Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Ramazan ve Hakikatler

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Ramazan ve Hakikatler

    . . . . . . -> -> -> -> -> . . . . . .
    . . . . . . ->yeni ay --------> büyüyen hilal ----> dolunay --------> küçülen hilal ---> yeni ay

    Dolunay küçüle küçüle 10 gün sonra hilal halini alıyor. İşte bu, haccın süresidir (2:196). Ama isteyenler hac ibadetlerini 2 günde de tamamına erdirebilirler (2:203).

    Oruca gelince, Kuran onun süresine "İKİ ELİN PARMAKLARI KADAR gün" diyor - eyyamen MA'DÛDÂT (2:184). O halde o da 10 gün.

    Peki, yılın
    hangi vaktinde hac yapılır,
    hangi vaktinde oruç tutulur?

    Bunu
    Miladî 630 yılına ait
    dolunayların dökümü
    üzerinde görelim.

    Kaynak:
    Moon phases for 2025 or any year. New Moon and Full Moon calendar with precise times and simulation of the Moon phase today. When is the next Full Moon?


    11t-9ağ-8ey-8ek-6k-6ar-4 Ocak 630-3ş-4mart-2n-2may-31may
    30h-29t-28ağ-27ey-27ek-25k-25ar-23 Ocak 631-22ş-23mart-21n-21may-19h

    630 yılına ait "harâm aylar"ın ilk günleri: 30 Haziran-29 Temmuz-28 Ağustos-27 Eylul

    30 Haziran akşamı Bakara 185'te şehru ramazân diye anılan sıcak dolunay göründü. İnananlar o gecenin sabahında oruca başladılar. Çünkü Allah'ın emri bu idi (Bakara 185):

    Öyleyse o dolunaya tanık olanlarınız onu "oruç"lasın - Fe men şehide minküm üş-ŞeHRe fel ye"sum"hu...

    Hac, sıcak dolunay hariç, harâm ayların her hangi birinde yapılabilir. Sıcak dolunay niçin hariç? Çünkü o, oruç ayıdır (Bakara 185). O ayda hac ibadeti de yapılırsa Allah'ın şu hükmü iptal olur:

    Hayvan bağışında bulunamayanlar hac mahallinde 3 gün kefaret orucu tutsunlar (2:196).

    Sayın Qom_u_aşk bir de hac zamanındaki panayırdan söz ediyor. Haklı. HAC panayır anlamına da gelir (28:27) ama Mekke'nin geleneksel panayırı Tevbe 28'in vahyi ile sona erdirildi. 630 yılından sonra Mekke panayırı bir daha kurulmadı. Onun yerine hac esnasında ekonomik etkinliklerde bulunmak caiz kılındı (2:198).

    Mekke'liler İbrahim nebiden beri yapageldikleri gibi kış ve ilk bahar aylarında ticarî yolculuklar yapmayı sürdürdüler -şitâi ves sayf (106:2). O yolculuklarda dış ülkelerden satın aldıkları tahıl, baharat, süs eşyaları gibi malları hac için Mekke'ye gelenlere satıp ekmek paralarını kazandılar.

    Özetle, HARÂM AYLAR yaz aylarıdır. Vakten sabit.

    Harâm ayların ilki "sıcak dolunay"dır ki yaz dönencesinden hemen sonraki 30 gün içinde doğar. Onun ardından gelen üç dolunay da harâmdır. Buna göre 2011'in harâm ayları:

    15 Temmuz-13 Ağustos-12 Eylul-12 Ekim

    Bu ayın 15'inde sıcak dolunay (ŞeHR-u-ramazân) doğacak. O (ŞeHR)e yani o dolunaya tanık olan inanırlara farz olan onu "savm-oruç"lamaktır (2:185).

    Hac, 2011 yılına ait öteki harâm ayların her hangi birinin ilk 10 gününde yapılabilir.

    Sevgi ile,
    Hasan Akçay

    Yorum


      #17
      Ynt: Ramazan ve Hakikatler

      oruç 10 gün farz diyorsunuz yani

      Yorum


        #18
        Ynt: Ramazan ve Hakikatler

        El-Wasit'e göre MA'DÛDÂT:
        parmakla sayılabilen - مَعْدُودٌ عَلَى رُؤُوسِ الأَصَابِعِ.
        (http://free-minds.org/forum/index.ph...52417#msg52417)

        Hacda hayvan bağışlayamayanlar, 3 günü hac mahallinde 7 günü ülkelerine döndüklerinde olmak üzere, toplam (kâmileten) 10 gün kefaret orucu tutarlar (2:196). Bu, Mescidil Harâm'a uzak diyarlarda oturanlar içindir; orda oturanlar "10 gün"lük kefaret orucunun hepsini orda tutarlar.

        Yorum


          #19
          Ynt: Ramazan ve Hakikatler

          Elmalılı’nın da tefsirinde açıkladığı üzere
          (http://www.kuranikerim.com/telmalili/bakara2.htm)

          RAMAZÂN, "ramdâ"dan türemiş olup
          yanmak anlamındaki fiilin masdarıdır;
          yakıp kavuran anlamına gelir.

          ŞEHR ise gökteki ayın en göz alıcı görüntüsüdür: DOLUNAY.

          ŞEHRU RAMAZÂN işte o sıcak dolunay. Yaz dönencesinden sonraki ilk dolunay. Bu adla tanınıyor çünkü kavurucu sıcak günlerin habercisidir.


          İran’da bir şehru ramazânsıcak dolunay (Temmuz 2008).

          SICAK DOLUNAY ekinlerin, hurmaların olgunlaştığını, hasad mevsiminin geldiğini haber verir. Ayrıca o gecenin sabahında Mekke panayırı da kurulmaktadır. Üreticiler o gece ay ışığında çalışarak panayırda satacakları ürünü hazırlayabilirler.

          Yalnızca ekonomik etkinlikler değil İslam açısından da özeldir çünkü "insanlara yol gösteren ve ayıraç işlevi gören açıklamalarla dolu kur’an onda indirildi - kur’ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân." (2:185)

          AYIRAÇ – furkân: içten imanı çakma imandan ayırt etmenin aracı. Zor anlarda imanı içten olanlar nasıl davranır, imanı çakma olanlar nasıl; bunu gösteren ayetler.

          Buradaki "kur’an"dan kasıt bir sûredir. Tevbe 64, 86 bunu açıklıyor.

          Tevbe 64: İkiyüzlüler kalblerinde bulunanı duyuracak bir sûrenin indirilmesinden korkuyorlar. Tevbe 86: Onların güç sahibi olanları "Allah’a inanın ve O’nun elçisiyle birlikte savaşın!" diye bir sûre indirildiğinde senden izin istediler. "Bizi bırak, oturanlarla oturalım!" dediler.

          İmanlarının çakma olduğunu belli ediveren işte o izin istekleriydi. İçtenlikle iman eden herkes malını, canını, her şeyini Allah için ortaya koyarken onlar mazeretler uydurup sıvıştılar (9:124, 9:127). Hattâ daha da ileri gidip inananları Allah yolunda savaşmaktan alıkoymaya kalkıştılar:

          "Bu sıcakta savaşa gitmeyin!" dediler – Lâ tenfirû fîl harr. (9:81; ayrıca bkz 9:124, 9:127)


          Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu - şeguletnâ emvaluna ve ehlûna (48:11)

          İnananlar 630 yılının kavurucu 30 Haziranında sıcak dolunaya tanık oldular. Kimin imanının çakma olduğunu belli ediveren ve "Kadr sûresi"nde sözü edilen okuma (sûre) o gece indirildi. İnananlar aynı yıla ait kavurucu Ağustos ayının ortalarında Huneyn felaketini ve zaferini yaşadılar ve yine o kavurucu Ağustos ayının sonlarında Mut’e seferine çıktılar.

          Yalnızca şehru ramazân değil olaylar da cayır cayır sıcak idi o yıl.

          Sevgi ile,
          Hasan Akçay

          Yorum


            #20
            Ynt: Ramazan ve Hakikatler

            ŞEHR hem Allah'ın ındinde hem de kamerî takvimcilerin ındinde "ay"dır. Tamam, ama aralarında iki önemli fark var.

            Birincisi: AY kelimesi Allah'ın ındinde kamer yerküreyi bir kere dolanınca geçen süredir; o sürenin küsuru yok. Çünkü Allah o dolanmayı esas alıyor, ki küsursuz ve kusursuzdur. Dolanmanın küsuru olmaz; dolayısıyla kusuru olmaz.

            Kamerî takvimcilerin ındinde ise anılan süre: 29 gün 12 saat 44 dakika 3 saniye...dir; kısacası "29 küsur" gün. "On iki şehr"in oluşturduğu KAMER YILI o yüzden güneş yılından "11 küsur" gün kısadır.

            Kamerî takvimciler zamanı hesaplarken o yüzden sürekli küsurat ile cedelleşirler. Zordur işleri. Çünkü küsurat ile baş etmek zordur.

            İkincisi: Allah'ın ındinde ŞEHR, yılın on ikide biri asla değildir; bir sıcak dolunay ile bir sonraki sıcak dolunay arasındaki dolunayların her biridir. Örneğin 2011'in sıcak dolunayı 15 Temmuz 2011 akşamı doğar, bir sonraki sıcak dolunay ise 3 Temmuz 2012 akşamı. Bu ikisinin arasındaki "devre"de 12 ŞEHR var:

            15t-13ağ-12ey-12ek-10k-10ar-9 Ocak 2012-7ş-8mart-6n-6may-4h
            3t-....

            Dikkat. "Devre"dir bu; YIL değil.

            Çünkü "şehr"lerin SAYISI bazı devrelerde 12'dir, bazılarında 13. Yani her devreye ait "şehr"lerin sayısı değişiktir. Oysa yıllara ait "ay"ların sayısı hep 12'dir; değişmez.

            Bu demektir ki kamerî takvimcilerin "şehr"leri kamerin yerküreyi dolanması değil 29 küsur gün uzunluğundaki "ay"dır. O dolanmanın küsursuz ve kusursuz olmasına inat, "ay"ın küsurlu olması o yüzden.

            Dikkat edelim, Kur'anda ŞEHR adları yok. Şunların hiç biri yok:

            Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülahir, Cemaziyelevvel, Cemaziyelahir, Recep, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade, Zilhicce.

            Bakara 185'teki ŞEHRU RAMAZÂN ise özel bir dolunayın adıdır; öyle kamerî takvimcilerin öne sürdüğü gibi "yılın on ikide biri" değil.

            Araplar eskiden hangi millet ile ilişkide iseler o milletin takvimini bilir, örneğin mezar taşlarına düştükleri tarihlere o ecnebi takvimin "ay"larını yazarlardı. Bunun kanıtını görmek için lütfen tıklayın:



            SALİH NEBİNİN KENTLERİ anlamında "Medein Salih" te denen el-Hicr'deki bir mezar taşına Hz Muhammed'den yaklaşık 300 yıl önce kazınmış 10 satırlık bir yazı bu. Medine'nin 400 km kadar kuzeyinde.


            El-Hicr'de kayalara oyulmuş mezarlar

            Yukardan 5 nci satıra bakar mısınız. Yarh-ı Temmuz deniyor. Temmuz "ay"ı. Bizans'a bitişik bir yer orası. O yüzden Arabın mezar taşına Bizans takvimdeki bir "ay"ın adı kazınmış: TEMMUZ.

            Hz Muhammed'den yaklaşık 300 yıl önce Arapçada "yılın on ikide biri" anlamındaki AY işte bu YARH kelimesidir. Ta o devirde Araplar "Temmuz ayı"na "şehr-i Temmuz" değil "yarh-ı Temmuz" diyorlar.

            Hz Muhammed zamanında ne diyorlar? Yine YARH. Bunun kanıtı da Ebrehe yazıtındadır, ki Hz Muhammed’in doğduğu yıllarda kazınmış kayaya.



            Satır (iii):
            Ma'ndam / Ghazwatn / rab'atan / b'warkhan / Zthbatan /Kafa saadu / kl/ bani amrm

            Warkhan Zthaban: Nisan ayı. Warh = ay. Yalnız bu, Arapçanın güneydeki ağzı. Kuzey ağzında: YARH. Güney ağzında: WARH. Aynı kelime.

            Kısacası, Kuran’daki ŞEHR kelimesi uzunluğu 29 küsur gün olan AY değil kamerin en dolu görüntüsüdür yani dolunay. Allah’ın ındinde işte o dolunayların sayımı on ikidir (9:36).

            SAYIM (ıddet) sayma işidir, aded değil (SAYI değil). Tıpkı nasıl nüfusun SAYIMI başka, SAYISI başka ise dolunayların da SAYIMI başkadır SAYISI başka.

            Sevgi ile,
            Hasan Akçay

            Yorum


              #21
              Ynt: Ramazan ve Hakikatler

              Sayın prof Abdülaziz Bayındır’ın videodaki konuşması aşağıdadır. Lütfen okuyun ve videoyu izleyin. Sayın profesör fena halde yanılıyor. Bu zincirdeki iletilerimde açıklamaya çalıştım. Gerçek ortaya çıkmıştır her halde. Onun için sayın Bayındır'ın videoya aldırdığı bu konuşmasının ayrıntılı bir değerlendirmesini yapmaya gerek görmüyorum. İki kısa saplama yaptım yalnızca.

              Sevgi ile,
              Hasan Akçay

              Bir bilgi öğrendim. Doğruluğunu teyid etrmek istiyorum.Peygamberimiz zamanında oruç Nisan ayında tutuluyordu. Ebubekir zamanında 10 gün kayarak tutulmaya başlandı. Hicrî takvime geçildi. Doğru mu?

              Allah. Yani uyduran baya acemice uydurmuş.

              Şimdi, ayette ne diyor? Bakara sûresinin 184 ncü … 5 nci ayetinde, 185 nci ayetinde. Diyor ki. Estaızibillah. “Ve men şehide minkum üş-şehra fel yasumh. Ramazan ayında. Şehru ramazân ellezî unzile fîhil kur’ân. Ramazan ayı. Nisan ayı değil o. Ramazan ayı.


              Bakara 185’teki ŞEHRU RAMAZÂN, Ramazân ayı anlamına gelemez. Yoksa Kuran'da öteki kamerî ayların da bulunması gerekirdi. Örneğin, ŞEHRU ZİLHİCCE de bulunurdu.

              Yani Allah "İçinizden kim Ramazân ayına tanık olursa onda oruç tutsun!" demeyi hatırladı da "İçinizden kim Zilhicce ayına tanık olursa onda hac yapsın!" demeyi haşâ unuttu mu?

              … Evet, sıcak ay (!).

              Huden lin nâs ve beyyinâtin minel hudâ vel furkân. İnsanlara hidayet kaynağı olan. Şeyde o. Tevbedeki …te koşuyorlardı. Orda diyor ki Allahu taâle. Fe men şehide minkum uş-şehra fel yesumhu. Kim bu aya şahid olursa yani bu ayın girdiğine şahid olursa. Kim.

              Peygamberimiz zamanında takvim var mıydı? Yok.

              Peki, ayın girdiğine nasıl şahidlik yapabilirsiniz? Biz şu anda Ağustos ayındayız, değil mi. İçinizde Ağustos ayının girdiğine şahidlik eden var mı? Ya da hayatınızda hiç Nisan ayının girdiğini gördünüz mü? Birileri "Nisan ayı girdi," diyor. Nasıl olsa itiraz etme şansımız yok. Girdiyse girdi, ne yapalım.

              Peki, Ramazana şahidlik nasıl oluyor? Güneş battıktan sonra ayın battığını gördüğünde şahid oluyorsun işte.

              Bu ancak kamerî aylarda olur. Kamerî aylarda da yıl 354 gündür, 365 gün değil. Ve dünya kurulduğundan beri de aylar kamerîdir yani yıllar kamerîdir; kamerî aya göredir. 12 aydır.

              Bak, diyor ki burda. Tevbe 191 şey 191 nci sayfa. Tövbe 36 ncı ayet. Kuran- ı Kerim’in 191 nci sayfası. Tövbe, 9 ncu sûre, 36 ncı ayet.

              İnne ıddet eş-şuhûri ındellah isné aşere şehra. Allah katında ayların sayısı 12’dir. Galiba biz … tarafa geçemicez. Öyle anlaşılıyor.

              Fî kitabillahi, Allah’ın kitabında böyledir. Ne zaman? Yövme halak as-semavati vel ardi. …gökleri yarattığı gün. Minha arbaetun hurum, bu aylardan dördü haram ayıdır.

              Şu anda yaşadığımız 12 aydan haram ayları hangisidir? Mila… Miladî takvime göre? Nisan mı, Mayıs mı, Haziran mı; hangisi?

              Haram ayı kavramı var mı?

              Haram ayı kavramı nerde var? Kaym… Kamerî aylarda var; başkasında yok. Zilkâde, Zilhicce, Muharrem. Bunlar hac ayı.

              Bu üç ayda büyük panayırlar kurulur… kurulur. Dünyanın her yerinden insanlar ürettikleri malları getirip satarlar. Dolayısıyla yılın bütün mevsimlerini dolaşması lazım ki her zaman şuranın üreticileri getirmesin, öbür taraf da getirsin.


              Sayın profesör burada mevsimlerden söz ediyor. Ama onlar güneş yılında olur. Yani hoca, Allah’ın onayladığı yılın, içinde mevsimler bulunan yıl olduğunu itiraf ediyor. Oysa yukarda "Dünya kurulduğundan beri yıllar kamerî yıldır," demişti.

              Harâm ayların oynak olmasını savunurken ise dünyanın değişik iklimlerden her türlü ürünün Mekke panayırına gelmesi gerektiğini öne sürüyor. Hoca o kadar zamanın gerisinde kalmış ki. Bugün Suudi Arabistan’a her mevsimde dünyanın her yerinden ürün geliyor. Ocakta gidin; üzüm var. Ağustosta gidin üzüm var. Bunun için harâm ayların kaymasına ve kamerî takvim aracılığıyla katmerli NESÎ küfrünü otomatiğe bağlamanıza gerek yok ki.

              Ama yılın güneş yılı olmasına gerek var çünkü bitkilerin yetişmesine imkan veren mevsimler yalnızca onda var; kamerî yılda yok.

              Yûsuf 47 hakkındaki iletime bir göz atar mısınız lütfen.

              Onun için bu… şey yapmışlar işte. Konuşuyorlar. Nolacak? Yani O kadar az bilgiyle o kadar şey yapılıyor ki. Gerçekten. Cahil olduğu zaman insanlar çok rahat konuşuyor.


              Yorum


                #22
                Ynt: Ramazan ve Hakikatler

                "Estaizubillah. Ve men şehide minkum üş-şehra fel yasumh. Ramazan ayında. Şehru ramazân ellezî unzile fîhil kur’ân. Ramazan ayı!" diyen sayın profesöre sormak isterdim:

                Bakara 185’te anılan Kur’an
                yılın hangi vaktinde indi?

                Yazın mı?
                Son baharda mı?
                Kışın mı?
                İlk baharda mı?

                Ramazân ayının girdiğine gökteki yeniayın battığını gördüğümüz an tanık olacağız; tamam... da o yeniay yılın hangi vaktinde batar?

                Yazın mı?
                Son baharda mı?
                Kışın mı?
                İlk baharda mı?

                Yıl . . . . yeniay . . . dolunay

                2010 . . 10 Ağu . . . 24 Ağu
                2011 . . . 1 Ağu . . . 13 Ağu
                2012 . . 20 Tem . . . .2 Ağu
                2013 . . . 8 Tem . . .22 Tem.
                2014 . . 27 Haz . . . 12 Tem
                2015 . . 16 Haz . . . . 2 Tem


                2010 ve 2011'de olduğu gibi Ağustosta mı?
                2012 ve 2013'te olduğu gibi Temmuzda mı?
                2014 ve 2015'te olduğu gibi Haziranda mı?

                Kaynak:
                Moon phases for 2011 or any year. New Moon and Full Moon calendar with precise times and simulation of the Moon phase today. When is the next Full Moon?


                Yoksa kutlu doğum haftası komedisi gereğince Hz Muhammed'in hem vakten sabit Nisan ayında hem de vakten oynak mevlût gecesinde doğmasını sağladığınız gibi o yeniayın da hem yazın hem son baharda hem kışın hem ilk baharda doğup batmasını mı sağlıyorsunuz?

                Bir insan yılın kaç değişik vaktinde doğar?
                Bir yeniay yılın kaç değişik vaktinde doğar?

                Sevgi ile,
                Hasan Akçay

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Ramazan ve Hakikatler


                  YENİAY, gökteki ayın görüntüsüz halidir;
                  görülmez.


                  HİLAL ise "tırnak ucu"na benzeyen küçücük bir ay dilimi.

                  Sabah güneş doğduktan sonra doğar.
                  Gündüz elbet görülemez.

                  Akşamsa güneş battıktan bir süre sonra batar ama
                  gökte o kadar kısa bir süre kalır ki
                  gözden kaçıverir.

                  Çok kere akşam da görülemez.

                  O yüzden her yıl
                  ramazan hilalini
                  görebilenler olur, göremeyenler olur.

                  Bunlar birbirine girerler.

                  Suudi Arabistan’da
                  inananlar
                  oruca
                  Türkiye’den
                  bir gün önce başlarlar.

                  Şimdi, sayın Abdülaziz Bayındır diyor ki "Fe men şehide minkum uş-şehra fel yesumhu!" Hanginiz ramazana şahidlik ederse oruç tutsun. Peki, ramazana şahidlik nasıl oluyor? Güneş battıktan sonra "ay"ın battığını gördüğün zaman şahid oluyorsun işte.

                  Belli ki sayın profesörün AY dediği, "hilal"dir
                  çünkü güneş battıktan sonra batan, o.

                  DOLUNAY güneş battıktan sonra batmıyor, doğuyor.



                  2010 yılının
                  26 Haziran akşamı
                  dolunay
                  Atina’da böyle doğdu;




                  ve o gece
                  İstanbul’u
                  böyle pırıl pırıl aydınlattı.

                  Bu dolunay gözden kaçırılamaz
                  çünkü özel bir dolunay.

                  1.Daima yaz dönencesinden sonraki 30 gün içinde doğar.
                  2.Sıcak yaz günlerinin habercisidir.
                  3.Bakara 185’te o yüzden ŞEHRU RAMAZÂN sıcak dolunay diye anılır.
                  4.Uzaydaki konumu sayesinde ışığını engelsiz yansıttığı için yılın en parlak dolunaydır.

                  Peki, ya "kamerî yıl"cıların istismar ettiği hilal?

                  Vakten sabit mi? Hayır.
                  Yani yılın hangi vaktinde tanığı olduğumuz hilal o hilaldir? Kimse bilemez.

                  Neyin habercisidir? Hiçbir şeyin.
                  Vakten sabit değildir ki belli bir vaktin olayını haber verebilsin.

                  Kuran’da adı geçiyor mu? Hayır.
                  Bakara 185’te ŞEHR = dolunay geçiyor; HİLAL değil.

                  Öteki hilallerden daha parlak mı? Hayır.
                  Varlığıyla yokluğu bir. Tırnak ucu kadarcık bir ay dilimi!
                  Zaten parlak olsaydı kolayca görülür, ihtilaflara yol açmazdı.

                  ŞEHRU RAMAZÂN kimliksiz bir hilal midir ya da kimliği belli bir dolunay mı? Bu iletimde ona cevap vermeye çalıştım. Geriye "Kamerî yılda haram aylar var," iddiası kaldı. Onu da başka bir yazıda ele alayım, Allah isterse.

                  Sevgi ile,
                  Hasan Akçay

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Ramazan ve Hakikatler

                    Şu anda yaşadığımız 12 aydan haram ayları hangisidir? Miladî takvime göre? Nisan mı, Mayıs mı, Haziran mı; hangisi?

                    Miladî 2011 yılına ait
                    haram aylar
                    aşağıdaki tarihlerde başlar
                    (Bkz. http://www.timeanddate.com/calendar/...r=2011&n=0):

                    15 Temmuz
                    13 Ağustos
                    12 Eylul
                    12 Ekim.

                    Kuran’daki "haram aylar"dan kastın bu aylar olduğuna dair iki kanıt:

                    Bir: Mekke’yi fethedip kente giren inanırların Mekke müşrikleriyle, süresi 4 haram ay* olan, bir ateşkes ahidleşmesi yapmaları.

                    İki: BİYOLOJİK TAKVİM gereğince haram ayların sıcak aylar olması. Çünkü av hayvanları** o aylarda yavrulayıp yavrularını eğitirler ve büyütürler. Haram aylarda Allah’ın haram kıldığı tek etkinlik av hayvanı öldürmektir.



                    Biyolojik takvimdeki yasak dönem dünyanın her yerinde vakten sabit olup sıcak yaz aylarıdır. Bu, haram ayların da vakten sabit olduğunu gösterir.

                    Haram ayı kavramı nerde var? Kamerî aylarda var; başkasında yok.

                    Elbette. Artı, sayın profesörün Ramazana şahidlik nasıl oluyor? Güneş battıktan sonra ayın battığını gördüğünde şahid oluyorsun işte demesinden de anlaşıldığı üzere "kamerî aylar"dan kasıt o batan aydır. GÖKTEKİ AY.

                    Gökteki aylar elbet güneş yılında da var. Yukarıya bakar mısınız. Miladî 2011 yılına ait o gök aylarına hangi tarihlerde tanık olunabileceği görülüyor.

                    Gökteki o yeniaylar, hilaller, yarımaylar, dolunaylar hiçbir takvim sisteminin tekelinde değildir. Vakten sabittirler ve her biri kendi vakti gelince saniye sektirmeden ordaki yerini alır.

                    Onların uyuşmadığı tek takvim sistemi, NESÎ fesadını otomatiğe bağlayan hicrî takvimdir.

                    Harâm aylar Allah’ın hükmüdür; şu ya da bu takvimin değil. O yüzden tarihte kamerî takvimi kullanan bir sürü toplum oldu ama haram ay kavramı yoktu onlarda.

                    Örneğin Babil’in kameri takvimi
                    (http://www.cerezforum.com/tarihte-bu...takvimler.html):

                    İlk Babil takvimleri kameri ayı, yani birbirini izleyen iki dolunay arasındaki 29,5 günlük dönemi temel alan bir sistemdi. Bu döngüye göre 365,24199 gün olarak gözlemlenen ortalama güneş yılından daha kısa, 354 günlük bir ay yılı (kameri yıl) ortaya çıktı.

                    Sevgi ile,
                    Hasan Akçay

                    __________________________________________________ ___


                    *Bakara 185. ŞEHRU RAMAZÂN sıcak dolunay demek. O dolunayda gerçeği yalandan ayırıp ikiyüzlüleri ele veren bir sûre indirildi.

                    Tevbe 7: İnananlar Mescidil Harâm’ın önünde Mekke’li müşriklerle bir ateşkes ahidleşmesi yaptılar. Bunu Hudeybiye ahidleşmesiyle karıştırmayalım. Çünkü bu ahidleşme Mekke’nin içindeki Mescidil Harâm’ın önüde yapıldı -ındel mescidil harâm.

                    Oysa Hudeybiye Mekke’nin dışındadır.

                    [img width=426 height=600]http://www.imamhatipogretmeni.com/depo2/resimler/siyer/94/hudeybiye_seferi.jpg[/img]

                    Tevbe 2. Ahidleşmenin süresi DÖRT AY idi - arbeate eşhur.

                    Tevbe 4. Bu süre zarfında
                    (a) müşrikler ahidlerini bozup ta inananlara saldırmayacak,
                    (b) inananlar başkaları tarafından saldırıya uğrarsa müşrikler o saldıranlara yardım etmeyecek,
                    (c) müşrikler ülkede özgürce dolaşabilecekti.

                    Tevbe 5. O 4 ay "haram aylar"dı çünkü Allah ateşkesin süresi sona erip HARAM AYLAR çıkınca inananların müşrikleri her buldukları yerde öldürmelerini buyuruyordu – eşhurul hurum.

                    Tevbe 64. İkiyüzlüler kendilerini ele veren bir sûrenin indirilmesinden korkuyorlardı.

                    Tevbe 81. İkiyüzlüler içten inananlara "Bu sıcakta sefere siz de çıkmayın!" dediler. Onların ikiyüzlü olduğunu örneğin bu tavırları ele verdi (9:86, 9:124, 9:127).


                    **BİYOLOJİK TAKVİM sünnetullahtır. O takvim gereğince insanlara haram kılınan tek etkinlik ise av hayvanı öldürmektir.

                    Mâide 95: SİZE HARAM olup dururken av hayvanı öldürmeyin - ve entum hurum.
                    Mâide 2: Size helalken avlanın – ve iza haleltum festâdû.

                    Oysa haram ayların hangisinin içinde olursanız olun savaşmanız helaldır.

                    Bakara 217: Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. Allah’ın yoluna engel olmak… daha büyük bir günahtır - saddun an sebîlillâh.

                    Tevbe 36: Haram aylarda kendinize zulmetmeyin; müşriklerin sizinle topluca savaştığı gibi siz de müşriklerle topluca savaşın - ve kâtilûl muşrikîne kâffeten…

                    Elmalılı (http://www.kuranikerim.com/telmalili/tevbe.htm):

                    [i]Haksız olan savaş her zaman ve her ayda haramdır. Şu halde haram olan aylarda daha fazla haramdır, bunlarda savaşın büyük günah olduğunda şüphe yoksa da haram helâl tanımayan ve fırsat buldukça diledikleri gibi kıtal ve saldırıdan çekinmeyen müşriklere karşı genellikle Allah için savaş emri, belli bir mekan ve zamanla sınırlı değildir. Bu her ne zaman ve hangi ayda icap ederse o zaman icrası farz olan ve terki ve tehiri caiz olmayan bir emirdir. Bu emre uymak da en büyük taattir. Bunun terkinde veya tehirinde nefislere zulüm vardır ve büyük tehlikeler söz konusudur. Zira "Fitne savaştan daha büyük beladır." (Bakara 2/217).

                    Yorum

                    YUKARI ÇIK
                    Çalışıyor...
                    X