Ynt: Çağımızın Put Kıranı İmam Humeyni(ra)
"Bu çirkin oyunda şah rejiminin güttüğü hedefleri halka açıklayıp ifşa etme ve ulemayla dinî ilmiye medreselerinin ağır sorumluluk ve rolünü gündeme getirme hususunda İmam'ın -ks- o günkü şartlar altında ne kadar etkili bir rol oynadığı herkesçe bilinmektedir bugün. Tanınmış ulemanın şaha ve başbakan Esedullah Allem'e çektikleri açık protesto telgrafları ve açık mektuplar, müslüman için heyecanlandırıp harekete geçirmiş ve hemen ulemanın safında yer almalarını sağlamıştı.
Bu arada İmam Humeyni'nin -ks- şaha ve Esedullah Alem'e çektiği açık telgraflar çok sert ve tehditâmizdi. Bu telgraflardan birinde İmam -ks- şöyle diyordu: "Allah Teala'ya itaat etmeniz ve anayasaya saygılı olmanız için söze bir kez daha nasihatte bulunuyorum; Kur'an'a ve müslüman milletin güvenip dayandığı islam ulemasının hükümlerine ve anayasada belirtilen maddelere aykırı davranmaya yeltenmemenizi öğütlerim!... Gereksiz yere ve bile bile memleketi tehlikeye düşürmeyin; aksi takdirde islam uleması sizin hakkınızda görüş bildirip gerekli fetvayı sadır etmekten çekinmeyecektir!"(11).
Şah rejimi ilkin tehdit ve telkin propagandalarıyla işi halledeceğini sanarak ulema aleyhine kamuoyu oluşturmaya başladı ve bu arada başbakan Alem'i öne sürerek ona "hükumet, başlattığı reform projelerini uygulamaktan vazgeçirilemez!" dedirtti. ne var ki bu tutum halkın hıncını körükleyerek protesto ve kıyamın daha da yayılmasıyla sonuçlandı. Tahran, Kum ve diğer bazı şehirlerde halk çarşı-pazarı tamamen tatil etmiş, kepenkler indirilmiş ve ulemanın emrine amâde olarak camilerde toplanmıştı. Bu toplu direniş ve protesto eylemlerinden 1,5 ay sonra laik rejim geri adım atmak zorunda kaldı ve şahla başbakanı Alem'in imzasını taşıyan ve özenle çok saygılı bir üslubun kullanıldığ cevâbi mektuplar ulemaya gönderilerek gönülleri alınmaya çalışıldı. İmam Humeyni'nin -ks- bu kıyamdaki rolü ve etkinliğini bilen ve onun düşmana asla taviz vermeyen bir karaktere sahip olduğunu anlayan rejim, birçok alime gönderdiği halde, kasten, İmam'a -ks- böyle bir mektup göndermemeyi tercih etmişti. Medrese çevresindeki bazı alimler, bu tutum karşısında saflık gösterip hemen yumuşayarak hükumetin özrünün kabul edilmesi, kıyam ve protesto eylemlerine artık son verilmesi yolunda görüş bildirdiyse de İmam Humeyni -ks- tutumunu zerrece değiştirmeyerek muhalefetini sürdürmeye devam etti ve hükumetin bu mektuplarda samimi olduğunu bilfiil göstermesi ve bunun için de, onaylanan Eyalet ve Vilayet Encümenleri yeni kanun maddesinin iptal edildiğini resmen açıklaması girektiğini vurguladı. Kum esnafının soruları üzerine resmi bir bildiri yayınlayan İmam bu bildiride şah rejiminin mezkur yasa tasarısıyla neleri amaçladığını açıklayacak ve bu yeni yasal düzenlemelerle Bahai elemanlar ve İsrail casuslarının devlet kademelerine yerleştirilmek istendiğini ifşâ edecekti. İmam -ks- bu bildiride şöyle eklemedeydi: "Müslüman millet, bu tehlikeler tamamen giderilmedikçe sükut etmeyecek, sessiz kalmayacaktır; sessiz kalanlar Kâdir Allah Tealâ'nın huzurunda mesul ve bu alemde zevale mahkumdurlar!" Yine aynı bildiride İmam, hükumetin sözkonusu yasa tasarısını onaylaması konusunda senatoyla şûrâ meclisini de ciddi bir şekilde uyarmakta ve şöyle demekteydi: "Müslüman millet ve islam uleması dipdiri ve dimdik ayaktadır henüz; islamın temeline ve müslümanların ırzlarına uzanacak her hain eli derhal kesecektir!"(12).
Bu yılmaz ve korkusuz direniş karşısında şah rejimi nihayet gerilmek zorunda kalacak ve hş. 7 Azer 1341'de, hükumetin onaylamış olduğu tasarının iptal edildiği yolundaki resmi yazı Kum ve Tahran ulemasına resmen iblağ edilecekti. Ancak, bu ince hesapların farkına varan İmam -ks- fevkalâde ileri bir basiret örneği daha sergileyerek Kum ulemasıyla yaptığı bir toplantıda muhalefetin sürdürülmesi ve rejimin bu resmi kararının kapalı kapılar ardında bildirilmesiyle yetinilmemesi gerektiğini, alınan resmi kararın gazete, radyo ve televizyonlardan da açıkça halka ilan edilmesinin şart olduğunu, aksi takdirde kıyam ve protestolardan vazgeçilemeyeceğini bildirdi. Bu basiretli, kararlı ve cesur girişimin hemen ardından, ertesi gün, mezkur Eyalet ve Velayet Encümenleri yasasının iptal edildiği haberi resmi gazeteyle diğer kitle iletişim araçlarında yayınlandı. Petrolün millileştirilmesi hareketinden bu yana müslüman halkın laik şah rejimine karşı kazandığı ilk kesin ve büyük zaferdi bu; halk, geniş şenlikler tertiplemiş ve bu büyük zaferi coşkuyla kutlamıştı..."
"Bu çirkin oyunda şah rejiminin güttüğü hedefleri halka açıklayıp ifşa etme ve ulemayla dinî ilmiye medreselerinin ağır sorumluluk ve rolünü gündeme getirme hususunda İmam'ın -ks- o günkü şartlar altında ne kadar etkili bir rol oynadığı herkesçe bilinmektedir bugün. Tanınmış ulemanın şaha ve başbakan Esedullah Allem'e çektikleri açık protesto telgrafları ve açık mektuplar, müslüman için heyecanlandırıp harekete geçirmiş ve hemen ulemanın safında yer almalarını sağlamıştı.
Bu arada İmam Humeyni'nin -ks- şaha ve Esedullah Alem'e çektiği açık telgraflar çok sert ve tehditâmizdi. Bu telgraflardan birinde İmam -ks- şöyle diyordu: "Allah Teala'ya itaat etmeniz ve anayasaya saygılı olmanız için söze bir kez daha nasihatte bulunuyorum; Kur'an'a ve müslüman milletin güvenip dayandığı islam ulemasının hükümlerine ve anayasada belirtilen maddelere aykırı davranmaya yeltenmemenizi öğütlerim!... Gereksiz yere ve bile bile memleketi tehlikeye düşürmeyin; aksi takdirde islam uleması sizin hakkınızda görüş bildirip gerekli fetvayı sadır etmekten çekinmeyecektir!"(11).
Şah rejimi ilkin tehdit ve telkin propagandalarıyla işi halledeceğini sanarak ulema aleyhine kamuoyu oluşturmaya başladı ve bu arada başbakan Alem'i öne sürerek ona "hükumet, başlattığı reform projelerini uygulamaktan vazgeçirilemez!" dedirtti. ne var ki bu tutum halkın hıncını körükleyerek protesto ve kıyamın daha da yayılmasıyla sonuçlandı. Tahran, Kum ve diğer bazı şehirlerde halk çarşı-pazarı tamamen tatil etmiş, kepenkler indirilmiş ve ulemanın emrine amâde olarak camilerde toplanmıştı. Bu toplu direniş ve protesto eylemlerinden 1,5 ay sonra laik rejim geri adım atmak zorunda kaldı ve şahla başbakanı Alem'in imzasını taşıyan ve özenle çok saygılı bir üslubun kullanıldığ cevâbi mektuplar ulemaya gönderilerek gönülleri alınmaya çalışıldı. İmam Humeyni'nin -ks- bu kıyamdaki rolü ve etkinliğini bilen ve onun düşmana asla taviz vermeyen bir karaktere sahip olduğunu anlayan rejim, birçok alime gönderdiği halde, kasten, İmam'a -ks- böyle bir mektup göndermemeyi tercih etmişti. Medrese çevresindeki bazı alimler, bu tutum karşısında saflık gösterip hemen yumuşayarak hükumetin özrünün kabul edilmesi, kıyam ve protesto eylemlerine artık son verilmesi yolunda görüş bildirdiyse de İmam Humeyni -ks- tutumunu zerrece değiştirmeyerek muhalefetini sürdürmeye devam etti ve hükumetin bu mektuplarda samimi olduğunu bilfiil göstermesi ve bunun için de, onaylanan Eyalet ve Vilayet Encümenleri yeni kanun maddesinin iptal edildiğini resmen açıklaması girektiğini vurguladı. Kum esnafının soruları üzerine resmi bir bildiri yayınlayan İmam bu bildiride şah rejiminin mezkur yasa tasarısıyla neleri amaçladığını açıklayacak ve bu yeni yasal düzenlemelerle Bahai elemanlar ve İsrail casuslarının devlet kademelerine yerleştirilmek istendiğini ifşâ edecekti. İmam -ks- bu bildiride şöyle eklemedeydi: "Müslüman millet, bu tehlikeler tamamen giderilmedikçe sükut etmeyecek, sessiz kalmayacaktır; sessiz kalanlar Kâdir Allah Tealâ'nın huzurunda mesul ve bu alemde zevale mahkumdurlar!" Yine aynı bildiride İmam, hükumetin sözkonusu yasa tasarısını onaylaması konusunda senatoyla şûrâ meclisini de ciddi bir şekilde uyarmakta ve şöyle demekteydi: "Müslüman millet ve islam uleması dipdiri ve dimdik ayaktadır henüz; islamın temeline ve müslümanların ırzlarına uzanacak her hain eli derhal kesecektir!"(12).
Bu yılmaz ve korkusuz direniş karşısında şah rejimi nihayet gerilmek zorunda kalacak ve hş. 7 Azer 1341'de, hükumetin onaylamış olduğu tasarının iptal edildiği yolundaki resmi yazı Kum ve Tahran ulemasına resmen iblağ edilecekti. Ancak, bu ince hesapların farkına varan İmam -ks- fevkalâde ileri bir basiret örneği daha sergileyerek Kum ulemasıyla yaptığı bir toplantıda muhalefetin sürdürülmesi ve rejimin bu resmi kararının kapalı kapılar ardında bildirilmesiyle yetinilmemesi gerektiğini, alınan resmi kararın gazete, radyo ve televizyonlardan da açıkça halka ilan edilmesinin şart olduğunu, aksi takdirde kıyam ve protestolardan vazgeçilemeyeceğini bildirdi. Bu basiretli, kararlı ve cesur girişimin hemen ardından, ertesi gün, mezkur Eyalet ve Velayet Encümenleri yasasının iptal edildiği haberi resmi gazeteyle diğer kitle iletişim araçlarında yayınlandı. Petrolün millileştirilmesi hareketinden bu yana müslüman halkın laik şah rejimine karşı kazandığı ilk kesin ve büyük zaferdi bu; halk, geniş şenlikler tertiplemiş ve bu büyük zaferi coşkuyla kutlamıştı..."
Yorum