Duyuru

Daraltma
Henüz duyuru yok.

Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

Daraltma
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Hepsini Temizle
yeni gönderiler

    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

    13. Seleme b. Ümeyye b. Halef : Müt’a yaptığı için Ömer b. Hattâb’ın tehditlerine maruz kalan ve ömrünün sonuna kadar bu görüşünde israr edenlerden.(76)


    14. Rabîa b. Ümeyye b. Halef : Yukarıdaki Seleme b. Ümeyye’nin kardeşidir. Bu da kardeşi gibi.(77)

    15. Ma’bed b. Ümeyye b. Halef : Yukarıda geçen Seleme ile Rabîa’nın kardeşidir. Bu da diğer kardeşleri gibi müt’aya cevaz verenlerden.(78)


    16. Esmâ bt. Ebîbekr : Konuyla ilgili hadisi ve fetvası “Sünnetten Deliller” başlığı altında geçti.(79)Hatta Abdullâh b. Zübeyr’in, Zübeyr ile Esmâ’nın müt’a nikâhı ile evliliği sonucu doğduğu; dolayısıyla müt’a çocuğu olduğu rivâyet ediliyor.(80) Ki doğrudur; çünkü Esmâ’nın bizzat kendisi, Allah'ın Rasûlü (s) zamanında müt’a nikâhı yaptıklarını söylüyor.(81)


    b. Tâbiîler :

    Şimdi de sahabeden sonra, tâbiîn ve etbâut-tâbiînden kimlerin müt’aya cevaz verdiğine bir bakalım:


    1. Tâvûs b. Keysân(82) : Müt’aya cevaz verenlerin en meşhurlarından.(83)


    2. Saîd b. Cübeyr(84) : Müt’aya cevaz verenlerin en meşhurlarından.(85)(Müt’a ayetini okuyuşu önceden geçti.)


    3. Atâ b. Ebî Rabâh(86) : Müt’aya cevaz verenlerin en meşhurlarından.(87)

    Yorum


      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

      (76) bk. Abdürrazzaq,VII,499; İbn Hazm,IX,519; İbn Hacer, el-İsâbe:II, 63, el-Feth: XII,217; eş-Şevkânî,VII,228 İsnadı gayet sahih.

      (77) Gayet sahih isnadla gelen rivâyete göre, Rabîa’nın müt’a yaptığını haber alan Ömer şöyle demiş: “Bu konuda (yasak koymak için) biraz erken davransaydım, (seni) muhakkak recmederdim!” (bk. Mâlik: nikâh,42; eş-Şâfiî, el-Ümm:VII,219; el-Beyheqî, es-Sünen:VII,206) ayr. bk. İbn Hacer, el-İsâbe:I,531,II,63; eş-Şevkânî,VII,228

      Rabîa, Ömer b. Hattâb’ın kendisine yönelik bir uygulaması sonucu, sonradan hristiyan olmuş bir sahâbîdir. bk. Nesâî:eşribe,47; İbn Hacer, el-İsâbe:I,530~531

      (78) bk. Abdürrazzaq,VII,499; İbn Hazm,IX,519; İbn Hacer, el-İsâbe:II, 63, el-Feth: XII,217~218

      (79) bk. İbn Hazm,IX,519; İbn Ebil-Hadîd,XX,130; eş-Şevkânî,VII,228; et-Tabâtabâî,IV,299; Vehbe Zuhaylî,IX,54

      (80) bk. Râğıb el-İsfahânî, el-Muhâdarât:II,94; İbn Abdi Rabbih, el-Iqd’ül-Ferîd:II,139; el-Emînî,VI,208~209; et-Tabâtabâî,IV,299

      (81) et-Tayâlisî, el-Müsned:227; el-Emînî,VI,209

      (82) Yemen’in ünlü fıkıh ve hadis alimlerinden. Kütüb-ü sitte’nin siqalığı tartışmasız bir râvîsi. H.106’da Mekke’de vefat etti. (bk. İbn Sa’d, V,537~542; İbn Hacer, et-Taqrîb:I,359; es-Süyûtî, el-İs’âf:20; Bilmen, Hukuku İslâmiyye:I,460)

      (83) Abdürrazzâq sahih isnadla rivâyet ediyor. bk. İbn Hazm,IX,519; İbn Qudâme,VII,571; el-Aynî,XIV,254; İbn Hacer, el-Feth: XII,217,218; eş-Şevkânî,VII,228; Vehbe Zuhaylî,IX,54

      (84) Kûfe’nin en önde gelen müctehidlerinden. Hadiste de gayet siqa ve Kütüb-ü sitte râvîlerinden. H.95’te Haccâc-ı Zâlim’in zulmü sonucu şehid oldu. (bk. İbn Sa’d,VI,256~267; İbn Hacer, et-Taqrîb:I,284; el-Aynî,I,79; es-Süyûtî,16; Bilmen, Hukuku İslâmiyye:I,449)

      (85) Abdürrazzâq sahih isnadla rivâyet ediyor. bk. İbn Hazm,IX,519; İbn Ebil-Hadîd,XII,254; el-Ayni,XIV,254; İbn Hacer, XII,217,218; eş-Şevkânî,VII,228; Davudoğlu,VII,226; Vehbe Zuhaylî,IX,54

      (86) Mekke’nin meşhur hadis ve fıkıh alimlerinden. Siqa olduğunda hiç kimsenin kuşkusu yok. H.115’te vefat etti. (bk. İbn Sa’d,V,467~470; İbn Hacer, et-Taqrîb:II,25; el-Aynî,II,79; Bilmen,I,338)

      (87) Abdürrazzâq sahih isnadla rivâyet ediyor. bk. İbn Hazm,IX,519; el-Aynî,XIV,254; İbn Hacer, el-Feth: XII,217,218; eş-Şevkânî,VII,228; Davudoğlu,VII,226; Vehbe Zuhaylî,IX,54

      Yorum


        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

        4. İbn Cüreyc(88) : Müt’a nikâhına cevaz verdiği ve bu konuda yeterince ünlendiği ittifakla biliniyor. 70 kadar kadın ile müt’a yaptığını da herkes itiraf ediyor.(89)


        5. Mücâhid b. Cebr(90) : Müt’a ayetiyle ilgili yorumu daha önce geçmişti.(91)


        6. Safvân b. Ya’lâ b. Ümeyye(92) : Atâ b. Ebî Rabâh diyor ki: “Kendisinin müt’a yaptığını duyduğum ilk kişi Safvân b. Ya’lâ’dır.”(93)



        7. Hâlid b. Muhâcir b. Hâlid(94) : Hâlid’in müt’a nikâhının cevazına dair fetvalar verdiği sahih yollarla gelen rivâyetlerle sabit.(95)


        8. İsmâîl es-Süddî el-Kebîr(96) : Müt’a ayetini okuyuş tarzından onun da bu nikâha cevaz verdiği anlaşılıyor.


        9. Mekke ve Yemen Fukahâsı : Mâlikîlerin en güçlü hadis ve fıkıh alimlerinden İbn Abdilberr ile İbn Rüşd aynen şunu söylüyorlar: “Abdullâh b. Abbâs’ın Mekke ve Yemen’de bulunan bütün öğrencileri müt’a nikâhının helal olduğuna inanıyordu.”(97)


        Müfessir el-Qurtubî de “Mekkelilerin sık sık müt’a yaptıklarını” söylüyor.(98)


        Demek ki Mekke ve Yemen’de müt’aya cevaz veren ve bizzat uygulayan hadis ve fıkıh alimlerinin sayısı belli değil! Şamlı Abdurrahmân el-Evzâ’î’nin şu sözüne bakılırsa, bu fetva tüm Hıcâz bölgesini kapsamış durumda: {Hıcâz ulemasına ait şu beş görüşün terkedilmesi gerekir! ... 3. Kadınlarla müt’a nikâhının cevazı ...}(99)



        İtiraz : Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin bütün bunlara tek bir itirazı var; o da şu: “Bu sahâbî ve tâbiîler, müt’anın daha sonra neshedildiğini, hükmünün kaldırıldığını belki duymamışlardır!!!”(100)

        Yorum


          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

          (88) Abdülmelik b. Abdilazîz b. Cüreyc. Mekke’nin en ünlü hadis, fıkıh ve tefsircilerinden. Siqa olduğunda tam bir ittifak var. H.150’de vefat etti. (İbn Sa’d,V,491~492; ez-Zehebî,II,659; İbn Hacer, et-Taqrîb:I, 482; el-Aynî,III,157; Bilmen,I,403)

          (89) ez-Zehebî,II,659; İbn Hacer, et-Tehzîb:VI,406; el-Aynî,XIV,253; İbn Hacer,XII,217; el-Adevî, Hâşiye alâ Muhtasar’il-Halîl:VIII,77

          Konuyla ilgili bir rivâyet için bk. el-Küleynî, el-Kâfî:V,451

          (90) Mekke’nin ünlü hadis, fıkıh ve tefsir alimlerinden. Siqa olduğunda ittifak var. H. 102~104’te vefat etti. (İbn Sa’d,V,466~467; ez-Zehebî, III,439; İbn Hacer, et-Taqrîb:II,237; el-Aynî,I,131,435; Bilmen,I,430)

          (91) İbn Ebil-Hadîd,XII,254; et-Tabâtabâî,IV,299

          (92) Mekkeli tâbiînin meşhurlarından. Buhârî ile Müslim dahil pekçok hadisçinin itimadına mazhar olmuş siqa bir râvî. (İbn Hacer, el-İsâbe: II,204,III,685, et-Taqrîb:I,352; el-Aynî,VII,419)

          (93) Abdürrazzâq (el-Musannef:VII,496,497) gayet sahih ve sağlam bir isnadla rivâyet ediyor. bk. el-Ğımârî, el-İbtihâc:205

          Rivâyet, Muaviye’nin müt’a yaptığıyla ilgili rivâyetle iç içedir.

          (94) Meşhur komutan sahâbî Hâlid b. Velîd’in torunlarından. Müslim’in siqa râvîlerinden. (bk. Müslim:nikâh,27; İbn Hacer, et-Taqrîb:I,216)

          (95) bk. Müslim:nikâh,27

          (96) İsmâîl b. Abdirrahmân es-Süddî. Kûfe’nin meşhur hadis ve tefsir alimlerinden. Müslim ve diğer sünen yazarlarının itimad ettiği siqa ve sadûq bir râvî. H.127’de vefat etti. (Tirmizî:menâqıb,21; ez-Zehebî,I, 236~237; İbn Hacer, et-Taqrîb:I,83; Şerafuddîn, el-Murâcaât:82)

          (97) bknz. İbn Hacer,XII,217; İbn Rüşd,II,48; el-Qurtubî,V,133; eş-Şevkânî,VII,229

          (98) et-Tefsîr:V,132

          (99) Diğer dört görüş için bk. Hâkim, el-Ma’rife:65; eş-Şevkânî,VII,228

          (100) bk. en-Nevevî,IX,182,183,186; Davudoğlu,VII,223,226

          Yorum


            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

            Cevap : Kardeşlerimizin, yukarıdaki onlarca sahâbî ve tâbiînin fetva ve uygulamalarına, onların rivâyet ettiği hadislere yönelttikleri en büyük itirazlar bu!!! Taassubun bu kadarı da fazla! En önde gelen sahabe ve tâbiîne böyle “yavan” bir iddiayla karşı çıkmak “inat ve taassup” değil de ne!? İbn Hacer el-Asqalânî bile büyük bir bunalım ve zorlama içinde; bakın ne diyor:


            “Müt’anın Sebra hadisiyle ebediyyen haram kılınmış olmasına, Câbir’in “Hz. Peygamber, Ebûbekr ve Ömer zamanında müt’a yaptıklarına dair” rivâyeti ters düşmekte. Zira Peygamber’den (s) sadır olan “ebedî tahrîm”den bir grup sahâbînin haberdar olmaması çok uzak bir ihtimal! “Onlara müt’anın neshedildiği haberi ulaşmamıştır” iddiası, her ne kadar bir “zorlama” ise de, ebedî haramlığı açıkça ifade eden Sebra hadisi, bizi bu zorlama iddiayı kabul etmeye zorluyor! Her hâl ü kârda bizler, Şâri’den bize ulaşan hükümlerle amel etmek zorundayız!!!”(101)


            Görüyorsunuz! İbn Hacer önce insafa geliyor; akıl ve mantık çerçevesinde düşünüyor. Ancak bir de bakıyor ki asırlardır kendisine öğretilenlerle çelişecek; hemen toparlanıyor; aklın inkar edemeyeceği gerçekleri gözünü hiç kırpmadan feda edebiliyor! Taassup işte böyledir; gözü kör, kulağı sağır eder!


            İbn Hacer’in medet umduğu Sebra hadisini ise ilerde ele alacak ve iç yüzünü ortaya koyacağız.

            Yorum


              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

              IV. İSTİSHÂB DELİLİ :

              Varlığı kesin olarak bilinen bir şeyin, yok olup olmadığı konusunda şüphelenildiğinde; o şeyin varlığının devam ettiğine hükmedilir. Bunun usûl ilmindeki karşılığı “İstishâb”tır ve hukukta yaygınca kullanılan en köklü prensiplerden birisidir. “Yakîn şek ile zâil olmaz”(102), “Bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.”(103), “Berâet-i zimmet asıldır.”(104), “Bir zamanda sabit olan şeyin, aksine delil olmadıkça bekâsına hükmolunur.”(105) gibi kural ve kâideler, hep bu “İstishâb” prensibinin değişik ifadeleridir. Basit bir örnek vermek gerekirse; Bir kimse abdest aldığını kesin olarak bilse, ancak sonradan bozup bozmadığında şüpheye düşse; abdestli sayılır, şüphesine itibar edilmez. Abdesti bozduğunu kesin olarak hatırlarsa; ancak o zaman bozulur abdesti.


              Bu anlamda “İstishâb” bütün İslâm ulemasının ortak kabulüyle “huccet”tir, hukukta delil olarak kullanılır.(106)

              Müt’a nikâhının cevazının “İstishâb” deliliyle ispatı şu şekildedir: Bilindiği gibi, İslâm’ın Medîne döneminde bu nikâhın Allah'ın Rasûlü’nün (s) izni ve bilgisi dahilinde “caiz” olup uygulandığı kesin. Bunda hiç kimsenin en ufak bir kuşkusu yok! Bunun neshedilip ortadan kaldırılıp kaldırılmadığı ise kesin değil; üzerinde derin kuşkular var. Bir zamanlar câiz olup uygulandığı kesin olarak bilinen bir nikâhın “haramlığına hükmetmek” için, neshedildiğinin kesin olarak sâbit olması lâzım. Bu ise hiç mümkün değil! Dolayısıyla müt’a nikâhının cevazı hâlen devam eder.(107)

              Yorum


                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                (102) İbn Nüceym, el-Eşbâh:27; es-Süyûtî, el-Eşbâh:53~55; es-Serahsî,I, 50; el-Kâşânî,II,80,188; el-Hâdimî, el-Mecâmi’:314; Mecelle:md.4

                (103) İbn Nüceym,28; el-Hâdimî,311; en-Nevevî,IV,49; Mecelle:md.5

                (104) el-Kâşânî,VII,323; İbn Nüceym,29; es-Süyûtî,53; Elmalılı, Hak Dini: IV,2446

                (105) el-Hâdimî,330; Mecelle:md.10

                (106) bk.Ebul-Huseyn el-Basrî, el-Mu’temed:II,325 vd. el-Bâcî, el-İhkâm: 613 vd. el-Ğazzâlî, el-Müstasfâ:I,217 vd. es-Serahsî, el-Usûl:II,223 vd. Sadruşşerîa,II,608 vd. el-Âmidî, el-İhkâm:IV,367; İbn Hâcib, el-Muhtasar:II,284; el-Beydâvî, el-Minhâc:III,123 vd. İbn Qudâme, er-Ravda:I,389 vd. İbn Hazm, el-İhkâm:V,3 vd. İbn Daqîq el-Iyd, el-İ’lâm:II,27~28; İbn Hümâm,III,290; M. Husrev,264; İbn Abdişşekûr, el-Müsellem:II,359; Mustafa Deyb Boğa, Eser’ul-Edillet’il-Muhtelefi fîhâ:s.185~238

                (107) Bu delile bir kısım Ehl-i Sünnet alimleri bizim adımıza yer veriyor. bk. el-Cessâs,III,103; es-Serahsî,V,152; er-Râzî,X,52

                Yorum


                  Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                  V. AKLÎ – SOSYOLOJİK DELİLLER :

                  Müt’a nikâhının cevazı sadece kitap ve sünnet ile sabit bir hüküm değil! Bunun yanısıra aklî ve sosyolojik bir takım deliller / sebepler de söz konusu nikâhın meşrû olduğunu ortaya koyuyor. İşte bunlardan bazıları:


                  1. Bilindiği gibi Allah insanı bir erkek ve bir dişiden yaratmıştır. Bu yaratılanlar da, erkek yada dişi olmaları hasebiyle “cinsel arzu ve istek” denen şehevî bir olguya sahiptir. Erkek ile dişide bulunan bu duygu tamamen fıtrîdir; yaratılıştan gelir. Yüce yaratıcı bunu böyle dilemiştir.


                  Doğuştan gelen bu duygu; cinsel arzu ve istek, şöyle yada böyle mutlaka karşılanacaktır. Aksi halde yaratılışa aykırı tutum içine girilir! Bunun bir kadınla “bir ömür boyu” bir arada kalarak giderilmesi gibi aklî bir zorunluluk yoktur. İnsan bu ihtiyacını dilediği şekilde; ister bir ömür boyu, isterse süreli yapacağı bir evlilikle pekâlâ karşılayabilir. Yeter ki bunun bir düzenlemesi, bir kuralı olsun ve soyda karışım olmasın.


                  2. Bir kişi dâimî nikâhla evlenip çoluk çocuk sahibi olmak istemeyebilir. Böyle insanlar çoktur. Süreli nikâhın kapısını tamamen kapattığınız zaman, bu adam ya zinaya sürüklenecek, yada süreyi içinde saklı tutup evlenecek; sonra da eşini boşayacak. Bu durumda o kadına, varsa çocuklarına yazık olmaz mı? Halbuki baştan karşılıklı rıza ile, hukuk dairesinde süreli evliliklerine izin verilse, bu iki sakıncadan hiç birisi yaşanmayacak.


                  3. Genç bir delikanlı, genç yaşta dâimî nikâhla evlenip de eve bağımlı kalmak ve hemen çoluk çocuğa karışmak istemeyebilir. Bu gencin fıtrî cinsel duyguları da bastırıyorsa, bunu “oruç tut”makla avutamazsınız. Önünü iki yoldan birine açacaksınız: Geçici evlilik yada gayr-ı meşrû, başıboş cinsel ilişki, yani zina!


                  4. Yıllarca evinden, eşinden ayrı kalmak zorunda kalan bir kişi düşünün: Bu insan ya ikinci bir dâimî evlilik yapacak, yada evlilik dışı cinsel ilişkide bulunacak, zinaya düşecek! Ekonomik şartlar yada ikinci bir dâimî evliliğin sorumlulukları kendine ağır geliyorsa ne yapacak? Bu adamın zinaya düşmesine göz mü yumulacak?

                  Yorum


                    Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                    5. Kadınların erkeklere oranla çok daha fazla olduğu bir nüfus dağılımı düşünün: Bu durumda çözümünüz ne!? Bu kadınların da cinsel ihtiyaçlarının olduğunu inkar etmiyorsanız; ya onları ömür boyu “kuma”lığa mahkum edeceksiniz, ya başıboş bir cinsel bataklığa iteceksiniz, yada kendisine cinsel duygularını bastırması için tavsiye ve telkinlerde bulunacaksınız! Allah aşkına; bunlardan hangisi gerçek çözüm?


                    6. Kadın tarafından kaynaklanan bir takım sebeplerle çocukları olmayan bir baba, çocuk sahibi olmak istiyor ama ikinci bir dâimî evliliği kaldıramıyorsa; böyle birisi için müt’a nikâhından daha güzel bir çözümünüz var mı?


                    Bu aklî ve toplumsal sebepleri / gerekçeleri daha da çoğaltabiliriz. Bütün bunları bir tarafa iter, erkek ve dişideki fıtrî duyguları görmezden gelirseniz; gençliği iki toplumsal bataklıktan birine mahkum edersiniz: Bunlardan birisi cinselliği tümüyle ortadan kaldırmayı amaçlayan geçici bir “ruhbanlık”, diğeri ise “cinsel komünizm”, yani genel evleridir.(108)


                    Genel olarak sünnî memleketlerde, hemen her şehre kurulan genel-evlerin gençlerle dolup taşmasını nasıl izah edersiniz!? Bu gençlerin içinde İslâmî kaygısı olmayanlar elbette az değil; ama hepsi mi öyle? Hepsi mi Kâfir ve imansız? Çoğu müslüman evlâdı olan bu gençlerin o batağa düşmelerinin sebebi ne?

                    Mü’minlerin Emîri İmam Ali @ ve onun has arkadaşı ve öğrencisi Abdullâh b. Abbâs ne kadar da doğru söylemiş: {Şayet Ömer müt’ayı yasaklamasaydı; pek az kişi dışında kimse zina etmezdi!}


                    * Kur’an tefsir ve meallerinin tamamına yakın büyük çoğunluğunda bu ayet-i celîleye gerçek dışı anlamların verildiğini görüyoruz; şöyle ki:

                    Yorum


                      Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                      a. “her hangi bir şey karşılığında” kesitini tefsir ve meallerde bulmak hemen hemen imkânsız. Halbuki ayette “femâ ... bihî” kelimelerine yer verilmiş. Arapça’ya hâkim olan herkes, hemen herkesin gözünden kaçan bu ifadelerin, birlikte “her hangi bir şey karşılığında” anlamına geldiğini bilir.

                      b. “istimtâ’” kelimesi genellikle “faydalanmak”, “nimetlenmek” vb. sözlük anlamlarıyla geçiştirilmiş; kelimenin orijinal şekli meallere hemen hiç konmamış. Oysa ayette bizzat “istimta’” kelimesine yer verilmiş.

                      c. “kararlaştırıldığı biçimde” anlamını verdiğimiz “ferîda” kelimesine de “farz olarak”, “hak olarak” vb. gerçek dışı meallerin verildiğine şahidiz. Oysa bu kelime “ölçüp biçmek, kararlaştırmak, kesmek” gibi anlamlara geliyor. Burada tuhaf olan ise, aynı meal yazarlarının, ayetin sonuna doğru tekrarlanan aynı kelimeye doğru anlam vermeleridir. Halbuki Arapça’da ve Fıkıh Usûlü ilimlerinde “bir kelime aynı parça içerisinde, önce nekra sonra da ma’rife (“el” takılı) olarak iki kez tekrar edilmişse, bunların ikisi de aynı şeyi ifade ediyor, demektir.” (bk. es-Serahsî, el-Usûl:I,159~160; Sadruşşerîa, et-Tavdîh:I,109~110; İbn Hümâm, et-Tahrîr:I,199~200; Molla Husrev, el-Mir’ât:94)

                      Burada da aynı durum vardır ve her iki kelimeye de aynı anlam verilmelidir.

                      Yorum


                        Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                        İslâm Medenî Hukûku’nda süre ve mahiyet bakımından başlıca iki tür nikâhtan söz edildiğini hemen herkes bilir. Bunlardan birisi, taraflardan birisi ölünceye veya talâk (boşama) vukû bulana dek devam eden {Süresiz Nikâh}, öbürü ise belirli bir süre için yapılan {Süreli Nikâh}. Bunlardan ilkine “müebbed nikâh” ve “dâimî nikâh”, ikincisine ise “muvakkat nikâh”, “müeccel nikâh”, “munkati’ / inkıtâî nikâh” ve “istimtâ / temettu’ nikâhı” adları da verilir. “Süreli Nikâh”ın en yaygın adı, hiç kuşkusuz {Müt’a Nikâhı}dır.



                        Müt’a nikâhının aslen meşrû bir nikâh olup, Peygamber Efendimizin (s) Medîne döneminde ilk zamanlar uygulandığında bütün İslâm ümmeti arasında tam bir ittifak var. Bu hususta hiçbir ihtilaf yok.(1) İhtilaf bunun daha sonra nesh edilip edilmediğinde, dolayısıyla halen meşrû olup olmadığı noktasında yoğunlaşıyor. Ehl-i Beyt mektebinin en seçkin devamı niteliğini taşıyan “İmâmiyye Şîası” halen meşrû ve caiz olduğunu, buna karşılık -şu anki bilinen şekliyle- Ehl-i Sünnet mektebi ise bu nikâhın sonradan neshedildiğini ve dolayısıyla şimdi haram olduğunu söylüyor ve savunuyorlar.



                        Konuyla ilgili karşılıklı delillere ve bu delillerin derin bir sorgulamasına geçmeden önce garip ve tuhaf olan şu iki hususu hatırlatmadan geçmem mümkün değil:

                        Yorum


                          Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                          Bunlardan birincisi, çoğu Ehl-i Sünnet alimlerinin karşı tarafı dinleyip anlamadan, onların yazılı hiçbir eserine bakmadan, kendi kafalarında “bir tür müt’a nikâhı” canlandırmaları ve ardından da İmâmiyye mektebini o müt’aya cevaz vermekle suçlaması; tabiri caizse tam bir “kör dövüşü”ne girmiş olmalarıdır. Oysa Ehl-i Sünnet’in kafasında canlandırıp reddettiği “müt’a nikâhı” ile İmâmiyye’nin cevaz verdiği “müt’a nikâhı” pekçok bakımdan birbirlerine yabancıdır. Aralarında derin farklar vardır.



                          Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin İmâmiyye mektebine izafe ettikleri müt’a nikâhı “şehveti tatmin ve teskin için başvurulan süreli / geçici bir zevk aracıdır. Bunda talak ve miras yoktur. Çocuk olursa nesebi sabit olmaz, yani babası belirsiz sayılır. Süre bittiğinde ise kadının iddet beklemesi gerekmez. Hemen bir başka erkekle bir araya gelebilir, nikâhlanabilir!!!”(2) Onların, müt’a nikâhının haramlığını ispat için “Müt’ayı talak, iddet ve miras ayetleri neshetmiş, tamamen ortadan kaldırmıştır!” vb. uyduruk rivâyetlerden medet ummaları da bunu gösteriyor.



                          Evet, Ehl-i Sünnet ulemâsının İmâmiyye’yi “cevaz vermek”le suçladığı “müt’a nikâhı” işte bundan ibârettir. Oysa böyle bir nikâha İmâmiyye dahil cevaz veren kimse yok! İmamiyye’yi bu tür bir müt’aya cevaz vermekle suçlayanlar zahmet buyurup onların kitaplarına ya da alimlerinden herhangi birisine başvursalardı, onların cevaz verdiği müt’a nikâhının hiç de öyle olmadığını görürlerdi.* Gerçek şu ki, Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin kafalarında canlandırıp reddettikleri “müt’a”yı İmâmiyye mektebi de reddeder ve zinadan farksız görür.



                          Yorum


                            Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                            Garip ve tuhaf olan ikinci husus ise şu: Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz kendi iddialarını ispat edip doğrulamak için delilleri genellikle “tek taraflı” sunuyor ve bunların da sadece kendileri tarafından kabul görmüş olanlarına yer veriyor! Bu ise ilmî tartışma metotlarına hiç de uymayan, gerçekten de çok tuhaf bir durum. Çünkü ilmî tartışma ve sorgulamalarda en doğru ve etkileyici yol, “karşı tarafın kabul ettiği delilleri ileri sürmektir.”(3)Mantıklı olan budur. Çünkü bir tartışmada eğer bir sonuca varmak istiyor ve buna rağmen sadece kendi kabul ettiğimiz delilleri ileri sürüyorsak, bununla karşı tarafı iknaya çalışmak çok büyük bir saflık olur. Tıpkı Kur’an’ı hiç kabul etmeyen birisini ikna için Kur’an’dan ayetler getirmek gibi!



                            Kardeşlerimiz böyle bir tutum yerine, kendi hadis külliyatının yanısıra, İmamiyye mektebinin temel hadis külliyatına da yer verip ortak kabullerle yola çıksalardı daha doğru ve daha çözümleyici olurdu.

                            Yorum


                              Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                              B. EHL-İ BEYT MEKTEBİNDE MÜT’A

                              Ehl-i Beyt mektebinin “müt’a nikâhı”na cevaz verdiği hemen herkesçe malum. Konuyla ilgili olarak mektebin öncelik verip temel kabul ettiği belli başlı hadis külliyatına baktığımızda bu durum bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar. Şimdi önce bu rivâyetlerden bazılarına yer verecek, ardından da bu nikâhın temel özelliklerine ve şartlarına yani hukûkî düzenlemelerine geçeceğiz.


                              I. KONUYLA İLGİLİ BAZI RİVÂYETLER :

                              1. Mü’minlerin Emîri İmam Ali @ şöyle buyuruyor: “Hattâb oğlu benden önce bunu yasaklamasaydı, pek az kişi* dışında kimse zinaya düşmezdi.” (4)



                              2. Gönüllerimizin sultanı İmam Ebû Ca’fer Muhammed el-Bâqır’a @ müt’a nikâhının hükmü sorulduğunda şu cevabı veriyor: “Kur’an’da şöyle bir ayet nazil olmuştur: {Onlardan bir şeye karşılık istimtâ ettiğinizde, ücretlerini kendilerine kararlaştırıldığı biçimde verin. Kararlaştırıldıktan sonra (bir miktarını düşmek için) aranızda anlaşmanızda sizin için bir sakınca yok.” (Nisâ:24)” (5)


                              Aynı rivâyet İmam Ca’fer es-Sâdıq’tan @ da rivâyet ediliyor.(6)

                              Yorum


                                Ynt: Mut'a Nikahı ve Helal Oluşunun Delili

                                3. Abdullâh b. Umeyr el-Leysî İmam Muhammed el-Bâqır’a @ gelerek müt’a hakkında sorular soruyor. İkisi arasında şöyle bir konuşma geçiyor:


                                Abdullâh : “Kadınlarla müt’a yapmaya ne dersin?”

                                İmam @ : “Allah onu kitabında ve elçisinin diliyle helal kılmıştır. O kıyamete kadar helaldir.”

                                Abdullâh : “Ey Ebû Ca’fer, Ömer onu haram kılıp yasaklamışken senin gibi birisi bunu nasıl söyler!?”

                                İmam @ : “Öyle yapmış ta olsa doğrusu budur.”

                                Abdullâh : “Ömer’in haram kıldığı bir şeyi helal kılmaktan dolayı Allah’a sığınmanı öneririm.”

                                İmam @ : “Sen dostunun sözüne devam et, bense Allah’ın Rasûlü’nün (s) sözüne bağlı kalayım! Gel istersen; Allah'ın Rasûlü’nün (s) sözünün hak, senin dostunun sözünün ise batıl olduğu konusunda seninle la’netleşelim!”


                                Aldığı cevaplarla köşeye iyice sıkışan Abdullâh “Peki, kadınlarınızın, kızlarınızın, bacılarınızın ve amcanın kızlarının bunu yapması senin hoşuna gider mi!?” diye sorup işi sulandırmaya başlayınca Hz. İmam @ cevap vermeye değer bulmadılar.(7)

                                Yorum

                                YUKARI ÇIK
                                Çalışıyor...
                                X