
Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi (ra) hazretleri, bir grup silahlı kuvvetler personelini kabulünde, Allah Subhanehu ve Teala’nın insanı kendi irade ve ihtiyarı ile saadet yolunu seçebileceği şekil de yarattığına işaret ederek şunları söyledi: “Halifetullah unvanıyla insan, isterse kemal yolunu seçebilir diğer taraftan isterse sapkın ve düşüş yolunu da seçebilir. Kemale ulaşmak için iradeyi uygulamaya koymanın gereksinimi doğru yolu tanımaktır. Çünkü irade ve seçim doğru yolu tanıyanlar için mümkündür. Allah Subhanehu ve Teala, algılama aracı olan akıl ve hisler dışında sonsuz rahmeti gereği insanların hidayeti için peygamber ve onun vasilerini insanlar için göndermiştir. Bu şekil de doğru yol ile bozuk yolu bir birinden teşhis etmiş olsunlar.”
Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi (ra) hazretleri şöyle devam etti: “Her ne kadar insanlar, masum imamlarımıza (as) karşı vefasızlık etmiş, bazıları onlara karşı düşmanlık etmiş, bazıları onları himaye etmemiş olsa da, ilay-i irade; 12. İmam Hz. Muhammed Mehdi’nin (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) insanların ondan istifade etme kapasiteleri oluştuğunda gelişine göre ayarlanmıştır.
Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi (ra) hazretleri, insanların masum imamlarımıza (as) ulaşma imkanı olmadığı dönemlere işaret ederek şunları söyledi: “Masum imamlarımıza (as) ulaşma imkanı olmayan insanlar için, hatta kendileri huzur da oldukları zaman bile kendilerine ulaşamayanlar için naip veya vekil olarak birilerini tayin ederlerdi. Bunun kendisi kültürümüzde adına “Velayet-i Fakih” dediğimiz mefhumun ta kendisidir. Tarih bize şahitlik etmektedir ki İslam’ın ilk gününden bu yana baktığımızda masum imamlarımıza (as) ulaşılamadığı dönemlerde özellikle 12. İmam Hz. Muhammed Mehdi’nin (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) gaybet dönemince, ulema ve fakihler çok önemli roller üstlenmiştir. Hatta eğer onlar olmasaydı İslam’dan geriye bir şey bile kalmayabilirdi. Eğer, İslam’dan geriye bir şey kalsaydı bile muhtevası tahrif edilerek günümüze ulaşmış olacaktı.”
Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi (ra) hazretleri, insanların çok azının hadise ve olaylardan ibret aldığını söyleyerek şöyle devam etti: “Allah’a -cc- hamd-ü senalar olsun ki 'Şia'lar ötekilere göre yaşanmış olay ve hadiselerden daha çok dersler almaktadır. Özellikle halife tayini olayında “Gadir-i Hum” olayından sadece 70 gün geçmesine rağmen Allah Resulü'nün -saa- vefatından sonra bu olayı unutmuştur! Tarih bize göstermiştir ki namaz kılan, Kur’an-ı Kerim tilavet eden, infak eden ve hatta Allah Resulü -saa- ile Mü-minlerin Emiri’nin -as- yanında kılıç çekmiş bir çok Müslüman onun evladlarını en feci bir şekil de katletmiştir! Bizler bu olaydan ibret almalıyız. Bilmeliyiz ki bu olay herkesin başına gelebilir. Bu tuzaklar her kesin yolunda kuruludur. Düşme tehlikesi insanı tehdit etmektedir.
Hidayet olmak için önce aklımızdan yararlanalım, sonra Kur’an-ı Kerim ve masum imamlarımızın (as) sözlerini ilim sahiplerine, yani dini konularda uzman fakihlere müracaat ederek öğrenelim. Fakihler, Kur’an-ı Kerim ve masum imamlarımızın (as) varisleridir. Kim ki Allah’ın -cc- emirleri dışında amel ederse, gerçekte teşri-i rububiyet konusunda Allah’a -cc- şirk koşmuştur.
Ayetullah Muhammed Taki Misbah Yezdi (ra) hazretleri konuşmasının sonunda şunları söyledi: “Eğer bizler bir konunun hak olduğunu anladıksa, artık onu sonuna kadar savunmamız gerekmektedir. Eğer, Velayet-i Fakih hakkındaki delilleri inceledikten sonra onun hakkaniyetine ulaşırsak, artık onun payesine dayanmamız gerekmektedir. Bilmeliyiz ki; Veliy-i Fakih'e muhalefet, İmamlara -as- muhalefet ve hadislerin esasına göre Allah’a -cc- şirk koşma haddindedir!
Yorum