Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

    [quote author=Velayet_Nuru link=topic=13896.msg139761#msg139761 date=1326152354]
    Kırımızı yaptığım isimleri kimdir tanımıyorum.
    Bunlardan hiçbiri Peygamber'in (s.a.a) hata yaptığını söylemezler, varsa deliliniz buyurun nerde söylemişler? Kızırmayın falan demiştiniz, şimdi siz de kıvırmayın..
    Peygamberler dini tebliğde masumdurlar, bu konuda ihtilaf yoktur. Sünnet de Peygamber'in sözü, fiili ve takriri olduğuna göre onda da hata yapması söz konusu olamaz..Çünkü sünnet bizim için hüccettir, onda hata olursa artık sünnet olmaktan çıkar..Hata yapan biri bizim için en güzel örnek olamaz, öyle birine güven de kalmaz..
    [/quote]
    9/ جواز السهو على النبي (ص) وسماه اسهاء من الله تعالى تبع في رايه ذلك شيخه محمد بن الحسن بن الوليد وتبعه على رأيه ذلك الشيخ الطبرسي في مجمع البيان كما نقل عنه التنكانبي في قصص العلماء والسيد الجزائري في الانوار النعمانية وفخر الدين الطريحي في مجمع البيان مادة (بدا) والمحقق الفيض الكاشاني في الوافي على مايظهر من كلامه ونقل عن الشيخ البهائي رحمه الله انه قال : ( الحمد لله الذي قطع عمره ولم يوفقه لكتابة مثل ذلك ) ونقل عن الشيخ أحمد الاحسائي انه قال : ( الصدوق في هذه المسألة كذوب ) ولايخلو قولهما من سوء ادب نربأ بامثالهما عن ذلك ونسأل الله العصمة والتوفيق . . . أ.هـ
    9-Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanılmasının/unutmasının mümkün oluşu. Bunu Allah Teala tarafından yanıltılmak olarak isimlendirmiştir. Bu görüşünde şeyhi Muhammed b. El-Hasen b. El-Velid’e ve Şeyh et-Tabressi’nin Mecma’ul-Beyan’da geçen görüşüne tabi olmuştur. Nitekim bunu et-Tinkanibi Kasasu’l-Ulema’da, Seyyid el-Cezairi el-Envaru’n-Nu’maniye’de, Fahreddin et-Turayhi Mecmau’l-Beyan’da “Beda” maddesinde nakletmişlerdir. el-Vafi’deki sözlerinden anlaşılana göre muhakkik el-Feyz el-Kaşani de böyle demiştir. Şeyh el-Behai’den naklettiğine göre o şöyle demiştir: “Onun ömrünü kesip bu gibi şeyleri yazmaya muvaffak kılmayan Allaha hamd olsun.” Şeyh Ahmed el-Ahsai’den şöyle dediğini nakleder: “es-Saduk (şiaların şeyhi es-Saduk’u kastediyor, isminin anlamı: çok doğru demektir) bu meselede kezub (çok yalancıdır)” her ikisinin sözleri de, kendilerine yakıştıramadığımız kötü edepten boş kalmaz. Allah’tan korunma ve başarı dileriz.

    Yorum


      Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

      [quote author=Velayet_Nuru link=topic=13896.msg139719#msg139719 date=1326146560]
      Linke baktım biraz okudum, okuduklarımdan:

      "Birincisi: Allah Teâlâ'nın dînini tebliğ konusunda günahtan korunmuş olmaları.
      Allah Teâlâ'nın dînini tebliğ konusunda günahtan korunmuş olmalarına gelince, hiç
      şüphesiz ki nebi ve rasûllerler -Allah'ın salât ve selâmı onların üzerine olsun- bu konuda mâsumdurlar.

      "Bütün müslümanlar, nebi ve rasûllerin -Allah'ın salât ve selâmı onların üzerine
      olsun- özellikle de Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in, Allah -azze ve celle-'den gelen vahyi tebliğ ettikleri konusunda günahtan korunmuş olduklarında ittifak etmişlerdir.


      İslâm ümmeti, rasûllerin risâlet görevini yüklenme ve üstlenme konusunda mâsum
      olduklarında ittifak etmişlerdir. Onlar, -Allah Teâlâ'nın hükmünü ortadan kaldırdığı
      (neshettiği) şeyler dışında- Allah Teâlâ'nın kendilerine vahyettiği hiçbir şeyi unutmazlar.

      Nitekim Allah Teâlâ, elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'e Kur'an'ı okutacağını ve onu unutmayacağını garanti etmiştir.Fakat Allah Teâlâ ona unutturmak istediği şeyi bunun dışında tutmuştur. Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'i onun göğsünde toplayacağını ona garanti etmiştir."

      *

      Biz de aynısını diyoruz. Hz. Peygamber (s.a.a) İslam'ı tebliğ etmede asla yanılmaz, hata etmez, unutmaz.. Hz. Peygamber'in (s.a.a) sözü, fiili ve takriri de sünnet olduğundan onlarda da hata yapmaz. Hz. Peygamber'in her konuda her fiili ve ameli bizim için örnektir. Şurada hata yapmıştır demek sünneti anlamamaktır ve efendimizi örnek olmaktan çıkarmaktır..

      [/quote]



      Evet şiiler bizi yalnış anlamasın bizim inancımıza göre


      Bu sebeple Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem-, söz olsun, fiil olsun, takrirolsun, Allah Teâlâ'dan tebliğ ettiği her şeyde mâsumdur. Bu, ilim ehli arasında tartışmakabul etmeyen bir görüştür."2

      ama




      Nebi ve rasûllerden veya onların bazılarından bazen küçük günahlar vukû bulabilir. Bunun içindir ki ilim ehlinin çoğunluğu, nebi ve rasûllerin küçük günahlardan mâsum olmadıkları görüşüne varmışlardır. Fakat nebi ve rasûllerden küçük günahlar vukû bulduğu zaman, Allah Teâlâ onların bu küçük günahlarını onaylamamıştır. Aksine Allah Teâlâ onları uyarmış, onlar da işledikleri küçük günahlarından hemen tevbe etmişlerdir.
      Nebi ve rasûllerden küçük günahların vukû bulacağına ve Allah Teâlâ'nın bu günahları onaylamadğına delil olarak Âdem -aleyhisselâm- hakkındaki kıssasıdır.




      Nitekim Allah Teâlâ Âdem -aleyhisselâm- hakkında şöyle buyurmuştur



      "Derken ikisi de (Âdem ve eşi Havvâ) o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerleri kendilerine görününce, derhal cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi ve (Allah'ın kendisine ona yaklaşmasını yasakladığı ağacın meyvesinden yemekle) yolunu şaşırdı.Sonra Rabbi onu seçti,tevbesini kabul etti ve onu doğru yola yöneltti."


      Bu, Âdem -aleyhisselâm-'dan günahın vukû bulduğuna ve Âdem -aleyhisselâm-'ın da o günahtan tevbe etmekle birlikte Allah Teâlâ'nın o günahı onaylamadığına delildir. Allah Teâlâ, Musa -aleyhisselâm-'ın kıssası hakkında şöyle buyurmuştur:



      "Musa, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, (kavminden) diğeri düşman (Firavun) tarafından olan iki adamı, birbiriyle kavga ederken buldu.Kendi kavmin olanı, düşmana karşı ondan yardım istedi.Musa da ötekine bir yumruk vurur vurmaz adamı öldürdü. Bunun üzerine: Bu, şeytanın işindendir, o, gerçekten (doğru yoldan) saptırıcı, (insan için) apaçık bir düşmandır, dedi. Musa: Rabbim! Doğrusu ben kendime zulmettim.Beni bağışla, dedi. Allah da onu bağışladı. Çünkü O çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."



      Musa -aleyhisselâm- günahını itiraf etmiş, Kıbtî'yi (Firavunun taraftarını) öldürdükten sonra Allah Teâlâ'dan kendisini bağışlamasını istemiş, Allah Teâlâ da onun bu günahını bağışlamıştı.



      Allah Teâlâ, Dâvud -aleyhisselâm-'ın kıssası hakkında şöyle buyurmuştur


      "Dâvud: Andolsun ki (kardeşin) senin koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak îmân edip de güzel davranışlarda bulunanlar müstesnâ (onlar böyle yapmazlar). Onlar da o kadar azdır ki! Dâvud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah’a yöneldi. Biz de bu davranışından dolayı onu bağışladık.Şüphesiz ki (dünyada) onun bize yakın bir makamı ve (âhirette de) ona güzel bir âkıbet vardır."



      Dâvud -aleyhisselâm-'ın günahı, ikinci hasmı (karşı tarafı) dinlemeden önce acele ederek hüküm vermesiydi.
      İşte bunlardan birisi de Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'dir. Kur'an-ı Kerim'de zikredilen şu âyetlerde Rabbi Allah Teâlâ kendisini şöyle azarlamıştır:



      "Ey Peygamber! Niçin eşlerini memnun etmek için kendini sıkıntıya sokup Allah’ın sana helâl kıldığı şeyleri nefsine haram kılıyorsun? (Kendini onlardan mahrum bırakıyorsun?) Bilirsin ki Allah (seni) çok bağışlayıcıdır, (sana) çok merhametlidir."


      Şimdi konuyu ne oldugun anladiniz mi burda bir birinizi anlamiyorsunuz,peygambere sav hic bir alim davetinde hata var demeyip bunu diyen direk
      kafirdir

      ama yukarda dedigim gibi


      Nebi ve rasûllerden veya onların bazılarından bazen küçük günahlar vukû bulabilir. Bunun içindir ki ilim ehlinin çoğunluğu, nebi ve rasûllerin küçük günahlardan mâsum olmadıkları görüşüne varmışlardır. Fakat nebi ve rasûllerden küçük günahlar vukû bulduğu zaman, Allah Teâlâ onların bu küçük günahlarını onaylamamıştır. Aksine Allah Teâlâ onları uyarmış, onlar da işledikleri küçük günahlarından hemen tevbe etmişlerdir.

      Yorum


        Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

        Sayın medine kadısı şu soruyu cevaplayabilir misiniz:

        Peygamberler Allahtan kendilerine iletilen ilahi mesajı insanlara tebliğde masummudurlar, yoksa ilahi tebliği aktarırkende mesajın aslına hata, zelle dahi olsa inhirafta bulunabilmişler midir?
        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

          yok demiş ya buna ?

          Yorum


            Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

            peki bir peygamber ilettigi vahye yakisir bir yaradilis ve ahlaka sahip olmamali mi?

            sadece vahyi iletirken korunuyorsa o zaman demekki sunnet (haşa) batil olmus olmuyor mu?

            bu durumda kurani tefsir ederken veya kuranda hukmu olmayan meselelerde hukum belirlerken de sunnetten faydalanamayiz, cunku vahiy tebligi disindaki peygamber yasantisi Allah tarafindan korunmus degil ve dogal olarak suphelidir.
            ozellikle namaz gibi tamami sunnete dayali bir meselede hic sansi yok.
            benim bu konudan anladigim bu.
            iste bu gorus peygambere ğaranik iftirasinin atilmasini mesrulastirir ve itiraz dahi edemezsiniz.

            yaziklar olsun.

            Yorum


              Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

              [quote author=cundeb link=topic=13896.msg139878#msg139878 date=1326314014]
              peki bir peygamber ilettigi vahye yakisir bir yaradilis ve ahlaka sahip olmamali mi?

              sadece vahyi iletirken korunuyorsa o zaman demekki sunnet (haşa) batil olmus olmuyor mu?

              bu durumda kurani tefsir ederken veya kuranda hukmu olmayan meselelerde hukum belirlerken de sunnetten faydalanamayiz, cunku vahiy tebligi disindaki peygamber yasantisi Allah tarafindan korunmus degil ve dogal olarak suphelidir.
              ozellikle namaz gibi tamami sunnete dayali bir meselede hic sansi yok.
              benim bu konudan anladigim bu.
              iste bu gorus peygambere ğaranik iftirasinin atilmasini mesrulastirir ve itiraz dahi edemezsiniz.

              yaziklar olsun.
              [/quote]
              hatta imam rabbani denilen sözde sünni alimide garanik iftirasını mektubatında ballandıra ballandıra anlatır.

              BUYRUN YORUMSUZ

              Çoğumuzun bildiği gibi, birgün Seyyid-ül-beşer (s.a.v) Eshâbı ile oturuyordu. Kureyşin ileri gelenleri ve kâfirlerin şefleri orada idiler.Seyyid-ül-beşer (s.a.v) onlara (Vennecmi) sûresini okudu. Onların putlarını anlatan âyet-i kerîmeye gelince, melûn şeytân putları öven birkaç sözü, o Serverin (s.a.v) sözüne ekledi. Dinleyenler, bunları da o Serverin sözü sandılar. Şeytânın sözlerini âyet-i kerîmeden ayıramadılar. Orada bulunan kâfirler bağırmaya başlıyarak, Muhammed (s.a.v) bizimle sulh yapdı, putlarımızı övdü dediler. Orada bulunan müslimânlar da, okunan sözlere şaşakaldılar. O Server (s.a.v) şeytânın sözlerini anlamadı. (Ne oluyorsunuz?) diye sordu. Eshâb-ı kirâm, siz okurken bu sözler de araya karışdı dediler. O Server (s.a.v) düşünceye daldı ve çok üzüldü. Hemen Cebrâîl-i emîn vahy getirdi. O sözleri şeytânın karışdırdığı, bütün Peygamberlerin sözlerine de karışdırmış olduğunu bildirdi. ALLAHü teâlâ, o sözleri âyet-i kerîme arasından çıkardı. Kendi kelâmını sapsağlam yapdı.
              Görülüyor ki, o Server (s.a.v) hayâtda iken ve uyanık iken ve Eshâb-ı kirâm arasında, şeytân-ı laîn o Serverin (s.a.v) sözüne kendi bozuk şeylerini karışdırıyor ve hiç kimse bunu ayıramıyor. O Server (s.a.v) vefât etdikden sonra bir kimse uykuda hisleri çalışmaz iken ve yalnız iken, nasıl olur da, rüyânın şeytânın karışmasından korunduğunu ve onun değişdirmediğini anlıyabilir? Şunu da söyliyelim ki, mevlid okuyanların ve dinleyenlerin zihnlerinde Resûlullahın bu işden râzı olduğu yerleşmiş bulunmakdadır. Çünki övülen kimseler, övenleri beğenir. Bu düşünce, hayâllerinde yerleşerek, hayâllerindeki şekli, sûreti rüyâda görebilirler. Bu rüyâ doğru olmadığı gibi, şeytân da karışmış değildir.

              273.mektup..
              Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
              İmam Ali (a.s)

              Yorum


                Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                kara cahil bile cüret edip bu tür sözler söyleyemez


                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                  Ben sizin şu sözünüze karşı çıktım:
                  [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139621#msg139621 date=1326101127]
                  Hop hop dedik bi kendi şeyhlerinizin inancin düzeldin. peygamberin hata yapmasını kabul eden şia alimleri..[/quote]

                  Oysa o alimler Peygamberlerin hata yaptığını söylememişler. Bazıları Peygamberlere sehiv caizdir demiş. Sehivle hata arasında fark vardır. Sehiv gaflettir, bilmeden unutmaktır ama hata yanlışlıktır, bilerek işlenen günahtır. Allah Teala buyuruyor ki: "Onları öldürmek büyük bir hatadır" (İsra/31) yani büyük bir günahtır.

                  [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139808#msg139808 date=1326269602]
                  9/ جواز السهو على النبي (ص) وسماه اسهاء من الله تعالى
                  9-Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanılmasının/unutmasının mümkün oluşu. Bunu Allah Teala tarafından yanıltılmak olarak isimlendirmiştir. [/quote]

                  Sehvi, yanıltılmak olarak tercüme etmek yanlıştır. "Allah Teala tarafından yanıtılmak olarak isimlendirmiştir" diye tercüme etmişsiniz. Allah Teala haşa insanları yanıltıyor mu?! Arapçanız güçlü olsaydı ve manasına az dikkat etseydiniz öyle tercüme etmezdiniz. "İshaun minellah Teala" (اسهاء من الله تعالى) yani Allah tarafından unutturulmak. Bunun sakıncası yoktur, çünkü unutturmakla ilgili ayet vardır. buyuruyor ki: "Mâ nensah min âyetin ev nunsihâ ne’ti bi hayrin minhâ ev mislihâ ...""Biz bir âyetten neyi neshedersek (kaldırırsak ve değiştirirsek) veya neyi unutturursak, ondan daha hayırlısını veya onun mislini getiririz." (Bakara/106)
                  [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139808#msg139808 date=1326269602]
                  تبع في رايه ذلك شيخه محمد بن الحسن بن الوليد وتبعه على رأيه ذلك الشيخ الطبرسي في مجمع البيان
                  Bu görüşünde şeyhi Muhammed b. El-Hasen b. El-Velid’e ve Şeyh et-Tabressi’nin Mecma’ul-Beyan’da geçen görüşüne tabi olmuştur. [/quote]

                  Şeyh Saduk (r.a), Şeyh et-Tabersi’nin Mecma’ul-Beyan’da geçen görüşüne nasıl tabi oluyor?!! Oysa Şeyh Tabersi (r.a), hicri 468 yılında dünyaya gelmiştir, ama Şeyh Saduk (r.a) hicri 306 yılında gözlerini dünyaya açmıştır? yanlış tercüme yapmışsınız.
                  Oysa Şeyh Tabersi Mecma’ul-Beyan’da onun görüşüne tabi olmuştur.

                  [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139808#msg139808 date=1326269602]
                  كما نقل عنه التنكانبي في قصص العلماء والسيد الجزائري في الانوار النعمانية وفخر الدين الطريحي في مجمع البيان مادة (بدا) والمحقق الفيض الكاشاني في الوافي على مايظهر من كلامه
                  [left]Nitekim bunu et-Tinkanibi Kasasu’l-Ulema’da, Seyyid el-Cezairi el-Envaru’n-Nu’maniye’de, Fahreddin et-Turayhi Mecmau’l-Beyan’da “Beda” maddesinde nakletmişlerdir. el-Vafi’deki sözlerinden anlaşılana göre muhakkik el-Feyz el-Kaşani de böyle demiştir.[/l][/quote]
                  Tinkabini değil, Tonkaboni olması gerekir. İran'da bir şehir ismidir. Fahruddi Turayhi'yi siz daha önce "5 - Fahruddin er-Deen El-Tarihi." yazmıştınız, aslında Tureyhiyi yanlış yazdığınızı tahmin etmiştim. Bir de "el-Vafi’deki sözlerinden anlaşılana göre muhakkik el-Feyz el-Kaşani de böyle demiştir." demişsiniz. Belki siz yine yanlış anlamışsınız..

                  Sayın Vahhabî, ilmi konularda özellikle münazaralarda filani filan kitapta şöyle demiştir demek doğru değildir. Kitabın cildini, sayfasını ve basım evini yazmanız gerekir. Ben daha onların kendi sözlerini görmedim, madem bu konulara giriyor ve münazara yapmak istiyorsanız o zaman o kitapta geçen metni scan yapıp siteye asmanız gerekir..Hasılıkelam; Sehiv'le hata aynı anlamda değildir. Şia alimlerinden Peygamberler hata yapar diyeni daha görmedik. Ama itaat, ibadet ve dini tebliğ dışında yani suç ve günah sayılmayan ve mübah olan işlerde sehiv yapmaları caizdir diyenler olmuştur.Bir taraftan Peygamber'in (s.a.a), sözü, fiili, takriri sünnettir ve sünnet de hüccettir, bağlayıcıdır diyorsunuz, diğer taraftan da zelleleri ve küçük günahlarının olduğunu söylüyorsunuz!! Bu açıkça bir çelişkidir. Madem Peygamberler sözlerinde, fiillerinde ve takrirlerinde masumdurlar, o zaman onlara zelle, hata ve günah nisbeti büyük bir hatadır..
                  عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                  Yorum


                    Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                    [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139813#msg139813 date=1326271398]

                    Nebi ve rasûllerden küçük günahların vukû bulacağına ve Allah Teâlâ'nın bu günahları onaylamadğına delil olarak Âdem -aleyhisselâm- hakkındaki kıssasıdır.

                    Nitekim Allah Teâlâ Âdem -aleyhisselâm- hakkında şöyle buyurmuştur

                    "Derken ikisi de (Âdem ve eşi Havvâ) o ağacın meyvesinden yediler. Bunun üzerine edep yerleri kendilerine görününce, derhal cennet yapraklarıyla üzerlerini örtmeye başladılar. Böylece Âdem Rabbine karşı geldi ve (Allah'ın kendisine ona yaklaşmasını yasakladığı ağacın meyvesinden yemekle) yolunu şaşırdı.Sonra Rabbi onu seçti,tevbesini kabul etti ve onu doğru yola yöneltti."


                    Bu, Âdem -aleyhisselâm-'dan günahın vukû bulduğuna ve Âdem -aleyhisselâm-'ın da o günahtan tevbe etmekle birlikte Allah Teâlâ'nın o günahı onaylamadığına delildir.
                    [/quote]
                    Buyurun cevabını buradan okuyun:
                    http://www.kevsernet.com/s_ve_c/201.htm
                    Mevlevî Emir ve Nehiy ile İrşâdî Emir ve Nehiyi anlasanız sorun kalmayacaktır inşaAllah.

                    عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                    Yorum


                      Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                      [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139813#msg139813 date=1326271398]

                      Allah Teâlâ, Musa -aleyhisselâm-'ın kıssası hakkında şöyle buyurmuştur:

                      "Musa, halkın habersiz olduğu bir sırada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, (kavminden) diğeri düşman (Firavun) tarafından olan iki adamı, birbiriyle kavga ederken buldu.Kendi kavmin olanı, düşmana karşı ondan yardım istedi.Musa da ötekine bir yumruk vurur vurmaz adamı öldürdü. Bunun üzerine: Bu, şeytanın işindendir, o, gerçekten (doğru yoldan) saptırıcı, (insan için) apaçık bir düşmandır, dedi. Musa: Rabbim! Doğrusu ben kendime zulmettim.Beni bağışla, dedi. Allah da onu bağışladı. Çünkü O çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir."

                      Musa -aleyhisselâm- günahını itiraf etmiş, Kıbtî'yi (Firavunun taraftarını) öldürdükten sonra Allah Teâlâ'dan kendisini bağışlamasını istemiş, Allah Teâlâ da onun bu günahını bağışlamıştı.
                      [/quote]

                      el-Cevap:
                      http://www.velayet.com/index.php?topic=2041.0
                      http://www.kevsernet.com/s_ve_c/275.htm
                      عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                      Yorum


                        Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                        [quote author=Musluman-ol-yeter link=topic=13896.msg139813#msg139813 date=1326271398]
                        Allah Teâlâ, Dâvud -aleyhisselâm-'ın kıssası hakkında şöyle buyurmuştur:

                        "Dâvud: Andolsun ki (kardeşin) senin koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak îmân edip de güzel davranışlarda bulunanlar müstesnâ (onlar böyle yapmazlar). Onlar da o kadar azdır ki! Dâvud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, Rabbinden mağfiret dileyerek eğilip secdeye kapandı, tevbe edip Allah’a yöneldi. Biz de bu davranışından dolayı onu bağışladık.Şüphesiz ki (dünyada) onun bize yakın bir makamı ve (âhirette de) ona güzel bir âkıbet vardır."

                        Dâvud -aleyhisselâm-'ın günahı, ikinci hasmı (karşı tarafı) dinlemeden önce acele ederek hüküm vermesiydi.
                        [/quote]
                        el-Cevap:
                        http://www.kevsernet.com/s_ve_c/276.htm
                        عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                        Yorum


                          Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                          Velayet Nuru Hocam Allah sizden razı olsun. "Sehv" ile ilgili açıklamanız inanın çok güzel oldu. Iğdırda da bazı arkadaşlarla bu konuda bir türlü anlaşamıyorduk. Ama bu bilgiler şimdilik yeterde artar bile...

                          Yorum


                            Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                            Allah razı olsun velayet nuru hocam
                            Gönülleriniz bir olmadıktan sonra sayıca çok olmanızın bir anlamı yoktur
                            İmam Ali (a.s)

                            Yorum


                              Ynt: Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’deki Hurafelere Bir Bakış

                              [quote author=Murtazaali link=topic=13896.msg139903#msg139903 date=1326355155]
                              Velayet Nuru Hocam Allah sizden razı olsun. "Sehv" ile ilgili açıklamanız inanın çok güzel oldu. Iğdırda da bazı arkadaşlarla bu konuda bir türlü anlaşamıyorduk. Ama bu bilgiler şimdilik yeterde artar bile...
                              [/quote][quote author=mikdat bin esved link=topic=13896.msg139910#msg139910 date=1326365106]
                              Allah razı olsun velayet nuru hocam
                              [/quote]
                              Allah cc. siz zahmetkeş kardeşlerden de razı olsun inş.
                              عاشق اگر رنگی از معشوق نگیرد در عشق خودش صادق نیست

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X