Ynt: HAYIRLI CUMALAR...
biz küçükken köyümüzde cami hocası yoktu. ramazanlarda halk kendi parası ile tutardı hocayı. küçücük 60 hane (aile) olan köyümüzde iki cami vardı ki çok dindar bir görünüm arzederdi köyümüz diğer köylere oranla. ama hoca olmadığı ya da cumanın özel durumundan dolayı biraz daha merkezi olan kasabaya inerdik köyümüzden cuma kılmak için.
kadınlar tarlada dağda çalışmaya devam erkekler cuma molası alır beyaz gömleklerini giyer cuma için saat on ya da işi yoğun olanlar 11 hatta 12de yola çıkıp kasabaya cuma kılmaya giderlerdi. ona gör bir pazar oluşur caminin hatibi ciddi ateşli vaazlar yapardı.
babamın babasına Ali molla derlerdi. Türkçe okuma yazması olmayıp mağdur olanlardan imiş. ben hiç görmedim. harf devrimi yapılıp da cahil konumuna düşünce kadro alabilmek için okumayazma kursuna mı gitti nasıl olduysa latin harflerden okumayazma öğrenmiş ve çevre köylerin tamamının geldiği camide hoca olmuş. Hoş daha önce de devlete bağlı olmadan onlarca yıl aynı camide zekat ve halkın bir şekilde finanse ettiği şekilde hocalığa devam etmiş. o yüzden sülalece biz çok tanınırdık. babamı kimse pek tanımadığından (uzak köylerden yoksa yakın köyler yine tanırdı) "sen kiminsin" diye sorana, ben "Ali Mollanın Memedinin" diye köylü şive ile cevap verirdim. o zaman tanırlar ve derlerdi sen de büyükbaban gibi derin hoca olacan mı? derlerdi. Babamın da en büyük hayali, benim de babasının ün saldığı cami minberinde vaaz veren bir hoca olmamdı.
özel yaşamımdan daha çok bu yazıda şii kardeşlerime sünni dünyada cuma geleneği hakkında bilgi vermek sünnilere ise şii dünya ile kendi dünyalarını cuma bakımından kıyas etmelerine katkı sağlamak..
Kadınların en acımasız köy şartlarında çalıştıkları bir dünyada nefes alacakları hiç bir an yokken zaten kadınlara nazaran daha az çalışan erkeklerin bir de cuma adına köyden ve aileden çıkıp nefes alacak düzeni kurmaları adaletsizlik örneği. kız kardeşlerimize şeker getirip onlara camiye kasabaya gitmenin ve erkek olmanın havasını atardık. onlar da bizim getireceğimiz şeklerlere bir an önce kavuşmak için yollara dökülürler bizi karşılarlardı..
Sanki cuma namazı kadınlara farz değilmiş (sünni sistem içinde cumanın kadınlara farz olmaması için hiç bir neden yoktur ve bu sebeple bazı sünni ilahiyatçılar kadınlara da cumanın farz olduğunu söylerler) ve erkeklere daha farklı hüküm varmış gibi erkekler cuma var kadınlara yok.
buna karşın şii dünya ile sünni dünyanın daha önceki yıllarda birleşikken artık sünni dünyanın ayrıldığı bir uygulama, cumanın daha merkezi yerlerde kılınması olayıdır. Ama artık diyanetin devletten daha çok pay alıp (ya da cami hocalarının maaşlarını azaltıp) daha çok camiye kadro vermesi sebebiyle artık her köyde cuma kılınıyor ve eski merkezilik durumu kalkmış bulunuyor.
merkezilik kalktı desek de diyanetin bazı illerde tek merkezden tüm camilere ortak ezan okutması ve yine aynı şekilde tek vaiz ile tüm camilerde ortak vaazın dinlenmesi sebebiyle merkezilik devam etmekte. hatta tüm türkiyede ortak diyanetin gönderdiği hutbelerle tek merkezciliğin sağlanması tüm türkiyede sünni dinin harfi harfine siyasi sistem tağutun kontrolünde olmasını sağlamaktadır.
bu ortak hutbeyi okumayıp baş kaldıran dikbaş cami hocalarının çıkışları ve ayrı hutbe okumaları tek tük görülse de bu tekeli etkileyecek şekilde olması imkansız durumdadır..
şiada dinin devlet kontrolünde olmaması cuma hususunda çok daha özgürlükler sağlamakta ve dinin namazın Allah için, Allah'ın kontrolünde olmasını sağlamaktadır:
"Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” En'am 162
Bu ise Tağutu inkar edip Allah'a imanın en önemli şart olduğu imanın ön şartıdır:
"Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." bakara 256
Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister. Nisa 60"
biz küçükken köyümüzde cami hocası yoktu. ramazanlarda halk kendi parası ile tutardı hocayı. küçücük 60 hane (aile) olan köyümüzde iki cami vardı ki çok dindar bir görünüm arzederdi köyümüz diğer köylere oranla. ama hoca olmadığı ya da cumanın özel durumundan dolayı biraz daha merkezi olan kasabaya inerdik köyümüzden cuma kılmak için.
kadınlar tarlada dağda çalışmaya devam erkekler cuma molası alır beyaz gömleklerini giyer cuma için saat on ya da işi yoğun olanlar 11 hatta 12de yola çıkıp kasabaya cuma kılmaya giderlerdi. ona gör bir pazar oluşur caminin hatibi ciddi ateşli vaazlar yapardı.
babamın babasına Ali molla derlerdi. Türkçe okuma yazması olmayıp mağdur olanlardan imiş. ben hiç görmedim. harf devrimi yapılıp da cahil konumuna düşünce kadro alabilmek için okumayazma kursuna mı gitti nasıl olduysa latin harflerden okumayazma öğrenmiş ve çevre köylerin tamamının geldiği camide hoca olmuş. Hoş daha önce de devlete bağlı olmadan onlarca yıl aynı camide zekat ve halkın bir şekilde finanse ettiği şekilde hocalığa devam etmiş. o yüzden sülalece biz çok tanınırdık. babamı kimse pek tanımadığından (uzak köylerden yoksa yakın köyler yine tanırdı) "sen kiminsin" diye sorana, ben "Ali Mollanın Memedinin" diye köylü şive ile cevap verirdim. o zaman tanırlar ve derlerdi sen de büyükbaban gibi derin hoca olacan mı? derlerdi. Babamın da en büyük hayali, benim de babasının ün saldığı cami minberinde vaaz veren bir hoca olmamdı.
özel yaşamımdan daha çok bu yazıda şii kardeşlerime sünni dünyada cuma geleneği hakkında bilgi vermek sünnilere ise şii dünya ile kendi dünyalarını cuma bakımından kıyas etmelerine katkı sağlamak..
Kadınların en acımasız köy şartlarında çalıştıkları bir dünyada nefes alacakları hiç bir an yokken zaten kadınlara nazaran daha az çalışan erkeklerin bir de cuma adına köyden ve aileden çıkıp nefes alacak düzeni kurmaları adaletsizlik örneği. kız kardeşlerimize şeker getirip onlara camiye kasabaya gitmenin ve erkek olmanın havasını atardık. onlar da bizim getireceğimiz şeklerlere bir an önce kavuşmak için yollara dökülürler bizi karşılarlardı..
Sanki cuma namazı kadınlara farz değilmiş (sünni sistem içinde cumanın kadınlara farz olmaması için hiç bir neden yoktur ve bu sebeple bazı sünni ilahiyatçılar kadınlara da cumanın farz olduğunu söylerler) ve erkeklere daha farklı hüküm varmış gibi erkekler cuma var kadınlara yok.
buna karşın şii dünya ile sünni dünyanın daha önceki yıllarda birleşikken artık sünni dünyanın ayrıldığı bir uygulama, cumanın daha merkezi yerlerde kılınması olayıdır. Ama artık diyanetin devletten daha çok pay alıp (ya da cami hocalarının maaşlarını azaltıp) daha çok camiye kadro vermesi sebebiyle artık her köyde cuma kılınıyor ve eski merkezilik durumu kalkmış bulunuyor.
merkezilik kalktı desek de diyanetin bazı illerde tek merkezden tüm camilere ortak ezan okutması ve yine aynı şekilde tek vaiz ile tüm camilerde ortak vaazın dinlenmesi sebebiyle merkezilik devam etmekte. hatta tüm türkiyede ortak diyanetin gönderdiği hutbelerle tek merkezciliğin sağlanması tüm türkiyede sünni dinin harfi harfine siyasi sistem tağutun kontrolünde olmasını sağlamaktadır.
bu ortak hutbeyi okumayıp baş kaldıran dikbaş cami hocalarının çıkışları ve ayrı hutbe okumaları tek tük görülse de bu tekeli etkileyecek şekilde olması imkansız durumdadır..
şiada dinin devlet kontrolünde olmaması cuma hususunda çok daha özgürlükler sağlamakta ve dinin namazın Allah için, Allah'ın kontrolünde olmasını sağlamaktadır:
"Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” En'am 162
Bu ise Tağutu inkar edip Allah'a imanın en önemli şart olduğu imanın ön şartıdır:
"Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." bakara 256
Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onlar onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan da onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister. Nisa 60"
Yorum