Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


    Küfür, zulüm ve maddeciliğin her yen kapladığı bir çağda niçin Mehdi (a.s) zuhur etmemekte ve alemdeki kargaşalıklara son vermemektedir?

    Belirli hedef için başlatılan bir kıyam her açıdan elverişli bir ortam vücuda gelmedikçe zafere ulaşamaz. Başarının önemli şartlarından birisi halkın bu hareketi sahiplenmesi ve onu desteklemesıdır. Aksı takdirde kıyam yenilgiye uğrar. Hz. Mehdı'nın (a.s) kıyamı da bu kaideye dahildir, zafere ulaşabilmesi için uygun şartların vücuda gelmesi gerekmektedir. Hz. Mehdı'nın (a.s) inkılabı yüzeysel ve basit bir hareket değildir. Cihanşümul ve kapsamlı bir inkılâptır ve çok yüce ilahî hedeflere sahiptir. Bu hedeflerin manavıyatla ilgili olanı bir yan, sırf insanlık toplumnun idaresiyle ilgili olan yanı bile akıl almaz derecede yüce ve idealdir. Ve bütün bunların gerçekleşmesi elbette insanlarda özel bir ortamın oluşmasını gerektirmektedir.

    Toplumsal ırk, ülke, dil, ve mezhebi ihtilafları ortadan kaldırmak ve bütün insanları barış ve mutluluk içinde yaşatacak bir nizam kurmak istemektedir. Bunun gerçekleşmesi için suyun kaynaktan temizlenmesi ve ihtilaf sebeplerim kökten yok edilmesi gerektir. Hz. Mehdi (a.s) küfür ve maddeciliği kökten kaldırmak, bütün insanları ilahı kanunlara davet etmek ve İslâm dinini dünyaya hâkim kılmak inşânı sıfat ve faziletlerle güzel ahlak üzere kurulu salıh cihanşümul bir toplum oluşturacaktır.


    Elbette böylesi konuları söylemek ve yazmak zor değildir. Ama bılımadamı ve araştırmacıların da bildiği gibi böyle cihanşümul ve derin bir inkılabın vücuda gelmesi kolay değildir. Gerekli şartlar oluşmadıkça böyle bir inkılâp da oluşamaz. Böyle bir inkılâp insanların bilinçlenmesine bağlıdır ve bütün insanlar özellikle de bu inkılabın öncüleri sayılan müslümanlar tamamen hazırlıklı olmalıdırlar. Kur'an-ı Kerim bu inkılabın ilk şartının selahıyet ve liyakat olduğunu açıklayarak şöyle buyurmaktadır:

    "Andolsun biz zikir'den sonra Zebur'da da "hiç şüphesiz yeryüzüne salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık."(Enbiya/105)

    O halde insanlık kemale ulaşmadıkça ve hak hükümeti kabule hazır olmadıkça Mehdi (a.s) asla zuhur etmeyecektir. Fikrî olgunluk elbette ki aniden yanı birden bire oluşan bırşey değildir; nice zamanlar boyunca meydana gelen çeşitli tecrübe ve olaylar neticesinde gerçekleşmektedir. İnsanlar şu ülke, bu ülke diyerek hayalı sınırlar yüzünden kim bilir daha ne kadar savaşıp kan dökecek, ama sonunda bu sınırların hayalı ve boş şeyler olduğunu anlayacaklardır. Böylece ihtilaf sebebi olan hudutlardan vazgeçecek, bütün dünyayı bir ülke sayacak insanları bu ülkenin vatandaşı kabul edecek, iyi ve kötü günde ortak kadere sahip olduklarına inanacaklardır. İşte o zaman zencı-beyaz, sarı-kızıl, Asyalı-Afrıkalı, Avrupalı-Amerıkah, şehırlı-köylü, Arap ve Arap olmayan herkese bir gözle bakılacak.

    Bılimadamları genel refarm ve insanların mutluluğu için nice sistemler oluşturup maddeler ekleyecek, bir müddet sonra ise onları lağvederek, yerine yem kanunlar koyacaklardır. Ve sonunda bütün bunlardan bıkacak, beşeri fikirlerin ürünü olan bu kanunların zayıflığını anlayacak bu kanunlar vasıtasıyla yapmak istedikleri refarmlardan ümidim keserek yegane slah yolunun ilahı kanunları icra ederek peygamberlere uymak olduğunu itiraf edeceklerdir. İnsanoğlu henüz Allah'ın kanunları karşısında teslim olmaya hazır değildir. Bilimsel ilerlemeler ve buluşlar vasıtasıyla insanların saadetinin temin edilebileceği sanılmaktadır; bu sebeple beşer ilahı programlar ve maneviyat bir kenara bırakmış; dörtnala maddiyata doğru koşar olmuştur. Bu hevese kapılan insanlar sonunda çıkmaslarla karşılaşıp usanacaklardır. O zaman da ılım ve buluşların insanı fezaya uçurduğunu, yıldızlara boyun eğdirdiğim ve öldürücü silahları temin ettiğim ama hiçbir zaman dünyada ki sorunları çözemediğim, sömürgeciliği ortadan kaldıramadığını ve insanı ruhsal huzur ve saadete ulaştırmadığını itiraf edecektir.



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    #2
    Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


    İnsanoğlu gördüğü her idareci ve yönetimim kabul ettiği her nizamdan sürekli birtakım beklentileri olmuş, zulüm ve tecavüzleri önlemesini, insanların huzurunu temin etmesini istemiş ama bu arzusuna ulaşması ve umulan yönetim şekline kavuşması pek zor olmuştur.

    Her asırda yem bir yönetim kurulmuş veya yem bir yönetici iş başına gelmiş ama bir müddet sonra durumun eskisi gibi olduğunu ve hiçbir şeyin farketmedığını görmüştür. Bundan sonra da belki de çeşitli hükümetler kurulacak, aldatıcı partiler meydana gelecek, sonunda salahıyetsız oldukları ortaya çıkacaktır ve insanoğlu nihayet onlardan ümidim kesecek, ilahı nizama susayacak ve tevhıd hükümetim kabule hazırlanacaktır. Hışam b. Salım İmam Sadık (a.s)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Halkın tüm kesimleri iktidara ulaşmadıkça Hz. Mehdi zuhuretmeyecektir." Böylece hıçkımse "eğer biz egemen olup hükümet kursaydık adaletli davranırdık" diyemeyecektir.*(1)

    İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: "Bizim devletimiz en son devlettir İktidar liyakati olan her hanedan bizden önce hükümet edecektir ki bizim hükümetimiz kurulduğunda "eğer hükümet etseydik bizde Al-i Muhammed -Muhammed soyu- gibi davranırdık" demesinler "Akibet takva sahiplerinindir" ayetinin manası da budur.*(2)

    Bu ifadelerden de anlaşıldığı gibi henüz insanlık tevhıd hükümetim kabule hazırlıklı değildir. Ama sürekli bu büyük nimetten mahrum kalacak da değildir. Allah Tealâ tüm varlıkları kemaline ulaştıracaktır. İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığı günden ben saadetim temin eden adıl bir nizamda yaşamayı arzulamış ve hep bunun için çalışmıştır. Sürekli can-u gönülden adalete dayalış salıh bir toplum ve parlak bir çağı arzulamış ve tecavüz ve zulmün yok olmamasını ümit etmiştir. İnsanın bu isteği elbet boşuna değildir. Allah Teala'da insanı bu hedefe ulaşmaktan mahrum etmeyecektir. Şüphesiz bırgün tüm insanlar kendine gelecek çeşitli hüküm, kanun ve maksatlardan ümidim kesecek, kendi elleriyle vücuda getirdikleri sorunlardan bıkacak ve her açıdan ilahı kanunlara yönelecektir. Sosyal sorunların çözümünün peygamberlerin ekolünde arayacak, ıkı değerli şeye muhtaç olduklarını anlayacaklardır: Birincisi açık, denenmemiş ve kamil ilahı nizam ve kanunlar, ikincisi ise ilahı program ve hükümleri icra etmekte yanlışlığa düşmeyen ve tüm insanlara eşit gözle bakan masum bir idareci! Allah Teala Hz. Mehdi (a.s)'ı böyle hassas bir zaman için bekletmiş ve İslam'ın kanun ve programlarının ilmini ona emanet bırakmıştır.

    1-Bihar-ul Envar,c.52,s.244.
    2-Bihar-ul Envar,c52,s.332.



    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

    Yorum


      #3
      Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


      BAŞKA BİR NEDEN

      Ehl-ı Beyt (a.s)'ın rivayetlerinde zuhurun ertelenmesi için başka bir neden de zikredilmiştir. Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Allah Tealâ kafir ve münafıkların sulbünde imanlı insanların tohumunu gizlemiştir" Bu yüzden Hz Ali (a.s) kafirleri rastgele öldürmekten imkan dahilinde sakınıyordu, onlardan mümin evlatlar dünyaya gelincede eline geçirdiğini öldürüyordu. Bizim kâimimiz de bu ilahi emanetler kafirlerin sulbünden çıkmadıkça zuhur etmeyecektir, daha sonra zuhur edecek ve kafirleri öldürecektir "*(3)

      İmam-ı Zaman (a.s) tüm kafirleri İslam'a çağıracak, kabul eden herkes ölümden kurtulacak ve her kim İslam'ı kabul etmezse öldürülecektir. Diğer taraftan tarih boyunca gördüğümüz gibi, kafir ve münafıklardan nice mümin insanlar vücuda gelmiştir. Asr-ı saadetteki müslümanlar da kafir babalardan vücuda gelmemişler mıydı? Eğer Hz. Resulullah (s.a.a) Mekke'nin fethinde kafirlerin hepsim öldürseydı onların soyundan onca müslüman dünyaya gelmezdi. Allah Teala lütfü gereği soyundan mümin insanlar dünyaya gelsin diye insanlara mühlet vermektedir. Madde alemi belirlenmiş bir sınır çerçevesinde mümin insanların meydana gelmesi için yaratılmıştır. İnsanlar ürün verdiği ve ondan mümin insanlar dünyaya geldiği sürece bakı kalmalıdır. Bu durum insanların tevhidi nizam kabule hazır oldukları bir zamana kadar devam edecektir. İşte o zaman İmam-ı Zaman Hz. Mehdi (a.s) zuhur edecek, kafirlerin çoğu onun eliyle iman edecektir. İnsanlardan küfür ve maddeciliğinde ısrar edenler ise neslinden mümin kimseler vücuda gelmeyecek olanlardır.

      3-Isbat-ul Hudat, c7,S.105.





      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

      Yorum


        #4
        Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


        ZUHUR ZAMANINI NASIL BİLİNİR?

        Bu noktada akla şöyle bir soru gelebilir: "İmam-ı Zaman Hz. Mehdi (a.s) zuhur zamanının geldiğim nasıl anlayacaktır? Eğer Allah'ın kendisine haber vereceğim söylerseniz; o halde kendisine vahyedıhyor demektir ve dolayısıyla da imamla peygamber arasında hiç bir fark kalmaz."

        Evvela imamet bahsinde yer alan rivayet ve burhanlardan da anlaşıldığı üzere İmam (a.s) da gayb alemi ile irtibat halindedir ve ihtiyaç anında bir takım hakikatleri gaybı yolla bilmektedir.

        Bu yüzden Allah Teala zuhur anını ona ilhamla bildirebilir. Hz. Sadık (a.s) "Çünkü o boruya (sur'a) üfürüldüğü zaman" ayetinin tefsirinde şöyle buyurmaktadır: "Bizlerden biri muzaffer*(4) ve gizli bir imamdır Allah Teala onu zahir kılmak istediğinde kalbinde bir etki yaratır ve o da böylece kıyam eder."*(5)


        Ebu Carud şöyle diyor: Hz. İmam Muhammed Bakır'a "Kurban olayım, bana Sahıb-ul Emr hakkında bazı bilgiler ver." diye arzedınce şöyle buyurdu: "Geceleyin ibadet ederken insanların -Allah 'tan- en çok korkanı ve sabah vakti insanların en cesur ve korkusuzu olmaktadır; programı gece-gündüz kendisine vahyolmaktadır" İmam'a (a.s) "Kendisine vahiy mı olmaktadır?" diye sordum, şöyle buyurdu: "Vahiy olmakta ama bu Peygamber'e vahiy olan bir vahiy değildir Belki Hz. Meryem, Hz. Musa'nın annesi ve balansına edilen vahy gibidir. Ey Eba Carud Al-i Muhammed'in Kâim'i Allah katında Meryem, Musa'nın annesi ve bal arısından daha değerlidir'*(6)


        Bu ve benzen hadislerden de anlaşılmaktadır ki İmam-ı Zaman'a (a.s) da vahy ve ilham edilmektedir. Ama buna rağmen imam ve peygamber arasında büyük bir fark vardır. Zirapeygamber teşri sahibidir. Ona şeriat kanunları vahyedılmektedır. Ama imama kanun ve hükümler vahyolmamaktadır. İmam kanun ve hükümlerin hafız ve koruyucusudur.

        Ayrıca, Hz. Peygamber-ı Ekrem (s.a.a) imamlar vasıtasıyla zuhur zamanını ona haber vermiş olabilir. Örneğin bir takım belirli olayları zuhur zamanının alametlerinden saymış olabilir. Böylece İmam-ı Zaman (a.s) da o alametlerin zuhurunu gözetlemektedir. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "Mehdi 'nin zuhur zamanı gelince Allah Teala onun kılıç ve bayrağını konuşturur ve onlarda "Ey Allah'ın dostu, kalk ve Allah in düşmanlarını öldür." derler"*(7)

        Mezkur ihtimali tüm imamların programının mühürlenmiş bir şekilde Allah Teala tarafından Hz. Peygamber-ı Ekrem'e (s.a.a) nazil olduğunu ve Peygamber'ın (s.a.a) de bunu Alı b. Ebu Talıb'e (a.s) teslim ettiğine bildiren rivayetler de bu konuyu desteklemektedir. Bu rivayetlere göre, Hz. Alı (a.s)'ın hilafeti zamanında kendi sayfasını açtı ve onunla amel etti. Daha sonra onu İmam Hasan'a (a.s) verdi, o da aynı şekilde yaptı. İmamlardan her bin kendi zamanında kendisi için yazılana amel etmişlerdir. Şu anda da İmam-ı Zaman'ın program listesi kendi elinde bulunmaktadır.*(8-)


        4- Müddessir/8
        5- Isbat-ul Hudat, C.6,s.364.
        6- Isbat-ul Hudat, c.7, s.172, Bihar-ul Envar, c.52, s.389.
        7-Bihar-ul Envar,c.52,s.311.
        8- Usul-i Kafi, c.1.279.


        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

        Yorum


          #5
          Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


          KIYAM İÇİN GEREKLİ HAZIRLIKLAR BİR GECEDE TAMAMLANIR

          Ayrıca Ehl-ı Beyt (a.s) hadislerinden de istifade edildiği üzere Hz. Mehdı'nın (a.s) zuhuru esnasında bir takım olaylar vuku bulacak ki bu olaylar İmam'ın ilerleme ve başarıya ulaşması için gerekli şartları hazırlayacaktır. Öyle ki bazı hadislerde yer aldığı üzere Allah'ın iradesiyle bir gecede işlen düzelecek ve kıyamın ön hazırlıkları tamamlanacaktır. Örneğin:


          Abdulazım Hasenı Hz. İmam Muhammed Takı'den (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: "Kâimimiz Mehdi'dir ki gaybet döneminde onun zuhurunu beklemek ve zuhur edince de ona itaat etmek gerekir. O benim üçüncü (göbekten) evladımdır. Muhammed'i (s.a.a) peygamber, bizleri de imam seçen Allah 'a andolsun ki eğer dünyanın bir günlük ömrü de kalsa Allah Tealâ Mehdi 'nin zuhuru için o günü uzatır. Hz. Mehdi kıyam edecek ve zulümle dolan yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Allah Teala onun işlerini bir gecede düzenler. Nitekim Kelimullah Hz. Musa 'nin işini de bir gecede düzeltti. Musa eşi için ateş getirmeye gitti, ama risalet ve nübüvvet tacıyla geridöndü." Daha sonra İmam "Şiilerin en iyi amellerinden birisi kurtuluşu beklemektir."*(9) diye buyurdu.

          Hz. Peygamber-ı Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: "VaadedilmişMehdi bizdendir. Allah Teala onun işlemi bir günde yoluna koyacaktır. '*(10)

          Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sahib-ul Emr'in doğumu insanlara gizli kalacaktır. Ta ki zuhur ettiğinde hiç kimsenin bey'atı boynunda kalmasın. Allah Tealâ onun işlerini bir gecede yoluna koyacaktır."*(11)

          İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dokuzuncu (göbekten) evladımda Yusuf ve Musa'nın birer sünneti vuku bulacaktır. Biz Ehl-i Beytin Kâimi odur. Allah Teala onun işlerini bir gecede yoluna koyacaktır.*(12)

          9- Isbat-ul Hudat, c6,S.420.
          10-El-Havilil Fetava,Siyuti, c.2,s.l24.
          11-Bihar, c.52,s.96.
          12-Bİhar, c51,S.133.


          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

          Yorum


            #6
            Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


            KURTULUŞU BEKLEMEK

            Müslümanların Hz. Mehdi İmam-ı Zaman'ın gaybetı zamanında mükellefiyetleri nelerdir?

            Alimler bir takım vazifeler tayın etmiş ve kitaplarında yazmışlardır. Örneğin İmam'a dua etmek, onun adına sadaka vermek, onun adına hacca gitmek ve haccettirmek, İmam'ı Allah'a vesile kılmak vb. görevler... Elbette bunların hepsi de kendi yerinde iyidir ve izaha gerek yoktur. Rivayetlerde yer alan ve açıklama gerektiren en önemli vazife kurtuluşu beklemektir. Kurtuluşu bekleme hakkında masum imamlardan bir çok rivayet nakledilmiş ve hadis kitaplarında yer almıştır. Örneğin:

            Hz. Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim biz Ehl-i Beyt'in velayetiyle kurtuluşu bekler bir halde ölürse Kâim 'in ordugahında yer alan kimse gibidir. "*(13)

            Hz. Rıza (a.s) babasından naklen Hz. Resulullah'ın (s.a.a) "Ümmetimin en iyi ameli kurtuluşu beklemektir." buyurduğunu nakletmektedir.*(14)

            Hz. Ah b. Ebı Talib (a.s) şöyle buyuruyor: "Bizim devletimizi bekleyen birisi Allah yolunda kanını ve canını veren kimse gibidir.'*(15)

            Hz. Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sabır ve kurtuluşu beklemek ne kadar iyidir! Allah Tealâ 'nın da Kur'anda "öyleyse bekleye durun; şüphesiz ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim."*(16) diye buyurduğunu duymadınız mı? O halde sabırlı olun. Çünkü kurtuluş ümitsizlikten sonra gelecektir. Sizden öncekiler sizlerden daha sabırlı idiler. "*(17)

            13-Kemal-ud Din, C.2,s.357.
            14-Kemal-ud Din, c2,S.327.
            15-Kemal-ud Din, c 2,S.358.
            16-Araf/71.
            17-Kemal-ud Din,C.2,s.358.




            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

            Yorum


              #7
              Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


              Bu ve benzen hadisler oldukça fazladır. Ehl-ı Beyt İmanları daima Şıaya kurtuluş beklentisi içinde olmalarını tavsiye ediyor ve şöyle buyuruyorlardı: "Kurtuluşu beklemek de bir çesıt kurtuluştur. Kurtuluş beklentisi içinde olanlar hakikatte savaş meydanında kafirlerle savaşan ve kanını veren kimse gibidir. O halde gaybet zamanında müslümanların en büyük görevi şüphesiz ki kurtuluşu beklemektir."

              Şimdi kurtuluşu beklemenin manasının ne olduğuna bakalım. İnsan nasıl bir kurtuluş beklentisi içinde olabilir? İnsanın sadece diliyle "Ben İmam-ı Zaman'ın zuhurunu bekliyorum." demesi yeterli mıdır? Veya ağlayıp sızlayarak "Allah'ım İmam-ı Zaman'ın zuhurunu tez kıl" dememiz yeterhmıdır? Veya günlük namazların ardından mukaddes zıyaretgahlarda İmam'ın acilen zuhuru için dua etmemiz, Cuma günleri Nudbe duası okumamız yeterli mıdır?


              Elbette ki bunların hepsi de kendi yerinde güzeldir, ama sadece bu amellerle "kurtuluşu bekleyen birisi" haline gelineceğim hiç sanmıyorum.
              Her türlü sosyal görev karşısında yüksünen, iyiliği emretmeyen, kötülükten sakındırmayan, fesad karşısında susan, zulüm ve zorbalığa seyirci kalıp sadece" Allah'ım İmam-ı Zaman'ın zuhurunu acil kıl ki fesatları yok etsin." diye dua eden insan ile Allah yolunda her şeyinden geçen ve savaş meydanlarında al kanlara boyanan mücahıd, hiç bir olur mu?


              O halde kurtuluşu beklemenin daha değerli ve dakik bir manası olmalıdır. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ıkı önemli hususu arzetmeyı gerekli görüyorum:

              1- Hadislerden de anlaşıldığı üzere İmam-ı Zaman'ın (a.s) programı oldukça geniş ve zor bir programdır. Zira tüm dünyayı slah etmesi, zulmü bütünüyle yok etmesi, maddecilik ve küfrü ortadan kaldırması ve tüm insanları ilahı varlıklar haline getirmesi vaadedılmıştır. O, islam'ı tüm dünyaya hakim kılmalı, adaleti tüm dünyayı kaplamalı, insanları hayalı ve yanlış fikirlerden kurtarmalı ve tüm insanları ilahı bayrak altında toplamalıdır; o tüm kavım, millet ve soyları tevhıd bayrağı altında bıraraya getirecek, dünyayı bizzat yönetecektir. Konuya vakıf bılımadamları ve araştırmacıların da tasdik ettiği üzere böyle bir program oldukça zor ve ağırdır; o kadar ki bazıları böyle bir şeyin gerçekleşebileceği hususunda şüphe bile etmektedirler. Böyle geniş ve yüce bir program ancak insanların fıtrat ve tabiatı tarafından kabul gördüğü zaman uygulanabilir. Efkar-ı Umumi (kamu oyu) o kadar ilerleme kaydetmelidir ki böyle bir ilahı programı arzulamak ve İmam-ı Zaman'ın zukuru için gerekli şartları temin etmeye çalışmalıdır.



              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

              Yorum


                #8
                Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                2- Ehl-ı Beyt'ın hadislerinden de anlaşıldığı üzere İmam-ı Zaman (a.s) ve taraftarları savaş ve cıhad vasıtasıyla küfür ve maddeciliğe galip olacak ve savaş gücüyle zulüm ve dinsizlik taraftarlarını yenmektedir. Bu hususta bir çok hadis vardır. Örneğin:


                İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hz. Mehdi (a.s) de ceddi Muhammed gibi kılıçla kıyam edecek, Allah ve Resulünün düşmanlarını katledecekür; kılıç ve korkuyla galib gelecek ve ordusunun hiç hır ferdi yenik düşmeyecektir"*(18)

                Beşır şöyle der: Ebu Cafer'e (a.s) şöyle bir soru sordum: İnsanlar diyorlar ki Mehdi kıyam edince işler kendiliğinden düzelecek ve bir damla kan dökülmeyecektır. Bu denilenler doğru mudur?" İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Allah'a andolsun ki bu doğru değildir. Eğer böyle bir şey mümkün olsaydı Hz. Resulullah (s.a.a) için gerçekleşirdi. Halbuki Hz. Resulullah'ın (s.a.a) savaş meydanlarında dişleri kanadı ve mübarek alnı yarıldı. Allah 'a andolsun savaş meydanlarında ter ve kanlar dökülmedikçe Sahib-ul Emr'in kıyamı başarıya ulaşmaz." İmam (a.s) bunu söylerken eliyle mübarek alnına dokundu.*(19)


                Anlaşıldığı gibi Hz. Mehdı'nın (a.s) zaferi sadece ilahı yardım ve gaybı güçle değildir. Mucizevî bir şekilde zahiri güçten istifade etmeksizin ıslah hareketlerim başlatmak istememektedir. İlahı yardımların yanısıra ordu ve silah gücünden de istifade edecektir. (ılım, teknoloji ve korkunç savaş silahlarının ilginç gelişimim de gözönünde bulundurunuz.)

                O halde Hz. Mehdı'nın zuhur şartları nelerdir? Müslümanların bu hareket karşısında görevi nedir? Hangi durumda müslümanların Hz. Mehdı'nın cihanşümul bir kıyamı için hazır olduklarını ve ilahı güçle donanmış bir devletin ortaya çıkışını beklediklerim söyleyebiliriz? Ehl-ı Beyt'ın (a.s) hadislerinden anladığım kadarıyla İmam'ın gaybeti zamanında müslümanların görevi kendi nefislerim ıslah etmek için çalışmaları ve Kur'an ile amel etmeleridir. Keza İslam'ın toplumsal program ve hükümlerim kendi aralarında icra etmelidirler. İslam'ın iktisadı programlarını icra ederek iktisadı sorunları halletmeli, fakirlik, ıssızlık ve malların belli ellerde toplanması önlenmeli, İslam'ın nuranı kanunları vasıtasıyla zulüm ve haksızlık mümkün mertebe yok edilmeye çalışılmalı ve kısacası İslam'ın ıbadı, hukuki, iktisadı, içtimai ve siyası programları tümüyle icra edilmelidir. Böylece tüm insanlara bunun parlak sonuçlarını pratikte de göstermek mümkün olacaktır.

                Müslümanlar ılım ve teknoloji tahsilinde ciddi olmalı, eski gen kalmışlık ve gevşeklikleri telafietmelidirler; sadece medeniyet kervanına ulaşmakla kalmamalı, her hususta en önde olmaya çalışmalı, insanlara İslam'ın nuranı kanun ve hükümlerinin tüm sorunlarını halledebileceğim ve her ıkı alemin saadetim temin edebileceğim göstermeli, İslam'ın nuranı program ve kanunları sayesinde medeni, bağımsız ve güçlü bir İslam devleti kurmaya çalışmalıdır.

                Bununla yetinmeyip emperyalist güçlere karşı mukavemet etmeli dünya milletlerim aydınlatmaya soyunmalıdırlar. Savunma gücünü takviye etmeli, asken güçlenme ve savaş silahlarını temin konusunda gücü oranında çalışmalı, İslam'ın içtimai, iktisadı ve siyası programlarını belirlemeli, bunları insanlara ileterek ilahı programların üstünlük ve değerim dünyaya ispat etmeli, dünya kamuoyunu ilahı kanunları kabule hazırlamalıdır.

                18-Bihar-ul Envar,c.51,s.218.
                19-Bihar, c52,S.358.


                Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                  Bu yolda çalışanları; yanı Hz. Mehdi İmam-ı Zaman'ın mukaddes hedeflerim gerçekleştirmek ve kıyamı için yukarıda zikredilen gerekli şeyleri temin maksadıyla ciddi bir şekilde çalışanları "kurtuluşu bekleyen" adıyla adlandırmak ve hakkında "kendisim Mehdı'nın (a.s) kıyam ve zuhuru için hazırlıyor." demek yerindedir. Böyle fedakar insanların savaş meydanlarında al kanlara boyanan insanlar gibi olduğunu söylemek de mübalağa olmayacaktır.

                  Ama sorunlarını beşeri kanunların halletmesini bekleyen, İslam'ın siyası, içtimai kanunlarını bütünüyle görmezlikten gelen, İslam'ın hükümlerim camilere hapseden, topluluk ve pazarlarında İslam'dan bir eser görülmeyen, fesad ve zulmün her çeşidim uygulayan ama "Allah'ım İmam'ın Zuhurunu acil kıl." demekten başka bir tepki göstermeyen, ılım ve teknolojide başkalarını taklıd eden, aralarında ihtilaf ve dağınıklık olan, düşmanlarla anlaşan, ama kendi aralarında uzlaşamayan bir topluluk hakkında "Al-ı Muhammed'ın (a.s) devletim ve Mehdı'nın (a.f) hareketim bekleyen bir millettir" demek elbette ki mümkün değildir. Böyle insanlar İslam'ın cihanşümul hükümetinin kurulması için hazırlıklı değillerdir; her gün yüzlerce defa "Allah'ım İmam Mehdı'nın (a.f) zuhurunu acil kıl." deseler de durum değişmeyecektir.

                  Bu konuyu, kurtuluşu beklemekle ilgili rivayetlerden de açıkça anlayabiliriz. Ayrıca diğer rivayetlerde de buna işaret edilmiştir. Örneğin İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Bir ok saklamakla da olsa kendinizi savaş ve cihad amacıyla Kâimimizin zuhur ve kıyamı için onun safında yeralmaya hazırlayın.'*(20)


                  Abdulhamıd Vasıtı şöyle der: Hz. Bakır'a (a.s) şöyle arzettım: Biz zuhuru beklerken ış-gücümüzden olduk." İmam şöyle buyurdu: "Ey Abdulhamid! Canını Allah yoluna adayan birininişlerini Allah Teala 'nın düzelteceğine inanıyor musun? Allah 'a andolsun ki Allah işlerinde kolaylık sağlayacaktır. Allah emrimizi ihya eden kula rahmet etsin. " Abdulhamıd şöyle dedi: -Eğer Kâım'ın kıyamından önce ölürsem ne olacak?- İmam şöyle buyurdu: "Sizlerden her kim -Eğer Kâimi derkedersem ona yardım edeceğim- derse o imamla birlikte düşmana kılıç sallayan ve hatta onun yanında şehadete eren kimse gibidir. "*(21)

                  Ebu Basır şöyle diyor: Bırgün İmam Sadık (a.s) ashabına şöyle buyurdu: "Sizlere amellerinizin Allah nezdınde kabul sebebi olan şeyleri haber vereyim mı?" Ebu Besır -Evet ey Resulullah'ın evladı!- dedi. İmam: "Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:" dedi, "Allah'ın birliğine ve Muhammed'in (s.a.a) peygamberliğine şehadette bulunmak, bizlerle dost olmak düşmanlarımızdan uzak durmak imamlar karşısında teslim olmak, takva, ciddiyet, sükunet ve Kâim'in kıyamını beklemektir" dedi. Daha sonra şöyle devam etti: "Bizim Allah Teala'nın istediği bir zamanda kurulacak olan bir devletimiz vardır. Kâim'imizin dost ve ashabından olmak isteyen kurtuluşu beklemelidir. Takva sahibi olmalı, iyi ahlak ile ahlaklanmalı ve Kâim 'imizin zuhurunu beklemelidir. Eğer bu hal üzere ölürse Mehdi'ye kavuşan kimselerin sevabına nail olur. Ey şiiler! Ciddi bir şekilde çalışıp çabalayın ve Mehdi'nin zuhurunu bekleyin! Ey Allah'ın rahmet ve teveccühüne mazhar olanlar, zaferiniz kutlu olsun!"*(22)

                  20- Bihar, c.52,s.366.
                  21- Kemal-ud Din,C.2,s.357.
                  22- Gaybet-İ Nu'mani, s.106.



                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                    KIYAM ETMENİN CAİZ OLMADIĞINI İFADE EDEN HADİSLERİN TAHLİLİ

                    (1. BÖLÜM)


                    Yukarıda belirtilen noktalardan da anlaşıldığı gibi şıa dünyası Hz. Mehdı'nın (a.s) gaybetı zamanında İslam hükümetim kurmak ve İslam'ın içtimai ve siyası kanunlarını bütünüyle icra etmek için çalışmakla yükümlüdürler. Bu vesileyle Mehdı'nın (a.f) cihanşümul kıyam ve zuhurunun önhazırhklarını yapıyorlar. Halbuki bazı hadisler Mehdı'nın (a.s) kıyamından önce yapılacak olan her türlü kıyamı yasaklamaktadır, bu hadisleri ıkı açıdan incelemek gerekir. Birincisi sened yönünden sahih ve muteber olup olmadığına bakmalıyız. İkinci olarak mana yönünden ele almalı ve bu hadislerin her türlü kıyam ve hareketi yasak kıldığına delalet edip etmediğine bakmalıyız. Elbette hadislerde inceleme yapmadan önce önbilgi olarak birtakım konuları hatırlatmayı gerekli görüyoruz. O halde meseleyi ıkı bölümde inceleyeceğiz.

                    1-İslam'da devlet
                    2-Hadislerin ıncelenmesı



                    Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                    Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                      İSLAM'DA DEVLET KAVRAMI

                      İslam'ın kanun ve hükümlerim incelediğimizde İslam dininin sadece itikadı ve ıbadı bir din olmadığını görüyoruz. İslam tam anlamıyla itikadı, ıbadı, ahlakı, siyası ve sosyal bir dindir; İslam'ın kanun ve hükümleri tamamıyla ıkı kısma ayrılır:

                      1- Ferdi Hükümler: Namaz, oruç teharet, necaset, hac, yiyecekler, içecekler vb. insanın bunlarla amel etmesinde devlet ve sosyal yardımlaşmaya ıhtıytacı yoktur. Tek başına da bunları yapabilir.

                      2- İçtimai Hükümler: Cıhad, savunma, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, ihtilafları halletmek, kısas, hudud, diyetler, tazırler, medeni ve yargı hükümleri, müslümanların kafirler vebirbirleriyle olan ilişkileri, zekat, hums vb. gibi hükümler insanların siyası ve içtimai hayatıyla ilgilidir. İnsanlar birlikte yaşamak zorunda olduğundan toplumsal hayatlarında bir takım sürtüşmelerle karşılaşmakta, bu yüzden de her türlü saldırganlığı önleyecek birtakım kanunlara ihtiyaç duyulmaktadır. Mukaddes İslam dini bu önemli ve hayati meseleyi unutmamıştır. Bu yüzden hukuki, cezai ve medeni kanunlar tedvin etmiş, ihtilafları halletmek için bir takım adlı hükümler öngörmüştür. Allah yolunda cıhad, İslam ve müslümanları savunmak da İslam'ın kanun ve hükümlerinin büyük bir bölümünü teşkil etmektedir. Bu hususta onlarca ayet ve yüzlerce hadis vardır. Örneğin Allah Tealâ müminlere şöyle buyurmaktadır.


                      "Allah hakkında gerektiği gibi cihad edin." (Hacc/78)

                      "(Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." (Bakara/193)

                      "...Bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın. Çünkü onlar yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar." (Tevbe/12)

                      Bu ayetlerden müslümanların İslam'ın tanıtılması ve küfürle savaş için cıhad etmekle yükümlü oldukları anlaşılmaktadır. Hatta bazı ayetlerde savunma güçlerim arttırmak için çalışmaları ve düşmanlar karşısında mücehhez ve hazır bir güç bulundurmaları emredılmektedır.

                      Kuran-ı Kerim şöyle buyuruyor: "Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla Allah'ın düşman, ve sizin düşmanınız ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah'ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup caydırasınız diye." (Enfal/60)

                      O halde sonuç olarak diyebiliriz ki asken teşkilat ve tesisler İslam'ın bir parçasıdır. Müslümanlar savunma gücünü arttırmak, keşifler, her türlü silahların üretimi... vb. hususlarda ciddi bir şekilde çalışmakla yükümlüdür. Öyle ki İslam düşmanları, daima İslam gücünden korkmalı ve müslümanlara saldırıda bulunmayı akıllarından bile geçirmemelidirler.



                      Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                      Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?

                        Allah razı olsun ve seni Mehdi a.f.'e asker etsin bizi de sana arkadaş..

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?

                          [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=13234.msg80986#msg80986 date=1272545582]
                          Allah razı olsun ve seni Mehdi a.f.'e asker etsin bizi de sana arkadaş..
                          [/quote]
                          S. aleykum
                          Değerli üstadım;

                          Rabbim sizden hoşnut olsun,
                          Allahın selamı üzerinize olsun...
                          Seçilmişler şefaatçiniz olsun...
                          Ka'im'leri yoldaşınız olsun...



                          Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                          Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                            İYİLİĞİ EMRETMEK VE KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK

                            İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak da İslam'ın önemli ilkelerinden bin olup tüm müslümanların görevidir. Tüm müslümanların zulüm, fesad, ıstikbar, saldırı, günah ve tecavüze karşı mümkün olan her yolla savaşmaları farzdır. Ayrıca tevhıd ve dindarlığın yayılması ve insanların hayır ve salaha daveti için çalışıp çabalamak da farzdır. Bu hususta onlarca ayet veyüzlerce rivayet vardır. Örneğin Kur'an şöyle buyurmaktadır: "Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır." (Al-iimran/104)

                            "Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten sakındırır ve Allah'a iman edersiniz." (Al-i imran/110)


                            Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                            Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?


                              KISACA

                              İslam'ın içtimai ve siyası hükümleri (cıhad, savunma yargı, hukuki, ıcraı ve medeni kanunları, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, fesadla savaş, sosyal adaletin sağlanması...vb.) belirli bir düzen ve yapı gerektirmektedir. Bunlar İslamı bir hükümet olmayınca icra edilemez.

                              O halde denilebilir ki İslam'ın hukuki, asken, güvenlik, iktisadı, içtimai ve siyası programları İslam dininde bilfiil varolan bir şeydir. İslam dininin sahibi böyle kanun ve programlara gereken önemi vermekle kalmamış bunların icra gücü olan İslam hakimine de (ululemr) yeterince önem vermiştir. Cıhad ve savunma savaşı, asken bir teşkilatlanma olmaksızın gerçekleşebilir mı? Zulüm, tecavüz, başkalarının hakkına saldırı, sosyal adaleti yok etmek vb. kötülüklerle savaşmak ve anarşiyi önlemek güvenlik ve yargı organları olmaksızın gerçekleşebilir mı?

                              İslam böyle kanun ve programları teşri ettiği için, bu kanunları uygulayacak birisim de elbet belirlemiş olsa gerek. İslam devletinin manası da budur. İslam hakimi işbu geniş idarenin başında bulunandır. Bu şahıs ilahı kanunları tümüyle icra ederek insanları idare etmektedir. O halde İslam'da devlet vardır ve de onun ayrılmaz bir parçasıdır.



                              Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                              Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X