biz nidâ ettiğimizde sen Tur'un yanında da değildin.." Yani bunları sen gözünle görmedin fakat herşeyi gören ben sana anlatıyorum şeklinde manidar bir mesaj verir. Halbuki bu olay Tevratta da incildede mevcuttur biraz daha farklı şekilde.. Her ne kadar kaynaklara geçmişsede, yüzlerce şahitlerden, nakilcilerden gelirken bu haberlerin başına bin türlü şeyler gelebiliyor bu da tarihi bir gerçektir. Şimdi Resulullaha suikast mı düzenlenmiş sayıklıyor diyerek iftira mı atılmış Buna en güzel cevap da hani Firavunun Hz. Musaya sorduğu sorunun cevabı olsa gerek.. "Firavun, Peki ya bizden öncekiler? onların durumu ne olacak? diye sorduğunda Musâ, «onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da,» dedi.
              Bende bunun ötesinde birşey demiyorum. Hz. Ömer hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır elbet. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da! Onu yargılayacak olan da odur benim buradan ahkam kesmem ne doğru olur ne de benim derdim bu olur! Benim derdim ilayı Kelimetullahtır..
              Es-selamu aleyküm ve Rahmetullah.[/quote]
              burada bir yanlışlık var, yani sizin ifadelerinizde. ilk olarak hakkında konuşulan kişiler sahabe değil munafıklardır. amellerini de hiç bir şekilde gizlemek mümkün değildir. hadisleri bile keyfi isteklere göre redd etmek caiz değil, bu haberler ise tek kanaldan değil mütevatiren gelmiştir. yani inkar edilmez haberlerdir bunlar, üstelik üzerinde her iki fırka ittifak etmiştir.

              Ehli Beyt a.s hakkındakı ayetler ve mütevatir hadisler göz önünde tutulduğunda "sahabe" denilen kimselerin bu ayet ve hadislerin emirlerine bağlı kalan kimseler olduğu anlaşılıyor. yani hüsnü zann edilecek kişi Muaviye, Ebu Hureyre, Aişe, Talha gibileri değil ibni Abbas, ibni Mesud, Malik b. Nüveyre, Ammar gibileridir. -Allah hepsinden razı olsun- sizin söylediğinizin örneği ise şuna benziyor: kasap size eşek eti kesip yedirecek sizde bildiğiniz halde hüsnü zann edeceksiniz. eğer siz eşek eti yemek istiyorsanız buyrun kasap hakkındakı hüsnü zanna devam edin, bunun sonucunada da katlanacak olanlar sizlersiniz.

              Hz. Musa a.s ile Firavun l.a arasındakı konuşmayı Ömer b. Hattaba uyarlamaya çalışman güzel ama şu durumu göz önüne almamışsın. o durum şudur ki, birisi Firavunun l.a Kuran ve tarih ışığında aptıklarını rağmen Firavunun yolunda kalmaya devam ederse sonunun ne olacağıdır. sence bugün birisi çıkıp Firavunun yolunda devam etse ve "Firavun hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır elbet. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da! Onu yargılayacak olan da odur" dese ne olacak? sizin aslında bunu söylemeye iten sebep geçmişi kurtarmaya yönelik bir istektir. "onlar bir ümmet idi geldi geçti, bir kendimize bakalım" diyorsunuz ama olayın diğer boyutunu unutuyorsunuz. o boyut şudur ki, Onların (Rasulullah s.a.a ve EHli Beyti a.s ile muhaliflerinin) gelip-geçmelerine rağmen bizim sonumuz için Onlardan hangisi tarafında olduğumuzun etkisi olacaktır.

              Yorum


                EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                "Firavun hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır elbet. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da! Onu yargılayacak olan da odur" dese ne olacak?
                Bunun benim verdiğim misalle ne ilgisi var? Firavun hakkındaki bilgi orada kalmadı Rabbimin katından inzal oldu ve biz durumunu biliyoruz nasıl tabi olabiliriz? Hz. Ömer hakkındaki bilgi de inzal oldumu? Birisi nasslarla sabit inatçı bir kafir diğeri islam toplumundan bir şahit bunları nasıl bir tutmamı istiyorsun?

                Yorum


                  EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                  [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118323#msg118323 date=1297617241]
                  Bunun benim verdiğim misalle ne ilgisi var? Firavun hakkındaki bilgi orada kalmadı Rabbimin katından inzal oldu ve biz durumunu biliyoruz nasıl tabi olabiliriz? Hz. Ömer hakkındaki bilgi de inzal oldumu? Birisi nasslarla sabit inatçı bir kafir diğeri islam toplumundan bir şahit bunları nasıl bir tutmamı istiyorsun?[/quote]
                  niye? ikisi hakkında da nass ulaşmadımı? birisi Hz. Musaya a.s karşı çıktı, diğeri Rasulullaha s.a.a suikast düzenledi, "sayıklıyor" dedi, Kuranda hilafet hakkında ayetler inmesine ve Rasulullahın s.a.a defalarca bunu duyurmasına rağmen inkar etti, hatta hilafeti gasp etti. sen şu sözü duydunmu: "Sakifede atılan ok Kerbelada Ali Ekberin boğazına isabet etti"

                  Yorum


                    EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                    Es-selamu aleyküm ve rahmetullah

                    Başından beri benim çağırdığım şey ile senin çağırdığın şey arasında ciddi bir uçurum var. Hep aynı örnekleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önüme getirmene rağmen her defasında bunu da mı anlatamadım diyerek farklı açılardan yaklaştım fakat sen tutturmuşsun aynı deliği eşeleyip duruyorsun.. Senin benimseyip yapıştığın, ehli sünnet hadislerinden kendi farazi düşüncelerini ispatlıyormuş gibi kendi yorumunu katarak anlattığın, adeta hadisten önce "niyet okuduğun" karşı tarafı sindirebilmek için çaba sarfettiğini eminim herkes görüyor. Ben ise daha orta yolu, Kurandan aldığım öğütlerle, rabbimin terbiyesiyle ve emriyle aklın, ihtiyatın, hüsnü zan ve tevekkül yolunu kullanmaya çabaladıkça sen hala fesat ve fitneden başka birşey doğurmayacak bir takım "söylentilere" ve kendi ürettiğin metodla Kurandan (Kuranın söylemediği) çeşitli manalar çıkarmaya çalışıyorsunuz.

                    Hz. Aişeninde içeriden casuslukla yaparak yardımlarıyla Hz. Ömerin, Ebu bekirin.. Peygamberimize suikast düzenlediğini, Kuranda Aişe r.a ve sevde'nin zemmedildiğini "eğer tevbe ederseniz ne ala" demesine rağmen tevbe ettiğini Kuranda bildirmediğine göre iki yüzlü münafık olarak öldüğü.. gibi ilme dayanmayan çıkarımları defalarca okudum.
                    ben "senin rehberin Kuran değil" dedimmi? bak haricilerde "Kuran yeter", "hüküm Allahındır" diyorlardı ve zahiren de güzel görünüyordu sözleri ama sonuç? kafir oldular. neden? boş başları ile Kuran sarılmaya çalıştılar, Rasulullahdan s.a.a -haşa- daha akıllıymışcasına Rasulullahın s.a.a emanetlerine yüz çevirdiler. her kes istediği yolu seçmekte serbesttir, madem "Kuran benim rehberimdir" diyorsun buyur böyle devam et. ama ben burada senin Rehberinin kim olduğunu sorgulamadım, benim dediğim nasibi ruhlu alimlerinizin aynen hariciler gibi Rasulullahın s.a.a emanetlerine yüz çevirdiklerinden dolayı helak olduklarıdır.
                    Evet iki emanet bırakıldı Kuran ve ehli beyt, Allah bu ikisinden bizi ayırmasın
                    Yukarıda verdiğin örnekte "Kurana" sımsıkı yapışan(!) haricilerin helak olduğunu yani Kuranı örnek alıyorum diyenlerin bile ne derece sapıtabildiğini gördük. Haklısınız.. Yalnız hariciler değil, Abdullah Çekralavi gibi Kuraniyyun akımının öncüleri, Namazın 2,3,4 vakit olduğunu muhteşem bir şekilde ispatladılar değil mi Kurana göre? sünneti arkalarına atınca böyle vahim durumları görüyoruz. Aynı durum ehli beyti takip ediyoruz diyenler için de geçerli olabilir mi acaba? yani aynı tehlike? Nasılki "ben Allahın indirdiği yüce Kur'ana uyuyorum sizin çağırdıklarınıza değil" diyenlerin haklı gibi görünen fakat arka planda dini hükümleri yok eden fitneci bir uygulamaları varsa ve "Kelamullah"a dayanarak bile bunu yapabiliyorlarsa, ehli beyte dayandığını ve onu takip ettiğini söyleyen zümrelerin de en az diğerleri kadar sapma ihtimalleri vardır onları Kurandan üstün göremeyeceğimize göre. Hatta öyle sapanları var ki Ebu bekir ve Osman kuranı yaktırdılar sonra kafalarına göre derlediler Kuran değiştirilmiştir diyenler bile var çevrede tonla.. Kuranda namazın şekli mi var biz halka yapıp namaz kılarız diyerek erkek kadın birlikte dans eder gibi ibadet edenleri de gördük.. Allah hepsini ıslah etsin..
                    Sizin aktardığınız kaynakların, ilmi kullanış şekliniz ve "münazara" gibi başlı başına hakkı değil, kendini ispat etmek için kullanılan felsefi bir yöntemin dini kurallara, akidelerimize ve ahlakımıza doğrudan uygulanması, bir baytarın elindeki satır ile bir insana kalp ameliyatı yapmasına benziyor.

                    Bu durumdan da oldukça rahatsız olduğumu bildirerek aranızdan ayrılıyorum.
                    Ben yine hak arayışı içinde olacağım yoluma.. Sizlerde hak bildiğiniz yolda devam edin
                    Her daim.. Ölene dek ondan isteğim
                    Hidayet Ver Ya Rab!


                    Es-selamu aleyküm ve rahmetullah

                    Yorum


                      EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                      hidayet kardeş onlar bektaşiler.bizi bektaşilerle karşılaştırma.

                      Yorum


                        EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                        [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118407#msg118407 date=1297688869]
                        Es-selamu aleyküm ve rahmetullah[/quote]
                        aleykum esselam ve rahmetullahi ve berakatuhu

                        Başından beri benim çağırdığım şey ile senin çağırdığın şey arasında ciddi bir uçurum var. Hep aynı örnekleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önüme getirmene rağmen her defasında bunu da mı anlatamadım diyerek farklı açılardan yaklaştım fakat sen tutturmuşsun aynı deliği eşeleyip duruyorsun..
                        benim her defa aynı şeyleri hatırlatmama, senin tabirinle "temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önüne getirmeme" sebep senin başından beri "ben taassuptan uzak, hakkı arayan biriyim" demiş olmandı. bende taassup olmadığından kabulleneceğini düşünmüştüm ama hiçte öyle olmadı. hangi konuda konuştuysak ehli sünnetten deliller olmasına rağmen hala "inadım inad" diyorsun.

                        Senin benimseyip yapıştığın, ehli sünnet hadislerinden kendi farazi düşüncelerini ispatlıyormuş gibi kendi yorumunu katarak anlattığın, adeta hadisten önce "niyet okuduğun" karşı tarafı sindirebilmek için çaba sarfettiğini eminim herkes görüyor.
                        neden aynı şeyleri tekrarlıyorsun? geçen tartışmalarda ypa nickli üyeye de söylemiştim sana da söylüyorum. burası forum, bilgilerin paylaşım yeri. "illaki cevap vereceksin" gibi bir kural yok ve kendini de böyle bir baskı altında düşünme. beni eleştirmeğe çalışmaktansa konu hakkında bir şeyler yaz. malum senin burada yazmana sebebp Ehli sünnet müdaafası.

                        beni "niyet okuma" ile itham ediyorsun oysa devamıbdakı sözlerinle beni itham ettiğin "niyet okuma" işleminin senin tarafından yapıldığını ortaya koyuyorsun. "karşı tarafı sindirebilmek için çaba sarfettiğimi" idda etmişsin bu iddanın arkasında durup yemin ede bilirmisin?

                        hadislere gelince, ilk olarak ben sadece hadis yazmadım, ayet ve hadislerin tevilinin caiz olmadığını söyleyen alimlerinzden de örnekler verdim ki, bunu daha fazla çoğalta bilirim. ikinci olarak, alimlerinizin sözlerini de ekledim. üçüncü olarak, ben burada tek-tek her sünninin itikadi üzerinde duracak, bunları inceleyecek değilim. Ehli sünnetin akaidini ortaya koyan alimlerinizden, tabiinlerden, hadislerden deliller getirdim. bunları inkar ettiğinde ehli sünnetten geriye ne kalıyor?


                        Ben ise daha orta yolu, Kurandan aldığım öğütlerle, rabbimin terbiyesiyle ve emriyle aklın, ihtiyatın, hüsnü zan ve tevekkül yolunu kullanmaya çabaladıkça sen hala fesat ve fitneden başka birşey doğurmayacak bir takım "söylentilere" ve kendi ürettiğin metodla Kurandan (Kuranın söylemediği) çeşitli manalar çıkarmaya çalışıyorsunuz.
                        daha önce söyledim, şimdi de tekrarlıyorum hariciler denen kafir gurupta Kuranı rehber edindiğini idda ediyordu, Allaha el, ayak, mekan, sakal isnat eden Ebu Hanifede, Ebu Yalada, vehhabilerde. peki her kesin Kuranı esas aldığını idda etmesine rağmen neden Kuranı esas alanlar bu kadar ihtilaf yaşıyorlar? sana sade örnekle anlatmaya çalışayım. şöyle düşünü hasta doktorlara ait olan bir kitabı eline almış ve doktor olmadan kendisini iyileştireceğini idda ediyor. sence sonuç ne olacak? kitapta yazılanlarmı yanlış? yoksa bu ahmakın yöntemimi?

                        benide fitne-fesat çıkarmaya çalışmakla suçlamış, hadisleri ise "bir takım söylentiler" olarak sunmuşsun. bende sana diyorum ki, git hadis hakkında biraz daha oku, en azından mütevatir hadis nedir onu öğren -çünkü Şiilerin sunduğu hadisler mütevatir ve ya en azından müstefiz- ve daha sonra "tamam Rafizileri anlıyorum, bu lanetlik ibni Sebe okulunun mezunları, bu sapıklar ashabı kriman efendimize, sahabeyi güzin hazeretaya düşmandırlar. peki ehli sünnet alimlerine ne oluyor? onlardamı ibni Sebe okulundan mezun oldular?" diye düşün, biraz tefekkür et.


                        Hz. Aişeninde içeriden casuslukla yaparak yardımlarıyla Hz. Ömerin, Ebu bekirin.. Peygamberimize suikast düzenlediğini, Kuranda Aişe r.a ve sevde'nin zemmedildiğini "eğer tevbe ederseniz ne ala" demesine rağmen tevbe ettiğini Kuranda bildirmediğine göre iki yüzlü münafık olarak öldüğü.. gibi ilme dayanmayan çıkarımları defalarca okudum.
                        okudun da ne oldu? kabullendinmi? şu ayeti nasıl anladığını sana geçenlerde sormuştum ama cevapsız kalmıştı. o yüzden tekrar soruyorum. Allah c.c şöyle buyuruyor: "Ey Peygamberin eşleri, içinizden kim, apaçık çirkin bir harekette bulunursa iki kat azap edilir ona ve bu, Allah'a pek kolaydır." Ahzab suresi 30-cu ayet

                        Aişenin yaptığı işler, Cemel savaşı mesela güzel bir işmiydi çirkinmi? peki şu hadis hakkında ne düşünüyorsun:


                        150 - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ الْخَلاَّلُ، وَعَلِيُّ بْنُ الْمُنْذِرِ، قَالاَ حَدَّثَنَا أَبُو غَسَّانَ، حَدَّثَنَا أَسْبَاطُ بْنُ نَصْرٍ، عَنِ السُّدِّيِّ، عَنْ صُبَيْحٍ، مَوْلَى أُمِّ سَلَمَةَ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَرْقَمٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلى الله عليه وسلم ـ لِعَلِيٍّ وَفَاطِمَةَ وَالْحَسَنِ وَالْحُسَيْنِ ‏"‏ أَنَا سِلْمٌ لِمَنْ سَالَمْتُمْ وَحَرْبٌ لِمَنْ حَارَبْتُمْ ‏"

                        150 ... Zeyd bin Erkam rivayet etmiştir. Rasulullah s.a.a Ali, Fâtime, Hasan ve Hüseyine hitaben şöyle buyurdu: «Sizler, barış halinde bulunduğunuz kimse ile bende barış halinde olurum ve harp halinde bulunduğunuz kimse ile ben de harp halinde olurum.»


                        ibni Mace, "Sünen", Mukaddime hadis 150


                        ehli sünnete göre yada sana göre Rasulullah s.a.a ile savaşanın hükmü nedir? istersen soruyu rehber edindiğini idda ettiğin Kuran ayeti ile sorayım. Allah c.c buyuruyor ki: "Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de." Nisa suresi 59-cu ayet

                        ehli sünnete göre Ali a.s bu ayette geçen emir sahiplerindendir, yani Ona a.s itaat farzdır. ayrıca ehli sünnet akaidine göre emir sahibi zalimde olsa, fasıkta olsa itaat edilmelidir. şu halde imam Aliye a.s savaş açanların durumunu sorma gereği duyuyoruz. bizi aydınlatırmısınız?


                        Evet iki emanet bırakıldı Kuran ve ehli beyt, Allah bu ikisinden bizi ayırmasın
                        Kuranı biliyorumda ama Ehli sünnet ne zamandan Ehli Beyte as uyuyor ki? birine uymak Onun görüşüne göre amel etmektir. oysa ehli sünnetin fıkıh, akaid, tefsir kitapları sahabe, tabiin adı ile bilinen bir sürü kimsenin, Ebu hanife ve diğerleri gibi kendi görüşüne, kıyasa göre hüküm verenlerin görüşleri ile dolu olduğu halde Ehli Beytten a.s bir şey yoktur. şu halde nasıl Ehli beyte a.s uya bilirsiniz ki?

                        kaldı ki, "Sakaleyn" hadisi sadece ve sadece "Kuran ve Ehli Beyt a.s" diyor "Kuran, sahabe, tabiin, mezhep imamları ve Ehli Beyt a.s" demiyor. yani sadece ve sadece Kuran ve Ehli Beyt a.s


                        Yukarıda verdiğin örnekte "Kurana" sımsıkı yapışan(!) haricilerin helak olduğunu yani Kuranı örnek alıyorum diyenlerin bile ne derece sapıtabildiğini gördük. Haklısınız.. Yalnız hariciler değil, Abdullah Çekralavi gibi Kuraniyyun akımının öncüleri, Namazın 2,3,4 vakit olduğunu muhteşem bir şekilde ispatladılar değil mi Kurana göre?
                        yukarıdakı doktor örneği

                        sünneti arkalarına atınca böyle vahim durumları görüyoruz.
                        sünnete sarıldığını idda eden sizlerde de yanı durum var. hadis, tefsir, akaid kitaplarınız çelişki yığını, Tevhid inancı şirk ve küfüre dönüşmüş durumda, Nübüvvet konusundakı inançlara hiç girme...

                        nedeni "Kuran ve sünnet" tezi. sizin anlamadığınız şu. "Kuran ve Ehli Beyt a.s" denildiğinde zaten Ehli Beytin a.s yeni bir şeyler icat ettiğinden söz edilmiyor aksine sadece ve sadece Ehli Beytin a.s Rasulullahın s.a.a getirdiklerini tam, düzgün, korunmuş şekilde aktardığından söz ediliyor:

                        وعنه، عن أحمد بن محمد بن عيسى، عن الحسين بن سعيد، عن القاسم بن محمد، عن علي بن أبي حمزة، عن أبي بصير قال: قلت لابي عبدالله عليه السلام: الحديث أسمعه منك أرويه عن أبيك أو أسمعه من أبيك أرويه عنك؟ قال: سواء إلا أنك ترويه عن أبي أحب إلي: وقال أبوعبدالله عليه السلام لجميل: ما سمعت مني فاروه عن أبي

                        4-(142)...Ebu Basir şöyle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)'a dedim ki: Bir hadisi sizden dinliyorum, babanızdan rivayet ediyorum veya babanızdan dinlemişim sizden rivayet ediyorum. Bunun bir sakıncası var mıdır? Buyurdu ki: «Fark etmez. Ancak babamdan rivayet edersen, benim daha çok hoşuma gider.» Sonra Ebu Abdullah (aleyhisselâm) Cemil'e şunları söyledi: «Benden dinlediklerini babamdan rivayet et.»

                        علي بن محمد، عن سهل بن زياد، عن أحمد بن محمد، عن عمر بن عبدالعزيز عن هشام بن سالم وحماد بن عثمان وغيره قالوا: سمعنا أبا عبدالله عليه السلام يقول: حديثي حديث أبي، وحديث أبي حديث جدي، وحديث جدي حديث الحسين، وحديث الحسين حديث الحسن، وحديث الحسن حديث أمير المؤمنين عليه السلام وحديث أمير المؤمنين حديث رسول الله صلى الله عليه وآله وحديث رسول الله قول الله عزوجل

                        14-(152) ...Hişam b. Salim, Hammad b. Osman ve diğerleri şöyle rivayet etmiştir: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duyduk: «Benim sözüm, babamın sözüdür; babamın sözü, dedemin sözüdür; dedemin sözü, Hüseyin'in sözüdür; Hüseyin'in sözü, Hasan'ın sözüdür; Hasan'ın sözü, Emir'ül-Mü'minin (Ali b. Ebu Tâlib)’in sözüdür; Emir'ül-Mü'minin'in sözü, Resûlullah'ın (aleyhimusselâm) sözüdür; Resûlullah'ın sözü, Allah Azze ve Celle'nin sözüdür.»

                        محمد بن يحيى، عن أحمد بن محمد بن عيسى، عن الحسن بن محبوب، عن معاوية بن وهب قال: سمعت أبا عبدالله عليه السلام يقول: قال رسول الله صلى الله عليه وآله: إن عند كل بدعة تكون من بعدي يكاد بها الايمان وليا من أهل بيتي موكلا به يذب عنه، ينطق بإلهام من الله ويعلن الحق وينوره، ويرد كيد الكائدين، يعبر عن الضعفاء فاعتبروا يا أولي الابصار وتوكلوا على الله

                        5-(161) ...Muaviye b. Vehb şöyle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm/m şöyle dediğini duydum: Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi) buyurdu ki: «Benden sonra imana karşı komplo kurmak amacıyla ortaya çıkarılan her bid'atm karşısında benim Ehl-i Bey-t'imden bir önder bulunur ve o, imanı koruyup savunur. Allah'ın ilhamıyla konuşarak hakkı duyurur, aydınlatır, düzenbazların hilelerini boşa çıkarır ve zayıfların dili olur. "Ey basiret sahipleri, ibret alın ve Allah 'a güvenip dayanın." (Haşr, 2)»

                        عنه، عن محمد، عن يونس، عن أبان، عن أبي شيبة قال: سمعت أبا عبدالله عليه السلام يقول ضل علم ابن شبرمة عند الجامعة(2) إملاء رسول الله صلى الله عليه وآله وخط علي عليه السلام بيده إن الجامعة لم تدع لاحد كلاما، فيها علم الحلال والحرام إن أصحاب القياس طلبوا العلم بالقياس فلم يزدادوا من الحق إلا بعدا، إن دين الله لا يصاب بالقياس

                        14-(170) ...Ebu Şeybe şöyle rivayet eder: Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’ın şöyle dediğini duydum: «İbn Şubrume'nin ilmi; "el-Camia" adlı kitabın karşısında zayi oldu. Bu kitap Resûlullah (sallallahu aleyhi ve âlihi)’nin dikte etmesi ve Ali (b. Ebu Tâlib aleyhisselâm)'ın el yazısıyla hazırlanmıştı. Bu kitap kimseye söyleyecek söz bırakmamıştır. Bu kitapta, helâl ve haramların bilgisi vardır. Kıyas taraftarları, kıyasla bilgiye ulaşmak istiyorlar; ancak bu onlara haktan uzaklaşmalarından başka bir katkı sağlamaz. Kıyas yöntemiyle Allah'ın dini açısından doğruya ulaşılmaz.»

                        علي، عن محمد بن عيسى، عن يونس، عن قتيبة قال: سأل رجل أبا عبدالله عليه السلام عن مسألة فأجابه فيها، فقال الرجل: أرأيت إن كان كذا وكذا ما يكون(2) القول فيها؟ فقال له: مه ما أجبتك فيه من شئ فهو عن رسول الله صلى الله عليه وآله لسنا من: " أرأيت(3) " في شئ

                        21-(177) ...Kuteybe şöyle rivayet eder: Bir adam, Ebu Abdullah (Cafer Sadık aleyhisselâm)’a bir soru sordu, o da bu soruya gereken cevabı verdi. Sonra adam, şunları söyledi: "Sence şöyle şöyle olursa, o zaman nasıl bir görüş söylemek gerekir?" İmam buyurdu ki: «Yavaş ol! Sana bir cevap vermişsem, bu Resûlullah'tandır. Bizde bir şey hakkında "bence... şöyledir" demek yoktur.»

                        Allame Kuleyni r.a, "El Kafi", cild 1, İlmin fazileti kitabı


                        yani, Ehli Beytin a.s ortaya koyduğu yeni bir din ve ya yeni bir yöntem değil, sadece olarak Onlar a.s hnagi hadisin nasih, hangisinin mensuh, hangisinin genel, hangisinin özel olduğunu ve s. konuları biliyorlardı, Onlar a.s masum ve dini akataracak, şahsi görüşler katmadan insanlara akatarcak kimselerdi. sizler ise Onlara a.s değil bir birini sövüp lanetleyen, şahsi görüşlere dayanan, kıyas ile din ortaya koyan kimselere yöneldiniz. işte imametin önemi budur yoksa imamet sadece saltanat değil ki, tarihi bir mesele olmuş olsun

                        Yorum


                          EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                          [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118407#msg118407 date=1297688869]
                          Aynı durum ehli beyti takip ediyoruz diyenler için de geçerli olabilir mi acaba? yani aynı tehlike? Nasılki "ben Allahın indirdiği yüce Kur'ana uyuyorum sizin çağırdıklarınıza değil" diyenlerin haklı gibi görünen fakat arka planda dini hükümleri yok eden fitneci bir uygulamaları varsa ve "Kelamullah"a dayanarak bile bunu yapabiliyorlarsa, ehli beyte dayandığını ve onu takip ettiğini söyleyen zümrelerin de en az diğerleri kadar sapma ihtimalleri vardır onları Kurandan üstün göremeyeceğimize göre. Hatta öyle sapanları var ki Ebu bekir ve Osman kuranı yaktırdılar sonra kafalarına göre derlediler Kuran değiştirilmiştir diyenler bile var çevrede tonla.. Kuranda namazın şekli mi var biz halka yapıp namaz kılarız diyerek erkek kadın birlikte dans eder gibi ibadet edenleri de gördük.. Allah hepsini ıslah etsin..[/quote]
                          Ehli Beyte a.s uyduğunu idda eden kimse bu dediklerini neye binaen yapıyor? sizin gibi Ehli Beyte a.s laftamı uyuyor yoksa EHli Beytten a.s gelen öğretileremi dayanıyor? "Kuran ve Ehli Beyte a.s uyduğunu" idda eden o alçakların elinde Ehli Beytin a.s bunu emr ettiğine dair bir şeyler varmı? aslında sizin yaptığınız sadece ve sadece konudan uzaklaşmak oldu. size sadece şunu söyleyeceğim Ehli Beyte a.s uyduğunu idda eden o kimselerle kendini kıyasla. acaba senin "Ehli Beyte a.s uyman" ile onların "Ehli Beyte a.s uyması" arasında bir fark varmı? sende Ehli Beytin a.s görüşleri kitaplarında olmamasına rağmen EHli Beyte a.s uyduğunu idda ediyorsun onlarda. şu halde bu verdiğin örnekteki kimselere sen daha yakınsın (Ehli Beyte a.s uyma açısından).

                          Sizin aktardığınız kaynakların, ilmi kullanış şekliniz ve "münazara" gibi başlı başına hakkı değil, kendini ispat etmek için kullanılan felsefi bir yöntemin dini kurallara, akidelerimize ve ahlakımıza doğrudan uygulanması, bir baytarın elindeki satır ile bir insana kalp ameliyatı yapmasına benziyor.
                          neden anlamamak için diretiyorsun ki? hadi diyelim ki, ben Rafiziyim ve bu yüzden sahabeyi yermeğe, kötülemeğe çalışıyorum ama ya senin alimlerine ne oluyor? onlardamı Rafizi? Allahın kitabı "ey Peygamberin zevceleri hanginiz apaçık bir çirkinlikle gelirse" diyor Allahın kitabınıdamı -haşa- Rafiziler yazdı? Allahın kitabı Ehli Beytin a.s sevgisini farz kılıyor ve bazılarıda çıkıp bu sevgileri farz olan kimselere kin besliyorsa bunlar İslamın neresindedirler? Allahın kitabına ayetleri Rafizilermi yazdı? yoksa onları Ehli Beyte a.s düşman olmaya Rafizilermi mecbur etti? Rasulullah s.a.a "ey Ali sana söven bana sövmüştür", "seninle savaşan benimle savaşmıştır", "sana eziyet eden bana eziyet etmiştir", "Ehli Beytime a.s muhalefet eden helak oldu", "sapmamak için Kuran ve Ehli Beytime sarılın", "Allahım Aliye düşman olana düşman ol" buyuruyorsa ve bunlarda mütevatir olarak her iki taraftan aktarılıyorsa bunda sorun nedir? neden kabullenmiyorsun? hakkı aramıyormuydun? ne zaman kadar gözlerinizi açmayacaksınız? ne zamana kadar size sığır eti yerine eşek eti yedirildiğini anlamayacaksınız?

                          Yorum


                            EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                            Hatta öyle sapanları var ki Ebu bekir ve Osman kuranı yaktırdılar sonra kafalarına göre derlediler Kuran değiştirilmiştir diyenler bile var çevrede tonla..
                            çevredeki sapıklar beni ne bağlar? ama bak senin sahabe, tabiin, tebe-tabiin, mezhep immaları ve s. hepsi aynı şeyi söylemişlerdir: nasibiler ve Kuran

                            Yorum


                              Ynt: EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                              1663 - Cübeyr İbnu Mut'im (R.a) anlatıyor. "Resûlullah (S.a.v)'a bir bedevî gelerek:

                              "Ey Allah'ın Resûlü, (kuraklıktan) insanlar meşakkate düştüler. Aile efradı zayiata uğradı. Hayvanlarımız da helâk oldular. Bizim için Allah'a dua et, su göndersin. Zîra biz Allah'a karşı senin şefaatini, sana karşı da Allah'ın şefaatini taleb ediyoruz!" dedi. Resûlullah (S.a.v) adama şu mukabelede bulundu:

                              "Yazık sana, söylediğin şeyin idrakinde misin ? Sübhanallah!"

                              Resûlullah (S.a.v) sübhanallahları o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'ın yüzünden okunmaya başladı. Sonra Resûlullah (S.a.v) sözüne şöyle devam etti:

                              "Yazık sana, mahlukatından hiç kimseye karşı Allah şefaatçi kılınmaz. Allah'ın şânı böyle bir şey yapmaktan çok yücedir. Bak hele! Sen Allah'ın (azametinin) ne olduğunu biliyor musun? O'nun Arş'ı, semavatının' şöyle üzerindedir.-Parmaklarıyla işaret ederek- tıpkı üzerinde bir kubbe gibi. Arş Zat-ı Zülcelâl sebebiyle inleyip ses çıkarır, tıpkı süvarisi sebebiyle atın ses çıkarması gibi. "

                              Ebu Dâvud, Sünnet 19, (4726).

                              Yorum


                                Ynt: EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                                Resûlullah (S.a.v) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi. Sonra ilâve etti:

                                "Yedinci semânın ötesinde bir deniz var. Bunun üst sathı ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var. Bunun da gerisinde sekiz adet yabâni keçi var. Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki semâ arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisirıde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var. Allah, bütün bunların fevkindedir."

                                Tirmizî, Tefsir, Hâkka, (3317); Ebû Dâvud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mâve, Mukaddime 13, (193).

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X