Ynt: RESULULLAH'IN (S.A.A) MASUMİYETİ
3. Delil: Bu münasebetle nazil olduğu iddia edilen ayetlerden, kınanan şahsın, zengine, kâfir bile olsa ilgi gösterip önem veren, fakire karşı mu'min bile olsa ilgisiz ve duyarsız kalıp onun tezkiyesine önem vermeyen bir kimse olduğu anlaşılmaktadır. Oysa hepimiz Allah Resulü'nün böyle bir ahlâk ve karaktere sahip olmadığını biliyoruz. Yine biliyoruz ki, fakire surat asıp sırt çevirme gibi hem İslâmî âhlâka ters düşen, hem de bunu yapan kimsenin kibir ve gururunun da bir göstergesi olabilecek bir davranış, Allah Resulü gibi birisinin davranışı kesinlikle olamaz. Zira düşmanlarına karşı bile böyle bir davranışı nakledilmeyen Resul-i Kibriya'nın mu'min bir dostuna karşı böyle bir davranışta bulunması nasıl düşünülebilir?!
"O mu'minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir." ayetini Rabbimiz onun hakkında indirmemiş midir?!
Yine Abese'den önce bisetin başlarında ikinci veya dördüncü sure olarak nazil olan Kalem Suresi'nde Rabb'ul-Âlemin, Habibi'ni "Hiç şüphesiz sen yüce bir âhlak üzeresin." Tevbe, 128. diye tavsif etmiyor mu?! O hâlde, böyle yüce bir ahlâka sahip olan birisinden, kınamayı gerektiren ahlâk dışı ve mütekebbirâne bir davranış nasıl sergilenebilir?! Bisetin başlarında bu yüce özelliğiyle tanıtılan Peygamber'in, aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen ahlâkında, daha çok ilerleme ve kâmilleşme hasıl olması gerekirken, (hâşâ) geriledi mi ki böyle bir davranışta bulunsun?! Acaba Allah-u Teâlâ "hulk-i azim" (yüce ahlâk) ile nitelendirdiği bir kimsenin gerçek ahlâkından haberdar değil miydi?! Yoksa biliyordu da bu şekilde tanıtmasında bir hikmet ve maslahat mı söz konusuydu?!
3. Delil: Bu münasebetle nazil olduğu iddia edilen ayetlerden, kınanan şahsın, zengine, kâfir bile olsa ilgi gösterip önem veren, fakire karşı mu'min bile olsa ilgisiz ve duyarsız kalıp onun tezkiyesine önem vermeyen bir kimse olduğu anlaşılmaktadır. Oysa hepimiz Allah Resulü'nün böyle bir ahlâk ve karaktere sahip olmadığını biliyoruz. Yine biliyoruz ki, fakire surat asıp sırt çevirme gibi hem İslâmî âhlâka ters düşen, hem de bunu yapan kimsenin kibir ve gururunun da bir göstergesi olabilecek bir davranış, Allah Resulü gibi birisinin davranışı kesinlikle olamaz. Zira düşmanlarına karşı bile böyle bir davranışı nakledilmeyen Resul-i Kibriya'nın mu'min bir dostuna karşı böyle bir davranışta bulunması nasıl düşünülebilir?!
"O mu'minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir." ayetini Rabbimiz onun hakkında indirmemiş midir?!
Yine Abese'den önce bisetin başlarında ikinci veya dördüncü sure olarak nazil olan Kalem Suresi'nde Rabb'ul-Âlemin, Habibi'ni "Hiç şüphesiz sen yüce bir âhlak üzeresin." Tevbe, 128. diye tavsif etmiyor mu?! O hâlde, böyle yüce bir ahlâka sahip olan birisinden, kınamayı gerektiren ahlâk dışı ve mütekebbirâne bir davranış nasıl sergilenebilir?! Bisetin başlarında bu yüce özelliğiyle tanıtılan Peygamber'in, aradan uzun bir zaman geçmesine rağmen ahlâkında, daha çok ilerleme ve kâmilleşme hasıl olması gerekirken, (hâşâ) geriledi mi ki böyle bir davranışta bulunsun?! Acaba Allah-u Teâlâ "hulk-i azim" (yüce ahlâk) ile nitelendirdiği bir kimsenin gerçek ahlâkından haberdar değil miydi?! Yoksa biliyordu da bu şekilde tanıtmasında bir hikmet ve maslahat mı söz konusuydu?!
Yorum