Ynt: Adl-i İlahi
velileriniziz...' derler." (Fussilet, 31) Bunların ötesinde de her şeyi kuşatmış olan Allah vardır. Asıl
veli de O'dur, O'ndan başka veli yoktur. Şu ayette buyrulduğu gibi: "Sizin Allah dışında bir veliniz,
bir şefaatçiniz yoktur." (Secde, 4)
Bu durum, İblis'in şu ayette sözünü ettiği "ihtinak (gem vurma, dizginleme)" olayıdır: "(İblis) dedi
ki: 'Benden üstün tuttuğun şu canlıyı görüyor musun? Eğer kıyamet gününe kadar beni yaşatırsan,
pek azı dışında onun soyuna gem vuracağım.' (Allah) dedi ki: 'Git! Onun soyundan kim sana uyarsa,
yeterli cezanız cehennemdir. Onlardan gücün yettiği kimseleri sesinle yerlerinden oynat, atlılarını
ve piyadelerini nara attırarak üzerlerine çullandır, mallarına ve evlâtlarına ortak ol ve onlara
(çeşitli) vaatlerde bulun.' Şeytan onlara aldatmacadan başka vaatte bulunmaz."(İsrâ, 64) Yani
insanlara gem vuracağım ve binek hayvanını dizginleyen bir süvari gibi onlara musallat olacağım.
Böylece onlar emirlerime itaat edecekler, isyan etmeden ve karşı koymadan kendilerine işaret
ettiğim tarafa yöneleceklerdir.
Bu ayetlerden anlaşılıyor ki, şeytanın askerleri vardır. Bu askerler verdiği emirlerde ona yardım
ederler ve yapmak istediği işlerde onu desteklerler. Bu askerlerden, yukarıda naklettiğimiz "O
(Şeytan) ve tayfası, sizin onları görmediğiniz yerden sizi görürler." ayetinde onun tayfası diye söz
edilmiştir. Sayıları ve marifetleri çok olan bu askerlerin işleri ve vesveseleri, aynı zamanda İblis'in
işi ve vesvesesi sayılmaktadır.
İblis'in, "Onların hepsini sapıklığa düşüreceğim." (Hicr, 39) şeklinde sözü ile başka ayetlerde
aktarılan sözleri, bunun delilidir. Nitekim benzeri bir durum, büyük meleklerin yardımcılarının
yaptıkları işler için de geçerlidir. Bilindiği gibi bu yardımcı meleklerin yaptıkları işler, onları
istihdam eden reislerine atfedilebiliyor. Ölüm meleği hakkındaki şu ayette buyrulduğu gibi:
"De ki: Üzerinize vekil edilen ölüm meleği canınızı alır." (Secde, 11) Bir başka ayette ise şöyle
buyruluyor: "Nihayet birinize ölüm geldiği zaman, elçilerimiz onu(n canını) alırlar ve onlar
ihmalkârlık etmezler." (En'âm, 61)
"O ki, insanların kalplerine kötü düşünceler fısıldar. Hem cinlerden, hem de insanlardan olur." (Nâs,
5-6) ayetleri, İblis'in askerlerinin farklı kesimlerden olduğunu, bir bölümünün cinlerden, bir
bölümünün ise insanlardan olduğunu gösterir. "Şimdi siz beni bırakıp onu (İblis'i) ve soyunu mu
veli ediniyorsunuz?" (Kehf, 50) ayeti ise, yardımcılarının ve askerlerinin bir bölümünün onun
soyundan geldiğini gösterir. Fakat bu ayette soyunun ondan nasıl türediği konusunda ayrıntılı bilgi
verilmiyor.
Bu konudaki bir başka ayrılığa da, yukarıda naklettiğimiz "Atlılarını ve piyadelerini nara attırarak
üzerlerine çullandır." ayeti delâlet ediyor. Bu farklılık güçlülük, zayıflık, çabukluk ve yavaşlık
bakımından olan farklılıktır. Çünkü atlılar ile piyadeler arasındaki fark, hızla yetişip yetişmeme,
hızla yakalayıp yakalamama bakımındandır.
Diğer bir fark da, bu askerlerin tek tek veya toplu hâlde çalışmaları bakımındandır. Şu ayet bunun
delilidir: "De ki: Rabbim, şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Onların etrafımı
sarmalarından da sana sığınırım." (Mü'minûn, 98) Şu ayet de bu kabilden olabilir: "Şeytanların
kimlere indiklerini size söyleyeyim mi? Onlar, her günah düş-künü iftiracıya inerler. Onlar,
(şeytanların söylediklerine) kulak verirler, oysa onların çoğu yalancıdır." (Şuarâ, 221-223)
velileriniziz...' derler." (Fussilet, 31) Bunların ötesinde de her şeyi kuşatmış olan Allah vardır. Asıl
veli de O'dur, O'ndan başka veli yoktur. Şu ayette buyrulduğu gibi: "Sizin Allah dışında bir veliniz,
bir şefaatçiniz yoktur." (Secde, 4)
Bu durum, İblis'in şu ayette sözünü ettiği "ihtinak (gem vurma, dizginleme)" olayıdır: "(İblis) dedi
ki: 'Benden üstün tuttuğun şu canlıyı görüyor musun? Eğer kıyamet gününe kadar beni yaşatırsan,
pek azı dışında onun soyuna gem vuracağım.' (Allah) dedi ki: 'Git! Onun soyundan kim sana uyarsa,
yeterli cezanız cehennemdir. Onlardan gücün yettiği kimseleri sesinle yerlerinden oynat, atlılarını
ve piyadelerini nara attırarak üzerlerine çullandır, mallarına ve evlâtlarına ortak ol ve onlara
(çeşitli) vaatlerde bulun.' Şeytan onlara aldatmacadan başka vaatte bulunmaz."(İsrâ, 64) Yani
insanlara gem vuracağım ve binek hayvanını dizginleyen bir süvari gibi onlara musallat olacağım.
Böylece onlar emirlerime itaat edecekler, isyan etmeden ve karşı koymadan kendilerine işaret
ettiğim tarafa yöneleceklerdir.
Bu ayetlerden anlaşılıyor ki, şeytanın askerleri vardır. Bu askerler verdiği emirlerde ona yardım
ederler ve yapmak istediği işlerde onu desteklerler. Bu askerlerden, yukarıda naklettiğimiz "O
(Şeytan) ve tayfası, sizin onları görmediğiniz yerden sizi görürler." ayetinde onun tayfası diye söz
edilmiştir. Sayıları ve marifetleri çok olan bu askerlerin işleri ve vesveseleri, aynı zamanda İblis'in
işi ve vesvesesi sayılmaktadır.
İblis'in, "Onların hepsini sapıklığa düşüreceğim." (Hicr, 39) şeklinde sözü ile başka ayetlerde
aktarılan sözleri, bunun delilidir. Nitekim benzeri bir durum, büyük meleklerin yardımcılarının
yaptıkları işler için de geçerlidir. Bilindiği gibi bu yardımcı meleklerin yaptıkları işler, onları
istihdam eden reislerine atfedilebiliyor. Ölüm meleği hakkındaki şu ayette buyrulduğu gibi:
"De ki: Üzerinize vekil edilen ölüm meleği canınızı alır." (Secde, 11) Bir başka ayette ise şöyle
buyruluyor: "Nihayet birinize ölüm geldiği zaman, elçilerimiz onu(n canını) alırlar ve onlar
ihmalkârlık etmezler." (En'âm, 61)
"O ki, insanların kalplerine kötü düşünceler fısıldar. Hem cinlerden, hem de insanlardan olur." (Nâs,
5-6) ayetleri, İblis'in askerlerinin farklı kesimlerden olduğunu, bir bölümünün cinlerden, bir
bölümünün ise insanlardan olduğunu gösterir. "Şimdi siz beni bırakıp onu (İblis'i) ve soyunu mu
veli ediniyorsunuz?" (Kehf, 50) ayeti ise, yardımcılarının ve askerlerinin bir bölümünün onun
soyundan geldiğini gösterir. Fakat bu ayette soyunun ondan nasıl türediği konusunda ayrıntılı bilgi
verilmiyor.
Bu konudaki bir başka ayrılığa da, yukarıda naklettiğimiz "Atlılarını ve piyadelerini nara attırarak
üzerlerine çullandır." ayeti delâlet ediyor. Bu farklılık güçlülük, zayıflık, çabukluk ve yavaşlık
bakımından olan farklılıktır. Çünkü atlılar ile piyadeler arasındaki fark, hızla yetişip yetişmeme,
hızla yakalayıp yakalamama bakımındandır.
Diğer bir fark da, bu askerlerin tek tek veya toplu hâlde çalışmaları bakımındandır. Şu ayet bunun
delilidir: "De ki: Rabbim, şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım. Onların etrafımı
sarmalarından da sana sığınırım." (Mü'minûn, 98) Şu ayet de bu kabilden olabilir: "Şeytanların
kimlere indiklerini size söyleyeyim mi? Onlar, her günah düş-künü iftiracıya inerler. Onlar,
(şeytanların söylediklerine) kulak verirler, oysa onların çoğu yalancıdır." (Şuarâ, 221-223)
Yorum