Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

    Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yaptığı Konuşma

    03/06/2008


    Bismillahirrahmanirrahim,



    Alemlerin Rabbine hamdolsun, salat ve selam efendimiz, nebimiz Ebil Kasım Muhammed Mustafa ve onun seçkin izleyicileri, masum imamlar ve özellikle de Hz. Mehdi üzerine olsun...

    19 yıldır, İran halkı böyle bir günde zaman ve mekanı büyük İmam Humeyni’ye olan aşkının billurlaşmasına vesile kılmaktadır.Halkımızın büyük çoğunluğunu, İmam’ın verimli ömrünü göremeyip kavrayamayan gençler oluşturuyor. Bu gençler ya o büyük insanın vefatından sonra dünyaya geldiler, ya da İmam’ın inkılap sonrasındaki on yıllık ömrü sırasında çocuk durumundaydılar. Ancak işbu mümin ve nurlu gençler, ülkenin her bir yanında İmam’a ve hatırasına öylesine büyük bir aşk beslemekteler ki, adeta İmam’ın yanıbaşında onunla söyleşilerde bulunmuşlar gibi... O büyük insanın hayatını ve sohbetlerini izlemeksizin, ona pak ve halis bir imanla bağlanmak... Bu durum yalnızca bizim halkımıza ait de değildir. Dünyanın bir çok yerinde ve müslüman ülkelerde, İmam hakkında bu tür duygulara rastlamaktayız. Bu, iki temel unsura dayanmaktadır: Bunun ilki, İmam’ın azameti ile çağdaş dönemde sahip olduğu istisnai kişiliğin boyutları ve ikincisi de bu inkılabın azametidir. İmam’ın, imanıyla, tedbiriyle, yılmaz azmi ve iradesiyle böyle bir zamanda gerçekleştirmiş olduğu eylemin azameti, İslam İnkılabı’nın zaferi ve İslam Cumhuriyeti nizamının kurulmasına dayanır. İnkılab’ın büyüklüğü de İmam’ın büyüklüğüne dayanır. Bu inkılap, ilahi bir mucize idi.

    İslam düşmanlarının, İslam Ümmeti’nin düşmanlarının yaklaşık yüz yıldır İslam ve ulema aleyhindeki propagandalarına, uşak bir rejimin elli yıl boyunca İran halkının çıkarlarını ecnebi düşmanlara kurban etmesi ve ülkeyi tamamen yabancılara bağımlı bir duruma düşürmesine rağmen,İmam İslam bayrağına sarılarak sultacılık aleyhinde kıyam etmiş ve büyük bir iş becermiştir.İslam İnkılabı, diğer bütün inkılaplarla farklılıklar içermektedir. Ne yalnızca manevi ve kültürel bir inkılaptır, ne yalnızca ekonomik bir inkılaptır ve ne de tamamen siyasal bir inkılaptır. Çok yönlü, çok boyutlu ve kapsamlı bir inkılaptır. Tıpkı İslam gibi... Nasıl ki İslam manevi, ahlaki ve ilahi boyutlar taşımasına rağmen halkın hayatını da gözetmektedir, ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlar da içermektedir; İslam İnkılabı da çeşitli boyutlara sahip olup beşeriyetin ihtiyaçlarına cevap vermektedir ve bu durum, İran İslam İnkılabı’nın kalıcılığı ile bölge ve dünya çapında her geçen gün daha bir yayılmasının temel sırrıdır.

    İmam, sohbeti ve davranışlarıyla geride kalan bizlerin sürekli hidayeti için önemli adımlar attı. Yani, İmam’ın eli, İmam’ın işaret parmağı bize hayatın tüm dönemeçlerinde kılavuzluk yapmaktadır. Onun en güçlü ve en güzel manevi miraslarından biri, işbu vasiyetnamesidir. Çeşitli zaman dilimlerinde halkın, muhtelif yetkililerin ve gençlerimizin bu vasiyetnameyi yeniden okumaları yerinde olur. Ben bugün, bu büyük toplantı münasebetiyle, şuurlu ve uyanış içindeki gönüllerinize hitaben İmam’ın anlamlı vasiyetnamesinin bazı noktalarına değinmek istiyorum.
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    #2
    Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

    İmam’ın vasiyetnamesinde vurguladığı ilk nokta, bu inkılabın ilahi bir inkılap olduğu ve halk temeline dayandığıdır. Yani, bu inkılap, halka aittir. Bu söz şu anlama gelmektedir: Hiç bir kimse ve hiç bir tabaka inkılabı sahiplenemez, sahiplenmemelidir. Hiç kimsenin kendisini inkılabın ev sahibi, başkalarını da kiracı gibi görmeleri doğru değildir. Eğer herhangi bir kimsenin mutlaka bu inkılabın sahibi ve maliki olarak takdim edilmesi gerekseydi, hiç kuşkusuz en uygun ve en layık şahıs, inkılabın kendi azmi, iradesi ve kişiliği üzerinde şekillendiği İmam’ın bizzat kendisi olurdu. Ancak İmam kendisinin herhangi bir iş yapmadığını ve her şeyin Allah tarafından hayata geçirildiğini vurguluyor. Bu düşünce biçimi, İmam’ın açıklamalarında ve vasiyetnamesinde vurgulanmıştır. Demek ki, bu inkılabın sahibi, halktır. Herkesin omuzlarına ağır bir yük yüklenmiştir ve bu yük, bu büyük ve ilahi emanetin korunmasıdır. Halk, kendisini bu inkılabın muhafızı olarak bilmelidir.

    İnkılabın kimliği ve anlamı, sloganları ve ilkelerine bağlıdır, yönelişleri, değerleri ve temellerine bağlıdır. Artık dünya değişti bahanesiyle inkılabın temel ilkelerini değiştirmek isteyen, inkılabın dini boyutunu, sosyal adalet boyutunu, ecnebilerin sultası ve despotlukla mücadele boyutunu inkılaptan koparmak isteyenler geçmişte var olduğu gibi, günümüzde de vardır ve gelecekte de böylelerine rastlanacaktır. Bu tür insanların, çeşitli bahanelerle sahneye çıkmaları ve inkılabın temel ilkeleri ve hedeflerini değiştirmeye yeltenmeleri mümkündür. Halk dikkatli olmalı ve şunu bilmelidir ki, bu inkılap, ilkeleri sayesinde dipdiri kalmıştır. İnkılap sancağının üzerine yazılmış olan temel ilkeler, onun dini olması, dini temellere, ilkelere ve kurallara bağlı olmasıdır; sulta karşısında dikilmektir; emperyalizmle mücadeledir; dünya mazlumlarının, tüm mazlumların apaçık bir şekilde ve tam bir sadakatle savunulmasıdır.

    İnkılabın seçkin ilkelerinden biri de, bu inkılabın halkın tamamına ait olmasıdır. Hiç bir tabaka, inkılap karşısında başkalarına oranla tercih sebebi değildir. Bugünün gençleri de, tıpkı mukaddes savunma savaşı döneminin gençleri gibi, inkılabın sahibidirler. İnkılabı gerçekleştiren ya da gerçekleştirilmesi sırasında payları bulunanların inkılapla ilişkilerinin daha fazla olduğunu söyleyemeyiz. Hayır, inkılabın oluşumu sırasında bulunmayan kimi insanların, mukaddes savunma savaşı sırasında canlarını ortaya koyarak sahneye çıktıkları görüldü. Bu insanların inkılapla olan ilişkileri de aynı orandadır. Savaşın bitmesinden sonraki yirmi yıl içinde öylesine gençler sahneye çıktılar ki, şuurları, heyecanları, ilgi ve alakaları, ilahi hedefleri, bilimsel çabaları, sosyal ve siyasal gayretleriyle inkılabın coşkusu ve muhafazasını garanti altına aldılar. Onlar da inkılabın evlatlarıdır, onlar da inkılabın sahibidirler. Onların inkılapla olan ilişkisi de, tıpkı inkılabın başında yer alanların ilişkisi gibidir. Gelecekte de bu böyle olacaktır. Genç kuşağın, birbiri ardısıra gelen bu nesillerin inkılapla olan ilişkisi birdir; bunların tamamının inkılapta payları vardır, inkılap emanetinin korunması görevinde payları vardır.
    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

    Yorum


      #3
      Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

      Günümüz gençleri, çağdaş genç kuşaklarımız ve gelecekte kendilerini gösterecek olan gençler şunu bilmelidirler ki, inkılap imana, azim ve iradeye, istikrarlı adımlara ihtiyaç duyan bir yoldur. Kimileri bu istikrarlı adımlara sahipler ve kimileri de yarı yoldan dönmektedirler. Elbette onlar kendi zararlarına hareket etmekteler. İnkılap yolundan dönenler, bir yaz gününde oruçlarını gün boyunca koruyup da iftara bir iki saat kala pes ederek oruçlarını bozanlara benzemektedir. Bunlar, işin başından beri hiç oruç tutmamış gibi sayılırlar. Günün hangi saatinde olursa olsun, orucu bozmak insanı aynı sonuca götürür. İnsan eğer inkılap yolunda istikrarlı adımlar atmazsa, hareketini aksatmaksızın bütünlük içinde sürdürmezse, inkılapla olan ilişkisi de kesilir. Bu, inkılaba vefasızlık demektir. İnkılaba vefasızlık eden, inkılaba olan bağlılıklarını azaltan ve inkılaba sırt çeviren insanlar daima var idi. İmam’ın vasiyeti, gençlerimizin, halkımızın, çeşitli kuşaklarımızın olaylara gerçekçi gözlerle bakmalarıdır. Asıl olan inkılaptır; şahıslar değil... İnkılapçı olmak, inkılapla olan ilişki, amel ve bağlılığın korunmasından geçer. Bu, birinci noktadır...

      İmam’ın vasiyetnamesinde belirtilen ikinci nokta, bu inkılabın yayılacağı ve sömürücülerin İslam dünyasındaki ellerini keseceği öngörüsüdür. Bu, İmam’ın tahminidir. Bugün mevcut olan duruma bir göz attığımızda, bu tahminin doğru çıktığını gözlemlemekteyiz. İmam açısından İslam İnkılabı’nın yayılması, çeşitli ülkelerde karışıklık çıkartılması, oraya asker sevkedilmesi ya da terörizmin yaygınlık kazanması anlamında değildir. Kimi inkılapların tersine, inkılabın milletler arasında yayılması İslam Cumhuriyeti’nin model edinilmesi ile mümkündür. Yani, İran halkı İslam Cumhuriyeti nizamını öyle bir düzeye yükseltmelidir ki, başka halklar bu modele baktıklarında coşku içerisinde bu yolu seçmelidirler. İslami öğretilerin yayılması, İslam dünyasındaki mazlum kesimlerin açıkça savunulması, emperyalistlerin zulmü altında hakları çiğnenen mazlum milletlerin desteklenmesi... İşte, meydana gelen olay budur, İslam nizamının yayılması bu anlama gelmektedir.
      Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

      Yorum


        #4
        Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

        Günümüzde dünya halkları, İran halkına bakarak, ondan güç ve enerji almaktadır. Bugün, İran halkının anti emperyalist slogan ve ilkeleri tüm İslam dünyasına yayılmıştır. Bugün hangi İslam ülkesine gitseniz, halkların sizin geliştirdiğiniz idealler ve ilkelere saygıyla baktıklarını görürsünüz. Zulme karşı duruş, sultayla mücadele, mazlumların savunulması, Filistin halkının desteklenmesi, siyonizmin ahtapot şebekesiyle düşmanlık...

        Bu, müslüman halkın gönlünün yansımasıdır, bu İslam İnkılabı’nın yayılması demektir. Bugün hatta İran halkının nükleer talepleri İslam ülkelerinde halkın genel istekleri arasında yer almaktadır. Zira, İran halkı düşmanları karşısında dikilmesini bilmiş ve kendi hakkını istemiştir. İran halkının dostları ve düşmanları, İmam’ın öngördüğü şekilde İslam İnkılabı’nın bugün yayılmış olduğunu itiraf etmekteler. Bunlardan biri Filistin ülküsünün durumudur. Diğer halkların kalbi de bugün tıpkı İran halkı gibi Filistin için atmaktadır. Günümüzde tüm müslüman halklar tıpkı İran halkı gibi, İsrail’i sun’i ve bir dayatma rejimi olarak tanımakta, ancak halkı müslüman olan bu ülkelerin yöneticileri halklarının sesine kulak vermemektedirler ve bu durum İsrail’i takviye etmektedir. İsrail, kendi ayakları üzerinde durabilme gücüne sahip değildir. Bugün iki faktör, bu rejimi ayakta tutabilmektedir. Amerika’nın utanç verici ve kayıtsız şartsız destekleri ile bazı arap liderlerinin Filistin halkını savunmaması, bölgedeki müsbet gelişmeleri önlemektedir. Maalesef, İslam ülkelerinde hakim olan bir çok devlet bugün Filistin karşısındaki görevlerini yerine getirmemekte ve halklarının çağrısını dinlememektedir. Eğer onlar, halklarının sesine kulak verse ve Filistin halkını savunsaydı, bölgedeki durum tamamen farklı olurdu. Bu, halkların genel isteğidir ve İmam’ın haber verdiği inkılapçı yayılışın ta kendisidir.

        İmam’ın vasiyetinde kendini gösteren üçüncü nokta ise İmam’ın inkılap sonrasındaki on yıllık ömrü boyunca vurgulanan ve halkımız ve gençlerimiz için önem taşıyan bir konudur. İslam İnkılabı, halkın ilerlemesine yardımcı olmaktadır; İslam İnkılabı, halkın yenilik ve yaratıcılık eylemine katkıda bulunmaktadır. İslam düşmanlarının yıllardır propaganda ettiklerinin tam tersi bir durum. İslam düşmanları, dindarlıkla ilerlemenin birbiriyle çeliştiğini iddia etmekteydiler.

        İlerlemek isteyen bir milletin, dinden el çekmesi gerektiğini söyleyip, Batı’nın kucağına girmesi ve tepeden tırnağa Batı’nın rengine boyanmasını salık vermekteydiler. Bunu, bir inanç olarak onlarca yıl boyunca İran halkına empoze ettiler. Oysa İmam, inkılabın başından beri sonuna dek ve hatta vasiyetnamesinde şunu vurgulamıştır ki inkılapçı ruh, ileriye doğru hareket ruhudur; ilerleme ruhudur, yenilik ve keşif ruhudur ve bu durum İran halkı gerçeğinde kendini göstermiştir.
        Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

        Yorum


          #5
          Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

          Bugün İran halkı kendi gücüne inanmaktadır. Bilim alanında kendini göstermekte ve siyaset meydanında yer almaktadır. İran halkı ciddi olarak yer aldığı her alanda halkların en ön safında kendini göstermektedir. Halkımızın bugün bilimsel yenilikler, siyasal kudret ve uluslararası prestij açısından bulunduğu durum, inkılap öncesine göre kıyaslanabilecek gibi değildir. Bu halk uyanmış ve dirilmiştir. Bu diriliş, inkılap sayesinde oldu.

          Millet her ne kadar diri ve dinamik olursa, bu inkılapçı ruh, yenilik, yaratıcılık ve keşif ruhu da capcanlı kalacaktır. İnkılap da büyük bir yenilik idi. İmam, İslam İnkılabı ve kurduğu İslam Cumhuriyeti sayesinde geri kalmışlık ve Batı hayranlığı arasındaki orta yolu çizmiş oldu. Milletler ya geri kalmaları gerektiğini ya da Batı’lılaşmaları gerektiğini sanmaktaydılar. Ancak İmam şunu gösterdi ki, hayır, insanın Batı’ya esir olmayacağı, Batı hayranı olmayacağı doğru bir yol vardır ve bu vesileyle ilerleme ve yükseliş yolunu katedebilir. Değerli gençler ! Ülkenizin ilerlemesi ve yükselişi için, bu doğru yola olabildiğince tutununuz.Allahu tealaya dayanmak ve kendi özünüzdeki güce inançla yolunuz üzerindeki tüm engelleri kaldırabilirsiniz.

          Emperyalistlerin nükleer enerji ve benzeri konularda İran halkına olan düşmanlıkları ve uluslararası entrikaların nedenlerinden biri de budur. Şunu görmektesiniz ki, İran halkına düşmanlıkta Amerika’lılar öncü durumundalar ve kimi Avrupa’lılar da Amerika’nın dümen suyunda hareket etmekteler. İran halkının nükleer enerjiye ulaşmasını önlemek için çaba harcamakta, tehditler savurmakta ve hakaretlere yeltenmekte olan bu devletler, gidip bilim ve endüstride İran halkının çok çok gerisinde kalan ülkelerle nükleer enerji anlaşmaları imzalamaktalar.Bu ne anlama gelmektedir ? Bu şu demektir ki, nükleer enerji eğer, bir milletin kendilerine daha bağımlı hale gelmesine yol açacaksa, buna izin verilir. Buna karşılık, bir milletin kendi inisyatifiyle, kendi elleriyle ve onlara ihtiyaç duymaksızın tam bağımsızlık i çerisinde elde edeceği nükleer enerjiye karşı çıkılmalıdır.

          Aziz gençlerimiz ve büyük milletimiz bu modern bilim ve teknolojiye kendi gücüne dayanarak ulaşma imtiyazına sahiptir. Bağımlılık içerisine girmedi ve bağımlılığa karşı durdular. İşte emperyalist devletlerin verdiği nükleer enerji bile diğer milletler için bir bağımlılık vesilesi iken, bu konu içi kaynayan, yeniliklere imza atan, kendi yaratıcılığıyla ilerlemesini bilen üretken İran halkı için bağımlılığın kesilmesi anlamına gelmektedir. Dünya emperyalistleri, İran halkının düşmanları, işte bu duruma düşmandırlar.
          Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

          Yorum


            #6
            Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

            Rahmetli İmam Humeyni’nin vasiyetnamesinde yer alan önemli noktalardan biri de düşmanın soğuk savaşı ve psikolojik harekatına dikkat edilmesidir. Düşman pratikte başarılı olamayınca, psikolojik savaşa yeltenmekte ve halkların kalbinde yeis, ümitsizlik ve boşluklar oluşturmaya çalışmakta ve psikolojik savaş ve tehditlerle, karşısındaki halkları geri sürmeyi tasarlamaktadır. Bu, pratik alanda bu halklar karşısında direnemediği anlamına gelir.

            Bu soğuk savaş, inkılabın ilk günlerinden bu güne kadar uzanan otuz yıldır hep süregelmiştir. Bazen inkılabın iki ay kadar bile ömrünün olmadığını savunmakta ve bazen de ona en fazla iki yıllık bir ömür biçmekteydiler. Bugün, bu inkılap otuz yıllık ömrü boyunca tüm gücüyle ilerlemiştir ve İran halkını her geçen gün daha bir umutlu, daha bir enerjik ve daha bir düzenli hale sokmuştur.

            Bugün soğuk savaş ve psikolojik savaşı çeşitli şekillerde sürdürmekteler. İran halkını ve İran’lı gençleri sultacı güçlere dayanmaksızın hiç bir yere varamayacaklarına inandırmaya çalışıyorlar. Bu, İmam’ın da dikkat çektiği büyük bir tehlikedir. Onlar, halkımızın büyük ilerlemelerini inkar etmekteler. İnkılap bu otuz yıl boyunca bir çok engeli geride bıraktı. İnsan, inkılaplar tarihine bir baktığında bir millet ve bir inkılap için bunca engel çıkartılmasına pek nadir rastlamaktadır. İnkılaplar genel olarak bu tür engellere takılıp kalmış ve düşmana teslim olmuşlardır. Bunca tehdit, bunca ambargo, bunca düşmanlık, hile ve entrikaya rağmen, İslam İnkılabı yolunda ilerlemesini bilmiş ve önündeki kaleleri fethederek, daha yüksek kalelerin fethine göz dikmiştir. Halkın bu yoldaki hedef ve arzularını söndürmek peşindeler.

            Ben, aziz gençlerimize, üniversiteli, medreseli, endüstri ve tarımda ya da bilim ve sanat dallarında aktif gençlerimize şunu belirtmek istiyorum: sizler yolun yarısındasınız ve geride bıraktığınız yol çok sayıda büyük problemlerle doluydu, ancak, başarılı oldunuz. Düşmanın engellemek istediği, yolun geride kalan diğer yarısını da katetmeli ve yılmaz azminizle zirveye ulaşmalısınız. Sizler daha önce de ispatladığınız gibi yine bu işi başarabilirsiniz.
            Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

            Yorum


              #7
              Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

              İran halkı bugün emperyalistler karşısında onur ve cesaretle dikilmesini bilmiş ve onlar herhangi bir şey yapamamışlardır. Yaptıkları şey, ülkenin doğu ve batısından ülkeyi ablukaya alma çabalarıydı ki Allah’a şükürler olsun, İran halkının dikkat, iman ve dayanışması sayesinde emperyalistlerin, İran halkının düşmanlarının doğu ve batı sınırlarımızdaki entrikaları da akamete uğramış ve İslam Cumhuriyeti’nin daha bir güçlenmesine yol açmıştır. Bugün, bu gerçeği kendileri de itiraf etmektedirler.

              İmam’ın vasiyetnamesindeki bir başka nokta da, gençlere yönelik entrikalarla ilgili bir uyarı niteliğindedir. Ülke gençliği eğer bir motor gibi hareket ederek ülke ve milleti öne doğru götürmek isterse canlı, sapasağlam, sağlıklı, çalışkan ve ilerleme ehli olmak zorundadır. İran’lı gençler arasındaki bu ruh halini mahvetmek isteyenler, çeşitli entrikalarla, fesad, fuhuş ve uyuşturucu madde şebekeleri vasıtasıyla faaliyet göstermektedirler. İran’lı gençler uyanık olmak zorundadır. Bugün eğer İslam Cumhuriyeti nizamının yöneticileri uyuşturucu maddeler aleyhinde çetin bir mücadele veriyorlarsa, bu, İran halkının ilerlemesi yolundaki büyük bir cihad, çok derin bir eylem olduğundandır. Düşman, İran’lı gençlerin, atelyede, laboratuarda, üniversitede, bilimsel çevrelerde, tarım ve endüstri merkezlerinde coşkuyla çalışmasını istememektedir. Cinsel şehvetlerinin ya da uyuşturucu maddelerin esiri olan bir genç, ne çalışmak isteyecek ve ne de düşünecektir; ne gerekli azim ve iradeye sahip olacak ve ne de çalışma gücünü taşıyacaktır. Bugün İran’lı gençleri şehvete, uyuşturucu maddelere, çeşitli cinsel eğlencelere sürüklemek için sürdürülen organize entrikalar, büyük bir tehlike arzetmektedir. Bu entrikayla mücadele ilk derecede bizzat halk bireylerine ve özellikle de gençlere düşmektedir.

              Gençler, dikkatli ve uyanık olmak durumundadır. Düşman, İran’lı gençlerin takva ve dindar oluşunun, onların çeşitli alanlarda ilerlemesine yardımcı olduğunu farkettiği için, onu zayıflatmak peşindedir. İmam, hem gençleri, hem üniversitelileri, hem dini ilimler medreselerini uyarmakta, dikkatli ve uyanık olmaya çağırmaktadır. Gençlerin iğfali ve gevşekliğe sevkedilmesi, milletin geri kalmışlığa itilmesi anlamındadır. Tüm halk sorumluluk duygusu hissetmeli ve yetkililer de büyük bir cihad sayılan bu yolda ciddi olarak mücadele vermelidirler.
              Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

              Yorum


                #8
                Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

                İmam’ın vasiyetnamesindeki temel noktalardan biri ise dünyadaki zorba güçlere karşı koymaktır. Zorba güçler tarih boyunca da var idiler, ancak bilim, sanayi ve modern iletişim imkanlarının gelişmesiyle birlikte sultacılık da onlar için daha kolay hale geldi. Bu yüzden Amerika’lıların dünyanın her yeri karşısında tamahkar davrandığını ve ‘bizim çıkarlarımız falanca yerde tehlikeye düşmüştür’ bahanesiyle her yere girmeye çalıştıklarını görmektesiniz.

                Sanki onların çıkarları, tüm dünyanın çıkarlarından daha üstünmüş gibi, milletlerin çıkarlarına tercih edilmektedir. Peki, bu zorbalıklar, kabadayılıklar, söz dinlememeler ve hak tanımamalar karşısında nasıl bir tavır konulmalıdır ? İki tavır söz konusu olabilir: teslimiyet ya da direniş... Zorbalara teslim olmak, onları daha büyük zorbalıklara teşvik edecektir. Halkların teslimiyeti, dünyadaki siyasi çevrelerin teslimiyeti, çeşitli toplumlardaki aydınların emperyalist zorbalar karşısındaki teslimiyeti, onları daha bir ilerlemeye, daha zorbaca davranmaya özendirecektir. Milletler için yalnızca tek bir yol vardır ve o da direniştir. Eğer bir millet zorba güçlerin şerrini ve günümüzde de Amerika’nın şerrini önlemek isterse, Amerika’nın zorbalıkları karşısında cesaret ve kudretle dikilmek zorundadır.

                Bugün Amerika’lı yetkililerin, başkan ve avanesinin davranışlarına bir bakınız, onların nasıl konuştuklarına dikkat ediniz . Konuşmaları, deli saçmalarını andırıyor. Bazen tehdit ediyorlar, bazen suikast emri veriyorlar, bazen iftira atıyorlar, bazen kendi yılgınlıkları yüzünden yardım talebinde bulunuyorlar ve bazen de bir milletin istikrar ve güvenliğine saldırıda bulunuyorlar. Deliler gibi, bir o yana bir bu yana yalpalayıp duruyorlar. Onların davranışları, mantıklı, akıllı ve tedbirli bir politika adamının davranışlarını andırmıyor. Elbette bu sürecin önemli bir bölümü, Amerika’nın çeşitli bölgelerindeki başarısızlıklarının yansımasıdır. Afganistan’da akamete uğradılar, Irak’da çıkmaza saplandılar. Hani bunlar Afganistan ve Irak’a demokrasi, özgürlük ve insan hakları vaadleriyle girmişlerdi. Bugün aradan geçen bir kaç yıldan sonra bu iki ülke öyle bir duruma düştü ki, hiç bir ülke böyle bir durumu arzu etmemektedir. Emniyetsizlik, geri kalmışlık, yoksulluk, emperyalist güçlerin giderek artan nüfuzu, bu ülkelerin milli çıkarlarına ecnebilerin kanca atması ve bu milletlerin haklarının görmezden gelinmesi... Elbette sonuçta da daha önce ilan ettikleri ya da kalplerinden geçip de ilan edemedikleri hedeflerine ulaşma konusunda tam bir fiyasko yaşanması... Bu başarısızlık, Amerika’lı politikacıların davranışlarına yansımıştır; ihtilaflarına, dedikodularına ve kararlarına... İşte, dünyadaki zorba güçlerin hali... Peki, bu despotluklar karşısında ne yapmalı ? İmam’ın tavsiyesi, direniştir.

                Bugün ülkemizdeki geniş bir siyasi yelpaze, İmam’ın çizgisine bağlılıktan dem vurmaktadır ki bu kutlu bir durumdur. Geçmişteki kimi dönemlerde durum böyle değildi. Kimi siyasi gruplar, İmam’ın çizgisinden yüz çevirdiklerini açıkça ifade etmekteydiler ! Ancak bugün ülkedeki siyasal kümeler, İmam’ın düşünceleri ve çizgisine olan eğilimlerini dile getirmekteler. Pekala, İmam’ın vasiyetnamesi ve tüm açıklamalarında da görülen önemli noktalardan biri, emperyalistler karşısında kesin bir şekilde dikilmektir.
                Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

                  Bu tavrı, tüm İran halkı ile İmam’ın düşüncelerine bağlı olan seçkinler ve toplumun çeşitli kümeleri tüm güçleriyle korumalıdır. İmam’ın kendisi de böyleydi. İmam hiç bir zaman dünyanın zorba güçleri karşısında herhangi bir mülahazayla, dünya mazlumlarını savunmaktan el çekmedi. İmam, daima Filistin meselesinden, temel bir problem olarak söz etti. İmam, vasiyetnamesi ve açıklamalarında mazlum milletlerin müslümanlardan yardım çağrısına ehemmiyet verdiğini gösterdi. İmam’ın tarzı, mazlumların haklarının açıkça savunulması, Filistin halkının ya da diğer mazlum halkların haklarının net olarak savunulmasıdır. İmam’ın çizgisi budur. İmam’ın üslubu, tavsiyesi ve vasiyeti budur. İran halkı ve yöneticileri bu yöntemi benimsediler. Otuz yıl boyunca İran halkı hangi alanda Amerikan emperyalizmiyle karşılaşmışsa zafer kazanmış ve düşman yenilgiye uğramıştır.

                  Elbette düşman boş durmayacaktır. Düşman, psikolojik ve siyasal çabalarını sürdürmektedir. Düşman, iftira atmaktadır. Bugün dünyada Amerika’lılar ve siyonistlerin İran halkı ve İslam Cumhuriyeti aleyhindeki iftiraları artık tutmamakta ve müşteri bulmamaktadır. İnsan haklarının çiğnendiği iftirası, o da insan haklarını feci şekilde çiğneyen ve mazlumların terörü ve milletlere tecavüzde en kötü notu alanlar tarafından gündeme getirilmektedir. Bunlar, İran halkı ve İran İslam Cumhuriyeti’ni mi insan haklarını çiğnemekle suçluyorlar ?! Bunun hiç bir önemi yok... Nükleer enerji konusunda İran halkı defalarca şunu vurgulamıştır ki ‘biz, nükleer silah peşinde değiliz !’ Bunu herkes bilmekte, mantık da bunu doğrulamaktadır. Ancak, bugün Amerika’lılar İran’ın nükleer faaliyetleri hakkında konuşup tavır takınmak istediklerinde İran halkının hakkını açıkça inkar edemeyecekleri için dünya kamuoyunu yanıltmak amacıyla bu tür ithamlarda bulunmaktadırlar. Yalan söylediklerini kendileri de bilmektedir.
                  Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

                    Bugün hiç bir akıllı millet, hiç bir akıllı yönetici nükleer silah peşinde koşmaz. İran halkı hem temel İslami düşünceleri ve hem de akıl ve tedbir gereğince nükleer silahlara karşıdır. Nükleer silahların, üretim ve koruma harcamalarından başka bir yararı yoktur. Nükleer silahlar bir milletin kudretini arttırmaz, zira ondan yararlanılamaz, icra edilemez.

                    Bugün nükleer bombalara sahip olan kimseler şunu pekala bilmektedirler ki, yanlışlıkla bu silahı kullanmaları durumunda kendileri de bu ateş çemberinden kurtulamayacaklardır. Tıpkı kendilerinin bir zamanlar teröristleri palazlandırdıkları ve sonra da kendilerinin de zarara uğradıkları gibi... Çok geçmeden dünya teröristlerinin nükleer silahlar edinmeleri ve dünya emperyalistlerini olduğu gibi tüm milletlerinin güvenliğini de tehdit etmeleri mümkündür. Düşman, nükleer silahların kullanılamayacağını çok iyi bilmektedir. Buna rağmen, İran halkını itham etmekteler. Hayır ! İran halkı nükleer silah peşinde değildir. Ancak, nükleer enerjiden barışçı amaçlarla yararlanılmasından yanadırlar ve her ne pahasına olursa olsun bu hedeflerine ulaşacaklardır.

                    İmam’ın hatırası, İran milletinin uyanışı ve onurunu anımsatmaktadır. İran halkının, tüm İslam Ümmeti ve mustazaf halklar için model oluşunu hatırlatmaktadır. İmam’ın hatırası bizlere güç ve ümit vermektedir. Bu hatırayı canlı tutmalı ve İmam’ın yolu, çizgisi, kılavuzluğu ve bu yolun doğru katedilmesi için koyduğu yol işaretlerinin kadrini bilmeliyiz. Herkesten daha çok da gençler ve ülke yöneticilerinin, İmam’ın tavsiyeleri ve vasiyetnamesine bir yönetmelik gibi bakmaları yerinde olur.

                    Bugün her üç erkin sorumluları, ülkenin askeri, siyasi ve içtimai alanlardaki çeşitli yöneticileri İmam’ın vasiyetnamesi ve öğütlerine uygun hareket etmeyi gündemlerinin başına koymalıdırlar. İran halkının prestij ve onuru, İran halkının kalıcı bir güvenliğe sahip olması, İran halkının maddi kalkınması ile manevi ve ahlaki yükselişi, bu tavsiyelerin yerine getirilmesine bağlıdır.

                    Ya Rab ! Şehidlerin pak ruhu, büyük imamların pak ruhu için, İran halkını bu yolu katetmekte her geçen gün başarılı ve daha da onurlu kıl. Ya Rab ! Bu büyük topluluk, İran milletinin kalpleri, gönlümüz ve dilimizden, büyük imamın pak ruhu için manevi hediyeler götür; rahmet, mağfiret ve fazlını imamın mübarek ruhundan esirgeme. Ya Rab ! Bu yolun öncüleri olan şehidlerimizi evliyanla birlikte haşret. Ya Rab ! Bu hak ve hakikat yolunda hizmet eden, fedakarlıkta bulunan, gayret sarfeden herkesi lütuf, rahmet ve hidayetinle donat. Ya Rab ! Hz. Mehdi’nin mukaddes kalbinin bizden razı ve hoşnut kalmasını ve bizim kelimenin tam manasıyla onun askerleri arasında yer almamızı sağla...

                    Allah’ın selam ve rahmeti üzerinize olsun...


                    Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

                      ecrin bol olsun bacim...imam humeyninin nasihatlari ve vasiyetlerinden olusan "son mesaj" isimli eseri okumayanlara tavsiye ederim...o kadar güzel ve basiretli sözler varki icerisinde..
                      Allah ondan razi olsun


                      Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Ayetullah Hamenei'nin, İmam Humeyni'nin Rıhletinin 19. Yıldönümünde Yptğ Konuşma

                        [quote author=gulistan_2 link=topic=4034.msg22839#msg22839 date=1241134112]
                        ecrin bol olsun bacim...imam humeyninin nasihatlari ve vasiyetlerinden olusan "son mesaj" isimli eseri okumayanlara tavsiye ederim...o kadar güzel ve basiretli sözler varki icerisinde..
                        Allah ondan razi olsun

                        [/quote]
                        listeye aldım inşallah okuyacağım
                        çok sağ ol abla

                        Derdin kendindedir bilmiyorsun, derman yine sendedir görmüyorsun, içine koca bir alem yerleştirilmiş; sen hala kendini küçük bir şey zannediyorsun. / Hz. Ali (as)

                        Yorum

                        YUKARI ÇIK
                        Çalışıyor...
                        X