Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

    Peygamber s.a.a.'e iftira attığı, onun söylemediği bir sözü ona atfettiği bunu da halktan topladığı paralarla herkese zorla dayattığı ezberlettiği ve bu yolla hem kendisi hem de milleti felakete sürüklediği, Peygamberin s.a.a. benim söylemediğim bir sözü bana isnad eden cehennemdeki yerine hazırlansın sözüne muhatap olduğu için

    TÜRKİYE DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINI PROTESTO EDİYORUM!!!

    İŞTE diyanetin sitesinde yayınladığı PEYGAMBERE (S.A.A.) İFTİRANIN BELGESİ:

    VEDA HUTBESİNDEN İLGİLİ BÖLÜMÜN ALINTISI:

    "Ey mü'minler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler, Allah'ın kitabı Kur-ân-i Kerim ve Peygamberin sünnetidir."




    BURDAKİ "PEYGAMBERİN SÜNNETİ" BÖLÜMÜ HADİSTE OLMAYAN AMA DİYANETİN PEYGAMBER S.A.A. 'E ATTIĞI İFTİRADIR.

    KINIYORUM!.. SİTESİNE TEPKİ YAĞDIRALIM!..

    #2
    Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

    cümlenin kendisi garip zaten. "peygamberin sünneti". Resulullah kendinden bahsederken en azından "benim sünnetim "demesi gerekmezmiydi?

    hem hocam boşyere piyonu kınamayın. o piyona bu ve benzeri bütün yalanları söyletenleri kınayın. yoksa bir kurumun yanlışını düzeltince keşke sorunlarımız hallolsaydı.
    KIYAMI UNUTTUK YA RAB! NAMAZI BATIL EYLEDİK.

    Yorum


      #4
      Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

      Dunning-Kruger Sendromu

      Televizyon izlerken birilerine bakıp da "Ya bu adam bu sığlıkla nasıl buralara kadar gelebilmiş" diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
      Ya da işyerinizde sizinle aynı ya da daha üst aşamada bir görevde olan bazıları, sizde büyük bir şaşkınlık uyandırdı mı?; onlara bakıp "Bu cahillik, kendini bilmezlik nasıl fark edilmez?" diye iç geçirdiniz mi?

      Justin Kruger ve David Dunning adlı iki ABD'li bu hissi çok yaşamış olacak ki, iki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya attı:
      "Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır."
      Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:

      · Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.

      · Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.

      · Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.

      · Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.

      Bitmedi...

      Cornell Üniversitesi'ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik "Nasıl geçti?" sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi...

      Soruların yüzde 10'una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların "testin yüzde 60'ına doğru yanıt verdiklerini" düşündükleri; hatta "iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları" ortaya çıktı.

      Soruların yüzde 90'ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70' ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.

      Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu'nun metni yazıldı:

      “İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!

      Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.

      ‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.

      Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…

      Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü' davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler... Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler... Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar..."

      N'olur fazla mütevazi olmayın!...

      "Siz de çevrenize şöyle bir bakın" diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti...

      Bence Dunning ile Kruger'in, bu çalışmalarıyla 2000'de, Nobel yerine Harvard Üniversitesi'nin Ig Nobel'ini alma nedeni "cahil olmamalarıydı".

      Gönlümün nobelini bu ikiliye vererek yazımı Bertrand Russel'in bir sözüyle bitiriyorum:

      “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”





      --------------------------------------------------------------------------------

      Yorum


        #5
        Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

        doğruyu görmek için öyle illa da Harvard üniversitesinde araştırma yapmak gerekmiyor.

        biz de bu gerçekleri defalarca dile getirdik. ki ilhamımız bir hadisi şerif idi:

        "Biz bu işi (yönetim görevini) isteyenlere değil istemeyenlere veririz"

        bu hadis bu çağda yapılan araştırmayla doğrulanmış ve psikolojik alt yapısı test edilmiş bulunuyor.

        Paylaşım için teşekkürler Sebzivar abi..

        Yorum


          #6
          Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

          bu günlerde camileri gezin ve giriş kapısındaki panolardaki hadislere dikkat edin.. bir çok yerde gördüm diyanet bizim yaydığımız hakikati engellemek derdine düşmüş olmalı..

          kütübü sitteyi bırakıp muvattadaki uyduruk hadisle Peygambere s.a.a. iftira atmaya tam gaz devam ediyor diyanet.. "Size iki emanet bırakıyorum onlara sarıldıkça yolunuzu asla şaşırmazsınız biri Allah'ın kitabı diğer Nebinin sünnetidir" uydurma hadisini yazmışlar; kaynak olarak bu kez öğrenmişler yanlış tahrif kaynak adı vermiyorlar muvatta yazıyorlar. yani muvattada geçen senetsiz uydurma hadisi camilerin girişlerine yazmışlar..

          buna karşılık bizim de bu hadisin Sahihi Müslim, Nesei, Tirmizi İbn Mace ve Ebu Davutta geçen şekillerini yazıp asmamız lazım ki Peygamberimize s.a.a.a atılan bu iftirayı dinden temizleyebilelim..

          Diyanet lafa geldi mi bizden bir hadis için; "bu kütübü sittede geçmiyor ki sahih olsun" savunması yapar ama bu hadise geldi mi kütübü sittede geçen Kur'an ve Ehlibeyt şeklindeki sahih ve gerçek olan Hadisi bir kere olsun bir yere yazıp da koyduklarını ya da ağızlarıyla bir vaazda dile getirdiklerini duymadım..

          bu haliyle diyanet ve tüm bunu yayınlayan söyleyen hocalar sıkı dursun ve şu hadisi vicdanlarına çarpsınlar:

          Peygamber s.a.a. buyurdular:

          Kim benim söylemediğim bir sözü bana isnad (iftira) ederse cehennemdeki yerine hazırlansın..

          evet Peygamberimiz s.a.a.; "size ik değerli emanet bırakıyorum bunlara sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız birincisi Kur'an diğer Nebinin sünneti" dememiştir, kim dediğini iddia ederse Peygambere s.a.a. ifitra atmış olur. Çünkü:

          "sünnet nedir" dediğimizde "hadisler" diyorlar.

          hadisler Peygamberin s.a.a. vefatı ya da veda hutbesinde bu sözü söylediği zamanda ortada Kur'an gibi net değildi. Hadisler toplanmış değildi. Dilden dile dolaşıyordu. O hazretin vefatından 250 yıl sonra oluştu toplandı bu günkü hadis kitapları. O gün ortada Peygamberin s.a.a. söylemediği halde ona iftira edilen bir sürü söz de vardı ki Peygamber s.a.a. bu yüzden; "bana iftira atan.." hadisini söyledi. Hadislerin toplanıp ümmete sunulmadığı, ortalıkta Peygambere s.a.a. iftira edilen sözlerin ve fiillerin dolandığı bir yerde Fasih ve Hikmetli ve de dosdoğru konuşan bir Peygamberin s.a.a., "sünneti bıraktım" demesi olacak şey değildir. Akıl sahibi biri; "hani nerede sünnet" dediğinde ortada bir şey yoktu çünkü..

          Oysa Peygamber tam donanımlı olarak yetiştirdiği ve her şeyi öğrettiği Ehlibeytin başı ve birinci imamı Ali a.s. Peygamberin s.aa.. vefatı sırasında bu sözü söylediği anda ortadaydı. ve Peygamber s.a.a ona itaati şart koşmuştu... bu yüzden sünnilerin temel kaynaklarını yazan kütübü sitte yazarları bile bu Kur'an ve Ehlibeyt hadisini sahih görüp kitaplarına aldılar, ama Kur'an ve sünnet hadisi uydurma olduğu içn bunu kitaplarına bile almaya gerek görmediler.. Oysa bir çok uydurma hadisi almışlarken.. sünniler için bu kadar önemli olan bu uydurma sözü kitaplarına almamış olmaları bile bu sözün ne kadar uydurma olduğunun delili değil de nedir?...

          Yorum


            #7
            Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

            Bu başlığı öncelikle facebook , üye oldğunuz mail grupları vs ortamlarda paylaşalım arkadaşalr.

            ve bu başlık eline geçipte okuyan her Duyarlı müslüman kardeşimizden
            İlgil imail adreslerine bu başlığın linki ile beraber Protesto maili gönderelim.

            Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Övülmek Allah içindir, fakat çoğu bilmezler. (Zümer 27)

            Yorum


              #8
              Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

              Sünnilik kavramını ilk kullanan Muaviye melunudur. Bunlarda onun ektiği tohunmların ekinlerini yiyen zavallılar!

              Yorum


                #9
                Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                jıbo zalime biji cehennem yaşasın zalimler için cehennem
                insan olma bilincinizi selamlıyorum

                Yorum


                  #10
                  Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                  Hazret Ali (a.s) buyurur: “Yalan dünyada rüsvayçılık, ahirettte ise azaptır.”
                  Allahumme salli ala Muhammed’in ve Al-i Muhammed ve accil ferecehum vel an ada ehum.

                  Yorum


                    #11
                    Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                    Türkiye´de Ders kitapların´da bile böyle yazar.Ben okuduğum Veda Hutbelerin´de "Sünnetim" diye hatırlıyorum.
                    Hem Sünni ortam`da yetişen biri için bunun tersi anormaldir.Çünkü o zaman akıllarına Peygamber yerine kendi soyunu vekil bırakmış diye gelir hatta peygamberliğin´den şüphe duyanlar olur.

                    Yorum


                      #12
                      Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                      DİYANET İŞLERİ BAŞKANI GÖRMEZ: Medreselerin kapanması yanlıştı 20.12.2011

                      Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, katıldığı bir TV kanalındaki programda, Tevhid-i Tedrisat ile birlikte medreselerin kapandığını hatırlatarak, “Din eğitimi noktasında ilk 25 yılda bu noktada ülkemizin eksikleri ortaya çıktı. 47’den sonra ülkeyi yönetenler bu konuda hata yapıldığını gördüler” diye konuştu.

                      Medreselerin kapatılmasının yanlışlığı görüldü
                      Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile medreselerin kapatıldığını belirterek, “47’de, 48’de, 49’da ülkeyi yönetenler bir araya geldiler ve bu konuda hata yaptıklarını gördüler” dedi.
                      Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Kanal 24’te katıldığı programda “mele” tartışması ile ilgili soruları cevapladı. Bu konudaki kaygıların hatırlatılması ve somut ne tür adımlar atılacağının sorulması üzerine Görmez, herhangi bir alımda unvanlara bakılmadığını, liyakat ve ehliyete bakıldığını söyledi. Görmez, “Bu alımları sadece imam kadrosu olarak düşünmedik. Eğitim merkezlerimize diyelim ki, çok iyi Arapçası olan, Arapça gramerini oturup yeniden yazabilecek seviyede insanlar var. Eğitim merkezlerimizde biz bunlardan neden yararlanmayalım?” dedi.
                      Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte medreselerin kapatıldığını hatırlatan Görmez, “Bu birinci realitemiz. İkinci realitemiz, din eğitimi noktasında da biz, bir tek ilahiyat fakültemiz vardı, onu da kapattık. İlk 25 yılda bu noktada ülkemizin eksikleri ortaya çıktı. 47’de, 48’de, 49’da ülkeyi yönetenler bir araya geldiler ve bu konuda hata yaptıklarını gördüler. Raporlar yazdılar, kitaplar yazdılar. İmam hatip liseleri açıldı. Sonra Ankara İlahiyat açıldı, sonra yüksek İslam enstitüleri açıldı.” diye konuştu. Bu süreç içerisinde ders halkaları şeklinde özel inisiyatiflerin devam ettiğini söyleyen Görmez, “Yani Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde, Karadeniz bölgesinde, İç Anadolu’nun belirli yerlerinde, Akdeniz’in bazı kıyılarında, İstanbul’da özel ders halkaları marifeti ile bu din eğitimi veriliyor. Bunlara medrese demek yanlış olur, çünkü öyle nizami bir şey yok. Kurumsal bir şey kalmadı. Yüz yüze, diz dize, göz göze hoca-talebe ilişkisi kurulmak marifeti ile bir takım insanlar yetişti. Bunların içinden bazıları hem bilgi bakımından, hem ilmi irfanı bakımından, hem ahlaki kişiliği bakımından, toplumun çok değer verdiği bir takım kişilikler haline geldiler.” dedi. Görmez, bu noktada 60’lı yıllardan itibaren Diyanet’in, bu insanlardan nasıl yararlanacağı üzerinde düşündüğünü ve muhtelif yerlerde de yararlandığını aktardı.

                      “KADROLARDA LİYAKAT VE EHLİYET ARAYACAĞIZ”
                      “Üfürükçü, cahil, din eğitimi almamış kişilerin kadrolara alınacağı” gibi eleştirilerde bulunulduğunu hatırlatan Görmez, “Bu yazılabilecek, tahayyül edilebilecek bir şey midir? Ciddî bir sınavdan geçecek. Birinci şartımız o. Biz orada unvan aramayacağız, liyakat ve ehliyet arayacağız. Ciddî bir sınavdan geçecek” şeklinde konuştu. Görmez, pedagojik formasyon için de en az 6 ay yüksek ihtisas merkezlerinde bir eğitim verileceğini belirterek, şöyle devam etti: “Bu eğitim sırasında hangi alanlarda hizmetinden yararlanacağımızı tespit edeceğiz. Bu bir istisna olacak. Bin kadro aldık ama ben bu bin kadroyu doldurabileceğimizi zannetmiyorum. Çünkü maalesef terör belâsı bu sivil inisiyatifleri de yok etti, özel ders halkalarını da bitirdi, ortadan kaldırdı.”
                      “ÇOCUKLARIN BAŞKA ÜLKELERE GÖNDERİLMESİ KABUL EDİLEMEZ”
                      Caferİ vatandaşların kendi çocuklarını din adamı olması için Kum şehrine göndermek zorunda kalmalarını doğru bulmadığını belirten Başkan Görmez, farklı din ve mezhepten vatandaşların din eğitimi alması için çocuklarını başka ülkelere göndermelerinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Görmez, “Sadece Caferiler değil, Ermeni vatandaşımızın din adamı yetiştirmek için çocuklarını Ermenistan’a göndermeye muhtaç olmalarını bu ülkeye yakıştırmıyorum. Ortodoks vatandaşlarımızın kendi çocuklarını din eğitimi almaları için Yunanistan’a göndermek mecburiyetinde kalmalarının izahını yapamam.” dedi.

                      http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=25410

                      Yorum


                        #13
                        Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                        Diyanet kaşınıyor!

                        Türkiye laik ülke. Diyanet Hanefi.

                        Laik ülkenin din tercihi olmaz.

                        Diyanet değil din tercihi diğer mezheplerin yaşamasına bile tahammül edemiyor.

                        Laik ülkenin din dayatması değil düzenlemesi vardır buna göre vatandaşa hangi dine nasıl inanıyorsa öyle saygı duyar imkan hazırlar, din dayatmaz, yaşam biçimi dayatmaz anayasaya göre insan istediği şekilde inanç hürriyetine sahiptir.

                        Ama diyanet ders kitaplarında bir tek Sünniliği hak diğer mezhepleri batıl diye yazmakta ısrar ediyor vergisiyle karnını doyurduğu halkın parasına nankörlük ediyor.

                        Diyanet bindiği dalı kesiyor

                        Diyanet dinler demek. Yani diyanetin tek din tercihi olamaz. Bu yüzden diyanetin cami işletmesi imam ataması yasal değil düpedüz tek din tercihi olduğunu şeriat gibi bir düzlemde hareket ettiğini kuruluş amacı olan laik düzene yasal uyum sağlamadığını gösterir.

                        Diyanet laik düzen gereği dinler işleri başkanlığı olduğundan, sadece İslam Dinini değil Hristiyanlık işlerini ve Yahudilik işlerini de yürütmesi lazım. Yani diyanet sadece camilere imam atamayacak, kiliselere papaz atayacak papazların başına başpiskopos atayacak, havra ve sinagoglardaki hahamları atayacak. Yeni iddiasına göreyse bu hahamların İsrail'de eğitim görmelerini engelleyip Türkiye’de okul açacak. Vatikan’ın içişlerimizdeki dini müdahalelerini engelleyecek. Ruhban okulunu kendi müfettişleriyle denetletecek..

                        Velhasıl diyanet kaşınıyor

                        Diyanet bindiği dalı kesiyor

                        Dünyanın globalleştiği, yerel renkliliklerin can çekiştiği internetin bilgi ve inanç sınırı çizmediği, yerel diktatörlük ve krallıkların milyar dolarlarla bile ayakta duramadığı, tutunamayıp çöplüğe yığıldığı bir zamanda diyanet kafasını kuma sokmuş

                        Diyanet kaşınıyor..

                        Aleviler ve şiileri kışkırtmak istiyor.. Ama onlar bu oyuna gelmeyecek kadar kaliteli eğitim almışlardır. Bu ülkeye karşı görevlerini haddinden çok yerine getirmişler her karış toprakta şehid kanlarını akıtmışlar, ülkenin kültürüne renk ve mühür vurmuşlardır. Vergilerini vermede ve yasalara uymada en ileri vatandaşlardır. Caferilerin fıkıhlarının diyanete de başkalarına da yararı vardır zararı yoktur.

                        Diyanet kendi hizmet verdiği halkını memnun etsin. Türkiye’de hiçbir cemaat diyanetten memnun değil. Laik devletin dine baskısı nedeni sayesinde kendine verdiği kredilerle halın vicdan ve dini duyguları üzerindeki baskısı ilelebet devam edecek değildir. Bir gün bu baskılar patlama yaratabilir. Cemaatlerin 28 şubatta devlete bağlanmaları apartman mescidlerinin bile devlete bağlanması sağlandı. Ancak diyanet hiçbir zaman halka dini liderlik yapamadı. Hiçbir dindar sünni vatandaş diyanete güvenmiyor.. anket yapsınlar.

                        Caferiler uyumludur. Onların aldıkları eğitim kalitelidir. Türkiye’de Arapça bile öğrenilmez İlahiyatlılar bir Caferi aliminden ders alacak kapasitede bile değildir.. Diyanet önce Hanefileri yetiştirsin, şafilere yaşam hakkı tanısın kitaplarında hak bildiği şafilere de yer versin becerebilirse sonra boyundan büyük işlere baksın..

                        Yoksa bindiği dalı kendi kesmiş olur.. Çünkü Allah'ın da bir hesabı vardır ve O hesabında yanılmayandır..

                        Yorum


                          #14
                          Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                          Diyanet işleri başkanlığına bende karşıyım İslamın önüne koyulan engel diye düşünüyorum.Aslında Şeyhulİslamlıkdan yanayım...
                          Haktır Allahım Muhammed mahım
                          Ali'dir şahım efendim Allah eyvallah

                          Yorum


                            #15
                            Ynt: DİYANETİ PROTESTO EDİYORUM!..

                            Diyanet kaşınıyor!

                            Türkiye laik ülke. Diyanet Hanefi.

                            Laik ülkenin din tercihi olmaz.

                            Diyanet değil din tercihi diğer mezheplerin yaşamasına bile tahammül edemiyor.

                            Laik ülkenin din dayatması değil düzenlemesi vardır buna göre vatandaşa hangi dine nasıl inanıyorsa öyle saygı duyar imkan hazırlar, din dayatmaz, yaşam biçimi dayatmaz anayasaya göre insan istediği şekilde inanç hürriyetine sahiptir.

                            Ama diyanet ders kitaplarında bir tek Sünniliği hak diğer mezhepleri batıl diye yazmakta ısrar ediyor vergisiyle karnını doyurduğu halkın parasına nankörlük ediyor.

                            Diyanet bindiği dalı kesiyor!

                            Diyanet dinler demek. Yani diyanetin tek din tercihi olamaz. Bu yüzden diyanetin cami işletmesi imam ataması yasal değil düpedüz tek din tercihi olduğunu şeriat gibi bir düzlemde hareket ettiğini kuruluş amacı olan laik düzene yasal uyum sağlamadığını gösterir.

                            Diyanet laik düzen gereği dinler işleri başkanlığı olduğundan, sadece İslam Dinini değil Hristiyanlık işlerini ve Yahudilik işlerini de yürütmesi lazım. Yani diyanet sadece camilere imam atamayacak, kiliselere papaz atayacak papazların başına başpiskopos atayacak, havra ve sinagoglardaki hahamları atayacak. Yeni iddiasına göreyse bu hahamların İsrail'de eğitim görmelerini engelleyip Türkiye’de okul açacak. Vatikan’ın içişlerimizdeki dini müdahalelerini engelleyecek. Ruhban okulunu kendi müfettişleriyle denetletecek..

                            Velhasıl diyanet kaşınıyor!

                            Diyanet bindiği dalı kesiyor!

                            Dünyanın globalleştiği, yerel renkliliklerin can çekiştiği internetin bilgi ve inanç sınırı çizmediği, yerel diktatörlük ve krallıkların milyar dolarlarla bile ayakta duramadığı, tutunamayıp çöplüğe yığıldığı bir zamanda diyanet kafasını kuma sokmuş...

                            Diyanet kaşınıyor..

                            Aleviler ve şiileri kışkırtmak istiyor.. Ama onlar bu oyuna gelmeyecek kadar kaliteli eğitim almışlardır. Bu ülkeye karşı görevlerini haddinden çok yerine getirmişler her karış toprakta şehid kanlarını akıtmışlar, ülkenin kültürüne renk ve mühür vurmuşlardır. Vergilerini vermede ve yasalara uymada en ileri vatandaşlardır. Caferilerin fıkıhlarının diyanete de başkalarına da yararı vardır zararı yoktur.

                            Diyanet çağa uyum sağlayamıyor! Türkiye'de her şey satıldı, özelleştirildi. Eğitim bile hızla özelleşmeye doğru gidiyor. Devlet üzerinden eğitim yükünü atmaya özel okulların müşteri portföyünü genişletmeye çalışıyor. Böyle bir ortama uyum sağlayamayan tek tek yapı diyanet gibi görünüyor. Her alanda hızla makineleşme ve otomosyon sistemi gelip personel azaltımına gidilir, devletin hizmet sektörünün ekonomideki payı düşürülürken, diyanet en geniş kadroyla devletin vergisini sünger gibi emen bir kamburu. Din işlerinin de özelleşmesi ve laik düzende devletin din işlerini tamamen vatandaşlara terk etmesi hiç gündemden düşmüyor. Ama diyanet bu ihtiyacı ve gidişatı sanki hiç mi hiç görmüyor. Gündeme gelerek gereksiz konuları kaşıyarak meşruiyetini kendi elleriyle tartışmaya açıyor. Küstürdüğü ve tepesine bindiği, hizmetinden hiç istifade etmeyen kesimlerin gözünden iyice düşüyor. Bu kesimlerin vergisini tüketip hiç bir hizmet vermeyen bir sömürgeci gibi duruyor..

                            Diyanet kendi hizmet verdiği halkını memnun etsin. Türkiye’de hiçbir cemaat diyanetten memnun değil. Laik devletin dine baskısı nedeni sayesinde kendine verdiği kredilerle halın vicdan ve dini duyguları üzerindeki baskısı ilelebet devam edecek değildir. Bir gün bu baskılar patlama yaratabilir. Cemaatlerin 28 şubatta devlete bağlanmaları apartman mescidlerinin bile devlete bağlanması sağlandı. Ancak diyanet hiçbir zaman halka dini liderlik yapamadı. Hiçbir dindar sünni vatandaş diyanete güvenmiyor.. anket yapsınlar.

                            Caferiler uyumludur. Onların aldıkları eğitim kalitelidir. Türkiye’de Arapça bile öğrenilmez İlahiyatlılar bir Caferi aliminden ders alacak kapasitede bile değildir.. Diyanet önce Hanefileri yetiştirsin, şafilere yaşam hakkı tanısın kitaplarında hak bildiği şafilere de yer versin becerebilirse sonra boyundan büyük işlere baksın..

                            Yoksa bindiği dalı kendi kesmiş olur.. Çünkü Allah'ın da bir hesabı vardır ve O hesabında yanılmayandır..

                            Yorum

                            YUKARI ÇIK
                            Çalışıyor...
                            X