Ynt: NİÇİN HZ. MEHDİ (A.S) ZUHUR ETMİYOR?
HZ. RESULULLAH (S.A.A) MÜSLÜMANLARIN İDARECİSİYDİ
Hz. Resulullah (s.a.a) hayattayken İslamı hükümetin başında bulunuyordu. Müslümanların işlerim idare ediyor ve Allah tarafından bu büyük görevi yapmak için geniş bir yetki taşıyordu. Kur'ân-ı Kerim şöyle buyurur: "Peygamber müminler için kendi nefislerinden daha evladır."( Ahzab/6.)
"Öyleyse aralarında Allahın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların isteklerine uyma."( Ma,de/48)
O halde Hz. Resulullah (s.a.a) ıkı makama sahipti: Bir yandan vahy vesilesiyle Allah Teâla ile irtibat halindeydi; şer'ı hüküm ve kanunları alıp insanlara iletiyordu; diğer taraftanda İslam ümmetinin idareciliğim yapıyordu. İslam'ın sosyal ve siyası program ve kanunlarıyla müslümanları idare ediyordu.
Hz. Resulullah'ın (s.a.a) sıretını incelediğimizde, O'nun müslümanların işlerim slah ettiği ve onlara hükmettiği açıkça görülür. Hakim ve vah tayın ediyor, kadı gönderiyor, cıhad emri veriyor, kısacası bir ümmetin idaresi için gerekli tüm işlen yapıyordu.
Bu görev Allah tarafından kendisine verilmişti, İslam'ın içtimai ve siyası hükümlerim icra etmekle yükümlüydü. Müslümanlar da cıhad etmekle görevliydi ve Hz. Resulullah (s.a.a) da onları cıhad için seferber kılmakla görevlendirilmişti. Örneğin Kur'ân şöyle buyuruyor: "Ey Peygamber, müminleri savaşa hazırlayıp-teşvik et."( Enfal/65)
"Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla savaş ve onlara karşı şiddetli davran" (Tevbe/73)
Hz. Resulullah (s.a.a) insanlara hükümet etmek ve aralarında hükmetmekle görevliydi. Nitekim Kur'ân'da şöyle buyurulmaktadır:
"Şüphesiz Allahın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) hainlerin savunucusu olma."( nisa 105)
Buradan da anlaşıldığı üzere Hz. Resulullah (s.a.a) nübüvvet, vahy alma ve insanlara iletme makamına sahıb olmakla birlikte müslümanların idareciliği ve hükümeti makamında da bulunuyordu. İslam'ın içtimai ve siyası hükümleriyle müslümanları idare etmekle yükümlüydü ve bu hususta tam bir yetkiye sahipti. Öte yandan müslümanlar da, Resulullah'ın (s.a.a) devletle ilgili ve diğer emirlerine itaat etmekle görevliydiler. Nitekim Kur'ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler, Allaha itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de".(nisa59)
"Allaha ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaş.rsınız, gücünüz gider."( Enfal/46.)
"Biz peygamberlerden hiç kimseyi, ancak Allahın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik."(nisa64)
Bu vb. ayetlerde Hz. Resulullah'a (s.a.a) itaat, Allah'a itaatin yanında yer almış, müslümanlara hem Allah ve hem de Resulüne itaat etmeleri emredilmiştir. Allah'a itaat ise Resulullah (s.a.a) vasıtasıyla gönderilen hükümlere itaat etmekle gerçekleşir. Öte yandan müslümanlara, Resulullah'ın (s.a.a) özel emirlerine itaat etmek de farz kılınmıştır. Resulullah'ın (s.a.a) özel emirleri ise hükümet ile ilgili emirleri olup müslümanların hakimi olarak teşri ettiği hükümlerdir. Bu yüzden itaat etmek de farzdır. Elbette Resule itaat Allah'a itaatten bağımsız ve ayrı bir şey değildir. Belki Allah öyle emrettiği için ona itaat etmek de farz kılınmıştır. O halde hükümet asr-ı saadette de dinin bir parçasıydı ve Hz. Resulullah (s.a.a) bilfiil bu görevi yürütüyordu.
HZ. RESULULLAH (S.A.A) MÜSLÜMANLARIN İDARECİSİYDİ
Hz. Resulullah (s.a.a) hayattayken İslamı hükümetin başında bulunuyordu. Müslümanların işlerim idare ediyor ve Allah tarafından bu büyük görevi yapmak için geniş bir yetki taşıyordu. Kur'ân-ı Kerim şöyle buyurur: "Peygamber müminler için kendi nefislerinden daha evladır."( Ahzab/6.)
"Öyleyse aralarında Allahın indirdiğiyle hükmet ve sana gelen haktan sapıp onların isteklerine uyma."( Ma,de/48)
O halde Hz. Resulullah (s.a.a) ıkı makama sahipti: Bir yandan vahy vesilesiyle Allah Teâla ile irtibat halindeydi; şer'ı hüküm ve kanunları alıp insanlara iletiyordu; diğer taraftanda İslam ümmetinin idareciliğim yapıyordu. İslam'ın sosyal ve siyası program ve kanunlarıyla müslümanları idare ediyordu.
Hz. Resulullah'ın (s.a.a) sıretını incelediğimizde, O'nun müslümanların işlerim slah ettiği ve onlara hükmettiği açıkça görülür. Hakim ve vah tayın ediyor, kadı gönderiyor, cıhad emri veriyor, kısacası bir ümmetin idaresi için gerekli tüm işlen yapıyordu.
Bu görev Allah tarafından kendisine verilmişti, İslam'ın içtimai ve siyası hükümlerim icra etmekle yükümlüydü. Müslümanlar da cıhad etmekle görevliydi ve Hz. Resulullah (s.a.a) da onları cıhad için seferber kılmakla görevlendirilmişti. Örneğin Kur'ân şöyle buyuruyor: "Ey Peygamber, müminleri savaşa hazırlayıp-teşvik et."( Enfal/65)
"Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla savaş ve onlara karşı şiddetli davran" (Tevbe/73)
Hz. Resulullah (s.a.a) insanlara hükümet etmek ve aralarında hükmetmekle görevliydi. Nitekim Kur'ân'da şöyle buyurulmaktadır:
"Şüphesiz Allahın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) hainlerin savunucusu olma."( nisa 105)
Buradan da anlaşıldığı üzere Hz. Resulullah (s.a.a) nübüvvet, vahy alma ve insanlara iletme makamına sahıb olmakla birlikte müslümanların idareciliği ve hükümeti makamında da bulunuyordu. İslam'ın içtimai ve siyası hükümleriyle müslümanları idare etmekle yükümlüydü ve bu hususta tam bir yetkiye sahipti. Öte yandan müslümanlar da, Resulullah'ın (s.a.a) devletle ilgili ve diğer emirlerine itaat etmekle görevliydiler. Nitekim Kur'ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler, Allaha itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de".(nisa59)
"Allaha ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaş.rsınız, gücünüz gider."( Enfal/46.)
"Biz peygamberlerden hiç kimseyi, ancak Allahın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik."(nisa64)
Bu vb. ayetlerde Hz. Resulullah'a (s.a.a) itaat, Allah'a itaatin yanında yer almış, müslümanlara hem Allah ve hem de Resulüne itaat etmeleri emredilmiştir. Allah'a itaat ise Resulullah (s.a.a) vasıtasıyla gönderilen hükümlere itaat etmekle gerçekleşir. Öte yandan müslümanlara, Resulullah'ın (s.a.a) özel emirlerine itaat etmek de farz kılınmıştır. Resulullah'ın (s.a.a) özel emirleri ise hükümet ile ilgili emirleri olup müslümanların hakimi olarak teşri ettiği hükümlerdir. Bu yüzden itaat etmek de farzdır. Elbette Resule itaat Allah'a itaatten bağımsız ve ayrı bir şey değildir. Belki Allah öyle emrettiği için ona itaat etmek de farz kılınmıştır. O halde hükümet asr-ı saadette de dinin bir parçasıydı ve Hz. Resulullah (s.a.a) bilfiil bu görevi yürütüyordu.
Yorum