Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

    İmam Hüseyin (a.s.): 560

    Bu konu ve meseleler hakkında ki netice düşüncemiz şudur:

    Bütün bu anlatılanlardan şu sonuçlara varıyoruz: 1

    1- Hz.Resulullah (s.a.v)’den risaleti müddetince, öngörülmüş dakik ve özverili bir programla, dinin yani (İslam devletinin) bütün kanunlarını, hükümlerini ve öğretilerini yavaş yavaş İmam Ali (a.s)’a öğretip, bu konuda büyük çaba harcayarak müslümanların bütün ihtiyaçlarını gidermiş ve güvenilir ellere teslim etmiş olmalardır.

    2- İmam Ali (a.s)’ın kendi zati istidat ve liyakati, Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın duası, kendi çaba ve ciddiyetiyle tüm dini yani (İslam’i devlet önderliğine) ilim ve öğretileri, Hz. Resulullah (s.a.v.)'dan öğrenip ezberledi ve asla unutmadı. Böylece nübüvvet ilminin hazinesi oldu.

    3- Hz. İmam Ali (a.s.) nübüvvet ilmini iki yolla koruyordu:

    a) Bu hepimizin mahlumu olan Ezberleyerek akılda tutuyordu.

    b) Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın emriyle, öğrendiklerini, kendinden sonraki imamlara ulaşması için, kitap veya kitaplara yazıyordu.

    4- İmam Ali (a.s) de, ilmini aynı iki yolla kendinden sonraki imamlara bıraktı. Yani Peygamber'in hadislerini sözlü olarak İmam Hasan (a.s.)'a öğretti ve kitapları da ona bıraktı. İmam Hasan (a.s.)’da aynı yolu izlemesini emretti.

    5- Allah'ın Resulü (s.a.v) böylelikle İslam'ın gerçek ilim ve öğretilerini zaman aşımına uğramaktan koruyup, onu güvenilir ellere teslim etmiş oluyordu...

    6- Ortam hazırlandıktan sonra, "Sekaleyn" yani "Sefine" ve "Ali Kur'an'la, Kur'an da Ali'yle birliktedir." Hadislerini, meveddet ayet ve hadisini, ayrıca Tathir ayetini iblağ etmekle Ehl-i Beyt'i muteber bir ilmi merci olarak müslümanlara tanıtmış ve yeri geldiği zaman çeşitli tabirlerle ilmi onlardan almayı tavsiye etmiştir.

    Eğer bu konu ve meselelerle müslümanlar, Hz. Resullullah (s.a.v.)'ın vefatından sonra, İmam Ali (a.s.)'nin ve Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğini kabul etmiş ve en azından ilim elde etmek için bu aileye başvurmuş olsalardı, İslam Devletinin hayat veren gerçek öğretilerini elde edecek, mezhep farklılığı ve ihtilafına düşmeyeceklerdi. Bütün bunlar gerçekleşseydi, dünya şimdikinden daha farklı olurdu.

    Ama maalesef öyle olmadı ve müslümanlar, Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğinden de yavaş yavaş kopup, dinin hüküm ve öğrenimlerini öğrenmek için bu zengin ve güvenilir kaynaktan yeterince yararlanmadılar.

    İlmi ihtiyaçlarını temin etmek için sağa sola dağılarak, din yani (devlet düşmanlarına ve hainleri ve hadis uyduranların tuzağına düştüler). Bu da İslam devletine vurulan en büyük darbe olmuştur. Elbette ki bu komplolar yavaş yavaş gerçekleşti. Yazan. imam Dikmen

    Yorum


      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

      İmam Hüseyin (a.s.): 561

      Bu konu ve meseleler hakkında ki netice düşüncemiz şudur:

      Bütün bu anlatılanlardan şu sonuçlara varıyoruz: 2

      Hz. Resulullah'ın (s.a.v) ahiret yurduna irtihalinden sonraki o ilk dönemlerde müslümanlar, ihtiyaçlarını gidermede az çok İmam Ali (a.s.)'ma başvuruyor, fetva ve hüküm vermede onun ilminden faydalanıyorlardı. Özellikle de bunların başında Ömer ibni Hattab, zor meseleleri çözmesi için defalarca Hz. İmam Ali (a.s.)’a başvurmuş ve görüşlerinden yararlanmıştır.

      Buna birkaç örnek verelim:

      Bu konularda İbni Abbas şöyle diyor: "Doğru sözlü biri, Hz. İmam Ali'den (a.s) fetva olarak bir hadis naklettiğinde ona uyardık." (Tabakat, c.2, s.338.)

      Ve yine Ebu Hüreyre, Ömer ibni Hattab'ın şöyle dediğini naklediyor: "İmam Ali (a.s.), hüküm vermede hepimizden üstündür." (Tabakat, c.2, s.339.)

      Said b. Müseyyib şöyle diyor: "Ömer İbn-, Hattab’dan devamlı, İmam Ali (a.s.)'nin olmadığı yerde zor bir meseleyle kaşılaşmaktan Allah'a sığınırdı." (Tabakat, c.2, s.339.)

      Uzeynetül Abdi şöyle diyor: Ömer b. Hattab yanına gidip şöyle sordum: "Umre'ye nereden başlayayım?" Şöyle dedi: "İmam Ali (a.s.)'nin yanına git ve ondan sor." (Zehairul Ukba, s.79. 51 Zehairul Ukba, s.79.)

      Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın hanımı Aişe'den, ayakkabıya meshetmenin hükmü sorulduğunda; "Gidip İmam Ali (a.s.)'den sorun." dedi. (Zehairul Ukba, s.79.)

      Ebu Said Hudri şöyle naklediyor: Ömer b. Hattab, İmam Ali (a.s.)'den bir soru sorup cevabını aldığında şöyle dediğini duydum; "Ey Ebul Hasan, benim sağ kalıp, senin olmayacağın günden Allah'a sığınırım." (Zehairul Ukba, s.82)

      Batıl bir felsefi düşünce açısında İslam devletinin başında bulunan Hulefai Raşidin döneminde Hz. İmam Ali'nin (a.s) ilmi makam ve merciliğine daha fazla önem gösteriliyor ve Ebu Bekr, Ömer, İbni Abbas, Ebu Said Hudri, Selmani Farisi ve Ebuzer Gıfari gibi sahabenin ileri gelenleri fıkıh ve yargı konularında genellikle Hz. İmam Ali (a.s.)'nin görüşlerinden yararlanırlardı.

      Onun ilmi makamını tanır ve ona başvurmaktan çekinmezlerdi. İslam-i (devletinin) hilafetin henüz saltanat ve padişahlığa dönüşmediği o zamanlarda bu kaçınılmaz bir şeydi. Çünkü o dönemde, İmam Ali(a.s)’da bulunan fazilet ve üstünlükleri bilen, onun takip edilmesi ve ilminden yararlanılması için Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın tavsiyelerini duyan birçok sahabe bulunuyordu.

      Yani o dönemde Hz. İmam Ali'nin zatında bulunan fazilet ve kemalleri ve ilmi makamını inkar ederek, Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın bütün tavsiyelerini görmezlikten gelip, onu bir anda siyasi, ictimai ve ilmi mercilik sahnesinden uzaklaştırıp münzevi kılabilecek bir ortam hazır değildi. İşte bunun için, siyaset sahnesinden uzaklaştırılmasına rağmen ilmi merciliği henüz söz konusuydu. Yazan. imam Dikmen

      Yorum


        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

        İmam Hüseyin (a.s.): 562

        Bu konu ve meseleler hakkında ki netice düşüncemiz şudur:

        Bütün bu anlatılanlardan şu sonuçlara varıyoruz: 3

        Müslümanların, Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğinden uzaklaşması faciası, hilafetin saltanata dönüşüp ve tahtlarını korumaktan başka amaçları olmayan kişilerin iş başına gelmesiyle zirveye ulaştı. Bu kimseler için İslam kanunlarına riayet etmek, İslami ilimler kaynağına başvurmak ve onları tanımak asla söz konusu değildi.

        İşte bu dönemden itibaren, Ehl-i Beyt yavaş yavaş münzevi edildi ve onların ilmi merciliği unutuldu. Bu akımın temeli, büyük bir ihtimalle Şam'da atılıp daha sonra diğer bölgelere sıçramıştır.

        Şimdi akla şöyle bir soru geliyor: Ehl-i Beyt'e ilmi merci olarak artık başvurulmayışın sebebi neydi acaba? İmamet ve hilafetlerinin inkar edilmesi ilmi merciliklerinin de mi unutulmasını gerektiriyordu?

        Hz. Resulullah'ın (s.a.v) ve Ehl-i Beyt hakkındaki onca tavsiyesine rağmen müslümanlar, neden onların ilmi merciliğinden uzaklaştılar?
        Bu mesele ve sorunun tahlil ve tahkiki ve ona verilecek doğru cevap, geniş bir tarihi araştırmayı gerektirmektedir.

        Şimdilik şu kadarını söylemekle yetiniyoruz ki, Benî Ümeyye zalimleri ve Benî Abbas hükumetlerinin siyaseti, Ehl-i Beyt'i unutturdu ve müslümanların, bu nübüvvet ilminin zengin kaynağından mahrum kalmasına sebep oldu.

        Bunlar, Ehl-i Beyt'in bir ilmi merci olarak dahi söz konusu edilmesini hükumetleri için tehlikeli görüyorlardı. Bunun sebebiyse açıktı; Ehl-i Beyt, İslam'ın gerçek hükümlerinin ve Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın siretinin tercümanları ve yayıcısıydılar.

        Bu gibi ilimlerin halkın arasında yayılmasıysa, hakim güç için büyük sorun olabilirdi. Çünkü onlar, İslam (devletinin) hüküm ve kanunlarına göre değil, kendi istek ve arzularına göre hükmetmek istiyorlardı. Ve bunu da başarmış oldular.

        Ayrıca, Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğinin söz konusu olması, halkın onlara olan muhabbetlerinin artmasına sebep olacaktı. Bu da hükümdarların istemediği bir şeydi. Çünkü onları kendilerine rakip olarak kabul ediyor ve onların halk tarafından tanınmasını hükumetleri için tehlikeli görüyorlardı.

        İşte bu nedenlerden dolayı, Ehl-i Beyt'i siyaset sahnesinden uzaklaştırdıkları gibi ilmi mercilikden ve dini yani devletini içtimai bir mevkiye sahip olmaktan da uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Yani, Ehl-i Beyt'in ilmi merciliği, imamet ve rehberliklerinin kurbanı oldu.

        Kan içici ve emici olan Benî Ümeyye katilleri ve Benî Abbas halifelerive onlardan sonra gelen Osmanlı imparatorlukların bu tehlikeli emellerini gerçekleştirmek için, ellerinden geleni yapmaktan geri kalmadılar.

        Ehl-i Beyt evlatları olan alevi ve taraftarlarını, hapis, işkence, sürgün ve iftiralara tabi tuttular. Hadis uydurarak, onlara gidip gelmeyi ve hadislerini dinleyip nakletmeyi yasakladılar.

        Bu baskı, İmam Hasan (a.s.), imam Hüseyin (a.s.)’in ve İmam Zeynel abidin Seccad (a.s) zamanında şiddetli olarak uygulanıyordu. İşte bu zamanlarda, müslümanlarla Ehl-i Beyt arasına engeller girdi ve sonraları da böylece devam etti.

        Bu baskı, imam Muhammed Bakır (a.s.)'ın zamanından sonra biraz azalmış ve Ehl-i Beyt'i sevenler, nübüvvet ilminin varislerinden az çok istifade ediyorlardıysa da bu yeterli olmuyordu. Yazan. imam Dikmen


        Yorum


          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

          İmam Hüseyin (a.s.): 563

          Bu konu ve meseleler hakkında ki netice düşüncemiz şudur:

          Bütün bu anlatılanlardan şu sonuçlara varıyoruz: 4

          Çünkü düşmanlar yapacaklarını yapmış ve müslümanları bir kere Ehl-i Beyt'ten koparmışlardı. Bu nedenle Ehl-i Beyt'in ilmi merciliği söz konusu olmuyor ve onlardan istifade etmenin gerekliliği hissedilmiyordu.

          Üstelik bu zamana kadar Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğini, zati kemallerini ve faziletlerini bilen ve Resulullah'ın (s.a.v) onlar hakkındaki tavsiyelerini duyup işiten muhlis sahabiler de vefat etmişlerdi. Bu sebeplerden sözkonusu hükümdarlar bütün planlarını kolaylıkla gercekleştirebiliyorlardı.

          Elbette ki, müslümanlar arasında, bütün baskı ve kısıtlamalara rağmen, Ehl-i Beyt'e uyan ve ilimlerinden istifade eden kimseler de vardı. Bunlar, İmamiye Şiası'ndan olan kimselerdi ki, baskı ve vahşete rağmen, güçleri yettiğince Ehl-i Beyt'in ilminden istifade ediyorlardı.

          Ehli Sünnet kitaplarında da Ehli Beyt'ten hadisler görülse de çok azdır.

          Son söz olarak olarakta söylemesekte bu konu ve meseleler hakkında şunu diyebiliriz ki, eğer Ehl-i Beyt'in ilmi merciliğine gereken ilgi ve saygı gösterilmiş olsaydı, bugün İslam alemi ve hatta bütün dünya bu halde olmazdı. Yazan. imam Dikmen

          Yorum


            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

            İmam Hüseyin (a.s.): 564

            İslam'da Ehl-i Beyt'i Sevmenin Mecburiyetinin Olması Konumu:

            Kuran ve Ehl-i Beyt araştırmalarının temel amacı bu gibi konu ve meselelerin gündem konusu halinda tartışmalar konusunu yapmak ve Kur’an’ın ve Hz. Resulullah (s.a.v.)’in faziletleri açılarında gerçekleri anlamak ve İmam Hüseyin (a.s.)’ın kanlı Kerbela kıyamının devrimci niteliğine muracaat etmek olacaktır.

            Ehl-i Beyt aleyhimusselam'ları sevmek, Ve onlara saygı göstermek, onların izinlerinde gitmek bilhasa bu bir emir olduğu gibi’de Allah'ın ve Resulullah (s.a.v.)’in yüce şekilde sevmekte tecessüm etmektedir; bu ise müminlerin nihaî arzusudur;

            Allah Teala buyuruyor ki: "İnananlar ise en çok Allah'ı severler." (Bakara Süresi. 165.nci ilkeleri.) Yazan. imam Dikmen

            Yorum


              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

              İmam Hüseyin (a.s.): 565

              Ehl-i Sünnet Ulemaları ile Alevi ve Ehl-i Şia Alimlerinin Ortak Faydası Konumu:

              Ehl-i Beyt'i sevmenin risali bir kaynağı olup çok önemli boyutları içermektedir. Ehl-i Beyt'i sevmenin Müslüman haklarının ve İslam toplumunun hayatında etkileri vardır; onları sevmek sırf kalbî bir ilgi veya bizleri belli kişilere bağlayan şefkatsel ve duygusal bir bağlılık değildir;

              çünkü onlar Hz. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in yakınları soyu ve itretidir; bu sevgi, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'ten sonra, Allah'ın gökten yere uzanan ipine bağlanmaktadır.

              Bu sevgiyle kişi ve toplumun hayatı, semavî öğretilere ve Allah Teala'nın iradesine bağlanmaktadır; çünkü onlar yeryüzünde ilahi emaneti temsil etmektedirler; onlar Allah'ın ayetleri ve insanları Allah'ın kanun ve nizamlarına götüren kılavuzlardırlar. Allah Teala'nın irade ettiği kemalî sıfatlar onlarda tecessüm etmiştir. İnsan-i Kâmil’liğe ermenin tek unsur kaynağıdır.

              Dolayısıyla onları sevmek, gerçekte Allah'ı, ilahi önderi, ilahi kemalatı sevmektir. Bu sevgi mümini, Allah Teala'nın istediği kemale ulaşmanın derecelerine yüceltir.

              Diğer taraftan, Ehl-i Beyt'ini sevmek, insanı İslam risaletinin istediği hedeflere ulaşmada izlediği yolun sağlıklı olmasını tazmin eder; çünkü onlar zülal membalar, risalet hükümleri ve kavramlarının güvenilir kaynakları, ahlakî değerlere ve eğitimsel bağışlara açılmaktır.

              İşte bu nedenle Ehlibeyt (a.s.)’ları sevmek, İslam dinini, mukayesesi ile Hz. Muhammed (s.a.v.)’in risalet hattını ve düşüncesini korumayı ve hayır ve kemali temin edecek doğru yolda ilerlemesi için ümmeti sapmaktan muhafaza etmeyi tazmin etmektedir.

              Aşağıda, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in masum İtreti yani (Ehl-i Beyt'ini sevmenin) İslam nasslarında geçen en önemli etkileri, dünyevî ve uhrevî getirilerinden bazılarına değinmek zorunda kalacağız. Yazan. imam Dikmen


              Yorum


                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                İmam Hüseyin (a.s.): 566

                Ehl-i Beyt (a.s.)’ları Sevmek, Allah İçin ve Allah Yolunda Bir Sevgidir:

                Ehlibeyt aleyhimusselam'ı sevmek, Allah'ı ve Resulünü en yüce şekilde sevmekte tecessüm etmektedir; bu ise müminlerin nihaî arzusudur; Allah Teala buyuruyor ki: "İnananlar ise en çok Allah'ı severler."

                Yine buyuruyor ki: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin." (Âl-i İmran Süresi. 31.nci ilkeleri) İkinci konumuzda ise Ehl-i Beyt aleyhimusselam'ı sevmenin, Allah'ı ve Resulünü sallallah'u aleyhi ve âlih sevmenin tâ kendisi olduğu gerçeğidir.

                Ehl-i Beyt (a.s.)’ları sevmek, Allah kurallarının sevginin en büyük örneklerindendir; çünkü bu sevgi, Allah'ın sevdiği ve onları sevmeye sevap verdiği kişilere yönelir; aynı şekilde onların düşmanlarına gazap etmek de Allah için gazap etmekte gerçekleşir; çünkü bu gazap, Allah'ın gazaplandığı ve onlara gazaplanmayı emrettiği kişilere yönelir.

                Bu ise imanın özü ve en güvenilir kulpudur; Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor ki: "İmanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek ve gazaplanmaktır." (el-Kâfî, cild.2, sayfa.125-126-6; Kenz-ul Ummal, cild.1, sayfa.43-105 ve bunun gibi cild.9, sayfa.6-23657.)

                İnsanların gerçektende inanmaları ve takva sahibi olabilme neticesindeki insan-i kâmilliğe adım atmanın tek ictiahi yöntemi sadece ve sadeece Ehl-i Beyt aleyhimusselamları sevmek, Allah'ı sevmek olunca da bu da sadece iman takvalarının yüzelmesine neden olmaz aynı zaman biriminde de insanın bu sevgiyle dünya ve ahiret saadetine ulaşır ve salihlerin mevkisinde yer alması konumuna kavuşmasına neden olur;

                İmam Hüseyin (a.s.) şöyle buyuruyor ki: "Kim bizi dünya için severse, bilsin ki dünyaya sahip olanı iyi adam da sever, kötü adam da; kim de bizi Allah için severse, biz ve o, kıyamet günü (işaret parmağıyla orta parmağını birleştirerek) bu ikisi gibi olacağız." (Mu'cem-ul Kebir -Taberanî-, c.3, s.134/2880) Yazan. imam Dikmen

                Yorum


                  Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                  Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                  Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                  Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                  İmam Hüseyin (a.s.): 567

                  Diğer Açıdan Hakkı Tanımak ve Sapmaktan Güvende Olmaktır

                  Şüphesizdir ki; her Müslüman'ın hakkı batıldan ayırt etmeyi tazmin eden, kendisini dünya ve ahiret hayrına ulaşmayı temin edecek en yakın yollara ulaştıran asıl memba ve zülal kaynağa ihtiyacı vardır; fakat insan bunu sevdiği ve kalben bağlandığı kişiden almak ister.

                  Dolayısıyla, Ehl-i Beyt (a.s.) seven, ilmi ehlinden, dini yani (İslam devleti egemenliğinin) yerinden, Kur'an'ı indiği yerden ve inancı kökünden alacaktır. İşte bu nedenle, Ehl i Beyt (a.s.) sevmek, insanı batıl yollardan ve yanlış konumlardan ayırarak ayrılıklardan korur; hak devletinin batıl yönetimi üzere olanların kuruntularından ve garazlı kişilerin şüphelerinden uzak tutmaktır. Yazan. imam Dikmen

                  Yorum


                    Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                    Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                    Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                    Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                    İmam Hüseyin (a.s.): 568

                    Allah’ın (Devleti) yani Dini Sağlamlaştırmaktır konumu:

                    Hz. Resulullah (s.a.v.)’in buyurdukları gibi ki: "Ehl-i Beyt’imi ve soyumdan gelenleri sevmek dini yani inanç bağlarınızı sağlamlaştırmaktır." (Emali-i Saduk, s.161/1.)

                    Allah’a ve Hz. Resulullah (s.a.v.) İtaattir Farziyet Konumu:

                    Kur’an ve Ehl-i Beyt araştırmaları olarak bu mesele ve konular üzerin kelime kavramlarına girerek sayısız kaynak ve belgelerle Ehl-i Beyt (a.s.)’ları sevmek ve onların velayetine sarılmak, Allah'ın emridir; bu emir, bahsimizin ikinci tartışmalarında değindiğimiz gibi Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Resulullah (s.a.v.)'ın buyruk ve emirlerinde geçmiştir.

                    Dolayısıyla, Ehl-i Beyt (a.s.)'ı sevmek, Allah ve Resulüne itaattir: "Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir kurtuluşa ermiş olur." (Ahzab Suresi. 71.nci ayet ilkeleri.) Yazan. imam Dikmen

                    Yorum


                      Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                      Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                      Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                      Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                      İmam Hüseyin (a.s.): 569

                      Nuh (a.s.) Gemisi ve Sağlam Kulpa Sarılmaktır Konumu

                      Hz. Resulullah (s.a.v.) ve Emirul mü’minin imam Ali (a.s.)'a hitaben şöyle buyurmuştur: "Ey Ali! Kim sizi sever ve size sarılırsa, sağlam bir kulpa sarılmış olur." (Kifayet-ul Eser, s.71; İrşad-ul Kulub -Deylemî-, s.415, Kum-Menşurat-i Şerif Rezi, 2. baskı.)

                      Ve yine aynı açılarda buyurdukları gibi: "Kim sağlam kulpa sarılmak isterse, İmam Ali'ye (a.s.) ve İtretim olan Ehl-i Beyt’imin sevgisine sarılsın." (Ahbar-ir Rıza, cild.2, sayfa. 58-216; Yenabi-ul Mevedde, cild. 2, sayfa. 268/761.)

                      Emirul mü’minin İmam Ali (a.s.)’a buyurmuşlardır ki: "Sağlam kulp, Âl-i Muhammed'i sevmektir." (Yenabi-ul Mevedde, cild. 1, sayfa.331/2.) Yazan. imam Dikmen

                      Yorum


                        Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                        Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                        Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                        Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                        İmam Hüseyin (a.s.): 570

                        Ehl-i Beyt’i Sevmek Kalplerin Güvencesi ve Temizliğidir konumu:

                        Emirul mü’minin İmama Ali aleyhisselam buyurmuştur ki: "Bilin ki ancak Allah'ı anmakla kalpler yatışır" (Ra'd, 28.ayeti ilkeleri) nazil olunca, Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır ki:

                        "Bu söz, Allah ve Resulünü seven, Ehl-i Beyt’imi yalan olarak değil, gerçekten seven ve gördüğü ve görmediği mü’minleri seven kimse hakkında geçerlidir: bilin ki Allah'ın zikriyle (O'nu anmakla müminler) birbirlerini severler." (Kenz-ul Ummal, cild.2, sayfa.442-4448; Durr-ul Mensur, cild.4, sayfa. 642, İbn-i Merduveyh'den; Caferiyat, sayfa. 224.)

                        İmam Muhammed Bâkır (a.s)’da buyuruyor ki: "Allah, kalbini temizlemedikçe hiç kimse bizi sevmez ve bize sevgi beslemez ve Allah da hiç kimsenin kalbini bize teslim olup bizimle barış olmadıkça temizlemez; insan bizimle barış olunca da Allah onu hesabın şiddetinden kurtarır ve onu büyük kıyamet gününün korkusundan güvende kılar." (el-Kâfi, cild. 1, sayfa. 194. 1, Ehl-i Beyt İmamları Allah Teala'nın nurudur, babına bakınız.)

                        İmam Cafer Sadık (a.s.)’da şöyle buyurur: "Bizi seven herkes kıyamet günü bizimle olur; böylece bizim gölgemizle gölgelenir ve bizim menzillerimizde bizimle beraber olur." (Deaim-ul İslam -Ebu Hanife-, cild.1, sayfa. 73, Kahire-Dar-ul Mearif basımı; Şerh-ul Ahbar fi Fezail-il Eimmet-il Ethar -Ebu Hanife-, cild. 3, sayfa. 471-1367, Kum-Müesseset-un Neşr-il İslami, 1. baskı.) Yazan. imam Dikmen

                        Yorum


                          Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                          Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                          Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                          Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                          İmam Hüseyin (a.s.): 571

                          Ne Hikmettir ki:

                          Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurduklarını kaydederler: "Allah'a tevekkül etmek isteyen benim Ehl-i Beyt’imi sevsin... hikmet isteyen benim Ehl- i Beyt’imi sevsin...

                          Vallahi onları seven herkes dünya ve ahirette kar etmiş olur." (Maktel-ul Hüseyin -Harezmî-, c.1, s.59, Kum-Mektebet-ul Mufid; Miet-u Menakıb, s.106; Feraid-us Simtayn, c.2, s.294/551; Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.969; Cami-ul Ahbar, s.62/77.)

                          İmam Cafer Sadık (a.s.)’dan şöyle buyurduklarını naklederler: Kim biz Ehl-i Beyt'i severse ve sevgimiz de kalbine işlerse, hikmet kaynakları onun diline akar ve kalbinde iman yenilenir." (el-Mehasin -Berkî-, c.1, s.134/167.)

                          Onları Sevmek Dahi Ölüm Anında Güzel Hak Üzere Olmaktır:

                          Emirul-mü’minin İmam Ali (a.s.) Haris-i A'ver'e buyurmuştur ki: "Üç yerde bizim sevgimiz sana yararı dokundur’’ (A'lam-ud Din -Deylemi-, s.461.)

                          Açıktır ki: ‘’Ölüm meleği gelince, mezarda sorguya tutulunca ve Allah’u Teala'nın huzurunda durunca." (A'lam-ud Din -Deylemi-, s.461) Yazan. imam Dikmen

                          Yorum


                            Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                            Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                            Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                            Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                            İmam Hüseyin (a.s.): 572

                            Tüm Mümin Müslümanlara Kıyamet Gününde Şefaattir:

                            Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Şefaatim, ümmetim içindir. Kim Ehl- i Beyt’imi severse; onlar benim şiilerimdir." Burda dikkat edilmesi gereken konunun anlaşılması için alim ehli olan kişi veya kişilerin şii kelimesi anlamında kullanılan hadisin gerçek yönünü müslüman halk kitlelerine anlatmaları gerekir.

                            Çünkü Hz. Resulullah (a.S.V.)’in şefaatı sadece kendi evlatları olan Alevi (Ehl-i Beyt) şii olan müslüman kitlelerine olduğunu vurgulamalarıdır. (Tarih-u Bağdad, c.2, s.146; Câmi-us Sağir, c.2, s.49.)

                            Yine başka bir kaynakta bu konu vemeseleler hakkında şöyle buyuruyor ki: "Biz Ehl- i Beyt'in sevgisine sarılın; çünkü kıyamet günü bizi sevdiği halde Allah’u Teala'yı mülakat eden, bizim şefaatimizle cennete girecektir."

                            (Mecma-ul Evset, cild.3, sayfa.26/2251; Mecma-uz Zevaid, cild.9, sayfa.172; Emali-i Şeyh Mufid, sayfa.13/1; Emali-i Şeyh Tusî, s.187-314; el-Mehasin Berkî, cild,.1, sayfa. 134-169; Beşaret-ul Mustafa li Şiât-il Murtaza Ebu Cafer Taberî, sayfa. 100, Necef-Matbaat-ul Hayderiyye, 2. baskı; İrşad-ul Kulub, s.254.) Yazan. imam Dikmen


                            Yorum


                              Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                              Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                              Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                              Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                              İmam Hüseyin (a.s.): 573

                              Tövbe, Konumun Bağışlanması ve Amellerin Kabulüdür:

                              Hz. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: "Kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, şehid olarak ölmüştür; haberiniz olsun, kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, bağışlanmış olarak ölmüştür;

                              haberiniz olsun, kim Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, tövbe etmiş olarak ölmüştür; haberiniz olsun, Âl-i Muhammed'in sevgisi üzere ölürse, imanı kamil bir mümin olarak ölmüştür." (Keşşaf -Zamehşerî-, cild.4, sayfa.220-221, Cami-ul Ahkam-il Kur'an, cild.16, sayfa. 23; Tefsir-ur Razi, cild.27, sayfa.165; Feraid-us Simtayn, cild.2, sayfa. 255/524; Yenabi-ul Mevedde, cild.2, sayfa. 333/972; el-Umde -İbn-i Bitrik-, s.54/52; Beşaret-ul Mustafa, s.197; Cami-ul Ahbar, s.473/1335; Fusul-ul Muhimme, s.110.)

                              Yine buyurmuştur ki: "Biz Ehlibeyt'i sevmek, günahları örter ve iyilikleri artırır.’’ (Emali-i Şeyh Tusî, s.164-274; İrşad-ul Kulub -Deylemî-, sayfa.253.)

                              Emirul-müminin İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kim biz Ehlibeyt'i severse iyiliği büyür, terazisi ağır olur, ameli kabul olur, sürçmeleri bağışlanır; kim de bize buğzederse, İslam'ı ona bir yarar sağlamaz." (Meşarik-u Envar-il Yakin -Bersi-, sayfa. 51, Beyrut-Müesseset-ul A'lemî.)

                              İmam Hasan (a.s.)’da bu konuda hakkında şöyle buyurmaktadır: "Bizi sevmek, rüzgar, ağaçtan yaprağı dötüğü gibi Adem oğullarından günahı döker." (el-İhtisas -Mufid-, s.82, Kum-Mektebet-uz Zehra; Rical-ul Keşşi -Tusî-, s.111-112/178, Meşhed basımı.)
                              İmam Muhammed Bâkır (a.s.) ise şöyle buyurmuştur: "Bizi sevmekle sizin günahınız bağışlanır.’’ (Emali-i Tusî, s.452-1010; Beşaret-ul Mustafa, s.67) Yazan. imam Dikmen

                              Yorum


                                Ynt: Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura makalesi.


                                Her gün aşura! Her Yer Kerbela.

                                Kuran ve Ehl-i Beyt araşt. aşura özel makalesi.

                                Hz. Adem ( a.s. )'ın Varisi

                                İmam Hüseyin (a.s.): 574

                                Kıyamet Günün Nurlarıdırlar:

                                Hz. Resulullah (s.a.v.)’in şöylenaklettiklerini kaydederler ki bu bir gerçektir: "Kıyamet günü en nurlu olanınız, Âl-i Muhammed'e en çok sevgisi olanınızdır." (Şevahid-ut Tenzil, c.2, s.310/948.)

                                Hz. Resulullah (s.a.v) buyurmuştur ki: "Allah'a andolsun ki kim Ehl-i Beyt’imi severse, Kevser havuzunun başında bana ulaşıncaya kadar Allah’u Teala ona bir nur verir;

                                kim de Ehl-i Beyt’ime buğzederse, Allah’u Teala ona kıyamet günü onunla arasına bir perde çeker." (Şevahid-ut Tenzil, c.2, s.310/947.) Yazan. imam Dikmen

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X