Bismillahirrahmanirrahim
Sosyal olmak esasen benim için hep bir sorun bir sıkıntı olmuştur.Ne zaman çevremle kaynaşsam (Çoğunlukla kendimden kaynaklı) sorunlar ortaya çıkmış ve yalnız kalmışımdır. Zamanla bu husus karakterime de oturmuştur ne yazık ki(Halende bunun kırıntılarını üzülerek yaşarım)
Baba parası ile çılgın bir delikanlılık yaşayan ben "tabir caizse" aristokrat bir ailenin küçük oğluyum.Her zaman ağabeyimin gölgesinde ve onu aşmaya çalışan bir çocukluk heyacanıyla kendini ispatlamaya çalışarak uzun bir dönem geçirdim.Sonrasında başarısız bir lise hayatı ve askerlik.(Babam 'bu herif hiç adam olmayacak bari şu askerliği aradan çıkarsın' diyerek yaşım dolar dolmaz askere gönderdi beni..)
Bu dönemde anlatılması gereken özellik şudur: Babam memuriyetten emekli olmuş ve ticaret hayatına atılmıştır.Çok da başarılıdır(Zahiren).Askere gidinceye kadar cebimde babamın hiç kıskanmadığı para bol olmuş ve günah denizinde fütursuzca yüzerken çokça da dost(!)
Derken hepinizin malumu askerlik(Acayip anılarla dolu) ve eve dönüş.
Babamın ticaretinin batışını üzülerek izleme sonrasında beş parasız kalma……
İlk defa parasız(Hayatın tamamen buna dayalı geçtiği zavallı benin algılayabileceği şekliyle) çaresiz ve kimsesiz kalan ben.Ve ilk defa olayların gerçek sahibine yöneliş : - Yarabbi şu yazlığımız olsun elimizden gitmesin!!!
Ticaret hayatıyla,mirasıyla, yılların memuriyetiyle biriktirilip toplanan onca gayri menkulün elden çıkmasını çaresizce seyretme…..Neticesinde kahrolma ve insanlardan daha fazla uzaklaşma. Mutluluğu ve hazzı sahte dostluklarla yaşamaya alışmış ben; uçurumun iyice dibine uçuyor ve tutunacak bir dal dahi bulamıyordum….
Ne olmuştu sahi ve neler olacaktı? Kafamdaki soru işaretleri o kadar fazlalaşmıştı ki, bir yandan paraya olan ihtiyaç sebebi ile çılgıncasına çareler arama diğer yandan olayların sebebini anlama gayreti….Bu işe bir şeyler müdehale ediyordu.Ama kim ve nasıl???
Bu süreç içersinde bir şeyleri anlama gayretiyle Mevdudi ve Seyit Kutub’un eserlerini okuma ve inceleme fırsatı buldum. Bu iş böyle olmayacak arkadaş deyip, bütün inançlarımdan sıyrılmaya ve bütün bu araştırmalarıma en başından başlamaya karar verdim.Felsefe, Tarih, Dinler Tarihi, İslam Tarihi ile ilgilendim (Şu anda belirtmekte fayda varki, Bütün bu kitaplar taraflı yazılmışlardır.Bu yüzden kurtuluş yolu olarak yazarın kimliğine ve tarihteki yerine de ayrı bir özen göstermeye başladım.Zamanla olumlu bir meleke kazandım: Kim kapıkuludur, değildir anlıyordum)
Zamanla İslam olduğumu onurla söyleyebilirim.Zihnimde bir türlü oturtamadıklarımla beraber bir yandanda bu çekilmez hayatı sürdürmekle meşgul günahkâr biri olarak devam ediyordum.İçkiye olan müptelalığım kendini beğenmişlik vs sayamayacağım bir çok seviyesizlikle zaman tünelinden akıp gidiyordum.Bu arada çalışmalarımdan geride durmuyordum.İranda devrim olmuş Irakla olan savaşı bitmiş 90’lı yılların başıydı. Ticari iflasımızdan kaynaklanan borçlar temizlenmiş beş parasız tüccarlar olarak meydanda yapa yalnızdık. Neticede ağabeyimle ayrı ayrı yollar tuttuk( Tam bu arada ağabeyim namaz kılmaya başlamıştı)
Arkadaşlarımla ticari başarısızlıktan nasibimizi alacağımız bir şirket kurmuş ve bu hayata atılmış idim.4 yıllık bu serüven de ortaklarımla anlaşamamazlık ve küskünlüklerle son bulmuştu.Derken ticari hayata tek başına atıldım. Bu bana bir fırsatta vermişti: Çokça okuyabilme……Bir yandan evliliğim ve eşimin hamileliği, diğer yandan ticaret hayatının zorlukları bir diğer yandan felsefi çalışmalarımı sonlandırma gayreti…İlginç bir dönemdi.
Tamda bu dönemde ağabeyimin Caferiliği seçmesi ve ona göre amel etmesi beni bu yönde araştırmalarımı yoğunlaştırmama sebebiyet verdi.Caferilik bir mezhebmidir? Alevilik nedir ne değildir? Tarikatlar neden vardır.Ritüelleri nelerdir??Çokça araştırdığımı ve kitapların içine daldığımı söyleyebilirim.Bir yandan da ağabeyimin ve bir avuç arkadaşının Caferiliğe ısınma sebepleri ile ilgili soruşturmalar yapıyordum kendimce….
Yine bu dönemde yakınlarımın teşvikiyle Lise bitirme sınavlarına girdim. Onca yıl sonra Üniversite Seçme sınavlarına katıldım.Kazanabildiğim yerler olsa da özel hayatım okumama fırsat vermiyordu.Bu yüzden kendime bir rota çizdim.Açık öğretim programına girecek Lisans eğitimimi tamamlayacak ve MaliMüşavir olacaktım.Tam bana göre bir meslekti…..
Aynı dönemde Sünni Sünni namaz kılmaya başladım(Artık içkiyi ve diğer günahlarımı terk etmeye kendime söz vererek)Bir de şu oruç olmasaydı ya…Halen de çok zorlanarak bu ibadeti yerine getirmeye çalışırım.Anne babası Laîk ve aydın(!) olan benim ailemde hiç Alevi veya Şii yoktur.
Nehcül Belagayla bu zamanda tanıştım. Çok keyifliydi günlerim: Sabah namazını kılıyor, kendimi dışarıya atıyor güneş doğuncaya kadar yürüyor ondan sonrada eve gelip Hz.Ali (AS)’ı okuyordum…..Çokça yaptığım araştırmalardan sonra İslamiyetin sevgi üzerine kurulduğunu keşfettim.Ve bunu vurgulayan yegâne mektebinde Caferilik olduğunu……Bu keşiflerin arkası çorap söküğü gibi geldi.. Her adımda Şia öğretisinin ne kadar doğru olduğunu ve tamamen Kur’an a dayandığını anlıyordum.12 İmamı(AS) ve Resulullah(SAV)ın mirasçısı olan alimlerin ne demek olduklarını zamanla anladım….
Yine zamanla anladım ki; sadece kendin için değil (Özellikle ailen ve inananlar için) herkes için yaşayacaksın bu hayatı.Paylaşmak ve yardımcı olmak esasına kurulu İslam kardeşliğini içselleştirmezsen değil mümin Müslüman olman bile şüpheli hale gelebilir.
Pek tabiî ki coğrafyamızda aynen böyle bir İslam kardeşliğinden bahsetmek kolay değil. Ancak, bu hususta dirayetli ve sabırlı olmayı başarabilirsen zamanla Nur olup ışık saçmaya başlaman mümkündür.Kendi yorumlarımı burada kessem iyi olacak,biliyorumki sıkıcı olmaya başlayabilirim..
Derken çetin sınav koşullarınıda hallederek yıllar önce çok sevdiğim mesleğime adım atmayı başarabildim.(Ne dersiniz bütün bunlarda Allah(CC)’a İmam(AF)’ı aracı kılarak yalvarışlarımın etkisi varmıdır??) Kendi büromuda açtım ve geçinip gidiyorum.En önemliside mesleğimi kardeşlerimin sorunlarına yönelik kullanabiliyorum. Kendimce mümin olma gayretim budur.
Evet değerli kardeşler;bu benim “Nasıl Şii oldum” hikâyemdir.Esasen çok daha fazla ayrıntı ve macera bu hikâyenin satır aralarındadır.Ancak bütün bunları anlatmaya kalksam bu topiklere sığmaz….Dolayısıyla burada keseceğim.Herhangi bir keramet veya olağanüstü halle karşılaşmadan sadece aklım ve yorum kabiliyetimle aranızdayım(Elhamdulillah)
Arzum o dur ki; bütün müminler aynı safta yer alsınlar ve tıpkı aynı uzuvun parçaları gibi hareket etsinler. Bunun yolununda sevgiden geçtiğine inanırım.Zaman zaman tahammül zaman zaman da empati bu iş için ilaçtır.. Unutmayalım ki bizler aynı trenin aynı vagonunda olan yolcularız.Ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz….
Dualarımla
Sosyal olmak esasen benim için hep bir sorun bir sıkıntı olmuştur.Ne zaman çevremle kaynaşsam (Çoğunlukla kendimden kaynaklı) sorunlar ortaya çıkmış ve yalnız kalmışımdır. Zamanla bu husus karakterime de oturmuştur ne yazık ki(Halende bunun kırıntılarını üzülerek yaşarım)
Baba parası ile çılgın bir delikanlılık yaşayan ben "tabir caizse" aristokrat bir ailenin küçük oğluyum.Her zaman ağabeyimin gölgesinde ve onu aşmaya çalışan bir çocukluk heyacanıyla kendini ispatlamaya çalışarak uzun bir dönem geçirdim.Sonrasında başarısız bir lise hayatı ve askerlik.(Babam 'bu herif hiç adam olmayacak bari şu askerliği aradan çıkarsın' diyerek yaşım dolar dolmaz askere gönderdi beni..)
Bu dönemde anlatılması gereken özellik şudur: Babam memuriyetten emekli olmuş ve ticaret hayatına atılmıştır.Çok da başarılıdır(Zahiren).Askere gidinceye kadar cebimde babamın hiç kıskanmadığı para bol olmuş ve günah denizinde fütursuzca yüzerken çokça da dost(!)
Derken hepinizin malumu askerlik(Acayip anılarla dolu) ve eve dönüş.
Babamın ticaretinin batışını üzülerek izleme sonrasında beş parasız kalma……
İlk defa parasız(Hayatın tamamen buna dayalı geçtiği zavallı benin algılayabileceği şekliyle) çaresiz ve kimsesiz kalan ben.Ve ilk defa olayların gerçek sahibine yöneliş : - Yarabbi şu yazlığımız olsun elimizden gitmesin!!!
Ticaret hayatıyla,mirasıyla, yılların memuriyetiyle biriktirilip toplanan onca gayri menkulün elden çıkmasını çaresizce seyretme…..Neticesinde kahrolma ve insanlardan daha fazla uzaklaşma. Mutluluğu ve hazzı sahte dostluklarla yaşamaya alışmış ben; uçurumun iyice dibine uçuyor ve tutunacak bir dal dahi bulamıyordum….
Ne olmuştu sahi ve neler olacaktı? Kafamdaki soru işaretleri o kadar fazlalaşmıştı ki, bir yandan paraya olan ihtiyaç sebebi ile çılgıncasına çareler arama diğer yandan olayların sebebini anlama gayreti….Bu işe bir şeyler müdehale ediyordu.Ama kim ve nasıl???
Bu süreç içersinde bir şeyleri anlama gayretiyle Mevdudi ve Seyit Kutub’un eserlerini okuma ve inceleme fırsatı buldum. Bu iş böyle olmayacak arkadaş deyip, bütün inançlarımdan sıyrılmaya ve bütün bu araştırmalarıma en başından başlamaya karar verdim.Felsefe, Tarih, Dinler Tarihi, İslam Tarihi ile ilgilendim (Şu anda belirtmekte fayda varki, Bütün bu kitaplar taraflı yazılmışlardır.Bu yüzden kurtuluş yolu olarak yazarın kimliğine ve tarihteki yerine de ayrı bir özen göstermeye başladım.Zamanla olumlu bir meleke kazandım: Kim kapıkuludur, değildir anlıyordum)
Zamanla İslam olduğumu onurla söyleyebilirim.Zihnimde bir türlü oturtamadıklarımla beraber bir yandanda bu çekilmez hayatı sürdürmekle meşgul günahkâr biri olarak devam ediyordum.İçkiye olan müptelalığım kendini beğenmişlik vs sayamayacağım bir çok seviyesizlikle zaman tünelinden akıp gidiyordum.Bu arada çalışmalarımdan geride durmuyordum.İranda devrim olmuş Irakla olan savaşı bitmiş 90’lı yılların başıydı. Ticari iflasımızdan kaynaklanan borçlar temizlenmiş beş parasız tüccarlar olarak meydanda yapa yalnızdık. Neticede ağabeyimle ayrı ayrı yollar tuttuk( Tam bu arada ağabeyim namaz kılmaya başlamıştı)
Arkadaşlarımla ticari başarısızlıktan nasibimizi alacağımız bir şirket kurmuş ve bu hayata atılmış idim.4 yıllık bu serüven de ortaklarımla anlaşamamazlık ve küskünlüklerle son bulmuştu.Derken ticari hayata tek başına atıldım. Bu bana bir fırsatta vermişti: Çokça okuyabilme……Bir yandan evliliğim ve eşimin hamileliği, diğer yandan ticaret hayatının zorlukları bir diğer yandan felsefi çalışmalarımı sonlandırma gayreti…İlginç bir dönemdi.
Tamda bu dönemde ağabeyimin Caferiliği seçmesi ve ona göre amel etmesi beni bu yönde araştırmalarımı yoğunlaştırmama sebebiyet verdi.Caferilik bir mezhebmidir? Alevilik nedir ne değildir? Tarikatlar neden vardır.Ritüelleri nelerdir??Çokça araştırdığımı ve kitapların içine daldığımı söyleyebilirim.Bir yandan da ağabeyimin ve bir avuç arkadaşının Caferiliğe ısınma sebepleri ile ilgili soruşturmalar yapıyordum kendimce….
Yine bu dönemde yakınlarımın teşvikiyle Lise bitirme sınavlarına girdim. Onca yıl sonra Üniversite Seçme sınavlarına katıldım.Kazanabildiğim yerler olsa da özel hayatım okumama fırsat vermiyordu.Bu yüzden kendime bir rota çizdim.Açık öğretim programına girecek Lisans eğitimimi tamamlayacak ve MaliMüşavir olacaktım.Tam bana göre bir meslekti…..
Aynı dönemde Sünni Sünni namaz kılmaya başladım(Artık içkiyi ve diğer günahlarımı terk etmeye kendime söz vererek)Bir de şu oruç olmasaydı ya…Halen de çok zorlanarak bu ibadeti yerine getirmeye çalışırım.Anne babası Laîk ve aydın(!) olan benim ailemde hiç Alevi veya Şii yoktur.
Nehcül Belagayla bu zamanda tanıştım. Çok keyifliydi günlerim: Sabah namazını kılıyor, kendimi dışarıya atıyor güneş doğuncaya kadar yürüyor ondan sonrada eve gelip Hz.Ali (AS)’ı okuyordum…..Çokça yaptığım araştırmalardan sonra İslamiyetin sevgi üzerine kurulduğunu keşfettim.Ve bunu vurgulayan yegâne mektebinde Caferilik olduğunu……Bu keşiflerin arkası çorap söküğü gibi geldi.. Her adımda Şia öğretisinin ne kadar doğru olduğunu ve tamamen Kur’an a dayandığını anlıyordum.12 İmamı(AS) ve Resulullah(SAV)ın mirasçısı olan alimlerin ne demek olduklarını zamanla anladım….
Yine zamanla anladım ki; sadece kendin için değil (Özellikle ailen ve inananlar için) herkes için yaşayacaksın bu hayatı.Paylaşmak ve yardımcı olmak esasına kurulu İslam kardeşliğini içselleştirmezsen değil mümin Müslüman olman bile şüpheli hale gelebilir.
Pek tabiî ki coğrafyamızda aynen böyle bir İslam kardeşliğinden bahsetmek kolay değil. Ancak, bu hususta dirayetli ve sabırlı olmayı başarabilirsen zamanla Nur olup ışık saçmaya başlaman mümkündür.Kendi yorumlarımı burada kessem iyi olacak,biliyorumki sıkıcı olmaya başlayabilirim..
Derken çetin sınav koşullarınıda hallederek yıllar önce çok sevdiğim mesleğime adım atmayı başarabildim.(Ne dersiniz bütün bunlarda Allah(CC)’a İmam(AF)’ı aracı kılarak yalvarışlarımın etkisi varmıdır??) Kendi büromuda açtım ve geçinip gidiyorum.En önemliside mesleğimi kardeşlerimin sorunlarına yönelik kullanabiliyorum. Kendimce mümin olma gayretim budur.
Evet değerli kardeşler;bu benim “Nasıl Şii oldum” hikâyemdir.Esasen çok daha fazla ayrıntı ve macera bu hikâyenin satır aralarındadır.Ancak bütün bunları anlatmaya kalksam bu topiklere sığmaz….Dolayısıyla burada keseceğim.Herhangi bir keramet veya olağanüstü halle karşılaşmadan sadece aklım ve yorum kabiliyetimle aranızdayım(Elhamdulillah)
Arzum o dur ki; bütün müminler aynı safta yer alsınlar ve tıpkı aynı uzuvun parçaları gibi hareket etsinler. Bunun yolununda sevgiden geçtiğine inanırım.Zaman zaman tahammül zaman zaman da empati bu iş için ilaçtır.. Unutmayalım ki bizler aynı trenin aynı vagonunda olan yolcularız.Ve hepimiz birbirimizden sorumluyuz….
Dualarımla
Yorum