Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    #16
    Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

    Ben forum adina biseyler yazmadim,sen üyeler hakkinda ithamlarda bulundun bende üye olarak kendi adima biseyler yazdim.

    Benim bu konu hakkinda bir degirlendirmem yok,ama yukaridaki meallerde apacik bir kütük,kitap,levhi mahfuz gibi terimler geciyor,ayetdeki birinci cümle ile cok daha anlamli.ordan kasit hz.Ali ise anlamsiz durur gibime geliyor.Arapcam yokki arastirayim....
    Allah Bize Yeter!
    O Ne Güzel Vekildir...

    Yorum


      #17
      Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

      Kadri celik mealinden:

      Şüphesiz ölüleri biz diriltiriz; onların ön­den takdim ettiklerini ve eserlerini de biz yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışız.

      Kadri celik sii degilmi? onun mealinde neden biz herseyi apacik bir imamda saymisiz diye gecmiyor ???
      Allah Bize Yeter!
      O Ne Güzel Vekildir...

      Yorum


        #18
        Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

        öyle konular açıyorsunuz ki; uzun uzun izah edilmeden geçilmeyecek. lütfen sıkılmayın okuyun


        Ölüleri Dirilten, İnsanın Bütün Yaptıklarını Yazan Allah'tır (Âyet 12)
        "Şüphesiz ki ölüleri" Kıyamet gününde "Biz diriltiriz Biz." Yani ölümlerinden sonra onları Biz dirilteceğiz. "İşlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." Dünya hayatlarında daha önce yaptıkları bütün amelleri de; ölümleri esnasında geriye bıraktıkları, başkalarına öğrettikleri ilim yahut yazdıkları bir kitap, yaptıkları bir mescid gibi eserlerini veya bazı zâlimlerin başına getirildiği bir görevde bıraktığı kötü izleri, etkileri de yazarız. Aynı şekilde başkalarının uyduğu her güzel yol yahut her kötü yolu da kaydederiz.
        "Her şeyi Biz apaçık bir Kitapta yazıp saymışızdır." Bundan maksad Levh-i Mahfûz'dur. Çünkü o, kitapların aslı ve başıdır. İbn Kesîr şöyle demektedir: "Yani bütün olacaklar Levh-i Mahfûz'da kesin olarak yazılıp kaydedilmiş bir kitaptadır. Burada Sözkonusu olan ‘İmam-ı Mübîn=Apaçık bir kitap, Ümmü'l-Kitâb'dır. Bunu Mücâhid, Katâde ve Abdurrahman b. Zeyd b. Eşlem söylemiştir."
        ANLATIM DÜZENİ
        1- Gördüğümüz buyruklarda Rasûlullah (s.a.v) teselli edilmekte ve ona birtakım şeyler öğretilmektedir. Teselli, kâfirlerin inkârının Allah tarafından bilindiği açıklanarak ve bunda O'nun bir hikmetinin olduğu belirtilerek yapılmaktadır. O bakımdan bu durum onu üzmesin. Rasûlullah (s.a.v)'a da uyarısının nerede semere vereceği de öğretilmektedir. Bu ise onu uyarmaması ve gerekli delilleri ortaya koymaması anlamında değildir. Bunun delili ise, bundan sonra gelen ve yüce Allah'ın: "Onlara misâl olarak şu kasaba halkını anlat..." (âyet 13) buyruğu ile başlayan âyet-i kerimelerdir. Çünkü yüce Allah tarafından bedbaht olacakları takdir edilmiş kimseler, insanlar tarafından bizzat bilinmemektedir. Onların bilinmeleri ancak Allah'ın tanıtmasıyla mümkün olur. Enbiyâ Sûresi'nin baş taraflarında bu durumda olan kimselerin birtakım niteliklere tam ve eksiksiz olarak sahip olan kimseler olduklarını görmüştük. Bunu ise Allah'tan başka hiç bir kimse bilemez. Dolayısıyla uyarıda bulunmak, delili ortaya koymak kaçınılmaz bir şeydir.
        Gördüğümüz buyruklarda bir taraftan Rasûlullah (s.a.v) teselli edilip diğer taraftan ona bazı hakikatler öğretildiği için, hiç bir kimse âyetlerin bir mecburiyet ifade ettiği kanaatine sahip olmasın. Aksine insan ihtiyar sahibidir, tercih sahibidir. İnsanın tercih sahibi olması ile, her şeyin Allah'ın bilgi, irâde ve kudreti ile olmasının bir arada anlaşılmasına dair açıklamaları, bu Tefsîrin başka yerlerinde yapmış bulunuyoruz. Şanı yüce Allah'ın bilgisi cebredici, zorlayıcı değil, açıklayıcıdır. İrâde ise, ilme uygun olarak tahsis edilir, kudret de irâdeye uygun olarak açığa çıkartır. Bununla birlikte yüce Allah'ın sıfatlarının ezelî olduğunu, Allah'ın ilim ve irâdesinin ezelî olduklarını da bilmemiz gerekir. Yani yüce Allah ezelden beri bilir, ezelden beri diler. Bu konuda herhangi bir öncelik, sonralık sıralaması sözkonusu değildir.
        2- Bakara Sûresi'nin baş taraflarında ele alınan bu hususların, bu âyet-i kerimelerde de geçtiği dikkatimizi çekmektedir. Bu, Rasûlullah (s.a.v)'ın risâletinde bu hususların ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir. Bu hususların, bu sûreler grubundan olup daha önce gördüğümüz yedi ayrı sûrede ele alınmış olması, bir sûrenin daha önce ele alınmış hususu tekrar nasıl ele aldığını göstermektedir. Bu ise, bu hususları Yâsîn Sûresi'nin muhtevâsı olan risâlet ve Rasûl konusunda olması gereken yerine koymak içindir. Bundan önce bir eksene dair açıklamalar getirmenin, hem eksene hem Bakara süresindeki bu eksenin ele aldığı hususların uzantılarına ve ilgili manalarına açıklık getirmek olduğunu da belirtmiş bulunuyoruz.
        3- Yüce Allah birtakım kural ve hususları sözkonusu ettikten sonra, gelecek olan buyruklarda Rasûlüne, bir şehir halkının kendi peygamberlerine karşı takındıkları tavrı ve bu tavırlarına karşılık ne şekilde cezalandırıldıklarını misâl göstermesini emrettiğini görüyoruz. Bu ise Rasûlullah (s.a.v)'ın uyarmakla görevli olduğunu ifade etmektedir. Her ne kadar uyarısının belli alanlarda fayda vermeyeceğini bilmekte ise de, bu emir verilmiş bulunmaktadır. Çünkü biz, bu hususu sûrenin baş tarafında "babaları uyarılmadığından gaflet içerisinde kalmış bir kavmi uyarman için..." emri ile birlikte yine âyetlerin nassı ile kavmin çoğunluğunun iman etmeyeceği şöylece ifade edilmektedir: "Andolsun ki, onların çoğunluğunun üzerine söz hak olmuştur. Onlar artık inanmazlar."
        Hz. Peygamber'in vermesi gereken misâli görmeden önce, görmüş olduğumuz buyruklarla ilgili birtakım Tamamlayıcı Bilgileri aktaralım:
        TAMAMLAYICI BİLGİLER
        Ömer b. Abdülaziz'in Kaderiye'ye Karşı Delili (Âyet 10)
        1- Yüce Allah'ın: "Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar." (âyet 10) buyruğunu açıklarken Nesefî şunları söylemektedir:
        "Rivâyet edildiğine göre, Ömer b. Abdülaziz bu âyet-i kerimeyi Kaderiyeci Gaylân'a okumuş, o da şöyle demiştir: Sanki ben bu âyeti hiç okumamış gibiyim. Seni şâhid tutarım ki ben kader hakkındaki görüşlerimden tevbe ediyorum. Ömer b. Abdülaziz de şöyle dedi: Allah'ım; eğer doğru ve samimi ise onun tevbesini kabul et. Eğer yalan söylüyorsa ona merhamet etmeyecek bir kimseyi ona Musallat kıl. Hişâm b. Abdulmelik onu yanından aldı, ellerini, ayaklarını kesti ve Dımaşk'ın kapısında astı."
        Rasûlullah'ın Hicret Sırasında Kâfirlere Görünmeden Evinden Çıkışı (Âyet 9)
        2- Yüce Allah'ın: "Biz doğrusu boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirdik... Bu yüzden artık görmezler." (âyet 9) buyruğunun nüzûl sebebiyle ilgili olarak İbn Kesîr şunları söylemektedir:
        "İkrime der ki: Ebû Cehil şöyle dedi: Andolsun Muhammed'i görecek olursam, şunları şunları yapacağım. Bunun üzerine yüce Allah'ın: "Biz doğrusu boyunlarına, çenelerine kadar veren demir halkalar geçirdik... Bu yüzden artık görmezler." buyruğu nâzil oldu. (İkrime devamla) der ki: Bak işte, bu Muhammed'dir diyorlar, hani nerde o? hani nerde o? diyor ve onu göremiyordu. Bunu İbn Cerîr rivâyet etmektedir.
        Muhammed b. İshâk dedi ki: Bana Yezîd b. Ziyâd, Muhammed b. Ka'b'dan şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Cehil -diğer bazı Kureyşlilerle oturuyorken- şöyle dedi: Muhammed ileri sürdüğüne göre, siz ona uyacak olursanız, güya krallar olacaksınız ve ölürseniz öldükten sonra diriltilecekmişsiniz? O vakit sizin için öyle birtakım bahçeler olacakmış ki, Ürdün'deki bahçelerden hayırlı olacakmış. Ayrıca onun iddiasına göre siz ona aykırı hareket ederseniz, ceza olarak boyunlarınız kesilecektir. Sonra da öldükten sonra tekrar diriltileceksiniz ve bu sefer de kendisiyle azab edileceğiniz bir ateşiniz olacaktır. Bu esnada Rasûlullah (s.a.v) elinde bir avuç toprak olduğu halde dışarı çıktı. Allah, gözleriyle onu görmelerine imkân vermedi. Hz. Peygamber bu toprağı başlarına doğru saçıp: "Yâ-Sîn. Hakîm olan Kur'ân'a andolsun ki..." buyruğunu yüce Allah'ın; "Önlerinden bir sed ve arkalarından da bir sed yapmışız da gözlerini perdelemişizdir. Bu yüzden artık görmezler." buyruğuna kadar okudu. Rasûlullah (s.a.v) da böylece ihtiyacı ne ise onu görmek üzere gitti. Onlar da kapısında onun çıkmasını gözetleyerek geceyi geçirdiler. Nihayet sonraları evinden birisi dışarı çıktı, onlara: Ne arıyorsunuz? diye sordu, onlar da: Muhammed'i bekliyoruz, dediler. O kişi onlara şöyle dedi: Sizin yanınızdan çıktı ve aranızdan başına bir miktar toprak koymadık hiç bir kimse de kalmadı. Daha sona o ihtiyacını görmek üzere çekip gitti. Her birileri başındaki toprağı silkelemeye koyuldu. Muhammed b. Ka'b dedi ki: Rasûlullah (s.a.v)'a Ebû Cehil'in sözleri ulaşınca şöyle demişti: "Evet, ben onu söylüyorum. Gerçekten onlar benim tarafımdan kesileceklerdir. Ben onları yakalayacağım."
        Göründüğü kadarıyla bu olay, hicretten az bir süre önce cereyan etmiştir.
        İbn Kesîr'in 12. Âyeti Açıklaması
        3- Yüce Allah'ın: "işlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." (âyet 12) buyruğunun ne manaya geldiğini gördük. Çünkü bunun anlamının: Geride neyi bıraktıklarını ve dünyadan ayrıldıklarında arkalarında iyi yahut kötü nasıl bir eser bıraktıklarının yazıldığı manasına geldiğini söylemiş ve bu görüşten başkasını kaydetmemiştik. İbn Kesîr bu konuda bir başka görüşün de bulunduğunu kaydetmektedir. Her iki görüşü ve görüşlerin delillerini zikrettikten sonra şöyle demektedir:
        "Bu görüş ile birinci görüş arasında bir aykırılık yoktur. Hatta bunda öteki görüşe öncelikle dikkat çekmek ve delâlet sözkonusudur. Çünkü ayak izleri dahi yazıldığına göre, hayır veya şer hususlarında, kendilerine uyulacak şeylerin yazılması da öncelikle kabul edilmelidir."
        Bizler her iki görüş arasında bir aykırılık bulunmadığını böylece öğrendiğimize göre her iki görüşü ve bu görüşlerin de delillerini İbn Kesîr'in sunduğu şekliyle kaydedelim:
        "Yüce Allah'ın: "Geride bıraktıklarını da" buyruğunda iki görüş vardır: Birincisine göre: Bizler onların bizzat işledikleri amellerini ve kendilerinden sonra geriye bıraktıklarını yazarız ve bunun da karşılığını onlara veririz. Geride bıraktıkları hayır ise hayır, şer ise şer. Rasûlullah (s.a.v)'ın şu buyruğunda görüldüğü gibi: "Her kim İslâm'da güzel bir çığır açarsa, onun ecrini ve onunla kendisinden sonra amel edenlerin de ecrini alır ve hiç bir tarafın da ecrinden bir şey eksilmez. Her kim de İslâm'da kötü bir çığır açarsa, onun günahını ve ondan sonra onunla amel edenlerin günahını alır ve tarafların günahlarından bir şey eksiltilmez." Bu hadisi Müslim rivâyet etmiştir. Bu hadiste bedevi arapların giydikleri çizgili ve kol ve yenleri kesilerek açılıp giyilen Mudarlıların da kıssası zikredilmektedir. Bunu ayrıca İbn Ebî Hatim, Cerir b. Abdullah (r.a)'dan, hadisi uzun uzadıya rivâyet ettikten sonra, şu: "İşlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." âyetini zikretmektedir. Ayrıca Müslim bunu Ebû Avâne'den gelen yolla rivâyet etmiştir. Müslim'in Sahîh'inde yer alan diğer hadis-i şerif, Ebû Hureyre (r.a)'den gelmekte olup, Ebû Hureyre şöyle demiştir: "Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Âdemoğlu öldü mü ameli, üç şey müstesnâ kesilir. (Bu üç şey); kendisiyle faydalanılan bir ilim, yahut kendisine duâ edecek salih bir evlat, yahut ondan sonra kalan cari bir sadakadır."
        Süfyân es-Sevrî dedi ki: Ebû Saîd dedi ki: Mücâhid, yüce Allah'ın: "Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz. İşlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." buyruğu hakkında şunları söyledi: "Miras bıraktıkları sapıklığı da yazarız."
        İbn Lehîa, Ata b. Dinar, o Saîd b. Cübeyr'den yüce Allah'ın: "İşlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." buyruğu hakkında şunları söyledi: Yani geriye bıraktıkları etkileri yazarız. Demek istiyor ki: Eğer bir çığır açmış ve onlar öldükten sonra birtakım kimseler o çığırın gereğince amel etmişlerse, eğer bu hayır ise, onların ecirleri gibi ecir alırlar ve o yol üzere amel edenlerin ecirlerinden de bir şey eksilmez. Eğer açtığı bu çığır kötü olursa, onların günahları gibi o çığırı açanlar da günah alırlar ve onlarla amel edenlerin günahlarından da bir şey eksilmez. Bu iki rivâyeti İbn Ebî Hatim kaydetmektedir. Aynı zamanda bu görüşü el-Beğavî de tercih etmiştir.
        İkinci görüşe göre: Bundan kasıt, onların itaata yahut masiyete doğru giderken attıkları adımların izleridir. İbn Ebî Necîh ve başkaları Mücâhid'den şöyle rivâyet etmektedirler: "İşlediklerini" amellerini; "geride bıraktıklarını" ayaklarıyla attıkları adımlarını "yazarız" demektir. el-Hasen ve Katâde de böyle söylemiştir. "Geride bıraktıklarından kasıt, attıkları adımlardır. Katâde der ki: Ey Âdemoğlu, eğer Azîz ve Celîl olan Allah, senin durumlarından herhangi bir şeyi kaydetmeyecek olsaydı, rüzgârların silip gittiği bu ayak izlerini kaydetmezdi. Fakat Âdemoğlu için bütün izleri ve bütün amelleri kaydedilir. O kadar ki, yüce Allah'ın itaatinden yahut masiyetinden bir parça olan bu eser (iz) dahi kaydedilir. O bakımdan her kim eserlerinin yüce Allah'a itaat arasında sayılmasını sağlayabilirse, bunu yapsın. Nitekim bu manayı birtakım hadis-i şerifler de dile getirmektedir:
        Birinci Hadis: İmam Ahmed rivâyet ediyor... Ebû Nadra'dan, o Câbir b. Abdullah (r.anhumâ)'dan şöyle demiştir: (Peygamber) mescidinin çevresinde bazı evler boşaldı. Selemeoğulları, mescidin yakınına taşınmak istediler. Bu durum Rasûlullah (s.a.v)'a ulaşınca onlara şöyle dedi: "Bana sizlerin, mescidin yakınlarına taşınmak istediğiniz haberi ulaştı?" Onlar: Evet, ey Allah'ın Rasûlü, böyle bir şey yapmak istedik, deyince, Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ey Seleme oğulları, yerinizde kalınız. Sizin ayak izleriniz yazılır. Yerinizde kalınız ayak izleriniz yazılır." Müslim de bunu bu şekilde rivâyet etmiştir.
        İkinci Hadis: İbn Ebî Hatim rivâyet ediyor... Ebû Nadra'dan, o Ebû Saîd el-Hudri (r.a)'den dedi ki: Selemeoğulları Medine'nin bir tarafından kalıyorlardı. Mescide yakın bir yere taşınmak istemeleri üzerine yüce Allah'ın: "Şüphesiz ki ölüleri Biz diriltiriz Biz. işlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız." buyruğu nâzil oldu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) onlara: "Sizin ayak izleriniz yazılır" deyince taşınmadılar. Bu hadisi Tirmizî tek başına bu âyet-i kerimeyi tefsir ile ilgili olarak rivâyet etmektedir. Bu rivâyeti Muhammed İbn el-Vezîr'den böylece rivâyet ettikten sonra: Bu es-Sevrî'den gelen yolla hasen-garib bir hadistir, demektedir, İbn Cerîr de Ebû Nadra'dan bu senedle rivâyet etmiştir. el-Bezzâr ise es-Sevrî'nin yolundan başka bir rivâyet yoluyla kaydetmiştir.
        Hâfız Ebû Bekr el-Bezzâr rivâyet ediyor... Ebû Saîd (r.a) dedi ki: Selemeoğulları Rasûlullah (s.a.v)'a evlerinin mescidden uzak olduğundan sözedip şikâyette bulundular. Bunun üzerine: "Geride bıraktıklarını da yazarız" buyruğu nâzil oldu; onlar da yerlerinde kaldılar. Ancak bu hadiste bu âyetin nüzûlü ile ilgili olarak verilen Bilgiler açısından gariplik vardır. Çünkü sûre bütünüyle Mekke'de inmiştir; doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.
        Üçüncü Hadis: İbn Cerîr rivâyet ediyor.. İkrime'den, o İbn Abbâs (r.anhumâ)'dan dedi ki: Ensarın evleri mescidden nisbeten uzaktı. O bakımdan mescidin yakın yerlerine taşınmak istediler. Şu: "İşlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız" buyruğu nâzil olunca; O halde yerimizde kalalım, dediler. İbn Cerîr bunu bu şekilde rivâyet etmektedir. Ancak onda ref' edildiğini ortaya koyan bir ifade yoktur.
        Bunu ayrıca Taberânî de rivâyet etmiştir... Saîd b. Cübeyr'den, o İbn Abbâs (r.anhumâ)'dan dedi ki: Ensar'ın evleri mescidden uzaklarda idi. Mescide yakın yere gelmek isteyince: "işlediklerini de geride bıraktıklarını da yazarız" buyruğu nâzil oldu; bu sefer yerlerinde kaldılar.
        Dördüncü Hadis: İmam Ahmed rivâyet ediyor... Abdullah b. Amr (r.anhumâ)'dan dedi ki: Medine'de bir kişi vefat etti. Peygamber (s.a.v) onun cenaze namazını kıldırdı ve şöyle buyurdu: "Keşke doğduğu yerden bir başka yerde vefat etmiş olsaydı." Orada bulunanlardan birisi şöyle dedi: Niye ey Allah'ın Rasûlü? Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kişi doğduğu yerden bir başkasında vefat edecek olursa, doğduğu yerden izinin sona erdiği yere kadar olan bir mesafe cennette ölçülür verilir" Ayrıca bunu Nesaî de Yûnus b. Abdüla'lâ'dan, İbn Mâce ise Harmele'den her ikisi İbn Vehb'den, o Huyey b. Abdullah'dan böylece rivâyet etmişlerdir.
        İbn Cerîr de şunu rivâyet etmektedir... Sabit dedi ki: Enes (r.a) ile birlikte yürüdüm. Hızlıca yürüyecek oldum. Elimden tuttu ağır ağır yürümeye başladık. Namazı bitirdikten sonra Enes dedi ki: Ben Zeyd b. Sabit ile birlikte yürüdüm. Hızlıca yürüyünce şöyle dedi: Enes, sen izlerin de yazıldığının farkında değil misin?
        Bu görüş ile birinci görüş arasında bir aykırılık yoktur. Hatta bunda öteki görüşe öncelikle dikkat çekmek ve delalet sözkonusudur. Çünkü ayak izleri dahi yazıldığına göre, hayır yahut şer hususlarında kendilerine uyulan şeylerin yazılması öncelikle kabul edilmelidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır."
        Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
        Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

        Yorum


          #19
          Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

          وَسَوَاءٌ عَلَيْهِمْ ءَاَنْذَرْتَهُمْ اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَايُؤْمِنُونَ (10) اِنَّمَا تُنْذِرُ مَنِ اتَّبَعَ الذِّكْرَ وَخَشِىَ الرَّحْمَنَ بِالْغَيْبِ فَبَشِّرْهُ بِمَغْفِرَةٍ وَاَجْرٍ كَرِيمٍ (11) اِنَّا نَحْنُ نُحْيِ الْمَوْتَى وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَاَثَارَهُمْ وَكُلَّ شَىْءٍ اَحْصَيْنَاهُ فِى اِمَامٍ مُبِينٍ (12)

          10-12. Onları inzar etsen de etmesen de birdir. Onlar iman etmezler. (8) Sen, ancak Kur'ân tabi olan ve gaibâne Rahman'dan korkan kimseyi inzar edeceksin. Onu mağfiret ve şerefli mükafâtla müjdele. Ölüleri biz diriltiriz. Ve gönderdikleri şeyleri ve eserlerini de biz yazarız. (9) Biz her şeyi apaçık bir kitapta saymışızdır.

          Açıklamalar
          8. Bu demek değildir ki bu durum dâvet ve tebliğ çalışmalarına gerek yoktur, aksine denilmek isteniyor ki, senin dâvetin genel olarak tüm insanlara ulaşıyor; bunlardan bazılarında yukarıda sözedildi, bazılarından da daha sonra sözedilecektir. İlk grupta yeralanlara rastladığın zaman şiddetli muhalefet ve inatlarıyla karşılaşırsın; bu durumda peşlerine fazla düşme, ancak olumsuz tutumlarından dolayı cesaretini kırman ve davandan vazgeçmek de doğru değildir. Çünkü, bunca Hak düşmanları ve doğruluktan kaçanlar arasında nasihatı ve telkini kabul edip Allah'tan korkan ve doğru yola gelmek isteyenler de olabilir. Senin tebliğin hedefi işte bu insanlar olmalıdır. Sen onları bulup ayaklamalısın. İnatçıları ve gözleri kör olanları bir yana bırakıp hidâyete erebilecek kimseleri bağrına basmalısın.
          9. Bundan anlaşılıyor ki, insanların amel defterine üç konu işlenecektir: (1) Bir insanın işlediği iyi ya da kötü bütün amelleri bu deftere işlenir; (2) İnsanın kendi çevresindeki eşya ve bizzat kendi vücuduna bıraktığı izler aynen kaydediliyor; ve bütün bu izler öylesine ortaya çıkacak ve kabaracaktır ki, onun kendi sesi duyulacak, kendi düşünce, niyet ve kararlarının tüm öyküsü zihni üzerinde yazılı görülecek ve her iyi ve kötü ameli ve tüm faaliyetlerinin resimleri açıkça görülecektir (3) Bir insan ölümünden sonra, kendi nesline, toplumuna ve tüm insanlığa iyi veya kötü amellerinin etkileri nerelere ve ne zamana kadar görülmüşse, hepsi onun hesabına yazılacaktır. Onun kendi evlâtlarına verdiği terbiye, toplumunda yaydığı iyi veya kötü alışkanlıklar ve tüm insanlık için ektiği iyi veya kötü tohumların dosyası, yaptıklarının etkileri bu dünyada görüldüğü sürece hazırlanacaktır.
          Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
          Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

          Yorum


            #20
            Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

            mealde hatayi kimin yaptiginin önemi varmi?

            Yorum


              #21
              Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

              [quote author=HiLaLNuR link=topic=4130.msg24894#msg24894 date=1241694888]
              [quote author=Zulfikar link=topic=4130.msg24892#msg24892 date=1241694614]
              Allah razi olsun baci
              basligi münazara da acmissiniz ama ehlisünnetten bir kimsenin itirazi olmamis
              diger basliklarin bazilarinda ise emiren müminin Ali as.in peygamber s.a.a vasisi olmasina itirazlar var, gördügüm kadariyla buda diger halifelerin hilafetlerini hakli cikarmak adina yapilmis, bu baslikta ki yazilanlar cürütülemedigine göre, aslinda ehlisünnet bu konuyu reddedemiyor demektir. acaba hala neye dayanarak diger haliflerin haksiz olmadiklarini haksizlik etmediklerini isbat etmeye calisiyorlar da birde üstüne üstlük bu görüsün aksini isbat eden siaya sapkin gözüyle bakiyorlar!?

              [/quote]

              Ne alaka? Itiraz edilmeyen tüm konular benimsenmis mi sayiliyor yani? Belki cogunu okumuyorlar bile.Belki de bütün olay kuru bir tartismadan baska bir yere gitmeyeceginden dolayi yorum yapmiyorlar?
              [/quote]
              Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.(İsra-53)

              Yorum


                #22
                Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                ypa kardesim; bu ayetin orjinaline baktinmi hic? orada yazan "imamun mubiyn"dir, "levhi mahfuz" nereden cikiyor veya "apacik kitap"?

                ikincisi, yukaridaki kaynaklari inceledinmi? o kaynaklarda adi gecen sahislar, senin tefsirini verdigin sahsin bildigini acaba bilmiyorlarmiydi?



                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                Yorum


                  #23
                  Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                  [quote author=gulistan_2 link=topic=4130.msg26173#msg26173 date=1241958346]
                  ypa kardesim; bu ayetin orjinaline baktinmi hic? orada yazan "imamun mubiyn"dir, "levhi mahfuz" nereden cikiyor veya "apacik kitap"?

                  ikincisi, yukaridaki kaynaklari inceledinmi? o kaynaklarda adi gecen sahislar, senin tefsirini verdigin sahsin bildigini acaba bilmiyorlarmiydi?


                  [/quote]

                  bir süleyman ateş diyor bi yanlış yazıyor diyorsunuz? bir doğruya örnek olarak veriyor bir de yanlışa örnek olara veriyorsunuz? hangi kaynak ne kaynağı,

                  illaki yasini şerifin tam bir mealini ve tefsirin vermek gerekecek. ne nereden neden çıkmış ondan sonra bakmakta fayda var. yine hatalı!!! meallerden olacak ama ne yapalım bizim kaynaklar bunlar ...
                  Bu şehr-i Stambul ki bi misl ü bahadır.
                  Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır. Nedim.

                  Yorum


                    #24
                    Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                    ypa kardesim, hakikate meylin bumudur senin?
                    ne tefsiri vereceksin hala, ne aciklamasi, nereden cikmis nasil olmus? bunlarla ugrasmak ve halaaaaaa itiraz etmek yerine, yukaridaki aciklamalari baz almayi neden bir an dahi olsun düsünmüyorsun?

                    birak süleyman atesi, bak yukarda hilalnur baci sii örnek vermis, ne fark eder!? kuran okumayi bilmiyormusun sen kardesim? bilmiyorsan kinayacak degilim, biliyorsan ac kendin oku, oradaki kelime imamun mubiyndir, bilmiyorsan da bilene okut...lafz imamun mubiyn olduguna göre, yukarida bu konu ile alakali verdigim kaynaklar ve aciklamalar gecerlidir...

                    bunun aksini isbat edebilmen icin kuran orjinalindeki imamun mubiynden maksadin "kitab" anlamina geldigini isbat etmen gerekecek!

                    gerisi hikaye, bunu unutma!


                    Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                    Yorum


                      #25
                      Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                      Benim merak ettigim sii alimlerinin hepsimi bu ayetde hz.Aliye isaret edildigini düsünüyor? Eger öyle ise Kadri Celik mealinde neden apacik bir kitapda demis??
                      Ve “Biz her şeyi apaçık bir İmam'da saymışız.” kimin meali ?

                      Arapca bilmiyorum,ama arapcanin cok genis cok anlamli bir dil oldugunu biliyorum.Imam kelimesi bizim anladigimiz imam midir o ayetde onu da bilmiyorum.
                      Allah Bize Yeter!
                      O Ne Güzel Vekildir...

                      Yorum


                        #26
                        Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                        sorularin elbette yerinde hilalnur baci,
                        bu soruya net cevap veren birileri olursa bende bilmis olacagim...yalniz yukarda verdigim kaynaklar ayetin orjinalinde gecen kelimeyi yani imamun mubiyn kelimesini dogruluyor, ne kadar kapsamli olursa olsun, "kitap" veya "levhi mahfuz" anlamin gelecek degil herhalde...üstelik bu kaynaklar icerisinde birde allame tabatabai var! tabiki diger isimlerdende dikkatten kacmamasi gerekenler var.
                        ayrica bir baska konuda bu ayet sözkonusu oldugunda, ehlibeytin izinde kardesimiz de onaylamisti, kendisinin seviyesini biliyorsunuz...
                        yalnizca bu da degil, daha bir kac tane ayet sözkonusu...



                        Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                        Yorum


                          #27
                          Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                          Birde Maide süresinin 55. ayet var,maide süresindeki anlam itibari ile uyuor zaten.Ama burdakini bilemiyorum cok anlamsiz geliyor bana ???
                          Allah Bize Yeter!
                          O Ne Güzel Vekildir...

                          Yorum


                            #28
                            Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                            soruyu tam olarak anlayamadim galiba ???


                            Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                            Yorum


                              #29
                              Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                              Aslinda soru degildi zaten

                              Sen sadece bu ayet degil baska ayetlerde söz konusu dedin ya,sadece maide süresinin55.ayetinde gecen rukuya varanlardan kasit hz.Ali diye yorumladiginizi biliyorum,diger ayetleri bilmiyorum dedim.

                              Bu ayeti Kadri Celik söyle cevirmis "Şüphesiz ölüleri biz diriltiriz; onların ön­den takdim ettiklerini ve eserlerini de biz yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışız." diger meallerdeki gibi, sen ise "apacik bir imam" diyorsun "apacik bir kitap" yerine.Bende düsünüyorumki neden Allah ölüleri ve diriltmeleri,önden ettiklerini ve eserlerini apacik olarak hz.Ali de sayip yazmis.Cok anlamsiz geliyor.
                              ölüleri biz diriltiriz; onların ön­den takdim ettiklerini ve eserlerini de biz yazarız. diyor Allah.Ardindan da biz herseyi sayip yazmisizdir diyor.Hz.Ali burdan nasil cikiyor anlamiyorum?
                              Allah Bize Yeter!
                              O Ne Güzel Vekildir...

                              Yorum


                                #30
                                Ynt: Kurandaki apacik imam Hz.Ali a.s'dir

                                hilalnur bacim, "yorumlamissin" diyorsun, ben birsey yorumlamadim, yukariya bu mevzuyu iceren kaynaklari yazdim, bak tipki senin burada bazi seyleri sorguladigin gibi sorguladim ben mealleri, orjinale baktigim zaman okuyorum IMAMUN MUBIYN kelimesini, meallere bakiyorum "apacik kitap" "levhi mahfuz" vs. geciyor. yani kuranda baska yerlerde kitap manasina kullanilan kelimeleri bilmesek, okumasak hadi anlayacagim, arapca bilgim cok olmamakla birlikte, lazim olan bazi mevzulari cözümleme yolunda iz aramama yetiyor...KETEBE, KITABUN vs. bu cümleler nerde IMAMUN MUBIYN nerde, basit yorumlarla meramimi anlatmaya calisiyorum, ins. mümkün oluyordur.


                                Biliyorsan buyur konus...konusta feyiz alsinlar...bilmiyorsan tut dilini seni bir adam saysinlar

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X