Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #61
    IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

    [quote author=zeydiyye link=topic=14752.msg111345#msg111345 date=1291146943] Subhanallah…Allahım sen aklımı koru..ben sizin hadislere dayanarak kurana yorum getirmenize itiraz ediyorum öyle mi? Bu kadar yazılan çizilenden sonra açıklamalardan sonra hala daha bunu iddia edebiliyosanız vallahi pes.. siz sürekli benim söylediklerimi anladığınızı ve hakkınızda zanda bulunduğumu iddia ediyosunuz ama maalesef hiçbişi anlamamışsınız. Hala daha kafanızdaki önyargılarla, sabitleşmiş şablonlarla söylemediğim şeyleri söylemişim gibi aksetiriyosunuz. Yineliyeyimmi bilemiyorum ne kadar da ifade etsem kafanızda oluşan bi sabit düşünceden vazgeçmeyeceğinize benziyosunuz. Bakın Allah için sözlerimi iyi anlayın .. eğer bu tavrınızda kasıtlı değilseniz sözlerimi bi kez daha iyi okuyun..benim söylemediğim şeyleri ben söylemişim yada iddia etmişim gibi lanse ederek konuyu farklı mecralara çekmeyin. Konu hiçbir zaman kuran hadis meselesi olmadı. Konu hiçbir zaman benim kuranın hadisler aracılığı ile anlaşılıp anlaşılmamasına itiraz etmem olmadı. Konu neydi biliyomusunuz? bizim iddia ettiğimiz gibi zahiren kurana aykırı görünen hadisler görüldüğü anda redmi edilir yoksa sizin iddia ettiğiniz gibi aklımızla ve yorumlama gücümüzle kuran ile kurana muhalefet eden hadislerin orta yolumu bulunur!

    kurana muhalefet eden sizin hadislerinizden örnek verdiğimde muradımı anlamakta güçlük çekiyosunuz belki, daha net anlaşılması için ehlisünnetin kurana muhalefet eden hadisinden bi örnek vericem bakalım bu sefer hangi yolu izleyeceksiniz.

    Ehlisünnet hadislerinden birisinde derki “recm ayeti vardı ve onu keçi yedi”

    Şimdi biz bu hadisi duyduğumuzda kuranın Allahın koruması altında olduğuna iman ederek bu hadis hakkında ne akıl yürütme ne makul yorum hiçbirisine başvurmaksızın diyoruzki; Bu hadis UYDURMADIR !

    Peki ehlisünnet ne yapıyor? Sizin izlediğiniz yöntemi uygulayarak hadisi kurtarmak ve uydurma olmadığını ispatlamak amacıyla yorum getiriyor ve diyorki; evet keçi ayetin metnini yemiştir; ama hükmü kıyamete kadar korunmuştur bakidir.. işte Allahın koruması altında olanda budur.

    Gördünüzmü sizin yönteminiz olan hadisle kuran arasında orta yol bulma ile nasılda kurana muhalefet eden bir söz aklanıverdi..

    İşte sizinde yaptığınız tam olarak budur. Ehlisünnet nasılki acaba bu söz gerçekten hadismi diyerek kuranın tahrif edilmesini bile göze alıp “makul yorum “ adı altında sonuçlar üretiyo ise siz de aynısını yapıyor ve kurana muhalefet eden hadisleri “makul yorum” adı altında aklayarak kurana uyarlamaya çalışıyosunuz.

    Bizim tam olarak inkar ettiğimiz ve Allaha sığındığımız yöntem budur. Biz kuranın açıklayıcı hükmündeki hiçbir hadisi reddetmiyor onları resulün mirası olarak kabul ediyoruz ancak kurana aykırı hiçbir hadis üzerinde düşünmeye bile yeltenmiyor gördüğümüz anda reddediyoruz. [/quote]

    Farkeden birşey yok. Siz hadisin misyonunu sadece detayları ortaya koymak olarak gördüğünüz için doğal olarak varacağınız sonuç budur. Oysa hadisin misyonu bununla birlikte birçok ayetin asıl muradını da ortaya koymaktır. Yoksa önceki bölümlerde verdiğim ayetlerde

    “… Ve Zikr’i (Kur’an’ı) sana indirdik ki onlara indirileni sen beyan edesin-açıklayasın. Belki düşünürler.” (Nahl, 44)
    “Biz, sana bu kitabı, yalnızca onlara ihtilaf ettikleri şeyi açıklayasın ve iman edeceklere bir hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl, 64) buyrulmasının bir anlamı olmazdı.

    Ayrıca yaptığınız anlamsız kıyaslamada bizim yaptığımızın Sünnilerin yaptığı gibi olup olmadığını baştan beri yazılanları takip eden okuyucuların feraset ve basiretlerine bırakıp geçiyorum.


    [quote author=mursel_aydin link=topic=14752.msg106186#msg106186 date=1285862914] Biz de diyoruz ki Ehlibeyt’in hadisleri deyip geçmeyin. Onların sözlerini herhangi birisinin sözleri gibi algılamayın. Onların sözlerine baş vurarak yanılgılardan, sapmalardan korunmayı ümmete topyekun öğütleyen, ümmetin müştereken kabul ettiği Sekaleyn hadisiyle bizzat Allah’ın Resulü’dür. Dolayısıyla eğer Kur’an’ın zahiriyle (bakın zahiri diyorum) yada daha isabetli bir tabirle sizin Kur’an’ın zahirinden anladığınız bir manayla çeliştiğini gördüğünüzde, bir çırpıda atın gitsin, uydurmadır gibi söz ve tavrınızı en basit tabiriyle ihtiyatsızlık olarak görüyoruz. Önce bir düşün, ikisini birleştirecek bir yorum mümkünse, onu yapmaya çalış. Hiçbir şekilde yapamadın bunu, o zaman ayetin zahirini al, hadisi bırak bir kenara. Bunda yanlış olan, ihtiyata aykırı olan nedir ki? En kötü ihtimal sizin bu buluşturma çabanızın gerçekle örtüşmediğinin daha sonra anlaşılması değil mi? Sizin salt aklınızla ayetten çıkardığınız yorumda bu risk daha yüksektir. Çünkü siz, biz ve bizim gibiler, normal bir beşeriz. Hata yapma, yanlış anlama ihtimalimiz daha fazladır. Ama onlar Allah Resulü’nün hatadan beri olduklarını garanti ettiği kimselerdir. Yoksa “Onlara sarıldığınız müddetçe asla dalalete düşmezsiniz” demesinin bir anlamı olur muydu? Dolayısıyla öncekinde bir kereyse, burada en az iki defa düşünmeniz gerekmez mi? Hadi siz yapmıyorsanız, buna kendi tabirinizle gerek görmüyorsanız, bari sırf bu kaygıyla bunu yapan kimseyi de kalkıp Kur’an’a muhalefetle suçlamayın.[/quote]

    Yorum


      #62
      IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

      [quote author=zeydiyye link=topic=14752.msg111345#msg111345 date=1291146943] şunu ifade edeyim biz Kurana muhalefet ettiğini iddia ettiğimiz hadislerin ehlibeytten geldiğine inanmıyoruz ki. Bu bu sözlerin ehlibeytin adına uydurulan sözler olduğuna iman ediyoruz. Çünkü ne resul ne de ehlibeyt zahiren bile olsa eğer kuranı kerimi açıklamaya yönelik bir hadis zikretmişler ise bunu aykırı olarak değil kurana paralel olarak yaparlar. O açıdan bizim ehlibeyte atfedilen aykırı hadisleri reddetmemizi sanki ehlibeytin hadislerini reddetmişiz gibi algılamanız yanlıştır.

      İncilde ya da tevratta yer alan sözleri reddedince nasılki Allahın sözlerini reddetmiyor, Allah adına papaz ve hahamlar tarafından uydurulan sözleri reddediyor isek, hadis kitaplarında yer alan sözleri reddedince de resulün ya da ehlibeytin değil onlar adına birilerinin uydurduğu sözleri reddediyoruz. [/quote]

      Defalarca söylememize rağmen bir kez daha söylüyoruz, ayetlerin bir kısmında ilk bakışta zahirinden anlaşılan mananın kastedilmediği gün gibi aşikardır. Bunun aksini şu anda en yaygın olarak iddia eden Vahhabilerdir, bir de şükür sizden duyuyoruz. Onlar demiyor mu? "Allah’ın eli diyorsa, gözü diyorsa, yüzü diyorsa, Arşı, kürsüsü diyorsa, tevil etme hakkımız yok. Olduğu gibi anlayacağız. Arşı kürsüsü diyorsa olduğu gibi anlayacağız. Dolayısıyla bu ayetlerin tevilinde ve zahirinin kastedilmediği yönünde bir hadis nakledilirse, bu uydurmadır. Çünkü ayete aykırıdır!!"

      Ayette açıkça peygamberlerin günahından bahsetmişse, bir hadis gelip de ayetin zahirinden anlaşılan mana murad değildir demişse, bunu alamayız. İsterse, peygamberlerin masumiyetine ters düşsün… Bir ayette bir peygamberin, korkmasından bahsetmişse, bir hadis de gelip buradaki korkudan maksadın, başka insanlarda bulunan nefsi ve cani korku değildir, diyorsa, alma hakkımız yoktur. Başka ayette peygamberlerin Allah’tan gayrı kimseden korkmadığını söylemişse de önemli değil. Önemli olan ayetin zahirini korumaktır. Ve daha yığınla benzer ayetler gösterilebilir.

      Açıklamasını istediğim ve ısrarlarım neticesinde sadece bir kaçına yarım yamalak getirdiğiniz açıklamaların da ne kadar tutarsız olduğunu ve benim sorduklarımla alakası bulunmadığını ilgili bölüm geldiğinde açıklayacağım inşallah…


      [quote author=mursel_aydin link=topic=14752.msg106186#msg106186 date=1285862914]
      Yine dönüp dolaşıp aynı yere gelmenize “birbirine zıt olan ayetlerle hadisler” demenize şaşırmamak elde değil. Kim bu ikisini zıt olarak gördüğü halde böyle bir girişim içine girerse, bu ancak inatçı bir zındık olur. Bunu kaç kere tekrarlamam yetecek acaba?! Zıt olan ayetle hadis değil, sizin, benim veya bir başkasının ayetten anladığıdır. Bizim ayetten anladığımızın yüzde yüz doğru olduğunu sağlayacak garanti nedir acaba? Açıklamanız için verdiğim ayetlerin içinde, zahiri bizzat sizin bu yazılar içinde ortaya koyduğunuz bazı hususlara ters düşecek anlamlar var? Bakalım orda da bunu bu katiyetle söyleyebilecek misin?[/quote]

      [quote author=zeydiyye link=topic=14752.msg111345#msg111345 date=1291146943]
      İki cümlenin birbirine zıt olup olmadığını anlamak için dilbilgisi kurallarını bilmek yeterlidir. Zıtlık zaten anlama ile ilgilidir. Daha öncede verdim bu örneği; eğer ayette hz Meryem alemlerin kadınlarına üstün kılındı diyo ise bir hadiste de hz fatıma alemlerin kadınlarına üstün kılınmıştır diyo ise bu ikisi arasındaki tezatı ve zıtlığı anlamak için alim falan olmaya gerek yoktur. 8 yaşındaki ilkokul talebesine iki cümleyi okuttuğunuzda derki bunlardan birisi yalandır..ha siz bu ikisini okuyup ikisi de doğrudur diyip ikisi arasında makul yorumlar yapma çabasına girerseniz bu sizin bileceğiniz iştir. Ama biz kuranın kati, hadislerin ise zanni olduğundan yola çıkarak alemlerin kadınlarına üstün kılınan kişinin hz Meryem olduğuna iman eder, Hz fatıma ile ilgili hadisi ise birilerinin onu mezhebi kaygılarla yüceltmek adına uydurduğu bir söz olduğuna inanırız. Ayetlerin zahiren birbirine aykırı gibi görünmesine gelince şundan eminiz ki bu ayetlerin kaynağının hepsi Allah’tır ve korunmuştur. Yani uydurulma imkanı yoktur. İşte burada zahiren birbirine ters gibi görünen ayetler yine diğer ayetlerin yardımıyla tefsir edilir ve aynı kaynaktan çıkan sözlerin birbiri ile çelişmeyeceği ortaya konulmuş olur. Ama bu yöntemi hadislere karşı uygulayamazsınız çünkü hadisler koruma altında değildir ve sahih olma olasılıkları kadar uydurulmuş olma olasılıkları da vardır.[/quote]

      Mecburen yinelemek durumundayım. Kat’i olan ayetin aslı ve metnidir. Ama birçok ayete getirilen yorumların kat'i olmadığı gün gibi açıktır. Aksini söylemek gökyüzünde parlayan güneşi inkar etmekten farksızdır. Madem 8 yaşındaki ilkokul talebesi bile bunları anlayabilecektiyse, neden tefsir ilmi çıktı? Neden bu kadar tartışma var? Neden ümmet 180 derece aykırı yorumlara sürüklenmiş? Ve benzeri onlarca cevapsız soru…

      Hz. Fatıma ve Hz. Meryem hakkındaki açıklamanızı çok önemsemiş olacaksınız ki burada tekrar etme gereği duymuşsunuz. Ama bunun ne kadar tutarsız bir yaklaşım olduğunu ve sizin en basit ayetlerden dahi bihaber olduğunuzu yukarıda açıklamıştık.

      Ayrıca zanni olan haber-i vahid veya haber-i ehad dedikleri hadisler için geçerlidir. Ama mütevatir olan hadislerin kat'i olduğunda hiçbir İslam alimi şüphe etmemiştir. Hatta Zeydi alimler bile. Ama siz maalesef kendi kaynaklarınıza bile yabancısınız. Aşağıda göreceksiniz bunu. Ha siz Zeydiyye adında yeni bir mezhep tesis etmişseniz, ona bir diyeceğim yok.

      Yorum


        #63
        IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

        Bismillahirrahmanirrahim

        Selamun aleykum

        Arkadaşlar, biraz üşütme ve kırgınlık var. Bu yüzden bir iki gün istirahat etmem gerekir. Rabbimin inayet ve lutfuyla ve sizlerin hayır duasıyla devam edeceğiz inşaallah.

        Yorum


          #64
          IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

          Geçmiş olsun
          Allah(c.c.) şifa versin

          Allahumme Salli Ala Muhammed ve Al'i Muhammed
          Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)

          Yorum


            #65
            IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

            [quote author=mirzehan link=topic=14752.msg111631#msg111631 date=1291460421]
            Geçmiş olsun
            Allah(c.c.) şifa versin

            Allahumme Salli Ala Muhammed ve Al'i Muhammed
            [/quote]

            Yorum


              #66
              IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

              [quote author=mirzehan link=topic=14752.msg111631#msg111631 date=1291460421]
              Geçmiş olsun
              Allah(c.c.) şifa versin

              Allahumme Salli Ala Muhammed ve Al'i Muhammed
              [/quote]

              Yorum


                #67
                IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                el Aliyyul Azim şifa versin

                Yorum


                  #68
                  IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                  Bismillahirrahmanirrahim

                  Yukarıda birkaç yerde atıfta bulundum. İlerdeki bölümlerde yine sık sık böyle olacak. Bu yüzden Zeydiyye kaynaklarından şu ana kadar elde ettiğim ve çoğunun sizin iddia ve söylemlerinizle örtüşmediği bazı bilgi ve dokümanları, buraya aktarıyorum ki hem bizim işimiz kolaylaşsın, tekrara mecbur kalmayalım, hem de okuyucuların merakı giderilmiş olsun.

                  Bu kitapların metnine ulaşmak isteyenler şu linklerden ulaşabilirler:




                  İnşallah cevaplarımız bu bölümden sonra yine devam edecek.

                  Önce Zeydiyye’nin temel kitabı olduğu söylenen İmam Zeyd’in El-Mecmuu’ndan (Bir diğer adı müsned-i İmam Zeyd’dir) başlayalım:

                  1- Siz yazınızda bir yerde demiştiniz ki Zeydiyye abdestte ayakların meshine hükmeder. Oysa İmam Zeyd’e atfedilen hadislerde ayakların yıkanması gerektiği söyleniyor:

                  كتاب الطهارة
                  باب في ذكر الوضوء
                  1- حدثني عبد العزيز بن إسحاق بن جعفرٍ بن الهيثم القاضي البغدادي، قال: حدثنا أبو القاسم علي بن محمدٍ النخعي الكوفي، قال: حدثنا سليمان بن إبراهيم بن عبيدٍ المحاربي، قال: حدثني نصر بن مزاحمٍ المنقري العطار، قال: حدثني إبراهيم بن الزِّبْرِقَانِ التيمي قال: حدثني أبو خالدٍ الواسطي رحمهم الله تعالى قال: حدثني زيد بن علي عن أبيه علي بن الحسين، عن جده الحسين بن علي، عن أمير المؤمنين علي بن أبي طالبٍ عليهم السلام، قال: ((رأيت رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم توضأ فغسل وجهه وذراعيه ثلاثاً ثلاثاً، وتمضمض واستنشق ثلاثاً ثلاثاً، ومسح برأسه وأذنيه مرةً مرةً، وغسل قدميه ثلاثاً)).


                  Yukarıdaki rivayette güya Resulullah’ın ayaklarını üç defa yıkadığı geçiyor. (Müsned-i İmam Zeyd, Kitabu’t-Taharet, Abdesti Zikretme Babı, 1. Hadis)

                  باب المسح على الخفين والجبائر
                  25- حدثني زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي عليهم السلام: ((أن رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم مسح قبل نزول المائدة، فلما نزلت آية المائدة لم يمسح بعدها)).


                  Hz. Ali’den şöyle naklediyor: “Şüphesiz Resulullah Maide ayeti nazil olmadan meshediyordu. Maide ayeti indikten sonra artık meshetmedi!!”

                  Not: Konu hakkında başka rivayetler de var, sözü uzatmamak için, onları zikretmeye gerek görmüyoruz. Elbette Zeydiyye’nin fıkhi kitaplarında da fetva ayakların yıkanmasına yöneliktir.

                  2- İmam Zeyd’e isnad edilen bir hadise göre Resulullah (s.a.a) hariç diğer peygamberlerin her birisi mutlaka bir günahtan hesaba çekileceklerdir, işte hadis:

                  باب السواك وفضل الوضوء
                  21- حدثني أبو خالدٍ، قال: حدثني زيد بن علي، عن أبيه عن جده عن علي عليهم السلام قال: قال رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم: ((أعطيت ثلاثاً لم يعطهن نبي قبلي: جعلت لي الأرض مسجداً وطهوراً؛ قال الله عز وجل: ﴿فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيداً طَيِّباً﴾[النساء:43]. وَأُحِلَّ لِي الْمَغْنَمُ وَلَمْ يُحَل لأَحَدٍ قَبْلِي وَذَلِكَ قَوْلُهُ تعالى: ﴿وَاعْلَمُوا أنَّمَا غَنِمْتُمْ مِنْ شَيءٍ فَإِنَّ لِلَّهِ خُمُسَهُ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي القُرْبَى..﴾[الأنفال:41] الآيَةَ. ونُصِرْتُ بِالرُّعْبِ على مسيرة شهرٍ، وفضلت على الأنبياء عليهم السلام يوم القيامة بثلاثٍ: تأتي أمتي يوم القيامة غراً محجلين من آثار الوضوء معروفين من بين الأمم. ويأتي المؤذنون يوم القيامة أطول الناس أعناقا ينادون بشهادة أن لا إله إلا الله وأن محمداً عبده ورسوله. والثالثة ليس من نبي إلا وهو يحاسب يوم القيامة بذنبٍ غيري لقوله تعالى: ﴿لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأخَّرَ﴾)) [الفتح:2].


                  “…Üç şeyle peygamberlere kıyamet günü üstün kılınmışım: …. “Üçüncüsü ise şudur: Kıyamet günü her peygamber mutlaka bir günahla hesaba çekilir, ben hariç; çünkü benim hakkımda Allah buyurmuştur ki: “Senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamak için sana açık bir fetih nasip ettik.” (Feth, 1-2)

                  Hadisin zahirinden anlaşılan şudur ki aslında Resulullah'ın da günahı var, ama diğerlerinden farkı şudur ki Allah onunkini bağışlamıştır!


                  3- Güncel Sorular bölümünde size sorduğum sorulardan birisi şöyleydi: “Namazın 3. ve 4. rekatlarında Fatiha mı okunur, tesbihat mı?” Siz de aynen şu cevabı vermiştiniz: “Namazın her rekatında fatiha mutlaka okunur.” Oysa İmam Zeyd’in kitabında öyle denmiyor:

                  باب القراءة في الصلاة
                  57- حدثني زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي بن أبي طالبٍ عليهم السلام، ((أنه كان يعلن القراءة في الأوليين من المغرب والعشاء والفجر، ويسر القراءة في الأوليين من الظهر والعصر، وكان يسبح في الأخريين من الظهر والعصر والعشاء والركعة الأخيرة من المغرب)).


                  “Hz. Ali, namazın 3. ve 4. rekatlarında tesbihat okuyordu!”

                  4- Bütün kaynaklarda Hz. Fatıma’nın şehadetinden sonra Hz. Ali tarafından gusül verilip kefenlendiği geçtiği halde İmam Zeyd’in kitabında (tıpkı Sünnilerde olduğu gibi) kadının ölümle eşine namahrem hale geldiği ve ancak bir yabancının yabancı bir kadından görebileceği kadarı görmesinin caiz olduğunu söylüyor!:

                  باب المرأة تغسل زوجها والرجل يجوز له أن يغسل امرأته
                  162- حدثني زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي عليهم السلام ((في الرجل توفيت امرأته هل ينبغي له أن يرى شيئاً منها؟ قال عليه السلام: لا إلا ما يرى الغريب)).


                  Başka rivayetler de var kitapta, onları vermeye gerek görmüyoruz.

                  5- Recm konusunda siz birkaç kere Zeydiyye’de recm hükmü olmadığını ve bunun Kur’an’a açıkça aykırı olduğunu söylemiştiniz. Ama teessüf ederim ki yine Zeydiyye kaynakları, başta İmam Zeyd'in kitabı olmak üzere sizin iddianızın aksini söylüyor. Hatta evli zinakara katmerli ceza uygulanmasından bahsediyor! Yani önce yüz kırbaç, ardından da recm! Kur’an’da olmadığına göre sizce Zeydiyye de keçinin yediği ayete dayanarak böyle bir şeyi söylemiş olmasın. Her neyse şaka bir yana Zeydiyye’nin hem hadis kaynakları hem de fıkıh kitaplarında açık bir şekilde evli zinakara recm uygulanması gerektiğini yazıyor. Benim baktığım hadis ve fıkıh kitaplarının hepsinde durum aynı. Böyle açık bir şeyde bile sizi nasıl yanıltmışlar, anlamak mümkün değil! İşte bazı örnekler:

                  باب من تكره الصلاة عليه ومن لا بأس بالصلاة عليه
                  - سألت زيد بن علي عليهما السلام عن الصلاة على ولد الزنا والمرجوم في الزنا والمغرم الذي عليه الدين، فقال: صل عليهم وكفنهم ووارهم في حفرتهم فالله تعالى أولى بهم فإن لم تفعلوا ذلك فإلى من تولونهم إلى اليهود أم إلى النصارى.


                  İmam Zeyd’e sordum: “Zinazadenin, recmedilmiş kimsenin, bir de borçlu olduğu halde ölen kimsenin cenaze namazı kılınır mı?” Şöyle dedi: “Namazlarını kıl, kefenle ve kabirlerinde defnet. Allah onlara daha evladır. Eğer bunu yapmazsanız, Yahudi veya Hıristiyanlara mı bırakacaksınız onları?”

                  Birkaç tane de diğer kitaplardan destek alalım:

                  Zeydiyye kaynaklarında yaptığım kısa bir gezintide elde ettiğim kadarıyla bu konuda en geniş bilgiyi ve en çok hadisi İmam Mütevekkil-i Alallah Ahmed bin Süleyman, Usulü'l-Ahkam kitabında vermiştir. Bu konuyla alakalı bölümün önemli kısımlarını buraya yapıştırıp, birkaç tanesini örnek olarak tercüme edeceğim:

                  أصول الأحكام
                  تأليف
                  الإمام المتوكل على الله
                  أحمد بن سليمان عليه السلام
                  من كتاب الحدود، وباب حدّ الزاني/70 /
                  277 خبر: وعن النبي صلى الله عليه وأهله، أن امرأة جائته، فقالت إني رنيت، فأقم عليّ الحد، قال: ارجععي فاستتريي بستر الله فعاودته مرارا، فلما كان في الرابعة، أمر أن ترجع، لتظعما في بطنها، ثم تركها حتى طهرت، فعند ذلك أمرر بها فرجمت.
                  280 خبر: وعن زيد بن علي، عن ابيه عن جده، عن عليه عليهم السلام، أنه أتته امرأة فقالت: يأمير المؤمنين، إن زوجي وقع على ووليدتي، فقال: إن تكوني صادقة، رجمناه، وإن تكوني كاذبة جلدناك، قال: ثم أقيمت الصلاة فهربت.
                  284 خبر: وعن النبي صلى الله عليه وأهله، أنه قال: ((الثيب تجلد وترجم)).
                  285 خبر: وعن علي عليه السلام، أنه جلد ورجم، وقال: جلدت بكتاب الله ورجمت بسنة رسول الله صلى الله عليه وعلى أهله وسلم،/72 /.
                  287 خبر: وعن عباد بن غنم، عن عمه، عن النبي صلى الله عليه وأهله وسلم، قال: أتى النبي صلى الله عليه وأهله، بأمه فجرت فارسلني إليها. فقال: ((إذهب فأقم عليها الحد)) فأنطلقت فوجدتها لم تجف من دمها فعرفت ذلك رسول الله صلى الله عليه وأهله، فقال: ((إذا هي جفت من دمها فاجلدها

                  293 خبر: وعن الشعبي، أن علياً عليه السلام، جلد شراجة الهمدانية يوم الخميس ورجمها يوم الجمعه فقال : جلدتها بكتاب الله ورجمتها بسنة رسول الله صلى الله عليه وأهله.

                  295 خبر: وعن زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي عليهم السلام، قال: حد العبد نصف حد الحر.
                  دل على أن المملوك لا رجم عليه محصنا كان أو غير محصن ويجلد إذا زنى خمسين جلده وكذلك المدبر وأم الولد ولا خلاف فيه وقد دل عليه قول الله تعالى: ﴿فإن أتين بفاحشة فعليهن نصف ما على المحصنات من العذاب﴾ والرجم لا ينصف فصح ما قلنا وحكى عن صاحب الطاهر أنه فرق بين العبد والأمه فأوجب على العبد تمام الحد وبحجة ما تقدم ولا فرق في الحدود بين الرجال والنساء وكذلك العبيد والإماء.
                  297 خبر: وعن زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي عليهم السلام، في الزانيين ينكح أحدهما صاحبه أن حدهما حد الزاني إن كانا أحصنا رجما، وإن كان لم يحصنا جلدا.
                  307 خبر: وعن النبي صلى الله عليه وآله، أنه رجم يهوديين زنيا محصنين والأصل قول الله تعالى: ﴿وإن احكم بينهم بما أنزل الله﴾.
                  /75 / وافقنا أبو يوسف، والشافعي، وخالفنا أبو حنيفة، ومحمد، قالا: لا يرجم إلا المسلم، فجعلا اللإسلام شرطا للإحصان.
                  وعن النبي صلى الله عليه وأهله، أنه لما جائه اليهود يسألونه عن حد الزاني، فقال: الرجم إن كان محصنا، وفي بعض الأخبار أنهم سألوا عن حد المحصّن إذا زنى.
                  فإن قيل: روي عن النبي صلى الله عليه وعلى أهله، أنه قال: من أشرك بالله فليس بمحصن.
                  قلنا: أن الإحصان على وجوه قد قدمنا ذكرها منها الإسلام، والعفاف، وأراد به نفي الإسلام، واللعفاف من المشر
                  310 خبر: وعن النبي صلى الله عليه وأهله، أن العامدية لما أقرت بالزناء عنده صلى الله عليه زدها إلى أن تضع ما في بطنها، ثم حائت إليه بعد ذلك فردهها إلى أن تكفل ولدها.
                  311 خبر: وعن عمر أن امرأة أعترفت عنده بالزناء، وهي حامل، فأمرها عمر أن ترجم، فقال له علي عليه السلام: هذا سلطانك عليها، فما سلطانك على ما في بطنها، فتركها عمر، وقال: لولا علي لهلك عمر، وقال: لا اتقاني الله لمعضلة لا أرى فيها ابن ابي طالب، وروي أيضا أن معاذا، قال: له ذلك وإنه قال: لولا معاذ لهلك عمر.
                  312 خبر: وعن النبي صلى الله عليه، وأهله، رجم امرأة فحفر لها الثندوة، ثم رماها بحصاه مثل مثل الحمصة، ثم قال إرموا واتقوا الوجه.
                  313 خبر: وعن ابي ذر رحمه الله، قال: كنا مع رسول الله صلى الله عليه وأهله في سفر، فأقر عنده رجل بالزناء فرده أربع مرات، ثم أمر فحفر له حفرة، ليست بالطويلة ثم رجمه.
                  314 خبر: وعن النبي صلى الله عليه وأهله، أنه حفر للعامدية حفرة ورجمها.
                  315 خبر: وعن زيد بن علي، عن ابيه، عن جده، عن علي عليهم السلام، أن امرأة/76/ أتت فاعترفت بالزناء، فردها حتى فعلت ذلك أربع مرات، ثم حبسها حتى وضعت ما في بطنها، فلما وضعت لم يرجمها حتى وجد من يكفل ولدها، ثم امربها، فجلدها، ثم حفر لها بئر إلى ثدييها، ثم رجم وأمر الناس فرجموا.
                  316 خبر: وعن زيد بن علين، عن ابيه، عن جده، عن علي عليه السلام، أنه لما رجم المرأة، قال: إيما حدٍ أقامه الإمام، بالإقرار رجم الإمام، ثم رجم الناس، وأيما حدٍ أقامه الإمام بالشهود، فالشهود يرجمون، ثم يرجم الإمام، ثم المسلمون، ولا خلاف فيه.


                  Örnek olarak hadislerden bir kaçının tercümesi şöyledir:

                  277. Hadis: Kadının biri Resulullah'ın (s.a.a) yanına gelerek 'Ben zina yaptım, bana had uygulayın' dedi. Resulullah ona 'Git ve Allah'ın örtüsüyle örtün (günahını sakla, başkasına söyleme)' buyurdu. Kaç defa gelip aynı şeyi Resulullah'a tekrarladı. Dördüncü defasında çocuğunu doğurup da öyle gelmesini emretti. Doğumdan sonra da temizlenmesini bekledi, ardından recmedilmesini emretti (ve bu emir) uygulandı.”

                  284. Hadis: Resulullah'tan şöyle nakledilmiştir: “Evli olan (zinakar), hem kırbaçlanır, hem de recmedilir.”

                  285. Hadis: Hz. Ali'inin (a.s) evli olan zinakarı, hem kırbaçladığı hem de recmettiği ve şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Allah'ın kitabına dayanarak kırbaçladım; Resulullah'ın sünnetine dayanarak da recmettim!”


                  6- Yine size sorduğum soruların birisinin cevabında Kur’an’da nesh yoktur demiştiniz. Burada da maalesef sizi yanıltmışlar. Bu konuda hem hadisler vardır, neshin olduğuna dair, hem nesh edilmiş ayetlere çeşitli kitaplarda örnekler verilmiştir, hem de esasen bu konuda müstakil kitaplar yazılmıştır. Mesela şu linkte http://www.izbacf.org/book_list_disp...d221cf38694a87 sayfanın aşağısından ikinci kitap Kur’an’dan Nasih ve Mensuh olanlar hakkında yazılmış müstakil bir kitaptır. Kitabın tam ismi ve yazarı şöyledir:

                  الناسخ و المنسوخ
                  من
                  القرآن الكريم
                  للإمام المجتهد
                  عبد الله بن الحسين بن القاسم الرسي
                  عليه السلام 310 هـ


                  En-Nasihu vel-Mensuhu Minel-Kur’ani’l-Kerim, İmamü’l-Müctehid Abdullah bin el-Hüseyin bin el-Kasım er-Rassi, Vefat: 310 hicri.
                  Kitabın içinde birçok ayetin neshedildiğini bab bab zikredip üzerinde duruyor.


                  Yine İmam Zeyd’in kitabında şu hadis geçiyor:

                  باب الإخلاص
                  606- حدثني زيد بن علي، عن أبيه، عن جده، عن علي عليهم السلام قال: ((لا يفتي الناس إلا من قرأ القرآن، وعلم الناسخ والمنسوخ، وفقه السنة، وعلم الفرائض والمواريث)).


                  İmam Zeyd Hz. Ali'den şöyle naklediyor: “Kur'an'ı okuyan, nasih ve mensuhu bilen, feraiz ve miraslar ilmini bilenin dışında kimse fetva vermeye kalkışmasın.”

                  Yine İmam Mansur billah Kasım bin Muhammed bin Ali El-İrşad kitabında şöyle diyor:

                  [بطلان العمل بالدليل قبل البحث عن الناسخ والمخصص.]
                  وأيضاً لا خلاف بين العترة عليهم السلام أن المجتهد إذا استنبط حكماً من كتاب الله سبحانه وسنة رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم ولم يبحث عن الناسخ والمخصص ولم يثبت في معاني الألفاظ ومواضع استعمالها أن ذلك الحكم باطل.


                  İtret aleyhimüsselam'ın arasında şu konuda hilaf yoktur: “Müctehid, bir hükmü Allah'ın kitabından ve Resulullah'ın sünnetin çıkarmaya çalışır, ama nasihin olup olmadığını, muhassis delilin olup olmadığını araştırmazsa, lafızların anlamında ve kullanılış yerleri hususunda da yeterli uzmanlığı olmazsa, verdiği hüküm kesinlikle batıldır.”

                  Yeri gelmişken, önceden size sorduğum, ama maalesef yeterli cevabı alamadığım Nisa suresinin 15. ayetinin neshedildiğini bizzat İmam Yahya söylüyor. Dürerü’l-Ehadisi’n-Nebeviyye Bil-Esanidi’l-Yahyeviyye isimli kitapta Recm hükmüyle alakalı hadisleri sıralarken aynen şöyle diyor:

                  İmam Yahya aleyhisselam dedi ki: “Maide suresinin 42. ve Nisa Suresinin 15. ayetlerine gelince, onlar neshedilmiştir.”

                  Adres için şu linke bakabilirsiniz (sayfanın tam başında duruyor):




                  Yorum


                    #69
                    IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                    Bismillahirrahmanirrahim

                    المصابيح
                    للإمام
                    السيد أبو العباس أحمد بن إبراهيم
                    عليه السلام 353 هـ


                    İMAM EBU’L-ABBAS AHMED BİN İBRAHİM’İN (VEFAT: 353 HİCRİ) YAZDIĞI EL-MESABİH KİTABINDAN NOTLAR.

                    1- Bu yazılarda yer yer tekrarladığınız hususlardan birisi şuydu: Bizim peygamberlerden herhangi birisinin diğerinden üstün olduğunu belirgin bir şekilde ve isim vererek söylememiz doğru değildir. Bunu Allah’tan gayrı kimse bilemez. Oysa Zeydiyye kaynakları öyle demiyor. Bakın El-Mesabih kitabında İmam Seyyid Ebul-Abbas Ahmed bin İbrahim ne diyor:

                    Aişe Resulullah’tan (s.a.a) naklediyor; buyurdu: “Cebrail bana dedi ki: ‘Yeryüzünün doğusunu batısını alt üst ettim, senden daha üstün bir kişi ve Beni Haşim’den daha üstün bir nesil bulamadım.” Demek ki Resulullah (s.a.a) alemde (Peygamberler de dahil) herketsen üstündür. (El-Mesabih, Resulullah’ın seçilmişliği Babı, 2. Hadis)

                    [اصطفاؤه صلى الله عليه وآله وسلم]
                    [2] أخبرنا أحمد بن سعيد قال: حدثنا أحمد بن سعيد الدارمي قال: حدثنا بهلول بن مورق أبو غسان قال: حدثنا موسى بن عبيدة، عن عمر بن عبد العزى بن نوفل بن عدي، عن ابن شهاب، عن أبي سلمة عن عائشة أن رسول الله قال: ((قال لي جبريل عليه السلام:قلبت مشارق الأرض ومغاربها فلم أجد رجلاً أفضل من محمد صلى الله عليه وآله وسلم وقلبت مشارق الأرض ومغاربها فلم أجد بني أبٍ أفضل من بني هاشم)).


                    2- Geçenlerde bir arkadaş Şia kaynaklarında geçen Hz. Cebrail’in ve meleklerin tüylerinden bahseden bir hadisi nakletmiş ve bununla alay etmişti. Ben verdiğim cevapta Sünni kaynaklarda da benzer hadislerin olduğunu söylemiş ve kaynak vermiştim. Şimdi bakıyorum Zeydiyye kaynaklarında da aynı şey var. Bunu vermemin iki sebebi var. Birincisi şudur ki ilerde olur ki bu gibi hadislerle karşılaşırsanız, hemen Zeydiyye’de böyle bir şey yoktur deyip kestirip atmayasınız. İkincisi galiba o soruyu hadisi yadırgayıp da soran ve şu aralar Zeydiyye’ye geçmeye heveslendiğini söyleyen Barış kardeşti. Benim verdiğim cevaptan ikna olup olmadığını yazmadı; olmuşsa ne ala, ama eğer olmamışsa, bilsin ki Zeydiyye'de de aynı şey nakledilmiştir. İşte Hadis:

                    [ترائي جبريل لرسول الله عليهما السلام]
                    [20] أخبرنا إسحاق بن إبراهيم الحديدي «قال: حدثنا الحسن بن داود الجعفري» بإسناده عن آبائه، عن فاطمة بنت الحسين، عن الحسين عليهما السلام قالت:كان جبريل عليه السلام يأتي منزل فاطمة الزهراء -صلوات الله عليها- فإذا ارتفع ضرب بجناحيه فيتناثر زغب ريشه، فكانت فاطمة عليها السلام تأخذه فتجمعه وتعجنه بعرق رسول الله [32-أ] صلى الله عليه وآله وسلم فتفوح منه رائحة المسك، فهو عندنا إلى يومنا هذا.


                    Hz. Hüseyin’den şöyle naklediyor: “Cebrail (a.s) Fatimetü’z-Zehra’nın evine geliyordu. Ayağa kalktığında iki kanadına vuruyor ve kanadının tüyleri dökülüyordu. Hz. Fatıma da onları toplayıp Resulullah’ın teriyle karıştırıyordu. Böylece misk kokusu saçıyordu. Onlar şu ana kadar bizde duruyor!” (El-Mesabih, Cebrail’in Resulullah’a Görünmesi Babı, 20. Hadis)

                    3- Şu hadis de dikkatimi çekti. Hz. Ali hakkında İmamiye’nin bazı görüşlerini yadırgayanlara ışık tutabilir. (Not: hadis Nehcü’l-Belağa’nın 192. hutbesinde geçen cümlelerle çok cüz'i farkla aynıdır.)

                    İmam Hüseyin’den şöyle nakledilmiştir: Emirü’l-Mu’minin (a.s) hutbe okudu ve şöyle buyurdu: “


                    [ذكر بعض دلائل نبوته صلى الله عليه وآله وسلم]
                    [30] أخبرنا علي بن الحسين البجلي بإسناده عن جعفر بن محمد، عن أبيه عن جده، عن أبيه الحسين بن علي عليهم السلام أن أمير المؤمنين صلوات الله عليه خطب الناس وقال: (أنا وضعت كَلكَل العرب، وكسرت قرن ربيعة ومضر، ووطئت جبابرة قريش ؛ لقد وضعني الله في حجر المصطفى وأنا ابن أربع سنين، يضمني إلى صدره، ويَكنِفني في فراشه، ويمسني جسده وعرقه، ويقبلني فأمص ريق حكمته، وآكل في قصعته وألعق أصابعه حتى كان يمضغ الشيء ويلقمني من فيه، وأنا أصف لك من علاماته صلى الله عليه وآله وسلم :
                    لقد قرن الله به أكرم ملائكته وأقربها إليه، ومنه يكون الوحي إسرافيل عليه السلام كان معه ليله ونهاره، ولقد كان يرفع رأسه نحو السماء، ولما أتاه الوحي من أول الليل إلى آخره كأنما ينتظر شيئاً، فأنا أول من رأى نور الوحي وشم ريح النبوة.


                    Ben Arab'ın baş kaldıranlarını yere serdim, Rabia ve Mudar boylarının boynuzlarını kırdım. Kureyş’in zorbalarını ayaklar altına aldım. Henüz dört yaşındaydım, Allah beni Hz. Mustafa’nın kucağına yerleştirdi. O beni bağrına basardı; yatağına alırdı; vücudunu ve terini bana sürer, beni öperdi ben de onun ağzından hikmet suyunu emerdim. Onun kabında yemek yer, onun parmaklarını yalardım. Lokmayı çiğner, ağzıma verir, yedirirdi.

                    Onun alametlerinden sana analatayım: Allah, meleklerinden pek büyük ve kendine yakın bir meleği ona eş etmişti; vahiy ondan olurdu. O İsrafil’di; gece-gündüz, ona eşlik ediyordu. Vahiy geleceği gece, bir şeyin geleceğini bekler gibi gecenin başından sonuna kadar başını göğe kaldırırdı, Vahiy nûrunu ilk gören ve peygamberlik kokusunu ilk duyan bendim.”

                    Not: Zeydiyye’ye ait sitelerde, Zeydi kaynaklar verilirken ilk başlarda “Nehcü’l-Belağa kitabını gördüm. Örneğin şu siteye bakın: http://www.izbacf.org/book_list_display.php Sayfanın başından bakarsanız 3. kitap Nehcü’l-Belağa’dır. Buna hem sevindim, hem de şaşırdım. Zira Nehcü’l-Belağa’nın kabul edilmesi demek, burada sizin Zeydiyye adına iddia ettiğiniz birçok tezi ve iddiayı çürütmeye başlı başına yeter. Bir tek Şıkşıkıyye hubesi (3. Hutbe) aslında bir çok şeyi ispatlamaya ve bir çok şeyi de çürütmeye kafidir. Eğer gerçekten siz de Zeydiyye mezhebine inanıyorsanız, o zaman lütfen bir kez olsun bu kitabı bir okuyun, o zaman bakın neleri şu ana kadar yanlış biliyor muşsunuz!

                    4- Abbad bin Abdullah, Hz. Ali’den naklediyor:

                    [أول من أسلم من الرجال والنساء]
                    [35] أخبرنا أبو نعيم بإسناده عن عباد بن عبد الله قال: سمعت علياً عليه السلام يقول: أنا عبد الله وأخو رسوله وأنا الصديق الأكبر، لا يقولها بعدي إلاكاذب مفتر، ولقد صليت قبل الناس بسبع سنين.


                    “Ben Allah’ın kulu ve Resulü’nün kardeşiyim; en büyük Sıddık benim; benden sonra bunu ancak yalancı ve iftiracı birsi iddia edebilir. Ben insanlardan yedi yıl önce namaz kıldım.”

                    5- İmam Cafer-i Sadık’tan (a.s) şöyle naklediyor:

                    [أعمام رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم]
                    [64] أخبرنا محمد بن جعفر القرداني بإسناده عن جعفر بن محمد عليه السلام قال: نزل جبريل على النبي صلى الله عليه وآله وسلم فقال: يا محمد إن الله عزَّ وجل يقرئك السلام ويقول: ((إني حرمت النار على صلب أنزلك وبطن حملك وحِجر كفلك)).
                    فقال رسول الله: ((يا جبريل بين لي من هم)).
                    قال: ((أما الصلب الذي أنزلك فعبد الله بن عبد المطلب، وأما البطن الذي حملك فآمنة بنت وهب، وأما الحِجر الذي كفلك فعبد مناف بن عبد المطلب، وهو أبو طالب)).


                    “Cebrail Resulullah’a (s.a.a) nazil oldu ve şöyle dedi: ‘Ya Muhammed, Allah Azze ve Celle sana selam söylüyor ve buyuruyor ki: ‘Ben ateşi, senin (nütfeni) indiren sülbe, seni taşıyan karına ve seni kefaletine alan kucağa haram kılmışım.’ Resulullah (s.a.a) buyurdu: ‘Ey Cebrail, onların kim olduğunu bana açıkla!’ Cerail cevabında şöyle dedi: ‘Seni indiren sülb Abdullah bin Abdu’l-Muttalip’tir, seni taşıyan karın Amine bint-i Vehep’tir ve sana kefalet eden kucak Ebu Talip’tir.”

                    Burada bu hadis verilirken maalesef başka bazı Zeydi kaynaklar’da Resulullah’ın annesinin müşrik olduğundan bahsediyor. Resulullah (s.a.a) annesinin mezarı başına geldiğinde, Allah'tan onun için mağfiret dileme izni istiyor, ama bu izin verilmiyor ve Hz. İbrahim’in müşrik olduğu için babasından teberri ettiği kendisine hatırlatılıp Resulullah’ın da annesinden teberi etmesi isteniyor (haşa). İşte söz konusu rivayetlerin geçtiği El-Emali kitabının ilgili sayfalarının linkleri:





                    6- Sizin iddianızın aksine Zeydiyye kaynakları Hz. Ali’nin (a.s) imamet, velayet ve vesayeti konusunda nass olduğunu vurgulamakla kalmıyor, bu konuda İmamiye’nin dedikleriyle büyük ölçüde örtüşen şeyler söylüyor. Ben burada Mesabih kitabında geçenlerden örnekler sunacağım. Ama bu konuda asıl sunacağım belgeler, El-Kaşifü’l-Yakin kitabından olacaktır. Bu kitapta sizin iddianızın tam aksine İmamiyye’nin velayet ve hilafet için sunduğu ayetlerin hemen hepsini delil olarak gösteriyor ve ayetleri çok geniş bir şekilde hadislerden de destek alarak açıklayıp, Sünnilerin o konulardaki itirazlarını şiddetle reddedip delillerle çürütüyor. Ardından da Hz. Ali’nin hilafet ve velayetinin nassa dayandığını ispatlayan tam 50 tane hadis naklediyor. İnşallah daha sonra bunların en azından bir özetini aktarmaya çalışacağım.

                    Şimdi Mesabih kitabında geçen hadislerden örnekler:

                    [(4) علي بن أبي طالب عليه السلام]
                    وأما علي عليه السلام فإن رسو ل لله صلى الله عليه وآله وسلم ضمّه إليه في صغره، فلم يزل معه يغْذُوه ويعلمه، ويودعه حكمة، ثم أقامه وزيراً وخليفة، وإماماً بعده على جميع المسلمين، وأمرهم بطاعته.
                    [72] أخبرنا الحسن بن علي بن أبي الربيع القطان بإسناده عن حذيفة قال:قال رسول الله صلى الله عليه وآله وسلم : ((إن التاركين لولاية علي بن أبي طالب هم الخارجون من ديني فلا أعرفنَّ خلافكم على

                    الأخيار من بعدي)).
                    [73] أخبرنا الحسن بن علي بن أبي الربيع القطان بإسناده عن حذيفة قال: قال رسول الله: ((إن لكل نبي وصياً، وإن علياً وصيي ووارثي)) .
                    [74] أخبرنا أحمد بن سعيد بن عثمان الثقفي بإسناده عن عمّار بن ياسر قال: قال رسول صلى الله عليه وآله وسلم : ((أوصي من آمن بي وصدقني بولاية علي بن أبي طالب، من تولاه فقد تولاني، ومن تولاني فقد تولى الله، ومن أحبه فقد أحبني، ومن أحبني فقد أحب الله، ومن أبغضه فقد أبغضني، ومن أبعضني فقد أبغض الله)).
                    [75] أخبرنا محمد بن بلال بإسناده عن أبي جعفر عليه السلام قال: قال رسول الله: ((من أحب علياً ووالاه أحبه الله وهداه، ومن أبغض علياً وعاداه أصمه الله وأعماه، وجبت رحمة ربي لمن أحب علياً وتولاّه، ووجبت لعنة ربي لمن أبغض علياَ وعاداه)).
                    فقالت عائشة: يارسول الله أدع لي ولأبي.
                    فقال رسول الله: ((إن كنتِ أنت وأبوك ممن أحب علياً وتولاه وجبت لكما رحمة ربي، وإن كنتما ممن أبغض علياً وعاداه فقد وجبت لكما لعنة ربي)).
                    فقالت: أعاذني الله أن أكون أنا وأبي كذلك.
                    فقال رسول الله: ((أبوك أول من يغصبه حقه، وأنت أول من يقاتله)).
                    [76] أخبرنا أبو يعقوب الجديدي بإسناده عن أسعد بن زرارة قال: قال رسول الله: ((أوحى الله إليّ في عليّ ثلاثاً: أنه سيد المسلمين، وإمام المتقين، وقائد الغر المحجلين)).


                    Hz. Ali babının başında hadisleri nakletmeden önce müellifin kendisi şöyle diyor: Ali aleyhisselam’a gelince, hiç şüphesiz Allah Resulü çocukluğundan beri onu kendine bağlamış, sürekli kendi yanında tutmuş, onu beslemiş, ona ilim öğretmiş, hikmetini ona tevdi etmiştir. Daha sonra da onu kendine vezir ve kendinden sonra bütün Müslümanlar üzerine imam ve halife kılmış ve ona itaat etmelerini emretmiştir.”

                    Sonra naklettiği hadislerden bazısının tercümesi şöyle:

                    72. Hadis: Resulullah (s.a.a): “Ali bin Ebi Talib’in velayetini terk edenler, benim dinimden dışarı çıkmışlardır. Sakın ha, sizlerin benden sonraki seçkinlere muhalefet ettiğinizi görmeyeyim!”

                    73. Hadis: Resulullah (s.a.a): “Her nebinin bir vasisi vardır, benim vasim ve varisim de Ali’dir.”

                    74. Hadis: Resulullah (s.a.a): “Bana iman edip de beni tasdik eden kimseye Ali bin Ebi Talib’in velayetini vasiyet ediyorum. Onu kendine veli seçen, beni seçmiştir. Beni seçen de Allah’ı seçmiştir. Onu seven, beni sevmiştir; beni seven de Allah’ı sevmiştir. Ona düşman olan, bana düşman olmuştur; bana düşman olan da Allah’a düşman olmuştur.”

                    75. Hadis: Kim Ali’yi sever ve onun velayetini kabul ederse, Allah da onu sever ve hidayet eder. Kim de Ali’ye buğzedip ona düşman olursa, Allah da onu sağır ve kör eder. Ali’yi sevip velayetini kabul eden kimseye Rabb’imin rahmeti kaçınılmaz olur. Ali’yi buğzedip ona düşman olana da Rabbi’min laneti kaçınılmaz olur!”
                    Bunu duyan Aişe dedi ki: “Ya Resulallah, bana ve babama dua et.”
                    Resulullah şöyle buyurdu “Eğer sen ve baban Ali’yi seven ve velayetini kabul edenlerden olursanız, Rabb’imin rahmeti size vacip olur. Ama eğer Ali’yi buğzedip ona düşman olanlardan olursanız, Rabb’imin laneti size vacip-kaçınılmaz olur.”
                    Aişe dedi ki: “Kendimin ve babamın böyle olmasından Allah’a sığınırım!”
                    Resulullah şöyle buyurdu: “Baban, Ali’nin hakkını ilk gasbeden kimse olacaktır; sen ise onunla ilk savaşan kimse olacaksın!”

                    76. Hadis: Resulullah (s.a.a): “Allah bana Ali hakkında üç şeyi vahyetti: Onun Müslümanların efendisi olduğunu, muttakilerin imamı olduğunu ve yüzü akların önderi olduğunu.”


                    Aynı konuda kitabın “Emirü’l-Mu’min Ali’nin (a.s) hilafeti en çok hakkettiği” babında naklettiği hadislerden örnekler:

                    أحاديث في أحقية أمير المؤمنين علي (ع) الخلافة]
                    [142] [أخبرنا أحمد بن علي بن عافية البجلي، قال: حدثنا الحسن بن علي السمان الطبري، قال: حدثنا الحسن بن يحيى بن الحسين بن زيد بن علي، قال: حدثنا الحسن بن الحسين العرني عن يحيى بن مشاور عن محمد بن يحيى عن أبي قتادة عن أبيه عن الحارث بن الخزرج الأنصاري] صاحب راية الأنصار، قال: سمعت رسول الله يقول لعلي عليه السلام: ((لا يتقدمنّك أحد بعدي إلاّ كافر ولا يتخلف عنك بعدي إلاّ كافر، وإن أهل السماوات ليسمونك أمير المؤمنين)).
                    [143] أخبرنا الحسين بن على بن أبي الربيع القطان بإسناده عن حذيفة بن اليمان، قال: رأيت رسول الله كما تراني، وقد أخذ الحسين بن علي عليه السلام ثم قال: ((يا أيها الناس إن من استكمال حجتي على الأشقياء من بعدي ولاية علي بن أبي طالب، ألاَ إن التاركين ولاية علي بن أبي طالب هم الخارجون من ديني، فلا أعرفن خلافكم على الأخيار من بعدي)).
                    [145] أخبرنا أبو العباس قال: حدثنا عبد الله بن محمد بن سوار - أبو العباس - قال: قلنا لسعيد بن سعيد: أحدثكم شريك عن أبي إسحاق عن أبي وائل عن جده قال: قال رسول الله: ((علي خير البشر فمن أبى فقد كفر)).
                    [146] أخبرنا أبو نعيم عبد الملك بن محمد بن عدي بإسناده عن ابن عباس أن رسول الله تزوج زينب بنت جحش، ثم تحول إلى بيت أم سلمة، فلما تعالى النهار انتهى علي إلى الباب فدقه دقاً خفيفاً عرف رسول الله من دقه، فقال: ((يا أم سلمة قومي فافتحي الباب، فإن بالباب رجلاً ليس بالخَرِق ولا النَّزِق، ولا العجل في أمره يحب الله ورسوله ويحبه الله ورسوله، فقامت ففتحت، فدخل علي عليه السلام فقال: يا أم سلمة، هو علي بن أبي طالب، لحمه من لحمي، ودمه من دمي، وهو مني بمنزلة هارون من موسى إلاّ أنه لا نبي بعدي، يا أم سلمة اسمعي واشهدي علي أمير المؤمنين، وسيد المسلمين، وعيبة علمي، وبابي الذي أوتى منه، والوصي على الأموات من أهل بيتي، والخليفة على الأحياء من أمتي، أخي في الدنيا، وقرتي في الآخرة، ومعي في السنام الأعلى، اشهدي يا أم سلمة أنه قاتل الناكثين والقاسطين والمارقين)).
                    [147] وأخبرنا القاسم بن العباس بإسناده عن المقداد بن الأسود قال: ((علي سيد الوصيين وقائد الغر المحجلين وخليفة رب العالمين)).


                    Hadislerin Tercümesi:

                    142. hadis: Haris bin Hazrec-i Ensari diyor ki Resulullah’ın (s.a.a) Hz. Ali’ye şöyle dediğini duydum: “Ya Ali, benden sonra, senden öne geçen kimse kafirdir; benden sonra senden geriye kalan (seni izlemeyen) kafirdir. Göklerin ehli seni “Emirü’l-Mu’minin” diye adlandırıyorlar.”

                    143. Hadis: Hüzeyfetü’l-Yemani Resulullah’tan naklediyor: “Benden sonraki bedbahtlara hüccetimin tamamlanması, Ali bin Ebi Talib’in velayetiyle olacaktır. Şunu bilin ki muhakkak Ali bin Ebi Talib’in velayetini terk edenler, benim dinimden çıkanlardır. Benden sonraki seçkinlere muhalefet ettiğinizi sakın görmeyeyim!”

                    145. Hadis: Resulullah (s.a.a): “Ali insanların en hayırlısıdır; kim bunu inkar ederse, kafir olur. (Hakkın üstünü örtmüş olur).”

                    146. Hadis: İbn-i Abbas diyor ki: “Resulullah Zeynep bint-i Cahş ile evlendi; sonra Ümm-ü Seleme’nin evine yöneldi. Gün ilerlediği bir zamanda Ali kapıya geldi. Kapıyı hafifçe çaldı. Allah Resulü kapının çalınışından Ali olduğunu anladı ve şöyle buyurdu: “Ey Ümm-ü Seleme, kalk ve kapıyı aç. Kapıda öyle bir kişi var ki ne beceriksizdir, ne hafif meşrep, ne de işinde aceleci; o Allah ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu sever.” Ümm-ü Seleme kapıyı açtı, içeriye Ali girdi. Allah Resulü şöyle devam etti: “Ey Ümm-ü Seleme, bu Ali bin Ebi Talip’tir. Onun eti, benim etimden, kanı benim kanımdandır. O, bana göre Musa’nın Harun’a olan menziletini taşıyor. Ne var ki benden sonra peygamber yoktur. Ey Ümm-ü Seleme, duy ve onun mu’minlerin emiri, Müslümanların efendisi, ilmimin heybesi, Ehlibeytim’den ölenlerin vasisi ve ümmetimin dirilerinin halifesi olduğuna, dünyada kardeşim, ahirette göz aydınlığım olduğuna şahitlik et. Ey Ümm-ü Seleme şahid ol ki o Nakisin (biati ve ahdi bozanlar), Kasitin (haddi aşan zalimler) ve Marikin (ok yaydan çıkar gibi dinden çıkanlar) ile savaşacaktır.” (Cemel, Sıffin ve Nehrevan ehlini kastediyor.)

                    147. Hadis: Mikdad bin Esved’in hadisi: “Ali vasilerin efendisi, yüzü akların önderi ve Rabu’l-Alemin’in halifesidir.”

                    7- İmam Hasan aleyhisselam’ın İmam Hüseyin alehisselam’a vasiyeti:


                    [وصية الإمام الحسن لأخيه الحسين عليهما السلام]
                    وقال غيره: إنه أوصى إلى الحسين عليه السلام وقال: يا بن أبي، إذا أنا مت فتولّ غسلي وادفني إلى جنب النبي صلى الله عليه وآله وسلم فإن منعت فادفني بالبقيع إلى جنب أمي فاطمة -عليها السلام- فإن في نفس بنت أبي بكر ما فيها، وإياك أن تهراق فيّ محجمة دم.
                    فلما مات أرسل الحسين بن علي عليه السلام من يحفر له بجنب النبي صلى الله عليه وآله وسلم فخرجت عائشة على بغل وأتت مروان بن الحكم، وصار إلى سعيد بن العاص وهو والي المدينة يومئذ، فلم يجبهم إلى منع، فجاءت مع مروان في بني أمية وبني تميم وبني عدي وهم زهاء خمسمائة رجل فأحدقوا بالبيت والمسجد فخرج محمد بن علي بن الحنفية في بني هاشم وآل الزبير وتشاتم ابن الحنفية وعائشة، فقالت: لا أدعكم والله تدفنونه.
                    فقال الحسين عليه السلام: ما هذا بأول عداوتك لنا، البيت بيت أبينا رسول الله ولو لا وصية الحسن لرأيت ما ساءك.
                    وقال ابن الحنفية: [...].
                    وقال ابن عباس: يوماً على جمل ويوما على بغل، أخاف أن يسَمَّى يوم البغل كما سمي يوم الجمل.
                    فأمر الحسين عليه السلام بالجنازة، فحمل إلى البقيع ودفن به، ونزل الحسين في قبره، ومحمد بن الحنفية والعباس بن علي، ومولى للحسين عليه السلام، وصلى عليه الحسين عليه السلام خمساً، ومات وهو ابن تسع وأربعين سنة (رحمه الله تعالى).


                    Vasiyetin Tercümesi:

                    İmam Hasan (a.s) İmam Hüseyn’e (a.s) şöyle vasiyet etti: “Babamın oğlu! Ben vefat ettiğim zaman, gusül ve kefenimi sen üstlen ve beni Peygamber’in (s.a.a) yanına defnet. Eğer engellenirsen, o zaman Baki’de defnet. Ebu Bekr’in kızının nefsinde bazı şeyler var! Benim cenazemde bir hacamat kanı kadar kan dökülmesine izin verme.”

                    İmam Hasan vefat ettiğinde, İmam Hüseyn birilerini Resulullah’ın yanında mezar kazmaya gönderdi. Bunu gören Aişe, bir katıra binerek Mervan bin Hakem’in yanına geldi ve beraberce Medine Valisi olan Said bin As’ın yanına gittiler ve buna engel olmasını istediler. Ama o istediklerini yapmadı. Bu sefer Mervan’la birlikte Beni Ümeyye’den, Beni Temin’den ve Beni Adiy’den oluşan 500 kişiyle birlikte gelip Resulullah’ın evi ve mescidini sardılar.

                    Muhammed bin Hanefiyye de Beni Haşim ve Al-i Zübeyr’le birlikte karşılarına çıktılar. Muhammed bin Hanefiyye ile Aişe arasında münakaşa yaşandı; Aişe “Vallahi, onu buraya defnetmenize izin vermem!” dedi.

                    İmam Hüseyn (a.s) buyurdu: “Bu senin bize ilk düşmanlığın değil zaten. Ev babamız Resulullah’ın evidir. Vallahi eğer Hasan’ın vasiyeti olmasaydı, hoşuna gitmeyecek şeyler görürdün!”
                    İbn-i Hanefiyye dedi ki: …..

                    Sonra İbn-i Abbas şöyle dedi: “Bir gün deveye binersin, bir gün, katıra; korkarım ki Cemel günü (Cemel savaşı) dedikleri gibi, Katır günü (katır savaşı) da desinler!” (Bir rivayet ise şöyle: Korkarım ki fazla yaşarsan bir günde file binersin!&quot

                    Ardından İmam Hüseyin (a.s) cenazenin Baki’de defnedilmesini emretti ve orada defnedildi….”


                    8- İmamet hakkında birkaç hadis daha:

                    ومن السنة: قوله صلى الله عليه وآله وسلم: " من مات ولم يعرف إمام زمانه مات ميتة جاهلية ".
                    وقوله صلى الله عليه وآله وسلم: " من بلغته داعيتنا أهل البيت فلم يجبها كبه الله على منخريه في قعر جهنم ".
                    وقال أمير المؤمنين عليه السلام : وإنما الأئمة قوام الله في أرضه وعرفاؤه على خلقه لا يدخل الجنة إلا من عرفهم وعرفوه ولا يدخل النار إلا من أنكرهم وأنكروه.
                    وقال الباقر عليه السلام في قوله تعالى: ﴿أَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلَى مَا آتَاهُمْ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ فَقَدْ آتَيْنَا آلَ إِبْرَاهِيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَآتَيْنَاهُمْ مُلْكًا عَظِيمًا﴾{النساء:54}: نحن الناس المحسودون والله الملك العظيم أن جعل الله فينا أئمة من أطاعهم فقد أطاع الله ومن عصاهم فقد عصى الله، فهذا ملك عظيم.


                    Tercüme:

                    Resulullah (s.a.a): “Kim ölürde, zamanının imamını tanımadan ölürse, cahiliyet ölümüyle ölmüştür.”

                    Resulullah (s.a.a): “Kim biz Ehlibeyt’in davetçisini duyar da ona icabet etmezse, Allah burnu üstü onu cehennemin dibine atar.”

                    Emirü’l-Muminin Ali (a.s): “İmamlar Allah'ın yeryüzünde (hak ve adaleti) kaim kılma vesileleridir. Yaratıkları üzerine Allah’ın arifleridirler. Cennete ancak onları tanıyan ve onların da tanıdıkları (kabul ettikleri) kimseler girecektir. Cehenneme ise, onları inkar eden ve onların inkar ettiği (kabul etmediği) kimseler girecektir.”

                    İmam Bakır aleyhisselam: “Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik.” (Nisa, 54) ayetinin açıklamasında şöyle buyurdu: ‘Vallahi mülk-i azimden dolayı kıskanılan bizleriz. Allah bizden öyle imamlar seçmiştir ki onlara itaat eden, Allah'a itaat etmiş sayılır; onlara isyan eden Allah’a isyan etmiş sayılır!”

                    Zeydi kaynaklarda dikkatimi çeken önemli bir husus şuydu ki İmam Zeyd'den sonraki Ehlibeyt İmamlarından (İmam Bakır, İmam Sadık, İmam Rıza gibi) bir çoğundan hadis ve söz nakledilmiş ve hepsinin isminin önüne aleyhisselam cümlesi eklenmiştir. Benim bildiğim Zeydiyye İmamlarının isimlerinin önüne bu tabiri ekliyorlar. Bu da o imamları en azından müctehid imamlardan birisi olarak kabul ettiklerini gösteriyor. Oysa bu sizin İmam Bakır'a karşı takındığınız tavırla hiç örtüşmüyor. Neyse...


                    Devam edecek İnşaallah...

                    Yorum


                      #70
                      IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                      Allah razı olsun Hocam.
                      Mektebimizde sizin gibi değerli bir ilim adamı olmasından dolayı çok mutluyum vallahi.
                      Diliyorum sizin gibi nice insanlar yetişir ve nice ilim adamları yetiştirirsiniz.
                      Allah eksik etmesin.
                      wesselam.
                      "Biz aşkı neynevada öğrendik hani o ihanet diyarında zulme meydan okuyarak baş kaldıran kızıl güllerle."

                      Yorum


                        #71
                        IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                        ALLAHU EKBER

                        hocam, Allah sizden razı olsun, Allah sizi başımızdan eksik etmesin.

                        Yorum


                          #72
                          IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                          [quote author=mursel_aydin link=topic=14752.msg111838#msg111838 date=1291623075]
                          147. Hadis: Mikdad bin Esved’in hadis: “Ali vasilerin efendisi, yüzü akların önderi ve Rabbu’l-Alemin’in halifesidir.”[/quote]

                          Yorum


                            #73
                            IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                            Musa Aydın Hocamız yine alimliğini ve Şeyhliğini ispatlamıştır. İlmin kapısının kapısından girmek işte böyle oluyor.

                            Yorum


                              #74
                              IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                              [quote author=Kumeyl link=topic=14752.msg111842#msg111842 date=1291626221]
                              Allah razı olsun Hocam.
                              Mektebimizde sizin gibi değerli bir ilim adamı olmasından dolayı çok mutluyum vallahi.
                              Diliyorum sizin gibi nice insanlar yetişir ve nice ilim adamları yetiştirirsiniz.
                              Allah eksik etmesin.
                              wesselam.
                              [/quote]

                              Yorum


                                #75
                                IMAM CAVAD ASNIN DILINDEN EBU BEKIR VE OMER

                                [quote author=Kumeyl link=topic=14752.msg111842#msg111842 date=1291626221]
                                Allah razı olsun Hocam.
                                Mektebimizde sizin gibi değerli bir ilim adamı olmasından dolayı çok mutluyum vallahi.
                                Diliyorum sizin gibi nice insanlar yetişir ve nice ilim adamları yetiştirirsiniz.
                                Allah eksik etmesin.
                                wesselam.
                                [/quote]

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X