HADDİNİ AŞMANIN ZARARI (MEVLANA)
Nesimi kardeşim öncelikle birbirimizle mesajlaşırken sizden ricam ön kabullerimizim bir kenra bırakarak hakkın peşinde koşmamızdır. bu yüzden bizlere savunduğunuz şahısla ilgili bilgi aktarırken onun kurduğu bu sistemin resmi kaynaklarında birebir yazanları değil bizim sorduklarımızı cevaplarsanız ve bunu yaparken taasuba düşmeden vicdan muhasebesinden geçirerek yaparsanız birbirimize daha faydalı oluruz.
başta şunu belirteyim yazılarınız arasında şimdiki iktidara söylediklerinizin misliyle fazlasını biz söylüyoruz zaten. bu yüzden bizlerin atatürke karşı çıkarken onun sisteminin başındaki herhangi başka bir iktidarı savunduğumuz zannına kapılırsanız bizler hakkında yanılmış olursunuz.
mesajlarınızda belirttiğiniz osmanlı zulümlerini de kabul ediyoruz ve bunu daha önceki mesajlarımızda da anlatmıştık ama sizden ayrıldığımız nokta biz bir zulmün yerine geçen diğer zulmü alkışlamıyoruz.
atatürkün verdiği balıkesir hutbesi vb. açıklamaların hepsinin icraatlarına başlmadan önce ve kurtuluş savaşı bitmeden önce olduğunu o hutbelerde söylediklerini savaş sonrası inkılapları yaparken tamamen unuttuğunu(!) bizlerde biliyoruz. bu yüzden bizler için inkılaplar dönemindeki ve asıl çehresini gösterdiği dönemdeki uygulamaları önemlidir. diğerleri bu milletin içine sızma girişimleridir sadece.
o kadar çok konu var ki hangisinden bahsetsek bilemiyorum. çünkü tüm kurum ve kuruluşları ile İslam'a düşman bir sistemin kurucusunun icraatlarını konuşuyoruz. latin alfabesinin gelişini savunmuş ve bu sayede rahatça okuyabildiğimizi söylemişsiniz mesela. halbuki o alfabe kabul edildiği anda bu toplum tamamen cahilleştirilmiş ve okuma bilenleri dahi bilemez hale gelmiştir. ayrıca bu milletin İslam ümmeti ile ve tüm geçmişi ile ilişkisi kesilmek istenmiş ve Kur'an la olan irtibata darbe vurulması planlanmıştır. şimdi sorarım samimi olan bir önder toplumdaki cehaletle mücadele için okuma yazmayı yaymaya mı çalışır yoksa okuma yazma bilenleri de cahilleştirirmi?
Kur'anın niye tercüme edildiğini bundaki amacı daha önceki mesajımda yazmıştım. ezanların susmadığından bahstmişsiniz doğrudur onu başarmadılar ama uzunca bir süre o ezanları dahi asli mecrasından çıkarmaya ve ümmetle olan irtibatı kesmeye çalışmadılar mı?
sizin dediğinize göre Kur'anı arapça okusaydık gıybet eden yobazlardan olacaktık. o halde ümmetin tümü gıybet eden yobazlardan oluşuyor, övdüğünüz Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli de Kur'anı arapça okuyup anlıyordu ve haşa yobazlardı. ve hatta kılıcının keskin olması için dua ettiğiniz İran yobaz bir sisteme sahip(haşa) ki Kur'an öğrenimini yayıyor ve öğretiyor ki insanlar onunla amel etsin. yobazlık aklın fikrin sabitleşmesiyle taasupla olur ki bunun dinle alakası yoktur. çok rahat bir şekilde kemalist biri de yobaz olabilir.
bir zalimi ve kurduğu zulüm sistemini savunmak için bşak ülkelerin zalimlerinin sözlerine başvurumanız çok ilginç geldi ki o generalin bağlı olduğu sistemin başındakine siz zalim demişsiniz zaten.
eğer atatürk uşak olsaydı şeyhülislamlığı devam ettirir ve yezidi geleneği bozmazdı demişsiniz. peki sizlerin genelde şikayetçi olduğu diyaneti nereye koyacağız. bu kurum Hüseyni İslamın temsilcisimidir? eğer değilse kim kurmuştur? yezide düşmansanız atatürkün yaşantısına ne diyeceksiniz? yezidin yaptıklarından birini yapmadığını söyleyebilirmisiniz? içkimi içmiyordu, fuhuşa mı karşıydı( dönemin bütün hatıratlarında çankaya da verilen partilerden vs. bahsediliyor), mal mülk mü edinmemişdi, faizden mi uzak duruyordu, haksız yere insan mı öldürmemişdi, kendini önder, lider paşa vs. mi ilan etmemişti, şehirlere mi saldırmamıştı, ehl-i beyt dostlaını mı katletmemişti, halka zorla birşeyler mi dayatmamıştı vs. bu liste uzar gider. niçin bunları yapan hertürlü zulmün müsebbibi olan yezide lanet okuyoruz da atatürkü seviyoruz?
düşüncelerin özgürlüğünden bahsediyorsunuz. Allah aşkına bu sistemde soldan, sağdan, İslami kesimden yüzlerce binlerce kişi hapihanelerde öldü, faili meçhullere kurban gitti, sürüldü, tehdit edildi,işkence gördü, camiler ahıra çevirildi, kur'an okunması öğretilmesi yasaklandı, kitaplar korkudan yakıldı ya da gömüldü (sırf benim dedemin belki yüzlerce kitabı bu tür olaylara kurban gitmiştir) biz burada bunları yazıyoruz diye mi fikir özgürlüğü var ve dinimiz yaşıyor oluyoruz? büyük şeytan abd de bile bunları yazıp kunuşabilirdik emin olun. ama şunu unutmayın bu sistem bizi eğer gerçek bir tehlike sayarsa bu yazılarımızda sona erdirilir merak etmeyin.
neyse dedğimi bunun sonu gelmez. neresinden bahsedelim. bizlerin bu sistemle varoluş problemi var. bizler varsak bunlar olmayacak bunlar varsa bizler mücadele temekten vazgeçmeyeceğiz. Allah adına, Resulü adına ve ehl-i beyt adına.
son olarak yukarıda bazı sorular sormuştum (önceki mesajımda) cevaplarsanız sevinirim.
mesela birini tekra edeyim. diyelimki kurtuluş savaşını kaybetmiş olsaydık ve başımızda ingilizler olsaydı bizim için ne değişmiş olacaktı? yaşam tarzımız mı, alfabemiz mi, kılık kıyafetimiz mi, çektiğimiz çileler mi?
Nesimi kardeşim öncelikle birbirimizle mesajlaşırken sizden ricam ön kabullerimizim bir kenra bırakarak hakkın peşinde koşmamızdır. bu yüzden bizlere savunduğunuz şahısla ilgili bilgi aktarırken onun kurduğu bu sistemin resmi kaynaklarında birebir yazanları değil bizim sorduklarımızı cevaplarsanız ve bunu yaparken taasuba düşmeden vicdan muhasebesinden geçirerek yaparsanız birbirimize daha faydalı oluruz.
başta şunu belirteyim yazılarınız arasında şimdiki iktidara söylediklerinizin misliyle fazlasını biz söylüyoruz zaten. bu yüzden bizlerin atatürke karşı çıkarken onun sisteminin başındaki herhangi başka bir iktidarı savunduğumuz zannına kapılırsanız bizler hakkında yanılmış olursunuz.
mesajlarınızda belirttiğiniz osmanlı zulümlerini de kabul ediyoruz ve bunu daha önceki mesajlarımızda da anlatmıştık ama sizden ayrıldığımız nokta biz bir zulmün yerine geçen diğer zulmü alkışlamıyoruz.
atatürkün verdiği balıkesir hutbesi vb. açıklamaların hepsinin icraatlarına başlmadan önce ve kurtuluş savaşı bitmeden önce olduğunu o hutbelerde söylediklerini savaş sonrası inkılapları yaparken tamamen unuttuğunu(!) bizlerde biliyoruz. bu yüzden bizler için inkılaplar dönemindeki ve asıl çehresini gösterdiği dönemdeki uygulamaları önemlidir. diğerleri bu milletin içine sızma girişimleridir sadece.
o kadar çok konu var ki hangisinden bahsetsek bilemiyorum. çünkü tüm kurum ve kuruluşları ile İslam'a düşman bir sistemin kurucusunun icraatlarını konuşuyoruz. latin alfabesinin gelişini savunmuş ve bu sayede rahatça okuyabildiğimizi söylemişsiniz mesela. halbuki o alfabe kabul edildiği anda bu toplum tamamen cahilleştirilmiş ve okuma bilenleri dahi bilemez hale gelmiştir. ayrıca bu milletin İslam ümmeti ile ve tüm geçmişi ile ilişkisi kesilmek istenmiş ve Kur'an la olan irtibata darbe vurulması planlanmıştır. şimdi sorarım samimi olan bir önder toplumdaki cehaletle mücadele için okuma yazmayı yaymaya mı çalışır yoksa okuma yazma bilenleri de cahilleştirirmi?
Kur'anın niye tercüme edildiğini bundaki amacı daha önceki mesajımda yazmıştım. ezanların susmadığından bahstmişsiniz doğrudur onu başarmadılar ama uzunca bir süre o ezanları dahi asli mecrasından çıkarmaya ve ümmetle olan irtibatı kesmeye çalışmadılar mı?
sizin dediğinize göre Kur'anı arapça okusaydık gıybet eden yobazlardan olacaktık. o halde ümmetin tümü gıybet eden yobazlardan oluşuyor, övdüğünüz Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli de Kur'anı arapça okuyup anlıyordu ve haşa yobazlardı. ve hatta kılıcının keskin olması için dua ettiğiniz İran yobaz bir sisteme sahip(haşa) ki Kur'an öğrenimini yayıyor ve öğretiyor ki insanlar onunla amel etsin. yobazlık aklın fikrin sabitleşmesiyle taasupla olur ki bunun dinle alakası yoktur. çok rahat bir şekilde kemalist biri de yobaz olabilir.
bir zalimi ve kurduğu zulüm sistemini savunmak için bşak ülkelerin zalimlerinin sözlerine başvurumanız çok ilginç geldi ki o generalin bağlı olduğu sistemin başındakine siz zalim demişsiniz zaten.
eğer atatürk uşak olsaydı şeyhülislamlığı devam ettirir ve yezidi geleneği bozmazdı demişsiniz. peki sizlerin genelde şikayetçi olduğu diyaneti nereye koyacağız. bu kurum Hüseyni İslamın temsilcisimidir? eğer değilse kim kurmuştur? yezide düşmansanız atatürkün yaşantısına ne diyeceksiniz? yezidin yaptıklarından birini yapmadığını söyleyebilirmisiniz? içkimi içmiyordu, fuhuşa mı karşıydı( dönemin bütün hatıratlarında çankaya da verilen partilerden vs. bahsediliyor), mal mülk mü edinmemişdi, faizden mi uzak duruyordu, haksız yere insan mı öldürmemişdi, kendini önder, lider paşa vs. mi ilan etmemişti, şehirlere mi saldırmamıştı, ehl-i beyt dostlaını mı katletmemişti, halka zorla birşeyler mi dayatmamıştı vs. bu liste uzar gider. niçin bunları yapan hertürlü zulmün müsebbibi olan yezide lanet okuyoruz da atatürkü seviyoruz?
düşüncelerin özgürlüğünden bahsediyorsunuz. Allah aşkına bu sistemde soldan, sağdan, İslami kesimden yüzlerce binlerce kişi hapihanelerde öldü, faili meçhullere kurban gitti, sürüldü, tehdit edildi,işkence gördü, camiler ahıra çevirildi, kur'an okunması öğretilmesi yasaklandı, kitaplar korkudan yakıldı ya da gömüldü (sırf benim dedemin belki yüzlerce kitabı bu tür olaylara kurban gitmiştir) biz burada bunları yazıyoruz diye mi fikir özgürlüğü var ve dinimiz yaşıyor oluyoruz? büyük şeytan abd de bile bunları yazıp kunuşabilirdik emin olun. ama şunu unutmayın bu sistem bizi eğer gerçek bir tehlike sayarsa bu yazılarımızda sona erdirilir merak etmeyin.
neyse dedğimi bunun sonu gelmez. neresinden bahsedelim. bizlerin bu sistemle varoluş problemi var. bizler varsak bunlar olmayacak bunlar varsa bizler mücadele temekten vazgeçmeyeceğiz. Allah adına, Resulü adına ve ehl-i beyt adına.
son olarak yukarıda bazı sorular sormuştum (önceki mesajımda) cevaplarsanız sevinirim.
mesela birini tekra edeyim. diyelimki kurtuluş savaşını kaybetmiş olsaydık ve başımızda ingilizler olsaydı bizim için ne değişmiş olacaktı? yaşam tarzımız mı, alfabemiz mi, kılık kıyafetimiz mi, çektiğimiz çileler mi?
Yorum