Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #31
    Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

    "Genel Sekreter olarak tanıtan bazı sözde Şii / Caferi alimler, "

    bunlar kim?

    Yorum


      #32
      Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

      Hasan Apaydın, bu diyanetçi hazret Caferi ve Ehl-i Beyt Derneği Genel Sekreteri imiş!..
      Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

      Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


      İmam Cafer-i Sadık (a.s)

      Yorum


        #33
        Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

        ben de korktum, değerli alimimiz Ehlibeyt Alimleri Derneği Genel Sekreteri Ş. Kadir Akaras mı kastediliyor diye merak ettim ondan sordum.. ..

        Değerli alimimiz H. Selahaddin Özgündüz'ün açıklamalarından, onun da bu konuda bağlanılmaz demediğini anladım.. Caferi-der yönetimi onun ekibinden..

        Zaten diğer kişi de kendini savunurken ona dayandırmış ondan güç alarak yazıyor ve ona teşekkür ediyor.

        Yorum


          #34
          Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

          Slemun Aleykum
          28 Alim diyanet baglandi deniyor, belikde baglanan Alimler diyanet yoluyla yurt disina cikmak icin baglandi, diyanete baglanan Alim dunyaynin neresine giderse gitsin cemati diyanete baglandigini ogrendiyi an geldiyi yere geri gonderir, bunun yakinen sahidi olduk, hoca ilk once cematinden sakladi cemat ogrendikten sonra turkiyeye geri gonderdi.

          Yorum


            #35
            Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

            28 alim denmesi bence yanlış bir tabir. onlar artık alim değil cahildir. Alim bilen ve Allah'tan hakkıyla korkanlardır. Tağuttan korkanlara ise alim değil cahil denir..

            Yorum


              #36
              Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

              [quote author=Ahir-zaman link=topic=20238.msg137920#msg137920 date=1324846165]
              Slemun Aleykum
              28 Alim diyanet baglandi deniyor, belikde baglanan Alimler diyanet yoluyla yurt disina cikmak icin baglandi, diyanete baglanan Alim dunyaynin neresine giderse gitsin cemati diyanete baglandigini ogrendiyi an geldiyi yere geri gonderir, bunun yakinen sahidi olduk, hoca ilk once cematinden sakladi cemat ogrendikten sonra turkiyeye geri gonderdi.
              [/quote]

              EVET ÖYLE ABLA! 28 KİŞİNİN BÜYÜK KISMI DİYANETE PASAPORT ALMAK İÇİN BAĞLANDILAR. PEKİ BU CAİZ Mİ? BİR ÇOK ALİME BU FIRSAT GELDİ. HEPSİNİ BİZZAT TANIRIM. BİZZAT MÜÇTEHİDE BAŞVURDULAR. CAİZ DEĞİLDİR CEVABINI ALDILAR... GİDENLER ACABA HANGİ MÜÇTEHİDE BAŞVURDU? ONLARDAN BİRİSİ İLE TARTIŞMIŞTIM HİÇ UNUTMAM. BANA DELİL OLARAK "YAV MUFAZZAL İBNİ YAKTİNİ HATIRLA, ALLAME MECLİSİYİ HATIRLA...VS..." DİLLERİNE DOLAMIŞLAR BU İSİMLERİ. İNSAN KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR. ABLA ÖZÜR DİLİYORUM... İNANCIMI, MEKTEBİMİ, ULEMAMI, PARA-PUL İÇİN ŞAHSİ MENFAATLERİ İÇİN KULLANAN HERKES ŞEREF YOKSUNUDUR. VE BİR GÜN GÜZEL BİR ŞEKİLDE BELALARINI BULACAKLARDIR.

              DİYANET PASAPORTU İLE YURT DIŞINA GİTMEK CAİZ Mİ DEĞİL Mİ KONUSUNU ALİCAN GÖREL HOCAMIZLA KONUŞABİLİRSİNİZ. BU HOCAMIZDA YURT DIŞINA GİDECEKTİ. DİYANET PASAPORTU ŞARTTI. SORDU SORUŞTURDU, CAİZ DEĞİLDİR FETVASINI ALDI OTURDU OTURDUĞU YERDE. NE MUTLU ALİCAN GÖRELE...ELLERİNDEN ÖPERİM...
              En son Qom_u_ask tarafından düzenlendi; 08.08.2020, 01:44.

              Yorum


                #37
                Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                Ehl-i Beyt Alimleri Derneği Genel Başkanı Hasan Kanaatlı, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın "Mele" ya da "Molla" açılımıyla ilgili kamuoyunda günlerdir tartışılan konuyla ilgili 'EHL-İ BEYT NEFESİ DERGİSİ’ne şöyle bir röportaj verdi:


                SORU: Sayın hocam Diyanet işlerinin Caferi alimleri kendine bağlama düşüncesi ne zaman başladı?

                CEVAP: BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

                Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Caferilerini kontrol altında tutmak için Caferi alimlerini Diyanet'e bağlama düşüncesi ne şimdiki başkana ve ne de AK parti hükümetine ait bir düşünce değildir.Bu düşünce 30 yıldan fazladır,daha doğrusu İmam Humeyni'nin(r) inkılabı gerçekleştirmesinden hemen sonra devletin gündemine alınan bir programdır.Zira ben o dönemde(yani inkılabın ilk yıllarında)askerliğimi henüz yeni bitirmiş ve Kars İmam hatip Lisesine de dışarıdan sınavlara girip yeni diplomamı almıştım ki,(o dönemde İran'da okuyup Türkiye'ye gelen alimlerin sayısının çok az olmasına rağmen) Kars Müftüsü harekete geçmiş ve Emniyetin de sıkıştırmasıyla beni memuriyete almaya çalışmışlardı,fakat mektebimizin böyle bir şeye müsaade etmediğini bildiğim için benim öyle bir memuriyeti kabul etmem dinimi dinara satmam olurdu.

                SORU: Peki neden ve hangi gerekçelerden dolayı kabul etmediniz, biraz açarmısınız ?

                CEVAP: Kanaatim odur ki,biz Caferi alimleri devlete memur olamamayla ilgili fıkhımızı ve inancımızı yeterince devlet yetkililerine açıklamış değilizdir.Türkiye'deki yetkin ve etkin alimlerimizden oluşan bir temas grubu heyetinin oluşturulup Devlet bakanlığına ve Diyanet işleri Başkanlığına gönderilmesi ve onlara bizim itikadımızın Devletten memuriyet kabulüne engel teşkil eden gerekçelerini şöyle izah etmesi gerekir.
                Bizim inancımıza göre;

                1- "Cemaat ile Allah arasında aracılık yapan bir imamın(alimin) devlet tarafından atama ile değil, onun arkasında namaz kılan mümin halk tarafından tayin ile olması gerekir, zira devletin atamada imamın adalet, takva ve helalzadelik gibi iman kriterlerine bakmadığı(çünkü laik bir yönetimde buna bakılamaz ve yasalara aykırıdır,) mümin halk tarafından ise adalet ve imanında şüphe edilmeyecek nitelikteki bir imamın(alimin)arkasında rahat namaz kılınacağı,hem vicdani hem de fıkhımızın konusudur. Bizim fıkhımızda : “imam fasık ta olsa uyulur” hükmü yoktur.

                2- Halka imamlık yapan bir din aliminin, en yüce bir makam olan din’i temsil ettiği için, o din’in yüce hükümlerini özgürce ve Allah'tan gayri hiç kimseden çekinmeden halka anlatması gerekir ( Onlar,Allah’ın mesajını iletir,O’ndan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar.Ahzab/39) Diyanete bağlı olduğu taktirde ise kendinden üstte, resmi sistemin oluşturduğu bir çok makam ve amirlerin bulunduğu, böylece de dinin ve din adamının bağımsız AMİR olamadığı, bundan dolayı da üst makamlardan yetki verilmediği taktirde resmi yönetim tarafından dinin helalının haram ve de haramının helal edildiğinde dahi resmi din adamının kanunlara karşı gelmek olur kaygısıyla konuya müdahale edilemediğinin ve zamanın geçmesiyle de halk tarafından (Allah korusun)inanç zafiyetinin oluştuğunu İslam tarihinde defalarca tecrübe etmişizdir.

                3- Fıkhi açıdan da (diğer Devlet memurları değil !) "dini hizmet namına"müminlerin önüne geçen din adamlarının yiyeceğinin ve de giyeceğinin helal olmasına dikkat etmeleri gerektiği,devlete ait bütçede ise helallar ile haramların karışık olduğundan(örneğin laik devletin mali sisteminde yalnızca gelirleri artırmak anlayışı bulunduğundan devlet, genelevlerinden,bar ve pavyonlardan,birahane ve kumarhanelerden vergi almaktadır) Caferi fıkhının buna müsaade etmediğinin (tabiî ki diğer mezhepler de buna müsaade etmezler) iyi bir şekilde izah edilmesi gerekir.

                4- Cenabı Hakk tüm Müslümanların ortak değeri olan Kur’an’ Kerim’de müminlerin Allah’a olan vazifelerini belirlemenin yanında topluma ve biri birine karşı vazifelerini de belirlemiştir, manevi boyutlarla ilgili sınırları tayin ettiği gibi,maddi boyutlarla ilgili sınırları da koymuştur.Toplumun zenginlerinin kazançları üzerinde yoksulların hakkı olduğunu beyan buyurduğu gibi,dini müesseselerin,medreselerin,talebelerin ve o müesseselerde hizmet veren alim ve imamların da hakkını ihmal etmemiştir.HUMUS ve ZEKAT hükmünü her Müslüman çok iyi bilmekte ve her yıl büyük bir aşk ve iman huzuru içerisinde yerine getirmektedir.Böylesine arı,duru,berrak ve tertemiz İlahi haktan yararlanmak var iken,neden şüpheli şeylerden istifade edelim ki? Toparlayacak olursak bizim devlete şunu çok iyi,net ve açıkça söylememiz lazım:1- " Din amirdir,temsilcisi asla memur olamaz" ve Allah'tan başka hiç kimseden emir alamaz (elbette dini konularda) 2-Bizler(yani din adamları) helal ile haramın karışık olduğu sofraya el uzatamayız 3-Mezhep imamınız Ebu Hanife'yi yeniden inceleyiniz,eğer o Emevi ve de Abbasiler'den bırakın üçüncü -beşinci sıradan memurluğu,Halifeden hemen sonraki sırada yer alan Baş Kadılığı kabul etmişse,bizde gelip size küçük bir memur olacağız!

                SORU: Hocam bazılarının ortaya attıkları şöyle bir iddia vardır,”efenim biz gittik,Müçtehitlerimize sorduk ve onlardan Diyanete memur olmanın hiç bir sakıncası olmadığına dair fetva aldık veya aynı şahısların iddia ettiklerine göre İmam Hasan veya İmam Hüseyin de Muaviye’den maaş almışlardır,böyle bir şey var mıdır ?


                CEVAP: Bakınız Müçtehitler sorulara göre cevap verirler,yani verilen fetva sorulan süale bağlıdır.Siz aynı müçtehitten bir konu hakkında hem onun helallığına hem de aynı şeyin haramlığına dair fetva alırsınız.Örneğin Bilardo oyununun Türkiye’de ilk ortaya çıktığı yıllarda kimi alim arkadaşlar aynı Müçtehide gidip helal olduğu fetvasını aldılar,kimisi de aynı Müçtehide gidip onun haram olduğu fetvasını aldılar.Helal olduğuna dair alınan fetvanın sorusu şu idi :”Efenim bizim Caminin etrafında bir çok gençlerimiz vardır,bunları elimizde tutmak ve yanlış yerlere gitmesini önlemek,Camiye sokup namaz kıldırmak için bu gençlere bahissiz(kazanıp kaybetme olmaksızın) Bilardo oynatmanın hükmü nedir? Böyle bir soruya Müçtehidin verdiği cevap :”Helaldir inşallah” olmuştur. Başka biri yine aynı müçtehide yine Bilardo hakkında şöyle sormuştu :”Efenim bizim gençlik içerisinde yeni ortaya çıkan Bilardo diye bir oyun yaygınlaşmıştır. İşin içerisinde bahis vardır, kazanıp kaybetme vardır, gençlerimiz işini gücünü bırakıp buralarda zamanlarını öldürüyorlar, bu işin hükmü nedir? Aynı Müçtehit bu suale karşı “Haramdır” fetvasını vermiştir.”Nasıl oluyor da bir şey hem helal hem haram oluyor” diye işin içeriğini bilmeyenler arasında tereddütler çıkmıştı. Demekki Müçtehit’ten nasıl sorar isen öyle cevap alırsın.

                Şimdi gelelim Diyanete memur olmanın sakıncası olmadığına dair fetva aldıklarını iddia edenlerin konusuna: Böyle bir iddiada bulunanlar acaba Müçtehitten nasıl sormuşlar, ya Türkiye’de kıyameti koparmış şöyle sormuşlardır:

                “Hazreti Ayetullah… Türkiye’de Diyanet bizim elimizden Camileri almak istiyor,ya da Camilerimize hoca vermek istiyor,halkımızda bize bakmıyor,büyük ekonomik sıkıntı içerisinde yaşıyoruz,Camilerimizi elimizde tutmak,hocaların gelmesini önlemek ve de ekonomik sefaletten kurtulmak için Diyanetten yardım almanın! Hükmü nedir? (Yardım almak ile Diyanete memur olmak dikkat ederseniz ayrı şeylerdir, bunlar bir takım mazeretleri öne sürerek yardım almaktan bahsediyorlar). Müçtehit de bu soruya karşı ,”Sakıncası yoktur” diyor.

                Ya da şöyle sorulmuştur ;

                “Hazreti Ayetullah… Türkiye’de Devlet bizi Diyanete bağlamak ve bizleri memur etmek istiyor, memur olmakla birlikte Camilerimizi de Devlete bağlamak istiyor. Camilerimiz devlete bağlanır, bizler de Diyanete kadrolu memur olur isek artık ileride (tüm kontrol ele alındıktan sonra Cuma güleri ,Cuma hutbeleri Diyanetten gelen yazılara göre okunacak,Diyanetin Caferi mezhebini hak mezhepten kabul etmediğinden dolayı mezhebimizle ilgili bilgiler en azından kısıtlanacak,Muaviye gibi şahıslara Hazret denilecek,zamanla da halkımız asimile olup silinip gidecek,işte ihtimal de olsa böyle bir konunun hükmü nedir? Diye sorulduğunda, burada da “Caiz değildir” diyor.

                İmam Hasan ya da imam Hüseyin’in (Allah’ın selamı her ikisinin de üzerlerine olsun) Muaviye gibi zalim ve gasıp bir insandan maaş aldığını söyleyenlere ben gülüp geçerim. Bunu söyleyenler ya çok cahil ve İslam tarihinden habersiz insanlardır, ya da hain ve yapmış oldukları hıyaneti meşrulaştırmak için böyle bir yalanı uydurup halkı kandırmak için söyledikleri bir uydurmadır.İmam Ali’ye,yani İmam Hasan ve İmam Hüseynin hem babalarına Camilerde,kürsülerde (haşa) lanet okuyacaksın ya da okutacaksın, hem de o imamın oğulları olarak babana küfür eden birinden gidip maaş alacaksın,bu onlara yakışmaz çünkü nesilleri şecere-i Tayyibe’dir(tertemiz bir soydandır),bu iş ancak bu iftirayı o masumlara atanlara yakışır,çünkü nesilleri malumdur.Ayrıca değil o masum imamların Muaviye’den maaş almaları,kendileri yüzlerce yoksulu doyurur ve etrafındakilere yardım dağıtırlardı.O kadar Ali Şia’sı yok mu olmuştu ki,bunlar Muaviye’den maaş alsınlar.O Humuslar nereye gidiyordu ?

                SORU: Hocam biz Caferiler de bu memleketin vatandaşıyız, kendi verdiğimiz vergiden bize düşen hakkımızı alıp başka şeylere kullansak bir sakıncası olur mu?

                CEVAP: Efenim Diyanete memur olmak ile Devletten bize düşen hakkımızı almak ayrı bir şeydir. Benim burada altını kalın çizgilerle çizdiğim şeylere çok iyi dikkat etmeniz gerekir. Benim vurgulamaya çalıştığım şey şudur: Biz Caferilerin Devletimiz ile hiçbir sorunumuz yoktur, biz ne ülkemize hıyanet ederiz ne de ilkelerimize ! Bizim Diyanet’le de bir problemimiz yoktur.Diyanet de kendine göre Devletimizin saygın kurumlarından biridir.Her şeyi kendi realitesi içerisinde değerlendirir isek,Diyanet ya da Devlet de kendi Devletliğini yapmak istiyor,yani dini ve de dolayısıyla din adamlarını kontrol altında tutmak ister.Realiteden bakar isek sisteminin adı ister şeriat ,ister Demokrasi ve isterse de Krallıkla olsun Sünni Müslüman halkın tarih boyu Emevilerden bu yana gerek dinleri ve gerekse de din adamları her zaman Devletin ve yönetimin kontrolü altında olmuştur,kendilerince haklı olarak bizleri de kontrolleri altına almak isterler.Fakat biz Caferilerin Devletimize anlatmamız gereken şey şu olmalıdır :Ey Devlet !,Siz Sünni gelenekten geldiğiniz için tarih süreci içerisinde her zaman realiteden yola çıkarak idealiteyi şekillendirmeye çalışmışsınız,yani dini perspektiften bakarak sisteme şekil vermemiş,aksine zaman ve konjoktöre göre dine ve dini kurumlara şekil vermişsiniz,biz Caferiler ise idealiteden yola çıkarak realiteyi düzene sokmaya çalışmışız,yani Din tarafından bakarak dünyamızı şekillendirmeye çalışmışız,işte Kerbela işte Aşura,bunlar niçin yapıldı ? Bizler Peygamberimizden ve masum imamlarımızdan şunu öğrendik ki; Bizler,önümüzde yalnızca Allah’ın,Resulünün,masum imamların ve zamanımızda da masum İmamın(Allah zuhurunu tacil eylesin)temsilcisinin olmasına razı kalır,bunların dışındaki her kes ile de omuz omuza ve eşit şekilde yürür, bunların dışında hiç kimsenin önümüze geçmesine ve önümüzden yürümesine rıza göstermeyiz,bu bizim mektebi anlayışımızdır !Kendi vergimizden bize düşen hakkımızı almaya gelince; şayet Devletin bize vermek istediği, dini inancımıza katkı sağlamak ise,o taktirde Türkiye’de yaşayan Caferi ve Ehl-i Beyt mektebine hizmet eden alim,sivil her kesten bir üst çıta oluşturulur,özel kanun ve tüzel kişilikle bir kurum kurulur,bu da Diyanete değil de direkt Başbakanlık ya da Devlet bakanlığına bağlı olur,Devletten alınan bu maddi imkanlar ile Camilerimiz,ilahiyat eğitimi veren üniversitelerimiz,vakıflarımız, basın ve yayınlarımız,Radyo ve Televizyonlarımız bu destekle hizmetini sürdürür ve denetlemesi de Devlet tarafından yapılır.Alimlerimizin geçimini de yine halkımız üstlenir.Zira halkın üzerinden şayet Cami yapımı,bakımı ve bununla ilgili giderler kaldırılır ise,alimlerin geçimi daha da kolaylaşır.


                SORU: Hocam yasal garanti verilirse o taktirde Diyanete bağlanıla bilir mi ?


                CEVAP: Yasal garantiden bahsetmek akli değildir şöyle ki; Bir inancın veya bir ekolün yasalarla garantiye bağlanması hem tarihte görülmemiş,hem de realitede böyle bir şey uzun ömürlü olmamıştır.Tarihe baktığınızda Maviye de İmam Hasan (a.s) için garanti vermiş,hatta boş bir kağıdın altını imzalamış ve İmam Hasan üzerini neyle doldurursa doldursun kabulümdür demiş.İmam Hasan (a.s)da onun bu kötü niyetini açığa vurmak için gayet normal,makul ve öz hakkı olan birkaç madde yazmış.Hilafet mührünü İmam Hasan’ın elinden alır almaz,mührün mürekkebi daha kurumadan Maviye “Hasan’ın yazdıkları ayağımın altındadır”diye söylemiş ve düzenbazlığını bir daha ortaya koymuştur.Şimdi soruyorum size ;Ashaptan olan,Müslümanların dayısı,peygamberin sır katibi,adil sahabe sıfatlarıyla tarif edilen birisi bunu böyle yaparsa ve Müslümanların başı,Halifesi bu güvenceyi böyle sonuçlandırırsa diğerlerine ne denilebilir?
                Realite olarak da böyle bir şeyin mümkün olamayacağını söyledim şöyle ki; Şunu çok iyi bilmeliyiz ki Türkiye Cumhuriyeti, rejimi ne olursa olsun inançsal anlamda Sünni İslam dünyasının bir parçasıdır. Yani Sünni dünyadan bağımsız hiçbir şeyi yapamaz ve tek başına karar veremez. Caferi inancına yasal garanti vermesi için, Caferiliğin hak mezhep olduğunu kabul etmesi lazım. Bunu yapabilmesi içinse taassubun hakim olduğu tüm Sünni dünyasını karşısına alması lazım ve ayrıca da kendi gerçeğini inkar etmesi gerekir. Zira her ne kadar İslam tek dindirse de, o dinden Caferi İslam algısı ile Sünni İslam algısı aynı değildir. Caferi İslam algısında “Dinin devleti” anlayışı varken, Sünni İslam algısında “Devletin dini” anlayışı mevcuttur. Yani birinde(Caferi de) Din devlete hükmederken, ötekisinde (Sünni de) Devlet dine hükmetmelidir.Caferi de İmamda adalet şartı aranırken,Sünni de “İmam fasık da olsa uyulur”Fasık yani ne ? Fasık yani açıktan dini meselelere uymayan ve uymadığını halkın içerisinde alenen yapan ! …Şimdi dine uymayan ve dindarların başında imam (Emir ) olan bu adam ne yapacaktır? Haliyle dini kendisine uyduracaktır!Zira şayet dine uysaydı fasık olmayacaktı, böylece de din,Devletin olacaktır ! Şayet Devlet dinin emrinde olursa,dinin,Devletin başındaki imamın fasık olmasına müsaade etmeyeceği malumdur. O açıdan bu iki algının böyle sözleşmeli bir hevesle bir araya gelmesi ve bunu sonsuza dek yürütmesi mümkün olamaz. Şu andaki Hükümet iyi de olsa ve Diyanetin başındaki şahıs iyi niyet de taşısa,algılar farklı ve yasalar geçıci olduğu ve sürekli değiştiği için yasalara güvenip de bir mektebi tehlikeye atamazsınız.

                SORU: Hocam Diyanet işleri başkanının “Caferilerin Kum’da gidip okumaları kabul edilemez” diye bir beyanı vardır,bu ne demektir?

                CEVAP oğrusu ben bu sözü Diyanet işleri başkanı sayın Prof. Mehmet Görmez beyefendiye yakıştıramadım,inşallah sürçü lisan eylemiştir.Ayrıca Caferiler ile Ermeni ve Rum öğrenim merkezlerine bir arada değinmesi ve”Türkiye’deki Ermeniler Ermenistan’a,Rumlar Yunanistan’a,Caferiler de Kum’a(İran’a)gitmemeliler,eğitimini burada almalılar”sözü,bana Osmanlı dönemini anımsattı ve aklımdan :acaba fısıltı gazetelerinde ağızdan ağza dolaşan: “bunlar genç Osmanlılar” olarak yeniden Osmanlılığı mı diriltmek istiyorlar gibi düşünceler geçti.Ayrıca Müslüman Caferileri (küçümsemek için söylemiyorum!)Hıristiyan Ermeni ve Rumlarla birlikte zikretmesindeki müşarunileyhi nedir ,onu da anlayamadım! Caferi alimleri olarak bununla ilgili bir açıklama isteyeceğiz ve hakkımızdır da.Ayrıca böyle bir çağda bilgiye kelepçe vurmak,yumurtasız omlet yapmaya benzer,olmaz,nitekim bu çağda demir perdeyle korunan Sovyet Rusyası dahi bunu başaramadı !


                SORU: Hocam söyleyecek son sözünüz nelerdir ?


                CEVAP: Söyleyecek son sözüm hem Devletimize hem de halkımızadır.Devlete ve özellikle de Devlet Bakanı sayın Bekir BOZDAĞ’ şunu söylemek isterim: Sayın Bozdağ yaptığı konuşmada “başkalarının kontrolüne girmeden” bahsetti.Sayın Bakan şunu çok iyi bilmelidir ki,Caferi alimleri ne Türkiye’de ne de dünyanın herhangi bir yöresinde,ne tarihinde ne de günümüzde Sünni ve Şia’nın ortak düşmanlarının kontrolüne asla girmemişlerdir.Yakın tarihimiz sayılan 1.Dünya savaşında Irak’ta Sünni Araplar ve de din adamları,İngilizlerle birleşip Osmanlıyı arkadan vururlarken,Şiiler ve de din adamları,Sünni de olsa Müslüman kardeşimizdir diye Osmanlıya tek kurşun dahi atmamış ve bunu haram bilmişlerdir?Şayet “başkalarının kontrolünden” maksadı İran ya da ırak’taki Müçtehitlerin ya da rejimin konrolüdürse,yine şunu çok iyi bilsinler ki,Müçtehitlerimizin bizlere her zaman tavsiyeleri,ülkemizi,bayrağımızı,Devletimizi her zaman mezhebi taassupların üstünde tutmamızı ve bunları İran,Irak ve diğer Devletlerden daha çok sevmemiz gerektiğini üstüne basa basa bize tenbihte bulunmuşlardır.Allah sayelerini üzerimizden bozmasın,şayet onların bu tembihleri olmasaydı,kim bilir beklide Sünni el-Kaide veya Taliban ya da Vahhabiler gibi Şii alimler ve inançlı kesim de İslam ve insanlığın ortak düşmanlarının kontrolüne girmiş ve ülkesini tahribata yönelmiş olabilirdi! Fakat Allah’a hamd olsun ki,ne Caferiler ve ne de din adamları ne Türkiye’de ne de başka bir yerde böylesine yüz karası eylemlerde bulunmamışlardır.

                Halkımıza söyleyeceğim söz ise şudur : Her meslekte ve her sınıfta olduğu gibi,din adamları içerisinde de zayıf iradeli,dünya,makam,şöhret ve şehvet düşkünü insanlar hep var olmuş ve kıyamete kadar da var olacaktır.Kur’an’i Kerimde Bel’am tiplemelerinden,tarihte de para düşkünü Şüreyhi Gazilerden hep söz edilmiştir.İmam Hüseyin (a.s)’ın kanı Şüreyh tarafından 500 dinara pazarlanmıştır ?. Dolayısıyla dinini dinara satanlar her zaman olmuş ve olacaktır da. Ali dostları olarak bunlara aldanmayınız. İnşallah tövbe eder dönerler. Bunlara karşı muameleniz, ,Şüreyh Gaziye karşı muameleniz gibi olsun.Onu nasıl yad ettiğinizi biliyorsunuz ! Burada sözlerime son veriyor hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

                Tevekkülle elde edilen sırlar; bir tek yakîn haddini bilenlere mahsustur.

                Hakikî Şialarımız da yakîn sınırını koruyanlardır, ki onlardan «Allah'ın varlığı sayesinde hiçbir şeyden korkmamaları»nı bekleriz!


                İmam Cafer-i Sadık (a.s)

                Yorum


                  #38
                  Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                  çok güzel bir açıklama. işte gönüllerin ferahı budur. kafadaki tüm tereddütleri vicdandaki tüm buruklukları, guruplar ve resmi makamlar arasındaki tüm olası anlaşmazlıkları hiç bir tarafa zarar vermeden, kazan-kazan yöntemiyle çözen hikmet dolu açıklama..

                  bu açıklamayı kim yapabilirdi?

                  Tabi ki Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği Genel Başkanı Ş. Hasan Kanaatli.. Rabbim onun ömrünü uzun etsin..

                  Yorum


                    #39
                    Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                    [quote author=Qom_u_aşk link=topic=20238.msg138010#msg138010 date=1324979362]
                    çok güzel bir açıklama. işte gönüllerin ferahı budur. kafadaki tüm tereddütleri vicdandaki tüm buruklukları, guruplar ve resmi makamlar arasındaki tüm olası anlaşmazlıkları hiç bir tarafa zarar vermeden, kazan-kazan yöntemiyle çözen hikmet dolu açıklama..

                    bu açıklamayı kim yapabilirdi?

                    Tabi ki Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği Genel Başkanı Ş. Hasan Kanaatli.. Rabbim onun ömrünü uzun etsin..
                    [/quote]

                    Yorum


                      #40
                      Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                      diyanetin sitesinde o yazi hala duruyor ve diyanet hala bizim `size iki emanet birakiyorum Kur`an Ehlibeyt hadisindeki Ehlibeyt kelimesini hangi hakla ve delille `sunnet` diye tahrif ettiklerini sordugumuz soruya cevab yok
                      o halde yeniliyoruz
                      Peygamber buyurdu
                      kim benim soylemedigim bir sozu bana iftira atarsa cehennemdeki yerine hazirlansin

                      Yorum


                        #41
                        Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                        sitemizi yeni ziyaret eden kardeslerim elbette bir cogu yanlis biliyor ve saniyor ki Peygamber s a a ikinci emanet olarak sunneti birakti! hayir! Peygamberin biraktigi ikinci emanet Ehlibeyttir/

                        Ehlibeyt esittir sunnet degildir eger oyle olaydi Peygamberden mutevatir olarak nakledilen bu hadisin bazi versiyonlarinda Ehlibeyt yerine sunnet gecerdi

                        oysa hic bir sahih hadiste ikinci emanet olarak sunnet gecmemektedir

                        bu konu sitemizde yeteri kadar islenmis ve delillendirilmistir dileyene biz ya da kardeslerimiz ilgili basliklarin linkini paylasabiliriz

                        Yorum


                          #42
                          Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                          [quote author=Qom u aşk link=topic=20238.msg138010#msg138010 date=1324979362]
                          çok güzel bir açıklama. işte gönüllerin ferahı budur. kafadaki tüm tereddütleri vicdandaki tüm buruklukları, guruplar ve resmi makamlar arasındaki tüm olası anlaşmazlıkları hiç bir tarafa zarar vermeden, kazan-kazan yöntemiyle çözen hikmet dolu açıklama..

                          bu açıklamayı kim yapabilirdi?

                          Tabi ki Türkiye Ehlibeyt Alimleri Derneği Genel Başkanı Ş. Hasan Kanaatli.. Rabbim onun ömrünü uzun etsin..
                          [/quote]

                          Yorum


                            #43
                            Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                            [quote author=Qom u aşk link=topic=20238.msg122583#msg122583 date=1302610227]
                            Peygamber s.a.a.'e iftira attığı, onun söylemediği bir sözü ona atfettiği bunu da halktan topladığı paralarla herkese zorla dayattığı ezberlettiği ve bu yolla hem kendisi hem de milleti felakete sürüklediği, Peygamberin s.a.a. benim söylemediğim bir sözü bana isnad eden cehennemdeki yerine hazırlansın sözüne muhatap olduğu için

                            TÜRKİYE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI PROTESTO EDİYORUM!!!

                            İŞTE diyanetin sitesinde yayınladığı PEYGAMBERE (S.A.A.) İFTİRANIN BELGESİ:

                            VEDA HUTBESİNDEN İLGİLİ BÖLÜMÜN ALINTISI:

                            "Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir."

                            http://www.diyanet.gov.tr/turkish/hutbe/vedahutbesi.asp


                            BURDAKİ "PEYGAMBERİN SÜNNETİ" BÖLÜMÜ HADİSTE OLMAYAN AMA DİYANETİN PEYGAMBER S.A.A. 'E ATTIĞI İFTİRADIR.

                            KINIYORUM!.. SİTESİNE TEPKİ YAĞDIRALIM!..

                            [/quote]


                            oraya git dilekçe ver,cevabını bekle.sistem böyle işliyor burada.

                            Yorum


                              #44
                              Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                              yada şöyle diyeyim,zannediyorsun ki hiçbir şeyden haberleri yok.doğruyu yanlışı ayırd edemiyorlar sadece.Allah fırsat vermez,istemez,perdeleri koyar,göremezler,duyamazlar.biraz hadis ilmi ile ilgilenlenseniz nasıl davranmanız gerektiğini
                              öğreneceksiniz ama..........Allah kolaylık versin protesto ettiğin konuda.

                              Yorum


                                #45
                                Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                                dediklerinizi biliyorum. ama şimdi onlar böyle onların tabiatı bu diye onlara kızmayalım protesto etmeyelim yönetimlerine isyan etmeyelim insanlar onların yüzlerini göstermeyelim, onlarla mücadele edecek bilgileri insanlara ulaştırmayalım mı diyorsunuz?

                                siz ne yapıyorsunuz?

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X