Ynt: Halife Ebu Bekirin Müslüman oluşu
Sakife olayında görüldüğü gibi, Ebu Bekir'in bir oldu bittiyle "Hilâfet" makamını ele geçirmesi, Ömer b. Hattab ve Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın çabalarıyla gerçekleşmişti... Şüphesiz Ömer'in, iktidarı ele geçirmede Ebu Bekir'e yardım etmesinin esas nedeni, Ebu Bekir'in ölümünden sonra onun yerine halife olmak içindi. Nitekim Ömer'in bu emel peşinde olduğu gerçeğini ilk fark eden zat İmam Ali olmuş ve Hazret, daha Sakife gününde, Ömer b. Hattab'a hitaben şöyle buyurmuştu: "Bugün onun (Ebu Bekir) için çalış ki, yarın onu (Hilâfeti) sana bıraksın". İbn Kuteybe, El-İmametü ve's-Siyase, c. 1, s. 18.
Gerçekten de İmam haklıydı. Zaten O, hep haklı çıktı ve hep "Hak"la beraber oldu... Zira Ebu Bekir, vefat etmeden önce, Sakife gününden ötürü, Ömer'e olan diyet borcunu ödedi ve son günlerini, Ömer b. Hattab'ın, kendisinden sonra "halife" olması için kulis yapmakla geçirdi. Ağır hasta olmasına rağmen Ebu Bekir, önce Abdurrahman b. Avf'ı çağırıp onunla gizli görüştü ve ona, Ömer'i halife tayin etmek istediğini söyledi. Abdurrahman b. Avf, Ebu Bekir'in bu planına destek vermekle beraber Ömer'in sert ve kaba bir kişiliğe sahip olduğunun da altını çizdi. Taberi, Tarih'ül Ümem ve'l Müluk, c. 4, s. 247, Dar'ül Fıkr, İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389.
Abdurrahman b. Avf'tan sonra, Osman b. Affan'la gizli bir görüşme yapan Ebu Bekir, malum planını ona da açtı ve fikrini sordu. Osman b. Affan, Ebu Bekir'e "onun gizledikleri açığa vurduklarından daha hayırlıdır, aramızda onun gibisi yoktur" diyerek Ömer'in ""halife" tayin edilmesini memnuniyetle karşıladı. Abdurrahman ve Osman'la ayrı ayrı ve gizlice görüşen Ebu Bekir, her ikisine de "Size söylediklerimden kimseye bahsetmeyin, gizli tutun" uyarısında bulunmayı da ihmal etmedi. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389. Taberi, Tarih'ül Ümem ve’l Müluk, c. 4, s. 248, İbn Ebil Hadid, Şerhü Nehc'ül Belağa, c. 1, s. 164, İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389.
Keza Ebu Bekir, bu iki zatın dışında, Said b. Zeyd ve Useyd b. Hudeyr'le de ayrı ayrı görüşerek Ömer'i halifeliğe tayin konusunda onlardan destek aldı. İbn Sa'd, Tabakat'ül Kübra, c. 3, s. 199.
Sakife olayında, İmam Ali'nin, Hz. Peygamber'in naaşı ile meşgul olmasını fırsat bilen Triumvirlik, bir oldu bittiyle hilâfet makamını nasıl ele geçirdi, etraflıca yukarıda izah edilmişti. Bu Triumvirlik, Sakife'de bilinçli bir biçimde İmam Ali'yi gündem dışı tutmaya çaba sarfetmiş ve göstermelik dahi olsun, Sakife gününde Ali'nin görüşlerine başvurmamıştı. Oldu bittiden sonra ise Ebu Bekir, "Hilâfet" konusunda Ali'yle görüşmemesinin ve O'na haber vermemesinin gerekçesi olarak da fitneden korktuğu için kendisine yapılan biatı hemen kabul etmek zorunda kaldığını, mezkur konuda Ali'ye danışma fırsatı bulamadığını ileri sürmüştü. İmam Halebi, Siret'ül Halebiye, c. 3, s. 362.
Merak ediyoruz, Triumvirlik'in "Hz. Ali ile hiçbir sorunu olmadığı, sadece Sakife gününde, durumun çok hassas ve nazik olmasından ötürü fitneden korkulduğu için Ebu Bekir'e hemen biat edildiği, bu nedenle Ebu Bekir'in, Ali ve Haşimoğulları’yla hilafet konusunu görüşme fırsatını bulamadığı" bahanesini ileri sürenler, acaba Ebu Bekir'in, kendisinden sonra Ömer b. Hattab'ı halife tayin etmek için belli çevre ve kişilerle gizli görüşmeler yapmasına rağmen, onun İmam Ali'nin görüşlerine başvurmamasını, O'na danışmamasını nasıl izah edecekler, hangi sözde mazerete sığınacaklar?!..
Acaba Ebu Bekir, kendisinden sonra yerine Ömer b. Hattab'ı halife tayin etme isteğini, niçin İmam Ali'yle de görüşüp O'na iletme ihtiyacını duymadı?.. Halbuki Ebu Bekir, Sakife'deki oldu bittiden ötürü en çok bu konuda, haklı olarak Haşimoğulları’ndan eleştiri almıştı... Buna rağmen Ebu Bekir'in, Ömer'i halife tayin ederken, aynı yanlışı yapması, ısrarla ve inadla yine Haşimoğulları’nın görüşlerine başvurmaması, anlaşılır gibi değildir. Gerçekte onun, bu konuda başta İmam Ali olmak üzere, Haşimoğullarından hiç kimse ile görüşmemesi, acaba bir tesadüf müydü yoksa kabilevî Arap geleneğinin yeniden depreşmesi sonucu Ehl-i Beyt'e ve Haşimoğulları’na duyulan kin ve husumetin bir tezahürü müydü?.. Yukarıda görüldüğü gibi Ebu Bekir'in, malum tayin meselesi için malum kişilerle görüşmesi ve malum kişilerden bu görüşmenin Ali'den gizli tutulmasını istemesinin nedeni ne olabilirdi?.. Yoksa, Ebu Bekir'in nezdinde Ali, "emin" (güvenilir) mi görülmemişti?.. Halbuki yüce Peyiamber, "Ehl-i Beytim, ümmetimin ihtilâfa düşmemesinin güvencesidir" buyurmuştur. İbn Hacer el-Heytemi, Es-Savaik'ül Muhrika, s. 152, El-Hindi, Kenz'ül Ummal, c. 12, s. 102.
Ashabın en bilgini olduğu iddia edilen Ebu Bekir'in bu hadisten habersiz olması, bunu bilmiyor olması düşünülemez...
EBU BEKİR EHL-İ BEYT'İ "EMİN" Mİ GÖRMEDİ
Sakife olayında görüldüğü gibi, Ebu Bekir'in bir oldu bittiyle "Hilâfet" makamını ele geçirmesi, Ömer b. Hattab ve Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın çabalarıyla gerçekleşmişti... Şüphesiz Ömer'in, iktidarı ele geçirmede Ebu Bekir'e yardım etmesinin esas nedeni, Ebu Bekir'in ölümünden sonra onun yerine halife olmak içindi. Nitekim Ömer'in bu emel peşinde olduğu gerçeğini ilk fark eden zat İmam Ali olmuş ve Hazret, daha Sakife gününde, Ömer b. Hattab'a hitaben şöyle buyurmuştu: "Bugün onun (Ebu Bekir) için çalış ki, yarın onu (Hilâfeti) sana bıraksın". İbn Kuteybe, El-İmametü ve's-Siyase, c. 1, s. 18.
Gerçekten de İmam haklıydı. Zaten O, hep haklı çıktı ve hep "Hak"la beraber oldu... Zira Ebu Bekir, vefat etmeden önce, Sakife gününden ötürü, Ömer'e olan diyet borcunu ödedi ve son günlerini, Ömer b. Hattab'ın, kendisinden sonra "halife" olması için kulis yapmakla geçirdi. Ağır hasta olmasına rağmen Ebu Bekir, önce Abdurrahman b. Avf'ı çağırıp onunla gizli görüştü ve ona, Ömer'i halife tayin etmek istediğini söyledi. Abdurrahman b. Avf, Ebu Bekir'in bu planına destek vermekle beraber Ömer'in sert ve kaba bir kişiliğe sahip olduğunun da altını çizdi. Taberi, Tarih'ül Ümem ve'l Müluk, c. 4, s. 247, Dar'ül Fıkr, İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389.
Abdurrahman b. Avf'tan sonra, Osman b. Affan'la gizli bir görüşme yapan Ebu Bekir, malum planını ona da açtı ve fikrini sordu. Osman b. Affan, Ebu Bekir'e "onun gizledikleri açığa vurduklarından daha hayırlıdır, aramızda onun gibisi yoktur" diyerek Ömer'in ""halife" tayin edilmesini memnuniyetle karşıladı. Abdurrahman ve Osman'la ayrı ayrı ve gizlice görüşen Ebu Bekir, her ikisine de "Size söylediklerimden kimseye bahsetmeyin, gizli tutun" uyarısında bulunmayı da ihmal etmedi. İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389. Taberi, Tarih'ül Ümem ve’l Müluk, c. 4, s. 248, İbn Ebil Hadid, Şerhü Nehc'ül Belağa, c. 1, s. 164, İbnülesir, El-Kamil, c. 2, s. 389.
Keza Ebu Bekir, bu iki zatın dışında, Said b. Zeyd ve Useyd b. Hudeyr'le de ayrı ayrı görüşerek Ömer'i halifeliğe tayin konusunda onlardan destek aldı. İbn Sa'd, Tabakat'ül Kübra, c. 3, s. 199.
Sakife olayında, İmam Ali'nin, Hz. Peygamber'in naaşı ile meşgul olmasını fırsat bilen Triumvirlik, bir oldu bittiyle hilâfet makamını nasıl ele geçirdi, etraflıca yukarıda izah edilmişti. Bu Triumvirlik, Sakife'de bilinçli bir biçimde İmam Ali'yi gündem dışı tutmaya çaba sarfetmiş ve göstermelik dahi olsun, Sakife gününde Ali'nin görüşlerine başvurmamıştı. Oldu bittiden sonra ise Ebu Bekir, "Hilâfet" konusunda Ali'yle görüşmemesinin ve O'na haber vermemesinin gerekçesi olarak da fitneden korktuğu için kendisine yapılan biatı hemen kabul etmek zorunda kaldığını, mezkur konuda Ali'ye danışma fırsatı bulamadığını ileri sürmüştü. İmam Halebi, Siret'ül Halebiye, c. 3, s. 362.
Merak ediyoruz, Triumvirlik'in "Hz. Ali ile hiçbir sorunu olmadığı, sadece Sakife gününde, durumun çok hassas ve nazik olmasından ötürü fitneden korkulduğu için Ebu Bekir'e hemen biat edildiği, bu nedenle Ebu Bekir'in, Ali ve Haşimoğulları’yla hilafet konusunu görüşme fırsatını bulamadığı" bahanesini ileri sürenler, acaba Ebu Bekir'in, kendisinden sonra Ömer b. Hattab'ı halife tayin etmek için belli çevre ve kişilerle gizli görüşmeler yapmasına rağmen, onun İmam Ali'nin görüşlerine başvurmamasını, O'na danışmamasını nasıl izah edecekler, hangi sözde mazerete sığınacaklar?!..
Acaba Ebu Bekir, kendisinden sonra yerine Ömer b. Hattab'ı halife tayin etme isteğini, niçin İmam Ali'yle de görüşüp O'na iletme ihtiyacını duymadı?.. Halbuki Ebu Bekir, Sakife'deki oldu bittiden ötürü en çok bu konuda, haklı olarak Haşimoğulları’ndan eleştiri almıştı... Buna rağmen Ebu Bekir'in, Ömer'i halife tayin ederken, aynı yanlışı yapması, ısrarla ve inadla yine Haşimoğulları’nın görüşlerine başvurmaması, anlaşılır gibi değildir. Gerçekte onun, bu konuda başta İmam Ali olmak üzere, Haşimoğullarından hiç kimse ile görüşmemesi, acaba bir tesadüf müydü yoksa kabilevî Arap geleneğinin yeniden depreşmesi sonucu Ehl-i Beyt'e ve Haşimoğulları’na duyulan kin ve husumetin bir tezahürü müydü?.. Yukarıda görüldüğü gibi Ebu Bekir'in, malum tayin meselesi için malum kişilerle görüşmesi ve malum kişilerden bu görüşmenin Ali'den gizli tutulmasını istemesinin nedeni ne olabilirdi?.. Yoksa, Ebu Bekir'in nezdinde Ali, "emin" (güvenilir) mi görülmemişti?.. Halbuki yüce Peyiamber, "Ehl-i Beytim, ümmetimin ihtilâfa düşmemesinin güvencesidir" buyurmuştur. İbn Hacer el-Heytemi, Es-Savaik'ül Muhrika, s. 152, El-Hindi, Kenz'ül Ummal, c. 12, s. 102.
Ashabın en bilgini olduğu iddia edilen Ebu Bekir'in bu hadisten habersiz olması, bunu bilmiyor olması düşünülemez...
Yorum