Ynt: Kerbela'da Peygamberin Atı
Evet Leyla; Aliekber'ine Kerbelâ'da inen o kılıçlar, şimdi değil, çok önceden bilenmişti hınçla...
Boynunda Müslümanların kılıcını görmediği sürece Müslüman olmamakta direnen ve ancak Mekke fet-hinde ele geçirilirse canını kurtarmak için kelime-i şahadet getiren, ama gerçekte İslâm'ı asla kabul etmediği herkesçe bilindiğinden, kalbinin İslâm'a ısınması için kendisine bütçeden, "Muellefe't-il Kulub" aidatı bağlanan Ebu Süfyan'ın torunu Yezid, Hz. Resululla-h'ın (s.a.a) torunu İmam Hüseyin'den (a.s) intikam almaktaydı burada...
Murtaza Ali'ye (a.s) kin besleyenler, bu kinlerini onun ailesine kusmaktaydılar Kerbelâ'da...
Neyse... Bu söz uzadıkça uzar Leyla... Derin mi derin bir yara, acı mı acı bir vakıadır çünkü...
Evet... Meydan ansızın boşalmış, etrafımızda kimsecikler kalmamıştı.
Cesetlerle dolu meydanın orta yerinde bir tek biz vardık şimdi.
Sen bilmezsin Leyla; savaş meydanlarında böylesine yiğitlikler gösteren bir cengâverin, meydanın orta yerinde birdenbire tek başına bırakılması hayra alâmet değildir.
Tuhaf bir duygu sarmıştı o sırada içimi...
Bu sessizlik bir fırtınanın habercisiydi.
Ve...
Yanılmadığımı anlamakta gecikmedim.
Er meydanlarının "er"likten en uzak, mertliğe hiç sığmayan en umulmadık kalleşliklerden birine uğramıştık:
Yakın mesafeden ok ve mızrak yağmuru!..
Ağla Leyla. Ağla... Artık sus demeyeceğim sana...
Hem, kim ağlama diyebilir ki Aliekber'e ağlayana?
Nasıl söylesem şimdi bunu sana, Leyla?
O oklardan birinin Aliekber'in boğazına saplandığını görünce, can evimden vuruldum!
Dizginler ansızın gevşeyiverdi.
Ali'nin sıcak kanı yelelerimden süzülüyordu.
Evet Leyla; Aliekber'ine Kerbelâ'da inen o kılıçlar, şimdi değil, çok önceden bilenmişti hınçla...
Boynunda Müslümanların kılıcını görmediği sürece Müslüman olmamakta direnen ve ancak Mekke fet-hinde ele geçirilirse canını kurtarmak için kelime-i şahadet getiren, ama gerçekte İslâm'ı asla kabul etmediği herkesçe bilindiğinden, kalbinin İslâm'a ısınması için kendisine bütçeden, "Muellefe't-il Kulub" aidatı bağlanan Ebu Süfyan'ın torunu Yezid, Hz. Resululla-h'ın (s.a.a) torunu İmam Hüseyin'den (a.s) intikam almaktaydı burada...
Murtaza Ali'ye (a.s) kin besleyenler, bu kinlerini onun ailesine kusmaktaydılar Kerbelâ'da...
Neyse... Bu söz uzadıkça uzar Leyla... Derin mi derin bir yara, acı mı acı bir vakıadır çünkü...
Evet... Meydan ansızın boşalmış, etrafımızda kimsecikler kalmamıştı.
Cesetlerle dolu meydanın orta yerinde bir tek biz vardık şimdi.
Sen bilmezsin Leyla; savaş meydanlarında böylesine yiğitlikler gösteren bir cengâverin, meydanın orta yerinde birdenbire tek başına bırakılması hayra alâmet değildir.
Tuhaf bir duygu sarmıştı o sırada içimi...
Bu sessizlik bir fırtınanın habercisiydi.
Ve...
Yanılmadığımı anlamakta gecikmedim.
Er meydanlarının "er"likten en uzak, mertliğe hiç sığmayan en umulmadık kalleşliklerden birine uğramıştık:
Yakın mesafeden ok ve mızrak yağmuru!..
Ağla Leyla. Ağla... Artık sus demeyeceğim sana...
Hem, kim ağlama diyebilir ki Aliekber'e ağlayana?
Nasıl söylesem şimdi bunu sana, Leyla?
O oklardan birinin Aliekber'in boğazına saplandığını görünce, can evimden vuruldum!
Dizginler ansızın gevşeyiverdi.
Ali'nin sıcak kanı yelelerimden süzülüyordu.
Yorum