Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

    ALEVİ MÜSLÜMANLAR (NUSAYRİLER - ARAP ALEVİLERİ)

    ALEVİLİK NEDİR?
    Alevilik;
    Kaynağını Kur’an’dan alan, Hz. Muhammed’in (s.a.a.v.) hadisleri ve Ehlibeyt imamlarının (a.s.) öğretileriyle şekillenen İslam’ın özüdür, sırat-ı müstakimdir. Yani doğru ve hak olan yoldur.

    Alevilik, Hz. Ali’nin (a.s.) taraftarı (Şiası) olmak demektir. Onun taraftarı olmak demek Hz. Muhammed’in (s.a.a.v.) taraftarı olmak demektir; yani Allah’ın taraftarı olmak demektir. Hz. Muhammed (s.a.a.v.) hadis-i şerifte “Her kim Ali’yi severse, beni sevmiş olur; beni seven de Allah’ı sevmiş olur. Ali’ye kim düşmanlık ederse bana düşmanlık etmiş olur.” diye buyurmaktadır. Kur’an, Allah’ın (c.c.) kelamı; Hz. Muhammed (s.a.a.v.) Kuran’ın dili, Hz. Ali (a.s.) de konuşan Kur’an’dır. Hadis-i şerifte “Kuran Ali’yle, Ali de Kur’an’la beraberdir. Kıyamet Günü’ne kadar birbirlerinden ayrılmayacaklardır.” diye buyrulmaktadır. Hz. Ali (a.s.) Sıffin’de bir hutbesinde “Konuşan Kur’an benim.” diye buyurmuştur. Kısaca Kur’an, Hz. Muhammed (s.a.a.v.) ve Hz. Ali (Ehlibeyt) (a.s) birbirini destekleyen, insanın doğru yolda yürümesini sağlayan ana kaynaklardır. Alevilik bu kaynaklara dayandığından hak yoldur.

    Hz. Muhammed (s.a.a.v.) amcasının oğlu ve damadı olan Hz. Ali’yi (a.s.) çok severdi ve Hz. Ali, kendisine en yakın kişiydi. Tebük Seferi’ne çıktığında Hz. Ali’yi kendi yerine Medine’de vekil olarak bırakması ona olan güveninin bir göstergesidir.

    Hz. Peygamberin Hz. Ali’ye olan sevgi ve güvenini belirleyen birçok hadisi vardır. “Ali bedenimde baş gibidir.” “Her nebi için bir vasi ve varis vardır, Ali de benim vasiyyim ve varisimdir.” Gadir-i Hum’da “Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır.” gibi hadislerle Hz. Ali’yi kendisinden sonra vasi olarak tayin etmiştir. Nusayriler, Hz. Muhammed’in (s.a.a.v.) vasiyetini dinlediği ve ona uyduğu için ALEVİDİR.

    “Alevilik” Hz. Ali’ye bağlılıktır, Hz. Ali’nin yandaşı olmaktır, Hz. Ali’yi sevmektir, Hz. Ali’yi yüceltmektir. Bu bakımdan ilk Alevi Hz. Muhammed’dir. Çünkü Alevilik; Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye olan sevgi, bağlılık ve telkinleriyle oluştu. İslam diniyle beraber Aleviliğin tohumları ekildi. İsim “Müslümanlık” kimlik “ALEVİLİK” olduğu için Aleviyiz.

    Aşağıda yazılanlar okunduğunda neden Alevi olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır:
    “Selman El Farisi” dedi ki: Resûlullah (s.a.a.v.) imam Ali’ye hitaben : “Bu vasim sırrımın yeri ve terk ettiklerimin en hayırlısıdır.”
    “Hz. Muhammed (s.a.a.v.) Hz. Fatıma’ya: “Senin kocan dünya ve ahirette seyyiddir. Kendisi ashabım içinde İslam’a ilk gelendir. Âlem içinde en fazla ilme sahip olan ve âlem içinde en kuvvetli hilme sahip olandır."

    Bir hadisinde (s.a.a.v.) “Dünya ve ahirette bayrağımı Ali taşıyacaktır.” demiştir. İbni Abbas diyor ki:
    “Ali’nin dört özelliği var ki, başkasında yoktur:

    1- Kendisi Acem ve Araptan önce Resûlullah (s.a.a.v.) ile ilk namaz kılandır.
    2- Her çarpışmada peygamberin (s.a.a.v.) bayrağı onun elindeydi.
    3- Başkaları Peygamberi (s.a.a.v.) terk edip kaçtıklarında ancak kendisi sebat edip Peygamber’in yanında kalmıştı.
    4- Kendisi Resûlullahı (s.a.a.v.) vefatından sonra yıkayıp kabrine defnedendir.
    Selman-ı Farisi diyor ki: Resûlullah (s.a.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetimden Kevser Havuzu’nun başında bana ilk erişecek olan Ali bin ebi Talip’tir.”

    Resûlullah (s.a.a.v.) bir hadisinde: “Ali’nin yüzüne bakmak ibadettir”.

    Zeyd Bin Erkam dedi ki: “Resûlullah (s.a.a.v.) şöyle buyurmuştur: İslamiyete ilk iman eden Ali’dir."

    Resûlullah (s.a.a.v.) “Ey Ali razı olmaz mısın ki; Harun’un Musa’ya olan durumu gibi olasın?” Ali dedi ki: “Evet razı olurum ya Resûlullah!” Resûlullah; “Sen öylesin.” diye buyurdu.

    Hz. Muhammed (s.a.a.v.): “Ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır.” (El-istiab, 3/1102)

    Hz. Muhammed (s.a.a.v.) “Ali’den ne istiyorsunuz, Ali bendendir, ben de Ali’denim. Ali benden sonra her müminin velisidir.” Ve her defasında “Sen benim dünya ve ahirette kardeşimsin.” demiştir.

    “Hz. Muhammed” (s.a.a.v.) “Ashabım arasında en doğru hüküm veren Ali’dir.” demiştir.

    “Hz. Muhammed” (s.a.a.v.) “Ben kimin Mevlâsı isem Ali onun Mevlâsıdır. Allah’ım ona dost olana dost ol; ona düşman olana düşman ol.”

    Resûlullah (s.a.a.v) Beraat (Tevbe) suresini Mekke’de okuması için Ebubekir’i gönderdi. Sonra Hz. Ali’yi arkasından gönderip şöyle buyurdu: “Git Ebubekir’den kitabı al ve Mekke ehline sen oku” Hz. Ali (a.s.), Ebubekir’e yetişip kitabı ondan aldı ve Mekke halkına sureyi kendisi okudu. Bu durumdan müteessir olan Ebubekir Resûlullaha (s.a.a.v.) sordu : “Ya Resûlullah, hakkımda bir şey mi nazil oldu? Resûlullah (s.a.a.v.) şöyle buyurdu: “Hayır, lakin bu sureyi ben ve benim ehlimden birinin okuması için bana emir verildi.” (El Hasais emirel müminin Ali bin ebi Talib, 91)
    Resûlullah (s.a.a.v.) şöyle buyurur: “ Ben ve Ehlibeytim cennette bir ağacız ki dalları dünyadadır. Kim bize tutunursa, Allah’a doğru giden bir yola tutunmuş olur."

    İmam-ı Ali (a.s.) buyurdu ki: Resûlullah bana ahdetti ki: “Seni ancak mümin sever ve ancak münafık buğz eder.”

    Yine Resûlullah (s.a.a.v.) “ Ey Ali seni ancak mümin sever ve ancak münafık buğz (kin) eder” (Muntahabul kenz, 5/30)

    Ve aynı kaynaktan Resûlullah (s.a.a.v.) şöyle buyurdu: “Mümini tanıtan sıfat Ali Bin Ebi Talib’e duyulan sevgidir.” Bizler bu hadislere inandık ve onun için Aleviyiz. Bu hadislerin sayısı çoktur ve istenirse bunlar kitaplar dolduracak kadar çoğaltılabilir. Bu deliller ve hadisler Alevi olması için yeterli sebepler değil mi? Biz bu hadisler ışığında “ALEVİYİZ.”

    Hz. Ali’nin yüce konumunu biraz daha açmak gerekirse hiç kimseye nasip olmayan özelliklerinden bazılarını belirtmekte fayda vardır.

    Hz. Ali Kâbe’de dünyaya gelen tek varlıktır.
    Hz. Ali, Hz. Muahmmed’in damadı, âlemlerin seyyidesi olan Hz. Fatıma’nın eşidir.
    Hz. Ali Hasan ve Hüseyin’in babasıdır.
    Hz. Ali İlk iman eden ve ilk Müslüman olandır.
    Hz. Ali ümmetine yol gösteren kişidir.
    Hz. Ali, Hz. Muhammed’in soyunu devam ettiren kişidir.
    Hz. Ali, Hz. Muhammed’le aynı nurdan yaratılandır.
    Hz. Ali, Hz. Peygamberin bayrağını dünya ve ahirette taşıyandır.

    Hz. Ali: “Beni kaybetmeden önce bana sorunuz. Vallahi göklerdeki yolları yerdeki yollardan daha iyi bilirim.” demiştir. Hz. Muhammed (s.a.a.v.) “Allah’a and olsun ki, ilmin onda dokuzu Ali’ye verilmiştir. Geri kalan onda biri hususunda da Ali insanlarla ortaktır.”

    Müşriklerle yapılan savaşların kazanılması Hz. Ali’nin kahramanlıkları sayesinde olmuştur. İnsanlık tarihinde en güçlü kişidir.

    Hz. Muhammed (s.a.a.v.) “Dünyanın bütün ağaçları kalem, denizleri mürekkep olsa cinleri hesap tutsa insanları da kâtip olsa Kıyamet Günü’ne kadar Ali’nin faziletlerini sayamazlar.” diye buyurur.

    Hz. Ali’nin bu yüce konumu ile Hz. Peygamberin bu hadisleri, Müslüman insanın ‘Alevi’ olması için yeterlidir. Hz. Muhammed tarafından Hz. Ali’nin bu kadar yüceltildiğini gören ve Hz. Ali’nin faziletlerine şahit olan samimi Müslümanlar Alevi ismini aldı.

    Hz. Peygamber de gelecekte olacakları görür gibi seslendi. “Benden sonra karanlık fitneler olacak. Bu fitneden ‘urvatül vuska’ya tutunan kurtulur.” Resûlullaha (s.a.a.v.) ‘urvatül vuska’ nedir, diye sorulduğunda; o Ali Bin Ebi Talib’tir demiştir. Onun tarafını tutun, o ilk iman edendir ve müminlerin reisidir.


    Nusayri halkı, Muhammed ibn-i Nusayr'in isminden türeyen Nusayri sözcüğünün kendileri için kullanılmasını istemediklerinden Türkiye'de genelde "Arap Alevisi" denir. Nusayri ismini kullanmak istememelerinin sebebi Muhammed ibn-i Nusayr'in sadece Ehl-i Beyt öğretisini yaymış olmasıdır, yani mezhep kurmamıştır.

    Caferiyye Şiiliği ile itikadi yönden benzemektedir.

    Muhammed ibn-i Nusayr'in isminden türeyen Nusayri tanımlaması kullanılmaktadır. Ancak, Nusayrilere göre Muhammed bin Nusayr mezhep kurucusu değil, sadece 11. İmam Hasan El Askeri'nin öğrencisi ve Ehlibeyt öğretisini yayan kişidir.

    11. İmam Hasan El Askeri'nin öğrencisi Muhammed bin Nusayr'ı (ö. 883) otorite kabul ettikleri için bu adı alırlar. Ancak Nusayriler bu ismi kendileri için asla kullanmazlar.


    İNANÇ VE İTİKAT
    Din: Semavi dinlerin sonuncusu ve en mükemmeli, yüce Allah’ın kullarına hidayet için gönderdiği son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.a.v) bildirdiği “İSLAM’dır.” Allah’ın yanında din İSLAM’dır” (Ali İmran 19) “Kim İslam’dan başka bir din ararsa onun dini asla kabul olunmayacak. O, ahirette kaybedenlerden olacaktır.” (Ali İmran 85)
    İslam: İki şahadete ikrar etmektir. “Eşhedü enla ilahe illellah ve eşhedu enne Muhammeden Resûlullah” Ve Hz. Peygamber’e (s.a.a.v), Yüce Allah tarafından emredileni tatbik etmektir.
    İman: Yüce Alah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, ölümden sonra tekrar dirilmeye, Allah’tan başka ilah olmadığına ve Hz. Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna kayıtsız şartsız inanmaktır.
    Bunun yanında Nusayrilerin inancında usul beştir. Tevhid, adalet, peygamberlik, imamet ve dirilmedir.

    Bunları tahmin ve taklitle değil; delillerle, Kur’an-ı Kerim, Hz. Peygamber ve Ehlibeyt'in hadisleriyle bilmek gerekir.
    1-Tevhid: Nusayrilerin İnancında, bütün âlemi Allah yaratmıştır. Allah yalnız ve tektir, ortağı yoktur. “Onun hiçbir benzeri yoktur. Hem o işitir ve görür.” (Şura 11) Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamberine: “Deki; O Allah birdir. Ululuk onda nihayet bulmuştur. Doğmamış, doğurulmamıştır. Onun hiçbir eşi de yoktur.”(İhlas Suresi)

    2- Adalet: Yüce Allah âdildir, hiç kimseye zulüm etmez. “Senin Rabbin hiçbir yerde zulüm etmez.” (Kehf 49) Adaletinin ispatı için de insanlara yalnız ıslahları için emir verir, kötülüklere uğramamaları için de yasak koyar “Her kim iyi iş işlerse kendisi için işler, her kim kötülük yaparsa yine kendine eder, Rabbin kulları hakkında asla zalim değildir.”(Fussilet 46)

    3- Peygamberlik: Nusayri inancında, yüce Allah, lütuf ve adaletinden doğru yoldan sapmamaları için kullarına peygamberler gönderdi. Peygamberlerin ilki Hz. Adem’dir. Sonuncusu da Abdullah oğlu Hz. Muhammed’dir.

    4- İmamet: İnsanların maslahatları için yüce Allah imamlara ilahî bir makam verdi. Her bir Peygamber vefatından önce kendisine bir vasi tayin etti. Peygamberlerin sonuncusu olan peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v) kendisi için on iki vasi tayin etti. “Benden sonra 12 halife olacaktır, hepsi Kureyşten dir.” Bu imamlar, Peygamberin ümmetine bıraktığı dinî hükümlerin değiştirilmesini ve usulleriyle oynanmasını önlemek için yüce Allah’ın emriyle makam aldı. Yüce Allah İmamları tıpkı peygamberler gibi, insanların kendilerine inanmaları ve tutunmaları için yanılmaktan, hata yapmaktan ve günah işlemekten masum kıldı ve inanırız ki; son zamanda son imam Muhammed el-Mehdi gelecek ve dünyayı nasıl zulüm ve çirkinliklerle dolduysa, adalet ve merhametle dolduracaktır.

    5- Mead (Dirilme): Yüce Allah iyilik yapanı iyilikle mükâfatlandırıp, kötülük yapanı da kötülükle cezalandırması için insanları kabirden kaldıracaktır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de kıyamet gelecektir. Onun kopmasında şüphe götürecek hiçbir şey yoktur. Allah kabirdekileri kaldıracaktır.”(Hac 7)
    Yine Kur’an-ı Kerim’de Her kim zerre ağırlığında hayır işlerse onu görecek, zerre ağırlığında şer işleyen de onu görecektir.” (Zilzel 7-8)
    Nusayrilerin, Kur’an-ı Kerim’de geçen her kelime ve ayete inancı tamdır. “Ey Rabbimiz! Bize indirdiğin kitaba inandık, Resule de uyduk, bu hâlde bizi şahitler ile beraber yaz.” ( Ali İmran 53)

    Bu beş madde altında topladığımız ana din usulünde filizler (furu-uddiyn) de vardır. Bunlar;
    1- Namaz Kılmak: Günde beş vakit namaz kılmaktır. Vakitleri; öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabahtır.
    Bu beş vaktin farz rekâtları on yedidir. Yolculuk ve zaruretler de dört rekâtlı namazlar, iki rekât olarak kılınabilir. İsteğe bağlı rekâtlar ise otuz dörttür. Bunlar (Nafile) sünnettir.

    2-Oruç Tutmak: Her yıl mübarek Ramazan ayında Kur’an-ı Kerim’in emrettiği şekilde otuz gün oruç tutmaktır.

    3- Zekât Vermek: Yılda bir defaya mahsus her kişi malının zekâtını ehline vermesidir. Miktarı gelirinin yüzde beşidir.

    4- Hacca Gitmek: İmkânlar çerçevesinde maddî, manevî ve yol emniyeti olması durumunda ömürde bir defa Mekke’ye gidip Beytullahıl Haram’ı ziyaret ve tavaf etmektir.

    5- Cihad: İslam dinini müdafaa etmek, bilmek, öğrenmek, öğretmek ve peygamberlerin izini takip etmektir.

    6- Marufa Emir (El-emru bil maruf): Her Müslüman kadın-erkek kendi hükmünde olabilecek Müslümanları (ailesi ve yakınları) iyi ve hayırlı işler görmeye davet etmektir.

    7- Münkerlere Yasak (En-nehy anil münker): İnsanları kötü işlerden alıkoymak, haramdan sakınmaya davet etmektir.

    8- Elvela (Tevella): Yüce Allah’ın tek olduğuna, Hz. Muhammed’in (s.a.a.v) onun peygamberi olduğuna inanmak ve Ehlibeyt imamlarına velayet (bağlılık) etmek ve velayet edenine de veli (kardeşlik) olmaktır. Hz. Muhammed (s.a.a.v) “Mümine vazife olan şey Allah’ın velisini bilip ona velayet etmek, düşmanını bilip de düşmanlık etmektir” buyurmuştur.

    9- El-bera (Teberra): Yüce Allah’a, Allah’ın Peygamberine, Peygamberinin Ehlibeytine ve imamlara düşmanlık eden herkesi düşman bilmek ve benliğimizi onlardan arındırmaktır.
    Yukarıda yazdığımız gibi dine olan itikadımız Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’de geçtiği gibidir. Kur’an-ı Kerim Allah’ın kelamıdır. “Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O, hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir.” (Fussılet 42)

    İSLAMIN ŞARTLARI
    Hz. Peygamberimizin hadislerinde Hz. Ali’nin şiası (taraftarı) olarak adlandırılmışız. Hz. Muhammed’den (s.a.a.v.) sonra “Alevi” ismi Hz. Ali’nin yandaşlarına (Şiası) verildi. İslam’ı sevenler İslam’ın şartlarını Hz. Ali ile yerine getirmekten büyük haz duymuşlardır. Hz. Ali, Hz. Peygamberden sonra İslam’ın kurallarını hatasız şekilde yaymıştır. Birçok rivayette İslam’ı sevenler namaz kılmayı Hz. Ali’den öğrenmek istemişlerdir. Namaz kılmaktan zevk almak isteyenler de Hz. Ali ile namaz kılmışlardır. Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de Müslümanlara farz kıldığı ve tediyesini emrettiği vecibelere ‘İslam’ın Şartları’ denmiştir. Bu İslamî şartlar beştir.
    Aşağıda gösterilen farzlar birinin edası durumunda, eda eden kişinin Müslüman olduğuna işaret eden şartlardır.

    İSLAMIN BEŞ ŞARTI
    Bu beş farizadan birini veya hepsini ancak Müslüman olan biri eda eder.

    1- Kelime-i şahadet getirmek
    2- Namaz kılmak
    3- Oruç tutmak
    4- Hacca gitmek
    5- Zekât vermek

    1-Kelime-i şahadet: “Eşhedü enla ilahe illellah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü ” (“Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna şahitlik ederim”)

    2-Namaz kılmak:
    Yüce Allah’ın farz kıldığı İslam’ın şartlarının en önemlisidir. Hz. Muhammed’le (s.a.a.v) ilk namaz kılan Hz. Ali’dir. Kur’an-ı Kerim’de “Namazı dosdoğru kılın, zekat verin, rüku edenler ile beraber rüku edin” (El bakara, 43) der. Ve Kur’an-ı Kerim’de namaza işaret eden ayetler elliden fazladır. Aşağıda namaz kılma şekli gösterilecektir.

    3-Oruç tutmak: Yüce Allah’ın farz kıldığı İslam’ın şartlarından biridir. Ramazan ayında oruç tutmak Kur’an-ı Kerim’de: “Ey iman edenler! Sizden evvelkilere oruç nasıl farz edilmiş ise maziden sakınasınız diye size de öyle farz kılındı.” (El bakara 183.) Oruç, Bakara suresinin 185-187. ayetlerinde de zikredilmektedir.

    4 - Hacca gitmek: Yüce Allah’ın ömürde bir defa maddi ve manevi gücü olana farz kıldığı İslam’ın şartlarından biridir. Kur’an-ı Kerim’de “Hac” İbadeti için Ali İmran suresinin 97. Ayetinde “Onda apaçık işaretler ve İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvenlikte olur. Hac için bir yol bulabilenin Beyti ziyaret etmesi ise, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. İnkâr edenlere gelince, Allah'ın âlemlerde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.” diye buyurmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de “Hac” konusunda ondan fazla ayet vardır.

    5 - Zekât vermek: Yüce Allah’ın farz kıldığı İslam’ın bir şartıdır. Müslüman’ın malından gelirinin yüzde beşini zekât vermesidir. Kur’an-ı Kerim’de: “Namazı dosdoğru kılın, zekât verin, nefsiniz için evvelce ne hayır gönderirseniz onu da Allah’ın yanında bulursunuz.” (El bakara 110) Kur’an-ı Kerim’de zekâtla ilgili yirmi beşten fazla ayet vardır. Burada İslam’ın beş farzı özetle zikredilmiştir.

    Şunu bilmek gerekir ki, Aleviler Müslüman’dır. Alevilikleri ise Hz. Ali’ye yandaşlıkları, taraftarlıkları ve sevgileridir. İmam Hz. Ali, Hz. Peygamberin amcasının oğlu, damadı ve vasisidir. İlk iman eden ve Müslüman olan kişidir.
    Rabbimiz Allah’tır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’dir. İmamımız Emiyül Müminin Ali Bin Ebi Talip’tir. İslam dinine zıt olan bütün dinlerden aklanırız. Dini hükümleri İslam Dini Anayasa’sı olan Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim, sünneti nebevi ve Ehlibeyt imamlarının rehberliğinde öğrenir ve uygularız.
    Müslüman Alevi olarak adlandırılan bizlerin itikadı budur. Alevi kardeşimiz bu bilgiler ışığında büyümüştür. Bizleri daha farklı görenlerin basiretleri bizleri bu şekilde görmekle açılacak ve bizi yanlış tanıyan gözlerin önünden bizi kapatan perdeler açılacaktır.
    Bu bilgiler bizim gerçek kimliğimizi göstermektedir. Bu deyimler asıl inancımızı anlatmaktadır. Bin dört yüz yıldır doğrularla haykıran bu Alevilerin sesi duyulmadı. Kendilerini tanıttılarsa da onları duymak istemeyenler duymadı.
    “İnsanlar bilmediklerinin düşmanıdır.” hadis-i şerifi insanların birbirlerini anlayamadıkları ve tanıyamadıkları için söylendiğine işarettir.
    Yüce Allah bizleri en doğru ve gerçek yola hidayet etmiştir. Bu doğru yolda dünyanın en kutsal inancına, İslam’ın özüne sahip olmakla onurlandırıldık. Çünkü İnsanlığın en kutsal inancını en yüce kaynaklardan öğrendik. Yüce Allah’ın hidayetiyle Hz. Muhammed’in sünnetiyle, Ehlibeytin rehberliğiyle, Müslümanlığın temelinde Aleviliğimizle ne kadar övünsek azdır. Bu kutsal inanca mensup olmakla dünyanın en mesut ve huzurlu kulları olarak ahirette sevinecek ve bahtiyar olacağız. Yüce Allah’ın ve Peygamberinin emrettiği şekliyle Ehlibeyt ipine sımsıkı tutunmaya ve Aleviliğimizin gereklerini yerine getirmeye yüce Allah bizi muvaffak etsin.
    Allah’ın rahmeti; Hakkı görüp Hakka tapanlara olsun.
    "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

    İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

    #2
    Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

    kendinizi bu şekilde tanıttığınız için teşekkürler. yalnız;

    "“Alevilik” Hz. Ali’ye bağlılıktır, Hz. Ali’nin yandaşı olmaktır, Hz. Ali’yi sevmektir, Hz. Ali’yi yüceltmektir. Bu bakımdan ilk Alevi Hz. Muhammed’dir. Çünkü Alevilik; Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye olan sevgi, bağlılık ve telkinleriyle oluştu."

    sözünüzde kastınız nedir? İmam Ali a.s. 'mı Muhammedî'dir, Hz. Muhammed s.a.a mi Alevidir? birbirine benzer gibi görünse de öncelik meselesini açar mısınız?

    ayrıca yukarıda bahsettiğim farkı yok sayarsak (ki eğer varsa o konuda tartışmak gerekir) neden şia ile ayrıldığınızı, hatta diğer arkadaşların bahsettiği iftiraların neden atıldığını, o iftiraların neler olduğunu, cevaplarını ve İran İslam İnkılabına bakışınızı yazar mısınız?

    böylece sizi daha iyi tanımış oluruz.
    KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

    Yorum


      #3
      Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

      Değerli kardeşim,
      Sizinde bildiğiniz gibi Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v), Hz. Ali (a.s)'nin yandaşlarına Şia (Alevi) ismini vermiştir. "Hz. Muhammed (s.a.a.v) Alevidir" demek istemedim, sadece Hz. Ali'nin taraftarlarına bu isimle hitap ettiğini belirtmek istedim. Tabiki Öncelik Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v)'tir, ondan sonra da İmamımız Hz. Ali (a.s.)'dir. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a.v) kendisinden sonra İmam olarak Hz. Ali (a.s)'yi bırakmıştır. Sizinle aramızda bir fark yok, Caferiler bizim kardeşlerimizdir.

      Biz Şia'dan ayrılmadık, Bizlerde sizler gibi Şiayız.
      Sünniler, Alevileri (Şia'yı) aşağılamak ve Alevilere hakaret etmek amacıyla bir çok isim takmışlardır.


      Şimdi yeterli zamanım yok, İftiralar hakkında daha sonra konuşuruz.

      Allahın selamı üzerinize olsun, Allah bizleri Resulullah (s.a.a.v)'ın ve Ehlibeyt'inin şefaatine kavuştursun.
      ALLAH BİZLERİ KURAN-I KERİM VE EHLİBEYT YOLUNDAN AYIRMASIN...
      "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

      İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

      Yorum


        #4
        Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

        İmamiyye ile Nusayriyenin farklarını anlatabilir misiniz Mekzun kardeş? Bir de tenasuha inanıyor musunuz?

        Ayrıca aşağıdaki linkte söylenenleri kabul ediyor musunuz? Nusayriliği doğru mu anlatmışlar? Nusayrilik Aliyullahilik midir?

        Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
        Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

        Yorum


          #5
          Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

          [quote author=Mehmet UFUKALP link=topic=20410.msg123946#msg123946 date=1303969824]
          İmamiyye ile Nusayriyenin farklarını anlatabilir misiniz Mekzun kardeş? Bir de tenasuha inanıyor musunuz?

          Ayrıca aşağıdaki linkte söylenenleri kabul ediyor musunuz? Nusayriliği doğru mu anlatmışlar? Nusayrilik Aliyullahilik midir?


          [/quote]

          Değerli kardeşim,
          Nusayriler imamiyye Şia'sındandır zaten... Arada bir fark yok. Bizler tenasuha değil, Ric'at a inanırız.
          Vermiş olduğunuz linkte söylenenleri kabul etmiyoruz. Abdurrahim Güzel'in yazmış olduğu bu yazı, yalan ve iftiradan ibarettir. Nusayriliği yanlış anlatmışlar. Nusayrilik, Aliyullahilik değildir.

          İnanç olarak; Kur'an-ı Kerim, Sünnet-i Nebevi ve Ehlibeyt üçgeninde İslam'a imanla bağlıyız. Bunlara aykırılık teşkil eden tanımlamaları inancımıza, değerlerimize müdahale ve saygısızlık olarak görüyor, bu tür yaklaşımlardan nemalanmayı düşünenleri de Esefle kınadığımızı ilan ediyoruz.


          Sizlere Arap Alevilerinin (Nusayrilerin) kurmuş olduğu bir derneğin internet adresinin linkini veriyorum.



          inanç ve itikadımızı daha ayrıntılı öğrenmek içinde;



          adresini tıklayabilirsiniz.

          Derneğin adı da, AKAD (Alevi Kültürünü Araştırma Derneği) HATAY / İskenderun

          Saygılar...
          "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

          İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

          Yorum


            #6
            Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

            bu bi ara hocaları tutuklanmıştı yasal olmayan Kur'an Kursu açtıkları gerekçesiyle.. Bu hatayda mıydı ve sizinle alakası var mı? biz de çok tepki göstermiştik, yıllardır alevilerin Kur'an okumamalarından şikayetçiydiniz güya.. şimdi ne diye Kur'an okurken bunları tutukladınız diye..

            Yorum


              #7
              Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

              Elbette ki bir din, mezhep, ekol, mektep için en geçerli bilgi, o dinin, mezhebin, ekolün kendisinin kendisi hakkında verdiği bilgidir.

              Bu güne kadar Nusayrilik hakkında hiç bir nusayriden bir şey duymamıştık. Eğer Caferiyeyi İmamiyyei İsnaaşeriyyenin aynısı ise hiç bir problem yok.
              Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
              Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

              Yorum


                #8
                Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                Yasal olmayan Kur'an Kursu açtıkları gerekçesiyle tutuklanan hocalar, bizim hocalarımızdı ve olay Hatay'da olmuştu. Allah'a şükürler olsun şimdi serbestler.

                Nusayrilik; Caferiliğin, İmamiyyenin aynısı... Yani sorun yok.
                "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

                İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                  mekzun arkadaş öncelikle diğer arkadaşlarının aksine kızmadan hakaret etmeden kendinizi tanıttığın için tekrardan teşekkürler ve kusura bakmazsan sizi daha iyi tanıyabilmek için yukarıdaki sorularımı yineleyeceğim.

                  neden şia ile ayrıldığınızı, hatta diğer arkadaşların bahsettiği iftiraların neden atıldığını, o iftiraların neler olduğunu, cevaplarını ve İran İslam İnkılabına bakışınızı yazar mısınız?

                  siz bizim hiçbir farkımız yok diyorsunuz ama ben hala niye farklı bir fırkaymışsınız gibi algılandığınız merak ediyorum? bahsettiğiniz sitelerde yukarıda sorduklarıma cevap bulamamıştım. hatta buradaki bir arkadaşınız İran da sizlere kötü muamele yapıldığını ima etmişti?

                  şimdi bu ayrımın ne olduğunu ve neden şianın sizlere tavır aldığını ve sizlerin neden İran İslam İnkılabına tavır aldığınızı öğrenmek istiyorum. madem hiçbir fark yok neden farklı bir fırka gibi görülüyorsunuz?
                  KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                    ben de yukarıda incelediklerimden humus farkını gördüm ilk etapta.. humus hakkında ne düşünüyorsunuz bunu furuu din arasında göremedim?..

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                      [quote author=Qom_u_aşk link=topic=20410.msg123982#msg123982 date=1304015473]
                      ben de yukarıda incelediklerimden humus farkını gördüm ilk etapta.. humus hakkında ne düşünüyorsunuz bunu furuu din arasında göremedim?..
                      [/quote]

                      Humus tabi ki vardır. Bireysel olarak her fert yıllık karının beşte birini fakir fukaraya hayır şeklinde dağıtır.

                      [quote author=hatt-ı imam link=topic=20410.msg123967#msg123967 date=1303995233]siz bizim hiçbir farkımız yok diyorsunuz ama ben hala niye farklı bir fırkaymışsınız gibi algılandığınız merak ediyorum? bahsettiğiniz sitelerde yukarıda sorduklarıma cevap bulamamıştım. hatta buradaki bir arkadaşınız İran da sizlere kötü muamele yapıldığını ima etmişti?[/quote]

                      Bu konuda yeterli bilgiye sahip değilim. Bu yüzden özür dileyerek sorunuza yanıt veremiyorum ama başka bir kardeşim size yanıt verebilir.
                      "İlmin cevherini ehlinden men etmeyin, ilmin cevherinin ehline zulmetmiş olursunuz. İlmin cevherini ehlinden olmayanlara vermeyiniz, aksi takdirde ilmin cevherine zulmetmiş olursunuz."

                      İmam Hz. Cafer-i Sadık (a.s)

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                        Öncelikle Şia kardeşlerime şunu sormak istiyorum. Abdurrahim Güzel sahte ismiyle yazılmış olan o iftira dolu makaleye ve anlatılan olaylara gerçekten doğru olma ihtimali veriyor musunuz? yani bırakalım itikad konusundaki iftiraları tarihi olayları anlatırken Arap Alevilerinin hacerul esvedi çalması, hacıları öldürmesi vb. olayları acaba biz Arap Alevilerimi yaptık? Tarih bilginizi biraz kurcalayın bakalım…

                        Aramızdaki farkları hep merak ediyorsunuz daha öncede söyledim Şia kesimi ile 11 ve 12. imamların naibi konusunda ayrılıyoruz. Bizler Muhammed bin Nusayrinin bablığına ve sırasıyla gelen dört vekile inanıyoruz sizler ise sadece dört vekile inanıp bab'ı inkar ediyorsunuz. Aramızda başka fark yok. ha birde recati sizden biraz farklı yorumlarız.
                        Humus gelince bizde vardır. Allah ın hakkı olan beşte bir her alevinin Allah’ın ayette emrettiği şekilde harcaması gerektiğine inanırız.

                        diğer arkadaşlarının aksine kızmadan hakaret etmeden kendinizi tanıttığın
                        hatt-ı imam burada bahsettiğin bizsek sana geçen tartışmada kimse hakaret etmedi aslında hakareti sen yaptın…
                        iftiralara gelince bunların neden bize atıldığı istersen başlatan kişiye hasan bin musa nevbahtiye sor. İftiraları o başlattı sizin bazı alimlerinizde devam ettirdi.

                        من لم يكن علويا حين تنسبه فما له في قديم الدهر مفتخر
                        أبو النواس

                        Nesebini (inancını) sorduğunda Alevi değilse, o kişinin Ahiret günü övüneceği hiçbir şeyi yoktur.
                        Ebu Nevves

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                          Mekzun kardeş, Ricati nasıl tanımlıyorsunuz? Arap alevilerinin yoğunlaştığı Hatay, Adana, Mersin ve Antep illerinde bolca reenkarnasyon hikayeleri anlatılmaktadır. Tenasüh hikayelerinden bahsedilmektedir. Sizin ricat anlayışınız, ruhların beden değiştirerek yeniden dünyaya gelmesi ve bu durumun ilelebet böyle devam etmesi midir?
                          Beşşar Esad bir İslam Kahramanıdır.
                          Suriye İmtihanında İran İslam Cumhuriyetinin yanında yer almayanlar amerikan Emperyalizmi ve İsrail Siyonizminin yanındadırlar. Ve İslamın karşısındadırlar.

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)

                            Abdurrahim güzel adında benim hocam vardı kayseri ilahiyattan.. makaleyi görebilir miyim bu ismin sahte olduğundan emin misiniz?

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Alevi Müslümanlar (Nusayriler - Arap Alevileri)


                              Ricati nasıl tanımlıyorsunuz?
                              mehmet bey her ne kadar sorunuz mekzun kardeşime olsada ben cevaplayayım. bizdeki recat inancında cennet, cehennem ve ahiret inancını kabul eden bir recattir. Şia kesiminin hakkımızda düşündüğü gibi bir reenkarnasyon olayı yoktur.

                              Arap alevilerinin yoğunlaştığı Hatay, Adana, Mersin ve Antep illerinde bolca reenkarnasyon hikayeleri anlatılmaktadır.
                              hikaye değil gerçekten yaşanan olaylar. ve bu olaylarda yeniden doğan çocuklarla konuşuyoruz 5 yaşında bir çocuk eski ailesini hatta onlara has gizili sırları anlatması hikaye değil gerçektir. ve bu gerçeğe defalarca şahitlik ediyoruz biz. belkide basına yansıyan bazı vakalarda çocukların yaşı 10 ve üzerinde olabilir ama biz o çocuğun küçükte konuşmaya yeni başladığı günlere şahitlik etmişiz. birde basına yansımayan çocuklarını basına göstermeyen aileler var. her mahallede her yerde bu tür vakalrla karşılaşılmakta bizim yaşadığımız yerde.

                              Sizin ricat anlayışınız, ruhların beden değiştirerek yeniden dünyaya gelmesi ve bu durumun ilelebet böyle devam etmesi midir?
                              değildir. bizdeki yeniden doğruş ruhun kemale ermesi için bir kaç defa dünyaya tekrar dönmesidir yani recattir. ilelebet diye bir şey yoktur. ama sizdeki kısmi recaten farkı herkesin başına gelecek bir recat. takrar ediyorum bu recat inancında cennet, cehennem ve ahiret inancı da vardır.

                              Abdurrahim güzel adında benim hocam vardı kayseri ilahiyattan.. makaleyi görebilir miyim bu ismin sahte olduğundan emin misiniz?
                              qum kardeşim bu adamı bizde araştırdık bakın arkadaşınız yukarıda link verilmiş
                              Gönderen: Mehmet UFUKALP
                              Alıntı Ekle
                              İmamiyye ile Nusayriyenin farklarını anlatabilir misiniz Mekzun kardeş? Bir de tenasuha inanıyor musunuz?

                              Ayrıca aşağıdaki linkte söylenenleri kabul ediyor musunuz? Nusayriliği doğru mu anlatmışlar? Nusayrilik Aliyullahilik midir?

                              http://www.enfal.de/orta13.htm
                              linkteki yazıyı okuyun. okumamışsanız daha önce. bu yazının yazarına ulaşmayı çok denedik neye dayarak hangi belgelere dayanarak bunları yazdığını öğrenmek için. cevap çıkmadı. bu isimde bir prof varmış mail adresine ulaştık. mesajlar gönderdik "bu makalenin yazarı sizmisiniz" diye sorduk cevap gelmedi. madem sizin tanıdığınız mümkünse sizden ricam bu kişiye ulaşabilrsiniz ona sorun kendisine mi ait bu yazı? eğer kendisine aitse sizden ricam bir ileteşim adresi versin onunla konuşalım neye dayanarak yazdığını bizde bilelim.


                              من لم يكن علويا حين تنسبه فما له في قديم الدهر مفتخر
                              أبو النواس

                              Nesebini (inancını) sorduğunda Alevi değilse, o kişinin Ahiret günü övüneceği hiçbir şeyi yoktur.
                              Ebu Nevves

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X