Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hilal göründü mü?

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #76
    Ynt: Hilal göründü mü?

    güya Peygamber buyurmuş ki:

    biz ümmi kavimiz hesap kitap bilmeyiz (ama bu gün takvim rasathane ve hesap varmış) hilali görür oruç tutarız hilali görür bayram ederiz..
    ----------------------------
    ben bunu ilk defa sizden duyuyorum ben bir tane bunu diyen insan tanımadım he siz tandıysanız bilmiyorum dogrudur..

    biz elbette ki hilali gozluyoruz ama şu bir gercek ki hilalin gorunmedıgı durumlar oluyor, bundada gene hadis e dayanarak şabanı 30 a tamamlıyoruz ve oruc tutuyoruz..

    şimdi benim merak ettigim şey hilal bugunde gozukmezse ne olacak, neye gore amel edeceksın?

    bu soru size dir herhangi bir mezhebe, şii vs. degil.
    Kadına aşırı düşkünlük ahmakların işidir. Hz. Ali

    Yorum


      #77
      Ynt: Hilal göründü mü?

      kevserr kardeşim..

      ben sünnilerin tamamının hesaba inandığını söylemedim. dikkat ederseniz bizim gibi hilali gözetleyen önemli bir kitlenin daha olduğunu söyledim.. ancak benim aktardığım hadis diye söylenen metin diyanetin, ramazanı hesaba göre belirlemesinin savunmasında kullanılır. gidip bir cami hocasına neden ramazana diyanet izlemeyle değil hesapla karar veriyor derseniz size bunu açıklayacaktır. hesabın başka dini savunması yoktur. ha diyanet şunu da diyor biz de kandilli vs rasathanelerle de çalışıyor hem izliyor hem hesap yapıyoruz. bu inandırıcı değil. Çünkü diyanetin hesapla önceden belirlediği ramazanın ya da bayramın başlangıç gününün hiç değiştiğini görmedik. bu da hesapla izlemenin hiç zıt düşmediği anlamına geliyor. halbu ki daha önceki yıllarda diyanetin takviminin açıkça yanlış yaptığı bizzat diyanetin o dönemki görevlilerince bile itiraf edilmişti. Konuyu, diyanet fetva bürosunda çalışan, istanbul ilahitattan Prof. Abdülaziz Bayındır, salı günleri kuran tefsiri programında açıklamıştı. kurandersi.com adlı siteden ilgili konu bulunabilir ya da süleymaniye vakfı görevlilerinden sorulabilir..

      demişsiniz ki: yarın da hilal görünmezse napacaksınız.. bizde de aynı uygulama var. hiç bir hicri kameri ay 31 gün olmaz. yarın ramazanını biri:

      “Yarın, salı günü Ramazan Ayı’nın birinci günü”



      01-08-2011

      Veliyi Emri Müslim’in İmam Hamaney’in Bürosundan Ramazan Ayı Hilali hakkında yapılan açıklamada hilalin dün yapılan tüm gözlemlere rağmen görülememesinden dolayı yarını, yani Salı gününün Ramazan Ayı’nın birinci günü olduğunu duyurdu.

      Taklit Mercilerin hilal gözlemle ekipleri ve bilhassa Ayetullah Hamaney’e bağlı 150 kişilik uzman ve donanımlı hilal gözlemle ekibinin tüm çalışmalarına rağmen hilalin dün görülmediği kaydedildi. Dolayısıyla bugün veliyi Emri Müslim’in ve öteki taklit mercilerin duyurusuyla Şaban Ayı’nın 30’u olarak açıklandı. Böylelikle yarın Ramazan Ayı’nın birinci günü olarak kesinleşmiş oldu.

      Ayetullah Seyyid Ali Hamaney’in Bürosunun Yaptığı Açıklama

      Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

      Tüm mümin bacı ve kardeşlerimize ve İran halkına duyurulur ki Ramazan Ayı’nın ilk günün belirlenmesi konusunun öneminden dolayı ülke genelinde bir çok hilal gözlemle ekibi hilali gözlemlemek için bu işle görevlendirilmiştir, ancak alınan tüm veriler itminan oluşturmamıştır.

      Dolayısıyla imam Hamaney’in fıkhi kaidelerine binaen hilal Pazartesi akşamı görülmemiştir.

      Müminler bugünü, (Pazartesi günü) Şaban Ayı’nın son günü olarak hesaplamalı ve sevap elde etmek isteyenler bugünü müstehap oruç tutarak veya kaza orucu tutarak geçirmelidir.

      Yüce Rehberlik Makamı Bürosu



      Öteki Taklit Mercilerin Bürolarından Yapılan Açıklama



      Taklit Mercilerden Ayetullah uzma Mekarim Şirazi, Vahit Horasani ve Seyyid Ali Sistani’nin bürolarından yapılan açıklamada bugünün Şaban Ayı’nın son günü olduğunu ve Ramazan Ayı’nın ilk günün yarın (Salı günü) olduğunu belirttiler.

      Aynı şekilde Ayetullah uzma Safi Gulpeygani, Nuri Hemedani, Alevi Gorgani ve Musevi Erdebili de bugünü şek günü olarak ilan ettiler.
      Abna.ir



      bizim için bunlar çok basittir. biz velayeti fakihe bağlıyız. ve Velayeti Fakih makamı da İmam Zaman a.f. (Mehdi a.s.)'a bağlı. dolayısıyla biz Ramazanı İlahi masum elçi olan Mehdi a.s.'ın dediği günle başlatıyoruz.. Şia alemi her yıl olduğu gibi bu yıl da tek yumruk tek yürek olarak aynı gün yarın Ramazan orucuna başlıyorlar. Bu ise Ehlibeyte bağlı olduğumuz için Rabbimizin bize bahşettiği bir bağıştır.. O bizi hiç bu gemiden indirmesin..

      Yorum


        #78
        Ynt: Hilal göründü mü?

        ama ben çok iyi biliyorum ki bu gün yüzmilyonlarca sünni Ramazan olmadığı halde Ramazan niyetiyle oruç tuttular. şu an sokaklar bomboş ve herkes istanbulda iftar açıyor..

        Yorum


          #79
          Ynt: Hilal göründü mü?

          iyide şabanın 30 u dündü, hicri takvime baktıgınızda ramazanın 1 i bugun bu işte bi karışıklık yokmu ?

          he şayet sizde bugun halen şaban ın 30 u dıyorsanız ve sizin takviminizde boyleyse buna dıyecek bir şeyim yok..

          size katıldıgım nokta ise diyanet imamları, evet maalesef kendı kafalarından bir din icat etmişler ve yanlış takvim yuzunden bir cok insanı oruc olmaması gerekırken oruca, oruc olması gerekırken tutmamaya yoneltmişlerdir.

          bizde bunlara belam deniliyor, zira biz bunların arkasında namaz kılmıyoruz, sizde ne deniyor bilmiyorum..
          Kadına aşırı düşkünlük ahmakların işidir. Hz. Ali

          Yorum


            #80
            Ynt: Hilal göründü mü?

            iyide şabanın 30 u dündü, hicri takvime baktıgınızda ramazanın 1 i bugun bu işte bi karışıklık yokmu ?

            he şayet sizde bugun halen şaban ın 30 u dıyorsanız ve sizin takviminizde boyleyse buna dıyecek bir şeyim yok..


            evet bizde bu gün şabanın son günüydü. yani şaban 31 olamayacağına göre bu gün 30du.

            "size katıldıgım nokta ise diyanet imamları, evet maalesef kendı kafalarından bir din icat etmişler ve yanlış takvim yuzunden bir cok insanı oruc olmaması gerekırken oruca, oruc olması gerekırken tutmamaya yoneltmişlerdir. "

            bu diyanet imamlarıyla değil diyanetin kendiyle ilgili. diyanet, imamları bu işe karıştırmaz. aslında diyanet de bu işe karışamaz. Çünkü devletin laik durumu, devletin çalışma tatil ve kutsal! günlerini dine göre belirlemeyeceği anlamına geliyor. bu yüzden diyanet devlet önüne hangi takvimi (çalışma ve tatil takvimi) koyarsa onu kabul etmek ve dini gün bayram ve kutsal günleri buna uydurmak zorundadır. bu yüzden diyanetin başındaki adam bile özgür değil 657ye tabi bir memurdur. yani türkiyede diyanete uyanlar aslında Allah'a değil tağuta uymuş oluyorlar..

            "bizde bunlara belam deniliyor, zira biz bunların arkasında namaz kılmıyoruz, sizde ne deniyor bilmiyorum.."


            bu tabir aslında sünni din anlayışına değil şii din anlayışına uygundur. Çünkü belam, dini devletin istediği şekilde yorumlayan, halka devletin istediği dini anlatan, tağutları dindar halkın gözünde meşru gösteren sahte din adamlarına verilen bir addır. onların din ve halk üzerinde yaptıkları tahribat kuduz mikrobunun bir bedeni felç etmesi gibi zehirli olduğundan kuduz köpeğe benzetilmişlerdir araf suresinde. ilgili kıssa da firavunun yanında Musa a.s.'a savaş açan sözde din adamı belam ibn baura hikayesidir..

            oysa sünniliğin daha kuruluş olan 4 ve 2 (itikadi) mezhebe bakın. bu mezhep kurucularının tamamı devletin onayıyla fetva vermişler, devlet bunları kadılık makamına atamıştır. böylece bağımsız Ehlibeyt mektebinin Masum İmamlarına karşın devlete bağlı bir din, din adamı ve dindar halk oluşturulmuştur.

            Ve hiç bir sünni temel kitabı gösteremezsiniz ki belamların arkasında namaz kılmanın caiz olmadığını yazsın. yine hiç bir fıkhi kural gösteremezsiniz namaz kıldıran imamın adil olup devlete bağlı olmayacağıyla ilgili.

            namazın farzları bellidir sünnilikte ve bunların içinde böyle bir şart yoktur. bunlar, şiadan etkilenmiş bazı dar sünni çevrelerde şahsi görüşler olup sünni inanç sistemi ve genel mukallitleriyle bağdaşmaz..

            oysa şianın hangi fıkıh kitabını açsanız orda der ki, namaz kılacak imam adil olmalıdır. adalet şartı ise, açık günahının olmaması ve devletten maaş almamasıdır..

            Yorum


              #81
              Ynt: Hilal göründü mü?

              evet bizde bu gün şabanın son günüydü. yani şaban 31 olamayacağına göre bu gün 30du.

              sıkıntı yok o zaman..

              bu diyanet imamlarıyla değil diyanetin kendiyle ilgili. diyanet, imamları bu işe karıştırmaz. aslında diyanet de bu işe karışamaz. Çünkü devletin laik durumu, devletin çalışma tatil ve kutsal! günlerini dine göre belirlemeyeceği anlamına geliyor. bu yüzden diyanet devlet önüne hangi takvimi (çalışma ve tatil takvimi) koyarsa onu kabul etmek ve dini gün bayram ve kutsal günleri buna uydurmak zorundadır. bu yüzden diyanetin başındaki adam bile özgür değil 657ye tabi bir memurdur. yani türkiyede diyanete uyanlar aslında Allah'a değil tağuta uymuş oluyorlar..


              her kelimesine katılıyorum, diyanet teşkilatının kuruluş amacı ,İslam dininin apaçık bir şekilde anlatmak değil, bu ilahi dini resmi ideolojinin küfür nizamlarına göre ifade etmek , barıştırmak için vardır.

              Nitekim diyanet çizgisinde faaliyet gösteren pek çok cami, resmi ideolojinin kontolünde olup ,İslam’ın değil, boynundan bağlı olduğu firavuni tağutların ağızlarının içerisine bakmaktadır. Böylece küfür sistemi içerisinde dünyevi ihtiraslarından dolayı “imamet”gibi kutsal bir vazifeyi “bel’am”lık gibi kepazeliğe çevirmişlerdir.


              bu tabir aslında sünni din anlayışına değil şii din anlayışına uygundur. Çünkü belam, dini devletin istediği şekilde yorumlayan, halka devletin istediği dini anlatan, tağutları dindar halkın gözünde meşru gösteren sahte din adamlarına verilen bir addır. onların din ve halk üzerinde yaptıkları tahribat kuduz mikrobunun bir bedeni felç etmesi gibi zehirli olduğundan kuduz köpeğe benzetilmişlerdir araf suresinde. ilgili kıssa da firavunun yanında Musa a.s.'a savaş açan sözde din adamı belam ibn baura hikayesidir..

              oysa sünniliğin daha kuruluş olan 4 ve 2 (itikadi) mezhebe bakın. bu mezhep kurucularının tamamı devletin onayıyla fetva vermişler, devlet bunları kadılık makamına atamıştır. böylece bağımsız Ehlibeyt mektebinin Masum İmamlarına karşın devlete bağlı bir din, din adamı ve dindar halk oluşturulmuştur.

              Ve hiç bir sünni temel kitabı gösteremezsiniz ki belamların arkasında namaz kılmanın caiz olmadığını yazsın. yine hiç bir fıkhi kural gösteremezsiniz namaz kıldıran imamın adil olup devlete bağlı olmayacağıyla ilgili.

              namazın farzları bellidir sünnilikte ve bunların içinde böyle bir şart yoktur. bunlar, şiadan etkilenmiş bazı dar sünni çevrelerde şahsi görüşler olup sünni inanç sistemi ve genel mukallitleriyle bağdaşmaz..

              oysa şianın hangi fıkıh kitabını açsanız orda der ki, namaz kılacak imam adil olmalıdır. adalet şartı ise, açık günahının olmaması ve devletten maaş almamasıdır..


              size katılmadıgım nokta ise burasıdır..

              ben ve ailem ve cevremdeki yuzlerce insan bu anlayışı benimsemişlerse, demek ki bu sunni lerde de olan bir kavram dır.

              İbn-i Kudame Rahimehullah şöyle demiştir:
              “Bir kimse, Müslümanlığında yahut çift cinsiyetli (hunsa) olup olmadığı hususunda şüphe bulunan bir kimsenin arkasında namaz kılarsa, bu kişinin küfrü veya çift cinsiyetli olduğu açığa çıkmadığı müddetçe namazı sahihtir. Çünkü namaz kılan kimsenin (özellikle de bu kimse imam olursa) bu davranışından anlaşılan onun Müslüman olduğudur. Çift cinsiyetli olduğundan şüphelenilen kimse ise (özellikle erkeklere imamlık yapıyorsa) onun bu davranışından anlaşılan, böyle bir durumunun olmadığıdır. Ancak namazdan sonra kişinin kafir yahut çift cinsiyetli olduğu ortaya çıkarsa, onun arkasında namaz kılanın, açıkladığımız gibi namazını iade etmesi gerekir. Şayet imam İslam’a bir girip bir çıkıyorsa, onun hangi dinden olduğu öğrenilinceye dek arkasında namaz kılınmaz.”(El-Muğnî Mea’ş-Şerhi’l-Kebîr, 2/34)

              gene şu anda hapiste olan makdisi der ki (Allah onu esaretten kurtarsın)

              Bunlar, tağutların askerleri gibidirler. Onların demokrasilerini meşru görerek, şirklerine yardım eder ve savunurlar. Bu türden olan imamların arkasında namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Onların arkasında namaz kılmaktan nehyediyoruz ve onların arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz.
              Çünkü bu imamlar bizden değil, tağutlardandır. Allahu Teala şöyle buyurur:
              “Allah kafirlere, iman edenler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir.” (Nisa/ 141)

              ve hanefilerin fıkıh kıtablarında gecen bir yazı !!!! ki ben hanefi mezhebine mensubum..

              Fasık olan imamların arkasında namaz kılmamalı, başka camide kılmalı.
              (Redd-ul muhtar, Tahtavi, Hindiyye)


              fasık olan imamın arkasında bile kılmamalı derken hiç kafirin arkasında kılın der mi ?

              gene ibni teymiye der ki

              ”Başkasının ardında kılma imkani varken, bidatçilerin ve heva ehlinin ardında namaz sahih olmaz. Bu konuda müslümanların halifesi ile başka imamların hükmü farklıdır.
              Müslümanların halifesinin ardında namazı (halife bidatçi de olsa)ancak bidat ehli terk eder. Eğer bidatinden dolayı tekfir ediliyorsa ardında namaz kılınmaz.”
              (Tecridul İhtiyarat (s.17))


              ve gelelim mezheb imamların tagutun kadısı olmuş vs gibi ithamlarınıza kusura bakmayın ama bu resmen iftiradır..

              ebu hanifenin niçin hapise atıldıgı ve hapiste vefat ettigi herkesin malumudur..

              Emevi ve Abbasi idarelerinin uygulamalarına bizzat tanık olan Ebu Hanife, zühd ve takvası sayesinde yönetimin maşası olmaktan kendini canı pahasına koruyabilmiş bir şahsiyettir. Kulların hakkını gözetmede kusur etmekten korktuğu için Emeviler kadar Abbasiler tarafından da ısrarlı şekilde teklif edilen kadılık görevini ve diğer şahsi menfaatlerin hepsini geri çevirmiştir.

              Ebu Hanife, içinde bulunduğu şartlarda resmi görev almanın İslam'ı temsil etme ve uygulamaya aktarma imkanı sağlayamayacağını iyi fark eder. Bu nedenle resmi görev almanın, meşru olmayan işlere maşa olmaya neden olacağı kanaatine varır. Bu düşüncesini de hiçbir yoruma mahal bırakmayacak şekilde ifade eder. Bu manada kendinden çok değerli hediyeler karşılığında bazı isteklerde bulunan sultanı kastederek şunları söyler: "Eğer benden Vasıt mescidinin kapılarını saymamı isteseydi, onu bile kabul etmezdim. O halde nasıl olur da bir adamı idam etmek için hüküm vermemi ister ve bu hükümle onun boynunu vurmasına vesile olurum. Ben böyle bir hükmü ihtiva eden kararın altını nasıl mühürlerim! Vallahi ben böyle bir işe ölünceye kadar giremem." (Mezhepler Tarihi, sh. 231)

              Devlet görevini kabul etmesi için değişik tekliflerle ve en önemlisi işkencelerle karşısına çıkanlara söylediği şu sözleri ise İslam'ı temsilinin önemli bir örneğidir: "Allah'a yemin ederim ki, bu işi kendi arzumla kabul etmiş olsam bile, yine de size istediğiniz anlamda yaranamayacağım. Nerede kaldı ki zorla, istemeye istemeye teklifinize muvafakat edeyim. Herhangi bir hususta vereceğim karar sizin arzularınızın hilafına olabilir. O zaman bana kızarsınız. Kızınca da beni Fırat nehrinde boğdurmak istersiniz. Boğulurum, fakat kararımı yine değiştirmem." (Hilafet ve Saltanat, sh. 368)


              ...
              Kadına aşırı düşkünlük ahmakların işidir. Hz. Ali

              Yorum


                #82
                Ynt: Hilal göründü mü?

                sanırım siz vahhabilik, ibn teymiyye, hanefilik hakkında biraz derinlemesine araştırma yapmalı ve objektif düşünmelisiniz..

                bizim burda söylediklerimiz bir iftira değil hakikattir.

                Ebu hanifenin takipçilerinin kurduğu bir mezhep ya da diğer selefi/vahhabi hareketler her ne kadar sisteme düşman ve tağutların amansız düşmanları gibi görünse de gerçekte perde gerisinde bilinçli ya da bilinçsiz işbirliği mevcuttur. bunu her hal u karda ispatlarız.

                Örneğin hanefiliği ele alalım:

                Ebu hanife (Numan bin. Sabit) bir tek kitap yazmış değildir, mezhep kuruyorum diye yola çıkmış değildir. kendine sorulan sorulara cevaplar vermiş meseleler hakkında kıyas metodunu da kullanarak fetvalar vermiş. zamanın Ehlibeyt imamları olan 5. İmam Muhammed Bakır a.s. ve 6. İmam Cafer Sadık a.s. ona nasihatler etmiş ancak o dinlememiş ve Ehlibeyte olan bağlılığı, kendine ve diğer Ehlibeytin dışındakilere bağlılığa çevirmek için hayatını harcamıştır.

                Doğru zalim abbasi sistemiyle barışık değildi ve onun zindanlarında yattı.

                Ancak Ebu hanifenin sistemin zindanlarında işkence görmesi, devletin verdiği hiç bir görevi kabul etmemesi, hatta:

                "değil bu zalim sistem benim bir insanın ölümü gibi bir hükmü vermem için kadılık görevi, hiç bir işleve sahip olmayan, şu camiden çıkanları sayma görevini bile verse ben bunu kabul etmem, çünkü bu durumda zalim meşru olmayan sistemi meşru saymış olurum"

                demesi bile bu gerçeği değiştirmez, haneflik baştan sona kadar zalim Abbasi sisteminin kurmasıyla ve geliştirmesiyle oluşmuştur.

                hemen itiraz etmeyin. size soralım Ebu hanifenin eserlerini görüşlerini o mu yazdı yoksa öğrencileri mi? mezhebi kim kurumlaştırdı o mu yoksa öğrencileri Ebu Yusufla Muhammed mi? Peki bunlar kim?

                hanefiliğin kitabını yazan, ebu hanifenin görüşlerini kitaplaştıran ve bu görüşleri mezhep haline getiren Numan bin sabit değil, öğrencileri olan Ebu Yusufla Muhammeddir.

                Peki bunlar kim? biri Zalim tağut Abbasi devletinin kadısı, diğer kadil kudat denilen, baş kadı yani bu günkü adalet bakanı..

                Peki zalim Abbasi devleti Ebu Hanifeye ve görüşlerine karşıydı da bu mezhebi oluşturan Ebu Hanifenin öğrencilerini neden kadı yaptı, ya da bu öğrenci olan aslında mezhebin tüm görüşlerini kitaplaştıran ve yayan, bunlara eklemeler yapan zalimlerin fetvacı ve hakimleri olanlar madem sistem karşıtı hanefi mezhebindendi o halde ne işleri vardı da kadı ve kadılar kadısı oldular? Hocaları olan Ebu hanife gibi zindanı tercih etmediler?

                bu zalimlerin katliam fetvacıları konumundaki kadılar, Ebu hanifeden siyasi görüşleri mezhepte görüş olarak naklettiler mi? bu günkü hanefiliğin hangi kitabında imamların devletten maaş almaları durumunda adaletleri düşer diye bir fıkıh kuralı vardır ya da zalim iktidarlara bağlı kurumlarda görev alınmaz diye bir kuralı koydular? nerede yazar bu?

                Sizin naklettiğiniz görüşler hanefiliğin görüşleri değildir ve hiç bir hanefi bilim adamını buna ikna edemez kaynaklarından gösteremezsiniz. hanefiliğin kuralları, her hanefiyim diyenin görüşleri değildir belli bazı temel kitaplardır. bunlar fetevayı hindiye, ibn abidin, reddül muhtar gibi fetva kitaplarında toplanmıştır.

                Ebu hanifeyi de sistem kullanmıştır. Çünkü insanlar eğer ona bağlanmayaydı, Ehlibeyte bağlanacaklardı bu ise sistemin hiç istemediği bir durumdu.. Ehlibeyte bağlansalardı, ehlibeytte süreklilik esastı, o zamanki imam şehid edilse hareket sapmadan bir sonraki uzlaşmasız masum Ehlibeyt imamıyla sürerdi, ve sürdü de, ancak Ebu hanife böyle mi? ondan sonra onun bağlılarını, sistemin kadıları devraldılar, görüşlerini sistemin kadıları resmi memurları yazdılar kitaplaştırdılar. bu durumda hanefiliği nasıl sisteme karşıt görebiliriz ki!!!..

                Mevdudi, Seyyid Kutup, Hasan el Benna çizgisindeki sünni alimler, aslında türkiyede mezhepsiz olarak bilinirler, kendileri de mezheplerin görüşlerini reddedip mezhepler üstü Kur'an ve sünnet çizgisinde görüş belirttiklerinden dolayı bu devrimci görüşlere sahiptirler. ancak bunların da diğer vahhbi (sözde) sistem düşmanları gibi devamlılık arzetmesi mümkün değildir. Çünkü bu uzlaşmasız insanlar gittikten sonra hareketleri hep sistemin adamlarınca devralınmakta, bir çoğuysa sistem düşmanı gibi göründükleri halde daha kendileri perde gerisinde sistemle işbirliği yapmaktadırlar.

                tıpkı Said Nursi gibi. Said Nursi sistemin bir takım adamlarına karşıtken diğer adamlarını desteklemekte ve ondan sonra bağlıları sistemin adamlarınca devralınmaktadır.. nerede sistem düşmanı birileri varsa, eğer bunlar Ehlibeyte bağlı değillerse sonları hep sistemin adamlarınca yönlendirilmek olmuştur.. bu kaçınılmazdır. yoksa Allah REsulü vahiyle konuşup: Ehlibeytim Nuh'un gemisi gibidir ona binen kurtulur binmeyen helak olur diye boşuna mı buyurdu??

                Ebu Hanife zamanın Ehlibeyt İmamı İmam Bakır ve İmam Sadık a.s. varken neden fetva verdi, bu yetkisi var mıydı?

                Yorum


                  #83
                  Ynt: Hilal göründü mü?

                  bu gün vahhabilik bu görevi devraldı. insanlar ehlibeyte gitmesin de kime giderse gitsin çünkü biz onları rahatça saptırabilir hilelerimizle kontrol edebilir sistemlerimizi garanti altına alabiliriz diyen zalim diktatör ve tağutlar bu vahhabizm hareketine perde gerisinde milyar dolarlar yatırmakta.

                  insanlar temelde iki grup:

                  1- uysal ve uzlaşıcı, güç karşısında eğilen, stotükoyu benimseyenler

                  2- uzlaşmasız, radikal ve çatışmacı olanlar.


                  bu gün abd öncülüğündeki emperyalist güçler, birinci gurum müslümanlar için Fethullah gülen gibilerini görevlendirdikleri gibi, ikinci grup insanlar için de vahhabileri görevlendirmişlerdir.

                  bu iki görevli aksiyon grupları da kendilerine bu misyonun biçildiğini kabul etmezler. ancak bunların perde gerisinde işbirliklerine ve dönen paralara dair çok sayıda delil vardır.

                  Örneğin radikal vahhabi cihatçıların reisi olan Taleban, ya da el kaide ve el kaidenin reisi ladinin abd ile ilişkilerini duymayan bilmeyen kalmamıştır.

                  sizce böylesine (sözde) zıt olan iki gurubun bu ilişkileri düşünülebilir mi? ama işbirliği içindeler

                  bu gün abd veya ab'nin islami vakıf ve derneklere yaptığı para yardımlarını inceleyin , vahim tablolarla karşılaşacaksınız.. bu yardımlar boşuna mıdır?

                  türkiyede, abd ya da ab yardımları kesilse, bir çok cemaat ya da sözde İslami kurum bir gün bile ayakta duramaz. başta nurcular olmak üzere dağılır giderler..

                  tüm bu şayia ve söylentilerden emanda olan tek ekol satın alınamaz saptırılamaz, kontrol altında tutulamaz, gündemi başkalarınca belirlenemez, Ehlibeyt ekolüdür. Çünkü başında Allah'a tam bağlı her konuda bilgisi olan Masum Ehlibeyt imamı vardır. bunu hangi güç satın alabilir saptırabilir hileyle kendi istediği kanala sokabilir?..

                  insanların böylesine masum bir imama bağlanmasındansa emperyalistler, kendilerin katledecek vahhabi teröristlerele bile anlaşırlar. ve derler ki yeter ki bu saptırabileceğiiz insanlara bağlansın dünya. çünkü bunların hızları balon gibi geçicidir ve bizi öldürseler bile oğullarımız ipleri yeniden ele geçirir.

                  Çünkü liderlik tek silahı eline alıp sakal bırakp şalvar giymekle elde edilmiyor. liderliği oluşturan ekonomik siyasi alt yapılar var.. ve bu gün Ehlibeyt dışında hiç bir islami yapıda, siyasi ekonomik, kültürel teknolojik vs hazırlık ve alt yapı emperyalistlerden bağımsız hareket edebilecek kendi ayakları üzerinde durabilecek bir oluşum mevcut değildir. bu gün abd başkanlarını terör ederek katledebilirsiniz. ama yarın açlıktan ölmemek için kendi ülkenizdeki insanların maaşlarını ödeyebilmek için abdnin katlettiğiniz tağutlarının yerlerine geçen çocuklarının ayaklarını yalamak zorunda kalacaksınız..

                  Çünkü her şey slogan değildir. bunları tümden düşünen hayatın her alanını kuşatan emperyalizme karşı ekonomik siyasal sosyal inançsal yaşamsal alternatif bir sistem sadece Ehlibeyçe oluşturulabilmiş, bu sayede tüm sünni ekoller mezhepler sonunda sistemle uzlaşmak zorunda kalmışlarken, Ehlibeyt mektebi zalimlere tarihin hiç bir döneminde eyvallah dememiştir..

                  Örneğin size bir soruyla bu konuyu neticelendirmek istiyorum: sünni sistemde alimlerin maaşları nasıl nereden temin edilecek? Bu konuda dini ne gibi bir fıkıh kuralı oluşturulmuş sünnilikçe? humus ne demek?

                  Yorum


                    #84
                    Ynt: Hilal göründü mü?

                    yani kusura bakmayın ama bir konu anca bu kadar saptırılır.. bizde cıkalım bakalım biraz konu dışına..

                    siz bana imamların arkasında namaz kılmayla alakalı sordunuz bende bir cok alimden goruşleri ve soyledıklerını sundum, gerci size gore bu sozlerde bizde yoktu ama işte demişler adamlar artık şia danmı etkilenmişler!! Allah tan mı korkmuşlar orasını bilemiyorum!!

                    o alimler sisteme dışarıdan duşman ama içeriden muttefikti oylemi hatta o kadar muttefitiler ki idam edilirken bile muttefikliklerini korudular dimi?

                    ben nur cemaatinden berii yim..

                    bize göre alim olan herkez fetva verebilir, devrinde hangi imam oluyorsa olsun..

                    ayrıca taliban demişsiniz taliban belkide bu dunyadaki en koyu hanefi mezhebine mensub bır oluşumdur..

                    el kaide ise selefi dir..

                    ayrıca bu masum ehlibeyt imamı kimmiş onuda merak ettim? (hakikaten bilmedigimden soruyorum)

                    usame bin ladene gelince Allah ondan razı olsun, bır cok ulkenın sermayesı kadar babasından miras kalmış iken o kalkıp ajanlık yapacak ha ? neden peki ona ne verildide bu onda yoktu? kadın?para?guc? hangisi yoktu ?

                    bizim için onemli olan akidesi saglam olması ehlibeytten olur olmaz bu bizim için inan zerre kadar önemli degil, sadece akidesi saglam ve adaletli olması, Allahın indirdigiyle hukmetmesi bizim için yeterlidir..

                    resulun soyundan gelecek olan mehdi ye kadar bizim duamız dağlarda savaşanlaradır, kadınlar gibi evlerinde oturan,(ki bende oturuyorum) silahım var ama kullanmayanlar, onu bunu sozde tehdit edenler, yaparız ederiz kırarız, akıllı ol, diyenler gibi degildirler onlar..

                    onlar sadece icraat peşindeler, onların derdi ne biliyormusun..

                    onların derdi ırakta hapishanelerde mezhebi ne olursa olsun tecavuz edilen kadınlar varya hani karınlarında amerikan piçlerini taşıyan kadınlar, hani gelin burayı bizim başımıza yıkın diyen kadınlar, heh işte o adamlar o yüzden rahat yataklarından kalkıp Allah hesap sordugunda yarabbi ben senın yolunda savaştım diyebilmek için o rahatlıgı bıraktılar..

                    merak etme onlarda biliyordu bizim gibi pc başında forumlarda yazı yazmayı..

                    tutturmuşsunuz bi ehlibeyt gidiyor yav bi tane islam beldesi kalmadı ki bu katillerin girmedigi, o kadar kişi katlediliyor o kadar insan tecavuze ugruyor, isterse musluman olmasın mazlumun dınımı olur ?

                    siz halen takılmışsınız yok hz ali nin hakkı yendi yok hz omer şoyle bi adamdı, yok muta nikahı haktı, yok illa imamlarımız onderlıgınde sadece bir islam devleti kurulabılır bence biliyormusun hani demişsin ya yukarıda boyle oyalıyorlar dıye heh işte asıl sizi boyle oyalıyorlar..
                    bir tane sunni ulkesi yokki orada amerika zulmu olmasın amerika oraya girmesin, sizin ulkenızde amerika yok dıye yardım etmıcekmısınız?
                    takılmışsınız bi kerbelaya ulan arkadaş sımdı butun dunya olmuş kerbela, hz huseyın Allah ondan razı olsun şehit olmuştur, lakin ta bin kusur yıl once şimdi biz işimizi gucumuzu bırakalım yezidemi lanet edelim?

                    yoksa, adı huseyin olan sunni cocuklara, adı hasan olan şii cocukların katledilmesini nasıl engelleriz diyemi duşunmemiz lazım ?

                    demişsin herşey slogan degildir diye..

                    aynen oyle herşey slogan degildir, icraattır ırak ta binlerce adamınla mal gibi bekleyip rejimle işbirligi yapmak 2 tane bakanlık aldın diye ...EDİT... gezmek degildir,

                    asıl icraat humeyni gibi devrim yapmaktır..

                    asıl icraat usame bın laden olup amerikaya kafa tutmaktır..

                    asıl ıcraat seyyid kutub olup ben zalimden ozur dılemem deyip asılmaktır..

                    asıl icraat hz huseyin olup zulme başkaldırmaktır...
                    Kadına aşırı düşkünlük ahmakların işidir. Hz. Ali

                    Yorum


                      #85
                      Ynt: Hilal göründü mü?

                      konu gerçekten de saptı. isterseniz konuşacağımız bu alanlarla ilgili yeni başlık açalım burda daha fazla devam etmek istemiyorum.

                      Masum imam, Mehdi a.f. dir. sorduğunuz için söylüyorum. sizce İmam Humeyni r.a.in kurduğu İslam devleti, gerçek bir devrim ve hala bu devrim sürüyor ise, ve yine sizce devrimci Taleban tam bir hanefiyse, İran neden Talebana zıt ve destek vermiyor?

                      El kaide ve ladin hakkında başka başlık açarsanız orda daha rahat konuşuruz. yoksa konu dağılacak..

                      ırak ve diğer konularda da aynı şekilde. gerçi bunlar sitede konuşuldu ama başlık açarsanız yine tekrar konuşuruz inşaAllah..

                      Yorum


                        #86
                        Ynt: Hilal göründü mü?

                        Hilal gözlemleme ekibi saban ayinin hilalini de gözlemledi mi? gözlemledi ise sabanin 1.günü miladi hangi tarihe denk geliyor bilgisi olan var mi?
                        Allah Bize Yeter!
                        O Ne Güzel Vekildir...

                        Yorum


                          #87
                          Ynt: Hilal göründü mü?

                          Şaban ayı dün (pazartesi) otuzu olması lazım

                          hilalnur kardeşimin bu konuda şüpheleri aydınlanmamış sanırım.. Ramazanın birinci gününün hangi gün olduğunu ve bu konuda Şia müctehidlerinin kararını tam olarak anlayıp konuyu aydınlatmak istiyor. Ona öyle geliyor ki Şaban ayı Şianın Ramazanı ilan edişine göre 31 gün olabilir.. bu da yanlış bir hesap..

                          Ancak biz böyle düşünmüyoruz.. Şianın şahsen ben çok yanlışını aradım.. aklımla şii oldum.. ve şii müctehidlerin yanlış yapmayacaklarına yürekten inanıyorum. Masumlardır demiyorum, ama sünnilerin Peygamberimize yükledikleri şu özellik gibidir, teşbihte hata olmazsa:

                          sünniler Peygamberin s.a.a. hataya açık olduğunu ve hata yapabildiğini ancak, O hazrertin yaptığı hataların, vahiyle düzeltildiğine inanırlar.

                          ben de şahsen müctehidlerin masum olmadığını hata yapabileceklerini ancak bunların şiileri saptırmaya fırsatı doğmadan İmam Zaman a.f.in çeşitli şekillerde müdahalesiyle yok edildilip düzeltildiğine inanıyorum..

                          Elhamdulillah..

                          Not; bu mesaj yazılan cevaplardan sonra tarafımdan değiştirilmiş ve tashih edilmiş, mesajdaki ağır ifadeler silinmiştir. Bu nedenle Hilalnur kardeşimden özür diliyorum..

                          Yorum


                            #88
                            Ynt: Hilal göründü mü?

                            Hilalnur, bütün aylar gözetlenir. şaban ayının 1. gününün miladi takvimde hangi güne denk geldiğini hatırlamıyorum takvimi incelemem lazım ama emin olduğum şu ki,takvimde şabanın kaçıysa aya göre bir gün önceki gündü. yani takvimde şabanın 5'i yazıyorduysa bizler 4'ü olarak kabul ettik. onun da haberlerini almak zorundaydık çünkü sünnet oruçları tutmaya çalışıyoruz (Allah'ın izniyle. ve bunların da günlerini belirlemek lazım)
                            ayrıca Hz. Mehdi'nin (af) doğum günü bildiğimiz üzre şabanın 15. günüdür. bizler takvimden bir gün sonra kutladık, amellerini ona göre yaptık. yani bu inceleme yalnız ramazana özel değildir. güzel soru sormuşsun, haklısın
                            kum aşığı biraz hoşgörülü davranıp açıklayıcı bir cevap verebilirdin
                            Aşksızlara verme öğüt, öğüdünden alır değil.
                            Aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil. / Yunus Emre

                            Yorum


                              #89
                              Ynt: Hilal göründü mü?

                              Haklısınız.. Ama Hilalnur kardeşin geniş hoşgörüsüne güvendim.. eğer ona da hoşgörüsüz göründüyse özür diler silerim yazdığımı..

                              Şaban ayının 14ünü kameri günlerin, akşamdan başladığını hesaba katarak mı söylediniz?

                              yani hilal akşam görünür ve o gece ramazanın birinci gecesidir, yarınki gün de ramazanın birinci gün(düz)üdür.

                              Yorum


                                #90
                                Ynt: Hilal göründü mü?

                                Yok ona göre söylemedim. Ramazan nasıl takvime göre bir gün sonra olduysa şaban da öyle oldu
                                zaten akşamdan başladığını hesaba katsaydım bir gün önce olurdu bir gün sonra değil
                                şöyle ki şabanın 15. gecesinin amelleri ayrıdır 15. gününün amelleri ayrı
                                şabanın 15. gecesi şabanın 14'ünün akşam ezanından sonraki zaman dilimidir
                                böyle bakarsak bir gün önceye denk geliyor
                                ama biz şabanın 15. gecesinin amelini takvime göre şabanın 15. günün akşam ezanından sonra yaptık
                                şabanın 15. gününün amellerini takvime göre şabanın 16. gününüz gündüzü yaptık
                                kısacası hz mehdinin doğum gününü takvimde şabanın 16sı yazdığı gün olarak kabul ettik çünkü o gün aya göre şabaın 15'iydi
                                inşaallah anlatabilmişimdir
                                Aşksızlara verme öğüt, öğüdünden alır değil.
                                Aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil. / Yunus Emre

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X