Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

HüZüN ÇeKMeCeM

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

    Ömrüm hep kış oldu, boranlı karlı

    Ben bahar beklerim bahar ne zaman?

    Baktım etrafıma dört ahu zarlı.

    Bekliyor şafağı, seher ne zaman?

    Vuslat neden böyle güç oldu Mevla?

    Sandım emeklerim hiç oldu Mevla.

    Mazlum olmak bile suç oldu Mevla.

    Zalimin üstüne sefer ne zaman
    ?
    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

    Yorum


      Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

      Yaşlandı artık dünya yorgunuz..
      Kirlendi artık ruhlar solgunuz..
      Savrulduk artık tenha bir yoluz..
      Kaybolduk artık bir var bir yokuz..
      Bu yüzden mahsunuz..
      Bu yüzden mağlubuz..
      Bu yüzle gelmeye mahcubuz..
      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

      Yorum


        Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

        Yusuf’san önce sevmekle başlayacaksın çileye…
        Öyle bir seveceksin ki; şüphe olmayacak içinde.
        Öyle saf, öyle temiz olacak işte.
        En yakınların kesecek başını…
        En yakınların itecek seni karanlıklara…
        En yakınların yakacak her zerreni.
        Ve sen güzel görecek, güzel bakacaksın her şeye…

        Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor
        Bu dünya perdesinde Yusuf olmayı seçtiysen, önce dar kapılardan geçeceksin…
        Dört duvara dokunacaksın, her köşe başında bir kuyu olacak sen girecek - sen çıkacaksın.

        Her çıkış bir başlangıç, her düşüş bir devrin bitişi olacak.
        Ve O’ndan başka kimseyi imdada çağırmayacaksın.
        Zindanların yakın edecek bütün yaratılmışı.

        Dağlar yoldaşın, taşlar arkadaşın, kuyular sırdaşın olacak.
        Önce sıla yakacak içini…
        Sonra adı hasret olan tüm özlemler gelecek peşinden…
        Sabırla başlayacak dünya sürgünün.

        Yusuf olmak zor çok zor…“Nurunda hoş, narında” diyeceksin.
        Tüm ateşleri gül diye tutacaksın.
        Kor önce avucunu, sonra yüreğini yakacak, susacak susacaksın

        “ Ah” demeyi bile çok göreceksin diline.
        Şikâyet kapılara gelip gelip gidecek eski yerine
        Sevmenin ne zor olduğunu elbet anlayacaksın.

        Yusuf olmak zor çok zor…
        Köle olup önce pazarlarda satılacaksın…
        Saraylara ayağında kelepçeyle gireceksin.
        Toprak değecek tenine, rüzgâr savuracak tanelerini gözlerine
        Kimse inanmazken sana, yitirmeyeceksin hiç ümidi.
        Hamken yanacak, yandıkça pişeceksin,

        “Elhamdülillah” kemerini kuşanacaksın,
        Çileden geçmeden gidilmez hiçbir yere
        Çekecek çekecek hep pişeceksin…
        İmtihanı öyle kolay olmayacak aşk yolunun
        Her adımda bir kez daha bileneceksin.

        Yusuf olmak zor çok zor…
        Her yanışında anlayacak; Yusuf olmak zor diyeceksin.
        Sonra aşkın ne zehir olduğunu tadacaksın,
        Kılıçtan keskinliğini, nankörlüğünü, acizliğini
        Yolun zindanlara düşecek, edep perdesinin ardında bekleyeceksin.

        Beyaza değen siyah temizlenene kadar sürecek bekleyişin.
        Öyle kolay olmayacak siyahtan arınmak,
        Yani seneler sürecek bekleyişin.
        Kapılara asılacak Yusuf gömleğin,
        Bakıp bakıp, eğeceksin başını

        Ama mahcubiyetten değil, yine edepten olacak sakınışın.
        Ne zamanki sebepler kapısını kapatıp tümden,
        Dönünce yüzünü Rahmana bir haber gelecek gaybtan:
        “Yusuf tertemizdir günahtan”
        Sultanlığın yolu zindandan geçecek bileceksin…

        Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor
        Yusufken sultan olmakta zor
        Hele Yusuf’un Yakup’u olmak, işte o hepsinden zor…
        "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
        "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

        Yorum


          Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

          Sen Mehdi (a.f), hadi ve hidayetçisin

          Ey can-ı cihan, ey ümid-i insan!

          Kavuşmanın tadını alamaz,

          Ayrılık acısını tatmayan.

          Sabır sermayemiz çok az kaldı,

          Ayrılığının hüznü ise çoğaldı.

          Ey canlar Canı artık daha fazla

          Bekleme
          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

          Yorum


            Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

            Umut Çelik Bir Zırh


            Bir kara kaderdir.
            Bir kara yazgıdır.
            Tutturmuşuz bitmezinden...

            Bir yara olmuş karamsarlık
            İyileşmezinden...

            Hasret gönlü parçalamış tut ki!
            Gözlerde yaş dinmezinden...

            Ve umut çelik bir zırh
            Delinmezinden..!
            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

            Yorum


              Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

              Durup dinlediğim sessizliğindi önce...
              İncinmiş yanlarından tanımıştım seni.
              İç’im yanmıştı kapının arkasına çömelip ellerini başının arasına aldığında

              Sözcüklerine bağladım tebessümü Yâr...
              Yürünesi yollar kapanası olduğunda kanadı yitik turnalar gördüm rüyamda...

              Sustun.... zayii oldum...

              Ellerimi cebime koydum, hüzün bulaştı parmaklarıma...
              Poyrazın zulmune takıldı uçurtmalarım...



              Yüreğime takıldı ayaklarım. Düş’tüm; dizleri kanadı kısa pantolonlu çocukluğumun... Cân’ımı yaktı masallar...
              İltica ettiği ülkeden sınırdışı edilmiş olmanın hüznü ile açtım ellerimi Yıldızların Sahibine...
              Bir yaş düştü iç’ime...
              Ardından bir kelam dilime....

              La Tâknatu ... La Tâknatu minAllah...

              Düş’tüm kuyuların dibine... ama hiç düşmedim zifiri karanlık ümitsizliğe Yâr ...

              Haydarpaşa bile grilere büründü... ben düşmedim ümitsizliğe...
              Mavinin yankısı vardı yüreğimde...

              Malumun olsun Yâr... bir düş değdi çocuk yüreğime...

              Âşkı sobeliyorum iç’imde...

              Kafesini açtım bunca zaman korumaya çalıştığımın...

              "Git gayri... Ben senden geçtim" dedim.. "Git o Yârin ellerine..."

              Titredi küçük kuş...
              Çırpındı ... uçtu...

              Hicreti ellerine...

              Aç pencereni... Sokaklar ayaz...

              Güneş ısıtmaz avuçların kadar...

              Mülteciyim...

              Aç ellerini Yâr...

              Aç ellerini..



              TAMER AKTAN
              "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
              "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

              Yorum


                Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                Gözyaşı


                Öyle umutlarım vardı ki seher olunca şebnem toplardı
                bakire yüzüne,
                Fahişe geceler utancından ter dökerdi zifaf odasında.
                Gelincikler bahar gelmeden açar,
                muhabbet kuşları kafesinde bile en güzel özgürlüğü
                yaşardı.
                Akan, sular değildi sanki
                Sevdiğini gurbete gönderen masum bir sevdanın
                gözyaşıydı.
                Öyle bir aşkım vardı ki benim, henüz toz konmamış,
                Rüyası tabir edilmemişti Yusuf'un.
                Yetim kalmamıştı çocuklarım!
                Akşam oldu mu mihraba, gündüz oldu mu minbere
                koşardı ümitlerim.
                Kerem dağları delmemiş, Mecnun Leyla demekten hayâ
                ederdi yanımda,
                Soğuk kış gecelerinde ateşim,
                Sıcak yaz gecelerinde serinliğim olurdu
                Medine sokaklarında ağlayan yetimin gözyaşları,
                Sonbaharı ve ilkbaharı olmazdı dünyamın,
                Bir gece yağmur yağdı mı, sabahı güneş açardı ümitlerim,
                Yazı beklemezdi.
                Kafesteki kuşlara özgürlük,
                Özgür kuşlara hücredeki ayağı prangada mahkumun
                şiirlerini okurdu gardiyan düşmanı düşlerim.
                Tinerci çocuklar yuva olurdu çatısız rüyalarıma.
                Ama şimdi ne oldu bana.
                Güvendiğim dağlara kar yağdı yaz aylarında
                Birden söndü yıldızlar,
                Karardı gökyüzüm.
                Güneşi tutuldu hilâli, kayboldu hayallerimin.
                Artık ağlamıyor çocuklarım babam yok diye.
                Riyakâ şehir!
                Kuzu kılığında kurtlar…
                Sevinci matem, matemi sevinç yüzler.
                Sahte dolarlar, kirli hava, sarhoş kusmuğu sokaklar…
                Öyle bir derdim var ki Kerbelâ kadar sıcak,
                Kufe kadar soğuk durur bedenimde.
                İhanet sokaklarında Ashab-ı Uhdud,
                İzzet doruklarında Ashab-ı Kehf'i zemzeme eder gizli
                sevdam.
                Hâmân, Karun, Samirî dolu caddelerde
                Ceylan'ın kefilini arar muzdarip ruhum.
                Kime güvendiysem bırakıp gitti beni, yapa-yalnız kaldım
                Medine'de.
                Medine Şam olmuş, ihanet kokar sokakları,
                Adanmış iffetli kızın mihrabı işgal edilmiş,
                Fahişe nefesi kokar Mescid-i Dirar.
                Ey Şimr, Nasıl kıydın Zeyneb'ime,
                Hayâ etmedin mi Ümm-ü Ebiha'dan
                Kerbelâ kadar taş düşsün bin yıllık mirasınıza.
                Her sabah yıkılır bin yıllık ümitlerim,
                Hızır şimdi Musa'yı arar şehir karanlıklarında.
                Daha dönmedi o yol sevdalısı.
                Sevgili elleri bağrında yolunu gözler.
                Rebeze ah Rebeze!
                Nasıl mezar oldun yol sevdalısına,
                Neden yol vermedin, ruhunu kelepçeledin o kuru ağacın
                altına.
                Kurumuş ağacın o yol gülünü de kurutacağını bilemedin mi?
                Yoksa sende mi ihanet ettin bu davaya?
                Sen ki ümidini kesmiş kurumuştun…
                Hiç mi utanmadın Medine hurmalıklarından!
                Sesini duymadın mı sevdamın, kuyunun derinliklerinden?
                Sen de mi Şam'a özendin dostlarım gibi?
                Şam'a mı kandın, Medine varken?
                Şam'a güvenme demedim mi sana?
                İhanetin alamayacağı şey ve kimse yoktur Şam'ın fahişe
                sokaklarında.
                Ama ihanet alınamaz demedim mi sana?
                Alınacak bir şey olsaydı, Kufe'de yalnız kalır mıydı kanlı
                Mihrabım?
                Ağıt yakar mıydı Kufe ördekleri?
                Güneş tutulur muydu bu yıl?

                Kadri ÇELİK
                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                Yorum


                  Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM


                  Gülün yanağındaki şebnemi
                  Sekine'nin kulaklarından dökülen
                  Kan görür gözlerim.
                  En azından küpesiz kulaklara teselli.


                  Yalan dünyanın
                  Tek nedensiz gerçeği,
                  Gönül iklimime tecelli eden
                  Renksiz aşkıdır Kerbela'nın.


                  Yakın sabahlarda yine kırlangıçlar
                  Su taşıyacak
                  Bu aşka susamaktan kurumuş dudaklara.
                  Suya kanmış kertenkelelerin inadına.


                  Adem hubut edecek firdevs'ten,
                  Nuh'un gemisi yine oturacak Cudi'ye,
                  Musa yine ateş görecek Sina'da,
                  Salih'in devesi kesilecek,


                  Mesih ölüleri diriltecek aniden,
                  Ashab-ı Kehf mağaraya sığınacak,
                  Ashab-ı Uhdud ateşte yakılacak,
                  Zekariyya testerelerle biçilecek,
                  İbrahim'e gül olacak ateş,
                  Muhammed haykıracak Mina'da.


                  Hubel ve Uzzalar tarihe gömülecek.
                  Ama sonunda...
                  Yine Kadir olacak geceler,
                  Güneş hep Gadir için doğacak.
                  Kanlı Aşura'da intikamını alacaklar Bedir'in;


                  Marikin Nehrevan'da,
                  Kasitin Siffin'de
                  Ve Nakisin Cemel'de...
                  Hep böyle gidecek;
                  Son Güneş doğana kadar...



                  Kadri Çelik


                  Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                  Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                  Yorum


                    Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                    Ya Fatima al Zahra - Arabic beautiful nasheed! ( NEW ) يا فاطمة
                    "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                    "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                    Yorum


                      Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                      arsIz şehİr sokaklarI


                      Patrizio, ah Patrizio!

                      Neden sen de kuyuları sevdin

                      "Kabe Çocuğu" gibi.

                      Sana kuyular tehlikelidir diyen olmadı mı?

                      İrlanda nerede Medine nerede!

                      Yoksa feryadını kuyudan mı duydun

                      O hurmalık avaresinin?

                      Sana İsa, ona Muhammed kuyuyu gösterdi

                      Kurtuluş için...

                      Sahi nedir bu kuyuların sırrı?

                      Yeryüzünün sırları kuyularda mı gizli?

                      Kuyular cennet ve cehenneme açılan

                      Birer kapı mı?

                      Ama kim girebilir kuyuya?

                      Kuyu tehlikelidir, yutar insanı...

                      Geriye dönüşü zordur kuyuya düşenin.

                      Kuyu feryattır, acıdır, gamdır...

                      Kuyuya kim girmeye cesaret edebilir?

                      Şeytanlar, cinler ve zebaniler yatağıdır

                      Derin kuyular.

                      Şövalye Owen olmak gerekir kuyuya girmek için.

                      Owen'e İsa, Ali'ye Muhammed yardım etti de

                      Girdi kuyuya, feryad etti derinliklerinde.

                      Oradan kimsenin haberi yok,

                      Haberi olanlardan da haber gelmiyor.

                      Owen çıktı dilini yuttu,

                      Ali çıktı mihrabı kana boyadı...

                      Kuyular ah kuyular,

                      Ne olur söyleyin bana,

                      Neler gizliyorsunuz benden?

                      İrlanda'da Owen'e, Medine'de Ali'ye

                      Neler zemzeme ettin,

                      Neler söyledin sessizce?

                      Neden İsa ve Muhammed seni tavsiye etti

                      Sessiz dostlarına?

                      Benden neler gizliyorsun öyle?

                      Kirli şehir sokakları sesimi kısmış,

                      Soluğum çıkmıyor benim,

                      Loş ışıklar gözümü almış

                      Bir yeri göremiyorum,

                      Dostlar düşmanlara benzemiş

                      İnsanlara güvenemiyorum.

                      Şehir kuyularını doldurmuşlar,

                      İnemiyorum...

                      Artık ne İrlanda,

                      Ne de Medine'de kuyusu kalmadı gönlümün,

                      Feryadı kalmadı yüreğimin...

                      Tek başıma kala-kaldım Athena tapınağında.

                      Ehrimen'in kapattığı kuyuları,

                      Ahura Mazda dolduramıyor artık...

                      Gaia gibi tohumsuz

                      Doğurmalıyım Owen'imi...

                      Parthenope gibi Odysseus'u baştan çıkaramasam da

                      İntihar etmeden, adıma şehir kurdururum

                      Napoli körfezinde...

                      Ama ben kuyulara döneceğim,

                      O sırrı keşfedeceğim dostum...

                      Owen olamasam da

                      intiharsız

                      Parthenope olacağım biliyorum.

                      Ne de olsa daha iyidir

                      Bu arsız şehir sokaklarını arşınlamaktan...



                      Kadri Çelik
                      "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                      "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                      Yorum


                        Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM


                        Gel ey âşık kabul et bu fenâyı,
                        Fenâdan maksûd, uş bulmak bekâyı.


                        Kimin kim yokdurur, fakri Rasûlü,
                        Muhakkak görmez, ol hod likâyı.


                        Öliserdir, gümânsız bil burayı,
                        Geçüp nefsinden, idrâk eyledinse.


                        Ki kimdir mürüvveti çok Murtazâ’yı
                        ey Kerbela şükür kıl Hakk’a, her dem,
                        Gözünle gördün uş Âl-i Abâ’yı.



                        Sürgünümüz hep çöle, sırr-ı hikmet ne ola?
                        Sahra-yı KERBELA'da, Hüseynî Fermân'a sor...

                        Yorum


                          Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                          Yetimlerin babası - Imam Ali bin Ebu Talib (father of orphans)
                          "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                          "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                          Yorum


                            Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                            Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
                            Işığı gördüm, korktum.
                            Ağladım.

                            Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
                            Karanlığı gördüm, korktum.
                            Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. ..
                            Ağladım.

                            Yaşamayı öğrendim.
                            Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
                            aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar... olduğunu
                            öğrendim.


                            Zamanı öğrendim.
                            Yarıştım onunla...
                            Zamanla yarışılmayacağını,
                            zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

                            İnsanı öğrendim.
                            Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
                            Sonra da her insanin içinde
                            iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

                            Sevmeyi öğrendim.
                            Sonra güvenmeyi...
                            Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
                            sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
                            öğrendim.

                            İnsan tenini öğrendim.
                            Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
                            Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

                            Evreni öğrendim.
                            Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
                            Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
                            Gerektiğini öğrendim.

                            Ekmeği öğrendim.
                            Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
                            Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
                            önemli olduğunu öğrendim.

                            Okumayı öğrendim.
                            Kendime yazıyı öğrettim sonra...
                            Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

                            Gitmeyi öğrendim.
                            Sonra dayanamayıp dönmeyi...
                            Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

                            Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
                            Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
                            Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

                            Düşünmeyi öğrendim.
                            Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
                            Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
                            olduğunu öğrendim.

                            Namusun önemini öğrendim evde...
                            Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
                            gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
                            sürmemek olduğunu öğrendim.

                            Gerçeği öğrendim bir gün...
                            Ve gerçeğin acı olduğunu...
                            Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
                            “lezzet” kattığını öğrendim.

                            Her canlının ölümü tadacağını,
                            ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

                            Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
                            Olur ya ...
                            Kalp durur ...
                            Akıl unutur ...
                            Ben dostlarımı ruhumla severim.
                            O ne durur, ne de unutur ...

                            MEVLANA
                            "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                            "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                            Yorum


                              Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                              KEVSER GÖÇTÜ

                              Ey Mikail,

                              Söyle de ağaçlara yapraklarını döksünler

                              Ebu Turab’ın, gönlü sonbahar yaşamakta

                              Fatıma bu dünyadan göçtü bilsinler

                              Ali şimdi derdini kuyuya anlatmakta.







                              Bir aşk ki, âlemlere destandı

                              Bir mehir ki, zırh-ı libastı

                              Neler yaşadı Ali bu şehirde

                              Bir şehir ki, maşuk burada tutsaktı.







                              Ey kalem

                              Yardım et aşkı anlatayım âleme

                              Kevser göçtü

                              Gözyaşlarımız doldurmaz Fedek’i

                              Cihan başsağlığı dilerken Resul’e

                              Rabb sözünü tuttu

                              Teslim etti şah-ı ali

                              Resul’ün kıymetli emanetini.






                              Ey gönlü yaralı Fatıma

                              Bilirim, aşk ehlinde sebep sorulmaz,

                              Bağışla

                              Neydi sebep, dedin ki Ali’ne

                              Guslederken üstümden ebamı kaldırma

                              Ali nasıl dayansın böyle bir derde

                              Yüreği kanar da yine de sesi çıkmaz.







                              Fatıma

                              Kaç gündür Ali’nin yüreği yanmakta

                              Sessizlik, âlemi kaplamış sanki

                              Eve varınca gözleri bir şeyler aramakta

                              Sensizlik, bükmekte maşuğun belini.







                              Ey Cebrail

                              Söyle Fatıma’ya son bir kez daha seslensin

                              Ali’nin sabır kaynağı neden susmakta

                              Onsuz, Ali bu dünyada neylesin

                              İçindeki feryadı iki cihan duymakta


                              Ses gelmez ey maşukların pir-i

                              Kevser, Ehlibeyt’i beklemeye koyuldu

                              Başın sağ olsun

                              Teslim ettin Resul’üne en güzel emanetini

                              And olsun

                              Seninle beraber tüm âlem mateme boğuldu.







                              Ey toprak

                              Ben senin babanım, neden haykırmaktasın

                              Kuran değil, Kevser’di sana emanet verdiğim

                              Neden kabul etmezsin yarimi

                              Yoksa sende mi ölen anan için ağlamaktasın.


                              FATİH KAHRAMANİ
                              "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                              "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                              Yorum


                                Ynt: HüZüN ÇeKMeCeM

                                "İmam"ın hattı” belli bir mezhebe mensup olanların değil,
                                "Muhammedi İslam kimliğ"ini kuşanan bütün Müslümanların hattıdır."

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X