Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

    Eûzubillâhimineşşeydânirracîm
    Bismillâhirrahmânirrahîm
    Elhamdülillâhi Rabbil Âlemîn. Vessalâtu vesselâmu alâ Tabîbi Qulûbinâ Muhammedin ve Âlihît Tayyibînet Tâhirîn. Ve la'netullâhi teâlâ alal a'dâihim ecmaîn ilâ yevmid dîn


    Bir su misâli akarken ömür işte yine bir koca gönül ordusu karşınıza dimdik dikilmiş yoktur geçiş artık bu nefis sarayına doğru durun bir dinleyin belki bu son şansınız dercesine karşımızda. tüm heybetiyle ve var gücüyle... davet eder bizi

    arınmaya yıkanmaya, yalvarmaya

    Hadi gidelim biz de bu akan topluluktan ayrılarak tek başımıza kalmaya, yeter artık deyip gönlün tertemiz yıkanacağı hayatımızın son fırsatına

    değildir size çağrım sadece vicdanımadır

    paramparça olmadan şu emanet bedenimiz, hep başkaları için gördüğümüz ölüm çalmadan kapımızı, belki son kez yapabileceğini yapmak için gelmiştir ramazan... bir daha gelmeyecektir. Geleceğinin garantisini vermeyecektir. Gelse de bu kez üzersek onu bize böylesine gülmeyecektir. Hayatımızda bizi daha taze daha az günahsız görmeyecektir...

    ilk günü yakîn ile belirleyelim. Hilalin görünüşü mücdesini sahibuz zaman a.f. vekîli Hz. Rehberin o kutlu ağzından dinleyip bismillah diyelim ilk gün kazası yaşamadan. o canlar feda olası mübarek nefesini hissetmek, yapacağı açıklamalarla zihnimizden kalbimize start vereceği takva, arınma ihlas yarışı için dimdik uyanık ayakta olalım. Bir yıl tüketeceğimiz azığı toplayabilmek 11 ay şeytanla diri bir mücadele edebilmek için gerekli nurumuzu tamamlamak için önceden hazırlayalım kendimizi. Daha ramazan bize gelmeden şu son günlerde toplanın hadi biz ona gidelim.. Yollarda bekleyelim cumadan gelen babalarını bekleyen uzak köylü yoksul çocuklar gibi. Doğal taze saf olsun vicdanlarımız. Yufka olsun yüreklerimiz. İnce olsun kalplerimiz, ıslak olsun gözlerimiz. Pişman olsun emellerimiz.

    Bu son şansımızdır diyerek tüm dostlarımızla vedalaşalım bizimle gelmeyecekse. Sade, yalnız tek başımıza bir lokma bir hırkamız olsun yalnız yanımızda. Ayaklarımız İmam Ali a.s.'ın hutbeye çıkışı gibi terketsin kendini sıkan şu çağın sahte boyalı daracık dünya mezarlarını.. Yalınayak susamış çöl kumlarına basar gibi Rasül S.A.A. gibi o Kutlu elçi izlerine basalım. Mütevazi, fakir, yokluk içinde... Fatıma a.s. gibi mahzun, mazlum, ve kaybetmişcesine muhsinimizi ezik...

    bir daha gelmeyecekmiş gibi sarılalım özlem dolu bu sayılı kısacık nurlu günlere. Kıymeti dünya ölçüleriyle ölçülemeyen, göklerin yedi kat semasına bizi ulaştıracak imametin melekûtî aşamalarını gösterecek yolun işaretleriyle tanışmaya gidelim hadi. En çok alçalan bu dünyada en yükseğe çıkacaktır gibi baksın gözlerimiz dünyanın süsüne menfaatine mal û mülküne...

    hadi gidelim kalkın o gelmeden henüz bize yollarda karşılayalım ramazanı. Belki Kur'an damlar içimize daha ilk günlerinden itibaren. Yaşayan Hüseyni a.s. görürüz, sahibi olmak için ne değerlerimizi yitirip ne güzellikleri ertelediğimiz altını gümüşü uğruna zehirletilen Hasan-ı Mücteba'nın parçalanmış yüreğini görürüz. Okuduğumuz zikirlerle küfre karşı dimdik ama aç ve susuzluğundan eser olmayan Zeynül Abidini a.s. görürüz. Güzellikten başka bir şey görmedik diyen Zeynebi görürüz. Göremediğimiz karamış vicdanımızı, harama uzanmış 11 aydır kirlenmiş ellerimizi görürüz, gözlerimizi görürüz, gördüğümüzü de.. akmaya hazırsa göz yaşlarımız geceleri ışıksız yürümeyi görürüz dünyayı altımıza alıp..

    ben gidiyorum. yalnızlık tehdidini salsa da şeytan içime atıp gidiyorum inadına, şansımın son şans olduğuna inanıp. bu gün gitmezsem yarının yok olduğunu bilerek...

    ardından Ehlibeytin a.s.; geceleri zikir dua namaz, gündüzleri anlayış tedebbür, niyaz nasip etmesi için daha şimdiden hazırlanmaya gidiyorum. Sahibuz zamanı a.f. görmeye gidiyorum. Yolunda kurban olmaya hazır mıyım kendimi tartmaya gidiyorum. ölmeden ölmeye, Rabbimizden af dilemeye, bomboş geçen bir ömüre bir hayır olsun sürmeye gidiyorum. kendime bile itiraf edemediğim günahlarımı, yediğim kul haklarını Rabbime borçlarımı ödeyebilir miyim bakmaya gidiyorum. geleceğe dair ördüğüm tuli emel ağlarından, nefsimin oyalayıcı bağlarından, şu âdî dünyanın kandırıcılığından tamamen sıyrılabilir miyim görmeye gidiyorum...

    O bize yardımcı olacaktır. Rahmet gibi serilecektir, kutlu elçilerin izinden gidenler için. Kendini bilenler için. Affını dileyenler için. Kalbini açanlar için elleriyle, gözlerini yıkayanlar için gece uykusuzluklarıyla, dostlarıyla paylaşanlar için hayırlı işleriyle. hakkı dimdik tam ortasına koyanlar için evine ehline işine yoluna... ben güveniyorum. hadi gidelim herşeyimizi bırakarak burada

    Biz iç dünyası kirlenmiş insanlar tertemiz Ehlibeyt a.s.'ın nurlu ruhlarından beşer hafızasının ulaşamayacağı menzillere uzanmış tertemiz kelimelerini alalım yanımıza. Sahife-i Seccadiyeyi, ziyaret-i Aşurayı, Ali Yasini, duayı kumeyli, tevessülü ve daha nicelerini. O tertemiz kutlu İmamların a.s. dünyaya kazıdıkları özgürlük aşkı dolu, dünyanın kalabalığından sıyrılmanın keşfinin yattığı kelimelerin yazılı olduğu tertemiz sayfaları alalım yanımıza da ramazana taşınalım

    Bak ey gönlüm geçti üç ayların ikisi ne kaldı geriye, sanki biraz daha oyalansan ne geçer dünyadan eline, kontrolü verme artık nefsine, günler geçip gitti gelmez artık geriye, belki bu son şansın bakma çevrendeki yaşayan bir yığın ölüye, dünya kime kalmış ki, kılmış ki vefa sen dalıyorsun oyun eğlenceye, daha ne gerekir seni uyarmaya...

    hadi gelin tüm varlığım ramazana taşınalım. Tüm benliğim, tüm gücüm, tüm samimiyetim, tüm ihlasım, hep beraber kazanmaya kaybı olmayan, yatırıma riski olmayan, yükselmeye düşüşü olmayan bilmeye unutması olmayan, iyi huy edinmeye terki olmayan, baş kaldırmaya asla sinmesi olmayan, yürümeye dönmesi olmayan müjdeye pişmanlığı olmayan

    bir an önce sabırsızlıkla özlemle hasretle çatlamış dudaklarımızla hadi gelin ramazana taşınalım......


    #2
    Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

    [quote author=ehlibeytin_izinde link=topic=7211.msg47500#msg47500 date=1250013247]

    ...

    hadi gelin tüm varlığım ramazana taşınalım. Tüm benliğim, tüm gücüm, tüm samimiyetim, tüm ihlasım, hep beraber kazanmaya kaybı olmayan, yatırıma riski olmayan, yükselmeye düşüşü olmayan bilmeye unutması olmayan, iyi huy edinmeye terki olmayan, baş kaldırmaya asla sinmesi olmayan, yürümeye dönmesi olmayan müjdeye pişmanlığı olmayan

    bir an önce sabırsızlıkla özlemle hasretle çatlamış dudaklarımızla hadi gelin ramazana taşınalım......




    [/quote]

    ehlibeytin_izinde kardeşim,
    Allah razı olsun...
    yanında yer var mı ben de geleyim ardınsıra..
    çok güzel bir yere gidiyorsun..
    Allah razı olsun...
    bu forumda bugüne kadar okuduğum en güzel yazılardan biri idi..
    kalbi selamlarımla..
    +
    Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

    Yorum


      #3
      Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

      kalpten çıkan aşk sözlerinin kalbe ulaştığını görmek Rabb Teala'nın, kirlenmiş dünyada kendini garip hisseden kullara yalnız kalmadığına dair hediyesinden başka nedir ki.. Umarım ki Adem kardeşim sen bu yolculuğa çoktan çıkmışsın... o yazıda gördüğün güzellik senin ruhundaki güzelliğin yansımasıdır. Her ne kadar şu kalıplara hapsolmuş dünya ölçülerinde görüşmesek de bu kutsal arınma yolculuğunda dualarımızda buluşacağımızdan kuşkum yok..
      Allah'ın Rahmeti geniştir, cemaat halinde gelenlere ise ihsanı daha da boldur...
      Ramazana hazırlığın tüm Ehlibeyt a.s. dostlarınınki gibi mübarek olsun.

      Yorum


        #4
        Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

        Canım hiç dışarı çıkmak istemiyor

        Bu gün pazar kuruluyor. Evde meyve sebze Ebuzerin evindeki gibi olmasa da bitti. Bir hafta daha marketten pahalı almamak için pazara çıkmamız gerekiyor.Hanım pazarların çok kötü olduğu ve müslüman kadının pazara çıkmasının hiç de caiz olmadığı yolunda sohbet dinlemiş ve topu bana attı.Ben de sünnilikten kalma pazar yerlerini ve hamamları korkunç şekilde kınayıcı hadisleri hafızamda tuttuğumdan ben de gitmek istemiyorum.
        dün eyüp sultana gezmeye gittiler akrabalarıyla beni de çağırdılar ama ben dışarısı kötü diyerek çıkmak istemediğimi söyledim. Bu gün çıkmak zorunda kalacağım ama şu Ramazan arefesi günlerinde hiç de canım dışarı çıkmak istemiyor. öyle pazara falan değil normal sokağa bile çıkmak istemiyorum
        bir müslüman hassasiyetine sahip siz dostlarım sanırım sebebini anlamışsınızdır.
        Elhamdülillah evimde tv yok ve muhteşem arkadaşım welayet.com hem yalnızlığımı giderici hem de hayır işlemeye vesile samimi dostumuz. Bizi hiç yalnız bırakmıyor Allah razı olsun..
        Bunları düşünürken dışarı çıkmadan önce bu ramazanda, tüm Türkiyeyi değiştirelim geldi aklıma. Ramazanda neredeyse nefislerine zulümde aşırı gidenlerden ve bu yüzden Rabbin de kendilerine kendisini unutturdukları hariç tüm halkımız kendine çekidüzen verir günahlarından sıyrılmaya bakar. Bunu fırsat bilip çevremizi günhalardan fısku fücürdan süpürelim. Herkes kendi evinin önünü süpürse (komşusuna arkadaşına dostuna hakkı tavsiye etse) tüm sokaklar tertemiz olur.
        mesele sadece kadınların fuhşa neden olucu şekilde açık giyinmeleri değil. Bir toplumda bozulma-ifsad cinsiyet farkına göre değişmediği gibi sadece bir cinsle de sınırlı kalmaz. Örneğin kolaycı erkekler; kadınlar açık giyinmese biz günaha girmeyiz derler, buna karşın meseleyi nefse hakim olamamaksa kadınlar da erkekler bize bakmasa, bizi ancak böyle giyindiğimizde takdir etmeseler, böyle giyinmeyiz diyeceklerdir.
        İşte bunu bilen Allahu Teala'nın sıralamasına bakın:

        "Mü'min erkeklere söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Allah, onların yaptıklarından haberdardır. " Nur: 30

        şimdi fesad ve fuhuşun zirve yaptığı sokaktaki bu cahili görüntüyü düzeltmeye erkeklerden başlıyoruz: Hiçbir erkek açık bir bayana bakmayacak. Birinci bakış af ikinci bakış ya da gözünü almama da şeytandan... Hiç bir bayanın mahrem yerlerine bakılıp da: "oo ne güzel giyinmişsin devam et seni herkes takdir eder" anlamına gelecek bakışlardan kendilerini almayan erkekler kadınların açılmalarında pay sahibidirler ve günahlarına ortaktırlar..Cinselliğinden başka hiç bir özelliğinden değer görmeyen 15 yaşındaki bir gelişmemiş kız sürekli dikkati erkek olsun bayan olsun kıyafetine ya da kaportasına yoğunlaştırılan bir çocuk sizce sokağa çıkmayı ne olarak görür?
        Bu ayetteki emre uymayıp bakışlarını kontrol etmeyen erkekler her bakış karşılığında iman dolu kalplerinin zehirli oklarla oklandığını kendilerini yezid l.a.in askerlerinin, bir daha asla Hüseyn a.s.'a katılamasın diye vurduğunu bilmeli hissetmeli ve iliklerine kadar ürpermelidirler. Ne zaman dışarı çıksa, şeytanın kendisini takip ettiğiniz bazen karşıdaki kadın gibi bazen kendisine akıl veren hoca gibi duygularına bile sindiğini farketmeliler... ve daha neler...

        fesad ve fuhşun zirve yaptığı sokaktaki çürümenin cahili görüntünün ikinci ayağı ise kadınlardır. kendilerine müslüman adı veren kadınlar bilmeliler ki müslüman olan herkes cennete gidecek ve ebedi cehennemlik olmadan kurtulacak değildir. Dünyada içi çürümüş, dışına bakım(!) yapan açık giyinmeyi (şimdi açık giyinmek dendiğinden başı açıklık anlaşılmıyor aşırı açıklık anlaşılıyor oysa el ve yüz görünen ya da hatları belli olan bölge varsa bu da açıklıktır) artık sorgulamayı bırakmış daha çok dikkat çekici (çekici: yani nasıl karşıdaki erkeği günaha sürüklerim) nasıl giyinebilirm düşüncesini taşıyan kadınlar da ebedi cehennemliktirler. Onlar oradan asla çıkamayacaklardır. Çünkü günahı kendini çepeçevre kuşatmış kişilerin müslüman mı kafir mi olduklarına bakılmaksızın yaptıkları konu edilir:

        "Hayır! kim bir kötülük işler de suçu kendini kuşatırsa, (onu sürekli işlemeyi sağlayıcı düşünce ve alışkanlığa sahip olursa), işte onlar, cehenneme yerleşecek olanlardır; onlar orada ebedi kalırlar. İman edip iyi işler yapanlar ise, onlar cennete yerleşecek ..." Bakara 80-81

        Timurtaş uçar (Allah taksiratını affetsin): beline kadar soyunarak sokağa çıkmış bir kadında ne imanı vardır neden bahsediyorsunuz siz derdi bağıra bağıra cami kürsüsünden.

        şimdi bakalım Allah (c.c.) kadınlar için ne diyor:

        Mü'min kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanın dışında süslerini açmasınlar, başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler... Nur 31

        yani bakışlarını kim bana bakıyor beni beğeniyorlar mı ilgi çekici giyinebilmişim mi diye öteye beriye gözleri fıldır fıldır etmesin. nefsini azdırıp kendilerini şımartmasınlar. ilgilerini dışarıya yöneltip daha fazla fuhuş ortamı oluşturmasınlar...dikkat çekici giyinmesinler. Kapalı ama dikkat çekici parmakla gösterilen olmasınlar:

        Resulü Ekrem s.a.s. kızı Hz. Fatımaya s.a.hitaben şöyle buyurmuştur: Ey Fatıma, herhangi bir kadın güzel bir şekilde süslenir ve güzel bir elbiseyle evinden çıkarak insanların dikkatini üzerinde toplar ve kendisine bakılmasını sağlarsa, yedi göğün ve yerlerin melekleri ona lanet eder.

        yani Hadis ve ayete göre:
        1- Kadın dışarı çarken süslenmeyecek tersine süslerini gizlemek için giyinecek.
        2- Elbise dikkat çekici şekilde aykırı canlı renk olmayacak.
        3- Kadının elbisesinin haram oluşu mahrem yerlerinin örtülmesini sağlamayan elbise olduğu gibi dar ya da canlı renk gibi dikkat çekici oluşundandır.
        4- lanet, Allah'ın günah olsun diğer olsun en genel anlamda nimet koruma ve sevgisinden atması uzaklaştırmasıdır ki bundan büyük azap ve kötülük olamaz
        5- kadınların örtülmesinden kendisi gibi aile reisi erkek de sorumludur. erkek bu ölçüleri sağlamalı ve kadınları serbest bırakmamalıdır...

        bu nedenle ramazanı fırsat bilip günahlardan temizleyelim hem içimizi hem dışımızı. Ailemiz ve akrabalarımızdan bu ölçülere uymayan kadınları uyarıp düzeltelim. Onlara diyelim ki: açık giyinip sokağa çıkmak diğer haramlar gibi değildir. Telafisi mümkün olmayan bir günahtır. Çünkü diğer günahlar kimlere karşı işlendiği belli olup kul hakkıysa af dileme ve telafi etme imkanı varken açık giyinme böyle değildir. Sokakta görüp günaha sokulan bir erkeği bir daha görüp helallik isteme şansı olmayacaktır...

        işte ramazan işte temizlenme işte fırsat benden söylemesi.

        işte bu yüzden benim hiç dışarı çıkasım gelmiyor...

        Yorum


          #5
          Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

          eyvallah kardeşim eyvallah..

          Allah razı olsun...
          Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

          Yorum


            #6
            Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

            hocam bu ne güzel bir davettir içimi heyecan kapladı ellerinize sağlık
            rabbim razı olsun ve inşaallah niyetlerinize kavuştursun
            "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

            Yorum


              #7
              Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

              Hala itiraz mı edersin ey nefsim!

              İşte tüm alem hizmetinde yok mu bağışlanma dileyen diye bütüm meleklerini teyakkuza geçirmiş yeryüzüne indirecek. Son hazırlıklar tamam. Hilal start verecek ve yağmur gibi rahmet inecek susamış çöller üzerine gökten...
              sen ne durursun ey nefsim bir ay boyunca akacak olan ummandan doyasıya yıkanmaya itiraz mı edersin. Daha vakit mi var daha günah mı işleyeceksin. Bundan zevklisi mi var...
              heyhaaat nefsim sen zavallının tekisin
              şimdiye dek neyi aradın da buldun. Şeytanın hangi vaadini gerçek gördün. Hangi serap ilk göründüğü gibi çıktı. Derdin nedir senin. Ne zaman aradığım bu deyip karar kıldın. Nice arzularına kavuştun doydun mu. Ne heyecanlar yaşadın dedin bu hayatımın meselesi bu sınavı kazanmalıyım. kazandın yüksek not aldın iyi paran oldu tomar tomar ama elinde ne kaldı eline ne geçti buldun mu mutluluğu huzuru
              oysa bunların tümü çocukluğumdaki babamla gitiğimi bir sade mesciddeki okunan Kur'an kadar sana tad verdi mi. Okunan bir mevlütte dağıtılan şerbet gibi ruhundan süzülerek okşadı mı içini, sen mi onu içtin yoksa o mu seni içti ki ferahladın...
              bir gözyaşıyla Rabbine ulaştığında hislerin, soğuk ramazan gecelerinde aldığın tad hangi tatlıda vardı...
              en acıktığın zamandaki yediğin kuru ekmek en meşhur kebaptan daha tatlı değil miydi
              ey nefsim hala mı itiraz eder ayak dirersin
              bilesin ki bu kez beni kandıramayacaksın köprüden geçmemek için ön ayaklarını diremiş inatçı eşek misali dirensen de kıracağım Allah'ın izniyle o ayaklarını, seni sürükleyerek geçireceğim geçici dünyanın geçilmek için dizilmiş merdivenlerinden...
              senin için toplanmış onca melek rahmet dağıtacak daha ilk görünüşünden itibaren ramazan hilalini; açtıkları pohçadan...
              gece boyu aç kalmış güvercinlerin yemleri kapıştığı gibi kapışacak değerini bilen kullar
              sen böyleyken kendini arındırmayacak hala eski günahlarında oyalanmalarında ısrar mı edeceksin. Dünyanın geçici oyun ve eğlence olduğunu oysa varılacak yerin güzelliğinin daha baki olduğuna dair ayetleri, dünyanın bir ağacın gölgesindeki yolcu misali bir dinlenti olduğuna dair hadisleri bilmiyor musun

              öyleyse bak aç gözlerini
              hilali gözle
              hilali gözlerken saf saf gökte dizilmiş her tarafı ilahi hediyelerle donatılmış melekleri göreceksin. onlar da senin gibi heyecanlıdırlar hilali beklemektedirler...
              "fırsat bu fırsat" yatırımların en büyüğünü yapmalısın kaybetmek yok bire 100 hatta 700 katı kazanç var, geçmiş borçlarına taksit değil af var, huzur iman temizlik arınma rahatlama kendini sevme mutlu olma var.. İlahi rızaya ulaşmak var daha fazlası da var
              bir adım at gerisi gelecektir.
              gerçek kurtuluş burdadır..
              hadi sırala mazeretlerini ey nefsim. Babasına itiraz eden ama onu çok seven çocuk misali... Cahil çocuk gibi. Nedir seni bu kadar beleşçiliğe karşı isteksiz eden.. Hani sen beleşi çok severdin ya
              bak bu ramazanda bağışlanmazsan bir dahaki ramazana kadar asla bağışlanamayacağını buyuruyor imamlarımız a.s. Ancak arafatta vakfe hariç. Hac hariç ona da gidecek durumun yok. Ya
              daha ne istersin, sen değil miydin azaptan korkan ateşin yakıcılığından çok uzaklaşan hiç sevmeyen yaz güneşinde soğuk bir yer arayan soğuk su için onca tedbir alan... Bu gidişinle işte kaçınılması mümkün olmayan cehennemde kurtulacaksın bu ramazanda. Öyleyse hadi sevin artık
              Bu kadar fırsatı verdiğinden dolayı Rabbini hamd ile tesbih et. O sana büyük bir zafer vadetmiştir ve çok büyük bir fetih ki dünyalardan daha değerli. O gün ateşten azad için insanlar dünyayı daha bir o kadarını daha fidye olarak vermek isteyecekler ancak bu yetmeyecek ve kendilerinden kabul edilmeyecektir.
              öyleyse bu cehennemden azat oluşun fırsatı olan Ramazanın değerine bir baksan..

              Rabbim bizi bu ramazana da ulaştır
              hilali görmemize fırsat ver Ramazanı yaşamamıza fırsat ver arınmamıza fırsat ver fırsat için fırsat ver...
              nefsimizi ıslah et şüphesiz sen her şeye kadirsin Ey Yüce Rabbim...

              Yorum


                #8
                Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                Ru'yet-i Hilal ve Vahdet

                Ramazan yardım kampanyasının hilalin görünümüyle başlayacağının müjdesini vermiştik. Hazır kıta bekleyen melekler ellerinde o ulvi alemin nurani hediyeleri ve bağış senedleriyle son işareti bekliyorlar: Ruyet-i Hilal: Ramazan hilalinin görünüşü...

                Lise yıllarımdayken Türkiye halkının Ramazana önceden hesaplanmış takvimle başladıklarını hilali gözetlemediklerini oysa Hadislerde; "Hilali görün oruç tutun hilali görün iftar edin" emrinin olduğunu öğrenmiştim. Tabi ki onca topluma rağmen biz alışılmış iletişim ağının dışında dünyada hilale göre başlayan ülkelerden haber alır öyle başlardık bu da genelde takvimdekinin bir gün öncesine rastlardı... Hatta bir keresinde ramazan bir gün önce bitince ben köyde anne babamın yanında sahura kalktım ancak o gün oruca niyet etmedim gizli gizli yemek yemiştim
                Sonra İlahiyata gidince hesap işinin daha sağlam olduğunu önceden uzay gözlemlerinin araçlar olmadığından çıplak gözle yapıldığını, günümüzde rasathanelerle bu gözlemin daha sağlıkılı hatta yapıldığını hatta bir kaç yıl sonrasının hilalini bile tespit edilebildiğini öğrendik. Ve tekrar döndük takvime...

                İlahiyatçı Prof. A. Bayındır da Suudların güya hilali gözlediklerini ve hadislere göre bu işi yaptıklarını oysa yanıldıklarını söylüyordu. Anlatmasına göre Suudlar her yıl diyanet takvimine göre 1 gün erken görüyorlarmış hilali sn Bayındırın açıklamalarına göre o da merak etmiş neden geç değil de bir gün erken oluyor hep diye. Bir toplantıda Suudların Ru'yeti hilal komisyonu müdürüyle görüşme imkanı olmuş ve sormuş neden böyle oluyor gerçekten hep bir gün erken mi görüyorsunuz hilali diye; aldığı cevap enteresanmış: Yoo görmüyoruz ki gördüm diye ilk gelene veriyoruz ödülü ve ilan ediyoruz ramazanı diye..

                Bayındır devamla; Bir yıl Suudla biz aynı gün başladık tuhafıma gitti şaşırdım nasıl oldu bu muvafakiyet diye sordum öğrendim ki malüm müdür ölmüş o yıl başkası ilan etmiş hilalin göründüğünü...
                Ve son olarak Bayındır bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da dinsel tarafsızlığı olan Türkiye Cumhuriyeti'nin Ramazanı başlatma konusunda dünyada en güvenilir ülke olduğunu iddia etmektedir. Dinler arasında bir doğruyu bile bulamamış, herhangi bir dini bile sistemine alamamış bir siyasi sistemden bir dinin ibadeti konusunda sağlıklı çalışmalar yapıp Allah'ın rızasına uygun bir sonuç elde edeceği iddiası...

                Ramazanın başlangıcı için hesap işinin daha sağlam olduğunu iddia eden sünniler Peygamber s.a.a. 'e dayandırdıkları bir hadisle kendilerine delil sağlarlar: "Biz ümmi (hesap bilmez) bir kavimiz hilali görür oruca başlar, hilali görür iftar ederiz" Bu gün biz ise hesap bilen bir çağdaş ülke olarak bilimsel ilerleme ile Ramazanın başlangıcını daha doğru tespit edebiliriz. nasıl ki adamlar yağmurun yağacağı günü, yıllar sonrasının güneş ve ay tutulmaları gibi ince hesapları bile bilebiliyorlarsa hilalin görüleceğini de bilirler hatta çıplak gözle yapılan gözleme göre daha net görürler diyorlar.

                sünni iddia bakış ve fikir ayrılıkları bunlar. Açıkçası şiada durum nedir bu tür tartışmalar var mı bilmiyorum. Ancak ruyeti hilal ile ramazana başlandığını biliyorum. Daha önce şii taklit merciileri arasında ruyeti hilalin farklı zamanlara tekabul ettiğini bu ayrılıkları gidermek için artık taklit merciilerinin ruyeti hilal ve Ramazan başlangıcı ilanını Hz. Rehbere (Allah ömrünü uzun etsin) bıraktıklarını duydum. Böylece yüzlerce milyon şii ramazana aynı gün başlayabilecekler ve vahdet sağlanabilecektir...

                Şia'yı hak üzere birleştiren Allah'a hamd olsun
                Her işin bir uzmanı vardır. Tıp, mühendislik, öğretmenlik, annelik gb. İşlerin en önemli ve hassası olan dinin de uzmanları vardır. Herkes bir ameliyatı beceremezse herkes din konusunda da konuşamaz ve isabet edemez. Ruh bedenden daha hassastır. Ruhun gıdası olan dinin inanç ve yaşayış ilkeleri uzmanlara bırakılmalıdır.
                Her konuda olduğu gibi şii olduktan sonra Ruyeti hilal ve ramazanın başlangıcı konusunda da işi ehli olan Rehbere bırakıp ona uymanın ve 100milyonlarca şii ile aynı anda aynı heyecanı yaşayacak olmanın mutluluğu huzur içerisindeyim. Bu sene yüzmilyonlarca müslümanla melekler aynı anda ramazana başlayacaklar.

                Takva yolunda ilerlemek için takviye ramazan ekipleri ile aynı anda start verecekler...
                sabırla sebatla
                yoksul gönülllere inecek ramazan
                dünya yoksulu oysa ahiret zengini olacak mü'minler.
                Bedenen aç, ruhen doymuş, bedenen halsiz yorgun bitkin, ruhen dinamik dik dimdik olacaklar..
                Vahdet içerisinde
                Birliğimizi sağlayan Allah'a ne kadar şükretsek azdır...

                Yorum


                  #9
                  Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                  müslümanların farklı zamanlarda oruca başlaması bence en büyük kanayan yaralarımızdan bi tanesi

                  küfür zevatına inanılmaz malzemeler veriyoruz kendi ellerimizle

                  gönül istiyoki ehli kıblenin hepsi aynı anda aynı aşk ve şevkle sahura kalksın ve aynı gün bayram etsin ama olmuyo işte malesef...

                  Allah sonumuzu hayr etsin

                  Yorum


                    #10
                    Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                    Amin kardeşim inşallah bu İmam Zaman a.f. in zuhuruyla mümkün olacaktır. Onun gelişi tez olsun Allah'ım..

                    Yorum


                      #11
                      Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                      selamunaleykum
                      hocam maalesef şiadada bu konuda ayrım oluyor kimi alimlerimiz takvime uymak gerektiğini söylüyorlar
                      kimi alimlerimizde hilali görmek gerektiğini söylüyorlar
                      ama elbette ki doğru olan hilali görmektir
                      gayyıbı bilen gayyum allah tebareke teknolojinin bu kadar ilerleyeceğini biliyordu elbette hilali gözetmemizi buyurmuşsa öyle yapmak farzdır
                      hocam aslında ehli sünnette bu durumu kabul ediyor
                      geçen ramazanda radyoda bir sünni alim aslında en doğru olan hilali görmektir ama teknolojide ilerlemiş faydalanmalıyız neolur neolmaz en iyisi ramazan bittiktenn sonra 3 gün oruç tutmaktır bunun bir günü başı bir günü sonu için tutmakta tedbirdir demişti
                      yani ehli sünnet camia her konuda olduğu gibi aslında bu konudada bize katılmakta ama amel etmemekte ve insanlara açıkça söyleyememektedir
                      "eğer sıffinde engellenebilseydi cansız kuranın mızraklanışı o zaman kerbelada mızraklanmazdı canlı kuranın başı"

                      Yorum


                        #12
                        Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                        şiada bu sene hala öyle diyen alim var mı
                        ben daha önceki yıllarda ayrılıkların olduğunu ama bu sene birliğin sağlandığını duydum yetkili bir alimden

                        Yorum


                          #13
                          Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                          Sabır Anlayış ve Oruç

                          kalpler hazırlandı inceldi duygusallık kapladı çoğumuzun bilinç dünyalarını. Kendimizi hilalin görünümüne kurduk. Birden rahmet yayılmaya başladığında kapışmaya başlayacağız...

                          "Rabbin gökten su indirdi, her vadi kendi ölçüsü kadar aktı..."
                          misalinde olduğu gibi artık miktarımız ne kadarsa o kadarını alacağız.

                          peki miktar nedir nedir bizim çapımız bu genişletilir mi? Miktarımızı geniş bilirken daha dar ya da dar bilirken daha geniş diye düşünebilir miyiz.. Bunlar mümkün ama miktarımızı kavramlarımızı nasıl kullandığımızdan ölçebiliriz.. Kur'an'a uygun yaşayışımızdan anlayabiliriz herkes kendini az çok bilir...

                          Kur'an'ı yaşamaksa onun kavramlarını doğru anlamaya bağlıdır. Kur'an, doğru yaşanmasın diye düşmanları bir çok kavramını bozdu tahrif etti.

                          En çok tahrife uğrayan ve vahim sonuçlar doğuran kavramlardan biri de sabır kelimesidir. Sabır direnmek ayak diremek inat etmek gibi anlamlara sahipken, zillete ve her türlü meskenete boyun eğmek kötülükler karşısında ses çıkarmamak gibi anlamda kullanılmaya başlandı.

                          Öyleyse Oruçla birlikte yeniden hayat vereceğimiz ruhumuza bu kavramları doğru anlamlarıyla kodlamalıyız, nakşetmeliyiz. Öyle ki günlük hayatımızda Kur'anı yaşayabilelim.

                          Ramazanla sabır arasında ilgi olduğunu bilmeyen yok gibidir. Oysa ramazanda sabırlı nasıl olacağız bunu bilen ve uygulayanların sayısı azdır.

                          sanmayın oruçta yeme içme gibi konularda nefsimizi yenme için sabretmekten bahsedeceğim, hayır o bizim hayvani yönümüzü eğitmemizdir. Hayvanlarla eşit olduğumuz yönümüzdür bizim. Bedenimizin ihtiyaçları onu eğittiğiniz zaman...

                          Oysa orucun gökten inen rahmet melekleriyle irtibatı vardır. Mü'minlerden tüm kötü huyların giderilmesi yıkanması için onlar yardımcı olur, hassas gönüllere ilhamlar fısıldar:

                          Açları doyur, yoksullara acı yetimi kovma, emrin altındaki işçilere daha yumuşak ol...

                          Emrin altındaki işçilere karşı sabırlı ol, onlara karşı daha da yumuşak ol..


                          Yönetimlerini, elimize, bizim kaç kuruşluk adam olduğumuzu denemek için vermiş olan Allah'ı hatırla, nefsinin onlara üstünlük taslamasına, onlardan zengin yaşayacakmışsın gibi bir kural koymasına, onlara tepeden bakmana, onlar paslı elbiseler arasında çalışırlarken senin kıravat (!) takım elbise içinde böbürlü yürümene böylece onlarla kendini farklı sınıflarda hissetmene sakın fırsat verme.

                          böyle bir anda hemen "yeryüzünde böbürlenerek yürüme" ayetini an ve omuzlarını aşağı indir mütevazi ol, işlerinin yolundan çıkıp işçileri kontrol edemeyeceğine, onları şımartıp verimi düşüreceğine dair içindeki vesvesene yenilme bildiğin doğruları uygulamada diren, mütevazi yürümede ve konuşmada diren...

                          Ramazan kumanyası için planlar yaptığını duyduğunda eğer çalıştırdığın işçiler gözlerini aşağı indiriyorsa, ona muhtaç olduklarını düşünüyorlarsa vay haline, o "hayrı en yakınına infak et"men gerektiğini bildiren ayeti hatırla...

                          hem neden işçilerin değil de sen kumanya dağıtıyorsun ki. neden bu ücret farkı var ki. hani piyasa gereği işçi ücretleri böyle idi yoksa rekabet ortamında tutunamaz batardın. O yüzden asgari ücretin az yukarsında adam çalıştırıyordun.

                          bu durumda kölelik sistemini düşün. Resul s.a.a in de kölesi vardı müşriklerin de muaviyenin de. Resül yediğinden yedirir giydiğinden giydirir onlarla beraber yemek yerdi. oysa diğerleri onları hayvan yerine koyarlar kendilerinin onları doyurduğu düşüncesiyle onlar üzerine rablik taslarlardı...

                          işte bütün bu konularda aç kaldığın ramazan boyunca düşün. Rabbinin emirlerini hatırla. Sana verilen işçileri yönetme emanetinin bir ateşten gömlek olduğunu; o organizeci aklın, sermayenin ve yeteneğin sana ait olmadığını Allah'ın seni bu işçilerle denemek için emanet olarak verdiğini düşün. İşçilerinin arasında Allah'a senden daha yakınlarının olduğunu senden üstün olduklarını hatta çoğunun böyle olduğunu, eğer tersi olsaydı onlara da bu zor, herkesin ayağını kaydıran patronluk (!) işinin verileceğini düşün...

                          sabret
                          diren
                          hak karşısında nefisine boyun eğme
                          kötü duygularını aç bırak
                          oruç tuttur
                          at onları çıkar içinden
                          ölsün gıdasızlıktan
                          tüm kötülüklerin...

                          Bırak ruhun özgür olsun. Anlayışın özgür olsun vicdanın özgür olsun
                          bırak borçlu olacağına alacaklı ol
                          bırak işçilerin kirada oturacağına sen kirada otur...
                          ...
                          fırsat bu fırsat...
                          yoksa devleti ve egemenleri hiç suçlama...
                          sen onların yerine olsan hiç sabretmez direnmezdin....

                          Yorum


                            #14
                            Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                            Şehru Ramazan'da Kur'an İnsin, Ferahlatsın Yüreğimizi...

                            artık çok mazlumuz İlahi her yandan çevrelenmişiz koyu bir cahiliye içinde yaşıyoruz.
                            her şeyde cahiliye tahakkümü var. Adı İslam olsa da din anlayışında bile. camilerde bile borusu öten İslam değil Tağutun direktifleri...

                            Bu gelmek üzere olan Ramazanda yeniden indir Kur'an'ı yüreğimize. Sen onu yıllar önce indirdin bir ramazanda ama biz onu zayi ettik. Kıymetini bilemedik yanlış anladık..

                            "...Ya açar bakarız nazmı cedidin yaprağına
                            ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına
                            İnmemiştir hele Kur'an bunu hakkıyla bilin
                            ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için..."

                            Ya Rab senin dirilere okunsun diye indirdiğin kitap ölüler kitabı oldu adeta dirilere değil ölülere okunmaya başlandı... dirileri öldürmeye başladı...

                            Anlaşılıp yaşansın diye gönderdiğin kitabı biz anlaşılmaması için "bizim kavrayamayacağımız deriiiin anlamlara sahiptir" dedik hayatımıza karışır diye en güzel kılıflara koyup evin en yüksek yerinde idam ettik... Gözlere ibret olsun diye...

                            Senin Peygamberlerine küfredenlerin aralarından Sen, o tevhid bekçilerini alınca hemen onun mirasına üşüştüler. Hayatındayken inanmadığı peygamberlerini en çok sevenmiş gibi onun mirasını bölüştüler hiç kimseye bırakmamacasına

                            Senin kutlu elçine İndirdiğin Kitap büyük çıkar malzemesi bile edinilmedi. Din adamları onu camilerde az bir kazanç uğruna sattılar. Ayetlerini gizlediler. Zulme başkaldırı zalimleri dost edinmeme ayetlerini hiç duyamaz olduk. onu sadece yönetimden atmadılar kavramlarını yozlaştırıp kalplerimizden de silmek istediler.

                            Kur'an'a karşı Kur'an koydular. Muaviyenin l.a. mızraklara taktığı Kur'an var bu gün ellerimizde. İşimiz düştüğünde elimize aldığımız, törenlerde okuduğumuz anlamını bilip yaşamaksızın sadece lafzı üzerinden yarar umduğumuz bir kitap haline gelmiş Kur'an var artık evlerimizde...

                            o kadar ileri vardı ki Muaviye l.a. mızraklarının ucundaki Kur'an artık mealini okuyanlara bile fayda etmiyor. Başı açıklar, zalimler, sıkılmadan okuyorlar, okuduktan sonra hala sıkılmıyorlar... Hayatlarına hiç girmiyor. gırtlaklardan aşağı kalbe inmiyor.

                            çünkü kelimeler yerlerinden kaydırılmış. Anlamları bozulmuş.

                            Rabbim! okuduğumuz lafızları hürmetine, seçtiğin Peygamberlerin a.s. alınteri ve emekleri hürmetine, Ehlibeytinin a.s. çileleri hürmetine mukaddes adları hürmetine, yitirdiğimiz Kur'anı yeniden indir kalbimize bu ramazanda..

                            Yükümüzü hafiflet. Bize anlayış kapasitesi, yaşayacağımız ilim, saf İslami anlayış ver.

                            yeniden indir Kur'anı gönüllerimize ki sadece senin razı etmek olsun yaşama gayemiz. Kur'an merkebimiz değil rehberimiz olsun biz onu istediğimiz yere sürükleme yerine o bizi nimet verdiklerinin yoluna iletsin...

                            İlahi, Ehlibeyt a.s. dostlarından her kim bu Ramazanda kitabını okursa onun kalbine Ehlibeyt a.s. sevgisini yerleştirdiğin gibi Ehlibeytin a.s. sahih islami yaşantısını da yerleştir. ki bu sayede Kur'anının lafzını kalplerine indirsinler. Yapmadıklarını söyleyen insan türünden kurtar Ehlibeyt a.s. dostlarını.

                            Onları en çok gazaplandığın zalimlere yar olmaktan koru ve kurtar. Cahili düşünceleri ve eylemleri onlardan sıyır okutacağın; her türlü beşeri sistemi devrimci zihin aşılayan Kur'anla.. onlara LÂ İLAHE demeyi nasip et okuyacakları her harfiyle Kur'an'ın..

                            böylece yeniden yay içimizde Kur'anını. Dağların yürütüldüğü taşları ağlatan, ürpertiden patlatan Kur'anını yufka yüreklerimize indir ki zulmün başında patlayan bir balyoz olsun bakışlarımız. ve asla onları dost edinmeyelim..

                            öyle indir ki Kur'anını ruhumuz yıkansın, tüm milliyetçiliğin her türlü kirlerinden. Sadece adını yükseltelim...

                            Öyle sevdir ki bize ruhunu Kur'anının, dünyanın geçici zevkleri yüzünden başımıza çöreklenen adı Ehlibeyt a.s. dostları görünen siyasileri başımızdan uzak tut ve sevgisini kalbimizden çıkar. Ehlibeyti a.s. seven hiç bir kimsenin kalbinde makam koltuk sevgisi kalmasın. Öylesine indir Kur'anı kalbimize. Sığmayacak kadar masiva sevgisi..

                            Yorum


                              #15
                              Ynt: Hadi Gelin Ramazana Taşınalım!

                              Furkan Kur'an ve Şehru Ramazan
                              "
                              Ramazan ayı ki, onda Kur'an, insanlara yol gösterici, hidayetin ve hakkı batıldan ayırmanın açık delilleri olarak indirilmiştir. öyleyse sizden bu ayı idrak eden onu oruç tutsun. Hasta veya yolculukta olan ise diğer günlerde oruç tutsun. Allah ...
                              "

                              Ramazan ayı geldi ayırt etmek için içinde hak ile batılı birbirinden Kur'an ile..

                              Kur'an bu ayda nazil oldu semadan o Kutlu Efendimiz S.A.A.'in pak aydınlık kalbine.. Yüce olan Allah'ın kelamı insan türüne indirgendi, onun anlayabileceği ölçülere, sembollere kelimelere, misallere...

                              İnsanlar hak ile batılı birbirinden ayırsın diye. Kendilerine verilen akıllarına rehberlik etsin diye.

                              Çünkü akıl tek başına yolunu şaşırır. Düz yolu bırakıp dağa taşa çevirir yolunu nefsinin bitmez serapları arasında azgın dalgalar arasında boğulur, günlük hayatın ziyaretli arkadaşların arasında kapılır akıntıya önce nefret eder saf aklıyla sonra biraz yadırgar sonra alışır ses çıkarmaz sonra iyi görür sonra onsuz duramaz...

                              sonra da akıl başkasını göremez gibi olur. İçindeki tertemiz cevher artık, bir kereden ne olur diyerek başlayıp alışkanlık edindiği günah kirleriyle tozlanmış, kalbinin üzerine tevil, mantıklı hale getirilmiş günahlar zevk sebebiyle esir olunmuş arzular ağlarını sermiş böylece doğruyu seçecek gözlerle kulaklar işlemez olmuştur...

                              işte akıl vardır ama çıkarlara çalışmaktadır da buna rağmen dindarım zanneder sahibi akıl vardır nefse şeytana çalışır da tehlikeli görmez gidişatı, akıl vardır biraz daha süre ister de erteler İslami hayatı...

                              böyle bir anda daha azrail gelmeden son şanstır insan için şehru ramazan. yeniden temizlenme arınma kalpteki alıcı göz ve kulakların temizlenmesi fırsatıdır. Yeniden nazil olacaktır Kur'an doğru ile yanlışı ayırt etmek için kalplerine arınmak isteyen kulların.. Gece gözyaşı dökerek tenhalıkta, kaybolan benliğini keşfetmek için çırpınanlara..

                              furkan: yani iyi ile doğruyu ayırt edebilme gücü
                              yani akıl gelecek için seçim yapar yararıma mı zararıma mı doğru mu yanlış mı diye..

                              Kur'an bu vasfa sahiptir. İşte ramazanda okunur oruç yardımıyla sabırla devam edilirse..

                              İncelmiş ruhlara samimi kalplere iner ancak Furkan Kur'an şehri ramazanda...

                              sadece papağan gibi kelime okuyup sevaphanesini doldurup karlı ticaret peşinden olanların gırtlaklarından aşağı geçirmeyip kalplerine indirmedikleri Kur'an furkan olur bu samimi kalpler için....

                              Allah Resülüne biri gelir ve Kur'an'ı ne kadar sürede hatmetmesinin iyi olacağını sorar. Resülüllah cevap verir der: 3 ayda. (henüz nüzulü tamamlanmamış belki de elimizdeki Kur'an'ın yarısı kadar ayeti gelmiş olan Kur'an'ı üç ay gibi bir sürede bitirmesinin en ideal olduğunu söyler Allah Resülü) Sahabi der bundan fazlasına gücüm yeter. O zaman der 2 ayda. Daha fazla okuyabileceğini söyleyince sahabi 1 ay, daha ısrar edince 2 hafta... daha az sürede hatim indirmeyi (bitirmeyi) onaylamaz...

                              sebep okunan Kur'anı anlamak manasıyla okumak manasını düşünmek...

                              O Kutlu Elçi s.a.a. araplarla muhataptı. Onlara Kur'an okursanız şu kadar bir harfe sevap derdi... O araplar da bu emre uyup Kur'an okuduklarında dilleri gereği okuduklarını türkçe okuyorlarmış gibi anlarlardı...

                              şimdi aynı hadisi alıp başka bir millete türklere mesela söylediğimizde Kur'an okuyun bir harfine şu kadar sevap dersek Allah'ın Resulü'nün hadisini tahrif etmiş oluruz. İnsanlara eksik anlatmış yanlış yolu göstermiş oluruz.

                              ya; O halde şöyle aktarmamız gerekir Kur'an'ı anlayarak mealiyle birlikte okuyun. O zaman bir harfine şu kadar sevap kazanırsınız. Çünkü Allah resülü s.a.a. dili arap olan insanlara mealiyle okuyun diyecek hali yoktu. O bize söyleseydi mealsiz okumaya asla izin vermezdi.

                              "Yoksa onlar Kur'an üzerinde düşünmüyorlar mı eğer bu Allahtan başkasından gelmiş olsaydı içinde bir sürü çelişkiler bulunurdu;
                              ... üzerinde düşünmüyorlar mı yoksa kalplerinin üzerinde kılıflar mı vardır.
                              "

                              Manasını anlamadan okunan Kur'an okunmuş olur mu ki gırtlaktan aşağı insin çelişki olup olmadığı anlaşılsın kalplerdeki furkan özelliğini yerine getirsin doğru ile yanlışı birbirinden ayırsın... Ehlibeyt a.s. kimdir emevi kimdir ayırabilsin...

                              Yine aynı anlamda furkan özelliğini yitirmiş samimiyet çok kulluk adına Ehlibeyti a.s. kaybetmiş olan Haricileri kastederek Allah'ın Resülü s.a.a. efendimiz buyurdular: .... (hariciler veya benzerleri) çok 'Kur'an okurlar ancak okudukları gırtlaklarından aşağı geçmez. Sabah konuştuklarında ok yaydan çıkar gibi imandan çıkarlar, sabah evlerinden mü'min ayrılır kafir dönerler, akşam mü'min yatsalar kafir sabahlarlar...

                              Harici İbn Mülcem l.a. çok Kur'an okurdu. sabahlara kadar namaz kılardı. 16 defa yalınayak ve yayan hacca gitmişti. Ancak Kur'an üzerine düşünmediği Ehlibeyt a.s.'ı kaybettiği için Kur'an onun içine furkanını indiremedi. Böylece hakla batılı birbirine karıştırdı...

                              bu gün adı ne olursa olsun, ilimden nasip alamamış kimseler hangi mektepten mezhepten olursa olsun furkan Kur'anı kaybettiler. Adları ve mektepleriyle övündüler. Sımsıkı sarılmaları gereken Ehlibeyte karşı nankör oldular. Alimlerin sohbetlerine gitmediler. onun yerine tv yada günlük eğlencelere işlere daldılar. dünyalarının onda birini dinlerindeki hassasiyete vermediler. Böylece şeytan onları Tağutlara kul etti furkan Kur'anı evlerinde astıkları yüksek yerde kaybettiler. Kalplerine indiremediler...

                              Ramazanın başında Allah şöyle bir yokladı... Çoğunluğa kim uyuyor Furkan Kur'an'a kim uyuyor diye. sınıfta kalanlar kendilerini tekrar dirilstinler şehru ramazanda Furkan Kur'anı yeniden indirsinler kalplerine..

                              Ramazanın sonunda aynı imtihan bir daha yapılacak...

                              Canlı Kur'an Ehlibeyt a.s.'ın temsilcisi sahibuz zamanla bağlantı noktamız velayeti fakihi terkeden Furkanı terkeder. Onu kaybeden neyi bulur, onu bulan neyi kaybeder...

                              İlahi kalbimize Furkanı indir şehru ramazanda. Sil tertemiz incelmiş ruhumuza akıt furkanını, şehru ramazanda göz yaşlarımızı bol eyle Ehlibeytin mazlumiyetine, ve onun yolundan bir an bile bizi gafil kılma Rabbim

                              sen bizim sahibimizsin Mevlamızsın...Bize acı...

                              Yorum

                              YUKARI ÇIK
                              Çalışıyor...
                              X