Ynt: CUNUD-Akıl ve Cehalet Askerleri
İkinci Bölüm
Re’fet’in Etkisi Beyanında
Bil ki ilahi cemalin sıfatlarının tecellilerinden olan rahmet, ra’fet, utufet ve benzeri sıfatları Allah Tebareke ve Teala hayvana mutlak bir şekilde, insana ise özellikle merhamet buyurmuştur. Bunu da hayvan türlerini korumak ve insani aile düzenini ve türünü korumak için yap-mıştır. Vücut aleminin, alemi düzeninin esasları üzerinde kurulduğu rahmaniye rahmetinin bir tecellisidir.
Eğer insan ve hayvanda bu rahmet ve utufet olmasaydı, ferdi ve toplumsal hayat düzeni bozulurdu. Bu rahmet ve utufet sayesinde, canlılar kendisini ve yavrularını korumaktadır ve insan ailesini koru-maktadır, adil sultan memleketini korumaktadır. Eğer bu rahmet, şef-kat ve re’fet olmasaydı, hiçbir anne oğlunun fevkalade zahmet ve me-şakkatlerine tahammül edemezdi. İşte bu ilahi rahmet ve re’fet cezbesi kalpleri birbirine çekmekte ve fıtri olarak alemdeki düzeni korumak-tadır.
Bu rahmet ve re’fet sebebiyle ruhani öğretmenler, büyük nebiler, yüce veliler ve ilahi alimler, onca zahmet ve sıkıntılara katlanmaktadır. İnsanları mutlu edebilmek ve beşer ailesini saadete eriştirebilmek için bir çok sıkıntılara katlanmaktadır. Hatta ilahi vahyin inişi ve değerli semavi kitapların indirilişi de bu ilahi rahmetin ve re’fetin mülk alemindeki bir suretidir. Hatta bütün hadler, cezalar, kısas ve benzeri şeyler de gazap ve intikam suretinde tecelli eden, rahmet ve re’fet ha-kikatidir.”Ey akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır.” Hatta cehennem bile saadete ulaşma liyakatine sahip olan kimseler için gazap suretinde bir rahmettir. Eğer cehennemdeki temizlemeler ve arın-dırmalar olmasaydı, o şahıslar, asla saadet yüzünü görmezlerdi.
Özetle, kalbinde Allah’ın kullarına karşı re’fet ve rahmet bulunma-yan kimseleri insanlık camiasından çıkarmak gerekir ve insanlık top-lumuna girmekten engellemek icab eder.
Marifet ehli kimseler şöyle diyor: “Vücut ve vücudun kemalinin genişlemesi, rahman ve rahim ismiyledir.”
Bu iki ism-i şerif temel, geniş ve kapsamlı isimlerin en önemlile-rindendir. Nitekim ilahi ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “ve rahmetim her şeyi kuşatmıştır.” Hakeza şöyle buyurmuştur: “Ey rabbimiz! Sen rahmet ve ilim olarak her şeyi kuşatmışsın”
Bu açıdan fatiha suresinde bu iki büyük ism-i a’zam’a (en büyük isme) tabi kılınmıştır. Bununla da hakikat varlığının anahtarının rah-mani ve rahimi rahmet olduğuna işaret edilmiştir ve rahmetin gazaptan öncelikli olduğu beyan edilmiştir. Bu açıdan da marifet ehli kimseler şöyle demiştir: “Bismillahirrahmanirrahim ile vücut zahir olmuştur.”
Re’fet, utufet ve benzeri sıfati ve ef’ali isimlerin birer şubesi oldu-ğu, rahmet ismi, Allah-u Teala’nın daha çok kendisini tanıtmakta kul-landığı bir isimdir ve de Allah-u Teala Kur’an surelerinden her birinde bunu tekrar etmiştir ki, mukaddes zatın geniş rahmetine bağlanan kul-ların kalbi bağlılığı daha çok artsın. Hak Teala’nın rahmetine kalben bağlanmak, nefislerin terbiyesine ve katı kalplerin yumuşamasına ne-den olmaktadır.
İnsanların kalbini rahmet genişliği, re’fet ve dostluk gibi başka bir şeyle elde etmek ve onları isyandan alı koymak mümkün değildir. Bu yüzden büyük Peygamberler, Hak Teala’nın rahmet mazharıdırlar. Ni-tekim Allah-u Teala tövbe suresinin sonunda –ki gazap suresidir- Re-sul-i Ekrem’i şöyle tanıtmıştır: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ge-lir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merha-metlidir.”
Peygamberin insanlığa karşı göstermiş olduğu şefkat ve merhameti göstermek için Şuara suresinin ilk ayeti şerifesini göstermek yeterlidir: “(Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıya-caksın!”
Kehf suresinin ilk ayetlerinde de şöyle buyrulmaktadır: “Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.”
Subhanallah! Kafirlerin ve hakkı inkar edenlerin haline üzülmek ve Allah kullarının saadetini düşünmek, Resulullah’ı (s.a.a) o kadar zor-luğa salmıştır ki, Allah-u Teala ona bizzat teselli vermekte ve Pey-gamber’in yumuşak kalbini diri tutmaya çalışmaktadır ki bu cahillerin haline üzüntü sebebiyle kalbi kırılmasın ve ruh teslimiyetine neden olmasın.
Nitekim Allah-u Teala mübarek Fetih suresinde de müminleri bu sıfatla nitelendirerek şöyle buyurmuştur: “Muhammed, (aleyhisselâm) Allah'ın peygamberidir. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidir-ler.”
İkinci Bölüm
Re’fet’in Etkisi Beyanında
Bil ki ilahi cemalin sıfatlarının tecellilerinden olan rahmet, ra’fet, utufet ve benzeri sıfatları Allah Tebareke ve Teala hayvana mutlak bir şekilde, insana ise özellikle merhamet buyurmuştur. Bunu da hayvan türlerini korumak ve insani aile düzenini ve türünü korumak için yap-mıştır. Vücut aleminin, alemi düzeninin esasları üzerinde kurulduğu rahmaniye rahmetinin bir tecellisidir.
Eğer insan ve hayvanda bu rahmet ve utufet olmasaydı, ferdi ve toplumsal hayat düzeni bozulurdu. Bu rahmet ve utufet sayesinde, canlılar kendisini ve yavrularını korumaktadır ve insan ailesini koru-maktadır, adil sultan memleketini korumaktadır. Eğer bu rahmet, şef-kat ve re’fet olmasaydı, hiçbir anne oğlunun fevkalade zahmet ve me-şakkatlerine tahammül edemezdi. İşte bu ilahi rahmet ve re’fet cezbesi kalpleri birbirine çekmekte ve fıtri olarak alemdeki düzeni korumak-tadır.
Bu rahmet ve re’fet sebebiyle ruhani öğretmenler, büyük nebiler, yüce veliler ve ilahi alimler, onca zahmet ve sıkıntılara katlanmaktadır. İnsanları mutlu edebilmek ve beşer ailesini saadete eriştirebilmek için bir çok sıkıntılara katlanmaktadır. Hatta ilahi vahyin inişi ve değerli semavi kitapların indirilişi de bu ilahi rahmetin ve re’fetin mülk alemindeki bir suretidir. Hatta bütün hadler, cezalar, kısas ve benzeri şeyler de gazap ve intikam suretinde tecelli eden, rahmet ve re’fet ha-kikatidir.”Ey akıl sahipleri, sizin için kısasta hayat vardır.” Hatta cehennem bile saadete ulaşma liyakatine sahip olan kimseler için gazap suretinde bir rahmettir. Eğer cehennemdeki temizlemeler ve arın-dırmalar olmasaydı, o şahıslar, asla saadet yüzünü görmezlerdi.
Özetle, kalbinde Allah’ın kullarına karşı re’fet ve rahmet bulunma-yan kimseleri insanlık camiasından çıkarmak gerekir ve insanlık top-lumuna girmekten engellemek icab eder.
Marifet ehli kimseler şöyle diyor: “Vücut ve vücudun kemalinin genişlemesi, rahman ve rahim ismiyledir.”
Bu iki ism-i şerif temel, geniş ve kapsamlı isimlerin en önemlile-rindendir. Nitekim ilahi ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “ve rahmetim her şeyi kuşatmıştır.” Hakeza şöyle buyurmuştur: “Ey rabbimiz! Sen rahmet ve ilim olarak her şeyi kuşatmışsın”
Bu açıdan fatiha suresinde bu iki büyük ism-i a’zam’a (en büyük isme) tabi kılınmıştır. Bununla da hakikat varlığının anahtarının rah-mani ve rahimi rahmet olduğuna işaret edilmiştir ve rahmetin gazaptan öncelikli olduğu beyan edilmiştir. Bu açıdan da marifet ehli kimseler şöyle demiştir: “Bismillahirrahmanirrahim ile vücut zahir olmuştur.”
Re’fet, utufet ve benzeri sıfati ve ef’ali isimlerin birer şubesi oldu-ğu, rahmet ismi, Allah-u Teala’nın daha çok kendisini tanıtmakta kul-landığı bir isimdir ve de Allah-u Teala Kur’an surelerinden her birinde bunu tekrar etmiştir ki, mukaddes zatın geniş rahmetine bağlanan kul-ların kalbi bağlılığı daha çok artsın. Hak Teala’nın rahmetine kalben bağlanmak, nefislerin terbiyesine ve katı kalplerin yumuşamasına ne-den olmaktadır.
İnsanların kalbini rahmet genişliği, re’fet ve dostluk gibi başka bir şeyle elde etmek ve onları isyandan alı koymak mümkün değildir. Bu yüzden büyük Peygamberler, Hak Teala’nın rahmet mazharıdırlar. Ni-tekim Allah-u Teala tövbe suresinin sonunda –ki gazap suresidir- Re-sul-i Ekrem’i şöyle tanıtmıştır: “Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ge-lir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merha-metlidir.”
Peygamberin insanlığa karşı göstermiş olduğu şefkat ve merhameti göstermek için Şuara suresinin ilk ayeti şerifesini göstermek yeterlidir: “(Resûlüm!) Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıya-caksın!”
Kehf suresinin ilk ayetlerinde de şöyle buyrulmaktadır: “Bu yeni Kitab'a inanmazlarsa (ve bu yüzden helâk olurlarsa) arkalarından üzüntüyle neredeyse kendini harap edeceksin.”
Subhanallah! Kafirlerin ve hakkı inkar edenlerin haline üzülmek ve Allah kullarının saadetini düşünmek, Resulullah’ı (s.a.a) o kadar zor-luğa salmıştır ki, Allah-u Teala ona bizzat teselli vermekte ve Pey-gamber’in yumuşak kalbini diri tutmaya çalışmaktadır ki bu cahillerin haline üzüntü sebebiyle kalbi kırılmasın ve ruh teslimiyetine neden olmasın.
Nitekim Allah-u Teala mübarek Fetih suresinde de müminleri bu sıfatla nitelendirerek şöyle buyurmuştur: “Muhammed, (aleyhisselâm) Allah'ın peygamberidir. O'nunla beraber bulunanlar, kâfirlere karşı pek şiddetlidirler, kendi aralarında ise pek merhametlidir-ler.”
Yorum