Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #91
    bu yazılara mantıklı bir cevap istiyorum?

    inşaAllah en kısa zamanda cevap yazacağım.

    Yorum


      #92
      EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

      bana da yaz cevabını bekliyorum. bu arada aşağıdaki hadise değineyim

      Fasil : ALLAH`IN SIFATLARI BÖLÜMÜ
      Konu : Allah`ın Sıfatları
      Ravi : Ebu Hüreyre
      Hadis : Resulullah (sav)`ı şu ayetleri okurken işittim. (Mealen): "Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür" (Nisa 58). Bu sırada Resulullah (sav)`ın baş parmağını kulağına, onu takib eden (şehadet) parmağına da gözünün üzerine koyduğunu gördüm.
      HadisNo : 3485

      Hadiste geçen Resulullahın baş parmağını kulağına şehadet parmağını gözünün üzerine koymasını ne ile tevil ettiğimizi düşündünüz? Resulullahın kendini haşa Allah yerine koyduğunu mu? bu zannınızda da kimi ilimlerden ne kadar yoksun olduğunuzu ifşa ediyorsunuz.
      Öncelikle Resulullahın bu hareketi onun "alim olsun cahil olsun tüm ümmetinin baş eğitmeni" vasfıyla düşünüldüğünde günümüz eğitim metodolojilerinin tüm yöntemlerine üstün bir şekilde vakıf olduğu anlaşılır. Bir eğitim teknoloğu olarak buradaki düşüncemi sizinle paylaşmak istiyorum.
      "öğretme" eylemini 3 şekilde icra edebilirsiniz.
      1- sözlü anlatım metodu. (en zayıf yöntemdir. eğer sözlü anlatımdan başka metod ile öğretilemiyorsa ara ara tekrar gerektirir. )
      Anlatım metodu zayıf olmasına rağmen ve 20. yüzyılda ancak metod olarak Eğitim pedagojisinin ele alıp etkili kullanma yöntemlerini geliştirdiği bir "Bilim" i Resulullahın daha o dönemde en etkili bir şekilde kullandığını şu örneklerle görebiliriz. bir şeyi öğretirken o şeyin önemi derecesinde ne kadar çok tekrar ettiğini hadislerden biliyoruz. Ayrıca sözlü anlatım metoduna yardımcı olan bir çok alt metod bulunmaktadır. Konu anlatımına geçmeden önce kişilere soru sorarak önce onda ilgi uyandırılır. Daha sonra konu anlatımına geçilir. Buna örnek hadislerde çoktur örneğin Resulullah ashabına önce bir şey sorar sonra ashabı kiramdan "Allah ve Resulu daha iyi bilir" yanıtını aldığında karşı tarafta ilgi oluşmuş demektir ve anlatılanlar pür dikkat dinlenilir.

      2- Görsel anlatım metodu
      Sözlü anlatım metodundan daha etkilidir. Günümüzde slaytların, sinevizyon gösterimleri ve sunumların yerini tutar. Kişide görsel hafıza sözlü (duyma) hafızasına nisbetle 40% daha etkilidir.
      Eğitimcilerin değişmez bir kuramı vardır o da "Aynı zamanda ne kadar çok duyuya hitap edilirse o kadar çabuk öğrenileceği" dir. Görsel anlatıma sözlü anlatım eklenilerek yapılan eğitim bu ikincisinden daha etkili olacaktır çünkü aynı anda hem kulağa hem göze uyarıcılar gider ve öğrenme daha etkili oluşur.
      Konumuzla ilgili kısım da işte burasıdır. Resulullah birşeyi anlatırken, ashabına en uygun metodları kullanarak anlatmıştır. Örneğin eşine 1 ay yaklaşmayacağını adayan efendimiz 29 gün ayrı kaldıktan sonra eşine vardığında "Siz bir ay demiştiniz" diye itiraz eden eşine 1 Ay 30 gündür ve 29 gündür der. bunu söylerken ilk önce 3 kere 10 parmağını gösterdiğini, 29'u söylerkende 2 kere 10 parmağını gösterip üçüncüde bir tanesini kapattığını anlatır. Hem söyleyip hem işaretlerle desteklemesi karşı tarafın hafızasında daha iyi iz bırakacağından o bu yöntemi kullanmıştır.
      "İşitir ve Görür" derken elini kulağına ve gözü üzerine koymasını da ayetteki "bunlardan gafil olmayın" anlamına gelen mesajı en etkili biçimde karşı tarafa vermektir.
      3- Uygulama yoluyla öğrenme
      En etkili yoldur. Unutulması neredeyse imkansızdır. Birbiriyle sıralı (zincirleme) eylemleri ne kadar az ise o kadar uzun süre akılda kalır.
      Resulullah Efendimizin sosyal, ictimai, adabı muaşerete giren bir çok hadisini uygulamalı olarak öğrettiğine şahit oluyoruz. Yemeği sol elle yiyene bizatihi sağ eli ile yemesini sağlaması, namaz kılan birine 3 kere tekrarlattıktan sonra bizatihi şöyle kılacaksın diyerek tüm rükunlerini söyleyerek ve yaparak öğretmesini örnek verebiliriz.

      Günümüz modern öğretim tekniklerini ve Gelişim psikolojisindeki tüm metodları Resulullahın hayatından örnek vererek açıklamaya kalksak bir kitap yazmamız gerekir. Bu sebeple kısaca değinip geçmek zorundayım. Onun engin "insan gelişimi" psikolojisi bilgisinden muhteşem bir örnek vermek istiyorum. Her çocuklu aile bu sıkıntıyı çekerler çocuk birşeyi kafasına takmıştır ve illaki yapacaktır biz ise "çocuğum yapma", "çocuğum hayır" diyerek hep engellemeye çalışırız fakat bu yasaklayıcı tavır onu daha da çok teşvik eder, adeta cezbeder. Bu durum için psikologlar çocuğunuz her ne yapmak istiyorsa ortamı ona uygun hale getirin ve bıkıncaya kadar onunla oynamasını sağlayın. örneğin salonda top mu oynamak istiyor. kırılacak dökülecek şeyleri ortadan kaldırın ve sabahtan akşama kadar oynamasını sağlayın hiç karışmayın! sonunda o bıkacak ve aynı şeyi bir daha istemeyecektir. Bunun örneğini şu hadiste veriyorum

      "Hz. Peygamber (S.A.V.) gündüz namazlarının birinde Öğle veya ikindi namazlarından birinde, Hasan veya Hüseyin sırtında olduğu halde yanımıza geldi. Öne geçip sağ ayağının yanına çocuğu bıraktıktan sonra, tekbir getirip namaza başladı. Önümüzde secdeye varıp uzun süre secdede kaldı. Cemaatin arasından başımı kaldırıp baktım ki, çocuk Hz. Peygamber secdede iken onun sırtına binmiş. Tekrar secdeme döndüm. Hz. Peygamber (A.S.) namazı tamamlayınca cemaat dedi ki; yâ Resulellah! Sen namazın ortasında secde yaptın ve bu secdeyi çok uzattın. Öyle ki, önemli bir olay oldu, ya da sana vahiy geldiğini zannettik. Hz. Peygamber (A.S.) buyurdu ki; "bunların hiç bîri olmadı. Fakat, oğlum (torunum) beni binek yaptı. Ben de acele edip de onun hevesi geçmeden sırtımdan indirmeyi uygun görmedim'" Nesâî,

      Eğitimdeki Ödül ve ceza, olumlu/olumsuz pekiçtireç sistemlerini en etkili kullandığına dair hadis verecek olursak,

      Rabia bin Ka'b şöyle anlatıyor:
      Ben Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bütün gün hizmet eder yatsı namazını kılıncaya kadar da onun yanından ayrılmazdım. Evine gittikten sonra da belki bir şeye ihtiyacı olur diye kapısında beklerdim. Burada usanıncaya kadar bekler ve sonra da dönerdim. Bazı zamanlarda uyku bastırır kapısının önünde uyuyakalırdım. Bütün bu zaman zarfında Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in: "Sübhanallahi ve bihamdihi" dediğini duyardım. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir gün bana:
      Ey Rabia bin Ka'b! Benden bir isteğin varsa, söyle de vereyim (olumlu bir davranışı ödüllendirmeye örnek), buyurdular. Ben de:
      —Ey Allah'ın Resulü! İzin ver de biraz düşüneyim. Sonra sana haber veririm, dedim. Bunun üzerine düşünmeye başladım. Nihayet:
      —Bu dünya geçicidir. Beni yaratan Allah rızkımı da verecektir. Öyleyse ben Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den ahiretim için bir şey isteyeyim." dedim. Bu kararı verdikten sonra Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına vardım. Beni gördüklerinde:
      —Ey Rabia! Neye karar verdin? Diye sordular. Ben:
      —Ey Allah'ın Resulü! Benim ateşten kurtulmam için Rabbinin yanında bana şefaatçı olmanı istiyorum, dedim. O zaman:
      —Ey Rabia! Bunu sana kim söyledi? Dediler. Ben de şunları söyledim:

      —Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, bunu bana hiç kimse söylemedi. Fakat sen "İste de vereyim" buyurduğun zaman, Allah'ın peygamber'i olduğunu ve O'nun katındaki dereceyi düşünerek kendi kendime: "Bu dünya geçicidir. Beni yaratan Allah rızkımı da verecektir. Öyleyse ben Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den ahiretim için bir şey isteyeyim" dedim. Ve sonra da kalkıp sana geldim.

      Bu sözlerim üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem uzun uzun düşündüler ve sonra da şöyle buyurdular:

      —Peki bu dediğini kabul ediyorum. Fakat sende çok secde etmek suretiyle bana yardımcı olacaksın. (Ahmed bin Hanbel, Taberani)

      Burada önemli olan bir noktada şudur, Resulullah olumlu bir davranışı ödüllendirirken, bu ödül Cennet gibi kendi mülkünde olmayan birşey olunca amelsiz bir şefaatin işe yaramayacağını da öğretmek için "Fakat sende çok secde etmek suretiyle bana yardımcı olacaksın" demesidir.

      Örnekler aklıma geldikçe yazarım inşaallah..
      Allah ve ondan sonra da Resulu en iyi bilir..

      Yorum


        #93
        EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

        HidayetVerYarab,
        Bizim sorumuza cevap vermemiş misiniz biz mi görmedik? Eğer Buharide de uydurma var Müslim onun bazı hadislerini almamıştır diyerek yazmanız bize cevap idiyse o zaman sorularımızn devamı şunlardır:

        1- aynı hadisi Müslim de almış ve sünniler sahihaynın ortak rivayeti olan hadisleri inkar eder uydurma görebilirler mi?

        2- şayet hadis mecazsa mecaz kullanımlarına örnekler verebilir misiniz? suret kelimesi nasıl mecaz olarak kullanılır.. Aynı ayak bileğini açıp gösterme konusu diğer kitaplarda da vardır bunun mecazi olarak kullanıldığını hangi delile istinaden ve ne anlama geldiğini söylüyorsunuz ?

        3- Eğer bu hadisler mecazsa sünnilikte ahirette ruyetullahın vukuu nasıl mümkün olacak? hadislerin ruyetullah babında delil olarak alınmasını nasıl açıklıyorsunuz.. Eğer mahiyetini bilmiyorsak bu hadisler neyi anlatıyor?..

        4- Sünnilerde sahih olarak geçen rivayetleri reddetmek için hangi ilkeleriniz var hangilerine dayanarak reddediyorsunuz?.. Ve bu konuda sizin gibi olan sünni hadisçiler ya da alimler var mı?..

        5- 6 hak sünni mezhebe göre ruyetullah mümkünse bunun nasıl olacağını açıklamaktadırlar ve onlar bu hadisleri nasıl yorumlamaktadırlar?..

        Yorum


          #94
          EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

          Es-selamu aleyküm ve rahmetullah

          Ben Elmeddinden cevap bekliyorum kime yazsam başkası karşılık veriyor kendisi susuyor ben bunu anlamıyorum. Açıkçası üye olduğumdan beri takındığınız tavır aydınlatıcı/açıklayıcı olmaktan çok saldırgan/iftiracı şeklinde oluyor bu da benim damarıma dokunuyor bazen kırıcı olabiliyorum. Yinede ne size ne alimlerinize haddim olmayan yakıştırma yapmadım farzı muhal isevi ruhlu desem nasıl karşılarsınız dedim onuda af dileyerek söylediğimi belirttim fakat yine farklı boyuta taşıdınız.


          KARŞI TARAFIN SÖZÜNÜ SÖYLEDİ ARKADAŞ...YOKSA ELMEDDİN ALLAHIN MUNEZZEH OLDUGUNU BILIR VE BEN INANIYORUM KI ALLAH ONDAN RAZI OLUYOR
          Elmeddinin bana attığı şu iğrenç iftiradan dolayı Allah ondan razı oluyor mudur sizce?
          meraklanmayın biz Allah c.c hakkında değil sizin kaynaklarda geçen CİSM olan put hakkında konuşuyoruz. siz sim olan böyle bir puta tapmaktan utanmıyormusunuz?
          Gördüğünüz gibi beni bir puta tapmak ile ve utanmazlıkla itham ediyor. Kuranda putların nasıl olduğunu hangi amaçla onlara tapıldığından habersiz bu arkadaşınız. Şu put olayına bir ayeti kerime ile açıklık getirelim
          - O, Allahı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin bir sapıklığın ta kendisidir. Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldaştır. (Muminun 12-13)
          Bizim kaynaklardan birinde cism olan put gösterin bende o kaynağı alıp ayaklarımın altında ezeyim!

          Ehli sünnet değil ama selefiler gerçek manalarına inanır kardeşim...
          Eğer selefilerin kıblesi Kabe, Kitabı Kur'an, Peygamberi de Hz. Muhammed a.s. ise, inanıp salih amel işleyen ve Allaha karşı gelmekten sakınan, emirlerini yerine getiren yasaklarından olduğunca kaçınan ve rahmetini uman kimseler ise hiç şüphesiz bizim de kardeşimizdirler çünkü mümin müminin kardeşidir bizim kitabımıza göre. Sizin kitabınızda yalnızca şia şianın mı kardeşidir bunu da sorarmısınız alimlerinize?
          Eğer selefiler "Allah, Kuranda yüzü, eli vs. olduğunu belirtiyor bizde olduğuna inanırız fakat mahiyetini bilemeyiz diyorlarsa bunda da bir problem göremiyorum. Çünkü kitabında Allah c.c. ilahi vasıflarını (her şeyi bilen, işiten, müminlerin dostu yardımcısı, eşi benzeri olmayan tek ilah olduğu ve bilinen 99 ismiyle birlikte) belirtmiş fakat zatının mahiyeti hakkında bilgi vermediği gibi Hz. Musa ile ilgili konuşmasında geçen "gözler onu idrak edemez" diyerek de, ne gözlerimizin ne de tahayyüllerimizin onu idrak edemeyeceğini açıkça bildirmiştir. Buraya kadar anlattığım şekliyle eli vardır fakat "mahiyetini bilemeyiz" demek de "gözler onu idrak edemez" kuralının ve sınırın bizi getirip bıraktığı son noktadır ötesine geçemeyiz. Fakat selefiler bunun da ötesine geçmiş ve hayır şeklini de belirtebiliriz demişlerse o zaman karşı çıkın bende yanınızda olurum fakat kendilerine bir sorun var mı bir şekil/cisim iddiaları?

          Bir diğer probleminiz de şu olsa gerek buna da değinmeden geçemeyeceğim. Ayrıca yukarıdaki 5 sorunun tümüne tek cevap yerine de geçsin.
          "Allah kişi ile kalbi arasına girer" ayetinden de anlaşılacağı üzere kalplere en yakın olan, onların bir saray mı, yoksa bir virane yıkıntı mı olduğunu bilen de şüphesiz yalnızca Allah'tır. Allah, kendisine ulaşmak isteyen her kulunu muhakkak doğruya ulaştırır bu ilahi bir kanundur. Ondan uzaklaşmak isteyenide uzaklaştırır hem öyleki gözüyle mucize görse inanmaz. Tarih, apaçık mucizelere inanmamakta direnen toplumların helakiyle ve doğruyu arayanlara da doğru yolu göstermesinin örnekleriyle doludur. Şimdi tüm derdi günü sağlıklı bir birey ve sağlıklı/adaletli bir toplum oluşturmak olan dinin muhataplarından istediği de yalnızca Allaha iman eden ve peşinden ona kulluk eden bir birey olmasıdır. Şöyle ki, Allaha inanmak ona kulluk etmemiz için temel sebep iken kulluk etmek de sağlıklı birey olmamıza sebeptir. Kulluk etmeyi kabullenen kişi de önce kendini düzelten, sonra çevresini düzeltmek için çabalayan, ıslah edici olan ve bozguncu olmayan kişi demeye gelirki "inne-s salate tenha anil fahşa" Hiç şüphe yok ki namaz fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar ayeti, Namazımızın / ibadetimizin aslında ne için olduğunu da belirtmektedir.
          Şimdi gelelim asıl mevzuya, Bir insan düşünün yaptığı kötülüklerin, çevresine verdiği zararın bini bir para olsa, ayda yılda bir iyilik yapsa onu da başa kalksa, sırf kendi çıkarları uğruna yapmadığı eziyet, yakmadığı can kalmasa, bu kişinin dosdoğru bir Allah inancı olsa ne oluuur? olmasa ne olur? İnandığı şeyin daha kendisine faydası yoksa bu onun tam anlamıyla mümin (inanan kişi) olmasına yeterlimidir? Yoksa yukarıda yazdığım ayetteki gibi apaçık bir sapıklık içinde midir? İkinci misalde de tam zıddı bir insan tasavvur edin. Ahiretteki hesaplaşmadan korktuğu için kimseye kötülüğü dokunmayan, bununlada yetinmeyip iyilikler yapan adeta hayırda yarışan bir insanın, inandığı Allah kendisine bu dünyada pek yararlı olduğu halde, sırf Allaha bir takım hatalı nitelemelerde bulundu diye Allahın bu kişiyi alıp cehenneme atması, diğer (kötülüğü damarlarına kadar işleyen) kişiyi de bu nitelemelerde bulunmadı çok sağlıklı bir Allah düşüncesi vardı diye Cennete koyması Allahın adaletine, merhametine, eşsiz rahmetine sığar mı hiç?
          Elbette sığmaz! Haşa! o bundan uzaktır, sınırsız merhamet sahibidir, Ğafurdur, Rahim'dir
          Kendisinden korkan ve onu bir tek ilahı bilen kulunun yanlış/hatalı bir nitelemesi olmuşsa o bunu dünyada, dünyada olmazsa ahirette düzeltir. Yanlış bir bilinci düzeltmek, iyilik üzere yaşayan bir insanı topyekün helak etmekten kolaydır. Henüz Kuran iniyorken müminlerden bu tür nitelemeler olduğunda hoş görüyle ve tatlılıkla düzelttiği gibi düzeltir. Doğrusunu bildirir "Şunu diyenler kafir oldu" demez. O Allah ki hiç kimseye muhtaç olmadığı halde kimseyi de kaybetmek istemez, rahmetini isteyenleri rahmetinden kovmaz! Aşağıda yaşanmış örneğini veriyorum.

          "Birtakım insanlar Hz. Peygamber (s.a.v.)'e gelerek, Ya Rasûlallah! Rabbimiz bize yakın mı, uzak mı? Yakınsa fısıltı ile, uzaksa yüksek sesle duâ edelim" dediler, bunun üzerine Allah Teâlâ da bu âyeti indirdi"

          "Kullarım, sana Benden sorarsa (söyle): Ben (onlara) yakınım. Bana duâ edince, duâ edenin duâsına icâbet ederim. O halde onlar da Benim da'vetime (itaatle) icâbet ve Bana îman (da devam) etsinler. Tâki (o sayede) doğru yola ulaşmış olalar" (Bakara, 2/186).

          Buhârî, Cihad 131.

          Allah hepimizi dosdoğru yoluna ulaştırsın, ondan ayırmasın. Ayakların kayacağı o şiddetli günde ayaklarımızı sağlamlaştırsın. Bundan sonra da tartışmalara girmeyeceğim hepiniz hakkınızı helal edin. Bende helal ediyorum. Hepinizi Rahman ve Rahim olan Allahın rahmetine bırakıyorum.
          Es-selamu aleyküm ve rahmetullah

          Yorum


            #95
            EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

            konuşmanız biter de bizim sorularımıza cevap veririnceye kadar bekleyelim o halde..

            Yorum


              #96
              EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

              [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg118070#msg118070 date=1297418211]
              bana da yaz cevabını bekliyorum.[/quote]
              beni çok özlediğini yazdığın mesajlardan görüyorum.

              [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg117699#msg117699 date=1297196015]
              az önce yukarıda bizim bir CİSM'e taptığımızı söyleyen sen açıkça iftira attın![/quote]
              eğer benim söylediklerim iftira ise Allah bana yok eğer iftira değilde bizzat sizin kaynaklarda geçiyorsa, alimleriniz bunu söylüyorlarsa sana lanet etsin.

              sende de bir çeşit anlama problemi var bunun suçlusuda ben değilim!
              kimde ne problemi olduğunu foruma geldiğinden görüyoruz. mesela sende hakkı kabullenememek problemi var Gadiri Hum, Sakaleyn, suikastçiler ve Efendimize s.a.a "sayıklıyor" diye iftira atanlar ve s. gibi konuları görmene rağmen diretmen bundan olsa gerek. şimdi de ne kadar anlama kabiliyetine sahip olduğunu göreceğiz

              ayette ifadeler nasıl kullanılmışsa "o anlamda" kabullenmek gerekir sözünü "o keyfiyette" veya "insanlardaki uzuvların aynıyla" olarak anlaman senin problemin!
              1. ya anlamadın
              2. anladın ama "atalarımı bu din üzere gördüm" düşüncesinden yola çıkarak konuyu başka yere çektin.

              çünkü, benim yazdığım "ayetlerdeki ifadeler nasıl kullanılmışsa o anlamda kabullenmek gerekir" sözü ile ne kast ettiğim açık. yoksa Kuran ayetlerindeki ifadeleri olduğu gibi kabullenmeyen, "bunda hata var" diyenmi var? o sözden kast ettiğim alimlerinizin Kuranda mecaz olmadığını söylemeleri ve tevili kabul etmemelerini bildirmekti. yani onlar "ayette "Allahın eli" ifadesi geçmişse "burada kast edilen kudret ve kuvvettir" demek caiz değildir. ayette "Allahın eli" deniyorsa biz aynne kabul ederiz" diyorlar. anlatmak istediğim bu idi ama yukarıda yazdığım 2 sonuçtan biri söz konusu. hangisi olduğunu Allah bilir. alimlerinizin Kuranda mecazı inkar etmesine gelince bunu sizin tüm alimleriniz söylemiş ve üzerinde ittifak etmişlerdir. ta ki, Eşari dönemine kadar. Eşari bu mezhebi düştüğü şirkten temizlemek için "Kuranda mecaz var ve ayetler tevil edilmelidir" dedi yani ehli sünnette reform etti. ama onun -tamamen başarılı olmayan- reformu her kes tarafından kabullenmedi ve ehli sünnet akaid meselesinde 3-ü bölündü:

              1. eski akidede kalan, Eşarinin ehli sünnetten çıktığını, çünkü seleften -sahabe, tabiin, Buhari, Ebu Hanife gibi alimler- kimsenin "KUranda mecaz vardır" demediğini ve ayetleri tevil etmediklerini söylediler ki, bunlar: Selefiler
              2. Eşari ve taraftarları: Eşarilik
              3. bazı konularda -görüşlerinde- Eşari ile ihtilaf eden Maturudi ve ashabı: Maturudilik

              bizim bugün vehhabi dediğimiz kesim bu selefilerdir, akaidde selefe bağlı olduklarını Eşari ve Maturudinin bidatlerini kabullenmediklerini söylerler. fıkıhta da en çok Ahmed b. Hanbeli esas alırlar. genellikle Hanbelilerin çoğunluğu akaidde Selefidir. Hanefiler Maturudi, Maliki ve Şafiilerde Eşaridir. bu konularda gerçektende ehli sünnete bağlı kalan Selefilerdir. buna karşın Eşari ve Maturudi "Kuranda mecaz yoktur" diyen Seleflerinin yolunu terk etmiştir ama bu alimlerini tekfir edememiş, bu bozuk inancıda hadis kaynaklarından çıkaramamışlardır. şimdi "Kuranda mecaz yoktur" diyenlere bir kaç örnek:


              [img width=700 height=437]http://img705.imageshack.us/img705/1606/mwsnediahmed.jpg[/img]


              وقال القاضي أبو يعلى في كتاب "إبطال التأويل": "لا يجوز رد هذه الأخبار، ولا التشاغل بتأويلها، والواجب حملها على ظاهرها، وأنها صفات الله، لا تشبه صفات سائر الموصوفين بها من الخلق، ولا يعتقد التشبيه فيها، لكن على ما روي عن الإمام أحمد وسائر الأئمة"

              Kadı Ebu Yale "İbtalut Tevil ... " kitabında dedi ki: "böyle haberleri redd etmek ve ya tevil etmek caiz değil. Onların zahiri anlama haml edilmesi vaciptir. Şüphesiz ki, bunlar Allahın sıfatlarıdır ve bu sıfatlarla vasf edilmiş diğer mahlukların sıfatlarına benzemiyor. bu sıfatlarda benzetme itikad edilmiyor ... "

              Muhammed b. Salih Useymin, "Kavaidun fi-adilletil-esma ves-sıfat"


              sayfa 384: Ebul-Kasım b. es-Sumer Kindi diyordu: "Ebu Bekir b. Hadibe İbni Fausu Haceri adlandırıyordu. Çünki İbni Faus diyordu ki: "Hacerul-esved (Kabedeki kara taş) Allahın gerçek elidir"

              (İbn Receb) Diyorum ki: İbn Fausun "Hacerul-esved Allahın gerçek elidir" demesi doğrudur. Bunun aslı bizim alimlerden ve diğerlerinin Kuranda mecazın olduğunu inkar etmesidir.

              ibni Receb, "ez-Zeylu ala Tabakatil-Henabile", sayfa 384

              Yorum


                #97
                EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                [quote author=HidayetVerYarab link=topic=15552.msg117699#msg117699 date=1297196015]
                Allah kullarına hitap ederken kullarının diliyle hitap etmiştir onların "anlayacağı" şekilde hitap etmiştir ayette yüz ifadesi "vechillah" geçiyor diye onu cisim olarak anladığımızı nasıl iddia ediyorsun? bir zatın yüzü demek aynı zamanda onun şahsiyeti, vasıflarının sembolü demektir. Elmeddin sende de hiç yüz yok dersem ne anlamda kullanmış olurum? cisim olan yüzün mü? yoksa şahsiyet, sıfat vs anlamında mı? "el" (yedillah) kudret, güç, iktidar, yardım manalarına da gelir tıpkı "elinden tutmak", "el elden üstündür" vs gibi imamlarımızın da dediği gibi ayette hangi anlamda kullanılmışsa "o anlamda" anlamak gerekir "o ŞEKİLde" değil CİSİM olarak değil.[/quote]
                bunları git Buhariye, Ebu Hanifeye, Kurtubiye, Ebu Yaleye ve diğerlerine anlat. çünkü Talhanın sünnetine sarılarak diretenler ve mecazı kabullenmeyenler onlar. her halde onlara "siz yüzsüz sapıklarsınız" denildiğinde yüzleri olmadığını zann ediyorlardı.

                attığınız şu başlık başlı başına iftiralarla doludur hangisini düzeltelim?
                sen yalan, yanlış, iftira gördüğünde söyle biz düzeltelim ama bundan önce anlamaya çalış. çünkü anlamadan her şeye "iftiradır, yalandır" ve s. dersen işimiz çok uzar.

                Ehli sünnet kaynaklarında Allahın sıfatları diyip koca bir toplumu müşrik ilan eden sizlerden doğacak haklarımızı Allaha havale ediyorum..
                Vesselam..
                koca bir toplum? biz sünnilerin o cimse taptığınımı söylüyoruz? yoksa o cisme tapan nasibi ruhlu kimselerdenmi söz ediyoruz? bizi "iftira atmaktan" dolayı Allaha havale eden sen "yahudi ve hristiyanın kestiğini yerim ama Rafizinin kestiğini yemem", "Rafizileri zındıklar olarak görüyorum" diyen alçaklar, kitabında iki cümleden bir "Allah Rafizilere lanet etsin" diyen tefsircileriniz ve bu gibi şerefini satarak iftira savuran kimseler hakkında ne düşünüyorsun? onlar hakkında ne diyorsun? onların yolunda olmaktan utanç duyuyormusun hiç olmazsa? Efendimize s.a.a suikast eden, "sayıklıyor" diyen kimselerden de utanıyormusun? yoksa Efendimize s.a.a suikast düzenledikleri ve "sayıklıyor" diye iftira attıkları için "Allah onlardan razı olsun"mu diyorsun?

                Yorum


                  #98
                  EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                  Allahın selamı ve rahmeti tüm müminlere, yolunda yürüyenlere ve adını yüceltenlere olsun.
                  Allahın laneti de onun ayetlerini geçersiz kılmak için uğraşan tüm inatçı, zorba inkarcılara olsun.

                  beni çok özlediğini yazdığın mesajlardan görüyorum
                  ?
                  eğer benim söylediklerim iftira ise Allah bana yok eğer iftira değilde bizzat sizin kaynaklarda geçiyorsa, alimleriniz bunu söylüyorlarsa sana lanet etsin.
                  oysaki ben tüm anlaşmazlıklarıma rağmen son söz olarak sizi "Allahın rahmetine" bıraktım. Aramızdaki bu uçurum derecesindeki farktan dolayı seni muhatap kabul etmiyor, Allah seni ıslah etsin diyorum.. Hiç şüphesiz ayrılığa düştüğümüz şeyler hususunda rabbim kıyamet günü aramızda hükmünü verecektir. O Halîm dir Hüküm verenlerin en hayırlısıdır.

                  ...yani onlar "ayette "Allahın eli" ifadesi geçmişse "burada kast edilen kudret ve kuvvettir" demek caiz değildir. ayette "Allahın eli" deniyorsa biz aynne kabul ederiz" diyorlar.
                  Bunların ifadesindeki şirk'i bana göster. Önce Kurana göre bir şirk tarifi yap sonra bu ifade ile kıyaslayarak hüküm ver.
                  Kuranda "Allahın eli" geçmişse biz "Allahın eli yoktur" diyemeyiz şirk midir? tevil etmek gibi büyük bir sorumluluğu üzerlerine almayıp tevil etmedikleri için müşrik mi oldular?
                  Eşari bu mezhebi düştüğü şirkten temizlemek için "Kuranda mecaz var ve ayetler tevil edilmelidir" dedi
                  Eşari bu mezhebin düşüncesini eleştirirken ve ortaya "yeni" bir düşünce koyarken bu mezhepleri "şirke düşmüştür" diye ifade etmişmidir? yoksa senin sui katkın mı var?
                  buna karşın Eşari ve Maturudi "Kuranda mecaz yoktur" diyen Seleflerinin yolunu terk etmiştir ama bu alimlerini tekfir edememiş
                  tekfir etmek ne zamandan beri dinimizin şiarı oldu? sen dilediğini tekfir et sonunda Allah hükmünü verdiğinde zorda kalmaman için hükmünü verirken Allahın hükmüne tam isabet etmeye çalış mümkünse!
                  koca bir toplum? biz sünnilerin o cimse taptığınımı söylüyoruz? yoksa o cisme tapan nasibi ruhlu kimselerdenmi söz ediyoruz?
                  ve bir karar ver! sünnileri bundan tenzih ediyorsan "EHLİ SÜNNET ANLAYIŞINDA" diye bir başlık açma! lafın başı tenzih sonu da sizin kaynaklarda böyleyse ne yapabilirim diye de koca bir damga ile bitiyor. bu çelişkiyi bir an evvel kafanda çöz sonra yazmaya başla!
                  "yahudi ve hristiyanın kestiğini yerim ama Rafizinin kestiğini yemem", "Rafizileri zındıklar olarak görüyorum" diyen alçaklar, kitabında iki cümleden bir "Allah Rafizilere lanet etsin" diyen tefsircileriniz ve bu gibi şerefini satarak iftira savuran kimseler hakkında ne düşünüyorsun? onlar hakkında ne diyorsun? onların yolunda olmaktan utanç duyuyormusun hiç olmazsa?
                  Benim rehberim öncelikle Kendi ifadesiyle "zâlike-l kitabu la raybe fihi HUDEN LIL MUTTAKIN" Allaha karşı gelmekten sakınanlara bir hidayet olan ve içinde şüpheden zerre barındırmayan Kitabımız benim rehberimdir. Daha öncede belirttiğim gibi ben körü körüne bir şahsın tüm fikirlerine "dogmavari" inanan birisi değilim bu daha çok senin yöntemine benziyor. Senin içine düştüğün kin ve nefret bataklığına beni sokamayacaksın!
                  Hasılı kelam sen yine böyle devam edersin. Lanet okumayla, tekfirle neyi elde edeceğini pek yakında göreceğiz.

                  Andolsun ki, içinizden size, sizin sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şefkatli ve merhametli bir resul geldi (Tevbe 128)
                  Ne büyük nimet..Bende Resulullahı örnek almaya çalışıyorum..
                  - Allah'tan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler Allah iyilik edenleri sever" Âl-i İmrân sûresi (3), 134
                  ben Allahtan korkuyorum.

                  Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

                  Bir tebliğcinin en güzel vasfıdır yumuşak huylu olmak, affedici olmak ve Allahtan da affetmesini dilemek.. Tıpkı Resulullahta olduğu gibi
                  Bir fesadçının en kötü vasfı da heralde insanları birbirine kırmak, gıybet etmek, garez kin duymak olabilir.. Sen sakın böyle olma ve bunlardan sakın olur mu?

                  Yorum


                    #99
                    EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                    "Efendimize s.a.a suikast eden, "sayıklıyor" diyen kimselerden de utanıyormusun? yoksa Efendimize s.a.a suikast düzenledikleri ve "sayıklıyor" diye iftira attıkları için "Allah onlardan razı olsun"mu diyorsun?"

                    işinize karışmak gibi olmasın ama HidayetVerYarab kardeş aydınlatıcı fikirlerinizden müsterih olduk ama bu bölümü alıntılamamışsınız bölümle ilgili düşünceniz hakkındaki merakımız gitmedi?

                    Yorum


                      EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                      Es-selamu aleyküm ve Rahmetullah.

                      [quote author=Qom_u_aşk]
                      "Efendimize s.a.a suikast eden, "sayıklıyor" diyen kimselerden de utanıyormusun? yoksa Efendimize s.a.a suikast düzenledikleri ve "sayıklıyor" diye iftira attıkları için "Allah onlardan razı olsun"mu diyorsun?"

                      işinize karışmak gibi olmasın ama HidayetVerYarab kardeş aydınlatıcı fikirlerinizden müsterih olduk ama bu bölümü alıntılamamışsınız bölümle ilgili düşünceniz hakkındaki merakımız gitmedi?
                      [/quote]

                      Esasen Resulullahtan onlarca yıl sonra gelen kişiler hakkında bile nasıl hüsnü zannımı koruduğumu, haklarında kendilerine nisbet edilen sözlerin ne derecede onları ifade ettiğini kendilerine sorma imkanımız yok iken, onların mı kitabı yanlış anladığı yoksa bizim mi onları yanlış anladığımız belli belirsiz halde iken Resulullahın ashabı hakkında ne derecede söz söyleme hakkım olabilir?
                      Nasılki Resulullaha bir haber nisbet edilse ve bu Kurana apaçık ters bir haber olsa, bizim bunu kabul etmememiz veya tevil etmeye çalışmamız Allahı tenzih etmek için ise, Aynı şekilde bu dini kabul eden, onu hayatına tatbik etmeye çalışan her zat hakkında da aynı hüsnü zannımızı korumamız dinimizin/ahlakımızın güzelliğindendir.
                      - Bu iftirayı işittiğiniz zaman, iman eden erkek ve kadınlar, kendi (din kardeş)leri hakkında iyi zan besleyip de, "Bu apaçık bir iftiradır" deselerdi ya! (Nur 12)
                      Bu ayette uyarılan husus, kişinin imanı ile doğrudan ilgili olmayan, had cezası gerektiren bir "zina" suçu olduğu halde, diğer taraftan bu olaya (peşinen) inananların imanını söz konusu ediyor "iman eden erkek ve kadınlar" diyerek. Ve "kendileri" hakkında iyi zan besleyip de.. derken neden itham ettikleri kişi hakkında iyi zan beslemekten bahsetmiyor da "kendileri hakkında" diyerek kime dokunduruyor sizce? islami topluma olmasın? Hiç şüphesiz zina ithamından daha ağır olan kişinin imanı ile ilgili nitelemelerde, hele bu kişi islami bir toplumda ise, çoğunluk şahitlerce inkarcı/münafık gibi tanımlanmamışsa daha da hassas davranmalı ve kılı kırk yarmalıyız.

                      şu gözümle aynelyakin derecesinde bir kişinin Allah ve Resulu hakkında apaçık ters hareketlerini görsem belki dini müdafaa ve marufu emir ve münkeri nehiy amacıyla karşı çıkabilirim. Fakat birçok ithamlara maruz bırakılan bu şahıslardan yüzyıllar sonra gelen ben, onlar hakkında gözümle görmüş gibi nasıl şahitlikte bulunabilirim? Kuran, Hazreti peygamberimize bazı gaybi haberleri verirken şu cümleyi kullanır "..Biz nidâ ettiğimizde sen Tur'un yanında da değildin.." Yani bunları sen gözünle görmedin fakat herşeyi gören ben sana anlatıyorum şeklinde manidar bir mesaj verir. Halbuki bu olay Tevratta da incildede mevcuttur biraz daha farklı şekilde.. Her ne kadar kaynaklara geçmişsede, yüzlerce şahitlerden, nakilcilerden gelirken bu haberlerin başına bin türlü şeyler gelebiliyor bu da tarihi bir gerçektir. Şimdi Resulullaha suikast mı düzenlenmiş sayıklıyor diyerek iftira mı atılmış Buna en güzel cevap da hani Firavunun Hz. Musaya sorduğu sorunun cevabı olsa gerek.. "Firavun, Peki ya bizden öncekiler? onların durumu ne olacak? diye sorduğunda Musâ, «onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da,» dedi.
                      Bende bunun ötesinde birşey demiyorum. Hz. Ömer hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır elbet. Rabbim şaşırmaz da, unutmaz da! Onu yargılayacak olan da odur benim buradan ahkam kesmem ne doğru olur ne de benim derdim bu olur! Benim derdim ilayı Kelimetullahtır..
                      Es-selamu aleyküm ve Rahmetullah.

                      Yorum


                        EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                        Bu elmeddin, kumu aşk ve musavi forumu ele geçirmişler gonullerince at oynatıyorlar.Ergenekonvari bir yapılanmaları var.Foruma kim gelse birşeyler yazsa hemen atılıyorlar.

                        Yorum


                          EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                          ve aleykum selam ve rahmetullah ve berakatuh.. cevaplanması gereken bir çok yön olmasına rağmen ben sıramı bekliyor ve cevap vermiyorum çünkü bu başlıkta Elmeddinle konuştuğunuzu söylemiştiniz ben sıramı bekliyorum.. Elmeddin kardeşin mesajında bir yer eksik kalmış cevaplamamışsınız ben o sadedden sorayım öğreneyim dedim fikriniz ne imiş?

                          beyanınızdan dolayı teşekkür eder sizi Elmeddin kardeşimizle izlemeye devam ettiğimi belirtirim..

                          Yorum


                            EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                            [quote author=nur-talebesi link=topic=15552.msg118302#msg118302 date=1297610840]
                            Bu elmeddin, kumu aşk ve musavi forumu ele geçirmişler gonullerince at oynatıyorlar.Ergenekonvari bir yapılanmaları var.Foruma kim gelse birşeyler yazsa hemen atılıyorlar.
                            [/quote]

                            hoş geldiniz kadeşim.. Foruma gelişiniz hayırlı mübarek olsun size de bize de hayırlar getirsin inşaAllah..

                            gelişiniz beni sevindirdi.. Umarım birbirimizden çok istifade ederiz..

                            yazdığınız beni güldürdü.. Rabbim de sizleri güldürsün..

                            forum hepimizin.. buyrun biz nerede müdahil olsak siz de bize müdahale edin.. fikirlerimize fikirle karşılık verin eleştirin görüş beyan edin inşaAllah..

                            bizim forumu ele geçirme gibi bir iddiamız yok..

                            hemen atılmaksa burası forumdur.. herkes görüş bildirir.. ben şu ana kadar hiç kimsenin neden konuşuyorsun dediğinden şikayeti görmedim.. denen neden böyle diyorsun, yanlış düşünüyorsun şeklindeydi..

                            bizim boş vaktimiz çok olmalı ki ondandır.. siz de buyrun inşaAlah.. iyi bir gözlemci olarak sizin görüşlerinizden istifade edeyim.. baya izlemişsiniz bu kanaate ulaştığınıza göre..

                            Yorum


                              EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                              hoş bulduk...said nursi hakkında cahil cühela demeniz beni çok üzdü. Ben siz ve musavinin sonradan şii oldugunuza inanmıyorum kısa zamanda bu kadar sahiplenmek ve karşı tarafa düşman olmak çok zor geliyor bana...

                              Yorum


                                EHLI SUNNET KAYNAKLARINDA ALLAHIN SIFATLARI

                                [quote author=nur-talebesi link=topic=15552.msg118302#msg118302 date=1297610840]
                                Bu elmeddin, kumu aşk ve musavi forumu ele geçirmişler gonullerince at oynatıyorlar.Ergenekonvari bir yapılanmaları var.Foruma kim gelse birşeyler yazsa hemen atılıyorlar.
                                [/quote]
                                nur-talebesi kardeşim bu zatlar zaten bu forumu yöneten moderatörler. Herkes kendi imanlarının temsilcileridirler sizde kendi imanınızın temsilcisi olunuz.

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X