HULASA - Mizan’ul Hikmet

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Şirki Öğretmek

5751.İmam Sadık (a.s): “Ümeyyeoğulları insanlara imanı öğretmeyi serbest bıraktılar ve şirki öğretmeyi yasakladılar ki onları şirke düşürdüklerinde bunun farkına varmasınlar.” *12318

12318* el-Kafi, 2/415/1

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Şirkin En Küçük Mertebesi

5752.İmam Bakır (a.s), şirkin en küçük mertebesi hakkında şöyle buyurmuştur: “(Şirkin en küçük mertebesi) birinin meyve çekirdeğine, “bu bir çakıl taşıdır” ve çakıl taşına da, “bu bir meyve çekirdeğidir” demesi ve bu sözüne inanmasıdır.” *12319

5753.İmam Sadık (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: “Birinin bid’at olan bir görüş ortaya koyması, sonra da bu görüş sebebiyle sevmesi veya nefret etmesidir.” *12320
bak. el-İman, 194. Bölüm; el-Küfr, 1602


12319* a. g. e. s. 397/1
12320 a. g. e. h. 2

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Gizli Şirk

“Onların çoğu, ortak koşmadan Allah'a iman etmezler.” *12321

5754.Resulullah (s.a.a): “Özür dilemeyi gerektirecek işten sakın. Zira o işte gizli şirk vardır.” *12322

5755.İmam Sadık (a.s), “Onların çoğu ortak koşmadan Allah’a iman etmezler” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Birisinin, “Eğer falan kimse olmasaydı ben yok olurdum, eğer falan kimse olmasaydı şöyle böyle olurdum, eğer falan kimse olmasaydı ailem yok olurdu” demesi gibidir. Onun bu sözlerle Allah’ın mülkünde kendisine rızık veren, onu savunan, zorluklarını defeden bir ortak koştuğunu görmüyor musun?” Ravi: “Ben şöyle arzettim: “O halde insan, “Eğer Allah falan kimse vasıtasıyla bana ihsanda bulunmasaydı ben yok olurdum.” demesi gerekir.” İmam şöyle buyurdu: “Evet bunun sakıncası yoktur.” *12323

5756.İmam Sadık (a.s), hakeza bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Ayetteki şirkten maksat, itaat hususundaki şirktir; ibadet hususundaki şirk değil.” *12324

5757.İmam Sadık (a.s): “Şüphesiz şirk, karıncanın hareketinden daha gizlidir. Bir şeyi hatırlamak için yüzük veya benzeri bir şeyi hareket ettirmek de gizli şirkten sayılır.” *12325

5758.İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Onların çoğu ortak koşmadan Allah’a iman etmezler” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar şöyle diyorlardı: “Falan yıldızın bakmasıyla” veya “Falan yıldızın doğmasıyla yağmur yağıyor.” Kahinlere müracaat ediyor ve onların sözlerine inanıyorlardı. (Bunların hepsi gizli şirktir).” *12326
bak. er-Riya, 787. Bölüm


12321* Yusuf, 106
12322* el-Bihar, 78/200/28
12323* Tefsir i Ayyaşi, 2/200/96
12324* el-Kafi, 2/397/4
12325* Mean’il Ahbar, 379/1
12326* el-Bihar, 58/317/8

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

347. Konu: Şöhret-Şan

Bölüm

Övünmüş Şöhret

“Senin şanını yükseltmedik mi?” *12327

“Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla.” *12328
bak. Meryem, 50, Ta- Ha, 39; Ankebut, 27; Saffat, 78.

5759.Resulullah (s.a.a) kendisine, iyi bir şey yaptığında insanların kendisini övdüğü kimse sorulunca şöyle buyurmuştur: “Bu mümine dünyada ulaşan bir müjdedir.” *12329

5760.Resulullah (s.a.a): “Allah ümmetimden birini severse, kendisini sevsinler diye sevgisini seçkin insanların kalbine meleklerin ve arşın sahiplerinin ruhlarına atar. Gerçek sevgili budur.” 12330


12327* İnşirah, 4
12328* Şuara, 84
12329* Sahih-u Muslim, 2642
12330* el-Bihar, 70/24/23

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Kınanmış Şöhret

“İşte bu ahiret yurdu! Onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere
veririz. Akibet Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır.” *12331

5761.Resulullah (s.a.a): “Allah’ın koruduğu hariç insana, din ve dünyasında halkın parmakla gösterdiği birisi olması kötülük olarak yeter.” *12332

5762.İmam Ali (a.s): “Kul dünyada bir basamak çıkmak ister de bir basamak yükselirse Allah ahirette o basamaktan daha yüksek bir basamak aşağı indirir.” *12333

5763.İmam Sadık (a.s) müminin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Mümin dünya izzetini istemez ve zilleti hususunda da tahammülsüzlük göstermez. İnsanlar kendisine isabet eden dünyanın hüznünü taşır. Mümin ise ahiret düşüncesiyle meşgul olur.” *12334


12331* Kasas, 83
12332* Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 2/181
12333* Kenz’ul Ummal, 6144
12334* el-Bihar, 67/271/3

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

İbadet ve Elbise Şöhretini Kınamak

5764.İmam Sadık (a.s): “İnsana parmakla gösterilmesine sebep olacak bir elbise giymesi veya parmakla gösterilecek bir bineğe binmesi horluk olarak yeter.” *12335

5765.İmam Sadık (a.s): “Allah iki şöhreti sevmez. Elbise şöhretini ve namaz şöhretini.” *12336

5766.İmam Sadık (a.s): “İbadetle meşhur olmak kötü zan sebebidir.” *12337

5767.İmam Sadık (a.s): “İyi ve kötü şöhret ateştedir.” *12338
5768.bak. el-Libas, 1621 ve 1624. Bölümler


12335* a. g. e 78/252/105
12336* Mişkat’ul Envar, 320
12337* el-Bihar, 72/297/27
12338* el-Kafi, 6/445/3

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

348. Konu: Şura

Bölüm

Meşverete Teşvik Etmek

“Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namaz kılanlar… Onların işleri aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da infak ederler.” *12339

5769.İmam Ali (a.s): “Meşveret etmek hidayetin gözüdür ve herkim kendi görüşüyle yetinirse kendini tehlikeye atmış olur.” *12340

5770.İmam Ali (a.s): “Hiçbir dayanak meşveret gibi değildir.” *12341

5771.İmam Ali (a.s): “Meşveret edilen kimsenin görüşü halistir, meşveret eden kimsenin görüşü ise heva ve heveslerle karışıktır.” *12342


12339* Şura, 38
12340* Nehc’ul Belağa, 211. hikmet
12341* a.g.e, 54. hikmet
12342* Gurer’ul Hikem, 3908

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Meşveret Edilmeye Layık Olmayan Kimseler

Resulullah (s.a.a): “Ey Ali! Korkak insanlarla meşveret etme, zira o sorunları halletmeyi sana daraltır. Aynı şekilde cimriyle de meşveret etme, zira o da seni hedefinden alı koyar. Haris insanla da meşveret etme, zira o da sana aç gözlü olmayı güzel gösterir.” *12343

İmam Ali (a.s): “Yalancı kimseyle meşveret etme. Çünkü yalancı kimse serap gibidir. Sana uzağı yakın ve yakını uzak gösterir.” *12344


12343* İlel’uş Şerayi’, 559/1
12344* Gurer’ul-Hikem, 1051

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Meşveret Edilmeye Layık Kimseler

İmam Sadık (a.s): “Meşveret sadece dört hududuyla gerçekleşir... Birincisi meşveret ettiğin kimsenin akıllı olmasıdır. İkincisi özgür ve dindar kimse olmasıdır. Üçüncüsü dost ve kardeş olmasıdır. Dördüncüsü ise sırrını ona söylemen ve onu bildiğin kadarıyla o sırdan haberdar kılmandır. Ama o da bu sırrı örtmeli ve hiç kimseye dememelidir.” *12345

12345* Mekarim’ul Ahlak, 2/98/2280

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Meşveret Eden Kimseye Doğru Yolu Göstermeye Teşvik

İmam Zeyn’ul Abidin (a.s): “Meşveret eden kimsenin hakkı, kendisine kılavuzluk etmek için bir görüşün varsa ona kılavuzluk etmen ve eğer bir bilgin yoksa onu bu konuda bilgisi olan birine yönlendirmendir.” *12346

İmam Sadık (a.s): “Her kim kardeşi onunla meşveret eder de o da halis bir şekilde ona kılavuzluk etmezse Allah ondan düşüncesini alır.” *12347


12346* el-Hisal, 570/1
12347* el-Mehasin, 2/438/2521

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Hükümet Konusunda Meşveret Etmek

İmam Ali (a.s) Muaviye’ye yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Şûra, ancak Muhacir’lere ve Ensar’a aittir; onlar, toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirlerse, bu hoşnut olunan bir iştir.” *12348

İmam Ali (a.s): “Hakkı söylemekten ve adil olarak benimle müşaverede bulunmaktan çekinmeyin. Ben kendiliğimden (Allah’ın koruması olmaksızın) hataya düşmeyecek üstünlükte biri değilim. Eğer, nefsime benden çok malik olan Allah beni alıkoyarsa, ancak o zaman hataya düşmemekten emin olabilirim.” *12349

İmam Hasan’ın (a.s) Muaviye için tayin ettiği şartlardan biri şu idi: “Muaviye b. Ebi Sufyan kendisinden sonra hiç kimseyi hilafete seçme hakkına sahip değildir. Kendisinden sonra hilafet konusunu Müslümanların şurasına bırakmalıdır.” *12350


12348* Nehc’ul-Belağa, 6. mektup
12349* a.g.e, 216. hikmet
12350* el-Bihar, 44/65/13

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

349. Konu: Şükür

Bölüm

Allah’a Şükretmeye Teşvik

“Artık beni anın, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin.” *12351

İmam Ali (a.s): “Şükür, zenginliğin süsü ve sabır, belanın ziynetidir.” *12352

İmam Ali (a.s): “Münezzeh olan Allah karşısında size farz olan ilk şey nimetlerine şükretmek ve hoşnutluğuna erişmeye çalışmaktır.” *12353

İmam Sadık (a.s): “Nefeslerinden her biri için bir şükür, hatta bin ve binden daha fazla şükür farzdır.” *12354


12351* Bakara, 152
12352* el-İrşad, 1/300
12353* Gurer’ul Hikem, 3329
12354* el-Bihar, 71/52/77

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Şükreden Kimse

“Hayır; yalnız Allah'a kulluk et ve şükredenlerden ol.” *12355

Misbah’uş Şeria İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Eğer Allah nezdinde, halis kulların kendisine ibadet ettikleri, her haliyle Allah’a şükretmekten daha iyi bir ibadet olsaydı, şüphesiz o kelimeyi bütün yaratıkları hakkında kullanırdı. Ama ondan daha iyi bir ibadet olmadığı için ibadetler arasında onu özgü kıldı. Sahiplerini seçti ve şöyle buyurdu: “Kullarımdan çok azı şükredicidir.” *12356

İmam Hadi (a.s): “Şükreden kimse için şükretmenin mutluluğu, şükre sebep olan nimetin mutluluğundan daha çoktur. Zira nimet bir metadır, ama şükür nimetler ve akıbettir. (İyi sona sahiptir.)” *12357

İmam Askeri (a.s): “Nimetin değerini sadece şükreden kimse bilir. Nimetin şükrünü ise sadece nimetin değerini bilen kimse yerine getirir.” *12358


12355* Zümer, 66
12356* Misbah’uş Şeria, 55
12357* Tuhef’ul Ukul, 483
12358* A’lam’ud Din, 313

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Şükrün Nimet Artışındaki Rolü

“Rabbiniz: “Şükrederseniz andolsun ki, size karşılığını artıracağım; nankörlük ederseniz bilin ki azabım pek çetindir” diye bildirmişti.” *12359

Resulullah (s.a.a): “Allah bir kulun yüzüne bir şükür kapısını açmadı ki bir nimet artışı kapısını kapatsın.” *12360

İmam Ali (a.s): “Allah bir kula nimet verir de o kul kalbiyle nimete şükrederse, o nimete henüz diliyle şükür izharında bulunmadan nimetin artışına hak kazanır.” *12361


12359* İbrahim, 7
12360* el-Kafi, 2/94/2
12361* Emali et-Tusi, 580/1197

[Kerbela44]

Ynt: HULASA - Mizan’ul Hikmet

Bölüm

Şükre Şükretmenin Farzı

İmam Zeyn’ul Abidin (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Sana şükretmem başka bir şükrü gerektirdiği halde sana nasıl şükredebilirim? Ben her defasında, “Sana hamdolsun” dediğimde bunun için sana yeniden, “Sana hamdolsun” demem farz olmaktadır.” * 12362

İmam Sadık (a.s): “Allah-u Teala Musa’ya (a.s) şöyle vahyetti: “Ey Musa! Bana hakkıyla şükret” Musa şöyle arz etti: “Ey Rabbim! Sana hakkıyla nasıl şükredebilirim ki! Sana ettiğim her şükür, senin bana ihsan ettiğin bir nimettir.” Allah şöyle buyurdu: “Ey Musa! O şükrün başarısını da benim verdiğimi bildiğin zaman şükrümün hakkını eda etmiş olursun.” *12363


12362* el-Bihar, 94/146/21
12363* Kasas’ul Enbiya, Ravendi, 161/178