Ynt: Nehc’ul Belağa’yı Tanıyalım
207
(Sıffin savaşında İmâm Hasan aleyhisselâmın savaşa katıldığını görünce buyurdular ki.)
Şu genci tutun, belimi kırmasın benim. Çünkü bu ikisinin (Hasan ve Huseyn aleyhimesselâm) ölmelerini, Rasûlullah'ın soyunun kesilmesini istemem; bana pek ağır gelir bu.
212
(Ashabı Şamlılarla savaşta zaaf gösterince buyurdular ki
Allah'ım, kullarından hangi kul, bizim cevre, zulme dayanmayan, adaletin ta kendisi olan, dinde, dünyada bozgunculuğa sebep olmayan, hem dîni, hem dünyâyı düzene sokan sözlerimizi duydu da duyduktan sonra kabûl etmedi, senin dînine yardım etmediyse, senin dînini üstün etmekten çekindiyse, ey tanıkların ulusu, senin ona tanık olmanı, onun aleyhinde yeryüzünde ve göklerinde bulunanların hepsinin de tanıklık etmesini dileriz.
Sen de ona artık yardım etme, etmezsin de; onu günahıyla azaplandır, azaplandırırsın da.
173
(Sıffin'den sonra, Nehrivan'dan önce)
(Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihi) Vahyinin emini, peygamberlerinin sonuncusu, rahmetinin müjdecisi, azâbının korkutucusudur.
Ey insanlar, gerçekten de ben bu işe, insanların en lâyığı, Allah'ın bu hususta emirlerini en iyi bileniyim. Birisi, bu hususta münâzaaya kalkışır, fitneyi uyandırırsa onun, ya hakkı kabûlü dilenir, yahut da onunla savaşa girişilir. Ömrüm hakkı için imâmet, bütün insanların bir araya gelip rey vermeleriyle olmayacağı gibi zâten de buna imkân yoktur. Ancak bu işe ehil olanlar, orada bulunmayanlar hakkında rey yürütebilirler; bundan sonra da o toplulukta bulunanların bu reyden dönmeleri, bulunmayanın da başka birini seçmesi mümkün olamaz.
Bilin ki ben, iki çeşit adamla savaşmadayım: Birisi, kendi hakkı olmayan şeyi iddiâ etmekte; öbürü, kendisine gerekeni yapmamakta. Allah kulları, Allah'tan çekinmenizi tavsiye ederim size; çünkü bu çekinmek, insanlara tavsiye edilecek en hayırlı şeydir; Allah katında da işlerin, sonu bakımından en hayırlısıdır.
Sizinle kıble ehli arasında savaş kapısı açıldı. Bu bayrağı gerçek duraklarda görüşe sâhip olan, can gözü açık ve bilgili bulunan kişiler taşıyabilirler. Size buyurulanı yapın; yapma denenden çekinin. Bir iş sizce iyi anlaşılmadan ona koşmayın; çünkü başkalarının inkâr ettikleri şeyleri de düzüp koşmak gerekiyor bize. Bilin ki elde etmeyi dilediğiniz şu dünyâ, bâzı kere sizi öfkelendirir, bâzı kere hoşnût eder; fakat ne sizin evinizdir, ne konaklama yeriniz; siz onun için, orda kalmak için yaratılmadığınız gibi oraya da dâvet edilmediniz. Bilin ki o, size bâki değildir; siz de orada bâki olamazsınız. O, sizi aldatır ama çekindirir de. Çekindirmesine bakın da aldanmayın ona; korkutmasına bakın da tamah etmeyin ona. Orada, dâvet edildiğiniz yere hazırlanmaya bakın; gönüllerinizden dünyâ sevgisini atın. Ellerinizden, ona ait bir şey alınırsa hiçbiriniz, halayıklar gibi ağlayıp sızlanmaya kalkmasın. Allah'ın nimetinin, hakkınızda tamamlanması için Allah'a itâat ederek sabırlı olun. Kitabının buyruklarını korumanız emredilmiştir size, onları korumaya çalışın. Bilin ki dîninizi koruduktan sonra dünyânızdan bir şey yitirmeniz, size zarar vermez. Bilin ki dîninizi yitirirseniz, dünyânıza ait bir şey korumanız, size fayda etmez. Allah kalplerinizi ve kalplerimizi hakka yöneltsin; bize de, size de sabrı ilhâm eylesin.
40
(Hâricîlerin, hüküm ancak Allah'ındır demelerini duyunca buyurdular ki
Doğru bir söz; fakat onunla batıl murât edilmede. Evet, gerçekten de hüküm ancak Allah'ın; ama bunlar, emri ancak Allah verir diyorlar; oysa ki insanlara iyi, yahut kötü, mutlaka bir emir sâhibi gerektir. İnanan, onun buyruğu altında işe koyulur; kâfir, onun sâyesinde faydalar bulur; Allah, takdir ettiği zamânı onunla yürütür. Mallar, ganimetler, o yüzden toplanır; yollar, o yüzden emin olur; zayıfın hakkı, kuvvetliden onunla alınır da iyi kişi huzura erer; kötüden görmez zarar.
(Bir rivâyette de Hâricilerin sözlerini duyunca buyurmuşlardır ki
Ben de sizin aranızda, sizin hakkınızdaki Allah hükmünü beklemekteyim.
(Sonra buyurmuşlardır ki
İyi bir emir sâyesinde temiz kişi işe koyulur; kötü emir yüzünden de kötü kişi fayda bulur; zamanı bitinceye, ölümü yetinceye dek bu böyle sürer gider.
208
Hüküm kabûl etmesini zorladıkları zaman buyurdular ki:
Ey insanlar, sizi savaşın zayıflatmasını istediğimi sanıp durmadasınız; oysa ki savaş, sizi zayıf düşürürse düşmanı sizden ziyade zayıf düşürür.
Fakat ne çâre; dün buyruk vermedeydim, bugün buyruk altına girdim. Dün nehyediyordum sizi, bugün siz beni nehyediyorsunuz. Yaşamayı seviyorsunuz; ben de istemediğiniz şeye sizi zorlayamam.
207
(Sıffin savaşında İmâm Hasan aleyhisselâmın savaşa katıldığını görünce buyurdular ki.)
Şu genci tutun, belimi kırmasın benim. Çünkü bu ikisinin (Hasan ve Huseyn aleyhimesselâm) ölmelerini, Rasûlullah'ın soyunun kesilmesini istemem; bana pek ağır gelir bu.
212
(Ashabı Şamlılarla savaşta zaaf gösterince buyurdular ki

Allah'ım, kullarından hangi kul, bizim cevre, zulme dayanmayan, adaletin ta kendisi olan, dinde, dünyada bozgunculuğa sebep olmayan, hem dîni, hem dünyâyı düzene sokan sözlerimizi duydu da duyduktan sonra kabûl etmedi, senin dînine yardım etmediyse, senin dînini üstün etmekten çekindiyse, ey tanıkların ulusu, senin ona tanık olmanı, onun aleyhinde yeryüzünde ve göklerinde bulunanların hepsinin de tanıklık etmesini dileriz.
Sen de ona artık yardım etme, etmezsin de; onu günahıyla azaplandır, azaplandırırsın da.
173
(Sıffin'den sonra, Nehrivan'dan önce)
(Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihi) Vahyinin emini, peygamberlerinin sonuncusu, rahmetinin müjdecisi, azâbının korkutucusudur.
Ey insanlar, gerçekten de ben bu işe, insanların en lâyığı, Allah'ın bu hususta emirlerini en iyi bileniyim. Birisi, bu hususta münâzaaya kalkışır, fitneyi uyandırırsa onun, ya hakkı kabûlü dilenir, yahut da onunla savaşa girişilir. Ömrüm hakkı için imâmet, bütün insanların bir araya gelip rey vermeleriyle olmayacağı gibi zâten de buna imkân yoktur. Ancak bu işe ehil olanlar, orada bulunmayanlar hakkında rey yürütebilirler; bundan sonra da o toplulukta bulunanların bu reyden dönmeleri, bulunmayanın da başka birini seçmesi mümkün olamaz.
Bilin ki ben, iki çeşit adamla savaşmadayım: Birisi, kendi hakkı olmayan şeyi iddiâ etmekte; öbürü, kendisine gerekeni yapmamakta. Allah kulları, Allah'tan çekinmenizi tavsiye ederim size; çünkü bu çekinmek, insanlara tavsiye edilecek en hayırlı şeydir; Allah katında da işlerin, sonu bakımından en hayırlısıdır.
Sizinle kıble ehli arasında savaş kapısı açıldı. Bu bayrağı gerçek duraklarda görüşe sâhip olan, can gözü açık ve bilgili bulunan kişiler taşıyabilirler. Size buyurulanı yapın; yapma denenden çekinin. Bir iş sizce iyi anlaşılmadan ona koşmayın; çünkü başkalarının inkâr ettikleri şeyleri de düzüp koşmak gerekiyor bize. Bilin ki elde etmeyi dilediğiniz şu dünyâ, bâzı kere sizi öfkelendirir, bâzı kere hoşnût eder; fakat ne sizin evinizdir, ne konaklama yeriniz; siz onun için, orda kalmak için yaratılmadığınız gibi oraya da dâvet edilmediniz. Bilin ki o, size bâki değildir; siz de orada bâki olamazsınız. O, sizi aldatır ama çekindirir de. Çekindirmesine bakın da aldanmayın ona; korkutmasına bakın da tamah etmeyin ona. Orada, dâvet edildiğiniz yere hazırlanmaya bakın; gönüllerinizden dünyâ sevgisini atın. Ellerinizden, ona ait bir şey alınırsa hiçbiriniz, halayıklar gibi ağlayıp sızlanmaya kalkmasın. Allah'ın nimetinin, hakkınızda tamamlanması için Allah'a itâat ederek sabırlı olun. Kitabının buyruklarını korumanız emredilmiştir size, onları korumaya çalışın. Bilin ki dîninizi koruduktan sonra dünyânızdan bir şey yitirmeniz, size zarar vermez. Bilin ki dîninizi yitirirseniz, dünyânıza ait bir şey korumanız, size fayda etmez. Allah kalplerinizi ve kalplerimizi hakka yöneltsin; bize de, size de sabrı ilhâm eylesin.
40
(Hâricîlerin, hüküm ancak Allah'ındır demelerini duyunca buyurdular ki

Doğru bir söz; fakat onunla batıl murât edilmede. Evet, gerçekten de hüküm ancak Allah'ın; ama bunlar, emri ancak Allah verir diyorlar; oysa ki insanlara iyi, yahut kötü, mutlaka bir emir sâhibi gerektir. İnanan, onun buyruğu altında işe koyulur; kâfir, onun sâyesinde faydalar bulur; Allah, takdir ettiği zamânı onunla yürütür. Mallar, ganimetler, o yüzden toplanır; yollar, o yüzden emin olur; zayıfın hakkı, kuvvetliden onunla alınır da iyi kişi huzura erer; kötüden görmez zarar.
(Bir rivâyette de Hâricilerin sözlerini duyunca buyurmuşlardır ki

Ben de sizin aranızda, sizin hakkınızdaki Allah hükmünü beklemekteyim.
(Sonra buyurmuşlardır ki

İyi bir emir sâyesinde temiz kişi işe koyulur; kötü emir yüzünden de kötü kişi fayda bulur; zamanı bitinceye, ölümü yetinceye dek bu böyle sürer gider.
208
Hüküm kabûl etmesini zorladıkları zaman buyurdular ki:
Ey insanlar, sizi savaşın zayıflatmasını istediğimi sanıp durmadasınız; oysa ki savaş, sizi zayıf düşürürse düşmanı sizden ziyade zayıf düşürür.
Fakat ne çâre; dün buyruk vermedeydim, bugün buyruk altına girdim. Dün nehyediyordum sizi, bugün siz beni nehyediyorsunuz. Yaşamayı seviyorsunuz; ben de istemediğiniz şeye sizi zorlayamam.
Yorum